[font:cc24=Times New Roman, serif][size=18]
[font:cc24=Times New Roman, serif]PEKİN JEOPOLİTİK PARADİGMANIN DEĞİŞECEĞİ ANI GÖZETLİYOR[/font]
Çin'in Tayvan, Tibet ve ticaret konularında Amerika’yla cebelleşmesi bir bakıma yeni değil. ABD-Çin ilişkileri, yirmi yıldan daha fazla bir süredir dönem dönem bu ve ilişkili diğer anlaşmazlık konularına sapmıştır. Yeni olan, küresel krizin ardından Çin'in çok daha fazla artan küresel gücüdür, ki buna Amerika'nın cebri ve yumuşak gücünde bir çöküş eşlik etmektedir. Daha önemlisi, Çin Komünist Partisi (ÇKP) liderliği, jeopolitik paradigmanın değişeceği anı kolluyor yani hızla yükselen yarı süpergücün daha güçlü bir rol oynayacağı oyunun yeni kurallarını koyma arayışında. Pekin, “merkezi ulusal çıkarlar” dediği şeyi korumak için hırslı bir şekilde oynamaktan çekinmeyeceği ihtarında bulundu.
Çin'in boks eldivenleriyle “dışa doğru büyük sıçrayışı”, çeşitli akademisyen ve Çin hükümeti danışmanları tarafından ifade edildi. Kamuoyunca iyi tanınan Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (CICIR) başkanı Li Wei, Pekin’in Tayvan ve Tibet gibi merkezi çıkarlarını her ne pahasına olursa olsun savunmak için azimli olduğunu kaydetti. Geçen yıldan beri ülkenin yeni görünen dış politikası hakkında şöyle dedi: “Çok daha proaktif ve çok daha olgun (bir küresel güç) olduk.” Ulusal Güvenlik Bakanlığına bağlı CICIR'da Amerika uzmanı olan Prof. Yuan Peng, ülkesinin küresel stratejisi hakkında çok daha açıksözlüydü. Pekin'in Washington'ın Tayvan'a silah satışı ve Barack Obama'nın Dalai Lama ile buluşmasına gösterdiği sıradışı sert tepki, oyunun kurallarını değiştirmeye eştir. Prof. Yuan “Çin, oyunun kurallarını değiştirmek istiyor” dedi. Amerikan liderliği Tayvan'a silah sattı ve Dalai Lama ile görüştü; Amerikaya daha önceleri çıkışıyorduk. Ama bu kez tam bir azarlamaydı...” (Global Times (Pekin), 3 Şubat; sina.com.cn 22 Şubat).
Benzer şekilde, ÇKP Merkezi Parti Okulu'ndan stratejist Gong Li, söz konusu olan Tayvan ve Tibet gibi meseleler olduğunda, Pekin'in “bir milim bile geri çekilmemesi gerektiğini” söyledi. Prof. Gong Çin'in henüz gücünü küre çapına yansıtabilecek bir süpergüç olmadığını ama ülkenin “merkezi ve büyük çıkarlarını” etkileyen alanlarda Pekin'in “kılıcı sallaması” gerektiğini söyledi. Pekin'deki Ulusal Savunma Üniversitesi'nden (National Defense University) meşhur uzman Yang Yi'ye göre Çin, şartlar gereği küresel sahneye atıldı. General Yang “böylesi şartlar altında, inisiyatif almamız, proaktif ve yaratıcı olmamız daha iyidir” dedi. Meydan okumalar ve kışkırtmalarla yüzyüze geldiğinde, Çin “boy göstermeli ve (muhaliflerine) sertçe vurmalı”; “geçici hasarın acısını çekebiliriz ama muhalifimizin taşıyamayacağı bir darbe yemesi elzemdir” diye ekledi (China News Service, 27 Şubat; Sina.com.cn 22 Şubat).
Pekin'in yeni hareket tarzının merkezinde, her kim ülkenin hayâti çıkarlarını etkileme cür'eti gösterirse, üzerinde kırbaç şaklatma var. ÇKP, Washington'ın algılanan kışkırtmalarına tepki olarak diplomatik değişim programlarının ölçeğini bilhassa da askeri alanda küçülttü. Çin Genelkurmay Başkanı Chen Bingde'nin planlı Amerika ziyareti belirsiz bir tarihe kadar ertelendi. Çin ilk kez Amerikan şirketlerini, örneğin Boeing ve benzeri diğer şirketleri, Tayvan'a satılmak üzere silah imal ettikleri için cezalandırmakla tehdit etti. Dahası, Başkan Hu Jintao liderliği, Mao'nun “halkın savaşını” ABD'ye karşı diplomatik mücadeleye şırınga etmiş gibi görünüyor. Mesela çeşitli resmi yayın kuruluşları ve web siteleri, vatandaşları, özellikle de Çin'in meşhur kızgın gençlerini (Fènnù Qīngnián) Obama'nın sözde “Çin karşıtı” ve “kavgacı” politikalarını kınamak için düzenlenen imza kampanyalarına katılmaya çağırdı (China Daily, 24 Şubat; Ta Kung Pao [Pekin yanlısı Hong Kong daily], 26 Şubat; Global Times, 1 Şubat).
