AKINCILAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKINCILAR

AKINCILAR FORUM
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 HALK ve HAK DÜŞMANI AKP

Aşağa gitmek 
5 posters
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki
YazarMesaj
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: OMUZ OMUZA   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPtsi Nis. 05, 2010 8:47 pm

Konunun ilk mesajı :

[img]https://2img.net/r/ihimizer/img691/9577/tekeleylem.jpg[/img]


GEÇTİĞİMİZ HAFTA SONU, ANKARA'DA YENİDEN TOPLANDIKLARI İÇİN AKP'NİN ÜZERLERİNE POLİSİ SALDIRTTIĞI

TEKEL İŞÇİLERİNİN EYLEMİNDEN BİR ENSTANTANE!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

YazarMesaj
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyÇarş. Mart 23, 2011 11:09 am

[b]Eskişehir’de metal işçilerinin grevi başladı[/b]

22.03.2011 - 12:22


[img(220,147)]http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/2_13.jpg[/img]

[b]Birleşik Metal İş’in aldığı grev kararının ardından sektördeki ilk
grev Eskişehir’de bugün coşkuyla başladı. [/b]
Türkiye genelinde 24 fabrikada gerçekleşecek ve 15 bin metal işçisini
kapsayan grev Eskişehir’de Doruk Fabrikasına bağlı Süsler Beyaz Eşya’da başladı.
Birleşik Metal İş’e bağlı 600 işçinin katıldığı greve destek için, Birleşik
Metal İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, DİSK Genel Başkan Yardımcısı İsmail
Yurtsever, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ile TKP, ÖDP, EMEP ve CHP İl Başkanları
katıldı.
Yaklaşık 400 işçinin katıldığı grevin ilk gününde fabrikanın giriş kapsısına
grev pankartı asılarak grev başlatılmış oldu. İşçilerin çalan türküler eşliğinde
halayları ile başlayan grevin ilk günde işçiler oldukça coşkuluydu.
[b]Serdaroğlu: Boyun eğmedik[/b]
Fabrika önünde işçilere
seslenen Birleşik Metal İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu,gelir dağılımındaki
adaletsizliğin kendilerini bu güne getirdiğini söyledi. Bu grevin bir ilk adım
olduğunu belirten Serdaroğlu, bundan sonra koşar adım ilerleyeceklerini ifade
etti. Verdikleri kavganın 300 yıllık bir kavga olduğunu söyleyen Serdaroğlu,
emek-sermaye kavgasının devam edeceğini ve bundan patronların kaçma şansının
olmadığını dile getirdi. İşçilere dönük saldırıların katlanılmaz derecede
arttığını vurgulayan Serdaroğlu, alınteri ve emeğin karşılığının verilmemesi
durumunda buradaki fotoğrafların artacağını belirtti. İşveren Sendikası Türkiye
Metal Sanayicileri Sendikasının (MESS) dayatmacı tutumu karşısında sarı
sendikacıların boyun eğdiğini söyleyen Serdaroğlu, “Gece yarıları sözleşme yapan
sarı sendikalar tarihe karışmalı, biz dayatmalara ve baskılara boyun eğmedik”
diye konuştu. Birleşik Metal İş’in sadece ücret için değil aynı zamanda esnek
üretime de karşı olduklarını belirten Serdaroğlu, “Herksin teslim alınmaya
çalışıldığı bir süreçte metal işçileri teslim olmayacaklarını göstermiş oldu.”
dedi.
[b]Süsler işçisinden mesaj[/b]
Doruk Fabrikasına bağlı Süsler
Beyaz Eşya’da çalışan Erdoğan Özer, 21 yıllık metal işçisi olduğunu ve bu grevin
yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu söyledi. Bu grevin ilk grevi olmadığını ve
90’larda bir grev daha gördüğünü söyleyen Özer, grevin hem metal işçileri hem de
Doruk işçileri için çok önemli olduğunu dile getirdi. İşverenlerin dayatmalarını
red ettiklerini vurgulayan Özer, bundan sonraki süreci hep birlikte
göreceklerini dile getirdi. Bundan sonra her şeyin farklı olacağını belirten
Özer, “İşçiler artık dayatmalar karşı daha yüksek sesle karşı çıkacak”dedi.
(soL-Eskişehir)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyÇarş. Mart 23, 2011 11:16 am

[b]AKP hasta vatandaşı böyle yerde süründürdü[/b]

22.03.2011 - 17:58


[img(220,164)]http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/mr-icin-bekletilen-hasta-valilige-surunerek-geldi-1221983.jpeg[/img]

[b]Tokat'ta bel fıtığı rahatsızlığı olan bir vatandaş, gittiği özel
klinikten belgeleri eksik diye geri çevrilince sürüne sürüne Valiliğe şikayete
gitti.[/b]
DHA'dan Yüksel Menekşe'nin haberi şöyle:
TOKAT’ta bel fıtığı rahatsızlığı olan ve durumu ağırlaşan 48 yaşındaki Osman
Öztaş, MR için hastanenin sevk ettiği özel klinikte evrakları gelmediği
gerekçesiyle bekletildi. Acılarına dayanamayan Öztaş, durumu Vali Şerif Yılmaz’a
bildirmek için sürünerek valilik binasına geldi.
Kent merkezinde işyeri bulunan Osman Öztaş’ın, bel fıtığı rahatsızlığı arttı.
Devlet hastanesine giden Öztaş, MR için özel bir kliniğe sevk edildi. Durumu
ağırlaşan Osman Öztaş, evrakları gelmediği gerekçesiyle yaklaşık 1 saat
bekletildi.
Acılarına daha fazla dayanamayan Osman Öztaş, durumu Vali Şerif Yılmaz’a
bildirmek için eşi Fatma Öztaş ile birlikte Valilik binasına geldi. Binaya taksi
ile gelen Öztaş zaman zaman eşinin yardımı, zaman zaman ise, sürünerek binanın
girişine kadar olan 20 metrelik yolu güçlükle gelebildi. Öztaş, şöyle dedi:
"Uzun süredir bel fıtığı rahatsızlığım var. Fakat ağrılarım arttı, adım dahi
atamıyorum, ellerim tutuldu bakan bile yok. Evraklar gelmemiş. Bağ-Kur’luyum,
sağlık güvencem olmasa dahi bir hayvana böyle muamele yapmıyorlar. Müdür
yardımcısı ile görüştüm sonuç alamadım. Çareyi Vali bey de arayacağım."
Valinin makamına personelin yardımı ile çıkartılan Öztaş, durumu anlattığı
Vali Yılmaz’ın talimatı ile çağrılan amblunsla kliniğe götürülerek tedavisine
başlandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPerş. Mart 24, 2011 12:59 pm

Arazi kavgası kanlı bitti: 3 ölü 24 Mart 2011 14:153.Sayfa 0 yorum511 okunmaA A A A A A Bu haberi yazdır Favorilerine Ekle Şanlıurfa'nın Suruç ilçesi'nde, iki aile arasında arazi anlaşmazlığından dolayı çıkan silahlı kavgada, 3 kişi hayatını kaybederken, bir kişi ise ağır şekilde yaralandı.
Edinilen bilgiye göre olay, bugün sabah saatlerinde Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine bağlı Yanaloba Köyü'nde meydana geldi.

İddiaya göre, Aslan ile Yüksel aileleri arasında arazi anlaşmazlığı yüzünden tartışma çıktı.

Tartışmanın kısa bir sürede büyümesi üzerine silahlı kavgaya dönüştü. Silahların konuştuğu kavgada, Yağışlı Köyü muhtarı Mehmet A. (59), oğlu Salih A. (33) ile her iki aileyi barıştırmak için arabuluculuk yapan Abdülkadir Y. ve Yüksel ailesinden olan Mustafa Y. yaralandı. Yaralılar, özel otomobillerle Suruç Devlet Hastanesi ile Birecik Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Hastanelere kaldırılan yaralılardan Mehmet A., oğlu, Salih A. ve Abdulkadir Y. yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamazken, Mustafa Y.'nin ise durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi.

Olası bir duruma karşı jandarma ekipleri köyde ve hastanelerde geniş güvenlik önlemleri alırken, çok sayıda kişiyi de gözaltına aldığı öğrenildi.

Öte yandan, haberi alan cenaze yakınları hastane önünde sinir krizleri geçirdi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPerş. Mart 24, 2011 2:32 pm

[b]Unakıtan'ın fabrikası çevreye zararlı[/b]

24.03.2011 - 08:51


[img(160,120)]http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/unakitan.fabrika-zarar.jpg[/img]

[b]Balıkesir'de eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu Abdullah
Unakıtan’a ait fabrikanın atıklarına tepki: ''Çevreye zarar
veriyor''.[/b]
Balıkesir'in Bandırma ilçesinde bulunan eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın
oğlu Abdullah Unakıtan'a ait 'AB Gıda' isimli fabrikadan üretilen yem katkı
maddelerinin kimyasal atıklarının uzatılan boruyla Karasulu Deresi’ne dökülmesi
çevre halkının tepkisini aldı.
Doğruca köyü muhtarı Yakup Mence çevrede bulunan AB Gıda’ya ait sanayi
plastik boru aracılığıyla akıtılan kırmızı suyun, döküldüğü dereyi kan kırmızı
renge boyandığını belirterek, "Bunun kimyasal bir madde olduğunu düşünüyoruz.
Burası Ömerli Köyü’nden gelen Karasulu Deresi. Bu dere, bazı sanayicilerimizin
arıtma tesislerini çalıştırmamaları ve her gün kapasite arttırmaları nedeniyle
kirleniyor. Bugün bu dereden akan kırmızı renkteki atığın hangi türden olduğunu
bilmiyoruz, tahlil ettirmedik. Biz bu dereden hayvanlarımızı sulayıp aynı
zamanda balık tutuyorduk. Balık avlamak bir yana hayvanlarımızı ve ekili
alanlarımızı da sulayamıyoruz. Kirlilik nedeni ile topraklarımız ölüyor. Çevreyi
öldüren sanayicilerimiz ellerini vicdanlarına koysunlar" dedi.
"Başka dünya yok. Elimizdeki mevcutları kimsenin kirletmeye hakkı yok.
Sanayicilerin çevreye duyarlı olmasını, çocuklarımıza temiz bir çevre
bırakılmasını istiyoruz. Böyle devam ederse göllerimiz gibi yeraltı sularımız da
kirlenir. Zaman gelir yeraltı sularından içecek su bulamayız, bu çevreyi
kirletmesinler" diyerek tepkisini dile getiren Mence, deredeki kimyasal
atıkların Manyas Kuş Cenneti’ndeki ağaç ve kuşlara da zarar verdiğini, zehirli
atıklara önlem alınması gerektiğini belirterek yetkilileri ve çevre örgütlerini
göreve çağırdı. Mence, bu durumu jandarma ve Doğal Hayatı Koruma Derneği'ne
bildirdiğini ifade etti.
(soL - Haber Merkezi)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:01 am

Tarım sektöründe tehlike sinyali! 25 Mart 2011

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2010 Bitkisel Üretim Kesin Sonuçlarını açıkladı. Açıklanan rakamlara göre, Türkiye genelinde 2010 yılında bir önceki yıla göre tahıl, sebze ve meyve ürünleri azalış gösterdi.
Buna göre 2010 yılında bir önceki yıla göre üretim miktarları tahıl ürünlerinde yüzde 2.5, sebzelerde yüzde 2.9 ve meyvelerde yüzde 0.1 oranında azalış gösterdi. 2010 yılında üretim miktarları yaklaşık olarak tahıl ürünlerinde 32.7 milyon ton, sebzelerde 26 milyon ton ve meyvelerde 16.6 milyon ton olarak gerçekleşti. Geçen yıl, tahıl ürünleri üretim miktarları bir önceki yıla göre yüzde 2.5 oranında azalarak yaklaşık 32.7 milyon ton olarak gerçekleşti. Bir önceki yıla göre buğday üretimi yüzde 4.6 oranında azalarak 19.6 milyon ton, arpa üretimi yüzde 0.8 oranında azalarak 7.2 milyon ton olurken, dane mısır üretimi yüzde 1.4 oranında artarak 4.3 milyon ton, çeltik üretimi yüzde 14.7 oranında artarak 860 bin ton oldu.

-KURU FASULYE ÜREİMİ YÜZDE 17.4 ARTTI-

Baklagillerin önemli ürünlerinden kuru fasulye yüzde 17.4 oranında artarak 212 bin 758 ton, kırmızı mercimek yüzde 53.4 oranında artarak 422 bin ton olarak gerçekleşti. Yağlı tohumlardan ayçiçeği üretimi yüzde 24.9 oranında artış göstererek yaklaşık 1.3 milyon ton, soya üretimi yüzde 125.1 oranında artarak 86 bin 540 ton oldu.

-KÜTLÜ PAMUK ÜRETİMİ YÜZDE 24.6 ORANINDA ARTTI-

Kütlü pamuk üretimi yüzde 24.6 oranında artarak yaklaşık 2.1 milyon ton, şekerpancarı üretimi yüzde 3.9 oranında artarak yaklaşık 17.9 milyon ton olarak gerçekleşirken, tütün üretimi yüzde 32.1 oranında azalarak 55 bin ton olarak gerçekleşti.

