[table:149f width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"][tr][td:149f style="background-image: url("themes/BrightCopper/images/darkSilverHeader_03.png");"]<table width="100%" border="0" cellpadding="4" cellspacing="0">
<tr>
<td>Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN -
Kürdistan, İsrail İçin Kuruluyor</td></tr></table>[/td][td:149f style="background-image: url("themes/BrightCopper/images/darkSilverHeader_05.png");" width="30"] [/td][/tr][/table]
[table:149f width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"][tr][td:149f style="background-image: url("themes/BrightCopper/images/darkSilverFooter_05.png");" width="16"][img(16,8)]images/darkSilverFooter_05.png[/img][/td][td:149f bgcolor="#000000"]<table width="100%" border="0" cellpadding="4" cellspacing="0">
<tr>
<td class="main-body"><table style="border: 3px solid rgb(0, 0, 0); background-color: rgb(235, 19, 45); width: 540px; height: 110px;" align="center" border="3" cellpadding="3" cellspacing="3">
<tr>
<td style="border: 1px solid; background-color: rgb(223, 207, 157); width: 100px; height: 100px;" rowspan="2">[img]
http://www.law.ankara.edu.tr/resim_goster.php?kisi_id=12[/img]</td><td style="border: 1px solid rgb(223, 207, 157); text-align: center; background-color: rgb(100, 55, 31); width: 440px; height: 75px;">[color:149f=#DFCF9D][font:149f=arial black][b]KÜRDİSTAN,
İSRAİL İÇİN KURULUYOR[/b][/font][/color]</td></tr>
<tr>
<td style="border: 1px solid; text-align: right; background-color: rgb(223, 207, 157); width: 440px; height: 25px;">[font:149f=arial black]Prof. Dr. Anıl
ÇEÇEN [/font]
</td></tr></table>
[color:149f=white][font:149f=arial]Türkiye
Cumhuriyeti her gün adım adım bir Kürdistan macerasına doğru sürüklenmektedir.
Son dönemde birbiri ardı sıra gündeme gelen siyasal gelişmeler bir bütünsellik
içerisinde ele alındığında Türkiye’nin hızlı bir biçimde Kürdistan’ın kuruluşuna
doğru iteklendiği görülmektedir. Siyasal gelişmeler ile beraber ekonomik
girişimler, askeri ve güvenlik gibi alanlarda yeni ortaya çıkan durumların
tamamı Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına Kuzey Irak üzerinden Kürdistan
devletinin oluşumunu dayatmaktadır. Süper güç olarak geçen yüzyıldan gelen
Amerika Birleşik Devleti ordularının, on bin kilometre öteden gelerek Orta
Doğu’nun merkezi ülkelerinden birisi olan Irak’ı işgal etmesi ve bu doğrultuda
diğer komşu ülkeleri hedef alması ile başlayan yeni süreçte, bütün Orta Doğu
bölgesinin haritasının yeniden çizilmek istenmektedir. Bu istek; geçmişten gelen
harita doğrultusunda var olan devletlerin sınırlarının kabul edilmek istenmediği
anlamını taşımaktadır. Irak macerası sonrasında başta İran olmak üzere bütün
bölge devletlerinin hedef tahtasına oturtulması, ekonomik gelişmelerin bu
doğrultuda yönlendirilmesi, terörün komşu devletler üzerinden bölgeye yayılmak
istenmesi, yeni bir Orta Doğu yaratma doğrultusunda ciddi bir planın olduğunu
açıkça ortaya koymaktadır.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Büyük İsrail adı verilen Siyonist plan doğrultusunda olaylar
yönlendirilirken, bir bölge ülkesi olarak Türkiye Cumhuriyetinde iç politika bu
emperyal plana kilitlenmiştir. Yirminci yüzyılın başlarında büyük bir
hesaplaşmaya girişen büyük dünya devletleri merkezi alandaki Osmanlı devletinin
topraklarını paylaşma yarışına girdikleri aşamada, Rusya’da gerçekleştirilen
sosyalist devrim, olayların akışını değiştirmiş, yıkılan Osmanlı toprakları
üzerinden Kafkasya ve Hazar bölgesine girme kavgası veren Avrupa ülkelerinin
önüne koskoca bir Sovyetler Birliği çıkartılarak, Avrupa’nın büyük emperyal
