AKINCILAR AKINCILAR FORUM |
|
| ORTADOĞU KAYNIYOR | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: ORTADOĞU KAYNIYOR Paz Mart 13, 2011 11:45 am | |
| Konunun ilk mesajı :
Ortadoğu'da eylemler devam ediyor 13.03.2011 - 07:30 Yazdır Arkadaşına gönder Yemen'deki gösterilerde polisin sıktığı zehirli gazdan etkilenmiş bir hükümet karşıtı gösterici Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde eylemler devam etti. Yemen'de bir okul çocuğu polis kurşunu ile öldü. Suudi Arabistan'da Cuma günü için planlanan "11 Mart Suudi Devrimi" gerçekleştirilemedi. En ilginç iddia ise, Kral Abdullah'ın Facebook'u almak istemesi oldu.
Suudi Arabistan Suudi Arabistan'da Perşembe günü, el Katif'te en az üç protestocu polis tarafından vurularak yaralandı. Göstericiler özgürlük ve siyasi tutukluların serbest bırakılması talepleriyle sokaklara dökülmüştü. Hükümet karşıtı gösteri, son üç haftada yapılan benzer hükümet karşıtı gösterilerin en sonuncusuydu. Bu gösterilerde birçok kişi tutuklandı. Suudi Arabistan hükümeti güvenlik önlemlerini arttırırken muhaliflere karşı cezaları da arttırdı.
Cuma günü ise öğle namazı çıkışı gösteriler olması beklenirken güvenlik güçlerinin birçok şehirde kilit noktalarda konumlanmaları ile bu engellendi. Göstericiler bir “Suudi 11 Mart Devrimi” planlamışlar ve bunu Facebook ve Twitter'dan duyurmuşlardı. Başkent Riyad'da gösterilerin yapılacağı merkeze yakın camiyi yüzlerce güvenlik görevlisi çember altına alırken, imamlar da vaaz vererek, halkı ayaklandırmanın İslam'ın öğretisine karşı olduğunu ve bunun sadece kaos yaratacağını söyledi. Cidde'de de polis sokakları doldurdu.
News.am'nin verdiği habere göre Suudi Kral Abdullah, Facebook'da organize edilen hükümet karşıtı gösterilerin "kökünden" engellemek amacıyla piyasa değeri 50 milyar dolar olan Facebook'u 150 milyar dolara satın almak sitedi ancak teklif Facebook tarafından reddedildi.
Bahreyn Bahreyn'de çoğu Şii binlerce muhalif, Bahreyn bayrağı ve çiçekler taşıyarak kralın sarayına doğru yürüyüşe geçti. Ancak bin kadar sopalı kişi göstericilerin ilerlemesini engelledi. 200 kadar polis de yolu dikenli tel ile kapattı ve göstericileri eve dönmeleri için uyardı. Taş atan Sünniler ile Şiiler arasındaki çatışmaya polis de gaz ile müdahale etti. Bir kişi ciddi şekilde yaralandı.
Ahmet Cafer adlı bir gösterici, “Kraliyet ailesinin bir sürü sarayı ve evi var burada. Biz barışçılız. Evlerine gidip haklarımızı istemek istiyoruz. Güç ve iktidar bir ailenin elinde olmamalı, halkın yanında olmalı” dedi.
ABD donanmasının Beşinci Filosu'na ev sahipliği yapan Bahreyn 1990'dan beri en büyük isyana sahne oluyor. Çoğunluğu Şii olan halk ile iktidardaki Sünni ailenin karşı karşıya gelmesi, şiddetin artmasına neden oluyor.
Yemen Cuma günü Yemen'de on binlerce protestocu yürürken özellikle başkent Sanaa'da rekor sayıda katılım oldu. Göstericiler Ali Abdullah Salih'in yeni bir anayasayı da içeren reform önerilerine rağmen, onun hemen gitmesini istiyor. Salih 32 yıldır iktidarda.
Yemen'de Ocak ayından başlayan gösterilerden en büyüğü bu oldu. Binlerce Salih yanlısı da başkentin Tahrir meydanına geldi. Bu güçler arasındaki çatışmalarda en az dört kişi yaralandı, iki kişi keskin nişancılar tarafından öldürüldü. Aden'deki protestolarda protestocuları dağıtmak isteyen polis tarafından üç kişi silahla, altı kişi zehirli gazı ile yaralandı. Bu gazın Yemen polisine ABD tarafından sağlandığı belirtiliyor. Zira bulunan boş metal kutularda “Made in U.S.A.” etiketi vardı. Bazı kaynaklar bunu ABD'den Yemen polisine “hediye” olarak verildiğini belirtiyor.
Mukalla'daki rejim karşıtı gösterilerde ise bir okul çocuğu polis tarafından vurularak öldürüldü.
Ocak ayından beri süren gösterilerde 30 kişi öldü.
Irak Irak'ta yüzlerce kişi iş ve daha iyi hizmet isteğiyle protesto gösterileri yaptı. Bağdat'ta, Felluce'de, Süleymaniye'de ve Basra'da gösteriler oldu. Irak hükümeti Şubat başından beri gösteriler nedeniyle sallanıyor.
Özerk Kürt bölgesinde ise binlerce gösterici Bölgesel Kürt Yönetimi'nin başkanı Barzani'nin istifa isteğiyle sokağa döküldü. Bir gösterici kendini yakmak istedi ancak yanındakiler tarafından engellendi.
(soL - Dış Haberler)
| |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Salı Mart 29, 2011 9:26 pm | |
| [b]Nuray Mert[u] [/u][/b]29 Mart Salı 2011
[b]‘Arap baharı’nın sonu ve Türkiye[/b]
[url=http://www.milliyet.com.tr/index/Irak]Irak[/url] işgalinin utancı, insanlığa [b]bir[/b] şeyler öğretmeliydi! Öyle olmadı, [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Libya]Libya[/url]’da benzer bir senaryo sahne aldı. Libya’da olanlar, ne sadece bölgedeki otoriter düzenlerin, ne sadece [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Turkiye]Türkiye[/url]’nin bölgeye ilişkin zora giren siyasetinin, ne de sadece, ‘Batı dünyası’nın açgözlü [b]ve[/b] ikiyüzlü politikalarının tartışılması ile anlaşılır, çözümlenir olaylar değil. Bu, topyekün insanlık tarihi açısından utanç ve hüzün verici bir tablo! Anlayıp dinlemeden, alelacele piyasaya sürülen ‘[url=http://www.milliyet.com.tr/index/Arap]Arap[/url] baharı’ kısa sürdü! Aslında, ‘Arap baharı’, ‘Arap uyanışı’ laflarının tümü, pespaye bir Oryantalist dilin [b]son[/b] ürünleriydi. Nedense, ‘komplo teorileri’ ötesinde, hiç kuşku uyandırmadan benimsendi. Daha kötüsü, bu dil, olan biteni yorumlamaya çalışan farklı bakışları, ‘baskın basanındır’ uyanıklığı ile, ‘oryantalizm’ diye mahkûm etmeye girişti. Sanki, öyle diyen varmış gibi, ‘Araplar neden devrim yapamasın, neden özgürlük istemesin, kurtulun bu Oryantalist bakıştan!’ lafları ortalığı kapladı.
[b]Osmanlı nostaljisi[/b] Tahrir meydanı isyanını, [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Misir]Mısır[/url] tarihinin [b]ilk[/b] özgürlük başkaldırısı olarak niteleyen bile çıktı. Bu gürültüye bizim ülkemizde bir de, ‘Osmanlı’ nostaljisi eklendi. Arapların, Osmanlı sonrası yaşadıkları, toptan ‘karanlık’ bir dönem olarak algılanmaya başlandı. Böylece, özgürlük ve [url=http://www.milliyet.com.tr/index/bagimsizlik]bağımsızlık[/url] mücadeleleri dolu modern Arap tarihi, bir kalemde silindi. Asıl oryantalizm buydu ama pek itiraz eden çıkmadı. Geldiğimiz noktada, bir kez [b]daha[/b], Libya müdahalesi, tıpkı Irak’ta olduğu gibi, ‘bir halkı bir diktatörden’ kurtarma gerekçesi ile meşrulaştırılmaya çalışılıyor. ‘Arap Baharı’nın [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Suriye]Suriye[/url]’de esmeye başladığından söz edilebiliyor. Yine otoriter Suriye rejimi bahane edilerek, bir ülkenin şiddet ve çatışmaya sürüklenmesi riski göz ardı edilmeye çalışılıyor. Oysa, en doğrusu, mevcut rejimlerin, siyasal müzakereye zorlanması yollarını aramak. Bölgenin demokratikleşmesi yönünde çabaların barışçı yolları zorlaması en iyisi iken, çatışmalardan medet ummanın âlemi yok. Bu arada, bölgedeki dalgalanmanın Türkiye’ye muhtemel etkilerinin kaygı uyandırması son derece anlaşılır bir şey. Türkiye’de mevcut siyasal tabloyu, bölge ülkeleri ile karşılaştırmak büyük hata ve haksızlık olur. Ancak, ona bakarsanız, demokrasinin çok daha gelişmiş olduğu ülkelerde, doğal olarak demokrasi çıtası daha yüksek oluyor. Bölge ülkelerindeki rejimlerle karşılaştırma yaparak bu çıtayı düşürmek, bir yandan ‘bu kadar demokrasi çok bile’ havasına girmek, diğer yandan da bölgede olanlardan ‘Kürtlere ekmek çıkmaz’ diye pespaye bir savunma hattına çekilmek iş değil. Demokrasi çıtasını düşürmek için bahane aramak yerine, mevcut çıtayı zorlayan gelişmeleri ülkemiz lehine değerlendirmek zorundayız.
