[b]Türkiye harakiri yapmaktadır[/b]
Eğer ortada süregiden bir savaş varsa, bunun mutlaka nedenleri vardır; tarafları vardır; tarafları temsilen çatışmaya müdahil olan savaşçılar vardır; stratejisi vardır; taktik hamleleri vardır; yan etkileri vardır ve bu etkilerden beslenen yancılar vardır. Bu bakımdan bir savaşın analizi sadece cephede olan bitene bakılarak yapılamaz. Çok boyutlu değerlendirmek ve görünmeyenleri de hesaba katmak gerekir.
Madem son günlerde memleketin neredeyse tüm kurumlarını içeren bir savaş durumundan söz ediyoruz, kısa bir durum analizi yapmaya çalışalım.
1-Savaşın nedenleri açısından bakıldığında durumun bir egemenlik meselesi olduğu görülür. Kritik sorular şudur: Kimler yönetecek, kimler itaat edecektir? Tamam anlaştık, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir de, 'milletin devleti' kayıtsız şartsız kimin tekelindedir? 'Kayıtsız ve şartsızlık' iyi bir şey midir, teorik olarak mümkün müdür, değilse 'kayıt ve şartlar' nelerdir? 'Kuvvetler ayrılığı prensibi temel bir şart mıdır? Başka türlü bir fren-denge sistemi mümkün müdür? Kuvvetlerin ayrı olması kuvvetlerin birbirini alt etmek için savaşması mı demektir? Yargının, yasama ve yürütme ile kavgalı olması doğal mıdır? Yasama ve yürütmenin temel arayışı yargının arkasından mı dolanmaktır? Arkasından dolanamayınca, etkisiz kılmak meşru mudur? Vesaire. Bu konu üzerinde sayısız soru üretilmesi mümkündür lakin şunu da hatırlatmadan geçmeyelim derim. Aynı savaşın içerisinde gizli başka savaşlar da olabilir. Herkesin özünde kendi küçük savaşını verdiği bir büyük savaştan söz ediyorsak, büyük savaşın diğer tüm küçük ve özel çıkar savaşlarını yiyip yutacağını şimdiden öngörebiliriz. Biraz daha açıkça söyleyelim nihai noktada bu savaş 'Türkiye'yi kimin yöneteceğinin savaşıdır'. (Bu argümanı ister ulusal aktörler düzleminde değerlendirin, isterse küresel çapta bir mücadelenin uzantısı, siz bilirsiniz.)
2-Bu savaşın tarafları 'siyasi partiler' ya da ideolojik gruplar düzleminde ya da geleneksel devlet aygıtı ile 'değişim talep eden millet' düzleminde ele alınabilir. Keza bir başka açıdan bakıldığında savaş, demokrasi taraftarları ile muhafazakar cumhuriyetçi grupların ya da kurumların (erklerin) çatışması olarak tanımlanabilir. Daha geniş bir perspektiften ise 'küresel güçler' ile 'ulusal grupların' ya da aynı küresel mücadelenin taraflarından söz edebiliriz. Savaşın ne olduğunu bulabilirsek tarafları da daha rahat tayin etmemiz mümkün olabilir. Sorun, şimdilik bunun neyin savaşı olduğuna tam karar verememiş olmamızdır.
3-Savaşa müdahil olan savaşçılar; siyasi kimliklerden, medya mensuplarına, işadamlarından akademisyen ve hukukçulara kadar uzanabilir. Her savaşçının savaşa giriş nedeni başka olabilir; savaşçıların kendi savaşları olsa bile süregiden büyük savaş başka bir mantığın uzantısı olabilir. (Demokratlar kazanırsa demokrasinin; cumhuriyetçiler kazanırsa Cumhuriyet'in kazanacağı çok şüphelidir.)
4-Savaşın, çatışan taraflarca belirlenmiş bir süreç ve sonuç stratejisi olması beklenir. (Konu Türkiye ve biz olunca bundan tam emin olamayabiliriz. Yani her şey tamamen rastgele gidiyor da olabilir!) Örneğin, bazen yargıyı düzeltme fikri, verili sistemin çözülmesi hedefini güdebilir; Bazen de adalet ve cumhuriyet adına atılan adımlar, hakim zümrenin geleneksel çıkarlarını korumanın bir yoludur. Stratejik hedef neyse taktik adımlar ona uygun olarak atılır. Bir ülkeyi uluslararası alanda etkisiz hale getirmek, bazen onu kendi iç çatışmaları ile meşgul etmekten geçer. Yargıyı yasamaya, polisi orduya, medyayı medyaya kilitlersiniz ve herkesi toplu körlüğe mahkum edersiniz. Stratejik hedef belki tam da budur.
5-Bu çatışmanın nihai ve yan etkilerinden Türkiye'nin bir bütün olarak etkilenmesi kaçınılmazdır. Bu savaştan kazançlı çıkacak asalak takımı belki dikkate değmez ama uluslararası düzeydeki yan etkiler, bazı galipler yaratacaktır. Savaşan tarafların amaçları kendilerince iyi de olsa, gidişin ve sonucun iyiye doğru olması mümkün değildir. İnsan bedeninin, midesine karşı karaciğerini savunması ya da feda etmesi mümkün olmadığı gibi, kaybedilecek bir organın bütün bedeni sakat edeceği bilinmelidir. Türkiye maalesef harakiri yapmaktadır.
DENİZ ÜLKE ARIBOĞAN / 2010 04 07 AKŞAM