AKINCILAR AKINCILAR FORUM |
|
| AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
INSAN
Mesaj Sayısı : 892 Reputation : 33 Kayıt tarihi : 17/05/09
| Konu: AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... Ptsi Ocak 17, 2011 6:19 pm | |
| Bir Demet Yasemen.. Kuzey Afrika atesinde,Devrim, YASEMIN de basladi. YASEMIN DEVRIMI. Adi, ciceginde var...Yaseminin basinda kendini yakan ,Atesin yaktigi ve baslattigi Devrim... ..........Ates Gül den basladi.. ............ [img] http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/Resim_1294391309.jpg[/img][color:4cb4=brown][size=24] Tunus halk devrimi'nin etkisi hızla yayılıyor[/size] [/color] Tunus'tan sonra sırasıyla Cezayir, Mısır ve Moritanya'da vatandaşlar Tunuslu Muhammed Buazizi gibi kendini ateşe verdi A. Aydoğan Kalabalık / Bir gencin kendini ateşe vermesi sonucunda yaklaşık dört hafta once başlayan ve 14 Ocak 2011 tarihinde, 23 yıldır ülkeyi demir yumrukla yöneten Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali'nin ülkeyi terketmesiyle sona eren ''Tunus halk devrimi'', bütün Arap ülkelerini etkiledi. Halklar ve yönetimler diken üstünde. Tunus'ta olaylar başlar başlamaz Cezayir'e sıçramış, hükümet tarafından alının acil önlemler sayesinde galeyana gelen sokaklar güçlükle kontrol altına alınabilmişti. Ancak Cezayir'de kendini ateşe veren dört kişiden birinin dün hayatını kaybetmesi ülkeyi tekrar gerdi. Dün Tunus sınırı yakınlarında yer alan Buhadra şehrinde toprağa verilen Muhsin Butarfif adlı gencin cenazesinde, 100 civarında kişinin protesto gösterisi düzenlediği kaydedildi. Bu sabah Mısır'ın başkenti Kahire'de de bir kişi üzerine benzin dökerek kendini ateşe verdi. Abduh Abdulmünim Cafer adındaki 49 yaşındaki şahsın, bu sabah Mısır parlamentosu önüne gelerek polis aleyhinde sloganlar attığı ve ardından kendini ateşlediği belirtildi. İsmailiyye şehrinden geldiği belirlenen şahsın, küçük bir lokantası bulunduğu, lokantaya devlet destekli ucuz ekmek verilmesi için yaptığı müracaatın kabul edilmediği, sesini duyurmak için böyle bir yola başvurduğu belirtildi. Dün Mısır'da önemli bir gelişme daha yaşandı. Mısır muhalefeti alternatif, gölge bir parlamento oluşturdu. 28 Kasım 2010 tarihinde yapılan parlamento seçimlerinde hiç bir varlık gösteremeyen Mısır muhalefeti, mücadeleye sokakta barışçıl yöntemlerle devam edeceğini açıklamıştı. Geçen parlamento seçimlerinde milletvekilliği için adaylığını koyanlar, eski parlamenterler ve Mısırlı tanınmış şahsiyetlerden oluşan paralel parlamento, 16 Ocak 2011 tarihinde kuruluşunu Mısır ve dünya kamuoyuna ilan etti. ''Halk Parlamentosu'' olarak isimlendirilen alternatif parlamento, Mısır muhalefetinin farklı partileri ve Müslüman Kardeşler'in önceki dönem milletvekillerinden oluşan 50 eski milletvekili ve Mısır toplumunun farklı katmanlarını temsil eden, ülkenin tanınmış entelektüellerinden 43 akil adamdan oluşuyor. Parlamentonun resmen kuruluşu ve üyeleri, dün öğleden sonra Mısır Muhalefet Partilerinden Vefd Partisi binasında düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Parlamentoda gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar ve sosyal toplum örgütleri kuruluşları yöneticileri yer alıyor. Parlamentoda ayrıca ülke ana muhalefeti Vefd Partisi ve Müslüman Kardeşler'in yanı sıra Ğad, Kerame, Vasat, Mısır Komünist Partileri ve Kifaye Harketi yöneticileri de yer alıyor. Alternatif parlamento üyeleri, bu tür bir çatı altında bir araya gelme hakkını kendilerine Mısır anayasasının verdiğini, barışçı bir toplumsal kurumla sessizlerin sesini ve seçim hileleriyle oyları boşa giden vatandaşları temsil ettiklerini söylüyorlar. Paralel Halk Parlamentosu'nun kurucuları, ülke resmi parlamentosu ve hükümeti kontrol etme, yeni kanun ve tüzükler hazırlama, Mısır'ın problemelerini barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşturma, toplumsal ve siyasi patlamalara karşı önlemler alma gibi hedefler belirledi. Gölge parlamentonun, yeni bir anayasa hazırlamak için parlamento içerisinde anayasa komisyonu da oluşturacağı, ayrıca Mısır resmi parlamentosunun feshi için mümkün olan bütün kanuni yöntemlere baş vuracağı da belirtildi. Tunus'ta yaşanan halk ayaklanmasının Arap ülkeleri rejimlerinin Bin Ali'ye desteğine rağmen başarıya ulaşması, ciddi bir endişeye sebep oldu. Ülke yönetimleri alel acele işsizlik ve hayat pahalılığını önlemek için acil tedbirler almaya başladı. Suriye yönetimi bazı akaryakıt türlerinde yüzde 72 oranında indirime gideceğini açıkladı. İslami hareketin, Tunus'taki olayların Ürdün'e sıçrayabileceği şeklindeki açıklamasından sonra Ürdün hükümeti bir hafta önce, fiyatları aşağı çekmek için 225 milyon dolarlık