Eş değerde güçlü, cezalandırıcı bir tedbir ise Washington'ın Pekin'in katkılarını veya hiç değilse zımni muvafakatını aradığı İran ve Kuzey Kore cephesinde ABD'ye yardımın durdurulması oldu. Obama, geçen Kasım ayında Çin'i ziyareti öncesinde Tahran ve Pyongyang nükleer programlarını dizginlemede Hu yönetiminin yardımını sağlama almak için Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki iki yardımcısını Pekin'e göndermesine rağmen hem de. Pekin'in olumlu tepkisinden olsa gerek, Obama Çin seyahati boyunca insan hakları gibi tartışmalı meselelerden uzak durdu. Obama Pekin'den ayrıldıktan kısa bir süre sonra, Pekin uranyum zenginleştirme tesisini gizlediği için İran'ı kınayan 25 UAEK üyesi arasına katıldı (New York Times, 25 Şubat; Washington Post, 26 Kasım 2009). Ancak Çinli diplomatlar bu yılın başlarından beri nükleer hesapları yüzünden İran ve K.Kore üzerinde baskı kurmada ABD ile faal işbirliğinden geri çekildiler. Örneğin, Pekin geçen ay Çin’le enerji işbirliği iyice pekişen İran'a karşı müeyyidelere karşı çıktı New York Times, 5 Şubat; The Telegraph, 28 Şubat).
Pekin ve Pyongyag arasındaki yarı ittifakın pekişmesi hassaten ilgi çekicidir. Hu liderliği, haberlere göre iki adayı 50 yıllığına Çinli müteşebbislere kiraya vermeye hazır olan Kuzey Kore'ye daha fazla ekonomik yardım ve yatırım yapılmasını onayladı. K.Kore'nin aziz lideri Kim Jong-Il'in bu yıl Pekin'i ziyaret etmesi bekleniyor. Kuzey Kore İşçi Partisi Uluslararası Bölüm müdürü Kim Yong-Il ile geçen hafta Pekin'de görüşen Hu, Pekin'in “Çin-Kore geleneksel dostluğunu daha da geliştirmeye ve Çin-Kore dostluğunu yeni bir düzeye taşımaya hazırlandığına” işaret etti. Daha mânidarı, Çinli yüce önder, Kore Yarımadası'nın nükleer silahlardan arındırılması veya Kore krizini çözme doğrultusunda yapılan Altılı müzakereler hakkında tek bir söz bile söylemedi. Pekin resmi olarak Altılı müzakerelerin canlandırılmasına tarafken, kaydadeğer tavizler verdirmek üzere düzenbaz Kim Jong-Il'e baskı yapmaması korkulara yol açtı (Xinhua News Agency, 23 Şubat, Wall Street Journal, 26 Şubat).
Pekin'in sertleşen diplomatik duruşu ABD’yle – veya Tibet ve Tayvan'daki güya ayrılıkçı tezgahlara engel olmaya ilişkin meselelerle sınırlı değil. Çin yönetiminin kurmayları 2009 yılı sonlarından beri yabancı hükümetlerin, kurumların ve şirketlerin sosyalist düzene “sızma ve yıkma” çabalarına karşı koyma adına şiddet taktiklerine başvurdular. ÇKP yönetiminin Google ve bir dizi çokuluslu bilişim şirketleriyle girdiği münakaşa biraz da Kamu Güvenliği Bakanı Meng Jianzu'nun “internet, Çin karşıtı güçlerin ülkeye sızma ve ülkeyi yıkma çabalarının ana mecrâsı oldu” şeklindeki sözlerinin de yansıttığı korkulara dayanıyor. (The Guardian, 13 Ocak; Ming Pao [Hong Kong] 23 Şubat).
ÇKP yetkilileri, saygın uluslararası kurumların Çin'deki muhalif câmiaya açıktan maddi ve mânevi destek verme bâbında sarfettiği çabaları gemlemek için gayret sergilediler. Oslo'daki Çinli diplomatlar Liu Xiaobo'ya - geçen Aralık ayında Komünist rejime karşı yıkıcı faaliyetleri teşvik suçuyla 11 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı - Nobel Barış Ödülü verilmesine müsaade etmemesi için Norveç hükümeti üzerinde ağır baskı kurdular. Norveç makamları Nobel Barış Ödülü Komitesi üzerinde hiçbir denetim gücüne sahip olmamasına rağmen hem de. Çin hükümeti 2009 yılı sonlarında, Frankfurt Kitap Fuarını düzenleyenleri, bu küresel kültürel etkinlikte konuşma yapmaları için çağırdıkları ılımlı muhalif iki yazara, Dai Qing ve Bei Ling'e gönderilen davetiyeleri geri çekmeye mecbur etmek için mevcut tüm araçları kullandı.(Apple Daily [Hong Kong], 9 Şubat; Asianews.It.com, 4 Şubat). Bu kabadayı taktikler, ÇKP yönetiminin eskiden kalma “diğer ülkelerin iç işlerine karışmama” ilkesinin bir ihlali niteliğindedir. Pekin yabancı hükümetlere ve insan hakları gözlemcilerine Çin'in insan hakları sicilini eleştirmemelerini söylerken bu ilkeyi yardıma çağırıyor.