[b]Demokrasi çıtası düşmesin[/b] Bölgede tüm bunlar olurken, Türkiye’nin çekinceli tavrını, ‘bocalamak’, ‘otoriter rejimlerden yana savrulmak’ diye mahkûm etmek büyük haksızlıktır. Türkiye’nin ve onun mevcut iktidarının, içinde bulunduğu zor durumu daha ciddi bir şekilde tartışmak durumundayız. Ancak diğer taraftan, mevcut iktidarın da, bu kargaşada Türkiye’nin demokrasi çıtasını düşüren tasarruflarını haklı çıkarma siyasetine sığınmaması gerekiyor. Ve nihayet, çözümü giderek daha acil bir sorun olarak karşımıza çıkan Kürt meselesi konusunda barışçı çözüm arayışlarını elinin tersi ile bir yana atma tutumundan vazgeçmesi gerekiyor. Bu süreçte, [url=http://www.milliyet.com.tr/index/BDP]BDP[/url] ve DTK’nın başlattığı ‘sivil itaatsizlik’ ciddiye alınması gereken bir çabadır. Unutmayalım, tüm sorunlarına karşın Türkiye’de demokrasinin standardı, bölge ülkeleri ile karşılaştırılmayacak kadar yüksek olduğu için, bu türden siyasal eylemler mümkündür ve bu türden eylemler, süreci barışçı zeminde tutmanın en önemli güvenceleri olarak değerlendirilebilir. Aksi takdirde, Türkiye’yi, [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Ortadogu]Ortadoğu[/url]’da çıkar hesapları ile müdahaleye girişenlerin peşine takmak için gerekçe yaratırken, ülke içindeki demokrasi taleplerinin, bu pazarlığın bir parçası olarak, ‘kurban’ edilmesinin yolu açılmış olur. Ortadoğu’da, Türkiye’yi, müdahaleden yana, küçük Körfez ülkelerinin peşine takmaya teşvik edenler, karşılığında, o ülkelerdeki kadar demokrasi ile idare etmeye de hazır olsunlar. Zira, gözlerinde büyüttükleri Batı dünyasının, kendi çıkarları peşine takabildiği Türkiye’de demokrasinin ne durumda olduğu gibi bir kaygısı olmayacak. İktidarıyla, muhalefeti ile tüm taraflar bu hususu ciddiye almalı. Yoksa, her şey bu ülkede yaşayan herkes için daha zorlaşacak. | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Çarş. Mart 30, 2011 8:00 pm | |
| [b]Esad'ın sözlerine ABD'den tepki[/b] [url=http://www.haber7.com/][img(245,180)] http://image.haber7.com/haber/haber7/photos/2010/764620110321113233813.jpg[/img] [/url] ABD, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın bugün yaptığı konuşmanın beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu bildirdi.[url=http://www.haber7.com/uye-islem.php?cmd=addNews&nID=728213][/url][url=http://www.haber7.com/uye-islem.php?cmd=sendNews&nID=728213] [/url] 30 Mart 2011[url=https://www.facebook.com/sharer.php?u=http://www.haber7.com/haber/20110330/Esadin-sozlerine-ABDden-tepki.php] [/url] ABD Dışişleri Bakanlığı'nın sözcüsü Mark Toner, konuşmanın önemli unsurları içermediğini, Esad'ın Suriyelilerin talep ettiği reformlardan bahsetmediğini belirtti. Suriyelilerin ''hayal kırıklığına uğramış olduğunun'' düşünüldüğünü belirten Toner olayların komplo olduğunu söylemenin halkın reform taleplerini karşılamaktan daha kolay olduğunu ifade etti. Toner ayrıca ABD'nin göstericelere yönelik her şiddeti sert şekilde kınayacağını da vurguladı. Esad, Suriye Halk Meclisinde milletvekillerine yaptığı konuşmada ülkesindeki olayların komplo olduğunu ve yapılacak reformlar konusunda geç kalındığını söylemişti. Beşşar Esad'ın konuşmasında ülkenin reform çerçevesinde halkın talep ve ihtiyaçları doğrultusunda kurumsal temelde yeniden yapılanması veya iyileştirmeler yapılması yönünde iki söylemden birinin öne çıkması bekleniyordu. | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Çarş. Mart 30, 2011 8:04 pm | |
| Amerika denen bu sappık katiller de müslümanların beklentilerimi karşılamıyor. Pis sapıklar. Alçak caniler. Haçlı köpekleri. Bunları bir an önce karantinaya almak lazım. Beklentimiz bu yönde. | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Çarş. Mart 30, 2011 9:10 pm | |
| [table:4812 width="605" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"][tr][td:4812 class="haberbaslik"]'Ortadoğu'da Yeni Bir Dönem Başladı! [/td][/tr][tr][td]<table width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"> <tr> <td id="haberesim" valign="top" width="290">[img(281,211)] http://rsm.haber365.com/H/1300823473_17_davutoglu.jpg[/img]</td><td valign="top">31.03.2011 </td></tr></table>[/td][/tr][tr][td:4812 class="haberozet"] Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu'da yeni bir dönemin başladığını belirterek, değişimi kucaklamanın da bunu yapmamaları halinde bertaraf olma riskiyle karşı karşıya kalmanın da bu ülkelerin liderlerinin elinde olduğunu söyledi. [/td][/tr][tr][td:4812 class="habericerik"] Davutoğlu, Reuters haber ajansına verdiği demeçte, Tunus ve Mısır'da liderleri deviren, daha sonra Libya, Yemen, Bahreyn ve Suriye'ye sıçrayan kitlesel eylemlerin "dış unsurların işi" olduğuna dair iddiaların yanlış olduğunu belirtti. Bugün bölgede yaşananları, 1980'li yılların sonlarında Doğu Avrupa'yı kasıp kavuran toplumsal hareketlere benzeten Davutoğlu, "Bir ülkedeki toplumsal talep, bölgedeki tüm ülkeleri etkilemeye başlıyor" dedi. Davutoğlu, yeni kuşak Arap gençliğinin daha fazla itibar, daha fazla ekonomik refah ve daha fazla demokrasi istediğini kaydetti. "Bölgedeki akıllı liderlerin, bu süreci önlemek yerine öncülük yapmaları gerektiğini" ifade eden Davutoğlu, "Süreci önlemeye çalışanlar, Libya'da olduğu gibi daha büyük güçlüklerle karşılaşacaktır" ifadesini kullandı. Bugünkü durumu, "bir çok zorluk, bir çok fırsat ve birçok riski beraberinde getirecek yeni bir dönem" olarak niteleyen Davutoğlu, "bu fırsatları en üst seviyeye çıkarmak ve riskleri en aza indirmek liderlerin elinde" diye konuştu. Suriye'nin, ülkesindeki olaylarda dış unsurların parmağının olduğuna dair suçlamalarının bulunduğunun anımsatılması üzerine Davutoğlu, "Bu konuda ipucu yok. Tunus'ta, Mısır'da, Libya'da, Suriye'de, Bahreyn'de ve Yemen'de tüm bu ülkelerde, kendi içlerinden kaynaklanan başlangıçlar oldu" dedi. Polisin tokatlaması ve hakaret etmesini protesto için kendi kendini yakan Tunuslu pazarcı Muhammed Buazizi'nin "sıradan bir vatandaş olduğunu" ifade eden Davutoğlu, "Eğer tüm bu sorunların yabancı unsurlarca çıkarıldığını düşünürsek, o zaman Arap bireylerin ve toplumlarının değişim veya benzeri bir şeyi talep edemeyeceklerini düşünmemiz gerekir" dedi. Oysa sıradan Arapların, genç Arapların, kadın ve erkek birlikte daha fazla itibar, daha fazla özgürlük ve siyasal hayata daha fazla katılım talep ettiklerini belirten Davutoğlu, bunun ülkenin kendi iç koşullarından kaynaklanan bir talep olduğunu vurguladı. "Tahrir Meydanı'ndaki, Tunus'taki ve diğer yerlerdeki sesleri anlamamız gerekir" diyen Davutoğlu, "O zaman gelecek için hazırlıklı oluruz" dedi. Türkiye'nin, Devlet Başkanı Beşşar Esad yönetimindeki Suriye ile bir kaç kez istişari görüşme yaptığını kaydeden Davutoğlu, "reformları ve demokratikleşmeyi destekliyoruz ancak bu bir barışçıl geçiş olmalı, şiddet, sivillere saldırı veya statükoyu koruma çabası veya istikrarsızlık yaratma olmamalı" dedi. Libya'ya da değinen Davutoğlu, bu ülkenin lideri Muammer Kaddafi'nin, "iç savaşın uzamasının, statükonun devam etmesinin veya Libya'nın bölünmesinin tercih edilebilir seçenekler olmadığını ve kendisinin döneminin artık sona erdiğini anlaması gerektiğini" vurgulayarak, "Libya'da, halkın iradesine dayalı yeni bir dönem başlamalı" dedi. Yemen'e de değinen Davutoğlu, bu ülkedeki durumun "oldukça kritik" olduğunu ifade etti. Bu ülkede hedefin, "birliği sürdürmek ve mezhep çatışmasından kaçınmak" olması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, "Bu kapsamda siyasal değişim için bir ilerleme oldu. Bir hareketlilik var ve biz bu değişimi destekliyoruz" dedi. Bahreyn'i gelecek hafta ziyaret edeceğini kaydeden Davutoğlu, ülkedeki durumu yerinde göreceğini, reform önerilerini yineleyeceğini belirterek, "Bahreyn'de gerilimin tırmanması, Körfez bölgesinde gerilimin tırmanmasına yol açabilir" uyarısında bulundu. [/td][/tr][/table] | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Çarş. Mart 30, 2011 9:15 pm | |
| [quote]Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu'da yeni bir dönemin başladığını belirterek, değişimi kucaklamanın da bunu yapmamaları halinde bertaraf olma riskiyle karşı karşıya kalmanın da bu ülkelerin liderlerinin elinde olduğunu söyledi.[/quote]
Hadi bakalım, bertaraf olmak istemeyen Davutoğlu'nun ardısıra ABD'nin kıçına...
Ulan Çanakkale'de kalan Fransız ve İngiliz leşlerinin mezar taşlarında, "Demokrasi İçin Öldüler!" yazmakta. Bu millet, demokrasi gelmesin diye mermi sıktı Batı'ya, canlarını verdiler bu uğurda şimdi en baba demokrat AKP.
Çekidüzen verip de ne yapacaklar?
Vatanlarını emperyalizme peşkeş çekecekler, açık toplum yapacaklar, böylece ABD tatmin olacak, beklentilerini karşılayacaksın conini. Şuna bakar ısnız, efendisi adına nasıl da cansiperane mücadele ediyor? | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Çarş. Mart 30, 2011 9:18 pm | |
| [b]"Suriye’de ABD parmağı var"[/b] 29.03.2011 [img(220,147)] http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/syria_protest.jpg[/img] [b]Suriye’de gösteriler sürerken, Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez ABD ve diğer müttefiklerinin Libya’ya benzer bir plan uygulayarak ülkeyi işgal etmeye hazırlandıklarını iddia etti. [/b] Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, Suriye’nin akıbetinin de Libya’ya benzeyebileceğini iddia etti. “İddialara göre barışçıl gösteriler başlıyor. Hemen ardından bazı ölüm haberleri geliyor ve Suriye lideri kendi halkını katletmekle suçlanıyor. Sonra Yankiler geliyor ve halkı kurtarmak için onların üzerine bomba yağdırmak istiyor. Bunu bir düşünün” diyen Chavez, bu senaryonun bir ülkeyi işgal etmek için uygulanan yeni strateji olduğunu belirtti. Venezuela’nın bu stratejiyi 11-12 Nisan 2002’deki ABD destekli darbe girişiminden hatırladığını vurgulayan Chavez, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın “bir diktatör olmadığını” söyledi. Suriye kaynakları da, dış kaynaklı müdahalelerin ülkenin etnik ve dinsel yapısını bozmaya çalıştığını iddia ediyor. Bir Alevi-Sünni çatışmasının da körüklenmeye çalışıldığı belirtilirken, İngiltere’deki Kürt kaynakları, Suriye Kürtleri’nin henüz sokağa çıkmadıklarını, ancak uygun bir anda Kürtlerin de gösterilere katılabileceklerini söylüyorlar. Suriye devleti, bu sene beklenmedik bir biçimde Newroz’u resmi olarak kutlamış ve bu jest kimi kaynaklar tarafından “Kürtleri sokaktan uzak tutmak için verilen rüşvet” olarak yorumlanmıştı. (soL - Dış Haberler) | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Çarş. Mart 30, 2011 10:27 pm | |
| Türkiye Hazırlıklı Olmalıdır Türkiye Hazırlıklı Olmalıdır Prof. Dr. Özcan YENİÇERİ - 30 Mart 2011
ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaşananları bağımsızlıklardan hatta Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünden bu yana yaşanan en büyük dalga olarak nitelendirerek “iki ayda en olağanüstü değişimi gördük” diyerek değerlendirmiş.
Stratejist Brezizenski, “ABD, bu olayların arkasında değilse de önünde olmalıdır” demişti. ABD de gerçekten bölgedeki olayların Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesinde öngörülen biçimde şekillenmesi için gerekeni yapmış bulunmaktadır.
Olaylar Türkiye sınırına gelip dayanmıştır
Olaylar Sudan, Tunus, Mısır, Cezayir, Yemen, Bahreyn, Ürdün hattını izleyerek Suriye’ye ulaşmış bulunmaktadır. Bugün olaylar Türkiye sınırına (Suriye’ye) gelip dayanmış durumdadır.
