AKINCILAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKINCILAR

AKINCILAR FORUM
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken Empty
MesajKonu: ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken   ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken EmptyCuma Nis. 16, 2010 9:16 am

[b][url=http://millibirlikruhu.blogspot.com/2010/04/odatvnin-islam-ve-muslumanlarla-ilgili.html]Odatv’nin İslâm ve Müslümanlarla ilgili hazımsızlığı[/url] [/b]



[font:6d51=Verdana][b]Odatv’nin İslâm ve Müslümanlarla ilgili hazımsızlığının gerçek sebebi nedir-1-[/b]

Ertuğrul Horasanlı / MİLLî BİRLİK RUHU BLOGSPOT

[img]http://images.easyart.com/i/prints/rw/lg/1/6/Salvador-Dali-Portrait-de-Picasso-161202.jpg[/img]

Muhalif bir duruşu var...

Eyvallah...

Zaman zaman çok kaliteli analiz, yorum ve değerlendirmeler yayınlanıyor...

Faydalanıyoruz...

İlginç haberlere yer veriyor...

Okuyoruz...

Muhalif seslerin birbir susturulduğu...

Muhalif medya kuruluşlarının ya satın alınarak, ya içleri boşaltılarak yandaş hale getirildiği dehşetli bir kuşatma sürecinde...

[b]“Muhalif olsun da çamurdan olsun”[/b]a fit olmuş vaziyette, Soner Yalçın’ın o şizofrenik/benbilirimci/kendine aşık hallerini bile sineye çekiyoruz... (*)

Ama kardeşim...

İki de bir, bu ülkenin iki büyük demografik unsuru olan Türkler ve Kürtleri saçma sapan kurgularla aslında Yahudi kökenli olduklarına inandırmak için çok özel/çılgınca bir gayretkeşlik gösterilmesini ne anlıyor ne de tahammül edilir buluyoruz...

Hastalık yeni değil...

Neredeyse 100 yıllık bayat bir hikâye: Dünyayı Yahudiler ve Masonlar yönetiyor...

On yılı aşkın bir zamandır da İnternette çeşitli ortamlarda sıcak tartışmalara konu oluyor...

Bu tartışmalarda kullanılan malzemeyi toplayarak üzerine birşeyler daha ilave edip kitaplaştıranlar da var...

İnternetin o başıbozuk ortamında, her türlü hastalıklı fikre karşı duran, bu hastalığın yayılmasını engellemeye çalışan derviş ruhlu temiz yürekli insanlar olduğu gibi...

Her türlü sapık/sapkın/abuk subuk/ ipe sapagelmez hastalıklı fikirleri azdırarak hastalığı sirayet ettirmeye çalışan ve [b]“bu iş” [/b]için özel olarak eğitilmiş oldukları anlaşılan psikolojik harp uzmanları da şeytanın avukatlığını canla başla yapıyorlardı...

Bir çok yerde bozguna uğratıldıkları, püskürtüldükleri halde bunlar hala görev başındalar...

Hastalığı yaygınlaştırmak için durmaksızın çalışıyorlar...

Odatv de zaman zaman bu fikirlere hamilik/sponsorluk/yataklık yapıyor..

[b]“Bunu niçin yapıyor?”[/b] ayrı bir bahis...

Bu bayat ve saçma hikâyenin halkı müslüman bir ülkede müşteri bulması ise başka bir garabet...

İslâm itikadının neredeyse ilk basamağı [b]“mülkün/kainatın tek sahibinin Allah olduğu”[/b]na inanmaktır.

Mülkün tek gerçek sahibi olan Allah, aynı zamanda [b]“tek hüküm sahibidir”[/b] de...

Yani?

O’nun mülkün de, O ne derse o olur...

Mülkü, mülkün sahibi yönetmeyecek de kim yönetecek?

Haaa..

Mülkün Sahibi, Mülkün’ün Dünya isimli bölümündeki bir kısım işlerin yönetimin[b]i “halife” [/b]sıfatıyla ve bazı kayıt ve şartlarla İNSAN’a emanet etmiştir ama...

[b]“İNSAN nedir? Kime İNSAN derler?”[/b] bahislerine hiç girmeyelim(**) de mevzu dağılmasın...

Kısaca bir müslüman dünyayı Yahudiler ve/veya Masonların yönettiğine nasıl inanır?..

Böyle bir iman şirk/ortak koşmak olmaz mı?

Bugünün dünyasında böyle bir görüntü, algı, emare varsa bu Mülk ve Hüküm Sahibi’nin buna izin vermesi sonucudur...

İzni veren bu izni her zaman iptal de edebilir...

Dünyayı yönetmeye muktedir olmak için ne lâzım?

Güç ve kuvvet...

Dönelim yine İslâm itikadına: Yegâne güç ve kuvvet sahibi kimdir?

Allah’tır...

Kullar, ancak onun izni ve o işi yapacak güç ve kuvveti bahşetmesiyle iş görebilir...

O zaman da dünyayı kim yönetiyor görünürse görünsün...

Yaptığı şeyi ancak O’nun izni ve o işi yapacak güç ve kuvveti kendisine vermesiyle yapıyordur...

Ki...

Burada yapana değil yaptırana bakmak lâzım gelir...

Kendine izin, güç ve kuvvet verilenler bu işi doğru veya yanlış yapabilirler...

Emanet olarak verilen her izin ile bunu yapacak güç ve kuvvetin doğru kullanılmaması halinde bunu yapanların sorumlu olacağı, sonunda kendilerinden hesap sorulacağı da bu ilişkinin tabiî sonucudur...

Yahudilerin ve/veya Masonların dünyayı yönetmeye çalışmaları ayrı bir şey bunu fiilen yaptıklarına inanmak ayrı şey...

İşte İsrail’in durumu ortada...

Bırakın dünyayı yönetmeyi..

Yarın orada varolup olmayacağı bile şüpheli...

Bütün saldırganca gayreti sadece o toprak parçası üzerinde tutunmaya çalışmak için...

Orada kendi güvenliğini bile sağlayamamış İsrail mi Dünyayı yönetiyor?

Kelin merhemi olsa başına sürecek...

Haa...

Yönetmek istemiyor mu?

İstiyor...

Ve bunun Allah tarafından kendilerine bahşedilmiş bir hak olduğuna inanıyor mu?

İnanıyor...

Peki...

Bütün dünyadaki gizli, açık Yahudilerin toplam nüfusu kaç?

18 milyon...

Dünyanın toplam nüfusu kaç 6,5 milyar...

Bu 18 milyon, bu 6,5 milyarı nasıl yönetecek?

Bir akıllı adam çıksın önce bunu anlatsın...

Mevzuyu hurafelerden, şehir efsanelerinden, mavallardan, martavallardan ayırıp gerçeklere doğru sürdüğünüzde...

Hikâye başlıyor...

-Aslında Türkler de Kürtler de Yahudi asıllı...