-SEBZE ÜRETİMİ AZALDI-

2010 yılında sebze ürünleri üretim miktarı bir önceki yıla göre yüzde 2.9 oranında azalarak yaklaşık 26 milyon ton olarak gerçekleşti. Sebze ürünleri alt gruplarında üretim miktarları incelendiğinde, yumru ve kök sebzelerde yüzde 1, meyvesi için yetiştirilen sebzelerde yüzde 3.3 ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer sebzelerde yüzde 2.1 oranında azalış oldu.

-DOMATES ÜRETİMİ YÜZDE 6.5 AZALDI-

Sebzeler grubunun önemli ürünlerinden domates yüzde 6,5 oranında azalarak yaklaşık 10 milyon ton olarak gerçekleşti. Ayrıca havuç üretimi yüzde 10.2, taze fasulye üretimi yüzde 2.6 oranında azaldı. Patlıcan üretimi yüzde 3.8, kuru soğan üretimi yüzde 2.7, sakız kabak üretimi yüzde 2.3 oranında arttı.

-KAYISI ÜRETİMİ YÜZDE 32 ARTTI-

2010 yılında meyve ürünlerinin üretim miktarı bir önceki yıla göre önemli bir değişiklik göstermedi ve yüzde 0.1 oranında azalarak yaklaşık 16.6 milyon ton olarak gerçekleşti. Meyveler içinde önemli ürünlerin üretim miktarlarına bakıldığında bir önceki yıla göre, elma yüzde 6.6, kayısı yüzde 31.9, erik yüzde 2, şeftali yüzde 1.4 oranında azaldı, zeytinde ise yüzde 9.6 oranında arttı.

-YAŞ ÇAY ÜRETİMİ YÜZDE 18.3 ARTIŞ GÖSTERDİ-

Turunçgil meyvelerden portakalda yüzde 1.2, mandalinada yüzde 1.5 oranında artış oldu. Sert kabuklu meyvelerden fındık yüzde 20, antep fıstığı yüzde 56.5 oranında arttı. İncir üretiminde yüzde 4.3, muz üretiminde yüzde 2.8 oranında artış olurken, üzüm üretiminde önemli bir değişiklik yaşanmadı. Yaş çay üretimi bir önceki yıla göre yüzde 18.3 oranında artarak yaklaşık 1.3 milyon ton civarında gerçekleşti.

-VERİ KAYNAKLARI-

TÜİK, bitkisel üretim miktarlarının derlendiği veri kaynakları hakkında da bilgi verdi. Buna göre Türkiye’de yetiştirilen tarımsal ürünlerin üretim miktarları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı idari kayıtlarından derlendi. Bilgiler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl Müdürlükleri tarafından ilçe detayında gönderilen kendi bölgelerine ait 2010 yılına ilişkin tarımsal üretim miktarlarına dayandı. 2007 yılından itibaren veriler web üzerinden elektronik ortamda derlenmeye başlandı. Ayrıca, şeker pancarı üretim miktarı Şeker Kurumu, tütün üretim miktarı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, haşhaş (kapsul, tohum) üretim miktarı Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü, çay üretim miktarı ise Rize Ticaret Borsası ve Çaykur Genel Müdürlüğü’nden alındı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:45 pm

[b][color:aebc=maroon][font:aebc='Times New Roman']BUĞDAY
(2)[/font][/color][/b]

[b][i][color:aebc=maroon][font:aebc='Times New Roman']Yalçın
KOÇAK[/font][/color][/i][/b]

[font:aebc='Times New Roman']Geçen yıl “buğday”
başlıklı bir yazı kaleme almış; “[b]Dünya buğday ve su savaşlarına doğru
gidiyor[/b]” demiş ([b][color:aebc=blue][url=http://www.yalcinkocak.com/?page_id=1501]http://www.yalcinkocak.com/?page_id=1501[/url][/color][/b])
([b]ek:1[/b]) ve akıl, idrak, irade, basiret ve beka sahiplerini aydınlatsın,
yol göstersin, yön versin ki istikametlerini gecikmeden belirlensinler
istemiştik... [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Ayrıca, küresel ısınma
ve buna paralel iklim değişikliğinin, Türkiye’mize yönelik olumsuz etkilerini
anlatmaya çalışmış; Özellikle de, ülkemizdeki çölleşmeye dikkat etmemiz
gerektiğini yazmıştık…[/font]

[font:aebc='Times New Roman']Dahası, demekle de,
yazmakla da kalmamış, “[b]iğneyi kendimize batırıp[/b]” Çorlulu bir iş adamı ve
sanayici arkadaşım ile Ukrayna’da 17.500 dönümlük bir çiftlik kiralayıp buğday
ekmiş; İşadamlarımızı da, önderlik ettiğimiz bu konuda bilgilendirmiş ve davet
sunmuştuk. [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Geçen yıl Rusya’nın
rekoltesi (yangınlardan dolayı) düşük olunca, Putin Ukrayna’ya geldi ve ertesi
gün limanlardan tahıl ihracatı derhal bıçak gibi kesildi. [/font]

[b][font:aebc='Times New Roman']Akabinde dünya fiyatları
ikiye ve ziyadesine katlandı… [/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']Hani biz, akıl
sahiplerine içtenlikle davet yapmıştık!..[/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']Ama görülüyor ki ülkemde
kurnazlar buğdayla oynuyor. [/font][/b]

[font:aebc='Times New Roman']Tarım ülkesi Türkiye,
ürettiği kendisine yeten ve artanıyla komşularını besleyen Türkiye!.. Şimdi
“[b]beslemelerin elinde[/b]” kendini beslemekten aciz Türkiye haline gelmiş;
Ankara’nın kurnazları “Rabbena, hep bana” duasından başkasını belli ki
okuyamıyorlar. [/font]

[b][color:aebc=red][font:aebc='Times New Roman']TÜRKİYE
BUĞDAY İTHAL EDİYOR [/font][/color][/b]

[font:aebc='Times New Roman']Tarım Bakanı, buna
rağmen halâ yerinde oturuyor, istifa etmiyor. [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Kuraklık mı oldu? Kıtlık
mı var? Tahıl’ın köküne kıran mı girdi? [/font]

[b][font:aebc='Times New Roman']Aynı durumdaki
haysiyetli bir Japon, herhalde harakiri yapardı!..[/font][/b]

[font:aebc='Times New Roman']Bu yıl geçen yıldan,
geçen yıl da evvelki yıldan belliydi. Kararname mi? ([color:aebc=blue][url=http://www.resmi-gazete.org/tarih/2011.0225-7.htm]www.resmi-gazete.org/tarih/2011.0225-7.htm[/url][/color])
([b]ek:2[/b]) Geçen yıl toprak mahsulleri ofisi (TMO)’ne 1 milyon tona kadar
ithalât izni verilmiş; 680 bin ton ithalatla yılı kapatmışız. [/font]

[b][font:aebc='Times New Roman']Bu yıl sahnede, resmen
görevli ve sorumlu TMO yok. [/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']Beslemelerin özel ve
güzel sektörü var… [/font][/b]

[font:aebc='Times New Roman']Bakanlar Kurulu kararı
(eminim çoğu sayın bakan’ın haberi bile yoktur) ile “[b]Buğday ve Yulaf
ithalatında gümrük vergisi Mayıs ayına kadar % 130’dan, % 0’a, evet yüzde
sıfır’a düşürülmesine ilişkin ithalat resmi kararına ek karar ile uygulamaya
konuluyor.[/b]” ([b][color:aebc=maroon]Bakınız: Resmi gazete: 25 Şubat
2011 gün 27857 sayı[/color][/b]). ([b]ek: 2[/b]) [/font]

[b][font:aebc='Times New Roman']1 Mayıs’tan sonra gümrük
vergisi tekrar % 130!.... [/font][/b]

[font:aebc='Times New Roman']28 Şubat – Mart – Nisan
– 1 Mayıs, yani 2 ay, toplam 60 gün… [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Hangi Tüccar 60 günde
dünyada buğday, yulaf, boş gemi bulacak? Yükleyecek, Türkiye’ye getirecek,
boşaltacak, depolayacak? Üstüne üstlük, kredi, akreditif bulacak, ithalat
yapacak!... İmkânsız değil mi? [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Zaten bütün dünya bize
ve bu garabete gülüyor. [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Ama 60 günü bırak bugün
22 Mart, gemiler limanlarımızda boşaltma yapıyor. [/font]

[b][font:aebc='Times New Roman']Bunlara adrese teslim
kararname denir, adresleri bellidir.[/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']Beslemeler……..
[/font][/b]

[font:aebc='Times New Roman']Adreslere aktarılan
paralarla hürriyetimiz gitmekte; Milliyetimiz değiştirilmektedir. [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Türk Çiftçisinin hakkı
olan para Hüvellezi, Cebellezi edilmekte... Sınırlı zamanda sınırsız tonaj’da
Buğday ve Yulaf ithalat kararnamesi!.. Kimsede çıt yok!...
[/font]

[font:aebc='Times New Roman']“[b]Âli ve milli
menfaatlerin sadık bekçisi[/b]” muhalefet nerede? [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Hani, bir “çikita” muz
kararnamesi vardı geçmişte, altı üstü bin tondu. [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Fırtınalar, kasırgalar
kopmuştu memlekette, hem mecliste hem medyada. [/font]

[font:aebc='Times New Roman']Şimdi
…şutika..[/font]

[font:aebc='Times New Roman']Takdiri sükun… (22 Mart
2011) [/font]

[b][font:aebc='Times New Roman']EK[/font][/b][font:aebc='Times New Roman']: ([b]1[/b])
[/font][b][color:aebc=maroon][font:aebc='Times New Roman']Buğday
(1) [/font][/color][/b][b][i][color:aebc=maroon][font:aebc='Times New Roman']Yalçın
KOÇAK[/font][/color][/i][/b]

[font:aebc='Times New Roman'] Uzun
zamandır yazmak istiyordum Buğday ve Su savaşlarına gebe bir dünyada yaşıyoruz
neler yapmalıyız, ne önlemler almalıyız. Çünkü Buğday, dünya
nüfusunun tamamının temel gıda maddesi, yani stratejik bir ürün..[/font]

[font:aebc='Times New Roman'] Geçen yıl
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi yurt dışında da davetlilerin olduğu küresel
Isınma ve Türkiye konulu bir konferans tertip etmişti.[/font]

[font:aebc='Times New Roman'] Bu
konferansta konuşan BM gıda bölümünde çalışan bir panelist, bizim de yetişmesi
esnasında az su isteyen buğday türünden kullanmamız gerekliliğini anlatıyordu.
Adamı adeta payladım. Atmosfere karbon salınımına siz devam edeceksiniz, bizler
yağmursuz ve susuz kalacağız ve de siz bizlere az su ihtiyacıyla büyüyebilen
buğday tohumu satarak sömürüye devam edeceksiniz mealindeki konuşma duayen
gazeteci Yalçın Bayer Beyefendinin araya girmesiyle tatlıya bağlandı.[/font]

[color:aebc=black][font:aebc='Times New Roman']
Fakat beynimiz; ülkemizin buğday açısından iklimsel geleceğinin hiçte iç açıcı
olmadığı, çölün güneyden kuzeye doğru yayılma hızının çok olduğu, Konya
Karapınar’ın SOS verdiği sesinde Ankara’dan duyulmadığı, çok düşen yeraltı
suyunun ovada çöküntülere, obruklara neden olarak uyuyan beyleri uyandırmaya
çalıştığını tekrarlıyor.[/font][/color]

[color:aebc=black][font:aebc='Times New Roman']
Bir işadamı arkadaşımla birlikte Ukrayna’nın Karadeniz sahilindeki Nikolayev
şehrinde, çorapsız toprağa bassan altıparmak çıkaracak verimli kara
topraklarından büyük bir çiftlikte ekim yapma kararı aldık. Memleket sever bütün
işadamı arkadaşlarıma tavsiyem Kırım, Ukrayna boş topraklarıyla Kazakistan ve
Türkmenistan’da buğday ekimi yapsınlar.[/font][/color]

[color:aebc=black][font:aebc='Times New Roman']
İşte Rusya bu yıl ihracatı yasakladı, fiyatlar ikiye üçe katlanacak…[/font][/color]

[color:aebc=black][font:aebc='Times New Roman']
Her şeyi devlet denilen bürokrasi becerisinden beklemeyelim. Onların aklı ne
et’e yetti, ne suya. İngiliz emperyal su şirketleri 2012 yılında İstanbul’un su
ihtiyacını Bulgaristan’dan nasıl satarız diye hesap içinde hesap
geliştiriyorlarken; biz avare kasnak misali lâkırdıyor, fuzuli
gündemlerle oyalanıyoruz. Buğday işimiz kötüye gidiyor…[/font][/color]

[font:aebc='Times New Roman']***[/font]

[b] [/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']EK[/font][/b][font:aebc='Times New Roman']: ([b]2[/b])
[/font][b][font:aebc='Times New Roman']Başbakanlık Mevzuatı
Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü; [/font][/b]