devletlerinin önü kesilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında İsrail devleti
kurulamayınca, devreye İkinci Dünya Savaşının girdiğini ve bu iki büyük felaket
sonrasında ikibin yıllık bir maceradan sonra Yahudi devletinin kurulabildiği
görülmüştür. İsviçre’nin Basel kentinde toplanan ilk Siyonist kongrede alınan
kararlar doğrultusunda elli yıl sonra Yahudi devleti kurulabilmiş, ne var ki
soğuk savaşın sonrasına rastlayan yüzüncü yılda Büyük İsrail devleti
kurulamamıştır. İki bin yılına girerken Büyük İsrail İmparatorluğunun merkezi
coğrafya topraklarında kurulabilmesi için dünya olayları yönlendirilmeğe
çalışılmış ama evdeki hesaplar çarşıya uymayınca Siyonist planlar
yatmıştır.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]İkibin
yılına gelindiğinde ,ABD’deki Siyonist lobiler tarafından ayarlanan küresel
emperyalizm saldırısı, 11 Eylül olayları ile canlandırılmış ve bu olayların
intikamını almak ya da suçlularını cezalandırmak görünümü altında Orta Doğu ve
Orta Asya bölgelerine askeri saldırılar ve işgaller yönlendirilmiştir. İsrail
için en büyük Arap tehlikesi olan Irak devletinin ülkesine atom bombası
yalanları ile girilmesinden sonra, Büyük İsrail projesinin üçüncü adımı olarak
Irak’ın kuzey bölgesinde bir kukla Kürt devleti ABD ve İsrail ordularının ve de
şirketlerinin destekleriyle gündeme getirilmiştir. Siyonist kongre sonrasında
ilk adım olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Yahudiler Birinci Dünya
Savaşı öncesinde İngiliz dominyonu olan Kıbrıs üzerinden Filistin’e taşınmışlar
ama Büyük Britanya İmparatorluğunun karşı çıkması nedeniyle İsrail devleti
kurulamamıştır. Balfor deklarasyonu ile Yahudilerin devlet kurma hakkını
görünüşte tanıyan Britanya yönetimi, İmparatorluk çıkarları nedeniyle bu devlete
izin vermeyince, Siyonist lobiler Amerika’ya taşınmışlar ve New York’u merkez
tutarak buradan kapitalist sistem üzerinden bir ekonomik dünya hegemonyasını
başlatmışlardır. Planın ikinci aşamasında resmen devletin ilanı olduğu için, bu
doğrultuda ABD’yi arkalarına almışlar ve ikinci dünya savaşı galibiyetinin
kazandırdığı güç ile hem Amerikan ordusunu Orta Doğu’ya taşımışlar hem de
ABD’nin merkezi coğrafyaya gelişinden yararlanarak ikinci dünya savaşının sona
ermesinin hemen sonrasında İsrail devletini ilan etmişlerdir. Yeterli Yahudi
nüfus Filistin’e taşınamadığı için ABD öncülüğünde Birleşmiş Milletler örgütü
kurdurulmuş ve bu uluslararası kuruluşun ilk resmi kararı ile bir Yahudi devleti
olarak İsrail dünyaya ilan edilmiştir.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Büyük İsrail
projesinin ilk adımı Birinci Dünya Savaşı öncesinde, ikinci adımı da İkinci
Dünya Savaşı sonrasında gerçekleştirilince, sıra üçüncü adıma gelmiştir. Bu da
daha önceden kurulmuş olan küçük Yahudi devletinin merkezi coğrafyayı bütünüyle
kontrolü altına alan bir Büyük İsrail İmparatorluğuna dönüştürülmesi
meselesidir. Orta Doğu tarihi incelendiği zaman yirminci yüzyılda kurulmuş olan
Yahudi devletinin üçüncü İsrail olduğu anlaşılmaktadır. Daha önceki Yahudi
devletlerinin tarihleri incelendiğinde bunların savaşlar ve işgaller sonucunda
yıkıldığı görülmektedir. Milattan yaklaşık bin yıl önce kurulmuş olan ilk İsrail
devleti bir Mezopotamya krallığı olan Babil devleti tarafından yıkılmış ve
Yahudiler Babil’e sürgün olarak gönderilmişlerdir. Daha sonraları o dönemdeki
İran devletinin Babil krallığını yıkması üzerine geri dönen Yahudiler Filistin’e
dönerek ikinci İsrail devletini oluşturmuşlardır, ama bir süre sonra Akdeniz
üzerinden merkezi coğrafyaya gelen Roma İmparatorluğunun İsrail devletini
yıkması üzerine Yahudiler kaçarak dünyanın çeşitli bölgelerine yerleşmişlerdir.