İmralı’daki hükümlü ellerini ovuşturarak dalganın bir an önce Türkiye’ye sıçramasını beklemektedir. Bunun için de BDP’nin “öncü” rol oynaması gerektiğini söyleyip durmaktadır. Öcalan’ın talimatları doğrultusunda BDP’liler de organize tahrik ve kışkırtmalara başlamış bulunmaktadır. Güneydoğu’nun çeşitli yörelerinde “sivil itaatsizlik” adı altında yapılanlar, gerçekte kitlesel bir başkaldırı için test niteliğindedir.
Halkın sağduyusu BDP’nin tahrik ve kışkırtmalarına kapılma konusunda BDP’li tahrikçileri hayal kırıklığına uğratmış bulunmaktadır. Ancak bundan sonra da BDP’nin tahrik ve kışkırtmalarının etkisiz kalacağına dair herhangi bir garanti yoktur. Türkiye’nin Güneydoğu illerinde BDP’nin tezgâhladığı olayların nereye doğru evrileceği henüz belli değildir.
Batılı merkezlerin öngörüleri
AB ve ABD’nin çeşitli mahfillerinin yaptıkları değerlendirmelerde olayların Türkiye’yi de içine alacak şekilde gelişeceğine yönelik öngörüler mevcuttur. Bu konuda \kerning0 London School of Economics’in Orta Doğu Merkezi’nin yöneticisi Robert Lowe, Suriye’nin Irak ve Türkiye sınırında yoğunlaşan, nüfusun da yüzde 10’unu oluşturan Kürtlerin, “en haklı davaya sahip oldukları için sokaklara inmeye hazır halde yaşanan gelişmeleri izleyip beklediğini” dile getirmiştir.
Londra merkezli düşünce kuruluşu Levant Enstitüsü’nden Obeyda Nahas da, Suriyeli Kürtlerin Esad hanedanlığından önce bir sorunu olmadığını söyleyip, “Şimdi ise kendi dillerinde konuşma ve hatta yazı yazma hakları bile tanınmıyor, onlara Arap isimleri kullanmaları söyleniyor” diye konuştu. Nahas, Beşar Esad yönetiminin bu yıl Nevruz’un kutlanmasına izin vermesini, Kürtlerin protestolara katılmaması için verilen bir ’rüşvet’olarak niteledi.
İsrail’de yayınlanan Haaretz gazetesi yazarı Aluf Benn ise Orta Doğu’daki halk ayaklanmalarının bölge haritasını yeniden çizeceğini ve Iraklı Kürtlerin de bağımsız bir devlet kuracağını yazdı.
Benn, “Dikkat: Bölge inşa halinde” başlıklı yazısında halk ayaklanmalarının, 1. Dünya Savaşı’nın sonunda bölgenin sınırlarını çizen Sykes-Picot Anlaşması’nın son günlerinin habercisi olduğunu belirtti.
Küresel odaklar da Arap dünyasında meydana gelen olayların “domino etkisinin” süreç içinde Türkiye’yi ve İran’ı da içine alacak şekilde gelişmesi için yönlendirici faaliyetlere hız vereceği anlaşılmaktadır. Gelen ya da getirilecek olan yüzyılın en büyük dalgasıdır. Türkiye uyanık, İran ise tayakkuz halinde olmalıdır.
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Çarş. Mart 30, 2011 10:35 pm | |
| NATO'nun Libya'da, Türkiye'nin NATO'da Ne İşi Var? Oğuz gürses 29.03.2011 “Bağımsız devletler... Bunlar,dış ve iç hükümranlık haklarını serbestçe, hiç bir kayıt ve şarta tabi olmaksızın kullanırlar. (..) işin aslı şudur ki, görünüşte bağımsız nice devlet vardır ki, bu sadece lâftan ibarettir; bu meseleye nazaran bağımsızlık, gerçekte, hükümranlık gücünün müşahhas görüntüsü nispetincedir ve gerisi palav- radan ibarettir.” Başyücelik Devleti’nden (1) Şu resim 1911 Yılında Türklerle Arapların Trablusgarb'da haçlı İtalyan işgaline karşı omuz omuza savaştıkları anı tasvir ediyor... Bu savaştan tam yüz yıl sonra ise bakın ne oluyor? Akşam gazetesinin haberine göre; Deniz, hava ve özel kuvvetlerden bir grup asker, haçlı ordusu NATO'nun Libya'yı işgaline destek vermek için bugün (29.03.2011) yola çıkıyormuş... Aynı haberde Türkiye, şu anda Libya halkına uygulanan haçlı ambargosununun denetimi için oluşturulan 17 gemilik haçlı deniz filosuna 5 gemi ve 1 denizaltıyla katkı veren Türkiye’nin, haçlı saldırısının uzaması durumunda bir filo Türk jetinin de bölgeye gidebileceği belirtiliyor. Hafızaları hergün haçlı medyası tarafından formatlanarak yeniden kurgulanan İnsanlarımızın çoğuna bu haber gayet normal gelecektir... Zira TBMM Genel Kurulu'ndaki kapalı (24.03.2011) oturumda halktan gizli olarak görüşülüp AKP ve CHP’nin oylarıyla kabul edilen, Libya’yı işgale giden haçlı ordusuna yardım ve yataklık etme karararının öncesi artık o insanların hafızalarında yoktur. Halbuki... Şu haberi okuyalı çok değil daha bir ay bile olmadı: “Başbakan Erdoğan, Almanya’dan Kuzey Afrika’daki olaylar nedeniyle dünyaya sert mesajlar gönderdi.” (2) Şöyle diyor Başbakan, Libya’nın haçlılar tarafından işgali ve bu işgale haçlı Ordusu NATO’nun öncülük etme niyetlerine karşı, bu sert mesajında: [Erdoğan, “Gazeteciler soruyor: ‘NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olabilir mi? NATO’nun ne işi var Libya’da?” dedi. Erdoğan özetle şöyle konuştu: Müdahalenin karşısındayız Libya’daki olaylar karşısında müdahale ya da yaptırımların gündeme alınmasını Libya halkı adına, Libya’daki yabancılar adına kaygı verici buluyoruz. Yönetimlerin yanlışlarının faturası, halklara ödetilmemelidir. Libya halkının cezalandırılması anlamına gelecek her türlü yaptırım ve müdahale büyük ve kabul edilemez sıkıntılara sebep olabilir. Böyle bir saçmalık olabilir mi? NATO’nun ne işi var Libya’da? Basın mensupları soruyor; ‘NATO Libya’ya müdahale etmeli midir?’ Böyle bir saçmalık olabilir mi? NATO’nun ne işi var Libya’da? Türkiye olarak biz bunun karşısındayız. Böyle bir şey düşünülemez, konuşulamaz. Tunus Tunus halkının, Mısır Mısır halkınındır. Kendi mukadderatlarını o ülkelerin halkları belirler. Kimse petrol hesabı yapmasın Kimse kalkıp da o ülkelerdeki petrol kuyularının hesabını yapmasın.. Çünkü bunun faturası, bunun bedeli çok ağır olur. Bu noktada çok dikkatli hareket edilmesi, Libya halkını ve yabancı ülke vatandaşlarını sıkıntıya sokacak her türlü girişimden sakınılması gerekiyor.”] Başbakan'ın bütün Türkiye halkının hislerine tercüman olarak yaptığı bu konuşmanın Tarihi: 1 Mart 2011… Yer Almanya… Var mı hatırlayan böyle bir konuşmayı... Çok az... Çok az olduğu için de Akşam gazetesinin yukarıdaki haberine, yani, Deniz, hava ve özel kuvvetlerinden bir grup askerimizin , Libya’yı işgale etmek için Libyalıların tepesine hergün tonlarca bomba yağdıran haçlı ordusu NATO’ya destek vermek için bugün (29.03.2011) yola çıkışına.. Tezkerenin Meclis'te kabul edilmesinin ardından Kayseri Komando Tugayı Hava İndirme Taburu ile Bolu Komando Tugayı'nda da cepheye gitme hazırlıklarına başlanılmasına ve bu hazırlıkların kısa sürede bitirilmiş olmasına kimse şaşırmıyor? Asker evlâtlarımız Haçlıların doymak bilmez çıkarları için bir kere daha ateşe sürülüyor ama... Durum “kuzuların sessizliği içinde” kabul edilmiş görünüyor... Buna itiraz edenlerden birisi de HAS PARTİ Genel Başkanı Numan Kurtulmuş... Sayın Kurtulmuş durumun vahametini çok açık özetliyor: [Konya'da, gazetecilere yaptığı açıklamada, Müttefik güçlerin aynen Irak'ın işgalinde olduğu gibi yine Birleşmiş Milletler kararlarına dayandırılarak Libya'ya işgal başlattığını öne süren Kurtulmuş, şunları kaydetti: ''Batılı ülkelerin Libya ile ilgili dertleri Libya'da insan halkları ihlallerinin önlenmesi değildir. Libya'nın petrolünün dışında iki önemli kaynağı daha var. Bunlardan bir tanesi yıllardır devam eden 'Nehrülazim Projesi' adı altında, 'Fizan' denilen bölgedeki yer altı suları Afrika'nın en geniş su altı kaynaklarının bulunduğu bölgedir. Bu bölgedeki suların boru hatlarıyla kuzeye kadar taşınması ve böylece buradan elde edilecek suların Avrupa Kıtası'nın su ihtiyacının karşılanmasıdır. İkincisi ise Libya dünyanın en önemli güneş enerjisi bölgelerinden birisidir. Sahra'daki, çöldeki güneş enerjisi fevkalade büyük bir elektrik üretme kapasitesine sahiptir. Bu projede yaklaşık 460 milyar avro mesabesinde büyük bir maddi imkanı oluşturan çölden elektrik üretme projesidir. Oluşturulacak olan elektrik tarlası projesiyle yine hatlarla kuzeye getirilecek, kuzeyden de İtalya üzerinden Avrupa'nın elektrik ihtiyacı karşılanacaktır.'' -''TÜRKİYE'NİN NATO'DA NE İŞİ VAR?'' TBMM'deki tezkere oylamasını da değerlendiren Kurtulmuş, tezkerenin teknik olarak problemli olduğunu öne sürdü. Tezkerenin öncelikli olarak kapsamının belli olmadığını belirten Kurtulmuş, ''Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt dışına gönderilmesi diye bir tezkere çıkardılar. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hangi gücünü nereye göndereceğiz bu belli değildir'' diye konuştu. Çıkarılan tezkerelerde coğrafi bölgelerin tanımlanması gerektiğini bildiren Kurtulmuş, Hükümet'in çıkardığı tezkerede görev tanımının olmadığını savundu. Başbakan Erdoğan'ın 15 gün önce 'NATO'nun Libya'da ne işi var' dediğini ancak Meclis'ten tezkerenin geçirildiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti: ''Başbakan konuşmalarında 'NATO'nun Libya'da ne işi var' diyordu. Şimdi ben de Sayın Başbakana soruyorum. NATO'nun orada ne işi var? Türkiye'nin NATO'da ne işi var? NATO'nun bu operasyonda ne işi var? Başbakan Libya'ya müdahale taleplerine sert çıkmış 'Böyle bir saçmalık olur mu?' demişti. Ben de soruyorum, böyle bir saçmalık olur mu? Kim sizi bu saçmalık fikrinizden vazgeçirdi?''] (3) Vaziyet budur... Ve bu durum hem bizim için, hem Libya halkı için hem bölge halkları için, hem de bütün insanlık için çok vahimdir... Bu ateş herkesi ve herşeyi yakabilecek hale doğru hızla ilerlemektedir... Ama... Durumun vahametinin farkına varıp karşı çıkanların sayısının azlığı, vahametin derecesini daha da arttırmaktadır... Dipnotlar: 1- Salih Mirzabeyoğlu, Başyücelik Devleti –Yeni Dünya düzeni-, sayfa:18, İbda yayınevi, Şubat, 1985, İstanbul. 2- Bkz. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17150261.asp3- Bkz. http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?p=5247&mforum=entellektuel#5247 | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Perş. Mart 31, 2011 7:52 pm | |