[font:aebc='Times New Roman']25 Şubat 2011- Cuma,
Tarih ve 27857 sayılı TC Resmi Gazete[/font]

[b] [/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']BAKANLAR KURULU
KARARI[/font][/b]



[b][font:aebc='Times New Roman'] Karar
Sayısı: 2011/1408[/font][/b]

[font:aebc='Times New Roman'] 20/12/1995
tarihli ve 95/7606 sayılı Kararnameye ektir.[/font]

[font:aebc='Times New Roman'] Ekli
"İthalat Rejimi Kararına Ek Karar"ın yürürlüğe konulması; Devlet Bakanlığının
1/2/2011 tarihli ve 4024 sayılı yazısı üzerine, 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı
Kanunun 1 inci, 14/5/1964 tarihli ve 474 sayılı Kanunun 2 nci, 6/5/1986 tarihli
ve 3283 sayılı Kanunun 2 nci, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Kanunun 16 ncı,
22 nci ve 55 inci maddeleri ile 2/2/1984 tarihli ve 2976 sayılı Kanun
hükümlerine göre, Bakanlar Kurulu'nca 4/2/2011 tarihinde
kararlaştırılmıştır.
[/font]

[b][font:aebc='Times New Roman']Abdullah
GÜL Recep Tayyip
ERDOĞAN[/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']Cumhurbaşkanı
Başbakan [/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']……..ve diğer bakanlar
kurulu üyeleri……………..[/font][/b]




[b][font:aebc='Times New Roman']İTHALAT REJİMİ KARARINA
EK KARAR[/font][/b]

[b] [/b]

[font:aebc='Times New Roman'] MADDE 1 –
(1) 20/12/1995 tarihli ve 95/7606 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe
konulan İthalat Rejimi Kararı'na ekli (I) Sayılı Liste'de yer alan ve aşağıdaki
tabloda gümrük tarife istatistik pozisyonları (G.T.İ.P.) ve isimleri belirtilen
maddelerin gümrük vergileri karşılarında gösterildiği şekilde
değiştirilmiştir.[/font]

[font:aebc='Times New Roman']G.T.İ.P.[/font][font:aebc='Times New Roman']
MADDE İSMİ GÜMRÜK
VERGİSİ ORANI (%)[/font]

[font:aebc='Times New Roman']
AB, EFTA B-HER.
D.Ü.[/font]

[font:aebc='Times New Roman']1001.10.00.00.19
Diğerleri
0(1) 0
0(1)[/font]

[b][font:aebc='Times New Roman']1001.90.99.00.11
Adi buğday 0(1)
0 0(1)[/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']1001.90.99.00.12
Mahlut
0(1) 0
0(1)[/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']1001.90.99.00.13
Kaplıca (kızıl) buğday 0(1)
0 0(1)[/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']1004.00.00.00.19
Diğerleri
0(1) 0
0(1)[/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman']1008.10.00.00.00
Kara buğday 0
0 0[/font][/b]

[b][font:aebc='Times New Roman'](1): Söz konusu gümrük
vergisi 1/5/2011 tarihinden itibaren (bu tarih dâhil) %130 olarak
uygulanır.[/font][/b]

[font:aebc='Times New Roman'] [b]MADDE 2
–[/b](1) Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.[/font]

[font:aebc='Times New Roman'] [b]MADDE 3
–[/b](1) Bu Karar hükümlerini Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan
yürütür.[/font]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:46 pm

Savaş kapıya dayandı, gıda stoklamakta fayda var.

Buğday, makarna, yağ, şeker, tuz...

Sabun.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyC.tesi Mart 26, 2011 10:56 pm

Sen Türkiyesin büyük düşün !...


Rifat SERDAROĞLU 26 Mart 2011 Cumartesi




AKP, 2007 Genel Seçim kampanyasında bu sloganı devamlı olarak kullandı. Özellikle Eşbaşkan Erdoğan, her gittiği ilde yaptığı konuşmasının sonunda bu sloganı kullandı. “Sen İzmir’sin, sen Antalya’sın büyük düşün” gibi…
2011 yılına geldiğimizde insanlar, ufak ufak düşünmeye başladılar;
*AKP İktidara geldiğinde, Benzin 1.46 TL idi, şimdilik 4.20 yi buldu. Artış %152 oldu.
*AKP İktidara geldiğinde, Büyük Mutfak Tüpü 14 TL iken, bugün 55TL oldu. Artış %293 oldu.
*2002 yılında en düşük memur maaşı ile 30 Çeyrek Altın alınırken, bugün 13 Çeyrek Altın alınabiliyor. 17 Çeyrek Altın tutarında fakirleştik.
*2002 yılında Türkiye’de 300 Bin Yeşil Kart sahibi vardı. Bugün 9 Milyon Yeşil Kartlı var. Artış % 3000.
*AKP döneminde, 8 yılda 219,5 Milyar Dolar Cari Açık verildi.
İnsanlar düşündükçe, durumlarının feci halini görmeye başladılar. Sanki Türkiye’ye büyü yapılmıştı ve şimdi insanlar yavaş yavaş uyanmaya başlamışlardı.
Bu uyanış, Eşbaşkan Erdoğan’ı çok rahatsız etti. Ya insanlar tamamen uyanır da oylarını vermezlerse!. Hemen cemaatin ve bazı tarikatların teorisyenleriyle bir araya geldiler. Bu tehlikeli gidişe birilerinin dur demeleri şarttı. Çünkü artık narkoz ve büyü para etmiyordu, tek çare devlet gücünü kullanarak insanları korkutmaktı. Cemaatin elemanları işi devraldılar ve adına Ergenekon Terör Örgütü dedikleri, Amerikalı istihbarat uzmanlarıyla birlikte hazırladıkları büyük çuvalı tekrar piyasaya sürdüler;
Adam Televizyon sahibi ve muhalif mi, atın çuvala. Adam Gazete sahibi ve muhalif mi salla çuvala, adam Profesör Bilim adamı ve muhalif mi koyun çuvala. Adam terörle mücadele etmiş bebek katilini yakalamış getirmiş ve Eşbaşkan’a karşı mı, tıkın onu da çuvala. Ağzını açanı, kitap yazanı, yan bakanı doldurdular çuvala…
Bu arada hapse atılan kişi soruyor; “Benim suçum ne? Hangi delillere dayanarak beni tutukluyorsunuz?.” Cevap; Deliller gizli, söyleyemeyiz!...
Yavaş yavaş; Yazmak, konuşmak, televizyon ve gazetelerde AKP’ye karşı görüş bildirmek suç haline gelmişti. İnsanlar korkmuşlar, sinmişler ve gözlerinin önünde başkalarına yapılan haksızlıklara ses çıkaramaz durumundaydılar. Basın çifte sansür altındaydı. Ya terör örgütü üyesi olmaktan hapse, ya da vergi cezası yoluyla iflas. Artık her yer sessiz, herkes dilsiz olmuştu.
Türkiye’de PKK Terör örgütü üyeleri ve destekçileri dışında kimse konuşamıyordu. Onlar ise Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türklüğün, ülke bütünlüğünün dibine, ne kadar patlayıcı varsa dolduruyorlar ve bağırıyorlardı…Hatta bunlardan biri AKP Hükümetine şöyle seslenmişti; “Meşe ağacının dalı nerenize battı, sayın hükümet?”.
Güçlü Eşbaşkan, kendisine meşe ağacının dalını batıran ve “ha..ir” çeken bu çakallara hiçbir zaman yanıt veremedi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPaz Mart 27, 2011 4:47 pm

<table width="605" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody><tr>
<td class="haberbaslik">Polis, Katil Zanlısı İle 1,5 Ay Boyunca Görüşmüş<br><br><br></td></tr>
<tr>
<td>
<table width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0">
<tbody>
<tr>
<td id="haberesim" valign="top" width="290"><img id="dvHDImgArka" title="Polis, Katil Zanlısı İle 1,5 Ay Boyunca Görüşmüş" src="http://rsm.haber365.com/H/1301180222_17_kayseri_katil.jpg" width="281" height="211"></td>
<td valign="top">
<div id="dvHDBilgiArka">
<div class="date"><br><br>27.03.2011 Pazar 18:43</div><br></div></td></tr></tbody></table></td></tr>
<tr>
<td class="haberozet">
<div id="dvHaberOzet"><br>Kayseri'nin Talas ilçesinde, yaklaşık 1,5 yıl önce Ramazan
Bayramı'nda şeker toplarken kaybolan çocukların bulunması için oluşturulan 8
kişilik özel ekibin başındaki Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkan
Yardımcısı Ercan Taştekin, soruşturmanın en hassas noktalarını
anlattı.</div></td></tr><tr><td class="habericerik"><div id="dvHaberIcerik"><br><br>Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün özel talimatıyla kurulan 8
kişilik uzman ekibin başındaki Ercan Taştekin, dosyayı teslim aldıkları ilk
andan itibaren kayıp 3 çocuğun akıbetine yönelik senaryolar üzerine
çalıştıklarını belirterek, Kayseri'de önlerine çıkan herkesin bu konudaki
görüşlerine başvurduklarını söyledi. <br><br>Kayseri'de herkesin ''organ
mafyası''nı işaret ettiğini, kimilerinin ise olayın arkasında ailelerin yer
aldığını düşündüğünü kaydeden Taştekin, ''İlk etapta doğru kanalı
belirleyemezseniz, neticeye gidemezsiniz. Biz başından beri cinsel saldırı,
pedofili ve çocuklara yönelik bir sapıklık üzerinde durduk ve sonuna kadar da
bunun üzerinde çalıştık'' dedi. <br><br>İşlerinin çok zor olduğunu ve çok sayıda
görgü tanığı bulunduğunu ifade eden Taştekin, ''Çok çelişkili söylemlerde
bulunuyorlardı. Bu işimizi daha çok zorlaştırdı. 1 ay böyle geçti ama sonuca
götürecek sebebi belirlememiz gerekiyordu. Olayın nerede olduğu üzerinde de çok
çalıştık. Neticede biz bunun ailelerden bağımsız bir olay olduğu inancına
vardık'' diye konuştu. <br><br>Bu süre içinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da soruşturmayı yakından takip ettiğini ve
bunun kendilerine ayrı bir güç verdiğini vurgulayan Taştekin, sözlerine şöyle
devam etti: <br><br>''Devletin bütün imkanları seferber edildi. Burada 8 kişilik
bir ekip olabilir ama bu iş için çalışan polis sayısı 800'ün üzerindedir. Bunun
belki de 700'ü Kayseri'ye hiç gelmemiştir. Ben buradan ham veriyi gönderiyorum,
günlerce, haftalarca o veri işlenip, bana geri geliyor. İşin mutfağı Asayiş
Dairesi Başkanlığıdır. Ben sadece sahada başkanlığın koordinasyonunu sağladım.''
<br><br><strong>''4 AY OLDU HALA ÇÖZEMEDİK DEDİĞİMİZ ZAMANLAR
OLDU''</strong><br><br>Soruşturmayı yürütürken zaman zaman karamsarlığa
kapıldıklarını belirten Emniyet Müdürü Taştekin, ''Felsefemiz 'biz pes edersek
olay çözülmez, pes etmezsek olay çözülür' oldu. Kimi zaman '4 ay oldu hala
çözemedik' dediğimiz zamanlar oldu. Ama şunu da dedik '1 ay değil, 1 sene de
sürse çözeceğiz, 4 ay değil 4 sene de olsa devam edeceğiz'' dedi. <br><br>Olayın
failinin çocukların kaybolduğu bölge yaşadığı şüphesiyle hareket ettiklerini ve
4 aylık soruşturmanın 2,5 ayını faile ulaşmak için harcadıklarını bildiren Ercan
Taştekin, 1,5 ay içinde de ip uçlarını delillendirdiklerini kaydetti. <br><br>Bu
süreçte kriminal incelemeler, polislik stratejileri, kıl ve DNA'lar üzerinde
yoğunlaştıklarını, aynı zamanda da suç ve suçlu profilleri üzerinde
çalıştıklarını dile getiren Taştekin, şöyle konuştu: <br><br>''Zanlı ile ilk
irtibatımız 2 ay kadar önce oldu. 1,5 ay önce de fail olabileceği ile ilgili
bulgulara ulaştık. 1,5 ay boyunca da fail olduğunu hiç hissettirmeden
görüşmelere devam ettik. Şahsı tespit ettikten sonraki süreç de önceki süreç
gibi çok zordu. Bu, sıfır hata soruşturmasıydı. Sıfır hata soruşturmasında
sebebi iyi belirleyemezseniz istediğiniz kadar çalışın, sonuca gidemezsiniz.
Olay yerini, delil toplamayı, faili doğru belirleyemediyseniz sonuca
gidemezsiniz. <br><br>En son aşamada artık ellerinizin titrememesi lazımdı.
Ameliyat çok önemliydi ve çok büyüktü. Bazı günler şahısla binasına girerken 10
dakika ayak üstü karşılaştık, bu 10 dakikalık görüşmeyi 10 saat analiz etmeye
çalıştık. Burada doğru hamleleri yapmak, bizi neticeye götürecekti. Şahısla
ilgili delil toplamada artık doğru şifreleri bulmamız gerekiyordu, pin kodunu
çözmemiz gerekiyordu.'' <br><br><strong>SIR PERDESİNİN ARALANDIĞI GÜNÜ
ANLATTI</strong><br><br>U.V.G'nin katil zanlısı olarak belirlenmesinin ardından
delillerin peşine düştüklerini aktaran Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan
Taştekin, ''olayı nasıl yapmış olabilir, nereye götürmüş olabilir, nereye gömmüş
olabilir'' gibi sorular üzerinde dururken, sır perdesinin aralandığı günü şöyle
anlattı: <br><br>''O gün zanlının köyüne gidecektik. Biz çocukları öldürmüş
olabileceğini, öldürmüşse de cesedi köyüne götürüp gömmüş olabileceğini
düşündük. Arkadaşlarımızda istişare ettik. Ceset aramak için köpekler getirmemiz
gerektiğini ve bu bölgede çalışma yapmaya karar verdik. Bu uzun soluklu bir
çalışmaydı. <br><br>Şahısla bir kez daha görüşüp, ondan sonra köyüne gidip
nerelerde ceset arayabileceğimize bakacaktık. Biz o bölgeye ceset aramak için
zaten defalarca gitmiştik. Son görüşmemizde biz onu değil, o bizi çözdü. O bize
baktı ki durum hiç de öyle bildiği gibi değil. Failin kendisi olduğunu,
delillendirdiğimizi ve son adımı atmak üzere olduğumuzu anladı.''
<br><br><strong>''CESET ARAMAYA GİDERKEN 'BEN DE GELEYİM'
DEDİ''</strong><br><br>Soruşturmanın son safhasında cesetleri bulunması olduğunu
ve bu yönde strateji geliştirdiklerini vurgulayan Taştekin, ''Kendisinin fail
olduğunu, elimizde çok sayıda delil ve bulgunun olduğunu kendisi
hissettirdiğimizde sanırım artık son 100 metreye girmiş olacaktık'' dedi.
<br><br>U.V.G'nin çalıştığı fabrikaya gittiklerini, tam çıkacakken o esnada
durumu anladığını ve ''ben de geleyim'' dediğini bildiren Taştekin, ''Geldi ve
cesetlerin yerini gösterdi'' diye konuştu. <br><br>Kriminal ve teknolojik
delilerin yanı sıra failin psikolojik yapısı üzerinde de durduklarını ifade eden
Taştekin, sözlerine şöyle devam etti: <br><br>''İlk günlerde bu olayın, kendini
iyi gizleyen biri tarafından yapılabileceğini düşündüm. Failin evinde kriminal
incelemeyi yaptıktan sonra şahsın davranışlarını analiz ettik. Bu soruşturma
daha çok arkadaşların adli mülakat teknikleriyle devam ettikleri bir çalışma
oldu. Arkadaşlarımız, şüpheli psikolojisini çok iyi biliyorlar. Birinci aşama,
doğru yeri ve kişiyi tespit etmek, doğru yerde ve doğru kişiyle ona
hissettirmeden çalışma yapmak oldu. Son aşamada da zaten 15 gün öncesine kadar
kendisini şüpheli olarak biliyordu.'' <br><br>Asayiş Daire Başkan Yardımcısı
Ercan Taştekin, delillere ulaşmada kullanılan yöntemler konusunda yöneltilen
ısrarlı sorulara yanıt vermeyerek, bu yöndeki en önemli adımların kriminal ve
teknik takip sonucu atıldığını sözlerine ekledi.<br><br></div></td></tr></tbody></table>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPtsi Mart 28, 2011 6:05 pm