Milat yılları sırasında gerçekleşen bu büyük göç ikibin yıl sonra yeniden
Tevrat’ta Yahudilere vaat edilmiş olan kutsal topraklara Yahudilerin geri dönüşü
ile sona ermiştir. Yirminci yüzyılın soğuk savaş ortamında ortaya çıkmış olan
İsrail devleti kurulduğu günden bu yana tam altmış yıldır sürekli olarak
komşuları ve bölge devletleri ile savaş içerisinde olmuş ve Orta Doğu bölgesi
üzerinden dünya barışını sürekli olarak tehdit etmiştir. Küçük İsrail devletinin
dış desteler ile gelinerek kurdukları küçük devlet çatısı altında
barınabilmeleri son derece güç olmuş, komşularının saldırılarına karşı kendisini
korumağa çalışırken karşı ataklarla harekete geçen Yahudi devletinin bütün bölge
ülkelerine sırasıyla saldırılara geçtiği görülmüştür. İsrail’in sürekli
saldırıları Yahudi devletinin güvenliği için batılı ülkeler tarafından sürekli
olarak hoşgörü ile karşılanmış ama bölge ülkeleri açısından da tahammül
edilemeyecek bir bölgesel kaos ortamı yaratmıştır.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Büyük İsrail
projesinin üçüncü adımı Mezopotamya bölgesine egemen olmak olduğu için, bu
doğrultuda adımlar atılmış ve Irak’taki Kürt Yahudileri üzerinden Mezopotamya’ya
egemen olma planları gizlice yürürlüğe sokulmuştur. Ne var ki, Saddam Hüseyin
rejiminin giderek Arap milliyetçiliğine yönelen katı ve sert yönetimi İsrail’i
tehdit ettiği için, İsrail bu bölgeyi kontrol edebilmek üzere çeşitli senaryolar
ve manevralar düzenleyerek Amerikan ordusunun Irak’a saldırısını ve işgalini
yönlendirmiştir. Baas rejimlerinin batılı merkezlerden yönlendirilmesi
Mezopotamya’nın hegemonya altına alınabilmesi açısından yeterli olamayınca,
bunun üzerine Irak’ın işgali ve Saddam rejiminin yıkılması kaçınılmazlaşmıştır.
ABD sayesinde bu birinci derecedeki Arap tehdidinden kurtulan İsrail hemen
Irak’ın kuzeyinde bir işbirlikçi kukla devleti Yahudi asıllı Kürtler aracılığı
ile kurmuştur. Devletin bütün kuruluş masrafları gene Siyonist lobiler
tarafından karşılandığı gibi, daha önceleri İsrail’e göç etmiş olan Irak
Yahudileri de bu ülkeye geri gönderilerek Mezopotamya ülkesinde güçlü bir Yahudi
lobisinin oluşturulmasına çalışılmıştır. Özellikle Kum kentinden gelen Barzani
aşiretinin İran Yahudilerinin önde gelen bir gücü olarak, bu kukla devletin
yönetimine getirilmeleri de, daha önceki Mehabad Cumhuriyeti deyiminin yeni
oluşturulmakta olan Erbil Cumhuriyetine emsal olabilmesi için gene Siyonist
lobiler tarafından ayarlandığı görülmüştür. İsrail hem ABD’yi hem de kenti
kontrolü altındaki uluslar arası Siyonist lobileri birlikte kullanarak Arapların
tam ortasına bir işbirlikçi Kürt devletini dayatabilmiştir çünkü tarihte ortaya
çıkan ilk İsrail devletinin Mezopotamya gücü olarak Babil krallığı tarafından
yıkılmasından fazlasıyla derslerini almışlardır.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Akdeniz’in
kıyısında yeni bir Roma İmparatorluğunu Kudüs merkezli kurmağa yönelen Siyonist
İsrail devleti bir daha arkadan gelen bir Mezopotamya gücü tarafından yıkılmamak
üzere bu kritik bölgede kendi denetimi altında bir kukla devleti bölgedeki
Yahudiler üzerinden kurmağa yönelmiştir. Amerikan ordusunun bölgeye gelmesinden
de yararlanılarak Irak devleti üçe bölünmeğe çalışılmış,Arap nüfus çoğunluğu Şii
ve Sünni olarak ikiye bölünürken, Kürtler ayrı tutulmuş, bu ülkede Kürt nüfusu
kadar var olan Türkmen toplulukları da görmezden gelinerek Şii nüfus içerisinde
sayılmışlardır. Büyük İsrail projesinin üçüncü adımı böylece atılarak