| [font:1234=Arial]29 Mart'ta Suriye'nin tüm kentlerinde milyonlarca kişi "Millete Sadakat" mitinglerine katıldı.[/font] [font:1234=Arial]Başkent Şam'daki yürüyüş Sabeh Bahrat (Yedi Deniz) Meydanı'nda yapıldı.[/font] [font:1234=Arial]Suriyeliler Cumhurbaşkanı Esad'a destek verdiler ve ülkeyi karıştırmak isteyen teröristleri kınadılar.[/font] [font:1234=Arial]Böylece, Suriye'de de karışıklık çıkararak emperyalist müdahaleye zemin hazırlamak isteyen Amerika, İsrail ve Fransa'nın tezgahı bozuldu.[/font] [font:1234=Arial]Yürüyüşçüler, Dara ve Lazkiye'deki kışkırtmaları kınadılar.[/font] [font:1234=Arial]Batı basınının "barışçı" dediği isyancılar Dara kentinde silah kullandılar ve 30 civarında emniyet görevlisini vurdular.[/font] [font:1234=Arial]Amaçları Sünni - Alevi çatışması kışkırtmaktı.[/font] [font:1234=Arial]El-Cezire televizyonu, vurulan polis memurlarını hastanede görüntüledi.[/font] [font:1234=Arial]Şam'daki yürüyüşe milyondan fazla insanın katıldığını duyuran El-Cezire televizyonu, "Halk Esad'ın istifasını değil, reform istiyor" yorumunu yaptı, diğer kentlerde de büyük gösteriler yapıldığını bildirdi.[/font] | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Perş. Mart 31, 2011 8:02 pm | |
| [font:6163='Times New Roman'] [b]YILANA SARILDI[/b] [/font] [font:6163='Times New Roman'][img(400,300)] http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/resimler/1301514813.jpg[/img][b]Anayasayı değiştirecek çoğunluk için Kürt oylarına göz koyan AKP, Molla Mustafa Barzani’nin oğluna bel bağladı... Seçim öncesi ‘muhatap’ oldu[/b] BAŞBAKAN Erdoğan, “Teröre yataklık yapıyor. Muhatabımız olamaz” dediği Mesud Barzani’nin “Kürdistan”ına konuk olarak Kürt oylarına göz kırptı. [b]Barzani’nin babası Molla Barzani, Eylül 1966’da hedeflerinin Türkiye olduğunu ancak zamanın gelmediğini söylemişti.[/b] [b]Erbil’den seçim desteği aldı[/b] KUKLA devlete yaptığı gezide istediğini elde eden Erdoğan, peşmergebaşından aldığı destek ve övgülerle rahatladı. Barzani, “Seçimde başarınızın devamını diliyorum. Sizin varlığınız, bölgede barış ve güvenliğin güvencesidir. Kürtler için çok önemlidir” dedi. [b]Oğul Barzani babasının izinde: [color:6163=#3366ff]Birleşik Kürdistan[/color][/b] IKDP’nin Aralık 2010’daki kongresinde hedefini “Birleşik Kürdistan” olarak açıklayan Barzani, Türkiye’nin doğusunu alma hayali kuruyor. [b][color:6163=#ffffff]Erbil’den seçim desteği[/color][/b] Seçimlerde anayasayı değiştirecek çoğunluğu bulmak için Güneydoğu oylarına göz diken Başbakan aradığı desteği kukla devlete yaptığı gezide buldu. Erdoğan, peşmerge reisi Barzani’den aldığı övgülerle rahatladı. [b][color:6163=#ff0000]Haber : Ahmet DEMİRÖZ[/color][/b] Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha önce “Muhatabımız olamaz” dediği peşmergebaşı Mesud Barzani’den seçim desteğini aldı. 12 Haziran’daki seçimlerle TBMM’de anayasayı bile tek başına değiştirebileceği nitelikli çoğunluğa ulaşabilmek için Güneydoğu’daki BDP’lilerin aldığı oylara göz diken Erdoğan, Kürdistan devletine yaptığı ziyarette amacına ulaştı. Irak’ın kuzeyindeki kukla devletini ziyaret eden ilk Türk Başbakanı unvanını alan Erdoğan’a Barzani’den övgü yağdı. [b]Muhatabı değildi[/b] 2008 yılı mart ayında ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin Kürdistan tebligatını getirdiği ana kadar Irak’ın toprak bütünlüğünü savunan Erdoğan, seçime 2 ay kala Erbil’i ziyaret eden ilk Türk Başbakanı oldu. Daha önce “Terör örgütüne yataklık ediyor, muhatabımız değil” dediği Barzani tarafından havaalanında kırmızı halıyla karşılanan Erdoğan, peşmerge reisiyle kucaklaştı. Konuklarını havaalanında karşılayan Barzani, kukla devlete destek veren Erdoğan’ı temasların sonunda köşkünde de misafir etti. [b]Varlığınız Kürtlerin güvencesi[/b] [b]Erbil’deki Türk Makyol-Cengiz firmasının inşa ettiği Uluslararası Havaalanı’nınresmi açılış töreninde konuşan Barzani[/b], Türkiye’deki seçimler için açık destek verdiğini ifade ederek şöyle konuştu: “Biz bütün Orta Doğu ve dünya olarak attığınız bu adımları çok önemli buluyor, ziyaretinizi tarihi bir olay olarak değerlendiriyoruz. Umarım yeni adımlar için bu bir başlangıç olacak. Önümüzdeki seçimlerde başarınızın devamını diliyorum. Sizin varlığınız, bölgede barış ve güvenliğin güvencesidir Kürtler için çok önemlidir.” , [b]Ne demişti?..[/b] Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2007’de kendisine yöneltilen Barzani’yle ilgili soru üzerine şöyle demişti: “Barzani bizim muhatabımız olamaz. Şu an kendisi terör örgütüne yataklık yapar durumdadır. Bana o kişiyi sormayın.” Başbakan Erdoğan’ın Irak gezisini izleyen gazeteci [color:6163=#3366ff]Cengiz Çandar[/color], uçaktaki sohbette Erdoğan’ın tam karşısında oturmuştu. Çandar, Barzani’nin konuşmalarını seçim desteği olarak değerlendirdi. [b][color:6163=#ffffff]Babasının hayalini gerçekleştiriyor[/color][/b] Başbakan Erdoğan’a seçimler için desteğini açıklayan peşmergebaşı Mesud Barzani, babası Molla Mustafa Barzani’nin 45 yıl önce kurduğu hayallerin peşinde koşuyor. 29 Eylül 1966 tarihli Yeni İstanbul gazetesinin manşetten verdiği haberde Molla Barzani, “Irak’tan sonra 2. mücadele cephemiz Türkiye olacak” diyerek Büyük Kürdistan hayallerini dile getirmişti. ABD Başkanı Wilson’ın 1920’de çizdiği ve İngilizlerin desteklediği haritaya güvenerek Türkiye’ye meydan okuyan Molla Barzani’nin tek endişesi ise şartların oluşmaması. Molla Mustafa’nın “Henüz erken” dediği hayaller için oğul Mesud Barzani, ABD desteğiyle Irak’ın kuzeyinde kurduğu kukla devletini genişletmek için gözünü Türkiye, İran ve Suriye topraklarına da göz dikti. [b]Davutoğlu, ‘Ağabey’ dedi[/b] Türkiye’yi parçalama projesini şimdi oğul Barzani, hem de AKP iktidarıyla kol kola uyguluyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, 2003’te “Kürdistan Bölgesel Yönetimi” diye tanımlayarak ilk desteği vermesinin ardından sözde başkent ’Erbil’i ziyaret eden ilk Türk Dışişleri Bakanı’ünvanına sahip Ahmet Davutoğlu’nun “Kürdistan Başkanı” tanımladığı ve ’Kak’ (ağabey) dediği Barzani’ye son destek de Başbakan Erdoğan’dan geldi. YENİÇAĞ - [color:6163=#000099][b]30/03/2011 - 22:53:33[/b][/color][/font] | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Perş. Mart 31, 2011 8:04 pm | |
| [color:a687=#000000][font:a687='Times New Roman'] [b]Esad: Komplonun ardında İsrail var[/b] [/font][/color] [font:a687='Times New Roman'][color:a687=#000000][img(400,300)] http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/resimler/1301514496.jpg[/img][/color]SURİYE Devlet Başkanı Beşşar Esad, ülkesinde çıkarılmak istenen karışıklıkların adresini gösterdi: [color:a687=#3333ff]İsrail.[/color]..[color:a687=#000000] Günlerdir beklenen konuşmasını Meclis’te yapan Esad, “[i]Suriye, büyük bir komplo ile karşı karşıya... Hedef, İsrail’in hedefine uygun olarak Suriye’yi bölmek, devamına son vermek... Ama biz bu komployu boşa çıkarmayı başardık[/i]” dedi. [/color] [b][color:a687=#ffffff]Esad: Komplo ile karşı karşıyayız[/color][/b] Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, 15 Marttan beri yapması beklenen konuşmasında, protestoların ulusu için bir test olduğunu söyledi. Özellikle Dera kentinde yaşanan gösterilere değinen Esad, Suriye’nin büyük bir komplo ile karşı karşıya olduğunu savundu. Esad, Suriye’nin Arap dünyasında olanlardan etkilenmemesinin söz konusu olmadığına dikkat çekti. “[i]Üç konuyu, toplumdaki farklılıkları, reformu ve halkın günlük ihtiyaçlarını birbirine karıştırdılar[/i]” diyen Esad, devlet kurumlarına sabotajlarda reform bağlantısını bulamadıklarını kaydetti. Esad, “[i]Uydu kanalları komploya katılıyor[/i]” dedi. Hedefin İsrail’in hedefine uygun olarak Suriye’yi bölmek, bir ulus olarak devamına son vermek olduğunu belirten Esad, “Mezhepler arası tahrike dönük mesajlara başvurdular. Ama biz bu komployu boşa çıkarmayı başardık” diye konuştu.[/font] | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Perş. Mart 31, 2011 8:31 pm | |