bir bütçe ayırdığını duyurmuştu. Moritanya yönetimi ülkenin bütün bölgelerinde devlet tarafından destekli, ucuz gıda maddelerinin satılacağı marketler açacağını duyurdu. Mısır hükümeti tarafından yapılan açıklamada ise, fiyatlara müdahale edilmemesi kararının alındığı belirtildi. Ancak, Mısır Milli Savunma Komisyonu'nun Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek başkanlığında toplanarak, Tunus'ta yaşanan ''Halk devrimi'' ve Mısır'a olası etkisinin değerlendirildiği basına sızdı. En ilginç açıklama ise Libya Lideri Kaddafi'den geldi. Kaddifi kendi ilginç konuşma uslubu ve mantığıyla yaptığı açıklamada, Tunus halkının Zeynel Abidin bin Ali'yi devirmekte acele ettiğini! Söyleyerek; ''O, Tunus'u yönetecek en uygun şahıstı.'' Dedi. Tunus halk devriminin ilk etapta hangi ülkeleri etkileyeceğini tahmin etmek kolay değil. Ancak, Tunus olaylarından en fazla etkilenecek ülkenin Cezayir olduğu kesin. İki dönem Cumhurbaşkanlığı yapan Abdulaziz Buteflika, anayasayı değiştirerek üçüncü kez cumhurbaşkanlığı kürsüsüne oturmuştu. Bu yazıyı kaleme aldığım esnada, Moritanya'nın başkenti Novakşut'ta Yakub Veled Duhud adında bir gencin de kendini yaktığı haberini el Cezira'dan öğrenmiş bulunuyorum. Tunus'tan sonra sırasıyla Cezayir, Mısır ve Moritanya'da vatandaşlar Tunuslu Muhammed Buazizi gibi kendini ateşe verdi. Tunus Halk Devrimi'nden hangi ülkelerin daha fazla etkileneceği sorusuna verilecek cevabın ipuçları da böylece ortaya çıkmış oldu sanırım. | |
| | | INSAN
Mesaj Sayısı : 892 Reputation : 33 Kayıt tarihi : 17/05/09
| Konu: Geri: AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... Salı Ocak 18, 2011 3:46 pm | |
| [img] http://www.dw-world.de/image/0,,6407764_10,00.jpg[/img][size=24] Tunus'ta hükümet üç fire verdi [/size] Halk ayaklanması ile Devlet Başkanı Bin Ali'nin devrildiği Tunus’ta, öfke dinmiyor. Milli birlik hükümetinin ilk gününde üç bakan istifa etti. Binlerce muhalif sokaklara döküldü. Milli birlik hükümetinde, devrik lider Zeynel Abidin Bin Ali Dönemi’nden isimlerin yer almasına tepki gösteren üç bakan istifa etti. İstifacı bakanlardan, Hüseyin Dimassi, Genel İşçi Sendikası'nın çağrısına uyarak, istifa ettiklerini duyurdu. Bu gelişmenin ardından, hükümetin geleceği belirsizliğe girerken sokaktaki gösteriler güvenlik konusunda kaygıları artırıyor. [color:93d1=orange] Muhalifler ilk kez hükümette [/color] 1956 yılında Fransa’dan bağımsızlığını kazanan Tunus’un tarihinde ilk kez muhalefet partileri de hükümette temsil edildi. Milli birlik hükümetinde, Bin Ali rejimi karşıtı üç önemli muhalif de yer aldı. Bin Ali'nin en önemli muhaliflerinden biri olan Necip Çebbi, kalkınma bakanlığına atandı. [img] http://www.dw-world.de/image/0,,6408779_4,00.jpg[/img]Başbakan Gannuşi, şiddetli eleştirilerin odağı haline gelen İletişim Bakanlığı’nı feshederek, Tunuslulara basın özgürlüğü güvencesi verdi. Ayrıca siyasi mahkûmlara da af getirileceğini açıkladı. Eski bakanlar ptotesto ediliyor Başbakan Gannuşi Komünist İşçi Partisi'nin de söz sahibi olması taraftarı Komünist İşçi Partisi lideri Hamma Hammami de iktidar partisinin, dışişleri, içişleri, savunma ve maliye gibi kilit bakanlıkları elinde tutmaya devam etmesini eleştirdi. Oysa komünist parti, Bin Ali döneminde yasaklanmış bir partiydi. Başbakan Gannuşi, ülkede Komünist İşçi Partisi‘nin de İslamcı akımlar gibi söz hakkı sahibi olması gerektiğini savundu. Tunus'un sürgünde yaşayan muhalif liderlerinden Musif Marzuki ülkede yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinde aday olacağını açıkladı ve ''Bu hükümeti kabul etmeyeceğiz. Çünkü bu hükümet Bin Ali’siz Bin Ali hükümeti. Tek farkı biraz demokrasi süsü verilmiş olması, o kadar' diyerek, yeni kurulan hükümeti "aldatmaca" olarak nitelendirdi. Ülkeyi 23 yıl boyunca demir yumrukla yöneten Bin Ali’ye öfkeli olan binlerce Tunuslu, yeni hükümette eski kabineden isimlerin bulunmasını protesto etti. Tunus muhalefet lideri Necip Çebbi de yeni hükümeti savunurken, bakanlar kurulunun “yetenek ve dürüstlükleriyle tanınan eski hükümetin üyeleriyle”, muhalefet üyeleri ve bağımsızlardan oluştuğunu belirtti. © Deutsche Welle | |
| | | GÖLGE
Mesaj Sayısı : 1231 Reputation : 36 Kayıt tarihi : 16/05/09
| Konu: Geri: AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... Paz Ocak 23, 2011 10:06 pm | |