Mezopotamya bölgesinin İsrail’in denetimi altına girmesini sağlayacak bir Kürt
devleti oluşumu Yahudi asıllı Kürt aşireti Barzaniler aracılığı ile
oluşturulmuştur. Ne var ki, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngilizler ile
Fransızlar Osmanlı sonrası dönem için bölgenin haritasını çizerlerken Kürtleri
dörde ayırdıkları için, Kuzey Irak’taki Kürt oluşumu üçüncü adımın bir
başlangıcı olarak kabul edilerek, İran, Suriye ve Türkiye’deki Kürt bölgeleri
ile bu kukla devletin bütünleştirilmesiyle, bir Büyük Kürdistan projesi yaşama
geçirilmeğe çalışılmıştır. Kuzey Irak merkezli başlatılan ayrılıkçı etnik Kürt
terörü Irak gibi Türkiye, İran ve Suriye’yi tehdit etmiş, bu ülkelerdeki Kürt
bölgelerinin de katılımıyla Büyük Kürdistan’ın kurulması amaçlanmıştır. Beş
milyonluk küçük İsrail’in beşyüz milyonluk bir büyük Arap ve Müslüman dünya ile
savaşamayacağı bilindiği için, Araplara, İran’a, Türkiye’ye ve tüm İslam
dünyasına karşı İsrail için savaşacak bir milyon kişilik bir Kürt ordusunun
oluşturulmasını sağlayacak, Büyük Kürdistan projesi İsrail merkezli olarak
gündeme getirilerek gene Siyonist lobilerin destekleriyle gerçekleştirilmeğe
çalışılmıştır. Küçük İsrail’in güvenliği ve Büyük İsrail’in kurulabilmesi için
bölgede dört ülkeye bölünmüş bütün Kürt asıllı insanların bir araya getirileceği
bir yirmi milyonluk nüfusa sahip olacak Büyük Kürdistan Siyonist projenin üçüncü
adımı olarak öne çıkarılmıştır.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Büyük İsrail
projesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni de ortadan kaldırılmasını hedeflediği için, İran
ve Azerbaycan Türkleri ile Anadolu Türkleri arasına Büyük İsrail, Büyük
Kürdistan ve Büyük Ermenistan’ı koyarak Türkleri parçalamak, emperyal
müdahalelere karşı işbirliği yapmalarını önlemek gibi bir yol izlenmiştir. Bu
doğrultuda Kürtler ile yakın işbirliğine giren Yahudiler, aynı zamanda eskiden
uzun asırlar boyunca kavga ettikleri Ermeniler ile de yeni bir dayanışmaya
girerek, bölgedeki Türk egemenliğini ortadan kaldırmağa çalışmışlardır. Batı
ülkelerindeki Yahudi lobileri soğuk savaş yıllarında Ermeni tasarılarına karşı
çıkarken, yeni dönemde Ermenilerin tasarılarını Siyonist lobilerin batılı
parlamentolara getirdikleri ve Türkiye aleyhinde bu tasarıları yasalaştırdıkları
son yıllarda fazlasıyla görülmüştür. Ayrıca küresel sermaye aracılığı ile
denetim altına aldıkları medya ve basın organları aracılığı ile Türkiye, İran ve
Suriye gibi bölge ülkelerinin aleyhinde yayınları tırmandırarak, kendi
planlarına paralel bir çizgide hem Ermenileri hem de Kürtleri dünya kamuoyunda
öne çıkarmışlardır. Terörist Kürtler ile bölücü aşiretler sanki bir ulusun
parçasıymışlar gibi dünya kamuoyuna lanse edilmişler, Kürt devletinin kurulması
doğrultusunda batı ülkelerinin geniş desteği medya organları aracılığı ile
kamuoyu üzerinden kuzey Irak’taki kukla devlete sağlanmağa çalışılmıştır. Büyük
İsrail’in bir parçası olacak Büyük Kürdistan’ın kurulabilmesi için, batı dünyası
üzerinden kutsal topraklar üzerinde kurulu bulunan Türkiye, Suriye ve İran gibi
büyük devletler açıkça hedef alınmıştır.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial][img]../Resim/Bop.png[/img][/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Tarihte ikinci kez kurulan İsrail devletinin, Avrupa üzerinden
Akdeniz kanalı ile merkezi coğrafyaya gelen Roma İmparatorluğu tarafından yok
edilmesi gerçeği dikkate alındığında İsrail’in bu doğrultuda batıdan gelebilecek