| [b]Batı medyası Suriye’de kışkırtıcılık mı yapıyor?[/b] 30.03.2011 - 15:10 [img(220,154)] http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/aleqm5ingdiwl2dsobgjqdopm1yhfvycsa.jpg[/img] [b]Araştırmacı Michel Chossudovsky, batı büyük medyasının Suriye'de yaşananları yanlış gösterdiğine dair çarpıcı örnekler verdi. Suriye'deki gösterilerde polis onlarca kişiyi öldürdü deniyordu, ama ölenlerin yarısından çoğu polisti.[/b] globalresearch.ca sitesinde yazdığı “Medya Dezenformasyonu: Suriye’deki Protesto Hareketi Dara’da Yaşananlar Üzerine Batı Medyasının Haberciliği” başlıklı yazıda Michel Chossudovsky, Associated Press ve Guardian’ın 21 Mart günü Daraa’da yaşanan olayları nasıl açıkça çarpıttığını gösterdi. AP ve Guardian, Daraa’da "polisin vahşice saldırdığı gösterilerde 15 kişinin öldüğünü" haber olarak geçmişti. Chossudovsky ise, İsrail ve Lübnan kaynaklarıyla bu bilgileri karşılaştırdığı zaman birbirine uymayan sonuçlar elde edildiğini söylüyor. Örneğin, Israel National News isimli Suriye yanlısı olmayan bir medya organı, Daraa’daki gösterilerde 7 polisin silahla öldürüldüğünü ve Batı medyasında “barışçıl gösterici” olarak belirtilenlerin aslında silahlı kişiler olduğunu vurguluyor. Lübnan gazetesi Y Libnan da 7 polisin öldürüldüğünü Çinli Xinhua ajansına dayanarak söylerken, göstericilerin iletişim merkezine ve ulusal hastaneye de saldırdığını, ayrıca El Cezire’nin de göstericilerin Daraa’daki Baas Partisi merkezini ve adliye sarayını yaktıklarını duyurduğunu yazdı. Yine Chossudovsky’nin dikkat çektiği başka bir özensizlik, AP haberlerinde gösterilerin gerçekleştirildiği Daraa’nın 300 bin kişilik bir şehir olarak gösterilmesi. Chossudovsky Daraa şehir merkezinin nüfusunun 75 bin 500 olduğunu vurguluyor. 300 bin kişilik alan, bütün vilayet sınırlarında yaşayan toplam insan sayısı. Batı medyası Suriye’de yaşanan gösterileri “barışçıl” olarak nitelendirirken, hükümetin gösterileri kanla bastırdığı bilgisini veriyorlar. Verilerin birbirleriyle uyuşmadığını gösteren Mikel Chossudovsky ise, Batı medyasının esas soruyu, “Suriye’deki şiddet olaylarının arkasında hangi güçler var?” sorusunu sormadığını belirtiyor. (soL - Dış Haberler) | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR C.tesi Nis. 02, 2011 3:47 pm | |
| [font:8614=Arial][color:8614=#ff0000][b]Suriye'yi dört parçaya bölen Haçlı planı[/b][/color][/font] [font:8614=Arial][color:8614=#ff0000][b]+++++++++++++++++++++++++++++++++[/b][/color][/font] [font:8614=Arial][size=9]Ali Serdar Bolat 1 Nisan 2011[/size][/font] [font:8614=Arial]29 Mart'ta Suriye'nin [/font][font:8614=Arial]Şam, Halep, Hama, İdleb, Humus, Deyr ez-Zor, Haseke, Süveyda, Tartus ve Rakka başta olmak üzere bütün kentlerinde milyonlarca kişinin Esad'ı desteklemek için yaptığı yürüyüş Haçlı planını bozguna uğrattı.[/font] [font:8614=Arial]Yürüyüşten sonra Esad, 15 Mart'tan beri yapması beklenen Meclis konuşmasını yaptı:[/font] [img] http://64.4.56.119/att/GetInline.aspx?messageid=d80e047b-5cc7-11e0-8863-00215ad73b0e&attindex=0&cp=-1&attdepth=0&imgsrc=cid%3a385E68E898254979A5B1389839AC4BAA%40Aydn&hm__login=buyukasya&hm__domain=hotmail.com&ip=10.25.156.8&d=d5685&mf=0&hm__ts=Sat%2c%2002%20Apr%202011%2015%3a47%3a09%20GMT&st=buyukasya&hm__ha=01_997f413c305ac98363ef0a6988ad82b91bae6c47063835799a83cf64524e0eab&oneredir=1[/img][font:8614=Arial][size=9]Yeniçağ, 31 Mart 2100[/size][/font] [font:8614=Arial]Esad'ın bu demeci üzerine Milliyet gaz tenekesi "Esad'ın konuşması hayal kırıklığı yarattı" diye yazdı.[/font] [font:8614=Arial]Bu gaz tenekeleri, emperyalist Batı gazeteleri ne yazarsa aynen kopya ederler.[/font] [font:8614=Arial][color:8614=#ff0000][b]Suriye'yi bölmek için Amerika, İsrail ve Suudi Arabistan gizli bir planı yürütüyorlar.[/b][/color][/font] [font:8614=Arial][b]Esad bu planı şu sözlerle açıklıyor:[/b][/font] [font:8614=Arial][color:8614=#0000ff][b]"Suriye, büyük bir komplo ile karşı karşıya.[/b][/color][/font] [font:8614=Arial][color:8614=#0000ff][b]Hedef, İsrail'in hedefine uygun olarak Suriye'yi bölmek, bir ulus olarak devamına son vermek"[/b][/color][/font] [font:8614=Arial]Suriye'yi bölme planının hazırlanmasında ve yürütülmesinde 1983-2005 arası Suudi Arabistan'ın Vaşington Büyükelçisi Şeyh Bender bin Sultan ile ABD Büyükelçilerinden Johm Bolton baş roldeler.[/font] [font:8614=Arial]Plan uyarınca silahlandırılan kışkırtıcı guruplar halk içinde bölünme yaratmak için yerleşim alanlarında ve meydanlarda terör ve kundaklama eylemleri yaptılar.[/font] [font:8614=Arial]Batı basını "Esad rejimi barışçı göstericilere ateş açtı" diye yaygarayı bastı ama gerçekte teröristler güvenlik güçlerine ateş açtılar.[/font] [font:8614=Arial]Kanada'lı ekonomist Michel Chossudovsky yalanı açığa çıkardı. Şam hastanelerinde yatan vurulmuş polisleri görüntüledi.[/font] [font:8614=Arial]Suriyeli yetkililer, halıkn bu silahlı bölücüleri etkisiz hale getirmek için gençlerden oluşan halk komiteleri kurduğunu, bu komitelerin güvenlik güçleriyle birlikte çalıştığını söyledi.[/font] [font:8614=Arial][size=9] Suriye'yi 4 parçaya bölen Haçlı haritası[/size][/font] [font:8614=Arial][size=9] Aydınlık, 31 Mart 2011[/size][/font] [img] http://64.4.56.119/att/GetInline.aspx?messageid=d80e047b-5cc7-11e0-8863-00215ad73b0e&attindex=1&cp=-1&attdepth=1&imgsrc=cid%3aF598F893F5DE4B43B58BF3114DDFA7BE%40Aydn&hm__login=buyukasya&hm__domain=hotmail.com&ip=10.25.156.8&d=d5685&mf=0&hm__ts=Sat%2c%2002%20Apr%202011%2015%3a47%3a09%20GMT&st=buyukasya&hm__ha=01_0460fbbce9a70bc5708d9a33a2bfa5718c0e1834ff680160df282623669fbc08&oneredir=1[/img][img]http://64.4.56.119/att/GetInline.aspx?messageid=d80e047b-5cc7-11e0-8863-00215ad73b0e&attindex=2&cp=-1&attdepth=2&imgsrc=cid%3a71308925A6EE474E8586632A6C4B44C7%40Aydn&hm__login=buyukasya&hm__domain=hotmail.com&ip=10.25.156.8&d=d5685&mf=0&hm__ts=Sat%2c%2002%20Apr%202011%2015%3a47%3a09%20GMT&st=buyukasya&hm__ha=01_75f471538cf14a6981bd4e7d473f47f9f5ad7624218532789b585e776b27b869&oneredir=1[/img] | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR C.tesi Nis. 02, 2011 4:12 pm | |
| Türkiye'den Suriye sınırına yığınak
01-04-2011 / Toplumsal Hafıza
Türkiye, güney komşusunda yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ederken, olası göç hareketlerine karşı teyakkuza geçti...
Muhalefetin gösterilere ara vermemesi üzerine Türkiye Suriye sınırına yığınak yaptı. Alınan bilgilere göre bütün sınır boyunca Türkiye tam teyakkuzda.
Ortadoğu'yu sarmalayan devrim rüzgârı Suriye'yi tamamen etkisi altına almış durumda. Yaklaşık iki haftadır yapılan gösteriler karşısında Şam yönetiminin çatışmacı tutumundan dolayı Türkiye sınır hattı boyunca tedbirler almaya başladı.
JANDARMA VE KIZILAY YIĞINAK YAPYOR
Hükûmetin emir ve talebi üzerine Kızılay, Suriye sınırına yakın yerlerdeki yiyecek ve su stoklarının yanı sıra barınma stoklarında da artış yaptığı öğrenildi. Hatay, Mardin, Urfa merkezli olmak üzere üç kamp merkezinin yanı sıra, Türkiye'de akrabası bulunan mültecilerin akrabalarının yanına yerleşebilmeleri için altyapı hazırlıklarına başlandı. Diğer taraftan yüz binlerce mültecinin gelebileceği göz önünde bulundurularak Jandarma ve polisin de gerekli tüm tedbirleri almaları istendi.
TÜRKİYE'NİN HALEPÇE TECRÜBESİ
Saddam Hüseyin'in Halepçe katliamı sonrasında yüzbinlerce Iraklı Kürt'ün Türkiye'ye göçüne hazırlıksız yakalan Türkiye, aynı sıkıntıyı yaşamamak için şimdiden tedbirlerini almaya başladı. Bölgede sessiz sedasız sürdürülen çalışmalarla, yüzbinlerce kişiden oluşabilecek göçe hazırlık yapılıyor...
SÜRYANİ LİDERLER DE ERDOĞANLA GÖRÜŞMÜŞTÜ
Kaddafi'nin kendi halkına yönelik başlattığı kitlesel katliamda tecrübeli olan Suriye yönetimi, 1980'lerin başında Hama ve Humus kentlerinde başlayan özgürlük taleplerine tank ve top ateşiyle cevap vermiş, iki şehri de haritadan silmişti. Özellikle Humus kentine ait hiçbir işaret dahi bırakmamıştı. Şehir yerle bir edilmiş, bütün binalar yıkılmış ve buldozerlerle düzeltilmişti.
Suriye lideri Beşşar Esad'ın önceki gün yaptığı konuşmada halkın hak ve özgürlük taleplerini dış güçlerin oyunu olarak görmesi, ülkenin kanaat önderlerini de endişelendirdi. Süryani liderler, olası bir BAAS rejimi katliamından kendilerini korumak için cemaatlerinin Türkiye'ye sığınma taleplerini Başbakan Erdoğan'a ilettikleri öğrenildi.
