AKINCILAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKINCILAR

AKINCILAR FORUM
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 “MÜRTED” KAVRAMI AÇISINDAN TAYYİP ERDOĞAN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

“MÜRTED” KAVRAMI AÇISINDAN TAYYİP ERDOĞAN Empty
MesajKonu: “MÜRTED” KAVRAMI AÇISINDAN TAYYİP ERDOĞAN   “MÜRTED” KAVRAMI AÇISINDAN TAYYİP ERDOĞAN EmptySalı Nis. 26, 2011 5:08 pm

“MÜRTED” KAVRAMI AÇISINDAN TAYYİP ERDOĞAN
Alper DOĞU
26.04.2011

http://www.ordumillet.com/Content.aspx?haberID=1217&B=murted-kavrami-acisindan-tayyip-erdogan

Mü’minler mü’minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah’la arasında bir bağlantısı kalmamıştır. Ancak onlara (karşı) takiyye uygulamanız müstesnadır. Allah kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş Allah’adır." (Al-i İmran: 28)
İbni Cerir et-Taberi bu ayet hakkında şöyle dedi:
"Ayetin mânâsı şöyledir:
"Ey mü’minler! Dinleri konusunda kafirlere yardımcı ve dost olmayın, onları müslümanlara karşı desteklemeyin ve müslümanların gizli hallerini onlara haber vermeyin. Sizden kim bunu yaparsa Allah-u Teâlâ'dan hiçbir şey beklemesin. Zira o, Allah-u Teâlâ'dan, Allah-u Teâlâ da ondan beri olmuştur. Çünkü o, İslam dininden çıkmış, mürted olup küfre girmiştir.
"Ancak onlara (karşı) takiyye uygulamanız müstesnadır."
Yani; kafirlerin hükmü altında bulunduğunuzda onlardan size bir zarar gelmesinden korkarsanız, kalbinizin onlara karşı düşmanlıkla dolu olması şartıyla dilinizle zahiren onlara dostluk gösterisi yapabilirsiniz. Fakat böyle bir durumda onların küfürlerine destekçi olunmamalı ve hiçbir fiille müslümanlara karşı onlara yardım edilmemelidir." (2)
Buradan yola çıkarak “Mürted”in bariz vasfının İslam’dan dönmesi yanında İslâm’a karşı savaş açan kâfirleri dost edinmesi ve onlarla işbirliği içine girmesi olduğu anlaşılıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan gibi, Milli Görüş geleneğinden gelerek müslüman Türk halkından oy devşiren ve saf anadolu insanı tarafından sevildiği anlaşılan bir kişi hakkında böylesi bir hüküm vermek ne derece yerindedir?
Bunun için Tayyip Erdoğan’ın 9 yılı bulan icraatlarına bakmak gerekmekte. Zira İslam şeriatında hüküm, zahire-görünen işlere göre veriliyor:
- AKP iktidarı kurulur kurulmaz yapılan ilk icraatlardan birisi şüphesiz Irak’ın bölünmesine yol açan ve 5 milyondan fazla insanın –müslümanın!- katledilmesine sebeb olan Irak’a saldırının yapılmasıdır… Hatırlanacağı gibi Tayyip Erdoğan bu saldırının gerçekleşmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir teskere sunmuş ve “Bu tezkereye hayır demek, bana hayır demektir!” diyerek vekillerini Amerika namı hesabına tehdit etmiş. Ve “hayır!” reyi kullanan vekilleri partisinden tasfiye etmiş ve bazılarını da Silivri Toplama Kampı’na kapatmak için girişimlerde bulunmuştu. Dönemin başbakanı, günümüzün “cumhur-u reis”i Abdullah Gül ise zamanın ABD Dışişleri bakanı Colin Powel ile yaptığı ve bir gazete röportajında itiraf ettiği üzere 9 maddelik gizli anlaşma yapmıştı. Bunun yanında da işgalci Amerika’nın azılı İslam ve tabii ki Türk düşmanı neo-con Wolfowitz ile yaptığı “hayvan pazarlığı” da wikileaks sızıntılarıyla ortalığa dökülmüş oldu. Bu noktada hatırlanmalı ki, Ecevit ve hükümeti Irak’ın işgaline karşı tavır alacağı bilindiği için darbe ile düşürülmüştü.
- Özelleştirme adı altında Müslüman Türk halkının yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ve tüm stratejik kurumlarını ABD, İsrail, İngiltere, Kanada, Hollanda, Almanya başta olmak üzere bir çok Batılı –aynı zamanda Irak, Afganistan, Filistin ve şimdi de Libya’da işgal gücü olan- ülkelere Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığındaki bu hükümet satmıştır. Başta “canım kardeşim” dediği Berlusconi olmak üzere, bazı özelleştirme ihaleleri ile ilgili bizzat yürüttüğü “arabuluculuk” da Başbakan hesabına unutulmaz icraatlarından biridir.
- “Van Minüt” adı altında tek perdelik bir “erkeklik gösterisi” yapması yanında İsrail’le Davutoğlu’nun afişe edilen gizli görüşmelerinde de olduğu gibi ilişkiler derinliğine sürdürülmüş, ticaret hacmi artmış ve Gazze’ye yardım konvoyu götüren saf ve temiz müslümalardan 9’unun kanı, Başbakan’ın o günlerde esip gürlemesinin sahte tesellisi altında, yerde kalmıştır.