benzeri saldırıları karşılayabilmek için karşı kıyısında bulunan Kıbrıs adası
üzerinde de ciddi bir hegemonya kurma çalışmaları içerisinde olduğu
görülmektedir. Kıbrıs’ta Yunan ya da Türk egemenliğine karşı çıkan, bu adayı
gelecekte kendi hegemonyası altına alabilmek doğrultusunda İngiliz ve Amerikan
güçlerinden yararlanmağa çalışan İsrail devletinin benzeri doğrultuda Türkiye’yi
de gene kendi çıkarlarına alet etmeğe çalıştığı gözlemlenmektedir. Kıbrıs’taki
Türk varlığını kendi planları doğrultusunda yönlendirmeğe çalışan İsrail devleti
Avrupa Birliği üzerinden adaya ve Doğu Akdeniz’e egemen olmağa çalışan yeni Roma
İmparatorluğu girişimini ABD ve NATO üzerinden dolaylı olarak desteklediği Türk
ordusu sayesinde geri püskürttüğü görülmektedir. Avrupa Birliği bir Hıristiyan
yapılanması olarak Akdeniz’de yeni bir Yahudi hegemonyası istemediği için
Kıbrıs’a önem vermekte ve bu adanın Yunanistan, Rusya ve Türkiye’nin
hegemonyasına girmesini önlemek üzere çeşitli senaryoları batılı ülkeler
üzerinden devreye sokmaktadır. Rusya’nın ada üzerinde baskılarının artmağa
başladığı bir aşamada İsrail bölgede yeni ortaya çıkan petrol ve doğal gaz
kaynaklarına el koyma doğrultusunda Güney Kıbrıs Rum kesimi ile beraber
Türkiye’ye karşı bir antlaşma imzalayacak derecede ileri gidebilmiştir. Böylece
Kürdistan ile arkasını güvence altına alan İsrail devleti Kıbrıs üzerinde
kurmağa başladığı yeni hegemonya düzeni ile de batılı ülkelere ve Avrupa
emperyalizmine karşı Doğu Akdeniz bölgesindeki güvenliğini sağlama
almaktadır.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Çeyrek
yüzyıl önce Amerika’da yayınlanan bir Siyonist dergi olan Kivinum isimli yayında
Oded Yinon Büyük İsrail projesinin detaylarını açıkça ortaya koymuştur. Buna
göre, bölgenin en küçük devleti olan İsrail’in tüm merkezi alana egemen
olabilmesi için bütün komşu ülkelerin parçalanması gerekmektedir. Siyonist plan
Yahudilere Siyon tepesinin kenarında bir dünya imparatorluğunu kazandırırken,
terör ve savaş yollarıyla tüm eski Osmanlı ülkelerinin parçalanmaları gündeme
getirilmektedir. Irak ABD ordusu sayesinde üçe bölünürken, Suriye, İran ve
Türkiye’de sahip oldukları Kürt bölgeleri üzerinden hem bölünmek, hem de
dağıtılarak eyaletler halinde Kudüs gibi kutsal bir kentin başkent olacağı büyük
bölge devletine bağlanmak istenmektedir. Elli eyaletten oluşan Amerika Birleşik
Devletleri gibi bir büyük federasyon, İsrail’in merkez olacağı ve Kudüs’ün
başkent olarak öne çıkacağı yeni bir bölgesel yapılanma üzerinden otuz ya da
kırk eyaletten oluşacak bir Orta Doğu Birleşik Devletleri adı altında
oluşturulmak istenmektedir. Avrupa Birliğinin bir Hıristiyan yapılanması olarak
Avrupa Birleşik Devletlerine doğru yöneldiği bir aşamada bu oluşumun merkeze
gelmesini önlemek üzere, Büyük İsrail anlamında bir Orta Doğu Birleşik
Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasından meydana gelen otorite
boşluğu alanı Siyonist lobiler ve İsrail tarafından doldurulmak istenmektedir.
İsrail’e bu olanağı sağlayacak tek yol da, Büyük Kürdistan’ın öncelikli olarak
kurulmasıdır. Kuzey Irak’taki kukla devleti güçlendirecek doğrultuda Türkiye’nin
Güneydoğusunun da Kürdistan olarak ilan edilmesi sayesinde Türkiye ile beraber
Suriye ve İran’ın da parçalanmalarının önü açılacak ve bu sürecin sonucunda
ortaya çıkacak dört parçalı Kürdistan, Büyük İsrail doğrultusunda oluşarak Orta
Doğu Birleşik Devletlerinin önünü açacaktır. “Vur gerilla vur, Kürdistan’ı kur “
aslında Büyük İsrail’in kurulmasının en geçerli yolu olarak öne sürülmektedir.
