İsra’ya Mektuplar-8 - ‘Yaz gazeteci yaz’
09 Mart 2011
GÜLER YILDIZ
Sevgili İsrâ, Yazıya başladığımda geceydi ve bu kente kar yarı açık yarı kapalı bir havada öylesine düşüverdi. Sokak lambasının aydınlattığı sessizlik sabaha karşı yaşlanacak, dedim. Ve sabah… Erkenci kuşların alaysılığı gibi kar. Kış şimdi kapıda… Bunda şaşılacak hiçbir şey yok diyeceksin, ama bu kent nazlı niyazlı olunca, yaşayanlarının tepkisi biraz abartılı oluyor kara… Kardan adamlardan söz edeyim o vakit. Sesimizi ve sessizliğimizi dört duvar arasında, komik ötesi yasaklarla geçiren ve sadece bir matbuatın bişey bişeyleri oldukları için onlarca yıl, günlerce esaret biriktiren kardan adam ve kadınlardan… Her vakit kalemi, kağıdı, sözü ve sözün yarattığı dalgayı anımsatan yazma eyleminin kıstırılmış neferlerinden… Yazma eylemini savundukları için sokak ortasında öldürülenlerden sonra…
Gazeteciler gözaltına alındı, meslektaşları kaleme sarıldı ya da içlerinden bir şey yazmak gelmedi. Bu kentte kardan önce gelen ilk soğuk dalga buydu, biliyorsun. Kimisi tutuklanan gazetecilerle olan kişisel ilişkilerinin de altını çizen hikayeler anlattı, kimisi ‘’şahsen tanımam kendilerini ama…” dedi. Ali Bayramoğlu hakkını Nedim Şener’e bu hayatta helal etmeyecekmiş mesela, Sevilay Yükselir, Ahmet Şık’ı öğrencilik yıllarından tanırmış, evini açmış Ahmet’e… Ama o Ahmet, hatta ‘’ahh Ahmet” ne hain çıkmış, konuşmazlarmış. Ama yine de… Destek olmak, yalnız bırakmamak lazım gelir, bugün sana yarım bana havasıdır uzak yakın çalan...
Şu an içerde 29’u Kürt basınından, 29’u sosyalist basından, bir tanesi radikal İslam dünyasından, 59 gazeteci yatmakta. Radikal islamcı gazeteciyi merak ettim, o da malum örgütten içerde. Ama daha da ilgi çekici detay 2008’de Temel Demirer’in gönderdiği mesaj:
‘’Değerli Baran çalışanları, derginizin son sayısında Fazıl Duygun arkadaşımızın tutuklanıp Maraş Cezaevine kapatıldığı haberini aldım. Biraz önce Fazıl Duygun’a da yazdığım gibi, dayanışma duygularımı kabul edin lütfen. Dostlukla ve çalışmalarınızda başarı dileklerimle…”
Fazıl Duygun, Baran Dergisi ve Yeni Nizam Dergisi yöneticisi. Ergenekon vaktiyle İBDA-C’nin dergisi Furkan’a ‘’vatansever cepheyi beraber kuralım” teklifi götürüyor ama kabul görmüyor bu teklif. Ardından Baran’a gidiliyor ve bir süre sonra Baran dergisinde başlıyor bildiğimiz ‘’vatansever” yazılar... Esasında Baran dergisi de İBDA-C uzantılı bir dergi. ‘’Baran dergisi ne Amerikancı ne de Ergenekoncu bir yapıyı destekler. Antiempetyalist İslam ihtilal ve inkılabı çizgisinde bir dergidir” deniyor.
Demirer, ayrım yapmaksızın bir ‘’gazeteci” daha tutuklandı diye insani düşünüp davranıyor. Demirer kadar olamayanlar bugün çok öfke duyuyorlar Ahmet’i ve Nedim’i de ıskalamayan yapıya, yargıya, iddiaya, imaya...
Ayrımsız desteğin önemli bir tezahürüdür bu ‘’dayanışma ve çalışmalarda başarılar dileme” örneği. 1990-92 yıllarında çoğu Kürt 32 gazeteci öldürüldüğünde de ‘’çalışmalarında başarılar dilenmesi gereken” başka bir kesim, Hizbullahçılar işbaşındaydı. Onların da bir yayınları olsa ve içerde olsa bir muhabir, ona da ‘’geçmiş olsun, Allah kurtarsın” denmeli mutlaka!
****
90’lı yılların yakıcı tanıklığı var senin de hatıralarında. O zaman hafızanı biraz daha zorla: Yürüdü mü İstanbul’daki meslektaşları, biri buna son versin diye eylem yaptılar mı çalıştıkları kurumlarda? İstiklal Caddesi tanıdı mı gazetecilerin de ayak seslerini? Hayır... Ya da ısrar etmediler bu yedi bela mevzuya insani yanlarıyla dalmaya. Atılım gazetesi çalışanları da kaç yıldır içerde. Azadiya Welat çalışanları da... Yüzlerce yılla yargılanan yazıların sahiplerinden söz ediyoruz İsrâ...
Bir tuhaf durum, çıkamadım işin içinden.
Kar da durdu sanırım, daha üç gün soğuk kaçacak insani sıcaktan yoksun gövdelerimize.
Çalışmalarında başarılar dileyelim insan yanımıza İsrâ... Belli mi olur, belki kar dindikten sonra...
guleryildiz@gmail.com YENİDENÖZGÜRPOLİTİKA