BALKANLARDAKİ OSMANLI VAKIF ESERLERİ DE İADE EDİLECEK Mİ?
http://www.ordumillet.com/Content.aspx?haberID=1530&B=balkanlardaki-osmanli-vakif-eserleri-de-iade-edilecek-mi-06.09.2011
Azınlık vakıflarına ait taşınmazların iade edileceğinin açıklandığı bu günlerde akla gelen ilk konu Balkanlardaki Osmanlı vakıf eserleri oldu.
Azınlık vakıflarına ait taşınmazların iade edileceğinin açıklandığı bu günlerde akla gelen ilk konu Balkanlardaki Osmanlı vakıf eserleri oldu. Balkan ülkelerinin el koydukları Osmanlı vakıf eserlerini-taşınmazlarını iade etmesi ve Türkiye’nin bu konuda çaba sarf etmesi gerektiği gündemdeki yerini aldı.
Balkanlardaki Osmanlı vakıfları nasıl kuruldu, bu vakıflar neler inşa ettiler?
Beş asırdan fazla bir süre Osmanlı idaresinde kalan Balkan coğrafyasına iskan politikası çerçevesinde Anadolu’dan binlerce aile yerleştirilmiş bölgede Türk-İslam nüfusu yoğunlaştırılmış buna paralel olarak da yoğun bir imar faaliyeti gerçekleştirilmişti. Osmanlılar Balkanlarda bu süre zarfında 15 binden fazla eser inşa etmişti. İnşa edilen bu eserler yüzyıllarca bölgede yaşayan insanların hizmetine sunulmuştu. Cami-mescit, tekke-zaviye, mektep medrese, kütüphane, han, bedesten, çarşı, hamam, imaret, su kemeri, çeşme gibi farklı mimari yapılar devlet ve vakıflar eliyle bölgeyi daha yaşanabilir kılmıştı.
Sayıları ne kadardı?
Hangi ülkede ne kadar eser yapıldığı ile ilgi sayısal veriler ne kadar büyük bir imar faaliyetinin gerçekleştirildiğini bize daha iyi anlatacaktır.
Arnavutluk’ta arşivlerde kaydı geçen toplam 1015 eser vardır. Bunlardan 664’ü dini (cami-mescit, tekke, türbe), 139’u eğitim (medrese, mektep, kütüphane), 76’sı sosyal (imaret, hamam, köprü, çeşme, saat kulesi, konak-saray), 123’ü ticari (han, kervansaray, bedesten) ve 13’ü askeri (kale, kule-ocak) yapıları olarak inşa edilmişti.
Bosna-Hersek’te toplam 3560 vakıf eseri bulunmaktaydı. Bunlardan 1392’si dini, 960’ı eğitim, 373’ü sosyal, 636’sı ticari ve 199’u askeri yapılardı.
Bulgaristan’da arşiv kayıtlarında bulunan 3339 vakıf eserinin dağılımı, 2557 dini, 419’u eğitim, 221’i sosyal, 136’sı ticari ve 6’sı askeriydi.
Hırvatistan’da arşivlerde kaydı geçen toplam 187 eser bulunmaktaydı. Bunlardan kullanım amacına göre, 111’i dini, 25’i eğitim, 20’si sosyal, 17’si ticarî ve 14’ü askerî yapılardı.
Kosova’da toplam 361 vakıf eseri bulunmaktaydı. Bunlardan 248’i dini, 41’i eğitim, 27’si sosyal, 422’si ticari ve 3’ü askeri yapıydı.
Macaristan’daki vakıf eserlerinin sayısı 724 idi. Bunlardan 352’si dini, 127’si eğitim, 179’u sosyal, 31’i ticari ve 35’i askeri idi.
Makedonya’da ise 1411 eserin vakıf eseri kaydı vardır. Bu eserlerden 884’ü dini, 208’i eğitim, 221’i sosyal, 75’i ticari ve 23’ü askeri amaçla inşa edilmişti.
Romanya ile ilgili arşiv belgelerinde ise toplam 291 vakıf eserinin ismi geçmektedir. Yapıların kullanım amaçlarına göre dağılımı, 179’u dini, 48’i eğitim, 32’si sosyal, 20’si ticari ve 12’si askeri yapıydı.
