IRAK'I BİR PASTA GİBİ GÖREN İHANET ÇETESİ, KAN İÇMEYE BAŞLADI

AKP'nin Irak'ta ince hesapları
22.10.2010 - 12:10 Yazdır Arkadaşına gönder Türkiyenin kamu petrol şirketi TPAO, Irak'ta iki doğalgaz sahasının işletmesini yapmaya hak kazandı. Girdiği ihalelerdeki Kuveyt merkezli şirket ise dikkat çekti. Sektörde yeni faaliyete başlayan bu şirketin ortak olarak seçilmesinin nedeni AKP'nin ince hesaplarına çıktı.

Irak Hükümeti üç doğalgaz sahası işletmesini ihale yoluyla satışa çıkardı. Toplam Irak doğal gaz rezervinin yüzde 10’u olan 311 milyar metreküplük işletme hakkı ihalelerinin ikisini Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın içinde olduğu konsorsiyum kazandı.

Irak Petrol Bakanlığı tarafından düzenlenen ihalede TPAO’nun liderliğindeki konsorsiyumlar Siba ve Mansuriye doğal gaz sahalarının işletme hakkını kazandılar. Siba doğalgaz sahası ihalesini kazanan konsorsiyumda TPAO'nun yüzde 40, Kuveyt Energy Company'nin ise yüzde 60 hissesi bulunuyor.

Mansuriye doğalgaz sahası işletme ihalesini de TPAO, Kuveyt Energy Company ve Güney Koreli Korea Gas adlı şirketlerin oluşturduğu konsorsiyum kazandı.Bu doğal gaz sahası için oluşturulan konsorsiyumdaki şirket payları şöyle: TPAO yüzde 50, Kuveyt Energy Company yüzde 30 ve Güney Koreli Korea Gas'ın yüzde 20.

TPAO'nun doğalgaz çıkaracağı Basra şehrindeki Siba sahasının ispatlanmış rezervi 43 milyar metreküp, Mansuriye'ninki ise 128 milyar metreküp. Yurtdışı projeleri özellikle Azerbaycan’da ve Kazakistan’da yatırımlar yapan TPAO, kazandığı son ihale ve liderlik yaptığı konsorsiyumdaki ortaklarıyla dikkat çekiyor.

TPAO'nun Kuveytli ortağı
TPAO’nun kazandığı iki ihaledeki konsorsiyumdaki ortağı Kuveyt Energy Company 5 yıllık bir geçmişe sahip olmasına rağmen birçok ülkede gerçekleştirdiği yatırımlarla devamlı büyüyor. Mısır, Yemen, Umman, Ukrayna, Litavnaya ve Rusya’daki yatırımları yeni kurulmuş bir Arap Kuveyt petrol şirketi için fazla dikkat çekici geliyor

Kuveyt Energy Company esas olarak birçok büyük yatırımcı şirket tarafından kurulmuş bir petrol&doğal gaz arama, çıkarma ve işletme şirketi. Kuveyt Energy Company’nin yüzde 20’lik hisse ile en büyük ortağı Global Investment House ise Türkiye’de yatırımlarıyla biliniyor.

Ortağın Türkiye ile bağları şaşırtmadı
Kamu şirketi TPAO'nun Irak'taki ortağının en büyük hissedarlarından Global Investment House şirketinin Türkiye'de ilginç bağları bulunuyor.

Kuveyt’in en büyük yatırım şirketi olarak da bilinen Global Investment House, Türkiye’de bir yatırım bankası kurmak için girişimlerde bulunmuştu. Türkiye’deki çalışmalarını yönetmek için kısa bir süre önce İstanbul’da ofis açan Global Investment House enerji, sağlık, inşaat, finans ve finans ile bağlantılı sektörlerdeki yatırımlarla ilgilendiğini belirtiyor.

Şirket ayrıca, Global Fon Leasing’in yüzde 60 hissesini satın alarak Ülker Grubu’na ait Yıldız Holding ile ortaklık gerçekleştirmişti. Yıldız Holding hisselerini aldığı dönemde dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile KDV üzerine yaptığı pazarlıklar tartışma konusu olmuştu.