| |
| | | GÖLGE
Mesaj Sayısı : 1231 Reputation : 36 Kayıt tarihi : 16/05/09
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR C.tesi Nis. 02, 2011 10:50 pm | |
| [size=24] Ortadoğu Devrimleri [/size] [img] http://www.pressmedya.com/resimler/yazar/wallerstein.jpg[/img]I. Wallerstein Dünya Sosyal Forumu (DSF) hala hayatta ve ayakta. 6-11 Şubat arasında Senegal, Dakar’da toplandı. Öngörülemeyen bir tesadüfle, aynı hafta Mısır halkı Hüsnü Mübarek’i tahtından indirdi ve hareketin başarıyla sonuçlanması forumun kapanış oturumuna denk geldi. DSF tüm haftayı Mısır’ı selamlayarak ve Tunus ve Mısır’daki devrimlerin başka bir dünyayı mümkün kılmak (kesinleştirmek değilse bile mümkün kılmak) hedefindeki değişim programları açısından anlamını tartışarak geçirdi. 60 bin ila 100 bin kişi arasında olduğu sanılan önemli sayıda insan bu foruma katıldı. Böyle bir organizasyonu düzenlemek için DSF’nin ihtiyacı güçlü yerel toplumsal hareketler olduğu kadar (ki Senegal’de vardı) forumun düzenlenmesini en azından tolere edecek bir hükümetti. Senegal’deki Abdoulaye Dade hükümeti her ne kadar birkaç ay önce finansmanının üçte ikisini karşılayacağına ilişkin verdiği sözden dönse de DSF’nin düzenlenmesini “tolere” etmeye hazırdı. Ne var ki Tunus ve Mısır’da ayaklanmalar patlak verince hükümet korkuya kapıldı. Ya DSF’nin düzenlenmesi Senegal’de de benzer bir ayaklanmaya yol açarsa? Hükümet Brezilya’dan Lula’nın, Bolivya’dan Morales’in ve birçok Afrikalı başkanın katılacağı organizasyonu iptal edemedi. Bunun yerine ne yapabiliyorsa onu yaptı. Forumu sabote etmeye çalıştı. Bunu, forumun yapıldığı üniversitenin rektörünü açılıştan dört gün önce kovarak ve yerine eski rektörün DSF sırasında derslere ara verilmesi ve böylece toplantı salonlarının kullanılabilir hale gelmesi kararını alelacele geri çevirecek yeni bir rektör atayarak yaptı. Sonuç en azından ilk iki gün organizasyonel bir kaostu. Sonunda rektör, 170 salondan fazlası gerekiyorken, üniversitedeki 40 salonun kullanılmasına izin verdi. Düzenleyenler yaratıcılıklarını kullanıp kampüse çadırlar kurdular ve forum sabotaja rağmen gerçekleştirildi. Senegal hükümeti DSF’den böylesine ürkmekte haklı mıydı? DSF’nin kendisi, DSF’yi muhtemelen hiç duymamış insanların yaşadığı Arap dünyasına veya başka yerlerdeki halk ayaklanmalarına ne kadar ilgili olduğunu tartıştı. Katılanların verdiği cevaplar uzun süredir var olan bir fikir ayrılığını da yansıtıyordu. Organizasyonun on yıllık geçmişinin neoliberal küreselleşmenin meşruiyetinin altını oyduğuna ve mesajının dünyanın her yerine ulaştığına inananlar da vardı, ayaklanmaların gösterdiği gibi DSF haricinde her yerde değişim siyasetinin pekâlâ yürüdüğünü düşünenler de. Ben şahsen Dakar toplantısında iki önemli şey fark ettim. İlki, neredeyse Davos’taki Ekonomik Forum’dan bahseden neredeyse yok gibiydi. DSF 2001’de bir anti-Davos olarak kurulmuştu. 2011 itibariyle Davos güncel olanlar arasında politik olarak önemsizleşti ve gündem dışı kaldı. İkincisi ise, tartışılan tüm başlıkların birbiriyle nasıl da bağlantılı olduğunun neredeyse herkes tarafından belirtilmesiydi. 2001’de DSF esas olarak neoliberalizmin olumsuz ekonomik sonuçları ile ilgiliydi. Fakat sonradan gelen her toplantıda DSF’ye yeni gündemler –toplumsal cinsiyet, çevre (özellikle iklim değişikliği), ırkçılık, sağlık, yerli halkların hakları, emek mücadeleleri, insan hakları, suya, gıdaya erişim, enerji kullanımı gibi- eklendi. Ve Dakar’da aniden fark edildi ki oturumun konusunun ne olduğundan bağımsız olarak başlıkların diğer başlıklarla bağlantısı öne çıkıyor. Bu bana DSF’nin en büyük başarısıymış gibi görünüyor: İlgi alanlarını her geçen gün geliştirmek ve herkesin bunlar arasındaki iç bağlantıları görmesini sağlamak… Yine de katılımcılar arasında alttan alta yaygın bir şikâyet söz konusuydu. İnsanlar haklı olarak, hepimiz neye karşı olduğumuzu biliyoruz fakat neden yana olduğumuzu daha net ifade etmeliyiz, diyorlardı. Bu Mısır’daki devrime ve dünyanın diğer yerlerinde olacak devrimlere katkıda bulunabilmemiz için gerekli. Sorun başka bir dünya isteyenlerin arasındaki çözülemeyen bir farklılaşmadan ileri geliyor. Dünyanın ihtiyacı olanın daha fazla kalkınma, modernleşme, böylelikle kaynakların daha eşitlikçi bir dağılımı olduğunu düşünenler bir tarafta. Diğer tarafta ise kalkınmanın ve modernleşmenin kapitalizmin uygarlaşma belasının ürünleri olduğunu ve ihtiyacımız olanın gelecekteki dünyanın uygarlaşma gibi kültürel önermelerini yeniden düşünmek olduğunu ileri sürenler var. Uygarlaşma tezini ileri sürenler bunu çeşitli şemsiyeler altında yapıyorlar. Amerika kıtasında (ya da başka yerlerde), Latin Amerika’da “buen vivir” (daha iyi bir yaşam) dedikleri; ekonomik büyümeye sınırlamalar getirilmesini, gezegenin sürdürülebilir olmak için fazla küçük olduğunu savunan yerli hareketleri söz konusu. Yerli hareketlerin taleplerini topluluklarının yaşadıkları topraklar üzerindeki otonomisi üzerinde odakladıkları gibi dünyanın başka yerlerinde sınırsız ekonomik büyümenin iklim felaketine ve yeni salgın hastalıklara yol açacağını savunan kentli hareketler de var. Bunla birlikte sınırsız büyüme talepleri ve patriyarkanın sürdürülmesi arasındaki ilişkinin altını çizen feminist hareketlerden de söz edilebilir. “Uygarlık krizi” hakkındaki bu tartışma, bunu onaylayan siyasal hareketler ve devlet iktidarını hedefleyen sol partilerin tartışılan değişimde oynadığı rol üzerinde önemli sonuçlara yol açtı. Tartışma kolay kolay çözüleceğe de benzemiyor. Ne var ki gelecekteki on yıl için oldukça önem taşıyor. Eğer sol kendi içinde bu anahtar konuya ilişkin farklılıkları çözümleyemezse kapitalist dünya ekonomisinin çöküşü dünyadaki sağ odakların zaferi anlamına gelir ve hâlihazırdakinden de kötü bir yeni dünya sistemle karşı karşıya kalırız. Şimdilik tüm gözler Arap dünyasında ve Mısır halkının kahramanca çabalarının Arap dünyasındaki siyaseti nereye kadar etkileyebileceği tartışılıyor. Ne var ki dünyanın başka yerlerinde, daha zengin bölgelerinde bile bu tip isyanların nüveleri var. Şu an için yarı iyimser olmaya hakkımız var. Çev.: AçalyaTemel | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Paz Nis. 03, 2011 11:45 am | |
| ŞAYET SURİYE'YE BİR EMPERYAL SALDIRI OLMASI İHTİMALİNİN KESİNLEŞMESİ KARŞISINDA, SURİYE, TÜRK BAYRAKLARI ÇEKERSE NE OLUR? | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Ptsi Nis. 04, 2011 10:56 pm | |
| NEDEN SURİYE? 02 Nisan 2011 Serdar Akinan Suriye'den bildiriyor... Suriye tüm Ortadoğu coğrafyasında kilit öneme sahip. Suriye'nin karışması belli aktörler açısından bekalarını etkileyecek bir tehdit demektir. Kim bu aktörler? Hizbullah, Hamas, AKP, Kürtler ve elbette İran... Suriye Sykes-Picot sonrası şekillenen Ortadoğu'nun tam kalbinde yer alıyor. Şimdi o Ortadoğu yeniden tasarlanmaya çalışılırken hedefte elbette Suriye var... Batı, Irak işgalinde hedeflerinde Suriye olduğunu açıkça ilan etmişti. İran varlığı ve etkisi bu planı sadece öteletti. 11 yıllık iktidarı boyunca çeşitli krizlerle yüzleşen Devlet Başkanı Beşşar Esad, Batı açısından, bir reformist değil, modernist oldu. Ülkede çok önemli kararlara imza attı. Ancak babasından kalan bu siyasi mirasın bakiyesinde tüm yapıyı kontrol eden muazzam bir bürokratik Alevi elit var. Hafız Esad döneminde öylesi bir polis devleti oluşturulmuş ki bu yapının dünden yarına dönüştürülmesi neredeyse imkansız. Bu yapı keyfi tutuklamalarla korku salmaya devam ediyor. Buna rağmen rejim açısından Hariri suikastı bu süreçte en mühim kilometre taşı oldu. Ancak işe yaramadı. İsrail, Lübnan ve Gazze'ye saldırarak aslında Suriye'ye cephe açmaya çalıştı. Hizbullah bunu mümkün kılmadı. Beşşar Esad'ın ülkeyi demokratikleştirmek için attığı adımlara devamlı böyle çelmeler takıldı. Ülkede Anayasa'nın 8.maddesi demokratik siyasetin önünü tıkıyor. - Şam gerçekten son derece gergin bir güne uyandı. Hemen her sokak başında silahlı sivil veya resmi polisleri görmek mümkün. - Bazı sokaklarda sivil araçlar içinde bekleyen ikili üçlü gruplar görmek mümkün. - Evlerin çoğunda ve arabalarda Suriye bayrakları ve Esad'ın resimleri asılı... - Suriye resmi haber ajansı önceki gece yarısı Şam yakınlarında silahlı bir grubun yakalandığını ve gözaltına alınırlarken bir diğer silahlı grupla çatışmaya girildiğini açıkladı. - Yakalanan bu şahısların sorgularında cuma namazı sonrası halkın toplu halde bulunduğu yerlerde çevreye ateş açacakları bilgisini paylaştıkları açıklandı. - Yetkililer yakalanan çok sayıda ajan olduğunu söylüyor. Botlarla denizden giren silahlı ajanların Suriye topraklarındaki diğer birimlerin de adını vermesi için şu an için tutulduklarını ancak çok yakında teşhir edileceklerini açıkladılar. - Radyolarda ise, cuma namazından sonra provokatörlerin halka ateş açabileceği uyarısı yapıldı. - Dünya medyasının saygın haber kuruluşlarının yaptığı kasıtlı yalan haberler büyük tepki yaratmış. - Yabancı basının son derece sorumsuz bir şekilde geçtiği haberler nedeniyle genel olarak medyaya yönelik büyük tepki var. - Yabancı basın mensuplarının Suriye'ye dair haberlerinin provokatif ve yanlı olduğunu düşünen yetkililer sınır kapılarında veya bir başka noktada belirlediği gazetecileri derhal sınırdışı ediyor. - Esad'ın önceki gün yaptığı konuşmada refom vurgusu yapmaması hayal kırıklığı yaratmasına karşın bir dizi reform açıklandı. - Esad'ın medya ve politikadan sorumlu danışmanı Dr.Buseyna Şaban bir dizi reform kararı açıkladı. Bu kararların bir kısmı Esad'ın konuşmasına kadar hayata geçirildi. Esad'ın konuşmasından sonra da devam edildi. Ancak yığınlar bizzat Esad'ın bu reformlara vurgu yapmasını bekliyordu. - Bu kararlar kısa başlıklarla şöyle: - Olağanüstü Hal Yasası yerine Ulusal Güvenlik Yasası, Kürtlerle ilgili 1962'den bu yana uygulamada olan ve haklarını düzenleyen yasayla ilgili çalışmalar yapılacak (Kimliği olmayan Kürtlere kimlik verilecek... Temel vatandaşlık hakları sağlanacak. - Dara olaylarıyla ilgili Yüksek Yargı Konseyi'nden bir heyet oluşturuldu. Bu heyet bizzat Beşşar Esad tarafından süper yetkilerle donatıldı. - Tüm bu çalışmalar 25 Nisan'a kadar bitirilerek meclise teslim edilecek. Ardından karara bağlanarak Esad'ın onayına sunulacak. Serdar AKİNAN Kaynak: http://www.mizikacilar.com/HaberDetay.aspx?ID=759 | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Salı Nis. 05, 2011 4:53 pm | |
| Yemen'de ölü saıyısı 3'e yükseldi Yemen'in başkenti Sana'daki çatışmalarda ölenlerin sayısının 3'e yükseldiği bildirildi. Haberi Kaydet Arkadaşına Gönder 05 Nisan 2011 15:01 - 0 Yorum - 822 Okunma Yemen Savunma Bakanlığı, Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih taraftarlarıyla, istifasını isteyen göstericiler ve onları destekleyen bir askeri birlik arasında çıkan çatışmada 15 kişinin de yaralandığını açıkladı.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, çatışmanın Salih'i destekleyen bir grup aşiret üyesinin, bir arabuluculuk girişimiyle yönetim karşıtı protestoları destekleyen General Ali Muhsin'in karargahına gitmesi üzerine çıktığı ifade edildi.