Bu doğrultuda, ayrılıkçı Kürt etnik terörünün arkasında ciddi bir Amerikan,
İngiliz ve İsrail desteğinin olduğu görülmekte, diğer batılı devletler de
bölgeyi dağıtacak bu girişime karşı çıkmayarak dolaylı yollardan destek
vermektedirler.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Irak’ta askeri işgal ve savaş yolu ile kurulan Kürdistan’ın
Türkiye’de demokrasi yolundan kurulmağa çalışıldığı görülmektedir. Irak’ta batı
tipi demokrasi olmadığı için insan hakları ve demokratik yöntemler geçerli
olamamış ve kukla devletin kuruluşunda terör ile başlayan bir süreç içerisinde
hem askeri işgal hem de haksız savaş siyasal yöntem olarak kullanılmıştır.
Geleceğin Sümer Devleti kuzey Mezopotamya’da kurulurken, dünyanın en büyük hava
alanı ile gene dünyanın en sağlam binaları kalıcı olmak üzere, bu bölgede
Amerikalılar tarafından yapılmıştır. ABD Irak’a çıkmak üzere gelmiş ve burada
yerleşmiştir. İsrail’in koruması artık Kuzey Irak üzerinden yapılırken, bölgenin
Kürt nüfusu da gene İsrail ve ABD güçlerinin korunmasında yan güç olarak
kullanılmaktadır. PKK terör örgütü ve onun yavrusu olan Pejak örgütü bölge
devletlerinin parçalanmaları doğrultusunda terörist ataklarını sürdürürken,
onların istikrarsızlığa kavuşturduğu Kürt bölgelerinin yeni bir süreç içerisinde
bağlı oldukları devletlerin merkezlerinden koparak Erbil Cumhuriyetini merkez
alan bir büyük Kürdistan’a doğru yönlendirildikleri anlaşılmaktadır. Yahudilerin
dünya tarih sahnesine çıktıkları Mezopotamya’ya geri döndükleri ve kendi
kontrolleri altındaki Amerikan askeri güçleri sayesinde de Kuzey Irak üzerinden
bölge ülkelerini dağıtacak girişimlerini gene işbirlikçi Kürt kesimleri
üzerinden tezgâhladıkları görülmektedir. Yeni dönemde İran’a yönelik bir saldırı
hazırlığı içerisine giren İsrail’in hem Amerikan askeri varlığından, hem de
Kürtlerin nüfus varlığından yararlanarak İran gibi bir büyük devleti Orta
Doğu’dan geri püskürtmeğe çalıştığı anlaşılmaktadır. İran’ın bölgedeki Şii
hegemonyasını durduran Sünni güç olan Saddam rejiminin çökertilmesiyle, bölgede
bir otorite boşluğu meydana gelmiş, İsrail’in küçüklüğü nedeniyle bu boşluk
doldurulamayınca Kuzey Irak üzerinden kurulmuş olan Kürdistan’ın büyütülmesi
projesi gündeme getirilmiştir. Şii İran’ın hegemonyasının önlenebilmesi için
güçlü bir Sünni Kürdistan İsrail tarafından oluşturulmağa
çalışılmaktadır.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Şimdi
sıranın Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde yaşamakta olan Kürt asıllı nüfusun
yaşadığı bölgenin bir anlamda Türkiye Kürdistan’ına dönüştürülmesine gelmiştir.
Çeyrek asırdır devam eden ayrılıkçı Kürt etnik terörü, bölge insanını Türklükten
uzaklaştırarak zorla Kürtleştirmeğe çalışmış, bu bölgenin Türkleri terör ile
korkutularak Kürtleştirilirken aynı zamanda dış müdahaleler ile de insan hakları
ve demokratik süreç adına Kürdistan federasyonunun Türkiye eyaletinin
oluşturulmasına doğru gelişmeler dıştan güdümlü bir biçimde yönlendirilmeğe
çalışılmıştır. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin Lozan Barış konferansında uluslar
arası bir antlaşma ile kabul edilen Misakı Milli sınırlarına göz dikilmiş ve
üniter devletin bir bölgesi, ulus devletin sınırları ötesine çıkartılmağa
çalışılmıştır. Türk halkının yirminci yüzyılın başlarında büyük bir özveri ile
vermiş olduğu ulusal kurtuluş savaşı kazanımları elinden alınmağa çalışılmıştır.
Bu süreç Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla gündeme gelmiş ve Avrupa Birliği
üzerinden Türkiye’ye demokrasi görünümü altında benimsetilmeğe çalışılmıştır.