Diğer hissedar emlak sektörüne girmek istiyor
Kuveyt Energy Company’nin büyük ortaklarından bir diğeri ise Equity Group Investments. Dünya genelinde bir çok yatırımı bulunan büyük bir emlak firması olan Equity Group Investments çok zengin Yahudi asıllı işadamı Samuel Zell’e ait. Samuel Zell her ne kadar büyük bir emlakçı olarak bilinse de basın ve enerji sektörlerindeki yatırımları ile dikkat çekiyor.

Yahudi Asıllı ABD’li işadamı Samuel Zell için Türkiye ve özellikle İstanbul emlak ve inşaat yatırımları açısından çok kârlı bir alan. Kısa dönem içinde İstanbul’da yatırımlar yapmak isteyen ve dünyanın en zenginleri listesinde bulunan Samuel Zell'in emlak sektöründe başta TOKİ ve Emlak GYO ile ilgilendiği ve kurmaylarını görüşmeler için Türkiye’ye yolladığı biliniyor. Ataşehir’deki yeni projelerde yeralmak istediğini de ısrarla belirtiyor.

Global Investment ve Equity Group Investments TPAO’nu konsorsiyum ortağı Kuveyt Energy Şirketini oluşturan firmalar arasında ilk bakışta dikkat çekenlerden sadece ikisi. Bir çok Arap ve Amerikan sermayesini içinde barındıran Kuveyt Energy özellikle Ortadoğu ve Rusya’daki yeni, gelecek vaadeden ve risk potansiyeli az olan verimli petrol ve doğal gaz sahalarındaki çalışmalarıyla dikkat çekiyor.

AKP TPAO'yu kendi çıkarlarına alet ediyor
Türkiye'nin en büyük kamu kuruluşlarından biri olan TPAO, son yıllarda yurtdışındaki faaliyetlerini artırdı. Ancak özellikle birkaç yıldır yurtdışında yaptığı yatırımlar ve aldıkları ihalelerin nasıl bir stratejiyle hayata geçirildiği üzerinde soru işaretleri bulunuyor.

TPAO'nun son olarak Irak'ta aldığı iki ihaledeki Kuveyt merkezli ortağının kimliği ve bu ortağın hissedarlarının Türkiye'de yürüttüğü ve yürütmeye niyetli olduğu işler, AKP hükümetinin son dönemde bel bağladığı ve rant sağlamayı amaçladığı sektörlerle çakışması dikkat çekiyor. Bu nedenle, TPAO'nun yurtdışındaki önemli ihalelerde partnerlerini AKP'nin bu önceliklerini dikkate alarak seçtiği görülürken, kamu şirketi TPAO bu partnerlerin Türkiye'de yapacakları yatırımları uğruna, petrol sektöründe yükselmeleri için payanda rolüne soyunduruluyor.
(soL-Ekonomi)

Hakan Albayrak'ın melun sesinin kulaklarımdaki uğultusu kesilmeden devam ediyor: Irak pastasından pay alacağız, Irak pastasından pay alacağız, Irak pastasında pay alacağız...

Alın size, katletiğiniz kardeşlerimizin kanı, tecavüz ettiğiniz bacılarımızın gözyaşı karışmmış kanlı sıvı, Yahudi ile birlik olup için bakalım geberesiceler!

[quote:a0b6="AZYA"]Hakan Albayrak'ın melun sesinin kulaklarımdaki uğultusu kesilmeden devam ediyor: Irak pastasından pay alacağız, Irak pastasından pay alacağız, Irak pastasında pay alacağız...

Alın size, katletiğiniz kardeşlerimizin kanı, tecavüz ettiğiniz bacılarımızın gözyaşı karışmmış kanlı sıvı, Yahudi ile birlik olup için bakalım geberesiceler![/quote]
[size=18]
Iki milyona yakin akan Irak linin kanindan olusmus PASTA. Kan damlayan PASTA.Yok edilen insanlarin etleri,kemikleri Cesedleri uzerine yapilan Pasta.

Emperyalizmin Demokrasi getirdigi IRAK ve akan IKI milyon Müslüman insanin kani.

RTE ye ne kadar tatli geliyor bu Pasta.Kalemsörleri ne kadar heyecan duyuyor,bu pastadan.Kan damlatarak yiyecekler..

Hicte hissetmiyecekler ölen iki milyona yakin IRAKLININ kanini.

Ebu GARIB de IRZINA gecilen Müslüamanlarin cigliklarini duymuyacak ve hissetmiyecekler.