Açıklamada, göstericilerin ve Muhsin'e bağlı birliklerin aşiret üyelerine saldırdığı ve silahlı çatışma çıktığı kaydedildi.
Bölgede görev yapan bir Reuters muhabiri ise göstericilerin kendilerine silahla ateş eden Salih yandaşları ile silahlı kişilere taşla karşılık verdiğini ve çatışmayı kimin başlattığının bilinmediğini belirtti.
Göstericilerin kamp alanı içindeki bir kliniğe, başından vurulan bir kişinin cesedi ile 8 yaralının getirildiği açıklanmıştı.
Savunma Bakanlığı tarafından açıklanan ölü ve yaralı sayısının, bu kişileri kapsayıp kapsamadığı ise henüz bilinmiyor.
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Salı Nis. 05, 2011 4:54 pm | |
| Esad Kürt aşiret temsilcilerini kabul etti Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın Kürt aşiretlerinin temsilcilerini kabul ettiği bildirildi. Haberi Kaydet Arkadaşına Gönder 05 Nisan 2011 19:33 - 0 Yorum - 92 Okunma Champress internet sitesinde yer alan habere göre Esad, Haseke kentinde yaşayan Kürt aşiretlerinin temsilcilerini kabulünde kentteki yaşam şartları, talepler ve kent halkının sorunlarına ilişkin bilgi aldı. Aşiret temsilcilerinin kentteki halkın sorunlarının çözülmesi ve taleplerinin gerçekleştirilmesi için halk ve yerel yönetimlerin birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtti.
Görüşmede Esad'ın, aşiret temsilcilerinin Nevruz Bayramını kutlaması dikkat çekerken, ulusal birliğe vurgu yaptığı kaydedildi.
Suriye'de yaşayan kimliksiz Kürtlere kimlik verilmesi ve Kürtlerin sorunlarının çözülmesi için geçtiğimiz hafta bir araştırma komisyonu kurulmuştu. Komisyonun çalışmalarını 15 Nisan'a kadar tamamlaması ve bir kanun taslağı hazırlayarak Esad'a sunması bekleniyor.
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Salı Nis. 05, 2011 5:55 pm | |
| [table:81b9 width="605" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"][tr][td:81b9 class="haberbaslik"]Yemen'in Taiz Kentinde Çatışma: Yüzlerce Yaralı Var [/td][/tr][tr][td]<table width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"> <tr> <td id="haberesim" valign="top" width="290">[img(281,211)] http://rsm.haber365.com/H/1301048212_19_yemen_elcezire.jpg[/img]</td><td valign="top">05.04.2011 </td></tr></table>[/td][/tr][tr][td:81b9 class="haberozet"] El Cezire televizyonu, Yemen'in Taiz kentinde çıkan çatışmalarda yüzlerce yaralı olduğunu duyurdu. [/td][/tr][tr][td:81b9 class="habericerik"] [u] [/u]Televizyonun haberinde, başkent Sana'da da yaralıların hastaneye kaldırıldığı kaydedildi. Bölgeden bildiren bir Reuters muhabiri de başkentteki çatışmalarda en az bir kişinin öldüğünü, 8'inin yaralandığını aktardı. Taiz'de, 17 kişinin ölümünü protesto etmek için düzenlenen gösteriyi dağıtmaya çalışan güvenlik güçlerinin açtığı ateşte 2 kişinin öldüğü belirtilmişti. [/td][/tr][/table] | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Salı Nis. 05, 2011 6:04 pm | |
| [table:e8e8 width="910" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"][tr][td:e8e8 valign="top"]<table width="605" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tr> <td class="haberbaslik">Müslüman Alimlerden Erdoğan'a Mektup </td></tr> <tr> <td><table width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"> <tr> <td id="haberesim" valign="top" width="290">[img(281,211)] http://rsm.haber365.com/H/1302002188_20_musluman-alimlerden-erdogana-mektup.jpg[/img]</td><td valign="top">05.04.2011 </td></tr></table></td></tr> <tr> <td class="haberozet"> Uluslararası Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreter yardımcısı Selman Avde, Birlik adına Başbakan Erdoğan'a mesaj gönderdi. El-Avde, Erdoğana saygılarını sunarak kendisini bir seçim yapmaya çağırdı. </td></tr> <tr> <td class="habericerik"> Müslüman Alimler Birliği genel sekreter yardımcısı Dr. Selman el Avde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Arap ülkelerinde görülen devrimler karşısında ortaya koyduğu çifte standartlı tavırdan ötürü bir mesaj gönderdi. Erdoğan’a saygılarını sunarak kendisini bir seçim yapmaya çağıran El Avde, özgürlüğün Libya ve Suriye halkının da hakkı olduğunu vurguladı. Ardından da Erdoğan’dan elleri halkının kanına bulanmış liderlerin ellerini sıkmamasını isteyerek ya geçmişle ya da gelecekle uyumlu davranması mesajı verdi. Dr. Selman el-Avde(Uluslararası Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreter Yardımcısı), mesajında başbakan Erdoğan’dan Mısır devriminde yaptığı gibi Libya devriminde de halkın yanında durmasını talep etti. [b]'Kanlı elleri sıkma’[/b] Ünlü sosyal iletişim ağı olan Twitter sitesinde yayınlanan mesajında Şeyh El-Avde şöyle dedi: ‘Tüm saygılarımla Erdoğan’a diyorum ki; suçlulara arka çıkma! Sizlerin kazandığınız özgürlükleri kazanmak Libya ve Suriye halkının da hakkıdır. Halkının kanıyla lekelenmiş eli sıkma.’ El-Avde daha mesajını şöyle sürdürdü: ‘Erdoğan’a diyorum ki önündeki iki seçenek var: Ya geçmişle ya da gelecekle uyum içinde olmalısın. Bizlerin kıraatte hata etmememizi temenni ettiğim gibi senin de seçim de hata etmemeni temenni ediyorum.’ Libya, Yemen ve Suriye’de kanın durmadan akmasına ilişkin olarak El-Avde şöyle sordu: ‘Halkını öldürüp, ülkesini yakan kişi nasıl olur da bunu vatan sevgisi ve halkın bir kaosa düşmesinden korktuğu gerekçesiyle yaptığı yalanını atabilir? Acaba bunu yapanlar Allahu Teala’nın şu ayeti kerimesini duymuş mudur? ‘Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.’ (Nisa, 93). Şeyh Selman El-Avde mevcut eski rejimlerin düşünme şeklinin hala geçmiş tarih dönemindeki gibi olduğunu, düşünce tarzını ya da bilgilerini değiştirmeye güçlerinin bulunmadığını, bilgisayar çağına ulaşıldığı halde hala eski, geleneksel yapıya sahip olduklarını ifade etti. Günlük olarak takipçileri ve arkadaşlarıyla beraber Twitter ve Facebook sitelerine giren Dr.Selamn El-Avde, geçtiğimiz Pazar günü ikindi vakti internet üzerinden Güney Afrika’daki Cape Town Şehri’nde yer alan Furkan Camisi’nden gençlerle açık bir görüşme yaptığını açıkladı. [b]Kahire’de Erdoğan karşıtı gösteri[/b] Bu arada, Kahire’de dün yaklaşık 300 Libyalı muhalif ellerinde Libya devrim bayraklarıyla Kahire’nin ortasındaki Türkiye Büyükelçiliğinin önünde toplandı. Daha sonra bir grup Türk de ellerinde Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Libya’daki çatışmalardan ötürü aldığı konumu eleştiren pankartlarla Libyalılara katıldı. Açılan pankartlardan bazılarında Kaddafi ile beraber Erdoğan da düşsün ibareleri dikkati çekerken İngilizce olarak yazılmış bazılarında da Erdoğan başkanlığındaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin konumu kınandı. Libyalı muhaliflerden biri, bir uydu kanalına yaptığı açıklamalarda şöyle dedi: ‘Erdoğan, Mısır, Tunus, Libya ve Suriye’deki olaylar karşısında ortaya koyduğu ikili tavırla ‘büyük bir fırsatçı’ gibi göründü. Öte yandan protesto gösterisine katılan bir Türk de şöyle konuştu: ‘Erdoğan 25 Ocak Devrimi sırasında Mısır’ın işine karıştı ve özgürlük istedi. Ancak Suriye rejimine olan bağlılığından ötürü Suriyeli özgürlükçülere her türlü desteği reddetti. Aynı şekilde Libya’ya müdahaleyi de kabul etmedi ve Kaddafi rejimiyle çıkarları nedeniyle Nato’nun operasyonlarını engelledi. Başbakan Erdoğan, ülkesinin Libya’da bir çözüme ulaşılabilmesi için arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu açıklamış, ülkedeki çatışma durumunun uzun süre devam etmesi sonucunda ülkenin yeni bir Irak ya da Afganistan’a dönüşebileceği uyarısında bulunmuştu. Başbakan Erdoğan The Guardian gazetesine verdiği demeçte ülkesinin lider Muammer Kaddafi hükümeti ve devrimcilerin kurduğu geçici ulusal konsey ile temaslarını sürdürdüğünü açıklamıştı. [u] [b][color:e8e8=red]Çok güzel, safların netleşmesi diye buna denir zaten. Haçlılar ve İslamı bu haçlıların hakimiyetine matuf reforme etmeye çalışan köpekleri bir tarafa, pazarlıksız Allah ve Resulü diyenler bir tarafa. Saflar iyice belli olacak ki, kimse kim vurduya gitmesin.[/color][/b][/u] </td></tr></table>[/td][/tr][/table] | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Salı Nis. 05, 2011 6:14 pm | |
| [table:bca6 width="605" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"][tr][td:bca6 class="haberbaslik"]İngiltere'de Korkutan Hazırlık [/td][/tr][tr][td]<table width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"> <tr> <td id="haberesim" valign="top" width="290">[img(281,211)] http://rsm.haber365.com/H/1302017594_20_ingiltere-hazirlik.jpg[/img]</td><td valign="top">05.04.2011 </td></tr></table>[/td][/tr][tr][td:bca6 class="haberozet"] İngiltere'nin İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Sarah Mooney, İngiltere'nin Suriye'deki tahliye planını Hatay'da açıklayacaklarını söyledi. [/td][/tr][tr][td:bca6 class="habericerik"] Ayrıca İngiliz heyeti tahliyeler için Cilvegözü ve Yayladağı sınır kapılarında incelemelerde bulundu. Mooney, beraberinde İngiliz Konsolosluk [color:bca6=#FF0000][b]Hizmetleri[/b][/color] Direktörü Susan Wilson ile Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin ve yönetim kurulu üyelerini ziyaret etti. Ortadoğu'da barışı desteklediklerini ifade eden Mooney, “Suriye'de olası kaos sonrasında neler yapılabileceğini ve Suriye'de bulunan yaklaşık 4 bin İngiliz vatandaşımızın nasıl tahliye edileceği konusunda bir ön çalışma yapıyoruz. Dileğimiz orada herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması” dedi. Mooney ayrıca, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği konusunda destek verdiklerini kaydetti. ATSO Başkanı Çinçin de Suriye'de iç savaşın çıkmaması ve İngilizlerin de tahliyesine gerek kalmaması temennisinde bulundu. Antakya'da medeniyetlerin bir arada kardeşçe yaşadığını ve bunun tüm dünyaya örnek olduğunu vurgulayan Çinçin, şöyle devam etti: “Hatay her dinden insanın ibadetini [color:bca6=#FF0000][b]rahatça[/b][/color] yapabildiği bir şehir. Hatay sınır şehridir. Suriye ile Türkiye arasında vize muafiyeti var. Bu ülkeyle aramızda ticari ilişkilerimiz bulunuyor ve bunu daha aktif hale getirmek istiyoruz.” Türkiye'nin AB üyelik sürecinin uzamasının kendilerini kaygılandırdığını ifade eden Çinçin, “Bu konuda ülkemize karşı yapılan bazı haksızlıkların giderilmesini bekliyoruz. Bunun dışında AB ülkelerinde mallarımızın serbest dolaşımını ve iş adamlarımızın bu ülkelere giriş çıkışlarında kolaylık istiyoruz” dedi. [/td][/tr][/table] | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Salı Nis. 05, 2011 6:21 pm | |