[table:b47f id="Table3" width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"][tr][td:b47f colspan="2" valign="top" width="100%" align="right"]28 Mart 2011[/td][/tr][tr][td:b47f class="hurtextverdana" valign="top" width="100%"]Silopi'de 2 çocuğa tecavüz eden
şüphelileri linç girişimi

Halil COŞKUN- Dündar SANSUR/SİLOPİ (Şırnak), (DHA)


Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde 2 erkek çocuğa
cinsel istismarda bulundukları iddiasıyla yakalanan, işadamı ve esnaf 4
şüpheliye linç girişiminde bulunuldu.

Mahkemeye sevkedilen şüphelilerin linç edilmek için kendilerine
verilmesini isteyen öfkeli kalabalık, adliye önünde toplanırken, polis sıkı
güvenlik önlemleri aldı.

Silopi’de aralarında işadamı ve esnaf olan
yaşları 25 ile 34 arasında değişen, H.K., R.Ö., F.G. ve R.T., iddiaya göre
ilçede önce 14 yaşındaki bir erkek çocuğa cinsel istismarda bulunarak bunu cep
telefonu kamerasıyla kaydetti. Çocuğun durumu anlatması halinde görüntüleri
internetten yayınlamakla tehdit eden şüpheliler, defalarca cinsel istismarda
bulundukları mağdurun bir arkadaşını daha getirmesini istedi. Tehditler üzerine
bu kez mağdur çocuğun beraberinde getirdiği arkadaşı da aynı kişiler tarafından
cinsel tacize uğradı.

Şüphelilerin defalarca cinsel tacizine uğrayan
çocuklardan biri, rahatsızlanınca ailesi tarafından hastaneye götürüldü.
Hastanede yapılan muaneyede çocuğun tecavüze uğradığı belirlendi. Doktorların da
devreye girmesiyle ailesi durumu polisi bildirdi. Polis, çocuğun ifadesi üzerine
ilçede gizli bir operasyon yaparak, işadamı ve esnaf olan H.K., R.Ö., F.G. ve
R.T’yi gözaltına aldı. Şüpheliler, polisteki soruşturmasının ardından bu akşam
saatlerinde adliyenin bulunduğu Hükümet Konağı’na götürüldü.

HALK HÜKÜMET
KONAĞI ÖNÜNDE TOPLANDI

Silopi’de kısa sürede olayın duyulması üzerine
öfkelenen vatandaşlar Hükümet Konağı önünde toplanıp, şüphelilerin linç edilmek
için kendilerine verilmesini istedi. polis, Hükümet Konağı çevresinde geniş
güvenlik önlemleri alırken, toplanan öfkeli kalabalık, sık sık, "Silopi namusuna
sahip çık", "Susma sustukça sıra sana gelecek" şeklinde slogan attı. Toplanan
kalabalığın sayısı kısa süre içinde 500’ü aştı.

Şüphelilerin mahkemedeki
sorguları devam ederken, dışarıda toplanan kalabalığın da bekleyişi
sürüyor.
[/td][/tr][/table]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyÇarş. Mart 30, 2011 8:36 pm

BORÇ REKORU

Merkez Bankası açıklamasına göre borç stoku Cumhuriyet tarihinin en yüksek
seviyesine ulaştı.

AKP’nin, 232 milyar liradan devraldığı “merkezî yönetim borç
stoku” 482,8 milyar TL’ye çıktı. [b]Cumhuriyet’in borçlanma rekoru[/b]

Sekiz yıllık iktidarı döneminde AKP hükümetleri, miktar bazında
borçlanmada Cumhuriyet tarihin rekorunu kırdı.
Dünya gazetesi’nin haberine göre, AKP, Kasım [b][color:12f2=#ff0000]2002 itibariyle 232 milyar liradan[/color][/b]
devraldığı [b]“merkezi yönetim borç stokunu[/b]” Şubat 2011 sonu itibariyle
[b][color:12f2=#ff0000]482,8 milyar TL’ye[/color][/b]
çıkardı. Özel sektörün yanı sıra Merkez Bankası ve yerel yönetimler gibi kamu
kuruluşlarının borcunu da kapsamayan, sadece hükümetin tasarrufundaki
borçlanmayı gösteren söz konusu stok, 58’inci, 59’uncu ve 60’ıncı AKP
hükümetlerinin iş başında olduğu 8 yıl üç aylık dönemde yüzde 108 oranında net
artışla 250,6 milyar lira büyüme gösterdi.
Kasım 2002’de 232,2 milyar TL
olan merkezi yönetimin borcu, 2002 sonunda 242.7 milyar, 2003 sonunda 282,8
milyar 2004 ‘te 316,5 milyar, 2005’te 331,5 milyar, 2006 sonunda 345,1 milyar
liraya yükseldi. Özellikle dış borçtaki hızlı azalışın etkisiyle 2007 sonunda
333,5 milyar liraya gerileyen merkezi yönetim borç stoku, izleyen dönemde
yeniden büyüme sürecine girdi. Stok, son çeyreğinde küresel krizin patlak
verdiği 2008 yılında 380,3 milyar lira, tamamında krizin etkili olduğu 2009’da
441,5 milyar, krizden çıkış yılı kabul edilen 2010’un sonunda 473,3 milyar
liraya çıktı. Merkezi yönetim borç stoku büyümesini bu yıl da sürdürerek Ocak
ayı sonunda 478,1 milyar, Şubat sonu itibariyle de 482,8 milyar liraya kadar
yükseldi.

[b]REKOR BORCUN KAYNAĞI[/b]
Anılan 8 yıl üç aylık dönemdeki rekor borç artışı, ağırlıkla piyasadan
yapılan borçlanmadan kaynaklandı. [b][color:12f2=#ff0000]Hazine’nin
piyasaya tahvil-bono ihraç etmesi yoluyla gerçekleşen borç stoku, bu dönemde 67
milyardan 304,4 milyar TL’ye çıkarak neredeyse 5’e
katlandı.[/color][/b] Toplam borç stokundaki 250,6 milyarlık artışın
237,4 milyar lira ile tamamına yakını, piyasadan yapılan net iç borçlanmadan
kaynaklandı. Piyasaya olan borcun toplam stoktaki payı yüzde 29’dan yüzde 63’e
çıktı. İhalelerde oluşan ortalam faiz-fiyat üzerinden kamu kuruluşlarına
yapılan ihraçlar yoluyla gerçekleşen iç borcun bakiyesi ise aynı dönemde 26
milyar lira azalarak 79 milyar liradan 53,1 milyara geriledi. Bu gelişmelerde
toplam iç borç stoku anılan dönemde yüzde 145 oranında 211,4 milyar lira
büyüyerek 146,1 milyar liradan 357,5 milyara yükseldi.
[b]DIŞ BORÇTA TAHVİL İHRACI[/b]
Merkezi yönetim borç stokundaki artış ise görece düşük kaldı. Anılan dönemde
55,8 milyar dolardan 78,8 milyar dolara yükselen dış borcun, Türk Lirası
cinsinden tutarı da 86,1 milyar TL’den 125,3 milyar liraya çıktı. Dış
borçlanmada ağırlık kredi kullanımından tahvil ihracına kaydı. IMF’ye olan
borcun önemli oranda azalmasının da etkisiyle bu dönemde toplam kredi borcu
sadece 3,4 milyar liralık bir artışla 54,4 milyar liraya (34,2 milyar dolar)
yükselirken, tahvil ihraçları yoluyla oluşan dış borç stoku ise yüzde 102,4
artarak 70,9 milyar liraya (44,6 milyar dolar) ulaştı. Anılan 8 yıllık dönemde
dış borç stokunda meydana gelen net 39,2 milyar liralık artışın 35,9 milyarı
tahvile dayalı borçlardaki büyümeden kaynaklandı.
[b]IMF’YE BORÇ AZALDI[/b]
KasIm 2002 sonu itibariyle Türkiye’nin stand-by anlaşmaları kapsamındaki
kullanımları dolayısıyla IMF’ye borcu [b][color:12f2=#ff0000]21 milyar
lira (13,6 milyar dolar)[/color][/b] düzeyinde bulunuyordu. İzleyen
dönemdeki kullanımlarla söz konusu borç, 2004 sonunda 24,8 milyar TL’ye (18,4
milyar dolar) kadar çıktıktan sonra, azalarak Şubat 2011 itibariyle
[b][color:12f2=#ff0000]8,5 milyar liraya (5,3 milyar
dolar)[/color][/b] kadar geriledi. Anılan sekiz yıllık dönemde IMF’ye
net 12,5 miyar liralık (8,3 milyar dolar) geri ödeme yapıldı. Ancak IMF
dışındaki uluslar arası kuruluşlara borç ise 10,4 miyar liradan 25,1 milyar
liraya çıktı. Böylece uluslar arası kuruluşlara olan toplam kredi borcu, yüzde
7,2 oranında 2,2 miyar lira artarak33,6 milyar liraya ulaştı. Hükümet
kuruluşlarına olan kredi borçlarının düzeyi ise 10,1 milyar lira ile
değişmezken, ticarî bankalara olan kredi borçları da sadece 1,1 milyar liralık
bir artışla 10,7 milyar lira oldu. Bu gelişmelerle dış borçlar kapsamında toplam
kredi borcu sekiz yılda yüzde 6,6 oranında büyüyerek 54,4 milyar lira
oldu.