Afiyetle yiyecekler...

Felluce deki yok edilen INsanlarin Kanlarinin uzerine Medeniyet kuracaklar, ABD ile birlikte,Emperyalistlerle birlikte Huzur ve Refah getirecekler.

Agizlari sulaniyor bu Müslümanlarin KANINA..

.............
..............
KANSIZLARA diyecek Söz bulamiyorum...[/size]

[quote:487f="AZYA"]Hakan Albayrak'ın melun sesinin kulaklarımdaki uğultusu kesilmeden devam ediyor: Irak pastasından pay alacağız, Irak pastasından pay alacağız, Irak pastasında pay alacağız...

Alın size, katletiğiniz kardeşlerimizin kanı, tecavüz ettiğiniz bacılarımızın gözyaşı karışmmış kanlı sıvı, Yahudi ile birlik olup için bakalım geberesiceler![/quote]

Son günlerde yeni Ak it paçavrasında arz-ı endam eden cazgır şevki'yi de hatırlamak lazım..Birinci körfez harbinde "Iraklı Ayşeler Fatmalar" diye biryerlerini yırtıyordu..Irak aynı Irak Ayşeler Fatmalar aynı Ayşe aynı Fatma ama bizim cazgır yağlı kemik peşinde..AKP nin yaptığı iğdişatı bundan daha güzel izah eden tezat olmaz ama anlayan yok!

[size=18]Cırtlak sesiyle, güya keskinlik yapıyorum derken islamı çirkinleştiren, hibir estetik kaygısı, diyalektik çilleis olmayan, fethedilen alanda fatihçilik oynayan zavallı bir tipti, şimdi iyice pisleşti.

İslam ihtilâl ve inkılâbının baş hedefi, dine düşmanlıklaır belli olanlar değil de asıl dini içten yıkan bu tipler olacak.

Şimdi bundan iğreniyorsun yani bu tipten. İğrenç bir şey.

Bir müslüman düşmanı tarafından korkulan birisidir, iğrenilen değil. Hak ve hakikat bilerek müdafaa ettiği değerleri, her kim olursa olsun, isterse dün kendine zulmeden olsa, onun için de müdafaa eder, düşene bir tekme de ben vurayım diyerek iğrençleşmez, düşenin haline bakıp "oh oldu" diyerek gezemdez. Hele ki düşman bellediği bu hâle böyle esas hasmı tarafından düşürülmüşse, bunda ayrıca strateji bilmemek gibi bir hal de kendini gösterir.

Evet bu ve benzeri tipler, hangi kılık, eda, tavır, içidne olurlarsa olsunlar, iğrenç tipler ki, o intikamcı hislerle güldükleri, oh olsun dedikleri düşmanalrından kalite olarak farkları yok.

"Cezaevini unutmamak" biraz bununla alakalı bir hal ve keyfiyet.

Cezaevinde, hücre arkadaşın kim olursa olsun, idareye karşı onunla dayanışmaya girmeye mecbursun. Bu, orada hayatta kalabilmek adına yapacağın yegane şey.

İdarenin senden gözüküyor olması bir şey değiştirmez, idare idaredir, mahkum da mahkum. Onlar kendi safında, sen kendi safında, "tek yekun içinde"...

İdarenni araya sızdırdığı işbirlikçileri, adamları, Barzanileri, Recepleri çoktur. Bunlar 1. müdür, 2. müdür, ser baş gardiyan, baş gardiyan, posta başı, gardiyan da olabilir, İçeriye sızdırılmış işbirlikçiler de.

Kimi koğuşlarda "itirafçıar" işbirlikçiler ikamet eder. Mesela onlar, Barzaniler, Talabaniler, Karzailer vs. Fetullah... İtirafçılar koğuşu içerisinde binbir türden insan, namazlısı da var, namazsızı da, puş gözükeni de var, ahlaklı gözükeni de. Davası, cezaevi yönetimini ele geçirmek olan bri için, diğer siyasetlerle ittifak yapan biri için en tehlikeli hal, bu işbirlikçi, itirafçılarla beraber gözükmektir. Onlarla ilişkiyi meşrulaştırmaya çalışıcı hal ve tavırlardır. Misal, Fetullah kötü ama, Fetullahçılar da iyi canım, ahlaklı adamlar, kimsenin malında, ırzında gözleri yok, 5 vakit namazındalar vs... İhtilalci bir hareketin değerlendirme kriterleri bunlar mıdır? İşbirlikçiler koğuşunun mümessili kötü ama bunlar iyi. Böyle bir söz kavga içinde ne mana ifade eder?