| [img] http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/suudi-arabistan-da-bir-issiz-kisi-kendini-yakti.jpg[/img][size=24] Suudi Arabistan'da bir işsiz kişi kendini yaktı [/size] Suudi Arabistan'ın güneyinde işsiz bir kişinin kendini yaktığı bildirildi. Bir işsizin kendini yakmasının ardından halk ayaklanmasının çıktığı Tunus'un Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin sığındığı Suudi Arabistan'da da benzer bir olay yaşandı. Ülkenin güneybatısındaki Samta kentinde işsiz bir kişinin kendisini ateşe verdiği belirtildi. Tunus'taki olayların ardından Suudi Arabistan'da ilk kez böyle bir olay yaşandı. Suudi gazetelerinde bugün yer alan haberde 60 yaşındaki kişinin dün kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği kaydedildi. İsmi açıklanmayan kişinin neden böyle bir eylem yaptığına da değinilmedi. | |
| | | GÖLGE
Mesaj Sayısı : 1231 Reputation : 36 Kayıt tarihi : 16/05/09
| Konu: Geri: AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... Paz Ocak 23, 2011 10:16 pm | |
| [img] http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/yemen-de-binler-tunus-un-izinden-sokakta_m.jpg[/img][size=24] Yemen'de binler Tunus'un izinden sokakta [/size] Tunus halkının isyanı, Yemen'de ezilen halka yol gösterirken, egemenler de isyan korkusuyla bazı adımlar atmaya başladı. Yemen Devlet Başkanı, vergi indirimi yapıp güvenlik önlemlerini sıklaştırırken; dün sokağa çıkan halk Tunus'un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali'ye işaret ederek, 'Ali, Bin Ali'nin yanına' dedi. Yemen'de Sanaa Üniversitesi'nde bir araya gelen binlerce öğrenci, 32 yıldır ülkeyi yöneten Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in istifasını istedi. Muhalefet partilerinin de destek verdiği gösteri, ülkede doğrudan iktidarı hedef alan ilk kitlesel gösteri oldu. Eylemcilerin hedefinde, Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih ve yönetimi vardı. Öğrenciler ve muhalif güçler, 32 yıldır devlet başkanlığı koltuğunda oturan Ali Abdullah Salih'e, 20 yıllık saltanatı Tunus halkının isyanıyla devrilen Zeynel Abidin Bin Ali'yi örnek gösterdi. Göstericiler, Ali Abdullah Salih'e "Arkadaşın Bin Ali'ye katıl" diye seslendi. Eylemde, devlet başkanlığı üzerindeki süre kısıtlamasını kaldıracak olan anayasal değişiklik de protesto edildi. Güvenlik güçleri ise göstericilere gaz bombalarıyla saldırdı; 30'a yakın öğrenci gözaltına alındı. [color:8a02=brown] TUNUS KORKUSUYLA GELEN ÖNLEMLER[/color] Tunus'ta devlet başkanı ile hükümeti deviren halk isyanı, Yemenli yetkilileri de harekete geçirmişti. Ali Abdullah Salih, gelir vergisinde yüzde 50'lik bir indirime gidilmesini isteyerek, hükümetten de fiyatları kontrol altında tutmasını istemişti. Salih'in diğer bir uygulaması ise başkent ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alarak olası bir isyanın önüne geçmekti. Bu amaçla, Yemen'de başkent ve çevre illerde merkezi noktalara çok sayıda çevik kuvvet polisi ve askerin yerleştirildiği belirtiliyor. [color:8a02=brown] 'BU SADECE BAŞLANGIÇ'[/color] Kent merkezinin güvenlik güçleri tarafından abluka alınması nedeniyle üniversitenin içinde düzenlenen eylemin, yönetimi hedef almasıyla Yemen'de bir ilk niteliği taşıdığı belirtiliyor. Eylemin organizatörlerinden biri olan Fuad Dahaba, AP'ye verdiği demeçte, dün düzenlenen gösterinin sadece bir başlangıç olduğunu ve talepleri karşılanıncaya kadar eylemlerin süreceğini ifade ediyor. Aynı zamanda eğitim sendikası başkanı olan Dahaba, "Sanaa caddelerinde yürüyeceğiz; Sanaa'nın merkezine, başkanlık sarayına yürüyeceğiz. Hareketli günler göreceğiz" dedi. [color:8a02=brown] POLİS HALKA ATEŞ AÇTI: 4 KİŞİ YARALI [/color] Öte yandan, ülkenin güneyindeki liman kenti Aden'de de dün protestolar vardı. Güney'in ülke yönetiminden ayrılması talebiyle gerçekleştirilen gösteride dile getirilen taleplerden biri de Ali Abdullah Salih'in istifa etmesiydi. Polis ile göstericiler arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı olaylar sırasında, polisin göstericilere açtığı bildirildi. 4 kişinin yaralandığı, 22 kişinin ise gözaltına alındığı belirtiliyor. Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, muhalefet partileri olsun veya olmasın, parlamento seçimlerinin Nisan ayında gerçekleştirileceğini duyurmuştu. Ülkedeki bazı muhalif partiler seçimi boykot etmeye hazırlanıyor. [color:8a02=brown] NÜFUSUN YARISI AÇLIK SINIRININ ALTINDA[/color] Yemen'in 23 milyon nüfusunun neredeyse yarısı günlük 2 dolar olan açlık sınırının altında yaşıyor. On binlerce kişi, çatışmalar ve seller nedeniyle yerinden edilmiş durumda. Hakkında çok sayıda yolsuzluk iddiası bulunan hükümetin başkent dışında ülkede kontrolü oldukça zayıf. Ülkenin ana gelir kaynağını oluşturan petrolün önümüzdeki on yıl içerisinde tükenebileceği belirtiliyor. EHA | |
| | | GÖLGE
Mesaj Sayısı : 1231 Reputation : 36 Kayıt tarihi : 16/05/09
| Konu: Geri: AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... Paz Ocak 23, 2011 10:48 pm | |
| [img] http://www.pressmedya.com/resimler/haber/tiran.jpg[/img][size=24] Tunus ayaklanması Arnavutluk'a sıçradı [/size] [b] Tunus'ta başlayan halk hareketi, Cezayir'den sonra Arnavutluk'a sıçradı. Halk yönetimi istifaya çağırdı, çatışmalar sürüyor [/b] Yaklaşık yirmi bin kişi, hükümet binasının önünde toplanıp hükümetinin istifasını istedi. Bugünkü gösteriler başbakan yardımcısı İlir Meta'nın karıştığı yolsuzluk skandalı sebebiyle istifa etmesi sonrasında yaşandı. Başkent Tiran'da göstericilerle polis arasında çıkan çatışmada üç kişi hayatını kaybetti. Muhalefettki Sosyalist Parti hükümeti yolsuzluklar, iktidar gücünü kötüye kullanma ve son genel seçimlere hile karıştırmakla suçluyor. Ülkedeki politik belirsizlik, 2009 seçim sonuçlarının muhalefet tarafından kabul edilmemesinden bu yana sürüyor. AFP'nin haberine göre bugün yaşanan çatışmada 3 kişi hayatını kayberderken, 17 polis yaralandı. Polise taş atan, polis araçlarını ateşe veren öfkeli kalabalığın başbakan Sali Berişa'nın ofise yakın bir bölgede toplandığı bildirildi. Bu arada muhalefetteki Sosyalist Parti lideri Edi Rama, göstericilere tepkilerini barışcıl bir şekilde yansıtmaları çağrısında bulundu. Muhalefet partisi, 2009 yılında yapılan ve İktidardaki Demokrat Parti'nin az farkla kazandındığı seçimleri tanımıyor ve erken seçim talep ediyor. Ülkedeki gerilim başbakan Berişa ile başbakan yardımcısı Meta'nın arasının açılması ve Meta'nın istifası sonrasında yükseldi. Meta bir enerji santrali ihalesine yolsuzluk karıştırmakla suçlanıyor. Arnavutluk 8 mayısta yerel seçimlere gidiyor. Genel seçim tarihi ise 2013. BBC | |
| | | INSAN
Mesaj Sayısı : 892 Reputation : 33 Kayıt tarihi : 17/05/09
| Konu: Geri: AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... Salı Ocak 25, 2011 10:51 pm | |
| [img] http://g.odatv.com/images/2011_01/2011_01_25/protestocular-aslinda-ne-istiyor-2501111200_l.jpg[/img][size=24] MISIR OLAYLARINDAN SON DAKİKA BİLGİLERİ [/size] [size=18] Protestocular Mübarek’in Mısır’ı terk etmesini istiyorlar [/size] Ortadoğu ve Kuzey Afrika topraklarında Tunus’un ardından “sıra hangi ülkede” tartışmaları yapılırken son gelen haberler Mısır’da sokakların ateşinin yükseldiğini gösteriyor… Aslında bugün Kahire’de uzun yıllar sonra yapılan bu ilk büyük kitlesel protesto gösterisi beklenmedik bir gelişme değildi. Zira Mübarek rejimi ve Ahmed Nazif hükümeti muhalifleri 25 Ocak tarihini, yani bugünü, “Eylem Günü” olarak belirlemiş; günler öncesinden bunu ilan etmişti. Göstericilerin sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla örgütlendikleri bilgisini de hemen not edelim… Bu arada, gösterilerin sadece başkent Kahire’de değil, aynı saatlerde başta ikinci büyük şehir merkezi İskenderiye olmak üzere Mansura, Tanta, Asuan gibi ülkenin büyük kentlerinde de düzenlendiğini kaydedelim… [color:3c75=brown] “SOSYAL BOMBA”NIN FİTİLİ ATEŞLENDİ [/color] Arap topraklarının neredeyse tamamında istisnasız bir şekilde egemen olan anti-demokratik rejimlerin önemli bir parçası olan Mübarek rejimi diğerlerinden farksız bir biçimde yolsuzluklarla iç içe geçmiş durumda. Özellikle son dönemlerde iyiden iyiye konuşulmaya ve yazılmaya başlanan yolsuzluk iddiaları başta başkent Kahire halkı olmak üzere yoksulluk ve işsizlikle boğuşan Mısırlıların daha da fazla gözüne batmaktaydı… Yoksulluk ve işsizlik gibi sosyo-ekonomik sorunlara ek olarak yolsuzluk, rejimin baskıları ve otoriter yönetimi ile her türlü özgürlüğü kısıtlayıcı tutumu gibi siyasal sorunlar da eklenince Mısır’da patlamaya hazır durumda bulunan “sosyal bomba”nın fitili bugün itibarıyla ateşlenmiş durumda… Kahire’den gelen son haberler protestocu kitle nasıl bugüne hazırlandıysa rejim güçlerinin de aynı şekilde hazırlandığını ortaya koyuyor. Middle East Online’ın ülkeden geçtiği son dakika haberine göre 30 bin polis sabahtan itibaren başkent Kahire’de konuşlandırılmış. Associated Press’in haberine göre ise, göstericilerin “taşkınlıklarına” karşı hazır bekletilen güvenlik güçleri kısa zamanda duruma “müdahale etmiş”, protestocu kitleye cop ve tazyikli su ile “karşılık vermiş”… [color:3c75=brown] MÜBAREK’İN MISIR’I TERK ETMESİNİ İSTİYORLAR [/color] Ellerinde Mısır bayraklarıyla başkent sokaklarına dökülen, resmi makamların 15 bin dolayında olduğunu söylediği göstericilerin temel mesajları ise son derece açık. Öncelikle bir an evvel ülkedeki Mübarek rejiminin tasfiyesini istiyorlar. Bununla bağlantılı olarak tıpkı Tunus’ta olduğu gibi ülkelerinde de Mübarek’e Mısır topraklarını terk etmesi çağrısında bulunuyorlar. Buna ek olarak da “özgürlük” taleplerini seslendiriyorlar. Mübarek ve rejimi aleyhine atılan sloganların yanı sıra işsizlik ve açlık başta olmak üzere halkın yaşadığı tüm sosyal ve ekonomik sorunlar göstericilerin başlıca gündem maddeleri arasında yer alıyor… Ülkedeki muhalefetin son gösterilerdeki payı ise parçalı bir yapı arz ediyor. Buna göre başta tarihi Vafd Partisi olmak üzere, Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı ve müzmin rejim muhalifi Muhammed el-Baradey yanlıları protestocu kitleye sonuna dek destek verdiklerini ilan ettiler. Buna karşın Hüsnü Mübarek’in ve rejiminin azılı düşmanı Müslüman Kardeşlerden ise şimdiye dek resmi bir açıklama ya da tavır gelmiş değil. Müslüman Kardeşlerin bu sessizliği ya da bazılarının iddiasına göre erken tavır almaktan kaçınması hiç şüphe yok ki gelecek günlerde çokça tartışılacak. Zira Mısır siyaseti açısından Müslüman Kardeşler gerek ellerindeki siyasal güç gerekse sosyal tabanlarının genişliği nedeniyle son derece önemli bir unsur… [color:3c75=red] YASEMİN DEVRİMİ’NDEN İLHAM [/color] Peki, tüm bunlar Mısır’da yaşanırken, Tunus deneyiminin bundaki rolü ne? Yapılan yorumlar ve bölgeden gelen ilk haberler özellikle protestocu kitlelerin söylemlerinde Tunus vurgusunun bir hayli yüksek olduğu yönünde. Hiç şüphe yok ki, Tunus’ta halkı sokaklara döken sosyo-ekonomik ve siyasal gerekçeler büyük ölçüde Mısır halkı için de geçerli. Tunus’takine benzer bir netice alma umuduyla “Mübarek-bin Ali benzetmesi” yapan kalabalıkların Yasemin Devrimi’nden ilham aldıkları ise apaçık ortada… Ali Bilgenoğlu | |
| | | INSAN
Mesaj Sayısı : 892 Reputation : 33 Kayıt tarihi : 17/05/09
| Konu: Geri: AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... Perş. Ocak 27, 2011 10:22 pm | |
| [img] http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/163278_158294000887139_104224996294040_288292_5534057_n.jpg[/img][size=24]Mısır'da Protestoların Şiddeti Artıyor! [/size] Mısır`da Salı Günkü Kitle Gösterilere Hükümetin Koyduğu Yasağa Rağmen Çarşamba Günü de Devam Etti. Mısır`da Salı günkü kitle gösterileri hükümetin koyduğu yasağa rağmen çarşamba günü de devam etti. Polis 800`den fazla kişiyi gözaltına aldı. ABD, Mısır hükümetini reformlar ve gösteri-ifade özgürlüğü konusunda uyardı.Tunus`ta devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali`nin devrilmesine yol açan halk ayaklanmasının ardından Mısır`da iki gündür yaşanan protestolar gözleri bölgeye çevirdi. Mısır`da Salı günü yaşanan kitle gösterilerinin ardından hükümetin koyduğu yasağa rağmen muhalifler çarşamba günü de sokaklardaydı. Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek`in 30 yıllık iktidarı döneminde bir ilk olan kitle gösterilerinde 800`ün üzerinde kişi gözaltına alındı. Mısır`da sokağa dökülen göstericilerin büyük çoğunluğunu, 20 ile 40 yaş arasındaki genç kesim oluşturuyor. Ağırlıklı olarak internetteki sosyal paylaşım ağları üzerinden örgütlenen göstericiler, daha fazla özgürlük ve yaşam standartlarının iyileşmesini istiyor. Bir gösterici, taleplerini şöyle dile getiriyor: "Tunus bizim için bir örnek. Ama burada durum daha kötü. Otuz yıldır Mübarek rejimiyle yönetiliyoruz. Bütün bu süre içinde barış içindeydik. Bu koşullarda ülkenin aslında ekonomik olarak kalkınması, yaşam standardının yükselmesi gerekir. Ama bunun yerine biz savaş koşullarında gibi yaşıyoruz. Herşey pahalanıyor, işsizlik yüksek, her yerde yolsuzluklar var. Tunus bizim uyanmamızı sağladı. Gerisini bizim başarmamız gerekiyor." [color:116e=orange] `Oğul Mübarek`in şansı azaldı`[/color] Nobel ödülü sahibi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı`nın eski başkanı Muhammed el Baradey`in de desteklediği muhalefet hareketinin sözcüsü, taleplerini şöyle özetledi: "Devlet Başkanı Mübarek, görev için bir dönem daha aday olmayacağını ve oğlunu da göreve getirmeyeceğini açıklamalı." Alman Erlangen-Nürnberg Üniversitesi`nde Siyasal Bilimler Profesörü ve Mısır uzmanı Thomas Demmelhuber ise Mübarek rejiminin hemen devrilmesini beklemediğini, ancak Mübarek`in, oğlu Cemal`i göreve getirmeye artık cesaret edemeyeceğini belirtiyor: "Mübarek`in iktidar sistemini analiz ederek şu anki duruma baktığımızda, Mübarek ya da rejiminin Tunus`taki Bin Ali rejimiyle benzer bir şekilde devrileceğine inanmıyorum. Mübarek yaşadığı sürece rejime süreklilik hakim olacaktır. Ama Mübarek gittiğinde şu anki duruma göre bakarsak, hanedanvari bir halef getirmek mümkün olmayacaktır." ABD`den özgürlükler vurgusu ABD`nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden olan Mısır`da yaşanan gerilim, Washington`da da dikkatle izleniyor. Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, hükümetin gösteri yasağı ile ilgili soruyu, "Biz toplantı ve ifade hakkını savunuyoruz. Bunlar evrensel değerlerdir. Gösteri yasağı kaldırılmalı" diye yanıtladı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Mısır hükümetini reformlar yapması için ortaya çıkan bu önemli fırsatı değerlendirmeye çağırdı, ayrıca Twitter ve Facebook gibi sosyal medyaya yönelik kısıtlamaların kaldırılmasını istedi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon da, Mısır hükümetini protesto gösterilerine katılan halkın `meşru endişelerine` yanıt vermeye çağırdı. `Tunus tetikledi` Alman Hrıstiyan Demokrat Birlik partisine yakınlığıyla bilinen Konrad Adenauer Vakfı`nın Kahire bürosu yöneticisi Andreas Jacobs, Mısır`da halkın hoşnutsuzluğunun yeni olmadığına dikkat çekiyor: "Hoşnutsuzluk uzun süredir vardı. Sadece fitili ateşleyecek bir olay gerekiyordu. Ülkedeki durum, halkın duyguları, Tunustakiyle benzeşiyor. insanlar çaresiz ve öfkeli, perspektifleri yok. Yetkililere ve hükümete karşı öfke giderek büyüyor. Bu öfkenin açığa çıkması için bir olay gerekiyordu ve Tunus`ta yaşananlar Mısır`ı da tetikledi." Peki Mısır`daki gösteriler Tunus`taki gibi rejimin devrilmesine yol açabilir mi? Jacobs bu soruyu şöyle yanıtlıyor: "Mısır`da biraz daha fazla özgürlük var, basın olsun, sivil toplum olsun. Sivil toplum oldukça küçük olmasına rağmen faal. Muhalefet partileri yarı kontrol altında. Yani burada durum Tunusdakinden biraz daha farklı. Ama son yıllarda, geçtiğimiz onyıllarda siyasete duyulan öfke ve hayal kırıklığı benzer ölçüde büyük. Dolayısıyla Mısır`da ne olacağının ucu açık." [color:116e=orange] Arap ülkeleri alarmda [/color] Tunus`un ardından Mısır`da yaşanan gerilim, Arap ülkelerini de alarma geçirdi. Bahreyn Kralı Hamad Bin isa El Halife, Ortadoğu`nun geleceğini tartışmak üzere Arap liderleri biraraya getirecek bir toplantı düzenlenmesi çağrısında bulundu. Telefonla Hüsnü Mübarek`i arayan Hamad, Arap milletinin kalkınması ve geleceğiyle ilgili bir strateji belirlemek için toplanılması önerisinde bulundu. Mısır`ın istikrarının tüm Arap milletlerinin istikrarı açısından hayati önem taşıdığını belirten Bahreyn Kralı, Mübarek`in Mısır`ı idare edebileceğine ve istikrarını garantileyebileceğine güvendiğini kaydetti. Ürdün Kralı ıı.Abdullah da ülkede açık ve şeffaf bir şekilde siyasi ve ekonomik reform ihtiyacına vurgu yaptı. Başkent Amman ve diğer kentlerde geçtiğimiz iki hafta içinde hayat pahalılığı ve ekonomi politikalarını protesto için gösteriler düzenlenmişti. | |
| | | INSAN
Mesaj Sayısı : 892 Reputation : 33 Kayıt tarihi : 17/05/09
| Konu: Geri: AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... Cuma Şub. 04, 2011 11:28 pm | |
| ABD nin Diktatörü,Memleketini ILIKLERINE kadar Sömürmüs.. Demokratik Diktatörün Demokratik kazanci.. OHA dedirtecek cinsten.Koca bir OHA.. daha... [img] http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/189245.jpg[/img][size=24] Mübarek'in serveti 67 milyar dolar![/size] 72 milyonluk Mısır'ın 2009 yılındaki gayrisafi milli hasılası 218 milyar dolardı. İşte Mübarek ailesinin nakit parası ve şirketleri. 72 milyonluk Mısır’ın 2009 yılındaki gayrisafi milli hasılası 218 milyar dolardı. İşte Mübarek ailesinin nakit parası ve şirketleri. Hüsnü Mübarek'in şahsi hesaplarında toplam 17 milyar doları var. Oğlu Cemal Mübarek'in banka hesaplarında ise toplam 10 milyar dolar var. Sabah'tan Taha Dağlı'nın haberine göre; Mübarek ailesinin nakit parası ise 40 milyar dolar. Bu rakamlar 2010 yılı CIA raporlarında yer alıyor. Raporlarda Mübarek ailesinin toplam 67 milyar dolarlık servete sahip olduğu yazıyor. 67 milyar dolar, Amerika ve İsviçre'deki banka hesaplarına yatırılmış durumda. [color:4402=orange] TÜM BÜYÜK ŞİRKETLERİN HİSSEDARI [/color] Ayrıca Mübarek ailesinin şirketlerinin büyüklüğü de ortaya çıktı. Mısır lideri, ülkesindeki Vodafone, McDonalds, Hyundai, Skoda, Marlboro, Movenpick gibi dünyaca ünlü markaların Mısır'daki hisse ve şirketlerinin de sahibi. McDonalds'ın yanısıra Mısır'daki Chili's restoranları da Mübarek ailesine ait. Ayrıca Şarm-El Şeyh'de turizm şirketleri ve otelleri var. Tüm bu şirketleri Mübarek'in iki oğlu Cemal ve Alaa Mübarek kardeşler yönetiyor. Cemal ile Alaa Mübarek'in yatırımları sadece Mısır sınırları içinde değil, yurtdışında da çok önemli yatırımları var. IHS Global Insight'ın kayıtlarına göre iki kardeşin Dubai, Londra, Paris, Madrid, Washington, New York ve Frankfurt'ta uluslararası ticaret şirketleri bulunuyor. [color:4402=orange] AİLENİN SERVETİ DUDAK UÇUKLATIYOR [/color] Aile Mısır'ın değişik kentlerinde onlarca ev, malikane ve arsa sahibi. Mübarek'in serveti saymakla bitmiyor. Nakit para ve şirketler dışında ailenin düzenli gelirleri de var. Cezayir'de yayınlanan bir gazetenin haberine göre tüm bu yıllık gelirler Mısır Devletinin kazançlarından yani devlet kasasından, Mübarek ailesine aktarılan paralardan oluşuyor. Mısır'ın silah anlaşmaları ve turizm gelirlerinden çok ciddi paylar, Mübarek ailesine aktarılıyor. | |
| | | INSAN
Mesaj Sayısı : 892 Reputation : 33 Kayıt tarihi : 17/05/09
| Konu: Geri: AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... C.tesi Şub. 05, 2011 12:24 am | |
| [img] http://www.pressmedya.com/resimler/haber/kıpti%20mübarek%20yanlıları.jpg[/img][size=24] Mübarek yanlıları 3 kişiyi öldürdü [/size] Çatışmaların büyüdüğü Mısır'da sivil polislerin desteklediği Mübarek yanlıları 3 kişiyi öldürdü. Dün Kıpti rahipler de kendilerine destek olmak için alana geldiler. Mısır'ın başkenti Kahire'de protestocular, Mübarek yandaşlarıyla çıkan çatışmalarda 3 kişinin ölmesi ardından bulundukları yerleri barikatlar kurarak güçlendiriyor. Tahrir Meydanı'nda silah sesleri duyulduğu yolunda haberler geliyor. Dün Mübarek yandaşlarının Tahrir Meydanı'na girmeye çalışması üzerine çıkan çatışmalarda 600'den fazla kişi de yaralandı. Birleşmiş Milletler Mısır'da geçen hafta başlayan protestolarda şimdiye kadar 300 kişinin öldüğü tahmininde bulundu. [size=24][color:6320=orange] Kıpti rahipler Mübarek'in yanında [/color][/size] Kıpti rahipler dün Mübarek yanlılarının gösterilerine destek vermek için meydana geldiler. Çatışmalara girmeyen rahipler, Mübarek yanlılarının moralini yükseltti. Uzun zamandır Müslümanlarla Kıpti Hristiyanlar arasında yaşanan gerilim sebebiyle Mübarek karşıtı eylemciler, protesto gösterilerinde Hristiyanlarla Müslümanların birlikte olduğu mesajını vermeye çalışıyorlardı. Kıpti Kilisesi henüz Mübarek hakkında bir açıklama yapmadı.[img] http://i1102.hizliresim.com/2011/2/3/1728.jpg[/img] | |
| | | INSAN
Mesaj Sayısı : 892 Reputation : 33 Kayıt tarihi : 17/05/09
| Konu: Titre... Ptsi Şub. 21, 2011 11:31 pm | |
| [size=24] TİTREMEYE BAŞLASANIZ İYİ OLUR! [/size] Fransız araştırmacıdan Arap devrimleri analiz [img] http://www.odatv.com/images/2011_02/2011_02_19/titremeye-baslasaniz-iyi-olur-1902111200_l.jpg[/img]Ünlü muhalif gazeteci Michael Collon'un çıkardığı Investig-action sitesinde Fransız araştırmacı yazar Gregoire Lalieu imzalı bir analiz çıktı (16 şubat 2011). Lalieu, Arap alemindeki isyanları değerlendirdi. Yazı şöyle: Çok ilginç. Pazartesi günü (Şubat'ın 7'sinde France 2 kanalında Çapraz Bulmaca isimli programda) Yves Calvi'yi izledim. Programın başlığı "Arap Devrimleri ve Biz" idi. Halk hareketlerine pek kimse karşı çıkmazken, ana tema "İran Senaryosundan Endişe"ydi. Özgürlük heyecanına korkular, gelişmelere temkinli bakışlar hakimdi. Calvi, demokrasinin köktendincilere mi yarayacağı konusundaki çekincelerini soru olarak aktardı. Batılılar Arap Devrimlerinden korkmalı mıydı? Yakın ve Orta Doğu kısa süre içinde bir kaosa mı girecekti? Uygar Batı burka giyen fanatikler tarafından çiğnenecek miydi? Bu sorulara yanıt vermek için öncelikle Batı ve Arap dünyası arasındaki köklü çelişkileri analiz etmeliyiz. Göreceğimiz gibi, farklılıklar medeniyetler çatışması ile çok az ilgili. Ve çok daha fazla Batı'nın "maksimum kar" arayışıyla Arap halkları üzerindeki baskısı üzerinde temellenen sistemle ilgili. Doğal olarak Calvi ve konukları bu tür bir analize girmekten çekindiler. Onların derdi gerçekdışı korkuları körükleyerek daha iyi bir reyting almaktı. İRAN SENARYOSU Mısır'daki gelişmelerin İran türü bir yola girmesi olasılığından söz ediliyor. Peki, neden İran senaryosu olası seçeneklerin en kötüsü oluyor? İran tehlikeli bir ülke mi? Dünyanın her hangi yerindeki bir ülkeye saldırmışlığı var mı? Hayır, asla. Oysa ABD dünyadaki her ülkeden daha çok saldırı düzenledi başka ülkelere. Peki İran'ın şeytanlaştırılmasını nasıl izah edeceğiz? Belki İslami bir diktatörlük olduğu için ve Başkanı Ahmedinejad'ın tehlikeli bir anti semit olması yüzünden. Bu argüman da aslında yanlış. İran öncelikle bir diktatörlük değil. Ahmedinejad son seçimlerde hile yapsa da, sivil özgürlükler için bir cennet sayılmasa da, İran korkunç bir diktatörlük sınıfına girmez. Anti semitizim konusunda da İran'da önemli bir yahudi azınlığın olduğunu ve onların mecliste milletvekiliyle temsil edildiğini kaç kişi bilir acaba. İsrail hükümetine karşı çıkmak ile yahudi düşmanlığını birbirine karıştırmamak lazım. İran'ın islami bir devlet olması Batılılar için gerçekten bir sorun mu? Suudi Arabistan da İslami bir devlet. Ama nedense bu durum bizleri rahatsız etmiyor. Tam da tersine sadece bir kaç ay önce ABD, Suudi Arabistan ile 60 milyar dolarlık rekor silah anlaşmaları imzalayacağını duyurdu. Eğer İslamcılık batı için gerçekten bir tehdit olsa Nobel ödüllü Barack Obama, Suudilere F-15 uçakları ve saldırı helikopterleri satmaya çalışır mıydı? Hem de dünyadaki açlığı giderecek meblağlarla. ÖFKEYİ AÇIKLAMAK Şimdi meselenin özüne geliyoruz. Eğer Arap dünyasında halkların gerçek taleplerine yanıt veren demokratik hükümetler belirmeye başlarsa, biz Batılılar, bu hükümetlerin bizlere karşı durmasından gerçekten korkmaya başlayabiliriz. Dinci fanatikler yüzünden değil, onların başına yıllardır sardığımız hırsız ve zorba diktatörler nedeniyle... Eğer Batılılar, Arap Dünyası ile eşitlikçi ve barışçı bir ilişki temelinde hareket etmeye karar verirse, onların bizim tarafımızdan seçilen diktatörleri kabul etmelerini beklememeleri lazım. Neo-liberal kapitalizmde şirketler acımasız bir rekabete tabidir. Acımasız bir dünyada, rakipleriniz tarafından yutulmamak ve elimine olmamak için maksimum kar elde etmeniz gerekir. Bu ekonomik derebeyleri bizim toplumlarımızda tüm gücü ellerinde tutar ve küresel çapta kuralsız bir vahşi rekabet izler. Bu çatışmanın özünde, büyük küresel kapitalist güçlerin hammaddelere kolay ulaşımı, ucuz emeğin alabildiğince kullanımı, sermaye birikimlerinin yaygınlaşması ve son olarak da ticaretin gelişimini kontrol etmek için stratejik alanların denetlenmesi güdüleri vardır. Üçüncü dünya ülkeleri, Batılı güçlerin bu hedeflerine ulaşmasına hep izin vermiştir. Bu, onların yüzyıllarca Asya, Afrika ve Latin Amerika'yı kolonileştirme nedenlerini de açıklar. Ve bugün de neden aynı şeyi belki daha incelikli yöntemlerle sürdürdüklerini de izah eder. Neo liberal kutsal üçlemeye bunun için teşekkür edelim: Dünya Bankası, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü. Amen. Batı hep üstündür. Ama mesele şuradadır ki, bu vahşi ve köktendinci halklar, her zaman, petrol, maden, gaz ve para eden her tür kaynaklarını serbestçe alıp götürmemiz için bize izin vermeyebiliyor. Bazıları günde 2 dolara çalışmak ve onlara sattığımız pahalı ürünlere karşı biraz tereddütlü. İşte bu noktada diktatörler gelir sahneye. Mantığın süzgecinde konuşursak, halkının çıkarlarına çalışan demokratik bir hükümet, ülkesinin yağmalanmasını ve insanlarının soyulmasını kabul etmez. Onun içindir ki 3. dünya ülkelerine hırsız ve işbirlikçi liderler yerleştirip, onlara da üç beş kurup verip soyguna devam etmek gerekir. Fransız Dışişleri Bakanı Michele Aliot-Marie'nin Tunus diktatörü Bin Ali'yi neden desteklediğini şimdi anlıyorsunuzdur sanırım. Eğer bunlara inanmakta zorluk çekiyorsanız, etrafınıza bakın ve geçmişte neler olduğunu bir düşünün. ABD ve Avrupa, Afrika'da Lumumba'nın yerine Mobuto'yu, Latin Amerika'da Allende'nin yerine Pinochet'yi, Ortadoğu'da da Musaddık'ın yerine Şah Muhammed Rıza'yı yerleştirdiğini hatırlayın. Liste çok daha uzun aslında. EKONOMİK SAVAŞLAR Bazen Batılı güçler, bir ülkenin başına kukla bir lideri sakince yerleştirmeyi beceremez. Ya da üzerine bahis oynadıkları at, artık onların kurallarıyla oynamak istemez. Bu durumlarda, Batı acilen savaş davullarını çalmaya başlar. Bu ABD'nin uzmanlık alanıdır. ABD ekonomisi ağırlıklı olarak silah üretimine dayalıdır. Savaş çok karlı bir girişimdir. ABD 2003'te Irak'a bunun için saldırdı. Afganistan'ı bunun için işgal etti. Hedef enerji ve onun geçtiği-geçeceği yollara hakimiyetti. BİZİM DEVRİMİMİZ Eğer tarihsel bir bakışla yaklaşırsak, tertiplediğimiz askeri darbeleri, yerleştirdiğimiz diktatörleri ve üzerlerine bıraktığımız bombaları düşünürsek, Arap halklarının bizlere neden sevgiyle bakmadığını anlayabiliriz. Tüm bunlara rağmen Tunus, Mısır ve bölgedeki diğer ülkelerde demokrasinin oluşumundan korkmamalıyız. En önce, Yves Calvi'nin "İslami köktencilik korkuları", Müslüman milletlerin içinde yaşadıkları diktatörlüklerin ve baskıların bir ürünüdür. İkincisi de Batı ile Arap Alemi'ni bölmek için oluşturulan temel çelişkiler, Batılı sömürü sisteminin üçüncü dünyayı tekeline alması için kurulmuş bir mekanizmanın sonucudur. Bu tezin iskeleti bizim yapımımızdır. Sorunun kökenine inmek de bize kalmış bir meseledir. Arap devrimleri, Batılı değerlere karşı bir tehditten ziyade, ortak çıkarlara yönelik eşitlikçi ilişkilerin kurulabilmesi için bir fırsat olarak görülmelidir. Bizi endişelendirmekten öteye Arap devrimleri bizlere ilham vermelidir. Asıl mücadele etmemiz gereken, maksimum kara dayalı sömürgen sistemdir. Esas sorun, Batı ve onun hissedarlarının, Arap dünyasının demokrasiye hazır olmadığı düşüncesinde yatıyor. Batı, asıl bu zengin ile fakir arasındaki dengesizliğin her geçen gün arttığı, çevreye ve insanlığa zararlı sisteminde "demokratik bir devrim" yapmalıdır. | |
| | | | AFRIKA ATESINDE ISYAN ve DEVRIM.... | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|