[b]BORCUN GSYH'YE ORANI YÜZDE 40'IN ÜSTÜNDE[/b]
Son sekiz yılda rekor bir büyüme gösteren merkezi yönetim borç stokunun
millî gelire oranı ise kaydettiği hızlı düşüşe rağmen, hala oldukça yüksek bir
düzeyde bulunuyor. 2001 kirizinin getirdiği ağır mali tablonun düzeltilmeye
çalışıldığı 2002 yılında[b][color:12f2=#ff0000] Gayri Safi Yurt İçi
Hasılanın (GSYH) yüzde 69’u[/color][/b] düzeyine ulaşan borç stoku,
izleyen dönemde ekonomide başlayan düzelme süreci parelelinde düşüşe geçti:
2003’te yüde 62,1’e, 2004’te yüzde 56,6’ya, 2005’te yüzde 51,1’e, 2006’da yüzde
45,5’e, 2007’de de yüzde 39,5’e kadar indi. Ancak bu trend, küresel finans
sisteminde istikrarsızlık ve risklerin artmaya başladığı izleyen dönemde tersine
döndü; 2008 yılında yüzde 40’a çıkan borcun milli gelire oranı, küresel çapta
ağır krizin yaşandığı 2009 yılında da yüzde 46,3’e ulaştı. Bu ayın sonunda
açıklanacak 2010 yılı GSYH büyüklüğüne ilişkin 2011 Programı’nda yer alan
gerçekleşme tahmini de merkezi yönetim borcunun millî gelire oranının [color:12f2=#ff0000][b]2010’da da yüzde 40’ın[/b][/color]
üzerinde oluştuğu öngörüsüne işaret ediyor.

[url=http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=7529]http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=7529[/url]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyÇarş. Mart 30, 2011 8:38 pm

Borç alan emir alır.

Tefeci eline düşen her şeyini tefeciye vermek zorunda kalır, önce evde ne var ne yok satar, sonra sıra namusa gelir.

AKP bu süreçtek ihanetiyle, işin ne vahim boyutlara geldiğini örten ve narkoz tesiriyle yarayı tedavi etmek yerine daha da azdıran bir faktör.

Neticesinde ödeyeceğimiz bedel gün geçtikçe artarken, düğün bayram etmediğimzi kalıyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyÇarş. Mart 30, 2011 8:46 pm

Yiğit Bulut'un, sadece IMF'ye koyulan tavıra endeksli anti-emperyal AKP mavallarına inanmaya devam edecek safidllere diyecek bir şey yok.

IMF'ye hayır demiş de diğerlerine ne demiş? IMF tefeci de diğerleri kara gözümüzün hatırına mı borç vermekte?

AKP iktidara geldiğinde borcumuz 1 lirayken şimdi 2 lirayı çoktan geçmiş, bu da haçlılara bağımlılığımızın, köleliğimizin 2 kat daha arttığına delil.

Irak'ta, füze kalkanında, Libya'da, yani lafta değil fiiliyatta hayır denememesinin, Mavi Marmara'da dökülen kanların hesabının sorulamamsının sebebi ne zannediliyor?

Çuval geçirildi, ne notası mı müzik notası mı dedi.

Adam para almış, vikiliks belgeleri de göstyerdi ki akıl almış,istihbarat almış, içeriyi Amerika için dikansiz gül bahçesi yapmak adına CIA ajanlarının hazırladığı dosyalarla, CIA ajanlarının gözetiminde operasyonlar tertiplemiş, bunu da hak ve adaleti tesis adına cesaret gösterisi olarak takdim etmiş, burdan gelen teveccühü de gitmiş Amerika'ya satmış. Bundan büyük ihanet mi olur? Amerika'nn kucağında erkeklik mi olur?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPerş. Mart 31, 2011 1:02 pm

[b]Terk eden eşinin kardeşini öldürdü![/b]

[url=http://www.haber7.com/][img(245,180)]http://image.haber7.com/haber/haber7/photos/2009/71905.jpg[/img] [/url]



Sivas'ta üç gün önce kaybolan 13 yaşındaki Ahmet
Karakaya'yı eniştesinin ablasının kendisinden ayrılmasını engellemek için
kaçırdığı ve ardından derede boğarak öldürdüğü ortaya çıktı.
[url=http://www.haber7.com/uye-islem.php?cmd=sendNews&nID=728242][/url]
31 Mart 2011[u]

[/u]


Sivas'ta üç gün önce okulunun önünden teneffüste eniştesi tarafından
kaçırılan 13 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi, ölü bulundu. Kayınbiraderini
derede boğarak öldürdüğü iddia edilen enişte ile ona yardım ettiği ileri sürülen
arkadaşı gözaltına alındı.
Alınan bilgiye göre, Abdulvahabigazi Mahallesi'nde eğitim veren bir
ilköğretim okulunun 7'nci sınıf öğrencisi Ahmet Karakaya (13), 28 Mart'ta öğlen
saatlerinde okulda teneffüse çıktığı sırada eniştesi M.A.G. (24) tarafından
kaçırıldı.
Bunun üzerine polis ekipleri, okulun önünden uzaklaşan M.A.G. ve kaçırdığı
kayınbiraderi Ahmet Karakaya'yı bulmak için çalışma başlattı. Karakaya'yı
kaçıran zanlının kent merkezine 45 kilometre uzaklıktaki Gümüşdere beldesinde
yaşadığını tespit eden ekipler, çalışmalarını bu bölgede yoğunlaştırdı. Cinayet
Büro Amirliği ekipleri, arazide detaylı bir şekilde arama yaptı.
Güvenlik güçlerince bölgede arandığını öğrenen zanlı M.A.G'nin, üç gün
boyunca bölgedeki bir ahırda tuttuğu kayınbiraderi Karakaya'yı, çobanlık yapan
arkadaşı M.K. (28) ile birlikte beldenin yaklaşık beş kilometre ilerisindeki
dağlık araziye götürdüğü bildirildi.
Elleri ile ayaklarını kravatı ve okul kıyafetleriyle bağladığı Karakaya'yı
önce bölgedeki derenin suyunda boğduğu, ardından da suda bıraktığı cesedin
üzerine yüzeye çıkmaması için taş koyduğu ileri sürülen zanlı,arkadaşı M.K. ile
beldeye döndü.
Arazide özel harekat timleri ve jandarma ekiplerince aranan ancak bulunamayan
zanlıyı yakalamak için Cinayet Büro Amirliği'ne bağlı sivil ekipler beldede pusu
kurdu. Zanlının evine geldiğini belirleyen güvenlik güçleri, yaptıkları
operasyon sonucu çocuğu öldürdüğü ileri sürülen zanlı M.A.G. ile ona yardım
ettiği iddia edilen arkadaşı M.K'yı yakaladı.
Yapılan sorgulamanın ardından zanlının gösterdiği yerde gece saatlerinde
çocuğun cesedi bulundu. Ahmet Karakaya'nın cesedi, Cumhuriyet Savcısı'nın ve
ekiplerin incelemesinin ardından otopsi yapılmak üzere Cumhuriyet Üniversitesi
Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi morguna kaldırıldı.
İl Emniyet Müdürü Ahmet Kemal Seyhan da özel harekat timleriyle bölgeye
giderek olayla ilgili bilgi aldı.
Zanlının, şiddetli geçimsizlik nedeniyle kendisinden boşanmak isteyen ve
babasının evine giden eşi A.G'nin eve dönmemesi üzerine kayınbiraderini
kaçırdığı iddia edildi.
Çeşitli suçlardan kaydı bulunan ve bir suçtan dolayı girdiği cezaevinden 10
gün önce tahliye olduğu öğrenilen zanlı ile arkadaşının emniyetteki sorgusu
sürüyor. Zanlının bazı yakınlarının da ifadelerine başvurulmak üzere emniyete
getirildiği öğrenildi.
Bu arada jandarma ekipleri beldede, polis ekipleri ise kent merkezinde
yaşayan Karakaya ailesinin evinin çevresinde güvenlik önlemlerini artırdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
GÖLGE

GÖLGE


Mesaj Sayısı : 1231
Reputation : 36
Kayıt tarihi : 16/05/09

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyC.tesi Nis. 02, 2011 11:19 pm


[size=24]

Kadına 85, ineğe 375 lira doğum parası
[/size]

FIKRA gibi değil mi?

Ne diyelim mevzuat böyle efendim!


DOĞUM YAPAN KADIN
SSK (4/a) veya Bağ-Kur (4/b) sigortalısı olan kadına veya sigortalı olmayan eşi doğum yapan sigortalı erkeğe, “emzirme ödeneği” olarak 85 lira ödeniyor.
Bunun için sigortalının, önceki bir yıl içinde 120 gün kısa vadeli sigorta primi ödemiş olması gerekiyor.
DOĞUM YAPAN İNEK
İneğe gelince durum değişiyor.
Bursa SMMM Odası İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı Komisyonu Başkanı Bünyamin Çolak’ın araştırmasına göre, inekler doğum yaptığında, her bir buzağı için 310 TL ile 375 TL devlet yardımı yapılıyor.
Başka bir anlatımla, doğum yapan ineğe, doğum yapan kadından 4 kat fazla para ödeniyor!
İneklere bir şey demiyoruz ama kadın haklarının savunulduğu ya da savunuluyormuş gibi yapıldığı şu günlerde, doğum yapan kadınların durumu gözden geçirilmeli...

[color:6c65=red]

Tezek ve pırlanta
[/color]


DOĞUM yapan kadın ve inek kıyaslamasının benzeri bir çelişki de tezek, gübre ve pırlanta KDV’sinde.
Tezeğin ve gübrenin KDV oranı yüzde 18.
Pırlanta, elmas ve yakutun KDV oranı ise yüzde SIFIR. Başka bir anlatımla, 1 Ağustos 2004’ten bu yana KDV’den müstesna.
Tamam, bir şey demiyoruz ama gübre ve tezeğin KDV’sine de pırlanta ve elmas tarifesi uygulansa olmaz mı?

............
...............

Şükrü KIZILOT
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPaz Nis. 03, 2011 6:18 pm

YGS'de şifre iddiası 1.7 milyon öğrenciyi ayağa kaldırdı


























1.7 milyon öğrencinin yıllarca çalışıp girdiği kader sınavında soruların bir şifreyle kolayca çözülebildiği iddiası olay yarattı. ÖSYM’nin dün yaptığı kısacık bir açıklama ise ne uzmanları ne öğrencileri ne de velileri tatmin etti. Tüm Türkiye bugün açıklama yapacak olan ÖSYM Başkanı Demir’den tatminkar bir cevap bekliyor!


27 Mart’ta, geleceğini belirlelemek için Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) girip ter döken 1 milyon 700 bin öğrenci, önceki gün ortaya atılan şok bir iddiayla sarsıldı. ÖSYM’nin resmi internet sitesinde yayınlanan soru kitapçığı ve cevap anahtarından yola çıkan Artvinli Avukat Ayla Varan, çok basit işleyen bir şifreleme yöntemiyle sorulara kısa sürede yüksek oranda doğru cevap verileceğini öne sürdü. Bu iddia gündeme bomba gibi düşünce, ÖSYM dün sabah saatlerinde açıklama yapma zorunluluğu hissetti.

ÖSYM: Bu kitapçık sınavda hiçbir adaya verilmedi

ÖSYM internet sitesinde yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Basında ‘YGS’de Gizli Şifre’ başlığı ile yer alan kitapçık, ÖSYM’nin sınav sonrasında basına vermek ve internet sitesinden duyurmak üzere hazırlanmış, ana soru kitapçığından türetilmiş, tek bir soru kitapçığıdır. Bu soru kitapçığının herhangi bir adaya verilmesi söz konusu olmadığından, doğru cevabın bulunduğu yer değiştirilmeden sadece yanlış cevap seçeneklerinin yerleri değiştirilmiştir. Bu soru kitapçığı sınava giren hiç bir adaya verilmemiştir.”

‘Her kitapçıktaki cevap şıkları farklı farklı’

ÖSYM, Şubat 2011’den itibaren gerçekleştirdiği tüm sınavlarda ‘adaya özgü soru kitapçığı’ hazırlayarak pek çok haksızlığın önüne geçmiştir. Adaya Özgü Soru Kitapçığı uygulamasında tüm adaylar için hazırlanmış olan toplam soru, ana konu alanları ile sınırlı kalmak üzere, her bir aday için rastgele seçilmiş farklı sıraya konulmaktadır. Buna ilave olarak her sorunun doğru cevabı da her bir adayın soru kitapçığında yine rastgele biçimde bir şıkka atanmaktadır. Madde analizine imkân tanımak üzere yanlış seçeneklerin de yerleri değiştirilmektedir.”

‘Her adaya özel ayrı kitapçık hazırlandı’

“Bu sayede her bir adayın soru kitapçığı ‘tek bir tane’ olarak basılmaktadır. Bugüne kadar yapılan üç sınavda da bu gerçekleştirilmiştir. 27 Mart 2011 günü yapılan (2011-YGS) Yükseköğretime Geçiş Sınavında da ‘adaya özgü soru kitapçığı’ basılmış ve aday sayısı kadar soru kitapçığı dağıtılmıştır. Sınav sonrasında, soru kitapçıkları ve cevap kâğıtları güvenli biçimde toplanmış ve Merkezimizde cevap kâğıtların görüntülenmesi ve okunması işlemleri sürdürülmektedir.