Cezaevini unutmamak, Türkiye'yi, hatta dünyayı bir cezaevi gibi görüp, o cezaevini Türkiye, Irak, Suriya vs gibi koğuşlardan ibaret görebilmek, ve o koğuşlarda yaşayanları da cezaevi sistemini kuran rejime karşı, dolayısıyla idareye karşı işbirliği yapacakların ve yapamayacakların şeklinde tasnife tabi tutabilmek. BU zihniyettir ki, insana, Kumandanıyla aynı hücreyi paylaşıyor hissini telkin edecektir. Onuhissedersin yani, o ve sen yan yana hücrelerdesiniz ve onunla beraber idareye karşı kapıları tekmeliyor, sloganlar atıyorsunz.. Sizs slogan atınca, işbirikçi, itrafçılar susar ve hatta iidare tarafından üzerinize kışkırtılır da, diğer siyasetler de sizin sloganlarınıza iştirak eder. Zamanı gelince siz de onların. Mazgalı tekmelersiniz, gardiyanlara ana avrat küfredersiniz, eylemler, açlık grevleri, sloganlar, koğuş aramları, itiş kakışlar vs...

Tek yol İslam
Allah Peygamber,
Allahsız köpekler, Vatan sizden ne bekler?

Diye mazgallardan maaltalara doğru bağırmaya başlayınca, haykırışlarınız, o maltaları aşıp, idarede oturan 1. müdürün kulaklarına kadar gitmeli. Hedefinizin idarede kim varsa o olduğu bellidir.

1. müdür?

İşbirlikçi, itirafçı ihanet şebekeleri.

Hisset.

"Sen ağla, gafil gülsün, nadan yelpazelensin!"

[/size]

[size=18]Şurada, yanı başında insanlar boğazlanır da, hissedemezsen sana bir şey yok.

Kavga vardır da, sen anlayamazsan,kavgaya gireyim derdin olmazsa, kavgaya öyle bakar, hatta kavga etmen gerekene saldıran yerine, onun karşısında yer alırsın.

Hepsi hissetmeyle alakalı. Hislerin körelmeye başlamışsa, hissedemiyorsan, sana o kavgadan bir şey yok. Sadece hissediyorum, kavga ediyorum zannedersin.

Risk alan, kavga içinde yer alan, kavgada pişen insanların hissiyatıyla, diğerlerinki farklı oluyor. Kavga adamı, kavganı nasıl yapıldığını bilen adam, "öyle olur mu, böyle olur mu?" diye sıkıntısı yok, çünkü kavgada aslolan ayakta kalmak, hayatta kalmak. adam senin kafana dayasın bakalım 14'lüyü... Kafana dayandığını hissedebiiyor musun?

Namazda hep arka saf hizasında olma iddiası, kavgada hep en ön safta olma iddiasını ispat etmişler için sahicidir, reeldir, samimidir, münafıklıktan uzaktır. Kavga deyince de reel kavga, basbayağı yumruk... Yan gel yatmakla geçen hayatında, bir de kalk "namazda arka saf hizası" diye nefsine pay çıkart, dervişçilik oyna. Sonra da kavga edene laf at, "inanmıyorum" diye piçlik yap. İnanmıyorum diyenleri ve onlara çanaak tutanları, o inanmadıkları yolda can veren şehidlerin kanı çarpacak, hem de çok fena.[/size]

[img]http://yenisafak.com.tr/resim/site/irak0ebd5b270eaa5296by.jpg[/img]
[size=24][color:342b=red]

Irak'ta elektrik ve matkapla infaz yapıldı iddiası[/color]


[/size]
Wikileaks tarafından sızdırılan 391,831 adet tıklayın ABD Ordusu Ciddi Faaliyet Raporunda, Iraklı yetkililerin elindeki tutuklulara elektrik verildiği, elektrikli matkapla işkence yapıldığı ve hatta infaz edildiği yolunda bilgiler yer alıyor.


