Batı'dan demokrasi bekleyenler şimdi şaşkın
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar BOLAT 10 Temmuz 2010
Demokrasi umutlarını Batılı emperyalist ülkelere (Amerika ve Avrupa'ya) bağladılar.
Demokrasi oradan gelecekti.
Avrupa Birliği "Yargı Bağımsızlığı"nı savunuyordu.
Laikliği savunuyordu.
Amerika'ya yaslanırsak, AB'ye yamanırsak biz de şeriat tehlikesinden kurtulacak, demokrat olacaktık.
Ama öyle olmuyordu.
Afganistan'da, Irak'ta laik yönetimler yıkılıp yerlerine Amerika eliyle şeriatçı yönetimler kuruluyordu.
Taliban "terörist" diye bombalanıp, PKK destekleniyordu
Tarikat müritlerinden oluşan AKP hükümeti AB tarafından el üstünde tutuluyordu.
Fakat gelgelelim Batı'ya iman etmiş olanlar deve kuşu gibi başlarını kuma gömmüşler, gerçekleri görmek istemiyorlardı.
İşte şimdi, istemeseler de görmek zorunda oldukları bir konu önlerine sürüldü.
Konu, yargı bağımsızlığını yok edecek olan Anayasa Değişikliği paketi idi.
"Sivil Anayasa" siparişi AKP'ye Amerika tarafından Ekim 2007'de verilmişti.
AKP bunu başaramayınca kısmi değişiklik paketi getirdi.
Amerika'nın tıktıkıcısı olan Avrupa Birliği de paketi hararetle destekledi.
Avrupa Komisyonu sözcüsü Espuny, Türk halkını referandumda "evet" oyu vermeye çağırdı.
Batı'dan demokrasi bekleyenler şimdi şaşkın.
"Demokrasinin beşiği" Avrupa, diktatörlüğe yol açacak olan bir Anayasa değişikliğini nasıl destekler?
Hem de daha geçen sene Avrupa Birliği tarafından yapılan bir açıklamada, HSYK gibi kurumlar içinde hükümet temsilcilerinin olmaması gerektiği belirtilmişti.
AKP teklifinde ise, Bakan ve müsteşarının HSYK olması bir yana, tüm üyelerinin iktidar tarafından atanması öngörülüyordu.
Amerika ve AB elele, AKP diktatörlüğü için çalışıyorlardı.
Ulusal Kanal'a konuşan Kılıçdaroğlu bu durumu şöyle açıklamaya çalıştı:
"Ben AB konsolosları ile yaptığım son toplantıda onlara, "AKP'nin desteklediğiniz bu teklifini siz de ülkenizde uygulasanıza" dedim.
Bence Avrupa Birliği bu teklifi şunun için destekliyor: İlerde bize diyecekler ki: "Sizde böyle antidemokratik bir anayasa var, sizde kuvvetler ayrılığı ilkesi yok, onun için sizi AB'ye alamayız"
Şu bir gerçek ki, Türkiye'nin AB'ye girmesini asıl isteyen Amerika.
Daha doğrusu girmesini değil de, aday olarak kalmasını istiyor.
Amerika AB'ye diyor ki: "Aman sakın Türkiye'ye almayacağınızı söylemeyin, bakarsın bizi bırakır Rusya'ya, Çin'e, İran'a yönelir maazallah."
Onun için, AB Türkiye'yi alacakmış gibi yapıyor, Türkiye'deki Batıcı iktidarlar ise girecekmiş gibi yapıyorlar.
Çünkü "Bu oyun sona ererse, bizim gibi AB'ci partilere millet artık oy vermez, Avrasyacı partilere oy verir, biz de cukkalarımızdan oluruz" diye düşünen göbeklerinden Batı'ya bağımlı olan partilerimiz bu yüzden giremeyeceğimizi bile bile girecekmiş gibi yaparak halkımızı aldatmaya devam ederler.
Ama bunların aldattığı şaşkın insanlar şimdi ne yapacak?
"Demokrasinin beşiği" Avrupa'dan gelen talimata uyarak "evet" oyu verip diktatörlüğe yol mu açacaklar
Yoksa Avrupa'ya karşı mı çıkacaklar?
Demokrasinin ancak ABD ve AB boyunduruğuna karşı çıkmakla kazanılacağını acaba görecekler mi?
****** döneminde ancak Avrupalı istilacıları kovduktan sonra demokrasiye kavuşmuş olduğumuzu acaba hatırlayacaklar mı?
Bu arada şunu hatırladım:
Fransa'nın sömürgesi olduğu sırada Cezayir'de şeriat hükümleri geçerli idi.
Gazetecilerin:
"Fransa'nın en önemli ilkesi laikliktir. Cezayir'de niçin laikliği uygulamıyorsunuz"
sorusuna de Gaulle şöyle cevap vermişti:
"Laiklik ilkesi Fransa içindir, sömürgeler için değil"
Avrupa Birliği'ne göre, aynı mantıkla, demokrasi, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi kavramlar AB üyeleri içindir, Türkiye için değil.
Kılıçdaroğlu'nun tesbiti doğrudur. AB, Türkiye'yi asla içine almayacağı için, onlara göre, bu ilkeler Türkiye için gereksizdir.