Türk halkını açıkça aptal yerine koyan böylesine bir emperyal manevraya Türkiye
Cumhuriyetinin kolay kolay “evet” demeyeceği iyi bilindiği için Avrupa Birliği
süreci Türkiye’nin güneydoğusunun kopartılmasında kullanılmıştır. Wikiliks
belgeleri bu durumun açık bir kanıtı olarak b sında yer almıştır. İsrail ve ABD,
Avrupalıları kullanarak Türkiye’den ikinci bir Kürdistan çıkarmağa çalışmışlar
ve gerçeklerin Türklere söylenmesini önlemeğe çalışmışlardır. Türk devletinin en
büyük müttefiklerinin Türkiye’yi yok edecek manevralar doğrultusunda açıkca
yalan beyanda bulunmaları ve gizli planlarına Türkiye’yi alet etmeleri
kesinlikle, Türk ulusu tarafından kabul edilemeyecek bir olumsuz durum
yaratmıştır. Bu aşamadan sonra Türkiye resmen İsrail’e “Bir dakika
“diyebilmiştir. İsrail’in de bu duruma tepkisi Mavi Marmara gemisindeki on Türk
vatandaşını katletmesi olmuştur. Bu aşamadan sonra artık Türkiye Cumhuriyetinin
Orta Doğu bölgesinde İsrail ile açıkça karşı karşıya geldiği
görülmektedir.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]Bütün gizli
planları açığa çıkan İsrail Siyonizm’inin Kuzey Irak‘ta ve Türkiye’nin
güneydoğusunda Kürt ayrılıkçılarına destekçi olarak çıkmasıyla, yeni bir dönem
başlamış ve Türk-İsrail ittifakı sona ermiştir. İsrail’de bunun üzerine hem
Türkiye üzerinde yeni oyunlar tezgahlamaya başlamış hem de batı ülkeleri
üzerinden Türkiye’yi İran savaşı öncesinde ciddi bir ekonomik krize sürükleyerek
kaos ortamına sürükleme girişiminde bulunmuştur. Orta doğu’da oynanan emperyal
oyunların açığa çıkması üzerine bütün İslam ülkeleriyle beraber Asya devletleri
de Türkiye’nin arkasında yer almışlar ve batıdan Türkiye’ye empoze edilen
ekonomik krize karşı sıcak para akışını artırarak Türkiye’nin direnme gücünü
artırarak desteklemişlerdir. İsrail planlarının açıkça Türkiye’ye düşman bir
çizgide ortaya çıkmış olması, Misakı Milli sınırlarını tehdit edecek derecede
bir bölücü Kürt oluşumunu desteklemesi, Türkiye’yi İran ile karşı karşıya
getirerek bir üçüncü dünya savaşı senaryosuna alet etmeğe çalışması
üzerine,Türkiye’deki Kürt hareketleri daha da hızlanarak güneydoğu bölgesinde
bölücü ve yeni bir ulus devlet kurucu doğrultuda bölge toplantılarını ve siyasal
girişimleri gündeme getirmiştir. Şimdi artık, Türkiye’nin güneydoğusunda yaşayan
Kürt toplulukları,yerel yönetimler görünümünde eyaletler ve bölge yönetimleri
istemekteler, Başkent Ankara’dan koparak kendi devletlerini oluşturma
doğrultusunda özerklik talep etmektedirler. Ayrıca bu yeni devlet oluşumu
doğrultusunda alt dillerini öne çıkararak iki dilli bir yapılanma üzerinden
kendi alt dillerini resmi dil olarak kabul ettirmek için çaba harcamaktadırlar.