Belgeleri inceleyen BBC muhabiri Adam Brookes, belgelerin ABD askerlerinin yapılan işkencelerden haberdar olduklarını ancak vakaları "soruşturmaya yer yok" şeklinde işaretleyerek kapattığına işaret ettiğini söylüyor.


Belgelerden birinde, Amerikan ordusunun Irak Ordusu görevlilerinin Irak'ın kuzeyindeki Telafer kentinde bir tutukluyu infaz ettiklerini gösteren video görüntülerinden haberdar olduğu ortaya koyuluyor.


Faaliyet raporunda "Görüntülerde Irak Ordusu askerlerinin, gözaltına alınan kişiyi, sokak ortasına getirip, yere ittikleri, yumrukladıkları ve öldürdükleri görülüyor." ifadesine yer verilip, olayı gerçekleştiren Irak askerlerinden en az birinin ismi kaydedilmiş.


Bir başka belgede ise, Amerikan askerleri gözaltına alınan bir kişinin parmaklarının kesildiği ve ardından bu kişinin asitle yakıldığından şüphelendikleri ortaya koyuluyor.


Pentagon Sözcüsü Geoff Morrell, BBC'ye yaptığı açıklamada Amerikan ordu personelinin, Irak ordusu askerlerinin gerçekleştirdiğine tanık olunan kötü muamele vakalarını amirlerine bildirmekle yükümlü olduklarını söylüyor.


Sızdırılanlar arasında Amerikan ordusu askerlerinin kontrol noktalarında ve operasyonlar sırasında sivilleri öldürdükleriyle ilgili de pek çok belge de yer alıyor.


Söz konusu bu sivil ölümlerinin bir çoğu kamuoyuna yansımayan ölümler.


tıklayın 2007 yılı Temmuz ayında meydana gelen bir olayda yaklaşık yarısı sivil olan 26 Iraklının bir helikopterden açılan ateşle öldürüldüğü de faaliyet raporlarına kaydedilmiş.


Bir başka vakada ise, bir Apache helikopterinin, Bağdat'taki bir askeri üsse havan topu saldırısı düzenlediğinden şüphelenilen ancak teslim olmaya çalışan iki kişiye 2007 yılı Şubat ayında ateş açtıkları kayıt altına alınmış. Belgeye göre, askerler, kişileri teslim alıp almamayı bir avukata soruyor ve avukatın bunu yapamayacakları ve bu kişilerin "hedef teşkil etmeye devam ettiklerini" söylemesi üzerine ateş açıyor.


Faaliyet raporları arasında, bazı isyancıların tıklayın İran Devrim Muhafızları tarafından eğitildikleri ve silahlandırıldıkları yolunda ele geçen bilgilere de yer verilmiş.


Belgelerde ayrıca, ABD ordusunun aksi yönde iddialarına rağmen, Irak'taki ölümler konusunda resmi istatistikler tutulduğunu ve 2004 ile 2009 yılı arasında 109 bin kişinin öldüğünün kaydedildiği bilgisi de yer alıyor.


Rakamlara göre, bu yıllar içinde 66.081 sivil, 23.984 'düşman' kategorisine koyulan kişi, 15.196 Irak güvenlik gücü asker ve polisi ve 3.771 yabancı güç askeri hayatını kaybetmiş.


Irak'taki ölümleri kayıt altına alan sivil kuruluş Iraq Body Count, tıklayın 860 rapor üzerinden yaptıkları incelemeler ışığında önceden bilinmeyen yaklaşık 15.000 sivil ölümünün ortaya çıktığını açıkladı.


Guardian gazetesi de, Amerikan ordusunun 2004 yılında Felluce'ye düzenlediği iki büyük operasyon sırasında yaşanan sivil ölümlerini kayıt altına almadığını duyurdu.


Pentagon Sözcüsü Morrell ise sızdırılan belgelerin "Batının düşmanlarına" ABD ordusunun nasıl faaliyet yürüttüğü ile ilgili ciddi bir bilgi verdiğini ancak temel konularda yeni bir şey içermediklerini savundu.


Bilgi sızdırma sitesi Wikileaks, belgelerde yer alan isimleri özellikle sildikten sonra yayınladıklarını açıkladı.


Site, Temmuz ayında da Amerikan ordusunun Afganistan'daki faaliyet raporlarından oluşan 70 bin gizli belge yayınlamıştı.