| [table:1e53 width="605" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"][tr][td:1e53 class="haberbaslik"]Eyvah! Suriye'ye de 'Barış' Getirecekler [/td][/tr][tr][td]<table width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"> <tr> <td id="haberesim" valign="top" width="290">[img(281,211)] http://rsm.haber365.com/H/1302026221_17_sinir_nor.jpg[/img]</td><td valign="top">05.04.2011 </td></tr></table>[/td][/tr][tr][td:1e53 class="haberozet"] İngiltere'nin İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Sarah Mooney, İngiltere'nin Suriye'deki tahliye planını Hatay'da açıklayarak "Suriye'de olası kaos sonrası İngiliz vatandaşlarının tahliyesi konusunda ön çalışma yaptıklarını" söyledi. [/td][/tr][tr][td:1e53 class="habericerik"] [u] [/u]İngiliz heyeti tahliyeler için Cilvegözü ve Yayladağı sınır kapılarında incelemelerde bulundu. Mooney, beraberinde İngiliz Konsolosluk [color:1e53=#FF0000][b]Hizmetleri[/b][/color] Direktörü Susan Wilson ile Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin ve yönetim kurulu üyelerini ziyaret etti. Ortadoğu'da barışı desteklediklerini ifade eden Mooney, “Suriye'de olası kaos sonrasında neler yapılabileceğini ve Suriye'de bulunan yaklaşık 4 bin İngiliz vatandaşımızın nasıl tahliye edileceği konusunda bir ön çalışma yapıyoruz. Dileğimiz orada herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması” dedi. Mooney ayrıca, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği konusunda destek verdiklerini kaydetti. ATSO Başkanı Çinçin de Suriye'de iç savaşın çıkmaması ve İngilizlerin de tahliyesine gerek kalmaması temennisinde bulundu. Antakya'da medeniyetlerin bir arada kardeşçe yaşadığını ve bunun tüm dünyaya örnek olduğunu vurgulayan Çinçin, şöyle devam etti: “Hatay her dinden insanın ibadetini [color:1e53=#FF0000][b]rahatça[/b][/color] yapabildiği bir şehir. Hatay sınır şehridir. Suriye ile Türkiye arasında vize muafiyeti var. Bu ülkeyle aramızda ticari ilişkilerimiz bulunuyor ve bunu daha aktif hale getirmek istiyoruz.” Türkiye'nin AB üyelik sürecinin uzamasının kendilerini kaygılandırdığını ifade eden Çinçin, “Bu konuda ülkemize karşı yapılan bazı haksızlıkların giderilmesini bekliyoruz. Bunun dışında AB ülkelerinde mallarımızın serbest dolaşımını ve iş adamlarımızın bu ülkelere giriş çıkışlarında kolaylık istiyoruz” dedi. [/td][/tr][/table] | |
| | | GÖLGE
Mesaj Sayısı : 1231 Reputation : 36 Kayıt tarihi : 16/05/09
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Salı Nis. 12, 2011 11:26 pm | |
| [img] http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/22062009_4091.jpg[/img][size=24] Arap iç savaşı başladı! Türkiye ne yapacak? [/size] Arap iç savaşı başladı! Suriye-Lübnan-İran aksı ile Suudi Arabistan-Ürdün ekseni çatışıyor. Bu çatışma engellenemezse, kontrol altına alınamazsa ya da dondurulamazsa sınırlarımıza dayanacak. Türkiye, yeni yüzyılda, geleceğe dönük hesaplarında çok keskin ve zor bir sınavla karşı karşıya kalacak. Özgürlük talepleri, bu çatışmanın gürültüsü içinde kaybolup gidebilir... Bazı rejimlerin devrilmesine Atlantik ötesinden, Avrupa'dan çok büyük destek var. Hatta istihbarat organları ve özel birlikler bu rejimlerin devrilmesi için yoğun operasyonlar yürütüyor. Ama aynı güçler, devrilmesi istenenler kadar zorba, baskıcı bazı rejimleri daha da güçlendirmek hatta onların eliyle aynı hak ve özgürlük talepleri için sokaklara çıkanları ezmek için kullanıyor. Muammer Kaddafi ve Beşşar Esad'ı devirmek için kanlı operasyonlar yapanlar, bu doğrultuda özgürlük taleplerini istismar edenler, S. Arabistan'da, Yemen'de, Bahreyn'de rejimi ayakta tutmak için sokakları kana buluyorlar. Bu ülkelerin askeri birlikleri, meydanlarda hak özgürlük diyenleri kurşunluyor. Hangisi doğru? Hangisi gerçek? Hangisi hak, hangisi isyan? Hangi rejim müttefik hangi özgürlük tehdit! Türkiye'de olayları ortadan, tarafsız değerlendirmede çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Her tarafta durarak diğer tarafa ateş püskürmek belki en kolay olanı. Ama yüz yıldır böyle yapmanın korkunç acılarını çektik, yine aynısını yapıyoruz. Suriye'nin ipini çekmeleri, öç almakla, Hama'nın intikamını almakla ya da Müslüman Kardeşler'in Türkiye'de dolaşan bazı üst düzey yetkililerinin haklı beklentilerini dile getirmekle aynı şey değil. Hele demokrasi, özgürlüklerle sınırlı hiç değil. Arap dünyasının kendi içindeki güç mücadelelerinden intikam hesaplarına, Şii-Sünni meselelerinden sınır ötesi ortaklıklara kadar bir çok şeyi masaya koymadan tavır almak, işte o acıyı yeniden yaşatacaktır. Ama kimin umurunda! Kim, yüz yıl öncesini ya da on yıl sonrasını düşünüyor! Libya'da sokağa çıkanları alkışladık. Onların taleplerini destekliyoruz. Mısır'da Tahrir Meydanı'ndakilerle beraberdik. Ama Bahreyn'dekiler de aynı şeyi istiyordu, Yemen'dekiler de aynı şeyi istiyordu. Suriye'yi vuranlar Yemen'i neden koruyor, S. Arabistan tanklarını neden Körfez'e gönderiyor? Demek ki olaylar twitter ve facebook'ta olanlar gibi değilmiş. Bölge içi aktörlerle bölge dışı aktörlerin yönettiği bu oyunda şu an için Ortadoğu dediğimiz coğrafya ikiye bölünüyor, derin çatışmanın, hesaplaşmanın hazırlıklarını yapıyor. İki tarafta da despot rejimler var. Ne garip ki iki tarafta da özgürlük isteyenler var. Topyekun kalkışma söz konusu değil. Despot rejimlerle özgürlük isteyenler aynı amaç için harekete geçebiliyor. Ve bu ittifakın karşısında yine despot rejimler ve özgürlük isteyenler var. Bir not aktarayım: Suriye'de Baas rejimi kanlı geçmişe sahip. Hafız Esad yönetimi, Hama olayları unutulmaz. Bugün elbette bu hesap merkezde yer alıyor. Resim sadece bu olsa bir duruş belirlemek son derece kolay. Ama bu kadar değil. Suriye'deki olayların arkasında S. Arabistan ve Ürdün var. Müslüman Kardeşler üzerinden Esad rejimiyle hesap görülüyor. Bu iki ülke, rejim karşıtı harekete destek veriyor. Hatta iddialara göre silahlandırıyor, eylemleri organize ediyor. Ama aynı ülkeler Bahreyn'de özgürlük isteyenleri eziyor. Her gün onlarca kişinin ölüm haberlerini alıyoruz Suriye'den. Ölenler içinde güvenlik birimleri de var. Saldıranlar içinde rejime karşı ayaklananlar da var. Bir iç çatışma provası yapılıyor. Ama olayların arkasında ilginç ittifaklar çıkıyor. Suud ailesinden Ürdün Kralı'na, Lübnan'da Hariri ailesinden milyar dolarlık ticari ilişkilere kadar. Bazı kaynaklar son olayların iki ülke tarafından yönetildiğini, eylemcilere silah sağlandığını, olayların Şam-Tahran'dan intikam almaya dönüştüğünü söylüyor. Aynı kaynaklar, ABD, S. Arabistan, Ürdün hatta İsrail'in Suriye eski Başbakanı Abdülhalim Haddam'ı öne çıkardığı, operasyonun Belçika'daki Suudi Büyükelçiliği'nden yönetildiğini öne sürüyor. Suudi yönetimi, Ürdün Krallığı, İsrail'in öncelikleri, Ürdün'den Suriye'ye sevkedilen silahlar... Dün Suriye'den gelen haberlere bakalım: Haddam'ın doğum yeri Banyas'ta operasyon yapılıyor ve yardımcısı 3 milyon dolarla ele geçiriliyor. Silahlar da aynı yerde. Tabi Ürdün üzerinden ülkeye sokulmuş... Ne garip tam bu günlerde Haddam, sığındığı Paris'ten operasyonun yürütüldüğü Belçika'ya transfer oluyor... Söylemek istediğimiz şu: İster Suriye'de olsun ister Mısır'da isterse Yemen'de. Baskıcı rejimlere karşı özgürlük talep edenlerin davasını haklı buluyor, destekliyoruz. Ama bu haklı dava üzerinden onları ve bu heyecanı hissedenleri büyük hayal kırıklığına uğratacak gelişmelere tanık oluyoruz. Bıraktık bölge dışı aktörlerin hesaplarını, bölge içinde İran-Suud cephesi arasında kıyasıya bir güç mücadelesi yaşanıyor. Korkarım, sokaklarda bedel ödeyenler ödedikleri bedelle kalacak. Bunu ummuyoruz, istemiyoruz ama bu ihtimali ciddi biçimde düşünmeliyiz. Arap iç savaşı da diyebileceğimiz gerilim kısa süre içinde kanlı bir savaşa dönüşebilir. O zaman kimin hangi safta olduğunun ne önemi kalacak? Ve bu savaşın Türkiye'yi nasıl bir çaresizliğe sokacağını düşünebiliyor muyuz? Kim nerede durursa dursun, ihtiyacımız olan tek şey, doğru anlamak. Ancak o zaman durduğumuz yeri sağlamlaştırırız... İbrahim Karagül | |
| | | keyfiyet
Mesaj Sayısı : 224 Reputation : 16 Kayıt tarihi : 18/05/09
| Konu: Geri: ORTADOĞU KAYNIYOR Çarş. Nis. 13, 2011 1:13 pm | |
| Suriye'de lazkiye ve Der'a kentinde nusayriler sünni katliamı yapmakta...
Esed rejimi olaylara hakim değil, İran 'dan gelen şii imam sünni camiine atanmakta.
Nusayri (ale.vi) ler ile şiiler ortak hareket etmekte.
Bunları da bilelim.
| |
| | | | ORTADOĞU KAYNIYOR | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|