‘Adayların kitapçıkları ve cevapları internete konacak’

“Önümüzdeki günlerde her bir adaya, kendisine verilen soru kitapçığı ve kendi cevap kâğıdının görüntüsüne internet üzerinden erişim imkânı verileceğinden, tüm adaylarda bu ya da buna benzer bir soru kitapçığının kullanılmadığı görülecektir. Daha önceki duyurularda da belirtildiği gibi, kamuoyunu derinden etkileyecek bu ve benzeri konularda basınımızın daha hassas davranması beklenir. Bu gibi durumlarda kamuoyu ÖSYM’nin internet sitesinden duyurduğu bilgilere itibar etmelidir.”

‘ÖSYM şaibeyi kaldırmalı adli merciler el koymalı’

Fakat yapılan açıklama, bu şifrenin nasıl tuttuğuna ilişkin sarih bir açıklama getirmediği için öğrencileri de velilerini de bu işin uzmanlarını da tatmin edemedi. ÖSYM Eski Başkanı Ünal Yarımağan ilgili VATAN’a “Cevap şıklarının sıralamasını değiştirmek böyle sonuçlara neden olabilir. Doğru olan sadece soruların yerini değiştirmektir. Organize iş değil, ama tesadüf de değil” değerlendirmesinde bulundu ve şunları söyledi: “Bana bu şifrelemenin organize bir iş olduğu mantıklı gelmiyor ama formülleri uygulayıp soruları çözünce de bir tesadüften söz edilemez. Şıkların sıralamasını değiştirirken böyle bir sonuç mu ortaya çıktı, şıkların sıralaması rastgele değiştirilmez. Şıklar mantıklı bir sıralamada sıralanır. Bütün adaylara aynı sıralamayı mı verdiler, farklı sıralama mı verdiler ÖSYM bunu açıklamalı. O sıralamaların mantıklı olup olmaması bazı adaylara avantaj sağlar. Bizim dönemimizde 10 soru kitapçığı vardı, biz soruların yerini değiştirirdik. Eskiden şıkların da yerini değiştirirdik ama şıkların yerini değiştirmek böyle sıkıntıları doğuracağı için bundan vazgeçtik. Doğru olan soruların yerini değiştirmektir. Böyle sıralama öğrenciyi şaşırtır. ÖSYM elini vicdanına koyup bu işi adli mercilerle çözmelidir” dedi.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPaz Nis. 03, 2011 6:38 pm

Kıl-Tüy-Demokrasi


Rifat SERDAROĞLU 02 Nisan 2011 Cumartesi




Kamu görevlisi olan bir Savcının yerinin değişmesinin bu kadar gürültü koparması, demokratik anlayış ve demokratik olgunluk kalitemiz hakkında net bilgiler vermektedir.
Bu konuda o kadar çok haber, yorum program yapıldı ki, Japonya’daki dünyamızı tehdit eden nükleer sızıntı, Libya ve Suriye’deki olaylar bile çok geride kaldı.
Hukuk Devlet olduğuna inanmak istediğimiz Türkiye’de her kamu görevlisi gibi Savcı Zekeriya Öz de, diğer kamu görevlilerinin uymak zorunda olduğu kurallara uymak zorundadır. Bunlar atama, terfi veya görevi sırasında yaptığı yanlışların hesabını vermektir. Hata yapan, yasaların kendisine verdiği yetkileri usulsüz ve yanlış kullanan kamu görevlileri mutlaka hesap verecektir. Ama bugün, ama yarın. Demokratik rejimlerde kimse ulaşılamaz, hesap sorulamaz değildir.
Savcı Öz’ün yerinin değişmesiyle ilgili olarak eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı, yeni Adalet Bakanına görüşü soruldu; “Öz’ün kılına zarar gelmesine razı değiliz, buna imkan vermeyiz” dedi…
Bu söylem, Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan birinin “Demokratik Olgunluğa” erişemediğinin ifadesidir. Demokratik rejimlerde kimsenin “Hami-Koruyucu” olmasına gerek yoktur, tek koruyucu Anayasa ve yasalar, yani hukuk sistemidir.
Adama sorarlar; “Siz kimsiniz ki, her Türk vatandaşının sahip olduğu, yasalarla korunma hakkının yerine kendinizi oturtabiliyorsunuz, hangi yetkiyle, hangi güçle ?”
Bu çarpık mantığı geçenlerde Eşbaşkan Erdoğan’dan da duyduk. Kendisi televizyondan
“Her vatandaşın hayat tarzının garantisi benim(!)” dedi. Aynı soruyu Eşbaşkan’a sormak lazım; Size bu garantörlük yetkisini kim verdi? Siz kendinizi yasaların üzerinde mi görüyorsunuz? Siz gidince bizim teminat da sizinle gidecek mi?
Demokratik rejimlerin yerleştiği, kişilerin “Vatandaş” olmanın bilincine eriştiği, karşılıklı saygı ve yasalara itaat etme kültürünün oluştuğu toplumlarda kimse böyle konuşamaz. Konuşan olursa derhal o makamdan indirip, tedaviye göndeririler.
Bir de, Gelişmiş Demokrasilerde Devlet ve Siyaset adamları “Kıl-Tüy” işleriyle uğraşmazlar. Bunlar bize özel işlerdir.
Örneğin Eşbaşkan Erdoğan’ın sürekli olarak kullandığı bir cümleyi ileri demokrasilerde bulamazsınız, o cümle; “Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirtmemdir.” Bu sözün anlamı, kılı ve tüyü olmadığı için, “ana rahmine yeni düşen ceninin bile hakkının korunması” şeklinde anlaşılabilir. Henüz ana rahmine yeni düşmüş ceninin hakkını koruyan, yedirtmeyenlerin şu soruların cevaplarını vermeleri gerekmektedir;
*Damat Bey’in başında bulunduğu Medya Grubuna, Devlet Bankalarından verilen 750 Milyon Dolar kredinin teminatları nelerdir?
*Milletvekilliği dokunulmazlığı niçin sadece “kürsü dokunulmazlığı” olarak sınırlandırılmaz?
*Çocuklarının sünnet ve düğün takılarıyla servet artışının açıklanması niçin sadece Türkiye’de olur?
*Almanya’da, gariban insanlarımızın sadaka paralarını dolandırıp cezaevine girenlerin Türkiye’deki davaları hakkında neden “Gizlilik Kararı” alınır?
*Satış sözleşmesinde olmamasına ve Danıştay Kararına rağmen Eşbaşkanın dostu Hariri’nin Telekom’u nasıl Türk Milletine ait taşınmaz malları satabilmektedir?
Bu ve benzeri sorular yıllardır basın tarafından sorulmakta fakat cevap alınamamaktadır. Bu yolsuzlukları yaptıkları iddia edilenlerin hepsinin kılı-tüyü, sakalı bıyığı var. Hele Deniz Fenerindekilerin sakalları tam göbeklerine kadar uzanıyor…
Bunlar niçin ve kimler tarafından korunmaktadırlar? Yoksa Eşbaşkanın gücü sadece Kılı-Tüyü olmayanlara mı yetiyor?..
Sözün özü, her şey Demokrasiyi ve bu kültürün değerlerini kabul edip, uymaktan geçer. Önce insan olup, sonra da demokrat olursak çok sayıda problemimizi çözmüş oluruz. Kıl-Tüy, Sakal-Bıyıkla doğru insan olunmuyor. İnsanda utanmak, yasalara saygı ve Allah korkusu olması lazım. Demokrat olmak için de Demokrasinin evrensel kurallarına uymak şarttır. Ama siz basılmamış kitabı “Örgütsel Doküman” olarak kabul eder ve bilgisayarlardan silmek için özel timler kurarsanız, istediğiniz kadar Kıldan-Tüyden bahsedin size kimse inanmaz ve gerçek ileri Demokratlar size popolarıyla gülerler.
Haydi hayırlı traşlar…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPaz Nis. 03, 2011 6:54 pm

Şifreleme Zaman’ın dikkatini çekmedi
03.04.2011 - 08:38 Yazdır Arkadaşına gönder 2011 YGS Türkiye’de yaşanan son sınav skandalına dönüşürken, her kesimin kendinden beklenen davranışı sergilemesi gözlerden kaçmıyor. Birçok gazete sınavda kullanılan tekniği deşifre ederken, Zaman gazetesi başka yayınları referans göstererek haber yaptı.

Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) şifreleme tekniği kullanılarak soruları çözmeden doğru cevaplara ulaşılabilmesi, sınavın güvenilirliği ile ilgili derin kuşkulara yol açtı. Söz konusu teknikle çözülen soruların sadece basına dağıtılan kopyaya uygulanabildiğini savunan Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), henüz öğrencilere dağıtılan soru kitapçıklarını yayınlamış değil.

Sınav hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından inceleme başlatılırken, soruların şifreli çözümü birçok basın yayın organında yer aldı. Ancak Zaman gazetesinin olayı dışarıdan takip etmesi gözden kaçmadı. Gazete, sınavla ilgili iddialara başka yayınları, Hürriyet’i referans göstererek yer verdi.

Şifre önemsiz mi?
Zaman Gazetesi, doğru olduğu ortaya çıktığı takdirde sınavın iptaline kadar varacak bir sürecin işlemesine yol açacak iddialar için şu ifadeyi kullandı: “Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda basına dağıtılan kitapçıktaki cevap şıklarının şifreli çıktığına dair haberler gazetelerin manşetlerini süslerken ÖSYM'den bir açıklama geldi.”

Sınavla ilgili iddia örneklerle ispatlı olduğu halde Zaman haberi, “İşte medyada yayınlanan haber, örnekler ve ÖSYM'nin açıklaması” şeklinde verirken, geçen yıl yaşanan skandalları da hatırlatma gereği duymadı.

Geçtiğimiz yıl yaşanan sınav skandalları ile ÖSYM’ye olan güvenin yerle bir olduğu düşünüldüğünde, YGS ile ilgili iddialara medyanın gösterdiği ilgi doğal karşılanıyor. Üstelik bazı öğrencilerin, sadece basına dağıtıldığı iddia edilen sorularla sınavda karşılaştıklarını ifade etmesi kuşkuları arttıran diğer bir etken.

Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) kopya skandalını uzun süre inkâr eden ÖSYM, işler gizlenemeyecek noktaya varınca kabul etmek durumunda kalmış ve sınav için iptal kararı alınmıştı. Sadece KPSS’de değil, Polis Koleji Sınavı, Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS), Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ve Açık Öğretim Sınavlarında da kopya, yanlış yerleştirme gibi olayların yaşanması sınav sisteminin toptan çöktüğü şeklinde yorumlanmıştı.

Zaman neden sessiz?
Yüz binlerce gencin hayatını etkileyecek olan ve olağanüstü tedbirlerle gerçekleştirildiği iddia edilen YGS ile ilgili böylesi ciddi bir iddia için Zaman gazetesinin diğer medyayı referans göstererek haber yapması, cemaat bağlantısı ile ilgili kuşkuları akıllara getirdi.

KPSS’deki kopya skandalı başta olmak üzere diğer skandallarda da cemaat bağlantısı olduğuna dair yorumlar, kamuoyunda şaibeli sınavla cemaatin bir arada anılmasına yol açmış durumda. Bu yüzden, YGS ile ilgili iddialar her ne kadar henüz dillendirilmese de cemaati akla getiriyor. Zaman Gazetesi her zamanki gibi, cemaatin gündeme geleceği söz konusu durumlarda sessiz kalmayı tercih ediyor.

YGS YGS olalı…
Geçtiğimiz yıl uygulanmaya başlanan YGS’de, matematik sorularının yanıtlarının Türkiye’nin 16 değişik ilindeki öğrencilerin cep telefonlarına kısa mesaj yolu ile gönderildiği belirlenmişti. İkinci YGS’nin, şifreleme tekniği ile çözülebiliyor olmasının ikidir yapılan sınavın meşruiyetini ortadan kaldırdığı yönünde yorumlar yapılıyor. Bilindiği gibi bu yıl yapılan YGS, bazı okullarda sadece kız öğrencilerin, bazılarında ise kız ve erkek öğrencilerin ayrı sınıflarda sınava alınması ile gündeme gelmişti. Sınavda görevli öğretmenlerin güvenlik gerekçesi ile potansiyel suçlu muamelesi gördüğü bir sınav için, şifreleme tekniğinin gündeme gelmiş olması sınavın güvenliği için başka tedbirler alınması gerektiğini ortaya koyuyor.

(soL Haber Merkezi)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPaz Nis. 03, 2011 7:03 pm

Bu işin altında Fetullahilerin olduğunu tahmin etmek güç değil.

Şişmdi çemlek çömlek patladı.

Fetullah'ın bitişi ve teveccühün büyük bir öfke ve nefrete dönüşmeisne şahit olacağız. Sahtekar Fetullah diye damgalanmasına.

Tabi bu arada işin siyasi mesuliyeti RTE'nin sırıtnda. Sırtında yumurta küfesi olan RTE, seçimler arifesinde, Fetullah'ın bu kazığını da çıkarmaya çalışacak ama nasıl? İşleri Fetullahîlere teslim etmenin cezası. İhtilal zamanı ihtilal, bütün içtimai dengelerin bozulmasına şahit olacağız. Fetullah iblisinin de amma öyle amma böyle ipliği pazara er veya geç çıkacak.