Wikileaks adlı internet sitesine sızdırılan yaklaşık 400 bin gizli ABD askeri belgesi, Amerika'nın Irak'ta uygulanan işkence, kötü muamele ve yargısız infazlara göz yumduğunu ortaya koyuyor.


Haber sızdırma sitesinin yayınladığı belgeler, 2003 yılında başlayan İşgal'in ardından "yüzlerce" sivilin ABD ordusunun kurduğu kontrol noktalarında öldürüldüğüne de işaret ediyor.


Sızdırılan belgelerde:


* Irak ordusu askerlerinin Telafer'de bir gözaltına aldıkları bir kişiyi sokak ortasında infaz ettiklerini gösteren görüntüler olduğu;

* Amerikan askerlerinin, Irak ordusu görevlileri tarafından bir tutuklunun parmaklarının kesildiği ve asitle yakıldığından şüphelendikleri;

* Yarısı sivil olmak üzere 26 Iraklının 2007 yılında bir helikopter tarafından öldürüldüğü;

* Bir Amerikan helikopterinin teslim olmak isteyen iki Iraklı isyancıyı öldürdüğü gibi iddialar yer alıyor.


Belgeler ABD'nin Irak'taki sivil ölümleri ile ilgili resmi istatistikleri olmadığı açıklamasına rağmen, kayıtlar tuttuğu ve ölü sayısını yaklaşık 66 bini sivil olmak üzere 109 bin kişi olarak verdiğini de gösteriyor.


Amerika Birleşik Devletleri, tarihin bu en büyük belge sızdırma operasyonunu sert bir dille kınadı.


Amerikan Savunma Bakanlığı, belgelerin, operasyonel birliklerdeki askerlerin yaptıkları kaba gözlemlere dayandıklarını ve yeni bir şey içermediğini savundu.


Savunma Bakanlığı sözcüsü, işkence iddiaları konusunda da resmi politikalarının, "illegal olması potansiyel kötü muamele" durumlarının rapor edilmesi olduğunu; bu yolla bu tür davranışları engellemeye çalıştıklarını ifade etti.

Analiz


Wikileaks'in sızdırdığı belgelerin sayısı 400 bine yaklaşıyor. Genellikle askerlerin isyancılarla çatışmaları, yol kenarına yerleştirilen bir bombanın patlaması, öldürülen sivillerin cesetlerinin tespit edilmesi gibi olayların ardından tutulan raporlardan oluşuyor bu belgeler.


Askeri bir dil kullanılmış. Tüm bu olaylar katı ve yalın ifadelerle anlatılmış.


Belgeler arasından, çok da zorlanmadan, Irak güvenlik güçlerinin gözaltına aldıkları kişilere uyguladıkları kötü muamele, dayak, elektrikle işkence ya da bir adamın bacağının matkapla delinmesi gibi vakalar tespit ettik.


Amerikalılar o sıralarda yaşanan kötü muamele ve işkenceden haberdarlar.


Tümü olmasa da, kötü muameleye işaret eden bazı belgeler üzerinde "soruşturmanın devamına gerek yok" ifadesiyle damgalanmış. Bu da ABD'li yetkililerin işkence ve kötü muamele vakalarını öğrendiklerinde, hiçbir şey yapmamayı seçtiklerini gösteriyor.


Belgelerden alınması gereken gerçek derslerin ortaya çıkması aylar sürecektir. Fakat, sızdırmanın yol açtığı il sorulardan biri: Irak güvenlik güçlerinin, Saddam Hüseyin rejimiyle birlikte ortadan kalkacağı düşünülen kötü muamele pratiğine neden devam ettikleri. Ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bunu engellemek için ne yaptığı?


Wikileaks'in kurucusu Julian Assange, İngiltere'de Al Jazeera televizyonuna yaptığı açıklamada, internet sitesinin Irak'taki 40 öldürme vakası ile ilgili bir dava açmak için belgeler hazırladığını söyledi.


Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da daha önce yaptığı açıklamada, "ABD görevlilerinin ve ortaklarının hayatını tehlikeye atan her türlü bilginin bireyler ve örgütler tarafından sızdırılmasını en açık şekilde kınadığını" söyledi.