Hadi ya?

-Bak hazara Türklerine... Barzan yöresindeki Yahudi Kürtlere...

Yahu ırken Yahudi olmakla, dinen Musevî olmayı birbirinden ayıramıyacak kadar ebleh misin?

Her peygamber bütün insanlığa gelmiştir...

İnsanlardan bazıları gelen peygamberlere tabi olmuş, bazıları olmamıştır...

Olanlara Müslüman, olmayanlara kâfir denilir...

Müslümanın da kâfirin de her ırktan olanı vardır...

Hazret-i Musa geldiğinde bütün ırklardan ona tabi olan müminler olduğu gibi bütün ırklardan ona tabi olmayan münkirler de olmuştur.

Bu arada Türklerden de Kürtlerden de Hazret-i Musa’ya tabi olan şanslı müminler elbette vardır.

Bunlar ırken Yahudi değil dinen Musevîdirler..

Nitekim Yahudi Hahamlar Hazret-i Musa’ın getirdiği kitab olan Tevrat’ı tahrif edince (İçinden bazı şeyleri çıkarıp, bazı şeyleri ekleyip bazı şeyleri de değiştirince) yoldan çıkmışlardır...

Bundan sonra Hz. İsa gelmiş sapkın Yahudilerin tahrif ettiği inanç sistemini aslına döndürmüş ve yeni bozulmamış bir kitap getirmiştir.

Hazret-i İsa’nın davetini her ırktan benimseyen müminler olduğu gibi her Irktan reddeden münkirler de olmuştur...

O yüzden Türkleri ve Kürtlerin geçmişlerinde İsevî olma bahtiyarlığına ermiş olanlar olduğu gibi tahrif edilmiş olan museviliğe inanmaya devam edenler de olmuş veya şamanlık, putperestlik, ateşperestlik veya ateistliği tercih edenler de olmuştur...

Neticede İsevîlik inanç sistematiği ve bu sistemin İlahî kitabı İncil de yine Yahudier tarafından tahrif edilmiştir...

Sonrası Malûm: Hz. Adem’le başlayan hak din İslâmiyet peygamberler boyunca kavimlerden [b]“doğru yol”[/b]u isteyenlerce benimsene benimsene, istemeyenlerce reddedile edile Son Peygamber’e kadar gelmiş ve O’na vahyolunan Kur’an-ı Kerim’le “son ve mükemmel” şeklini alarak hükmü kıyamete kadar baki olmak üzere fert fert bütün insanlığa ve kavim kavim bütün kavimlere tebliğ olunmuştur...

Bu çerçevede Türkler ve Kürtlerin büyük çoğunluğu[b] “tebliğ olunan”[/b]a eksiksiz ve fazlasız olarak iman ederek müslüman olma şerefine nail olmuştur...

Zaten aslolan bu seçimdir...

Kişi ırkını seçemez ama imanını kendi seçer...

İslâm öyle bir inanç sistemidir ki; kişinin mensup olduğu ırk her ne olursa olsun, müslüman olduğu andan itibaren, soyuna sopuna ve geçmişte neler yaptığına bakılmaksızın diğer müslümanlarla KARDEŞ olur...

Tabiî ki ırkında bir hakikati var ve bu hakikatin hakkı da İslâm tarafından teslim edilmiştir:[b] “Kişi kavmini sevmekle kınanamaz”[/b]

Bu uzun girizgâhı niçin yaptık?

[b]“Delinin biri kuyuya bir taş atarmış, kırk akıllı insan bunu çıkaramazmış”[/b] ya...

Odatv’nin kuyuya attığı son taş olan "[b]BABANZADELER"[/b] başlıklı yazıyı kuyudan çıkarmaya çalışacak “kırk akıllı”ya belki bir katkımız olur ümidiyle, konu ile ilgili düşündüklerimizi aktarmaya çalışacağız...
Uzun bir yazı olacağa benziyor haberiniz olsun...

[i]Dipnot:

*Fatma Sibel Yüksek’ten samimî bir odatv eleştirisi: “Oda Tv, gelişmelerin kamuoyuna tek yanlı aktarıldığı bir medya ortamında önemli bir islev görmekte ve bizlere madalyonun diğer yüzünü göstermeye çalışmaktadır Kuru muhalefet değil habercilik yapıyorlar, önemli özel haberlere imza atıyorlar. (..) Ancak son zamanlarda kendilerine yakışmayacak bir tarz tutturdular. Bir “Biz yazmıştıkçılık” basladı. Neredeyse her haberin üstüne “Oda Tv yazdı, böyle oldu” ibaresini konduruyorlar. Bunu yapınca gerçekten öyle bile olsa, inanın olayın hiçbir değeri, hiç bir saygınlığı kalmıyor. Oda Tv’nin bu etkisini bırakın okuyucu takdir etsin. Siz yazdınız diye mukadderat değişmişse hayat bunu eninde sonunda kabul edecektir. Iddialı başlıkların altına rutin haberler veya sıradan yorumlar yazarak “tıklatma” hilesine başvurmak da Oda Tv’ye yakışmıyor. Maalesef bunu sık yapmaya basladilar.” Kaynak: Açık İstihbarat

** İnsan nedir/kimdir? Sorusunu merak edenler [b]Salih Mirzabeyoğlu[/b]’nun İbda Yayınevi tarafından yayınlanan şu eserlerine bakabilir:
[b]Madde Nedir?
İman Ve Tefekkür
İnsan (Erkek Ve Kadın)
İnsan (Büyük Doğu-İBDA) I - II[/b]

İbda yayınevi için: [url=http://www.ibdayayinlari.com/]http://www.ibdayayinlari.com/[/url] [/i][/font]
[font:6d51=Verdana]Kazyanak: [font:6d51='Times New Roman'][url=http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?p=3712&mforum=entellektuel#3712][color:6d51=#6699cc]http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?p=3712&mforum=entellektuel#3712[/color][/url][/font][/font]


En son AZYA tarafından Paz Nis. 18, 2010 2:00 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken Empty
MesajKonu: Geri: ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken   ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken EmptyPaz Nis. 18, 2010 1:37 pm

[b][url=http://millibirlikruhu.blogspot.com/2010/04/odatvnin-islam-ve-muslumanlarla-ilgili.html]Odatv’nin İslâm ve Müslümanlarla ilgili hazımsızlığı[/url] [/b]



[center][url=http://www.haber10.com/images/library/1964.jpg][img(200,150)]http://www.haber10.com/images/library/1964.jpg[/img][/url][/center]
[font:a840=Verdana][b][b][color:a840=#3d85c6]Odatv’nin İslâm ve Müslümanlarla ilgili hazımsızlığının gerçek sebebi nedir-2-[/color][/b]

Ertuğrul Horasanlı

Evet...

[b]“Odatv’nin kuyuya attığı son taş olan "BABANZADELER" başlıklı yazı[/b]”nın yazarı: [b]“Araştırmacı Salim MERİÇ”[/b]...

Salim Meriç hakkında internette herhangi bir bilgi yok...

Büyük ihtimalle müstear bir isim...

Bu konuda iki olağan şüpheli var; biri Yalçın Küçük, diğeri Soner Yalçın...

Üslûba bakıldığında Yalçın Küçük’ü listeden çıkarabiliriz...

Zira Yalçın Küçük, eşşek yükünden fazla malûmatını taşıyamadığı için bir paragraftaki cümleleri arasında bile tam bir insicam sağlayamıyor... Konudan konuya hoplayıp zıplarken başladığı konuyla bitirdiği konu arasında ne bir bağ ne de bir bağlantı kalıyor ve ortaya “ne ararsan bulunur derde devadan gayri” misali karışık bir salata çıkıyor... Yiyebilene aşkolsun...

Bu yazıdaki üslûp , Soner Yalçın’ınkine daha uygun...

Sinsi, yalan söylerken, sahte bağ ve bağlantılar kurarken ve bütün bu yazdıklarının kocaman bir yalan olduğunu bile bile soğukkanlılığını asla yitirmiyor... Profesyonel bir tetikçi gibi çok rahat dezenformasyon yapıyor... Gerçeği çarpıtıyor, bozuyor, tanınmaz hale getiriyor ve bundan özel bir zevk alıyor.. Kendisine verilen görevi başarmış bir profesyonelin tatmin duygusu gibi bir haz...

Yalçın Küçük...

Soner Yalçın...

Veya onların rahle-i tedrisinden geçmiş bir çömez...

İsimler o kadar da önemli değil...

Önemli olan yapılan iş: Yazılan yazı...

Ve bunun hangi amaçla yapıldığı...

Neydi Yazının başlığı: "BABANZADELER"...

İyi...

Dezenformasyon amacıyla yazılmamış -içinde yanlışlar olsa bile bizi kandırmak amacı taşımadığı için rahatlıkla içimize sindirebileceğimiz- bir kaç kaynağa gözatalım:

[i][Baban Aşiretleri ve Beyleri
Baban adının çeşitli beylikler için kullanıldığına dikkat çeken Minorsky’nin açıklamasına göre Babanlar’ın esas yerleri Küçük Zap’ın güneyinde, Şar-i Bazer merkezli bölgeydi. 18’inci yüzyıl sonunda başkentlerini Süleymaniye’ye taşıdılar. “Baban vilayeti” ve beyliğinden sözeden Şerefname, bu adın doğrusunun “Babani” olduğunu yazar. Bir yerde “Baban aşireti” diyerek bu adı bir aşiret veya aşiret grubunun adı gibi kullanır. Rozkan ve Hakkari aşiretlerinin de aslen Baban soyundan olduklarını söyleyen bir rivayetten sözeder. Baban beylerinden “Pir Budak Babani”/“Pir Budak bin Mir Ebdal” döneminde Larcan (İran’daki Lahican?), Şehrbazar, Kerkük gibi bugün İran ve Irak hudutları içine düşen çok sayıda yerin çevre aşiret veya beyliklerden ilhak edilip Baban Beyliği’ne dahil edildiğini kayddeder. Buna, bir rivayete göre Şehrezol’da oturan Mekri aşiretinin beylerinin de “Baban soyundan” olduklarını ekler. Şerefname’ye göre Baban beylerinin veya evinin soyu Pir Budak Babai’ye kadar gelmiş, bu tarihten sonra soyları kesilmiştir.
Bazı kaynaklarda “Kurmanclar” ve “Baba Kürdiler” (“Kurt Baba”) tarzında bir ayrımla karşılaşıyoruz. Bu kaynaklarda Asıl Kürtler’e “Baba Kürdiler” olarak referans verildiği anlaşılmaktadır. “Baba Kürdi” olarak referans verilenlerin Şerefname’nin Baban/Babani dediği grup veya topluluk olduğunu sanıyorum.][/i](*)

[i][BABAN AŞİRETLERİ
Şeref Han, “Baban aşireti”nden sözeder. “Baban” adının çeşitli beylikler için kullanıldığı uyarısında bulunan Minorsky, Babanlar’ın esas yerlerinin Küçük Zap’ın güneyindeki Şar-i Bazer başkentli bölge olduğuna işaret eder. Ama 1784’te Babanlar, yeni başkentleri olarak Süleymaniye’yi inşa etmişlerdir (Bkz. Minorsky, Kürtler, EI). Şerefname’ye göre Baban adının doğru şekli “Babani”dir. Şerefname’nin bu bölümündeki bilgilerden “Larcan vilayeti”nin daha önce Zerza aşiretine ait olup, sonraları Babanlar tarafından ele geçirildiğini öğreniyoruz. Arapça çevirmen Larcan’ın İran’da daha sonraları Lahican diye bilinen Eşnu ile Urmiye arasındaki bölge olduğunu tahmin eder. Babanlar, kendi beylerinden Pir Budak zamanında Mekri ve Bane aşiretlerine de boyun eğdirmiştir. Onların Erdelan, Sohran bölgesi ve Kerkük’te de ilhaklar yaptığı kayddediliyor.][/i] (**)

[i][BABANLAR veya BABANZADELER
BABANLAR veya BABANZADELER, XVII. yüzyıl ikinci yarısında Baba Süley man ile başlayan ünlü aile.Uzun yıllar ken di kurdukları ocağın mutasarrıflığını yaptı lar, ilk hükümet merkezleri Kala Çuvalan’dı. Baban ocağını ilk defa Fatih Ahmed adında birinin kurduğu, daha sonra zaptedilen civar kazaların idaresinin Süleyman Be ye verildiği söylenir (1669 ?). Daha sonra sırayle kardeşleri ve onların oğulları ocağın mutasarrıflığını yaptılar. Baban büyükleri arasındaki rekabet ve geçimsizlik, sonunda ocağın kaldırılmasına sebep oldu. Aile fert leri etrafa dağıldı.
XVIII. yüzyılda Abdurrahman Paşanın oğlu ibrahim Paşa Süleymaniye adiyle yeni bir şehir kurdu (1783). Fakat daha sonraları hanedanın başında bulunan Ahmed Paşa nın Koi yakınlarında Bağdatlı Necip Paşa ya yenilmesiyle bağımsızlıklarını kaybettiler (1830-1847). Süleymaniye’de eski Baban ha¬nedanından birçok torun bulunmaktaysa da sadece Süleyman Paşanın ve ibrahim Paşa nın torunlarına değerli topraklar miras kal dı.
Babanlardan birçoğu avukatlık mesleğinde ün yaptı, ayrıca yüksek mevkilerde bulu nan ve Irak hükümetinde bakanlık yapanlar da vardır, (M)][/i] (***)

Demekki neymiş?

“Babanzadeler” denildiğinde anlaşılması gereken ilk doğru bir Sünnî Müslüman Kürt aşiretinden sözedildiğiymiş...

Osmanlı topraklarındaki Süleymaniye şehrini kuran, Osmanlı’nın TC’nin ve Irak’ın entellektüel ve bürokratik, siyasî ve askerî alanlarında temayüz etmiş bir çok kıymetli insanın kökeni olan bir Kürt aşiretinden...

Bir Türk veya Kürt aşiret hem Sünnî müslüman olacak hem İslâm dünyasına seçkin insanlar yetiştirmiş olacak da bu dezenformatör takımın elinden yakasını kurtaracak ha?

İşte bu mümkün değil...

Onu buna ekleyip, bunu şundan çıkarıp, eğriyi düzleştirip, düzü eğriltip iila ki bir kulp takacaklar: [b]"Yahudi, gizli Yahudi, Ermeni, Mason..."[/b]

Maksat içimizdeki kan ve doku uyuşmazlığı içinde bulunduğumuz bizden görünen yabancıları teşhirse; bu kalıba rahatlıkla oturtulabşlecek binlerce [b]"yüce şahıs" [/b]ortada durur ve bunların hayranlık ve bağlılıklarına mazhar olurlarken...

Sıra Sünnî Müslüman seçkinlere gelince:[b] “Kesin Yahudidir... Muhakkak dönmedir...İllâki masondur.”[/b] Bunlar uymazsa “[b]besbelliki Ermenidir”[/b]...

Niçin?

Sünnî Müslümanlık seçkin insanlar üretmekten aciz, eblehlere, ayaktakımına, geri zekâlılara mahsus bir inanç sistemi midir?

Bunlara göre öyle olmalı ki; Emevîler, Abbas’iler, Selçuklular, Osmanlılar’la 4 büyük İmparatorluk kurmuş, bunun yanında sayısız devlet organizasyonunun altına imza atmış bu inaç sisteminin ileri gelenlerini karalamayı kendilerine iş edinmişler...

Şimdi Salim Meriç’in şu satırlarına bakalım:

[i][Kuzey Irak’ın Kürdistan bölgesinde 1160- ? yıllarında yaşayan Kabalist ve Talmudist, David Alroy, Selçuklu sultanına karşı isyan başlatarak, mesihliğini ilan etti. Alroy, İsrail mabedi (Süleyman Tapınağını) yeniden inşa edeceğini, Yahudileri sürgünden bir arada toplayacağını ve İsrail'i yeniden kuracağını ilan ediyordu.(Encyclopedia Judaica, David Alroy, Vol.2. Keter: Jerusalem 1972, p.5)][/i]

Bugünkü kuzey Irak’ın Kürdistan bölgesinde David Alroy isimli bir haham Selçuklu sultanına karşı isyan başlatarak kendini Meşiyah ilan ediyor...

Tarih: 1160...

Peki Yahudiler bu bölgeye ne zaman geliyorlar?

[i][İnanışa göre, M.Ö. 8.yy'da Asurlular'ın İsrail Krallığı'nı fethetmesiyle Kürdistan bölgesine yerleşen İsrailoğulları bir süre sonra Asur'un başkentine yerleştirildiler.][/i] Encyclopedia Judaica'da Roth C s. 1296-1299 (Keter: Jerusalem 1972)

Yani Kuzey Irak’taki Yahudi nüfus o bölgenin yerlisi değil...

Asurlulardan kaçan bir grup mülteci..

Yahudi kaynakları bunlardan[b] “Kürdistanlı Yahudiler” [/b](הדות כורדיסתאן‎; Yehudot Kurdistan) olarak bahsediyor. Kürtler de aynı anlamda [b]“Kurdên cû”[/b] diyor...

Burada altını çizmemiz gereken şey ne?

Demek ki, bugün [b]“Irak Kürdistanı”[/b]ın denilen coğrafyada, o gün baskın demografik unsur Kürtlermiş. İşte bu yüzden de Yahudi kaynaklar bile -bu dezenformatör takımının uydurduğu [b]“Kürt Yahudisi”[/b] tabirini değil- [b]“Kürtdistanlı Yahudi”[/b] tabiri kullanılıyor. Zaten onlardan bugüne gelenlerin tamamına yakını da İsrail kurulduktan sonra (250 bin kişi) oraaya göç etmiş bulunuyor.

O bölgede Hazreti Musa’nın davetini benimsemiş Kürtrlerin bulunması ihtimalinden bahsetmiştik, ancak buna dair herhangibir bilgi veya belge de ortaya konulmuş değil.

Kürt kaynakları ise Kürtlerin Musevîlikten değil, Yezidilikten İslâma geçtiklerinden bahsediyor.

Zaten [b]“Kürt Yahudi”[/b] tabiri, Yahudilerin ırklarını dinlerinin ayrılmaz bir parçası olarak görmeleri, dinlerini [b]“seçilmiş ırk”[/b]larına mahsus bir din telakki etmelerine de aykırıdır ama...

Bütün Kürtleri, kökenlerinin Yahudi olduğuna ikna etmekle [b]“görevli”[/b] bu dezenformatörler -bunu da biliyor da söylemek “işleri”ne engel olduğu için- söylemiyorlar...

[b]“Kripto Yahudi”l[/b]ik mevzuuna gelince; Selanik Dönmelerini takiyye yaptkları için Yahudi saymayan Hahambaşılıklar [b]“Kürt görünümlü Yahudiler”[/b]e niçin ayrı bir prosedür uygulasınlar ki.?.

Ama dezenformtör takımı bütün bunları da bilmiyor değil...

Kuzey Irak’ın üç büyük Kürt aşireti Barzaniler, Bedirhanlar ve Babanzadelerler Yahudi olunca ...

Geriye ne kalıyor?

Kuzey Irakta’ki [b]"ikinci İsrail"[/b], vatana millete hayırlı olsun...

İşte onların asıl görevi buna yardımcı olmak...

Barzani aşiretinin başında bulunan Mesut Barzani ve saz arkadaşlarının ABD ve İsrail ile yakın işbirliğine kızdıkları için [b]“meğerse Yahudiymiş P...ler” [/b]diye bu uydurma iddialardan kendilerine sahte teselli üreten müslüman-milliyetçi-muhafazakâr kesim bakalım bu tutumlarıyla ikinci İsrail’in temellerine harç döktüklerini ne zaman anlayacaklar?..

Barzaniler de , Bedirhanlar da, Babanzadeler de bin küsur yıldır Sünnî Müslümandırlar...

İçlerindeki hainlere rağmen öyle kalmaya da devam edecekler...

Mesut Barzani ve adamları ABD ve İsrail ile işbirliği yapıyor da Recep Tayyip Erdoğan ve adamları yapmıyor mu?

Bu sakat mantıkla onlara da [b]“kripto Yahudi”[/b] demeleri gerek miyor mu?

Ama demiyorlar...

Niye ki?

Önce [b]“Yahudi Kürdistan”[/b] sonra [b]“Yahudi TC”[/b] mi?

Yoksa TC mevzuuna zaten halledilmiş gözüyle mi bakıyorlar?..

Aslında TC’de her şeyi [b]“hallettiler”[/b] de...

Sünnî Müslümanlığı bir türlü halledemediler...

Daha doğrusu Sünnî Müslümanlık Büyük Doğu-İbda Fikriyatı ile dimdik ayakta durmaya devam ediyor...

Teslim alamadıkları son Sünnî kale bu...

Bu yüzden de [b]“davadan dönenlere”[/b] devletin en üst makamlarını bonkörce ikram ediyorlar...

Aynı sebeple [b]“BABANZADELER"[/b] başlıklı yazılarında resim olarak Müslüman ve Türk olduğunu düşmanlarının bile kabul ettiği Enver Paşa ve Necip Fazıl Kısakürek’i kullanıyorlar ve lâfı döndürüp dolaştırıp Neslihan Hanım yoluyla merhum Üstad’a getiriyorlar...

[i]Dipnotlar:

* [url=http://www.desmalasure.de/09/1229740808/index_html?dateiname=1229741532]http://www.desmalasure.de/09/1229740808/index_html?dateiname=1229741532[/url]

** [url=http://www.karakocan.info/tr/index.php?option=com_content&task=view&id=2123&Itemid=1]http://www.karakocan.info/tr/index.php?option=com_content&task=view&id=2123&Itemid=1[/url]

*** [url=http://www.vik2.com/babanlar-veya-babanzadeler/]http://www.vik2.com/babanlar-veya-babanzadeler/[/url][/i]

(Devam edecek) [/b][/font]
[font:a840=Verdana][b]
[/b][/font]
[font:a840=Verdana][b]Kaynak: [font:a840='Times New Roman'][url=http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?t=2606&mforum=entellektuel][color:a840=#6699cc]http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?t=2606&mforum=entellektuel[/color][/url][/font][/b][/font]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken Empty
MesajKonu: Geri: ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken   ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken EmptyCuma Nis. 30, 2010 12:05 am

[b]Odatv’nin İslâm ve Müslümanlarla ilgili hazımsızlığının gerçek sebebi nedir-3-[/b]

Ertuğrul Horasanlı

[img]http://www.taraf.com.tr/fotoraflar/20trfs1ayse.jpg[/img]

Şerefname’ye göre Baban adının doğru şeklinin [b]“Babanî” [/b]olduğunu 2. bölümdeki iktibaslarda görmüştük...

Nedir [b]“Babanî” [/b]?

[b]“Baban” [/b]lı...

Peki Baban neresidir?

İkinci bölümdeki iktibaslardan Baban’ın [b]“Küçük Zap’ın güneyinde, Şar-i Bazer merkezli bölge”[/b]de olduğunu da görmüştük...

Yine aynı iktibaslarda Şerefname’nin, [b]“Bir yerde ‘Baban aşireti’ diyerek bu adı bir aşiret veya aşiret grubunun adı gibi kullan”[/b]dığını, [b]“Rozkan ve Hakkari aşiretlerinin de aslen Baban soyundan olduklarını söyleyen bir rivayetten söz”[/b]ettiğini, [b]“Baban beylerinden ‘Pir Budak Babani’/’Pir Budak bin Mir Ebdal’ döneminde Larcan (İran’daki Lahican?), Şehrbazar, Kerkük gibi bugün İran ve Irak hudutları içine düşen çok sayıda yerin çevre aşiret veya beyliklerden ilhak edilip Baban Beyliği’ne dahil edildiğini kaydedererek. Buna, bir rivayete göre Şehrezol’da oturan Mekri aşiretinin beylerinin de ‘Baban soyundan’ olduklarını ekle”[/b]diğini de görmüştük.

Bütün bunlardan ilk anlamamız gereken şey nedir?

Babanlar basit bir Kürt aşireti değil, [b]"ana aşiret"[/b] (aşiretler doğuran aşiret) olduğu gibi aynı zamanda [b]"baba aşiret[/b]"tir. Yani kendinden olmayan kürt boylarını da himayesine alarak bünyesine katmıştır...

Yani?..

Babanlara atılacak bir çamur büyük bir Kürt kitlesini de kirletecektir...

Bu yüzden Babanların hedef seçilmesi amatör bir araştırmacının tesadüfî seçiminden ziyade Kürtler üzerinde hesabı olan profesyonel bir güç merkezinin uzun inceleme ve araştırmalar sonucu yaptığı bir seçime benziyor.

Yazının art niyetli, dezenformasyon amaçlı oluşu şuradan belli ki, konu bir Kürt aşireti olmasına rağmen ne Kürtçe lûgât, ne Şerefname, ne Minorsky (*), ne Kürt mezarlıkları var...

Ya ne var?

İbranice lûgat var!...

Neymiş ibranice’de [b]“baba”[/b] diye bir kelime varmış...

Eee?

İşte Baban kelimesinin kökeni buymuş: Yuh yahu, yuh!..

Bir Kürt aşiretinin ismini araştırıyorsun ama Kürtçe, Türkçe, Farsça, Arapça lügatların yanından bile geçmeden, kafadan İbranice lûgata dalıyorsun...

Siz [b]“böyle bir araştırmada iyiniyet vardır”[/b] diyebilir misiniz?

Halbuki Kürt kaynaklar üzerinde basit bir araştırma yapsan, benim bulduğumu sen de kolaylıkla bulabilirdin: [i][Bazı kaynaklarda [b]“Kurmanclar”[/b] ve [b]“Baba Kürdiler”[/b] ([b]“Kurt Baba”[/b]) tarzında bir ayrımla karşılaşıyoruz. Bu kaynaklarda Asıl Kürtler’e [b]“Baba Kürdiler”[/b] olarak referans verildiği anlaşılmaktadır. [b]“Baba Kürdi” [/b]olarak referans verilenlerin Şerefname’nin Baban/Babani dediği grup veya topluluk olduğunu sanıyorum.] [/i](**)

Ayrıca...

[b]“Baba”[/b] kelimesinin en çok rastlanabilaceği lügat Türkçe değil mi? Bu lûgatta [b]"senin baban"[/b] anlamında [b]"BABAN"[/b] kelimesi de varken...

Babanları, Türk yapmaya kalkmıyorsun ama kolayca Yahudi yapıveriyorsun...

Aynı [b]“baba”[/b] kelimesi Türkçedeki anlamıyla [b]“papa”[/b] olarak hemen bütün Batı dillerinde de mevcutken, baba kelimesiyle İbraniceyle kurduğun bu ilişkiyi, o dillerle niçin kurmuyorsun?

İbranice lügatta [b]“baba”[/b] kelimesini bulan[b] “araştırmacı yazar”[/b](!)ımız, bilimsel araştırmasını tek bir [b]“delil”[/b](!)e bağlamıyor tabiî...

Başka ne yapıyor?

Okyanusu aşarak New York’taki Yahudi mezarlığına dalıyor ve başlıyor araştırmaya...

Aman Allahım o da ne?

[b]“SHARLEY BABA”[/b] ve [b]“BABA LEVY”[/b] yazan iki mezar taşı uzaktan araştırmacı yazarımıza el sallayor mu?...

Tamam mı, gördünüz mü?

İbranice lügatta [b]“Baba”,[/b] New York Yahudi mezarlığı’nda da iki adet mezartaşında yine [b]“Baba”[/b]...

Daha n’olsun?

Çamur atmak bu kadar kolay yani...

[b]“Babanzadeler görevi"[/b] başarıyla tamamlanmıştır sayın amirim, yüce MOSSADIM...

Araştırmacım yazarım benim...

Madem iddiana mezar taşlarından delil arıyorsun...

Niçin öncelikle, Kürdistan’daki mezar taşlarına, Türkiye’deki mezar taşlarına bakmıyorsun da...

Taaa, New York’lara gidip Yahudi mezarlıklarınında kendini helak ediyorsun?

Bu arada...

İbranicede [b]“Baba”[/b] kelimesinin anlamının [b]“gözbebeği”[/b] olduğundan neden sözetmiyorsun?

O mezartaşlarındaki [b]“SHIRLEY BABA”[/b]yı [b]“GÖZBEBEĞİM/İZ SHIRLY”[/b], [b]“BABA LEVY”[/b]İ de [b]“GÖZBEBEĞİM/İZ LEVY”[/b] olarak da anlaşılabileceğini düşünmeyelim diye mi?

Aynı yazar aynı hileyi kullanarak, başka bir yazısında Barzan’lı demek olan [b]“Barzanî”[/b] kelimesinin Barzan’lı Yahudilerin mezartaşlarında bulunmasından yola çıkarak büyük bir Kürt aşireti olan “Barzanî”lerin de Yahudi olduklarını öne sürüyor ki; Barzanîler dindarlıkları ile tanınan, Sünnî Müslüman ve Nakşîbendi oldukları bilinen bir Kürt aşiretidir. Aşiretin bugünkü yönetcilerinin ABD ve İsrail ile yakın ilişki içinde olmaları (hainlik)başka şey, ırken Yahudî veya gizli/dinen kripto Yahudi olmaları (münafıklık) başka şey dir.

Neyse bu bahsi kapatmadan içinde Kürtçe [b]“ Baba”[/b] ve [b]“Baban” [/b]kelimelerinin geçtiği, -Güney Kürdistan hükümetinde de bir dönem Kültür Bakanlığı yapmış olan- şair Şêrko Bêkes’ten küçük bir iktibas yapalım:

[i][Bizde tarihçiler yetişmedi. Yazılı tarihimizin geçmişi çok geriye gitmiyor. Ama biz şiirimizde Kürtlerin sosyal hayatına ve tarihine ait birçok şeyi öğrenebiliyoruz. Şiir en eski sanat dalıdır. Kürtlerde özellikle yazıya geçilmeden önce dengbêjler de dahil olmak üzere sözlü edebiyat çok gelişkindi. Biz bu sözlü edebiyattan, şiirlerden, şarkılardan Kürtlerin tarihleri ve sosyal yaşamları konusunda önemli bilgiler elde edebiliyoruz. Edebiyat tarihi yazılı tarih olarak kabul edilir. Eğer bahsedilecek olursa binli yıllarda yaşamış olan [b]Baba Tahir Hamedanî [/b]ile başlayabiliriz. Baba Tahir bin yıl önce şiirler yazmıştır. Ömer Hayyam'dan önce rubailer yazmıştır. Bu Kürt şiirinin zenginliğinin bir ölçütüdür. [b]Baba Tahir[/b]'in rubailerini Kürt şiirinin başlangıcı sayabiliriz. Kürt tasavvuf şiirinin başlangıç noktasını [b]Baba Tahir [/b]oluşturuyor. 1900'lü yıllara geldiğinde Kürt edebiyatının önemli eserler yaratan Kürt edebiyatçıları artık vardı. Bunlardan biri Mela Cizîri'dir mesela. Önemli bir takım gelişmeler bu dönemde göze çarpıyor. Özellikle Botan yöresinde konuşulan lehçe Kurmancî idi. Etkin dilde Kurmancî'ydi ve Kürt şairleri bu lehçede önemli eserler yarattılar. Biz onların eserlerinden Kürt şiiri ve tarihi noktasında önemli bilgilere ulaşabiliyoruz. Daha sonraki dönemde İran'da etkili olan Erdelan Beyliği var. Burada hakim lehçe Goranî lehçesiydi. Burada da Havraman şairlerinin önemli eserler yaratmış olduğunu görüyoruz. Daha sonra Süleymaniye'de [b]Baban Beyliğ[/b]i'nin kurulmasının ardından da onların şiir ve edebiyattaki etkisini görüyoruz. Bu dönemin en önemli şairleri Salim, Kurdî ve Nali'dir. Onların yarattıkları eser ve kullandıkları lehçe, hala benim de kullandığım ve Soranî dediğimiz lehçedir.][/i] (***)

[i]Dipnotlar:

* Vladimir Feodoroviç Minorsky (d. 5 Şubat 1877 - ö. 25 Mart 1966): Fars ve Kürt tarihi, edebiyatı, coğrafyası, kültürü hakkında araştırmalar yapan Rus kökenli oryantalist araştırmacı. 1900 yılında Moskova Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 1903’te Lazarev Doğu Dilleri Enstitüsü’nü bitirdikten sonra, Rusya Dışişleri Bakanlığı’nda diplomasiye atıldı. İran ve Türkiye’de bazı görevlerde bulundu. Bu ona bu ülkelerde konuşulan dilleri öğrenme imkanı verdi. Ayrıca bu ülkelerdeki Kürtlerin hayatını yakından gözlemleme fırsatı buldu. Bu gözlemlerden bazılarını kitaplaştırdı. Ekim Devrimi’nden sonra 1919’da Fransaya göç etti ve 1930’da İngiltere’ye yerleşti. İngiltere Bilimler Akademisi ile Fransa Bilimler Akademisi’ne üye oldu. İslam Ansiklopedisi’nin birçok maddesini yazan Minorsky, tarih, coğrafya ve din konularında onlarca eser yazmıştır. Kürtler hakkında dilimize de çevrilmiş kitablarından bazıları şunlardır: vardır. Kürtler ve Kürdistan, Musul Sorunu, Hududü'l-Alem Mine'l-Meşrik İle'l-Magrib, Kürt Milliyetçiliği

* * Bkz: [url=http://www.desmalasure.de/09/1229740808/index_html?dateiname=1229741532][color:d929=#006699]http://www.desmalasure.de/09/1229740808/index_html?dateiname=1229741532[/color][/url]

*** Bkz: [url=http://www.yilmazguney.eu/Yazdir.asp?id=481][color:d929=#006699]http://www.yilmazguney.eu/Yazdir.asp?id=481[/color][/url]
[/i]
(Devam edecek)

Sıradışı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken Empty
MesajKonu: Geri: ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken   ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken EmptyCuma Nis. 30, 2010 12:07 am

Odatv’nin İslâm ve Müslümanlarla ilgili hazımsızlığının gerçek sebebi nedir-4-

Ertuğrul Horasanlı

[img]http://www.kurdistantime.com/wp-content/uploads/2006/11/ruha-kurt-direnisciler-1917.jpg[/img] [i](Kurtuluş Savaşı sırasında Urfa'da ellerinde silahlarıyla Kürt Direnişçiler görülüyor. Bu fotoğrafı ilginç kılan ise arkada en sağdaki direnişçinin bir kadın olması.)[/i]

Geçen bölümlerdeki iktibaslarda BABANLARIN kendi[b] “ocak”[/b]larını kurdukları, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu ocaklarda [b]“mutasarrıflık”[/b] yaptıklarını ve Süleymaniye’yi kurarak burasını kendilerimne başkent yaptıklarını ve bu dönemde [b]“Baban Beyliği”[/b]nden sözedildiğini görmüştük.

Şerefname’de [b]“mîrlik,beylik, hükümet” [/b]gibi terimler de kullanılmaktadır

Şimdi O dönemdeki Osmanlı idarî sisteminde [b]“ocak, mutasarrıflık, beylik (mirlik) ve hükümet” [/b]nedir onu görelim:

[i][ [b]OSMANLI İDARİ TAKSİMATI:[/b] Osmanlı Devletinde idari taksimat eyalet ile başlar. Bu sistem içerisinden aşağıdan yukarıya doğru sıralama yapılırsa, köy, kaza, sancak ve Beylerbeylik şeklinde idari, askeri, bir taksimata tabi tutulmuştu. Beylerbeylik ilk dönemde bir tane idi ve bütün ordu işlerinden sorumlu olup hükümdardan sonra onun sözü geçerdi. Rumeli de fetihlerin genişlemesi üzerine, beylerbeylik Rumeli ve Anadolu olmak üzere ikiye ayrıldı. Osmanlı Devleti genişledikçe ve zamanın şartlarına göre bu eyaletlerin sayısı artmıştı. Tanzimat devrinde mülki taksimat Eyalet ve Livalara “sancak” taksim edilmişti. Avrupa’da, Asya’da ve Afrika’da toplam 35 eyalet bulunmakta idi. Avrupa topraklarında 15 eyalet 42 liva, Asya topraklarında 17 Eyalet 83 liva ve Afrika topraklarında da 3 eyalet 17 liva vardı. Eyaletlerin toplamı 35, Livaların 142, kazaların 1320 idi.
Devletin idari taksimatı III.Murad zamanında Kaza, Sancak ve Vilayet olarak belirlenmiştir. Nahiye’de “Nahiye Müdürü”, Kaza’da “Kaymakam”, Sancak’da[b] “Mutasarrıf[/b]”, memurları bulunurdu. Mülkî taksimatında mutasarrıf idaresinde bulunan memleket parçasına sancak yerine Liva’da denilirdi.
[b]Osmanlı İdari Taksimatı İle İlgili Bazı Terimler:[/b]

[b]Beylik/Sancakbeyliği:[/b]
Osmanlı Devleti'nde eyalet teşkilatıyla tımar usulünün uygulandığı zamanlarda, beş-on ilçelik yerin mutasarrıfı ile sipahisinin idare amirine verilen addır
Sancak beyleri, işgal ettikleri sancakların önemine göre derecelere ayrılmışlardı Dirliği dört yüz bin akçaya varan sancak beyi, beylerbeyi olabiliyordu Sancak beyleri, beylerbeyleri gibi emeklilik hakkına sahiptiler Altmış bin akçe ile emekli olurlardı Ayrıca evlatlarına zeamet verilirdi Sancak beylerine [b]"Ümera"[/b] da denilirdi Bunlar, sancaklarındaki davalara bakar, şeriat hükümlerine göre karar verirlerdi Mutasarrıflar çağrıldıkları zaman, emrindeki kapı halkı ile beraber savaşa gitmek zorunda idiler. Mukâtaaların denetimi ve iltizam işleriyle de doğrudan ilgileniyorlardı. Ayrıca şehirde bulunan bazı dînî ve sosyal yapıların, su yollarının tamiri ve bakımı, herhangi bir âfet anında halkın ihtiyaçlarının karşılanması, sancakta görev yapacak idareci ve vazifelilerin atanması için takrir yazılması, âyan-ı vilâyetle birlikte esnafın sattığı mallarla ilgili narh konulması gibi pek çok idarî, askerî, ekonomik ve sosyal içerikli görevler üstleniyorlardı.

[b]Hükümet:[/b] Osmanlılarda sancakların yanında Hükümet olarak adlandırılan ve idarenin mahalli beylere bırakıldığı ocaklık suretiyle tevcih edilen sancaklar da vardı. Bunlar defterlere Livâ yerine hükümet olarak kaydedilmişti.[b]“Hükümet sancaklar”[/b]ın, kanunla belirlenmiş statüleri, tabii olarak Osmanlı Devleti’ne bağlılıkların ölçüsünde geçerli idi. Diyarbekir, Van ve Bağdat eyaletlerinde rastlanan hükümetlerin ihdas sebebi buradaki mahalli beyleri devletin resmi görevlisi yaparak bir ölçüde merkezi otoriteye tabi kılmaktı.
[b]“Hükümet sancaklar”[/b]ı, kanun hükmünde belirlenerek bu muhtariyet şeklinde de anlaşılmaktadır.Buraların idaresi kuru bir mülkiyet ile mahalli beylere bırakıldığı ve uygulamada diğer sancaklar gibi muamele gördükleri de tesbit edilmiştir.

[b]Yurtluk– Ocaklık:[/b] Bu tabirler, Bir yerin gelirinin birine tevcihi için kullanılmaktaydı. Yurtluk yalnız kayd-ı hayat şartıyla tasarruf edildiği halde Yurtluk ve ocaklık İrs yoluyla da tasarruf edilirdi. Kendisine bu şekilde bir arazi geliri tevcih olunan resmen o yerin sahibi değildi. Araziyi satamaz, bağışlayamaz, vakfedemezdi. Yalnız o yerin şer’i ve örfi vergisi kendisine ait olurdu. Tımardan farkı, mutlaka bir hizmet karşılığında verilmesinin şart olmaması, tevcihin geri alınmaması sahibinin idari ve bazı şartlarda bir dereceye kadar bir kısım kazai hakları da haiz bulunması idi. Bu sistem müstakil beylerden zapt edilen yerlerde sadakat ve bağlılıkların görülen beylere hanedanların uhdelerinde bırakılmak ve daha ziyade imparatorluğun şark hudutlarında yerli Beylere ve beyzadelere bulundukları yerler o adlar tevcih alınmak suretiyle tatbik olunmuştur. Tanzimat sıralarında lağvedilerek buna mukabil kendilerine maaş bağlanmıştı

[b]Mutasarrıf:[/b] XVIII. ve XIX. Yüzyılda Sancaklara [b]“Mutasarrıf”[/b]lar tayin edilmeye başlanmıştır. [b]“Mutasarrıf”[/b] böylece sancağın en yüksek âmiri manasını kazanmıştır. Mutasarrıfın idaresinde olan sancaklara, bazen[b] “Mutasarrıflık” da denilirdi.[/b].][/i] *
Osmanlı idarî sisteminin unsurları olan mutasarrıf ve/veya beylerin hem mülkî (idarî) hem askerî hem de kazaî(adlî) görev ve yetkileri bulunduğundan bu ünvan, yetki ve görevlerin gayrımüslimlere verilemiyeceği açıktır.

Yani Yahudi dinine mensup hiç kimse (ve aşiret) Osmanlı sisteminde mirlik, beylik, mutasarrıflık, hükümet sıfatlarına haiz olamazdı.

Bu kısacık tarihî bilgi bile Bütün büyük Kürt aşiretlerini bir kalemde Yahudi ilan eden “araştırmacı yazar”(!)ı açıkça yalanlamakdır.

“Araştırmacı-yazar(!)” buna şöyle bir itirazda bulunabilir:

- “Ama ben bunların açık Yahudi olmayıp “krito-gizli Yahudi” olduklarını iddia ediyorum...”

Öyle mi?

O zaman önce şunu öğreneceksin...

Soyadı Kanunu çıkıncaya kadar bu ülkede yaşayan herkes soyunu, boyunu, aşiretini, sülalesini -bin yılı aşan zamanlara kadar geriden başlayan soyağaçlarına sahip oldukları için- ezbere biliyordu...

Böyle bir sosyo kültürel alt yapıya sahip olan insanların veya bu insanların devletinin insanların soyları sopları veya dinleri mezhepleri konusunda bu kadar büyük çapta bir kriptoluk/gizlilik/üçkağıdı farketmemeleri imkânsızdır....

İki insanın ilk karşılaştıklarında selâmdan sonra birbirlerine sordukları ilk sorunun [b]“Nerelisin?”[/b] ve [b]“Kimlerdensin?”[/b] olduğu bir kültürde bu çapta bir kriptoluk mümkün mü?

Ama kendi topraklarının kültüründen kopuk veya yabancı bir kültüre mensupsan...

Bunu nereden bileceksin?

Madem “Araştırmacı-yazar”sın ve madem içinde yaşadığın toplumun nasıl bir sosyo kültürel tarihi dayanakları olduğundan habersizsin...

Yakına gel...

Yakın tarihe...

Meselâ bu Soyadı Kanunu niçin çıkarıldı?

Soyadı Kanunu'ndan önce herkes kendi soyunu, sopunu, sülalesini, nereden geldiğini, etnik ve dini kökünü çok rahat biliyor iken...

Şimdi durum nedir?

Kimin kim olduğundan kimin haberi var?..

Soyadı Kanunu -bize ilkokullarda anlattıkları gibi- insanların soyunu sopunu karıştırmamaları için çıkarıldıysa bu konudaki bu kargaşa nasıl ve niçin doğdu?

Madem maksat soy sop bigilerine bir çeki düzen vermekti; ailelerin mensup oldukları sülale, boy veya soylarına aidiyetlerini belirten lâkap, ünvan ve sıfatları soyadı olarak seçmelerine izin vermek yerine; nüfus memurlarına dağıtılan üçyüz beşyüz saçma sapan kelimeden ibaret liste dışında soyadı alınmasına niçin engel olundu?

Ne demek?

Paşakay, Yalçın, Küçük, Topal, Çolak, Çıplak, Tüzmen, Tüzemen, Boyner, Bezmen, Barut, Ateş, Beyaz, Pembe vb...

Benzeri bir yığın uydurmasyon soy isimlerinin o ailelerin sülaleleriyle, aşiretleri, boyları ve soylarıyla...

Yani tarihî kökleri, etnik ve dinî aidiyetleriyle ne ilgisi var?

Bu kargaşadan kimler istifade ederek araziye uydu?

Kimlere etnik ve dinî aidiyetleri araştırmak gibi eskiden çok kolay olan bir [b]"iş"[/b] imkânı doğdu?

Kimler bu durumdan kendilerine vazife çıkararak ve bu kargaşanın artarak sürmesini sağlayacak tarzda [b]“onlar da bunlar da, şunlar da, sizler de, bizler de, kısacası hepimiz aslında kripto Yahudiyiz”[/b] sonucunu doğuracak “araştırmacı-yazarlık(!)”lara başladı...

Osmanlı coğrafyasındaki bütün Sünnî Müslüman (Türk, Kürt, Arnavut, Arap, Boşnak, Çerkez, Tatar, Özbek, Türkmen vb.) kavimlerin aslında Yahudi oldukları sonucunu doğuracak ısmarlama araştırma(!)lar kaleme alan bu tür “araştırmacı-yazar(!)ların, sözkonusu kavimlere ve bu kavimlerin ortak paydası ve İnancı olan Sünnî İslâmlığa hizmet ve katkı olsun diye bu işi yapmadıkları ayan beyan görünür bir hakikat olduğuna göre...

Bunların gerçek maksatları, kime ve neye hizmet ettiklerine dair bir fikri/kanaati olan kimse yok mudur bu ülkede?

Ki...

Bunlar bu kadar rahat atmasyonculuk yapabilmektedir?

Dipnot:
* Bu bilgiler aşağıdaki kaynaklardan kısaltılarak derlenmiştir:
Karal, E. Ziya, Osmanlı Tarihi, VI. Cilt TTK. Yayını 1983 Ankara s.128
[url=http://www.forumacil.com/turk-islam-tarihi-kulturler/130099-sancakbeyi-nedir-tarihi-sozluk.html][color:9451=#006699]http://www.forumacil.com/turk-islam-tarihi-kulturler/130099-sancakbeyi-nedir-tarihi-sozluk.html[/color][/url]

[url=http://www.turkcebilgi.com/][color:9451=#006699]http://www.turkcebilgi.com/[/color][/url]

(Devam edecek.)

Sıradışı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ODA TV VE Anti-Emperyalist Cephenin Kurulmasında Dikkat Edilmesi gereken
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» YENİ BİR EMPERYALİST BLOK MU?
» Bozulmamak için dikkat
» DEVRİM VE SAVAŞ SÜRECİ
» ATEŞKES SONA MI ERDİ?
» Emperyalist ABD nin Katil Ordusu,...BLACKWATER

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AKINCILAR :: UMUMİ :: Siyaset :: Ve Diğer (Siyaset)-
Buraya geçin: