[img]
http://j.odatv.com/images/2011_01/2011_01_16/arap-ve-fransiz-medyasi-ne-diyor-1601111200_l.jpg[/img][size=24]
ARAP VE FRANSIZ MEDYASI NE DİYOR
[/size]
Geride bıraktığımız yılın son ayından bu yana hayli hareketli günler yaşanan Tunus’ta halk gösterileri amacına ulaştı ve devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali görevi bırakarak ülkeyi terk etti. 1987’den beri ülkeyi polis ve ordu gücüne dayanarak adeta bir demir yumrukla idare eden bin Ali artık Suudi Arabistan’da. Yerine ise, Tunus anayasasının amir hükmü gereği, kısa süre sonra yapılacak seçimlere kadar geçici olarak Meclis Başkanı Fuad Mebaza atandı.
“Yasemin Devrimi” olarak adlandırılan bu halk hareketi temelde ülkede uzun yıllardır devam eden baskı rejimine karşı biriken toplumsal tepkinin bir dışavurumu. El-Şark ül-Evsat Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tarık Elhümeyid’e göre, görünen sebep her ne kadar yoğun işsizlik ve başta gıda fiyatları olmak üzere fahiş fiyatlar olsa da esas büyük itici güç, ülkede her alanda tam baskı kurmuş olan dikta rejimidir…
Başta Mustafa Kemal ****** Caddesi olmak üzere başkent Tunus’taki pek çok noktada günlerdir gösteriler düzenleyen çoğunluğu gençlerden oluşan protestoculara kulak veren Guardian Ortadoğu Editörü Ian Black, “sonrası ne olursa olsun, bin Ali’nin gitmesi bile başlı başına bir devrimdir!”diyor…
Peki, kimdi bu Abidin bin Ali?
[color:a327=orange]
TEK ADAMDI[/color]
Zeynel Abidin bin Ali gençliğinde Tunus’taki Fransız sömürge idaresine karşı mücadele vermiş, katıldığı eylemlerden birinde yakalanarak hapis cezasına çarptırılmış birisiydi. Ülkenin 1956’da Fransız idaresi karşısında bağımsızlığını kazanmasının ardından bir süre resmi istihbarat servisinde görev yapan bin Ali, bu süreçte Tunus’ta yönetimi elinde tutan Habib Burgiba tarafından 1986’da İçişleri Bakanlığı’na getirildi. Bundan bir yıl sonra, 1987’de, Burgiba’yı ülkenin sayfiye yeri olan Manastır’a ev hapsine gönderip, idareyi ele geçirdi bin Ali. Ve o tarihten önceki güne kadar ülkede tek adam rejimini devam ettirdi…
Bin Ali, Mısır’da Müslüman Kardeşleri yasa dışı ilan eden Mübarek rejimi gibi Tunus’ta İslamcı siyaseti devre dışı bıraktı. Bu yolda “harcadığı” en önemli isim Nahda (Uyanış) Partisi lideri Raşid Gannuşi idi. Gannuşi ve partisi yasaklı ilan edilmiş; ülke dışına sürgüne gönderilmişti. Tunus’ta geriye sadece birkaç küçük laik muhalif parti bırakılmıştı…
Uluslararası Saydamlık Raporu’na göre, Dünya Yolsuzluk Ligi’nin zirvesinde bulunan bir ülke idi Tunus! Internet yasakları konusunda ise Kuzey Kore ile yarışır halde idi!
[color:a327=orange]
ÖZELLEŞTİRME YANLISI[/color]
Egemenliğini devam ettirdiği sürece Batı dünyası ile de iyi geçindi bin Ali. IMF başta olmak üzere Batının önde gelen ekonomik kurumları ile “uyumlu” çalışan neo-liberal bin Ali rejimi 150 civarında devlete ait kamu işletmesini özelleştirmiştir…
Ama gün geldi, devran döndü, “Ben A Vie” yani “Ebedi Başkan” lakabı takılan Zeynel Abidin bin Ali başkent Tunus sokaklarını dolduran binlerce göstericinin tepkilerine dayanamadı; koltuğunu bırakmakla kalmayıp, ülkeyi dahi terk etmek durumunda kaldı…
Peki, tüm bu isyan hareketi ya da halk ayaklanması organize bir kalkışma mı yoksa kendiliğinden gelişen bir durum mu?
Aslında bu konu hakkında net karar vermek için henüz erken çünkü Tunus şu an sağlıklı bir analiz yapmaya el vermeyecek düzeyde karışık. Cezaevlerinden mahkûmlar salıveriliyor, marketler yağmalanıyor, tren garları ateşe veriliyor, vs.
Son olarak, ülkenin resmi haber ajansı TAP, başkent Tunus’ta olağanüstü hal ilan edildiğini duyurdu…
Ancak yine de yaşanan bu kitlesel hareket üzerine yapılan çeşitli yorumlar mevcut…
[color:a327=brown]
DEVRİM Mİ[/color]
Sorosvari bir devrim diyenler de var, yasaklı İslamcı hareket arkasına el-Kaide desteğini almış vaziyette ülkeye geri dönüyor diyen de…
Bir de protestocu gençlerin bazılarının ellerinde Che posterleri taşımalarından yola çıkarak bu kalkışmanın doğrudan sol kaynaklı bir halk/ezilenler hareketi olduğunu ve bu anlamda Arap dünyasında bir ilki teşkil ettiğini söyleyenler de var…
Ancak ortada bir gerçek var ki, son gelişmeler sadece Tunusluları değil bölgenin diğer halklarını da heyecanlandırmış durumda.
BBC’ye göre, Tunus’un hemen yanı başındaki Cezayir’de günlerdir Tunuslularınkine benzer şikâyetlerle sokakta olan halk yığınları, komşularında yaşanan büyük değişimi umutla ve biraz da imrenerek takip ediyorlar…
Mısır’da ise Mübarek rejimi muhalifleri Tunus’un Kahire Büyükelçiliği önünde toplanarak “Darısı Mübarek’in başına!”, “Bin Ali uçakta bir yer de Mübarek’e ayır!” sloganları ile son gelişmeleri kutluyorlar…
Le Monde’un haberine göre ise, Paris ve çevresinde yaşayan 10 bin dolayındaki Tunuslu, bin Ali’nin devrilmesini bir araya gelerek kutluyorlar…
Şimdi Tunus’takine benzer bir hareket Ürdün’de de başladı. Halk giderek başa çıkılmaz bir hal alan akaryakıt ve gıda fiyatlarını protesto için başkent Amman sokaklarına döküldü. Doğal olarak, protesto hareketi kısa sürede Samir Rifai hükümetine yöneldi ve bugün halk hükümetin istifasını talep ediyor. Yarın da parlamento önünde büyük bir kitlesel protesto mitingi düzenlenecek…
Arap dünyası epey hareketli…
Peki, tüm bu olanlara Batılılar ve esas Arap rejimlerinin başındakiler ne diyor?
Wikileaks’in Tunus’la ilgili belgelerinden anlaşılacağı üzere bin Ali rejiminden hazzetmediği bilinen ABD ve İngiltere’den “sükût ikrardan gelir misali” olumsuz bir çıkış gelmedi şimdiye kadar…
Peki, Fransa’da durum ne?
[color:a327=orange]
SARKOZY KABUL ETMEDİ[/color]
2008’de ziyaret ettiği Tunus’u ve lideri bin Ali’yi “ülkede özgürlük alanlarını genişletiyor, takdir edilmeli” diyerek öve öve bitiremeyen Sarkozy bugün ülkesine sığınmak isteyen sabık lideri kabul etmedi! Wikileaks’te sıklıkla “pro-Amerikan” yani “Amerikancı” olarak nitelenen Sarkozy’nin bu tutumu, ne tesadüf ki, ABD’ninkiyle örtüşüyor…
Deutsche Welle’ye göre, AB adına Sarkozy ve Merkel’den “Tunus’ta bir an önce serbest seçimler yapılmalı, demokrasinin önü açılmalı” şeklindeki açıklamalar geldi, o kadar…
Ortadoğu’ya geldiğimizde ise “bu cephede değişen bir şeyin olmadığını” görüyoruz…
Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü her zamanki klişe açıklamalarını yerine getirip, Tunus halkına “sükûnet ve birlik” çağrısında bulundu!
Mısır’dan, Cezayir’den, Libya’dan, Suudi Arabistan’dan, Suriye’den, Ürdün’den resmi olarak “tık” yok!
Son yaşanan olaylar ve bu olaylara gösterilen tepkiler ya da sergilenen tepkisizlikler bir gerçeği açıkça ortaya koyuyor:
Tunus’ta 23 yıl aradan sonra bir halk hareketiyle gelen büyük değişim Arap halkları tarafından umut ve dayanışma duyguları içinde izlenirken, Arap rejimlerinin başındakiler tarafından da aynı oranda endişe ve huzursuzlukla takip ediliyor!
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın tamamına daha geniş bir perspektiften baktığımızda ise son günlerde bölgenin bir ucundan diğerine yaşanan hareketlenmeler dikkatimizi çekiyor. 2010’un son günlerinde Tunus ve Cezayir’de başlayan halk isyanları, Mısır’da patlak veren Kıpti-Müslüman çatışması, İsrail’in Gazze’ye operasyonlara tekrar başlaması, Ürdün’de fitili ateşlenen hükümet karşıtı protestolar, Lübnan’da Hariri Davası nedeniyle Hizbullah’ın kabineden desteğini çekmesi sonucu Saad Hariri hükümetinin yıkılması ve diğerleri…
Ortadoğu’da yıllardır sönmeyen ateş bugünlerde yeniden “harlanmış” gözüküyor. Bölge beklenmedik gelişmelere gebe durumda…
Ali Bilgenoğlu