Sırbistan ve Karadağ’da ise, arşiv belgelerinde toplam 1098 vakıf eserinin ismi geçmektedir. Yapıların kullanım amacına göre dağılımı 580’i dini, 193’ü eğitim, 199’u sosyal, 103’ü ticari ve 23’ü askeri olarak inşa edilmişti.
Yunanistan’da 3771 Osmanlı eseri bulunmaktaydı. Bunların dağılımı ise 2673’ü dini, 504’ü eğitim, 391’i sosyal, 181’i ticari 22’si askeri yapılardı.
Görüldüğü üzere Osmanlı idaresi altında geçen beş asır süresince 15 binden fazla eser inşa edilmiş ve bu eserlerin önemli bir kısmı vakıflar eliyle gerçekleştirilmişti. Ancak 1800’lü yıllardan itibaren Osmanlı Devletinin bölgeyi terk etmek zorunda kalması bu coğrafyada kalan Osmanlı eserlerinin hızla tahrip edilmesine neden oldu. Milliyetçilik anlayışının etkisiyle bölgede bulunan Osmanlı eserleri yok edilmeye başlandı. Yeni şehir planlarının uygulamaya konulduğu bu dönemde Osmanlıya ait eserlerin yeri yoktu. Bu çerçevede örneğin Bulgaristan’da şehirlerin modern bir görünüme kavuşturulması adına Osmanlı dönemini hatırlatan, cami, minare, hamam, medrese, tekke, mezarlık, türbe vb. eserlerle bunların yaşamasını temin eden vakıf dükkânlar belediye imar planlarına dâhil edilerek istimlak edildi Yolların genişletilmesi, belediye binası, hastane, tiyatro, müze, kilise, otel, okul, kışla, park, bahçe vs. yapımı gibi amaçlarla yıkıldı. Ancak asıl amaç ise şehirlere Hıristiyan Bulgar karakterini yansıtmaktı. Bu politika Bulgaristan’da ve diğer pek çok Balkan ülkesinde başarılı da oldu. Geçmişin izlerinin silinmesi adına yaşanan yıkım faaliyeti sonucunda şehirler tarihlerini ve ruhlarını kaybederek Osmanlı kimliğinden uzaklaştırıldı.
Türkiye’deki Durum
Balkanlarda yaşanan bu tarih silme faaliyetinin benzeri Türkiye’de hiçbir zaman yaşanmadı. Gayrimüslimlere ve vakıflarına ait kiliseler, hastaneler, yetimhaneler, okullar varlıklarını günümüze kadar devam ettirdiler. Hiçbirisi Balkanlarda yaşandığı gibi bombalarla havaya uçurularak imha edilmedi. Buna karşın Türkiye’deki gayrimüslimlerin vakıfları da yakın dönemlerde bazı sıkıntılar yaşadılar.1970’lerdeki siyasi gelişmelerin de etkisiyle azınlık vakıflarının sonradan elde ettikleri ( 1935’ten sonra ) taşınmazlarına el konulmuştu. Bu konu geç de geçtiğimiz günlerde çözüldü. Gayrimüslim vakıflarının el konulan taşınmazları iade edilmeye başlandı.
Bundan Sonrası
Türkiye’nin geçmiş dönemde yaptığı bu yanlıştan dönmesi Balkanlardaki Osmanlı vakıflarına ait taşınmazların iade sürecine giden yolda önemli bir gelişme olabilir. Balkan ülkelerinin arşivlerinden ve Osmanlı arşivinden, bölgedeki vakıf eserlerinin, taşınmazlarının tamamına yakını tespit edilmiştir. Balkanlarda yaşayan Türk azınlığın Osmanlı vakıf eserlerinin iade edilmesi yolundaki çabaları mahkemelerde açılan davalar ile devam etmektedir. Ancak bazı Balkan ülkeleri mahkemeler üzerinden süreci uzatmaya çalışmakta, konunun sürüncemede kalmasını sağlamakta ve böylece uluslar arası mahkemelere giden yolu tıkamaktadır. Buna karşın Türkiye, başlattığı iade sürecinin ardından bu mahkeme süreçlerini çözümsüzlük amacıyla kullanan devletlere karşı uluslar arası arenada aktif bir politika izleyebilir.
Kaynaklar:
Doç. Dr. Mehmet Z. İbrahimgil, Balkanlarda Türk Kültürü ve Mirası
Dr. Aşkın Koyuncu, Bulgaristan’da Osmanlı Maddi Kültür Mirasının Tasfiyesi
DünyaBülteni
Hakan CAN