Son zamanlarda kilit kadrolara Fetullah^ler getiirilmiyor olsa da, buna dikkat edilse de o kadar çok yayılmışlar ki gebeşler...

Şşimdi aynı zamandan AKP-Fetulah savaşının startı da verilmiş oluyor. Dünkü zamanın manşetindeki nefsi müdafaa haberleri buna delil. Üç buçuk atmaya bşladılar. Ha şimdi tyam sırasaı, yiyin lan itler birbirnizi. Bakalım Amerika hanginizi tercih edecek? Evet, öyle, yiyin lan itler, ancak esas hasım karşısında onu alma beni al vs şeklinde kayıkçı kavgasına tutuşanlar için doğru bir tavır olsa gerek. Esas hasmıma karşı koymaya çalışanla, esas hasmıma erketelik yapmaya çalışan arasında bir kavgada değil. Dikkat, belirleyici olan yine "ben", benim esas hasım tarifim. Benimki ile örtüşen. O da hakikatin ifadecisi olur, şu veya bu şekilde ki, hakikati öğren, söyleyen sonraki iş demişler, değil mi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPaz Nis. 03, 2011 7:07 pm

ÖSYM bu sorulara yanıt vermeli
03.04.2011 - 15:31 Yazdır Arkadaşına gönder ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir'in tedirginliği yüzünden ve hareketlerinden okunan bir ruh halinde yaptığı "açıklama", pek kimseyi tatmin etmedi. Hâlâ ÖSYM'nin yanıtlaması gereken çok soru bulunuyor.

- Sınavla ilgili tartışma aslında şifrelemenin açığa çıkarılmasıyla değil, harem-selamlık uygulamasıyla başladı. ÖSYM, İstanbul’da binlerce kişilik okullarda sadece kız öğrencilerin girmesini “Tamamen tesadüf” diye açıkladı. Böyle bir açıklama, ÖSYM’nin sınavın organize edilmesinde kullandığı elektronik sistemi kuşkulu kılmadı mı? Olasılığı “milyonda bir” olan böyle tesadüfleri İstanbul’un gericilerin yoğun olduğu bir semtinde birbirine yakın birden fazla okulda “yaratabilen” yazılımın güvenilir olduğu nasıl kanıtlanacak?

- Ali Demir’in bugünkü açıklamasında bahsettiği “kapalı dönem” olarak adlandırılan sistem, yani sınav sorularının hazırlanmasından sınava kadar bu sürece dahil olanların dışarıyla bilgi paylaşamadığı bir süreçten geçilmesi, zaten önceki sınavlarda da uygulanmıyor muydu? KPSS’de bu uygulamaya rağmen kopya skandalı yaşanmış ve sınav iptal edilmemiş miydi? Son sınavda, önceki sınavlara göre “kapalı dönem” uygulamasında farklılık nedir?

- “Kapalı dönem” olarak açıklanan sistem, soruların hazırlanmasında katkıda bulunanların ve kitapçıkların dışarıyla temasını önlüyor. Oysa anlaşıldığı kadarıyla şifreleme sistemi tek tek sorularla ilgili değil. Kopyanın temel olarak elektronik ortamdaki birtakım oyunlarla hazırlandığı anlaşılıyor. Zira soru şıklarının sıralaması, elektronik ortamda yapılıyor. Sınavın organize edilmesinde elektronik ortamda hangi işlemler yapıldı? Yazılımları hangi şirket hazırladı, kimlerin bu yazılımlara müdahale şansı var? Koca okullara sadece kız öğrencilerin denk gelmesi gibi, sınav kitapçığında şifreleme olması da “bir tesadüf” müdür? Yoksa “birilerinin hikmeti” midir?

- Ali Demir, laf kalabalığına getirse de, basına dağıtılan kitapçıkta bir şifreleme sistemi olduğunu kabul etti. Ve basına dağıtılan kitapçığın, “master kitap ve cevap”tan kopyalandığını söyledi. Master kitapta niye böyle bir şifrelemeye ihtiyaç duyulabilir? Master kitap, zaten soruları hazırlayanların elindeki ana kitapçık değil midir?

- Ali Demir, “isme özel kitapçık” uygulamasını bir güvenlik mekanizması olarak açıklıyor. Yazılımın, herkese farklı kitapçık ürettiğini belirtiyor. Peki harem-selamlık uygulamasında görüldüğü gibi “olmayacak tesadüflere” yol açabilen bu yazılımın, bazı kişilere şifreleme sisteminin tutarlı olduğu kitapçıkları vermiş olması mümkün değil mi? Bunun böyle olmadığının anlaşılmasının tek yolu, yazılımın ve elektronik ortamın şüpheli olduğu akılda tutularak, sınav sonrası tüm basılı kitapçıkların kamuoyunun denetimine açık olması değil midir?

- Ali Demir basına dağıtılan kitapçıktaki tüm sorularda şifreleme olduğunu söyledi. Basına dağıtılan kitapçıkta sayıların olmadığı bölümlerde, örneğin Türkçe testinde, nasıl bir şifreleme vardır?

(soL - Haber Merkezi)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPaz Nis. 03, 2011 7:09 pm

[b]Gökçeklerin çete ilişkisi dinlemeye takıldı[/b]

03.04.2011 - 11:40


[img(220,147)]http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/screen_shot_2011-04-03_at_11.34.47_am.png[/img]

[b]Çete lideri İskender Çolak, Melih Gökçek'in oğlu Osman Gökçek'i aradı
ve konuşma dinlemeye takıldı. Konuşmada çete lideri Gökçek'e "Seni ölmeden
Çankaya'ya reis yapacağım" diye söz veriyor.[/b]
Ankara Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü,
tutuklanmadan önce İskender Çolak ve adamlarını bir yıl süreyle takip ederek
tehdit ve vaat içeren telefonlarını dinleyip soruşturma dosyasına koydu.
Fezlekeye göre, 30 Nisan 2010 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
melih Gökçek'in oğlu Osman Gökçek'i arayan İskender Çolak, dinlemeye
takıldı.
Habertürk gazetesinin haberine göre, dinleme kayıtları şöyle:
[b]Çolak:[/b] Kaynımın kızı var. Adnan Şeker onu sürmüş. Onu lokum
yaparım.
[b]Gökçek:[/b] İsmini mesaj at. Ellerinden öperim amca.
[b]Çolak:[/b] Ben ölmeden seni Çankaya'ya reis yapacağım.
[b]Gökçek:[/b] İnşallah.
[b]Gökçek "Aramış olabilir" dedi, "ellerinden öperim"e izah
getirmedi[/b]
Osman Gökçek, Çankaya Belediye Başkanlığı aday adaylığı
döneminde İskender Çolak'ın kendisiin aradığını belirterek konuşmayla ilgili
şunları söyledi:
"Aday adayı olunca 30-40 bin kişide bulunduğu gibi telefonumu bir yerlerden
almış.
Zaten 10 yıldır aynı telefon numarasını kullanıyorum. Herkes gibi o da beni
aramış olabilir, bir başkasını da arayabilir. Önemli olan ne istediği ve yerine
gelip gelmediğidir. Benden talebi yerine gelmedi.
Benden birçok insan talepte bulunur, bir daha da aramaz. Belediye işlerine
karışmıyorum."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPaz Nis. 03, 2011 7:37 pm

Şanlıurfa'da silahlı çatışma: 5 ölü Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde aileler arasında meydana gelen silahlı çatışmada 5 kişi hayatını kaybetti. Çatışmada yaralılar da var..
Haberi Kaydet Arkadaşına Gönder 03 Nisan 2011 21:07 - 0 Yorum - 770 Okunma Muhammed Taşçılar'ın haberi

Olay akşam saatlerinde Şanlıurfa'nın Siverek ilçesine 15 kilometre uzaklığındaki Oyman köyünde meydana geldi.

Arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıktığı iddia edilen olayda Acemoğlu ve Bucak aşireti mensupları arasında çıkan çatışmada 5 kişi hayatını kaybederken, 3 kişide yaralandı.

Köy meydanında çıkan çatışmada Acemoğlu ailesinden 34 yaşındaki Ömer, 37 yaşındaki Nihat, 64 yaşındaki Adnan ve 35 yaşındaki Fatih Acemoğlu ile karşı taraftan Mehmet Emin Bucak hayatını kaybetti.

Olayda Hasan, Mehmet ve Ali Oyman ile Ali, Sakit Bucak ile Erkan Küçükbayrak yaralandı.

Yaralılar Şanlıurfa'daki hastanelere kaldırılırken, tarafların tekrar kavga etme olasılığına karşı Polis ve Jandarma ekipleri, Şanlıurfa başta olmak üzere, Hilvan ve Siverek'te olağanüstü tedbir aldı.

Bu arada köyde gerginliğin devam ettiği çok sayıda Jandarma birliğinin köy ve civarında önlem aldığı öğrenildi.

HABER 7

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPtsi Nis. 04, 2011 7:47 pm

[b]Zararlı gıda listesi ‘kişiye özel’ açıklandı (Milliyet Com.tr den
Alıntıdır)[/b]


[b]Bursalı bir avukat, hukuk
mücadelesiyle Tarım Bakanlığı’nın sağlığa zararlı üretim yaptığını belirlediği
firmaların listesini aldı. Avukat, listede tanınmış markaların olduğunu
söylüyor[/b]


00:11 | 02 Nisan 2011 [img]http://i.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2011/04/02/zararli-gida-listesi-kisiye-ozel-aciklandi-1245870.Jpeg[/img]


SERHAT TEZCAN - HASAN BOZBEY Bursa DHA Bursalı avukat Erol
Çiçek, Tarım Bakanlığı’nın 2009’da yaptığı gıda denetimi sonuçlarına ulaşmak
için başlattığı hukuk mücadelesini kazandı. Tarım Bakanlığı, denetimlerde,
sağlığa zararlı [url=http://www.milliyet.com.tr/index/uretim]üretim[/url] yaptığı belirlenen firmaların ve ürünlerinin yer aldığı
24 sayfalık listeyi Çiçek’e, yayınlanmamak şartıyla ‘kişiye özel’ kaydı ile
verdi.
Orhangazi’de yaşayan Erol Çiçek, Tarım Bakanlığı’nın 2009’daki gıda
denetimlerine ilişkin haberlerin basında yer alması üzerine, ‘Bilgi edinme
hakkı’ çerçevesinde, ürünleri sağlığa zararlı çıkan firmaların isimleri ve
ürünlerinin listesinin kendisine verilmesini istedi.

[b]‘Halk
sağlığı ticari sır olmaz’[/b]
Bakanlık 2 Ağustos 2010’da Çiçek’e verdiği
yanıtta, ‘Yasal çerçevede gıda denetimi yapılan firmaların teşhir edilmesine
ilişkin bakanlığın yetkisinin bulunmadığını, mahkeme kararı olmaksızın firma
isimlerinin ilan edilmesinin mümkün olmadığını’ dile getirdi.
Çiçek,
meslektaşı olan kardeşi Öznur Çiçek Bildik aracılığıyla bakanlık aleyhine, [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Ankara]Ankara[/url] 6’ncı İdare Mahkemesi’nde, bakanlık işleminin
yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı. Dava dilekçesinde,
bakanlığın bilgileri açıklamama kararının sağlıklı yaşam hakkını olumsuz
etkilediği kaydedildi. 6’ncı İdare Mahkemesi, 15 Aralık 2010 tarihli yürütmeyi
durdurma kararında, halk sağlığını ilgilendiren hususların ticari sır olarak
nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, davacının başvurusunun reddinin mevzuata
uygun olmadığı ifade edildi.
Bakanlık, sağlığa zararlı ürünler ve üretici
firmalar listesini Çiçek’e ‘kişiye özel’ olarak gönderdi. Bakanlık bu yaklaşımı
ise ‘Kanun ve yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde erişilen
bilgi ve belgeler erişimi sağlayan kurum ve kuruluştan izin alınmaksızın
yayınlanamaz’ hükmü ile açıkladı.


[color:29a0=#FF0000][b]Rakıda metil alkol, domateste zirai ilaç
[/b][/color]
Kırmızı pul ve toz biberde [url=http://www.milliyet.com.tr/index/aflatoksin]aflatoksin[/url]
ve [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Sudan]sudan[/url] boyası, sıvı yağlarda poli aromatik hidrokarbonlar -
Benzo(a) pirene rastlandığını belirten Çiçek, “Bir ünlü firmanın çok reklamı
yapılan bir yağı da burada yer almış. İki margarinde benzoik ve sorbik asit
bulunmuş. Tuzda potasyum iyodat tespit edilmiş. Alkollü içkilerde, piyasada
tanınmış bir firmanın rakılarında metil alkol tespit edilmiş. Armut, çilek,
domates, elma, erik, ıspanak, kabak, kavun ve yoğun olarak biber, hıyar ve
domateslerde zirai ilaç kalıntısı rastlanmış” dedi.
Bal ve pekmez analiz
sonuçlarında da kötü örneklerin çok olduğunu anlatan Çiçek, “Kurutulmuş
meyvelerde kükürt dioksit, fındık, kuru incir, antepfıstığı, lokum ve helvada
aflatoksin çıkmış” diye konuştu.