Demokratik Toplum Kongresi adı altında resmen ayrı bir millet olarak hareket
eden Kürt asıllı topluluklar, bu doğrultuda kendi öz savunma güçlerini
oluşturarak, Türk devletinin koruyucu şemsiyesi altından da uzaklaşmak
istemektedirler. Bir anlamda İsrail’in kendi güvenliği için oluşturulması
düşünülen bir milyon kişilik Kürt ordusunun başlangıcı olacak bu öz savunma
gücünün Türkiye ile beraber bütün bölge ülkeleri için yeni bir terör tehdidi
oluşturacağı açıktır. Terör örgütünün gücünün yetmediği aşamada öz savunma gücü
adı altında resmen bir yeni ordu kurulmaktadır. Bütün bu yeni adımlar ve
talepler birleştirildiği zaman Siyonist İsrail’in bölgedeki komşularına karşı en
büyük müttefiki olacak bir Kürdistan devletinin İsrail’in çıkarları
doğrultusunda kurulmağa çalışıldığı anlaşılmaktadır.[/font][/color]
[color:149f=white][font:149f=arial]2002 yılında yayınlanmış olan “İsrail’in Kürt kartı“ isimli kitap
incelendiğinde dünya Siyonizm’inin merkezi olan İsrail’in merkezi bölgeye egemen
olabilmek için elindeki en büyük kozun Kürdistan devletinin kurulması olduğu
ortaya çıkmaktadır. Tarihsel, teolojik ve jeopolitik nedenler açısından konu ele
alındığında her açıdan ciddi bir Kürt ve Yahudi ittifakının Kürdistan devletinin
oluşumunun perde arkasında yer aldığı görülmektedir. ABD ve İsrail’in gücünün
yetmediği durumlarda Avrupa ya da başka ülkelerdeki Siyonist lobiler hemen
devreye girerek Büyük İsrail Projesinin gerçekleşmesi için çalışmaktalar ve
Büyük Kürdistan devletinin oluşumunu bu doğrultuda hızlandırmaktadırlar. Son
zamanlarda siyasal trafiğin hızlanması ve özerklik talepleriyle beraber,öz
savunma gücü,iki dilli düzen,bölge yönetimi,kent meclisleri gibi konuların öne
çıkması da Kürdistan devletinin bir an önce kurulması için çaba sarf edildiğini
ve bu doğrultuda İsrail’in acele ettiğini ortaya çıkarmaktadır. Şimdiye kadar
gelişen olayların gösterdiği gibi İsrail’in yaşaması için büyümesi
gerekmektedir. Büyük İsrail için de Kürdistan devleti vazgeçilmez üçüncü
adımdır. Kürdistan devleti kurulamazsa, Filistin sorunu nedeniyle bir araya
gelecek Arap devletlerinin İsrail’i haritadan silmeleri gibi bir durum ortaya
çıkabilecektir. Kürdistan kurulmazsa İsrail üçüncü kez yıkılabilmektir. Bu
nedenle, Siyonizm bölge devletlerine karşı İsrail’in güvenliği doğrultusunda
Kürdistan oluşumunu dayatmaktadır. Yirminci yüzyılın başlarında İngiltere ve
Fransa tarafından Orta Doğu haritası çizilirken, bir Kürdistan devletinin
kurulmamasının nedeni olarak, Kürt kartının gelecekte Büyük İsrail’in kurulması
doğrultusunda kullanılmak istendiğini açıkça göstermektedir, Ayrıca Türkiye’nin
güneydoğusunda yaşayan ailelerin on civarında çocuk yapması da, İsrail ve
Siyonist lobilerin maddi yardımlarıyla, ayrıca Dünya bankası ve Avrupa Birliği
fonlarıyla banka hesapları üzerinden desteklenmekte ve bölgedeki Türk ve Arap
nüfus çoğunluğuna karşı Yahudiler, Kürt nüfusunu artırarak kendi çıkarları
doğrultusunda yeni dengeler kurmağa çalışırken, gelecekte savaşlar da bölge
ülkelerine karşı kullanabilecekleri bir milyonluk Kürt ordusunun temellerini
atmaktadırlar. Türk ordusunu emperyal hedefleri doğrultusunda kullanamayacağını
anlayan ABD ve İsrail’in Kürdistan devleti aracılığı ile bir milyonluk Kürt
ordusunu gerçekleştirmeğe çalıştığı artık iyice anlaşılmıştır. Türk devleti
önümüzdeki günlerde bütün bu gerçekleri bilerek ve değerlendirerek adımlarını
atmalı ve savaş ve terör tehditlerine karşı bölge güvenliğini sağlayabilmek
üzere komşularıyla kalıcı bir bölgesel güvenlik paktını acilen ve öncelikli
olarak oluşturmalıdır. Artık iyice belli olmuştur ki, Kürdistan kurulmazsa
İsrail yıkılır. Bunu önlemek isteyen İsrail’in de önümüzdeki dönemde Büyük
Kürdistan devletini kurdurarak bütün bölge devletlerini tehdit edeceği ve
çeşitli senaryolar aracılığı ile baskı altına almağa çalışacağı açıktır. O zaman
bölge devletleri de kendilerini korumak üzere kesinlikle daha sıkı bir
işbirliğine girmelerinde bölge ve dünya barışı açısından büyük yararlar
vardır.[/font][/color]</td></tr></table>[/td][/tr][/table]