(BBC)

[size=24]


[color:e21f=red]
Ebu Garib Hapishanesinden Nur’un Mektubu [/color]
[/size][color:e21f=brown]
Ebu Gureyb’de ABD askerlerinin tecavüzüne maruz kalan Iraklı kardeşimiz Nur’un mektubu:
[/color]

[size=18]

Halkıma, Ramadi’nin, Halidiye’nin ve Felluce’nin insanlarına; erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara…
Bu size, Amerikan-siyonist hapishanesi Ebu Garib’ten kardeşiniz Nur’un mektubudur.

İnanın buradaki aşağılanmayı, sefaleti ve haysiyetsizliği size nasıl anlatacağımı, kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum.

Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup, sevdiklerinizle bir arada otururken bizim maruz kaldığımız aşağılanma ve çektiğimiz açlığı, sizler su içerken çektiğimiz susuzluğu, sizler derin uykuda iken Amerikalılar’ın bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim…

Ey kardeşlerim; kamyonlarınızı ve arabalarınızı Amerikan malları taşırken gördüğümüzde kalbimiz sıkışıyor. Çünkü o araçlar benim halkıma ve ülkeme ait.

Yüreğim kan ağlayarak şöyle diyorum: Allahım! Benim insanlarım, haysiyetlerini ve şereflerini bir avuç Amerikan Doları’na satmış. Yaşadıklarımızı ve kirletilen onurumuzu düşündükçe gözlerimden yaşlar boşanıyor.

Ey kardeşlerim;

Amerikalılar’ın elinde ne ızdıraplar çektiğimizi, ne acılar yaşadığımızı, Allah aşkına, nasıl anlatıp nasıl kelimelere dökeyim.

Kardeşlerim;

Allah’a yemin ederim ki, yaşadıklarımızı dile getirmekten acizim. Bundan ar ediyorum. Ama yine de kelimelere sığınarak size olanları anlatacağım. Amerikalılar’ın bizlere yaptığı haysiyetsizlikleri, çektirdiği eziyeti, işkenceyi ve aşağılanmaları elimden geldiğince anlatacağım…

Hayvani zevklerinin aracı olmadığımız, kendimizi şehvetlerine teslim etmediğimiz için bizi nasıl öldüresiye dövdüklerini ifade etmeme izin verin…

Siz ey bizim dini liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler!

Amerikalılar’ın bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvani eziyetler karşısında hâlâ nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz?

Peygamber Efendimiz’in en değerli hazineniz buyurduğu haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz.

Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılar’a ve Siyonistler’e mi sattınız? Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz?

Allah’ın bizi sizlere bir emanet olarak verdiğini ne çabuk unuttunuz?

Hani bizleri koruyacak, besleyecek ve namusumuzu asla çiğnetmeyecektiniz? Ne oldu size, verdiğiniz söze?

Amerikalılar, Ebu Garib’te namusunuzu her gün ayaklar altına alıyor. Mektubumu okuyanları, Allah adına, Ebu Garib Hapishanesi’ndeki vahşiliklere dur demeye çağırıyorum. Buradaki, insanlığa sığmayan işkenceleri durdurmak için sesinizi yükseltmeye davet ediyorum. Burada yapılanlar, Siyonistler’in hapishanelerde Filistinli gençlere ve kadınlara yaptıklarından daha berbat.

Orada fiziki işkence yapıyorlardı. Oysa burada her gün ırzımıza geçiyorlar. Vahşi, kana susamış hayvanlar gibi bedenlerimize saldırıyorlar. Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz ama kimsenin bizi duyduğu yok!

Eğer kalbinizde, ruhunuzda bir zerre insanlık, haysiyet, onur ve şeref varsa, birleşin ve bu hapishaneye saldırın. Gelin ve kurtarın bizi!

Elinize geçen bütün silahlarla bu hapishaneye saldırın! Hem onları hem de bizleri öldürün!

Biz çoktan ölüme razıyız. Burayı yerle bir edin!

Hepimizin karnında onların picleri var! Çoğumuz hamileyiz! Biz dünden ölüme razıyız! [color:e21f=red]

Size yalvarıyoruz; gelin ve kurtarın bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Size yalvarıyorum; Allah için bizleri, Amerikalılar’ı ve onların piclerini öldürün![/color]

Allah rızası için! Size yalvarıyoruz.[/size]