Müslümanlık iddiasında olup da, İslam’a karşı bütün bu tartışılmaz ihanetleri işleyen bir kişiye yine de “Mürted” denemeyeceği ihtimali; İslam’da kişinin içinde bulunduğu hayati tehlike dolayısıyla hayatını kurtarmak için düşmanla işbirliğine girmek gibi geçiciruhsat verildiği ölçülerle sabit.
Fakat;
Tekrar aynı Âyet’e dönecek olursak:
"Ancak onlara (karşı) takiyye uygulamanız müstesnadır." (Al-i İmran: 28)
Ve yine Taberi’nin tefsirinden mesele açıklığa kavuşsun:
“Yani; kafirlerin hükmü altında bulunduğunuzda onlardan size bir zarar gelmesinden korkarsanız, kalbinizin onlara karşı düşmanlıkla dolu olması şartıyla dilinizle zahiren onlara dostluk gösterisi yapabilirsiniz. Fakat böyle bir durumda onların küfürlerine destekçi olunmamalı ve hiçbir fiille müslümanlara karşı onlara yardım edilmemelidir."
Türkiye’nin işgal altında olduğu gerçeğini kabul etmemek olmaz. İşgali gerçekleştiren Türk Milleti olmadığına göre, işgalin Türkiye Cumhuriyeti’nin tepelerinde söz konusu olduğu ve bu ülkenin düşmanları tarafından yürütüldüğü açık.
İşgalci gücün Amerika ve diğer batılı güçler olduğu tarihi bir diğer gerçek. Ve bu gerçeğin yanında o tepeleri tutan parti ve güdücülerinin de kim oldukları gerçeği…
Perki, Tayyip Erdoğan kimlere düşman?
Anti-Amerikancı, Anti-AB’ci, Tam Bağımsızlıkçı tüm kesimlere… Silivri Toplama Kampı da bu düşmanlarının tıkıldığı üs…
Soralım;
Sayın Başbakan kimden ya da kimlerden korkuyor?
Kendisine suikastler tertiplendiği haberlerinin medyada dolaştırılmasına rağmen, görünen o ki hiç kimseden.
Şu sözler Başbakan Tayyip Erdoğan’a ait:
- “Biz kefenimizi alarak yola çıktık!”
- “Kimseden korkumuz yok!”
- “Bizim kimseye diyet borcumuz yok!”
Bu beylik lafların yanında her ne hikmetse adeta Türk Milletine karşı 2000 korumayla geziyor olsa da, zaten bütün konuşmalarındaki hâkim “Kasımpaşalı” uslup da bunu göstermiyor mu: “Korkusuz Başbakan!”
Öyle ise, Tayyip Erdoğan’ı kendisiyle işbirliğine girmeye zorlayan hiçbir hâkim güç yok ve olamaz. Hele elinde böylesi imkânlar bulunan müslümanlık iddiasındaki birinin.
Öyle ise bu gönüllü işbirliği niye?
Bütün bunlar yanında soru şu:
Taksim’de, Tayyip Erdoğan hakkında cesaretle bu dövizi açanların korumak istedikleri İslâm haysiyet ve şerefi yanında, diğer cemaat ve müslümanların İslâm’a nisbetle izzet ve şerefleri ne derecededir?
Saygılarımla…

1- http://www.diyanet.gov.tr/yayin/basiliyayin/yweboku.asp?sayfa=16&yid=4
2- İbni Cerir et-Taberi - Taberi Tefsiri - c:3 s:228

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
“MÜRTED” KAVRAMI AÇISINDAN TAYYİP ERDOĞAN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» BAŞBAKAN OLAN ASIP KESER Mİ?
» Sosyal adalet kavramı .....
» ALLAHSIZ MÜRTED FATURASI
» MÜRTED MÜNAFIK FATURASI
» Tayyip'ten Haçlı savaşları savunması!!!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AKINCILAR :: UMUMİ :: Siyaset :: İç Oluş-
Buraya geçin: