DOLMABAHÇE DOSYASI: PEARSON HAZIRLATTI, TAYYİP ERDOĞAN BÜYÜKANIT'IN ÖNÜNE KOYDU
15.08.2011
--------------------------------------------------------------------------------
http://www.ordumillet.com/Content.aspx?haberID=1422&B=dolmabahce-dosyasi-pearson-hazirlatti-tayyip-erdogan-buyukanitin-onune-koydu-Aydınlık gazetesi, 28 - 29 - 30 Mart günlerinde Dolmabahçe Dosyası'nı tefrika halinde yayımladı. (Özet halinde tüm bölümler)
ABD Büyükelçisi Robert Pearson, orgeneraller Aytaç Yalman, Şener Eruygur, Çetin Doğan, Hurşit Tolon, Fevzi Türkeri, Tuncer Kılınç ve Yaşar Büyükanıt'ın Amerikan menfaatlerine karşı çıktıklarını tespit ediyor ve karşı hamle olarak bu orgenerallerle diğer bazı üst rütbeli subaylar hakkında CIA ajanları vasıtasıyla bilgi topluyor.
Kendi deyimiyle "özel kaynak verileri" olarak adlandırdığı bu bilgileri kripto vasıtasıyla Amerika'ya gönderiyor.
Pearson, Amerika'ya gönderdiği 22 Mart 2003 tarihli telgrafında bu konuyu ayrıntılı olarak şöyle anlatıyor:
*****
Telgraf metni:
"... (Türk generaller) Tayyip Erdoğan’ın davranışlarından büyük rahatsızlık duymaktadır.
R. Tayyip Erdoğan güçlü bir müttefiğimizdir.
Orgenerallerin tutum ve duruşu, Amerikan menfaatlerinin korunması ve devamı açısından engelleyici olmaktadır..
Orgeneral Hilmi Özkök’ün sadakatli duruşu mutlaka sahiplenilmelidir.
Muhalif orgeneraller, Orgeneral Hilmi Özkök’ün çizgisine itiraz etmektedirler...
Tayyip Erdoğan'ın siyasi kavrayışı ve bölge ülkeleri ile Türkiye içindeki yüksek orandaki halk desteğinin kalıcı desteğe dönüşmesi mutlak destek olarak değerlendirilmelidir.
Erdoğan, kendisine desteğin devamı halinde, ABD’nin bir müttefiği olarak, Ortadoğu ve Irak dahil olmak üzere Türk hava sahasını, kara ve demir yolları ile Mersin ve İskenderun limanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir.
Zaten zaman içerisinde bu imkanların büyük bölümü gerçekleşti,
Bölgedeki hava hareketimize yeterince katkı sağlandı.
Ancak Türk ordusundaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli engellenmek istenmekteyiz.
Bu subaylarla ilgili özel kaynak verilerimiz CRT (kripto) olarak gönderilmiştir.
Bu dosya ile ilgili veri toplamalarımnız devam etmektedir.
Amerikan menfaatlerine karşı çıkan Org. Aytaç Yalman, Org. Şener Eruygur, Org. Çetin Doğan, Org. Hurşit Tolon, Org. Fevzi Türkeri, Org. Tuncer Kılıç, Org. Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün emir ve talimatlarına uymadıkları gibi, Org. Hilmi Özkök'e her an muhtıra verebilirler.
Bu bakımdan değerlendirildiğinde güçlü bir medya grubunun oluşturulmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu ihtiyaç acilen giderilmelidir.
Bu konu Recep Tayyip Erdoğan ile paylaşılmış olup "gereğinin değerlendirileceği hakkında olumlu değerlendirmelerin yapıldığı ve yapılacağı" teyidi alınmıştır."
17 No.lu klasördeki mevcut bilgi ve belgelerin incelenerek değerlendirilmesinde büyük yarar vardır.
Yaşar Büyükanıt hakkındaki bilgi ve belgelerin R. Tayyip Erdoğan'a ulaştırılmasının onayı gerekmektedir.
Gelişmelerin ışığında veriler değerlendirilecektir.
A,B,C,D,E,F,G kodlu klasörlerin içeriğinin tensibi ve uygulanması için 500 kişilik özel adamların devreye sokulması gelişmelere göre değerlendirilmelidir.
Onay bekliyorum.
Pearson"
*****
ABD menfaatlerine karşı çıkan orgenerallerle ilgili A,B,C,D,E,F,G kodlu klasörler daha 2003'de hazırlanmış ve kripto ile Amerika'ya gönderilmiş.
Bu klasörlerin uygulanması için devreye sokulmasını istediği 500 özel adam, o sırada Türkiye'de bulunan CIA ekibi. Pearson, özellikle Büyükanıt'a ait 17 No.lu klasöre vurgu yapıyor.
(5 Mayıs 2007'de Dolmabahçe'de Büyükanıt'ın önüne konan dosyanın önemli bölümünü bu 17 No.lu klasör oluşturuyor.)
Pearson'un 2003'te Amerika'ya çektiği bu telgraftan sonra muhalif orgenerallere CIA merkezli operasyonlar başlatılıyor.
Org. Tuncer Kılınç 2004'te Özel Kuvvetler binası inşaatındaki yolsuzluk suçlamasıyla yıpratılmaya çalışıldı.
Org. Büyükanıt Kara Kuvvetleri Komutanı iken 2006'da Şemdinli Kitapevi tertibiyle soruşturmaya maruz kaldı.
Diğer orgeneraller Ergenekon ve Balyoz tertiplerine maruz kaldılar.
*****
Bütün bu işlerin özü şudur:
Türkiye'nin Başbakanı olduğunu söyleyen Tayyip Erdoğan, yabancı bir ülke ile işbirliği yaparak Türk Ordusu'nun komutanlarına şantaj yapmakta, komplo kurmakta, sahte belgeler hazırlatarak haklarında dava açtırıp tutuklatmaktadır.
Daha açık söylemek gerekirse, Tayyip Erdoğan, yabancı bir ülkenin Türk Ordusu'nun komutanlarına karşı planladığı komplonun uygulanması işini üstlenmiştir.
Bütün bu laf kalabalığının arkasında yatan çıplak gerçek budur.
*****
Tayyip Erdoğan tarafından Büyükanıt'ın önüne konulan dosyaların tamamı elimizde bulunuyor.
Bugün sadece konu başlıklarını ve kısmi ayrıntıları veriyoruz.
Önümüzdeki günlerde önemli bulduğumuz bazı dosyaların ayrıntılarını açıklayacağız
Dolmabahçe buluşmasında neler olduğunu halkımız bilmiyor, ama Amerikan devleti maalesef tüm ayrıntıları ile biliyor.
ABD Büyükelçisi Ross Wilson, buluşmanın olduğu akşam Amerika'ya bütün ayrıntıları telgrafla bildirmiş.
Bu bilgileri kimden aldığını herhalde anladınız, söylemeye gerek yok... :)))
*****
İşte telgrafın özeti:
Buluşmaya iki taraf da dosyalarla geliyor. İki taraf da gergin.
Konuşmaya önce Büyükanıt başlıyor. Tepkilerini anlatıyor. Elindeki dosyaların satırbaşlarını okuyor.
"Ordunun talebi, eşinin başı açık olan birinin Cumhurbaşkanı olmasıdır" diyor.
Bunun üzerine Tayyip Erdoğan şantaj dosyalarını masanın üzerine koyuyor.
Büyükanıt şaşkınlık yaşıyor. Geri adım atma ruh haline giriyor.
Erdoğan fırsatı kaçırmıyor. Ortamı yumuşatan bir tavıra giriyor. Büyükanıt bundan memnun oluyor.
Görüşme karşılıklı iltifatlarla devam ediyor. Gerginlik konularına bir daha dönülmüyor.
Hatta spor ve Fenerbahçe bile konuşuluyor.
*****
Bu olaydan sonra Genelkurmay hep güçsüz ve sessiz kaldı.
Orduya karşı Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla etkisizleştirme operasyonu başlatıldı.
Büyükanıt kendi döneminde bu operasyona karşı ciddi bir refleks göster(e)medi.
*****
Şantaj dosyasında Amerikalılardan alınanların yanında AKP tarafından eklenen konular da var.
* Yaşar Büyükanıt'ın eşi Filiz Büyükanıt'ın Genelkurmay ödeneğinden yaptığı ve usulsüz olduğu iddia edilen harcamaların makbuz ve belgeleri (Toplam tutarı yaklaşık 400 bin lira)
* Büyükanıt'ın Rusya'dan alınması düşünülen bazı silah sistemleri ve helikopter ihalesi öncesinde 3 Rus kadınla birlikte olduğu iddiası.
Büyükanıt hakkında bu tür özel hayatına ilişkin ses, video ve belgelerden oluşan 8 dosya var.
* Diyarbakır Söz gazetesi ve televizyonu sahibi Mehmet Ali Altındağ'ın ifadeleri.
Bu ifadeler 3 yıl sonra Van Savcısı Ferhat Sarıkaya tarafından Şemdinli iddianamesine konuldu.
* Uyuşturucu suçundan halen Hollanda'da cezaevinde yatan Hüseyin Baybaşin'in Ferhat Sarıkaya ve diğer bazı savcılara gönderdiği Büyükanıt'ı suçlayan ifadeler.
* Büyükanıt'ın Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı dönemine ait yolsuzluk ve faili meçhul iddiaları.
* Büyükanıt'ın 1. Ordu Komutanlığı dönemine ait 5 dosya
Kara Kuvvetleri Komutanlığı dönemine ilişkin 7 dosya
Genelkurmay Başkanlığı dönemine ilişkin 9 dosya
Bunlarda hem ihalelerle ilgili iddialar, hem de dinleme kayıtlarına ait dökümler yer almakta.
* Org. Hilmi Özkök tarafından Amerikalılara hitaben kaleme alınan, Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanı olmasını tavsiye eden yazı.
* Büyükanıt NATO karargahında istihbarat bölümünde görev yaparken Amerikalılar tarafından hakkında toplanan özel bilgiler.
* Büyükanıt'ın aile seceresi hakkında Amerikalıların hazırladığı bir dosya.
* Büyükanıt dönemine ilişkin İsrail'e verilen tank ve uçak modrnizasyonu ihaleleriyle ilgili yolsuzluk iddiaları
*****
3 Rus kadın CIA ajanı çıktı
Amerikanın hazırladığı dosyaya göre, ünlü bir işadamı Büyükanıt'a 3 Rus kadın gönderiyor.
Konu, Rusya'dan alınması düşünülen silah sistemleri ve helikopterler.
İddiaya göre işadamının amacı Büyükanıt'a bu kınuda etki yapmak.
Ancak, Amerikan Büyükelçisinin telgrafında önemli bir not var:
"Kadınların adları Vera, Eva ve Petra, ama bunların ismini koruyun, çünkü bunlar bizim yardımcı haber elemanlarımız"
Bu, kripto dilinde "bizim adamımızdır" yani "istihbaratçıdır, ismi duyulmasın" anlamına geliyor.
Bir not daha: CD kayıtları ellerindeymiş.
*****
Bu konu hakkında kişisel yorumum şudur:
Bir ülkenin Başbakanı, o ülkenin Genelkurmay Başkanına şantaj yapmıştır.
Eğer ortada gerçekten bir suç varsa, suçu ve suçluyu gizlemiştir.
Hem de yabancı bir ülke ile işbirliği yaparak...
Hem şantaj yapmak, hem de suçu ve suçluyu gizlemek kanunlara göre suçtur.
Bu suçun hesabı sorulmayacak mıdır?
Diğer önemli olay ise:
Bir ülkenin Genelkurmay Başkanı, başka bir ülkenin yöneticilerine, "Benden sonra yerime falancayı tavsiye ediyorum" diye mektup yazmıştır.
Bu olay, dünya çapında bir rezalettir.
Amerika bağımlılığı ve NATO kıskacında ülkemizin düştüğü korkunç durumu açığa vuran bir ibret belgesidir.
Böyle bir rezaletin olabileceği hiçbir faninin aklına gelmediği için, kanunlarda böyle bir suç tarifi yapılmamış olabilir.
Ama bu, büyük bir suçtur. Bu suçun hesabı sorulmayacak mıdır?
Tayyip Erdoğan - Büyükanıt arasında 5 Mayıs 2003 günü gerçekleşen Dolmabahçe buluşmasının akşamı Amerikan Büyükelçisi Ross Wilson, "acil ve gizli" kodu ile Amnerika'ya bir kripto geçiyor.
Özetini geçen yazımda vermiştim. Tekrar etmiyorum
Şu çarpıcı cümlelere dikkatinizi çekiyorum sadece...
*****
"Tayyip Erdoğan ile Org. Büyükanıt anlaştı. Operasyon başlayabilir.
Erdoğan'ın bu özelliğinden faydalanılırsa, Amerikan çıkarlarının devamı çok kolay olacaktır.
Bu fırsat elimizde bulunmaktadır."
Büyükelçi Wilson Amerika'ya "Operasyon başlayabilir" müjdesini verdikten kısa süre sonra operasyon başladı.
Gerçekten de, 39 gün sonra, Ümraniye'de bir gecekonduya operasyon düzenlendi.
Çatı katında bir sandık dolusu el bombası bulunduğu iddia edildi.
Bu, Ergenekon soruşturmasının ilk adımıydı.
Büyükelçi Wilson'ın şifreli yazısındaki "başlaması istenen operasyon"un
Ergenekon olduğu anlaşıldı.
5 Kasım 2007'de de Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray'da Bush ile görüştü.
Tayyip-Bush görüşmesinde, Ergenekon operasyonları konusunda tam mutabakat sağlandı.
Erdoğan'ın yakını Fehmi Koru, Ergenekon'un düğmesine bu toplantıda basıldığını Yeni Şafak'ta yazdı.
21 Ocak 2008 tarihinde de ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, saatler 23.00'ü gösterirken Başbakanlık Resmi Konutu'nda Erdoğan ile sürpriz görüşme yaptı.
Bu buluşmadan 4 saat sonra Ergenekon operasyonunda "ilk gözaltı dalgası" hayata geçirildi.
Böylece, "Cumhuriyeti tasfiye etme ve Türk Silahlı Kuvvetlerini etkisizleştirme" operasyonlarının ABD planı olduğu kanıtlandı.
Yani Ergenekon tertibinin, sanıldığı gibi "AKP ve Fethullah Gülen tarafından planlanmadığı" bir kez daha gözler önüne serildi.
Senaryoyu yazan da, yöneten de Amerika'dır.
AKP ve Fethullahçılar, bu planın uygulayıcılarıdır sadece...
*****
Amerika, 1 Mart 2003 Irak Tezkeresinin Meclis'te reddedilmesini TSK'nın tavrına bağladı.
Bu yüzden TSK'yı tasfiye etmeye karar verdi. Direneceği belli olan komutanlar hakkındaki dosyalar işleme konuldu.
Ergenekon Balyoz vesaire tertip sürecinin her aşamasında Amerika'nın eli vardır.
Planlamayı, zamanlamayı ve yönlendirmeyi Amerika yapmaktadır. ( AKP 'YE DE UYGULATMAKTADIR , ERGENEKON , ANDIC , BALYOZ HEPSININ KURGUSU ABD TARAFINDAN VE UYGULAMASIDA AKP 'DEN )
Yıllardır "Ergenekon yalanı Amerikan planı" diye bağırıyoruz.
Bu sloganın gerçekleri yansıttığı bir kere daha anlaşılmıştır.
OZAKMAN' IN KITABINDAN .
“Bir grup Türk askeri tepeye doğru kaçıyordu. Onları takibeden, sahile çıkmış olan İngiliz askerleri de tepeye ve zafere çok yaklaşmışlardı. Aniden tepede bir atlı Türk subayı belirdi ve kaçan Türk askerlerine süngü taktırarak mevzi aldırdı. İngiliz askerleri de tam siper yaptı ve böylece savaş dört sene daha uzamış oldu!”
BIZE MUSTAFA KEMAL GIBI DUSUNEN SUBAYLAR GEREKLI , EGER ONLARDAN COK
VARSA BU VATANA KORKU YOKTUR .
Ali Serdar BOLAT