[img]
http://www.timeturk.com/images/news/280720101452564437828.jpg[/img][size=24][color:8f03=orange]
Amerika'nın En Uzun Savaşı"[/color]
[/size]
Eric Margolis*
[size=18]
Güle güle batı işgaline karşı Afgan direnişini güya ezecek olan General Stanley McChrystal ve özel “mafya” birlikleri.
Amerikan haber dergisi “Rolling Stone” un yazdığına göre McChrystal ve ekibi'nin Beyaz Saray'a karşı yaptığı kabaca hareketleri onları kovdurdu. Aslında Başkan Obama'nın dili düşük McChrsytal'ı Afganistan'a 40.000 asker daha istediği zaman kovması gerekiyordu.
McChrystal Afganistan'da görevli olup kovulan ve savaşın Amerika lehine gitmediğine işaret eden ikinci Amerikan komutanı oldu. Şimdi muhtemelen Cumhuriyetçilerin ekibine bir şehit rütbesinde girecek ve Barack Obama'nın Fox Tv'deki eleştirmenlerinden birisi olacak.
Daha akıllı ve politik davranan bir general, David Petraeus, derhal McChrystal'ın yerine atandı.
Irak'ta General Petraeus direnç, rüşvet, şans ve İran'ın yönettiği Irak'taki Mehdi Ordusu'na rağmen geçici de olsa direnişi bastırmıştı. Washington Petraeus'un iki ülke arasında dağlar kadar fark olmasına rağmen Afganistan'da da aynı başarıyı göstermesini umuyor.
Geçen hafta, genelde tedbirli olan Petraeus Afganistan'dan zafer selamı yollayarak 1000 Amerikan askerinin cesedine ve 300 milyar dolara mal olan Afgan savaşını kazandığını ilan etti. Ancak bir problem var: Kazanmanın ne demek olduğunu kimse açıklayamıyor.
Afganistan Amerika'nın öteden beri en büyük baş ağrısı oldu. Süregiden savaş Amerika'da vergi ödeyen vatandaşların aylık 17 milyar dolarına mal oluyor. Her defasında Amerika daha içe sinerken, Afgan direnişi daha da büyüyor. Aynı sorunla Sovyetler de 1980'de karşılaşmıştı.
Toplamda 1 trilyon dolara mal olan Afgan ve Irak savaşları, ABD 13.1 trilyon dolar borç batağındayken daha da dibe batırmaya devam ediyor. Tarih savaşarak kaybettiği ve her defasında ödünç para alıp savaşmaya devam ettiği için yıkılan imparatorluklarla dolu. Buna örnek verecek olursak 1945 sonrası İngiliz İmparatorluğu'nun çöküşünü söyleyebiliriz.
Bugün, Amerika savaş ve borcun bağımlısı olmuş durumda.
Savaş ilan edebilecek ve finanse edebilecek tek kurum olan Amerikan kongresi (meclis) utanmadan Başkan Bush ve Obama'nın savaşması için ikisine de yetki verdi.
Anketler Amerikalıların Afganistan'daki imparatorluk macerasına karşı çıktığını gösteriyor. Buna rağmen çoğu politikacılar, birkaç cesur olanı hariç, Amerikan askerlerine ihanet etme suçlamasından korkarak savaşa karşı çıkmaktan korkuyorlar. Amerikalılar askeri propaganda ve şovenizme o kadar batmış ki; savaşlara harcanan devasa bütçeyi sorgulamak politik olarak intihar anlamına geliyor.
Böyle bile, muhalefet kapıyı zorlamaktan çekinmiyor.
Geçen hafta, Cumhuriyetçi ulusal komite başkanı Michael Steele, baklayı ağızdan çıkardı ve Afgan savaşının kazanılamaz olduğunu kabul etti. Steele ayrıca George Bush'un Amerika’yı bu duruma itişini gözardı ederek, Afgan savaşını da Obama'nın üstüne attı.
Ben Bush'un hatasını gözümün önündeymiş gibi hatırlıyorum, çünki tam da 11 eylül sonrasında, “Los Angeles Times” gazetesindeki köşemde El-Kaide'ye karşı yapılacak herhangi bir askeri hareketin yapılacaksa çabuk ve dar kapsamlı yapılmasını söylemiştim. Ve Amerikan güçlerinin Afganistan'da çıkmaz bir sokakta dibine kadar çamura batmadan çabucak geri dönmesi gerektiğini söylemiştim.
Çok geçmeden de Amerika'nın sahip olduğu son askere kadar Afganistan'da savaşması gerektiğini düşünen masa başı samuraylarından ve icraattan çok laf yapan lejyonlarından nefret ve tehdit mailleri almaya başladım.
Steele'e dönecek olursak. Savaşı ve zulmü besleyen, ve sonunda kendi öfkeleri içinde patlayan Cumhuriyetçiler, Steele'i vatan hainliği ile suçlamakla yetindi. Oysa Steele'in, George Bush ve Dick Cheney gibi bir çok şahin Cumhuriyetçi eleştirmeni, Vietnam savaşı sırasında askerlikten kaytarmıştı.
Cumhuriyetçiler (Bir zamanlar ben de öyleydim) McChrystal'ın sivilleri bombalardan korumak isteyen duygusal politikasını eleştirdi. Afganistan ve Pakistan’da Taliban ve güçlerinin çekilmesinin en önemli sebebi olan sivil kaybından dolayı bir çok insan Amerika'dan ve Batı'dan nefret eder hale geldi.
Afgan sivillerin hayatını tehlikeye atan ve Taliban'ı daha çok güçlendiren Cumhuriyetçilerin saldırı politikası ve yaygarası, onların Amerika'daki cahil ve bilgisiz kesim olduğunu tekrar ortaya koydu.
Başkan Obama, Afgan savaşını genişletme sebebinin El-Kaide ile savaşmak olduğunu söyledi. Ancak Pentagon, Afganistan’da bir avuç bile El-Kaide militanının olmadığını tahmin ediyor.
Peki, o zaman Amerika'nın Afganistan’da ne işi var?
Obama Amerikalılara bu gerçeği borçludur.
9 yıl süren bir savaştan sonra, Amerika ordusu, zalim müttefiki NATO ve tüccarların, yüzlerce milyonluk rüşvetçilerin askerleri Kabil'deki direnişi durduramamış ve yasal bir hükümet kuramamışlardır.
Taliban'ın kontrolündeyken düşen uyuşturucu üretimi tekrar arttı. Amerika şu anda dünyanın en büyük uyuşturucu ticareti konumunda. Amerikalılar ve müttefikleri Afganistan’da uyuşturucu ticareti krallığı yapmaktalar.
Amerika işgalden kurtuluş yıldönümünde, 4 Temmuzdayken bile, profesyonel askerleri Afganistan’da, ağır silahlardan, bombardıman araçlarına kadar, tanklardan en teknolojik silahlara kadar, helikopterlerden, öldürücü bombalara ve ağır topçulara kadar, küme bombaları dâhil bir çok ağır silahı kullanıyordu.
Ve buna karşılık Peştun kabile üyeleri ve çiftçileri ufak tefek silahlarla ama kararlılık ve sınırsız bir cesaretle Batı'nın silah makinesine karşı durdu ve hala da durmaya devam ediyor.
Bu zalimce David V. Goliath çıkmazı, Batı'yı asla onur ile ücretlendirmeyecek. Aksine onları dışarıda sömürgeci savaş peşinde koşan, küçük ve geri kalmış ülkelerin kaynaklarını sömüren ve bu kaynaklar peşinde koşan acımasız maceraperestlerden yapacak.
İlginçtir, Amerikalılar ve müttefikleri Taliban'ı terörist ve korkak olmakla suçluyor. Benim görüşüm ise, eski bir asker ve muhabir olarak, kabilelere karşı ağır silahlar kullanmak veya ağır bombardıman yapmak korkakçadır. Afganlar içinse, onurlu savaşçılar adam adama meydanda savaşanlardır.
Bana Victoria dönemi yazarı Hillair Belloc'un İngiliz kolonilerinin Amerika’da yerlileri kovmasını moralize etmeye çalışan minik şarkısını hatırlattı: “Bizim süper silahlarımız var, onlarınsa yok”
Çoğu Afganlı 30 yıllık savaşların ardından barışa hasret kalmış durumda. Karzai, Taliban ve Pakistan'ın barış çabaları ise Washington, NATO, Afgan komünistler ve Hindistan destekli Kuzey Tacik müttefikleri tarafından boşa çıkarılmak istenmekte.
Hindistan zeki ajanlardan oluşan Kuzey ittifakını kullanarak, Afganistan’ı Pakistan'dan ayırmaya çalışıyor. Bu arada Keşmir’de ki isyan da kıvamını buldu.
Burada devasa ve büyümeye devam eden bir bataklık var. Washington'un basit düşünce gücü, bu ölümcül karmaşayı ve alt başlıklarını anlamaya başlayacak düzeyde değil.
Bay Steele bu çirkin, faydasız savaşın kazanılamaz olduğunu söylediğinde doğruyu söylüyordu. Ama Washington'un emperyal darbeleri devam ediyor. Amerika, Kanada ve Avrupa'da birçok politik kariyer bu savaştan dolayı bitmiş durumda.
Bu yüzdendir ki, NATO ve müttefiklerinin kaderi Afganistan dağlarında Waterloo'sunu bulacaktır.
Afganistan'ın imparatorluklara mezar olduğu şüphesizdir.
[/size]
*Amerikalı ünlü gazeteci-yazar.
Muhammed YILDIZ tarafından tercüme edilmiştir.