Hu liderliğinin Çin'in emsalsiz güç gösterimi değerlendirmesinin tatmin edici olmaktan uzak olduğunun ve dış politika seçkinlerinin uzlaştırıcı olmasa da en azından geçici olarak daha ılımlı bir duruşa kaydığının göstergeleri mevcut. Örneğin, Pekin şimdiye değin Amerikan şirketlerine karşı cezalandırıcı tedbirler duyurmadı. Askeri değişim programları askıya alındıysa da, dışişleri bakanlığı USS Nimitz uçak gemisinin Hong Kong limanına uğramasına izin verdi (Wall Street Journal, 19 Şubat; AFP, 11 Şubat). Daha önemlisi, üst düzey yetkililer Çin'in “hegemonya” emelleri taşımadığına dair uluslararası câmiayı temin etmeye çalıştılar. Dışişleri Bakanı Yang Jiechi Avrupa'ya düzenlediği seyahat sırasında bildik doktrini, Çin'in yükselişinin küresel düzeni altüst etmeyeceğini tekrarladı. “Güçlü bir ülkenin hegemonik olacağı şeklindeki mantık, Çin tarihine zıttır” dedi. Çin halkının niyetine de aykırıdır bu” diyen Yang, Konfüçyüs'ün meşhur sözünü anarak “farklılıklar arasında ahengin korunması” Çin halkının kıymet verdiği bir değerdir diye ilave etti. (China Daily, 8 Şubat; China News Service, 6 Şubat).
Pekin'in diplomatik oyunundaki yumuşamanın ardında ejderin püskürttüğü ateşle yanan ülkelerin tepki vermesinden duyulan korkular olabilir. General Yang Yi, Batıda Çin karşıtı bir koalisyonun ortaya çıkması tehlikesine karşı uyardı. Bazı batılı uluslar “uyumlu eylem etkisi doğuracak ferdi hamleler yapma” formülünü benimseyebilir ve birbiri ardı sıra “Çin'i kuşat” kampına katılabilirler dedi. Meşhur stratejist bu senaryoda “Çin karşıtı tedbirlerin yıl boyunca peşpeşe gelebileceğini” söyledi. Hong Kong'da yayınlanan Pekin güdümündeki Bauhinia dergisi, Şubat nüshasında bu yıl uluslararası iklimin kötüleşebileceği uyarısında bulundu. Aylık dergi, küresel toparlanmayla birlikte batılı ülkelerin Çin'e bağımlılıklarının azalabileceğini kaydetti. Yoruma göre “Tibet, Sincan, insan hakları, Yuan'ın değerlenmesi ve ticari korumacılık gibi konularda Batının Çin üzerindeki baskısı artabilir. Çin'in kuşatılması çağrısını yapan güçler başlarını yükseltebilirler.” (China News Service, 27 Şubat; Xinhuatimes.net, 4 Şubat).
Pekin'in küresel münasebet oyununun kurallarını değiştirme teşebbüsü hesaba katılmaksızın, Çin evsafındaki jeopolitik araçlar ve hedefler hakkında bir dizi rahatsız edici sorular da var. ÇKP liderliğinin İran ve K.Kore'nin nükleer emellerine zımni muvafakatı –Obama yönetimini cezalandırma bağlamında olsa keşke– uluslararası sorumluluklarını yerine getirmede sergilediği bir başarısızlık değilse şayet, bir bâsiretsizliktir. ABD'ye karşı kılıç şakırdatması, Pekin'in manevra alanını daraltabilir. Örneğin bir yıldan daha fazla bir süredir dolara çıpalanan Yuan meselesini ele alalım. Amerikan baskısına boyun eğer görünmemek için olsaydı keşke, Pekin Yuan'ın bir miktar değerlenmesini bile kabul etmedi (Wall Street Journal, 19 Şubat; China News Service, 4 Şubat). Bu cephede bir miktar taviz verseydi, yalnızca ABD ve AB'nin değil ticari ortağı diğer düzinelerce ulusun ganimet gibi
hüsn-ü niyetini kazanacaktı.
Başkan ve başkomutan olarak Hu'nun ulusçu ateşi tutuşturma şevki, sorumsuz Amerikan karşıtı hissiyatları ifade etmeleri için generallerine yeterince yer açmış olabilir. Bazı şahin subayların Çin'in elindeki Amerikan hazine bonolarını boşaltarak Washington'ı cezalandırma tehditleri eldeki vaka için iyi bir örnektir (Asia Times, 9 Şubat; Washingtonindependent.com, 10 Şubat). Pekin'in batılı ülkelerin çok daha güçlü bir Çinle ilişkilerde bazı ayarlamalar yapması beklentisi haklı olabilir ama evvela ÇKP yönetimi, eleştirmenlerin jeopolitik manada “sonradan görmenin küstah emelleri” olarak gördükleri şeyin Çin'in küresel adil oyun mükellefiyetine gölge düşürmemesini sağlamalıdır.
Kaynak: Jamestown
[/size][/font]