[color:29a0=#FF0000][b]24
sayfalık listede ünlü firmalar var[/b][/color]
Kendisine 24 sayfalık bir
liste gönderildiğini açıklayan Erol Çiçek, kriterlere uygunluk açısından, 81 İl
Tarım Müdürlüğü tarafından gıda denetiminde numunelerin araştırıldığını
açıkladı.
Beyaz peynir ve dondurmada mikrobiyolojik analizin olumsuz
çıktığını anlatan Çiçek, bunlar arasında ünlü firmaların da yer aldığını
kaydetti. Yoğurt, peynir ve tereyağında bitkisel yağlara rastlandığını ifade
eden Çiçek, yoğurtta, mikroorganizma sayısında olumsuz çıkan ünlü bir firma
olduğunu açıkladı.

[b]Kırmızı ette domuz![/b]
Raporda
kırmızı ette, domuz ve tek tırnaklı hayvan etine rastlandığını söyleyen Çiçek,
“Ünlü firmaların sucuk ve köftelerinde, olmaması gerektiği halde kanatlı etine
rastlanmış. Ünlü firmaların kanatlı hayvan etlerinde mikroorganizma tespit
edilmiş. Boya miktarı açısından olumsuz şeker ve şekerleme çeşitleri mevcut”
diye konuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPtsi Nis. 04, 2011 9:18 pm

ÖSYM Başkanı bir tek Abdullah Gül'ü tatmin etti!
03.04.2011 - 21:26 Yazdır Arkadaşına gönder Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YGS'de şifreli cevap iddiaları ile ilgili ÖSYM Başkanı Ali Demir ile konuştuğunu ve tatmin olduğunu söyledi. Gül öğrencilere "siz dersinizi çalışın" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YGS'de şifreli cevap iddiaları ile ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Gazetecilerin "ÖSYM Başkanı Ali Demir'in açıklamalarından tatmin oldunuz mu?" sorusuna Gül, "Başkan'dan aldığım bilgiler beni tatmin etti" yanıtını verdi.

Gül, ÖSYM Başkanı Ali Demir'in bugün yaptığı açıklamaları hatırlatarak "Bana verdiği bilgiler çerçevesi içerisinde, aslında bu basına verilen kopya tamamen ayrı hazırlanmış bir kopya. Esas bir ana kitapçık olduğunu, onun hiç kimseye verilmediğini, o ana kitapçıktan bütün öğrenciler için farklı şekilde hazırlanan kitapçıkların da yine hiç kimseye verilmediğini söyledi. Zaten bugün öğlen itibariyle herkesin sorusunu, kağıdını, cevabını internete koyduklarını söyledi. Dolayısıyla bu kadar açık, şeffaf bir şekilde ortaya çıktıklarını, böyle bir şeyin kesinlikle söz konusu olmadığını söyledi" dedi.

"Daha önce biliyorsunuz, burayla ilgili birçok eleştiriler de vardı. Devlet Denetleme Kurulu da o zaman incelemişti, bu çerçeve içerisinde zaten bir rapor da vermişlerdi ama çok süratli bir şekilde kanunu çıktı, yeniden yapılandırıldı. Dolayısıyla Başkandan aldığım bilgiler beni tatmin etti" diyen Gül, KPSS ve diğer sınavlarda ortaya çıkan skandallarla ilgili aylardır süren Savcılık soruşturmasında henüz bir sonuca ulaşılamadığını söylemedi.

İstanbul'da YGS'nin yapıldığı bazı okullarda harem-selamlık uygulaması ile ilgili "tamamen tesadüf" açıklaması yapan ÖSYM'nin "şifreli cevap" iddiaları ilgili de ayrıntılı bir açıklama yapmaması yüz binlerce öğrenci ve velide tepkilere neden olurken Cumhurbaşkanı Gül, "Öğrencilerimizin güvenle kendilerini ikinci sınava hazırlamaları gerekir" dedi.

Ali Demir'in açıklamalarındaki tutarsızlıklara dikkat çektiğimiz haberimiz için: ÖSYM bu sorulara yanıt vermeli"ÖSYM Başkanı'nın açıklamaları tutarsızlıklarla dolu"
YGS'deki şifreli cevap iddiasını ilk dile getiren isimlerden Artvinli dershane yöneticisi Fahri Akyüz, ÖSYM Başkanı Ali Demir’in bugün yaptığı açıklamaların kamuoyu vicdanını tatmin edici olmadığını ve açıklamanın tutarsızlıklarla dolu olduğunu belirtti. Akyüz "İnternet ortamında yayınlanacak kitapçıkların çok sağlıklı bir netice vereceğine inanmıyorum" dedi.

"Bağımsız bir kurul inceleme yapmalı"
Fahri Akyüz, Ali Demir'in yaptığı açıklamaların tatmin edici olmadığını, konuyu bağımsız bir kurulun incelemesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

"Bunu da basın irdeleyerek doğruladı. ÖSYM de doğruladı. Şimdi ÖSYM Başkanı bu master kitapçıktan yapılan çoğaltmada bu şifrenin olduğunu, bunun bütün testlerde bulunduğunu ve bu şifre ile soruların yüzde yüzünün çözülebileceğini söyledi. Ben öyle anladım. O zaman bizim üzerinde çalıştığımız ancak henüz çözemediğimiz Türkçe, Sosyal ve Fen Bilimlerindeki bazı şifrelerin de ne olduğunu açıklasınlar. Ben mevcut bu şifre üzerinden doğru yanıtın yerini değiştirdiğim zaman şifre otomatikman bozuluyor. Yapılan açıklamada kişi adına basılan kitapçıkların internet ortamına verileceği ve herkesin internet ortamında kendi kitabına ulaşabileceği söylendi. Şimdi ben diyorum ki; öğrencinin kullandığı kitap olup olmadığını nereden anlayacağız. Bunu anlamamız için bağımsız bir kurul, bilirkişi, akademisyen ve gazeteciler huzurunda 81 ilden değişik salonlardan değişik şahıslar adına bizzat kullandıkları kitapçıklarla inceleme yapılmasını bekliyorum. Tatmin edici bir şekilde değerlendirme yapılmadıkça bu açıklama kamu vicdanını rahatlatmaz."

"Öğrenciler şıkları nasıl hatırlayacak?"
Kendisinin de sınava girdiğini belirten Akyüz, kamuoyu ile paylaşılacak kitapçıklarda şıkların yer değiştirilmiş olabileceğini ve öğrencilerin şıkları hatırlamasının mümkün olmadığını ileri sürerek şöyle konuştu:

"Benim kitapçığımda soruların cevaplarının hangi şıkta olduğunun tamamını hatırlama şansım yok. Benim kitapçığım elektronik ortamda ise bunun cevap şıklarının değiştirilmesi ve öyle yayınlanması da mümkündür. Bir örnek vermek gerekirse; matematikte 1’inci soruda 8, 10, 6, 4 ve 2 olarak yer alan cevap şıkları var. Bu şıkların yerini değiştirsem ve 8, 6, 10, 4 ve 2 gibi yapsam veya bir kaydırma ile yapsam cevap değişiyor, şıkkı değişiyor ve şifre bozuluyor. Öğrenci nasıl hatırlayacak cevabın B veya C şıkkında olduğunu. Rakamı hatırlar ancak yerini hatırlayamaz. Yani ancak kendi kitapçığını görünce hatırlar. Kamu vicdanının rahat olmasını istiyorlar mı? İstiyorlarsa bu şahsıların kitapçıkları çıkarılır kamuoyu önünde. Ben kendi kitapçığımı görünce doğruluğunu anlarım. Üzerinde işlem yaptığım kitapçığı bizzat göreceğim ki şifreye uygun olup olmadığını anlayayım."

"Şahsa ait kitapçık da yeniden düzenlenebilir"
Akyüz, basına verilen kitapçıkta böyle bir değişiklik yapılabiliyorsa, şahsa ait kitapçıkta da böyle bir düzenleme yapılabileceğini belirterek "Şifre olasılığı, master kitaptan çoğaltılan ve basına verilen kitapçıkta ne kadar varsa, internet ortamında yayınlanacak kitapçıklar üzerinde de o kadar vardır. ÖSYM başkanımız ’Şifreleme bütün sorularda olması lazım’ diyor. O zaman Türkçe’de ben bunu çözemedim. Onu da onlar çözüp versin bize. ’Bunun kuralı budur’ desinler. Bir kere burada bir tutarsızlık var. Onu bilmiyoruz. Onunla ilgili bir bilgi verilmiş değil. ’Master kitapçıkta bu şifreleme bu kadar tutabiliyorsa 40 sorunun 40’ı da bu kurala göre uyabilir ve sonuç bulunabilir’ diyor. Bu bulunabiliyorsa basına verilen bu şekilde uyarlanabildiyse, ayarlanabildiyse o zaman şahsa ait kitapçık da yeniden düzenlenebilir elektronik ortamda. Zaten bir günde verileceğini söylemiyor. ’Günler alabilir’ diyorlar" dedi.

Şifreleme sistemini ortaya çıkaran kişilerden avukat Ayla Varan ise "Ankara Cumhuriyet Başsavcılğı konuyla ilgili soruşturma başlattı. Yargısal bir süreç devam ederken bizim artık bir değerlendirme yapmamız uygun olmaz. Biz bir tespiti ortaya koyduk. Tespitimizle ilgili haklılığımız da görüldü. Bundan sonra değerlendirmeyi eğitimciler ve bu işin uzmanları yapsın" diye konuştu.

(soL - Haber Merkezi)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: HALK ve HAK DÜŞMANI AKP   HALK ve HAK DÜŞMANI AKP - Sayfa 4 EmptyPtsi Nis. 04, 2011 10:53 pm

Cinnet kültürü yaygınlaşırken....


Gazeteboyut Başyazı
nfazilkurt@gmail.com
29.03.2011

Okuyacağınız yazı, her hadisede kusur aramaya hevesli bir kişinin olumsuz bakışından kaynaklanmıyor. Bilakis, gördükleri karşısında, “Keşke görmez olaydım!” diyen bir gözlemcinin hayıflanarak yazdıkları ile karşı karşıyasınız. Peki nedir bu hayıflanılacak olan? Eminim ki bu yazıyı kaleme alan kişi kadar sizleri de derinden sarsan ve dehşete düşüren bir toplumsal yarılmadır bizleri yaralayan, karamsarlığa iten.

Son günlerde yazılı ve görsel medyayı takip edenlerin kanını donduran olaylara tanık olmaktayız. Annesini öldüren gencin soğukkanlı itiraflarından, özürlü kızının canına kıyan babaya kadar geniş bir yelpazede çeşitlenen bu dehşet olaylarına son eklenenler ise tam bir sapmanın habercisi.

Önce, Kayseri’de 3 yıl önce kaybolan üç çocuğun başlarına gelenler sökün etti medyada. Ardından satır satır ve öfkelenerek katilin itiraflarını okuduk, dinledik. Ve dün gerçekleşen çocuk katli. Bir üvey annenin dokuz yaşında bir yavrucağızı öldürüp parçalaması. Aman Yarabbi! Biz nerede yaşıyormuşuz meğerse! Milli ve manevi değerlerimizden, halkımızın mayasının temizliğinden söz ederken, orada burada pıtrak gibi canavarlar yetişmekteymiş de, haberimiz yokmuş.

Elbette halkımızın büyük kısmı hala değerleri doğrultusunda yaşamaya gayret etmekte. Fakat, dehşete düşüren hadiselerin topluca gerçekleşmesi zaten mümkün değildir. O ancak, Batılı korku filmlerinde olur. Bu tür sapmaların azı bile, alarm zillerinin çalması, köklü bir muhasebeye girişmek için yeterlidir. Soru da basittir aslında: Biz nerede hata yapıyoruz/ yaptık?

Bu olaylar ancak, parçalanmış, birbirinden kopuk yaşayan, değer yargılarının etkisi azalmış ve her kesimde maddiyatın manevi dokuya baskın çıktığı toplumlarda gerçekleşir. Denetimsiz yaygınlaşan medya etkinliği ve bilinçsiz kullanılan internet ortamı, değerlerin yıkılması ve insani hassasiyetlerin tahribatı açısından ne kadar büyük tehlike içerdiğini yaşayarak görüyoruz.

Böylesi şiddet olaylarının yaygınlaşması, karşılaşılan her türlü caniliğin kanıksanması gibi bir sonuç doğuruyor. Yaşanan cinneti daha vahim kılan, bu örnekler karşısında toplumun şaşırma refleksini yitirmesi. İşte bu, cinnetin onaylanmasına kadar varacak bir duyarsızlığın ilk adımıdır. Bundan 20 yıl önce her gün insanlar ölüyor diye darbe yapılan bir ülke iken, bugün ölümleri dizi takip eder gibi izliyoruz.

Ahlak, son tahlilde bir değerler toplamıdır. Konuşanı kalmayan dil ne kadar dil ise, toplumun işleyişini belirlemeyen değerler topluluğu da o kadar ahlaktır. Sanal dünyaların dipsiz ve yapay tabiatına terk edilen bir topluluğun varacağı yerin cinnet hali olması hiç de şaşırtıcı değildir. Hele de hedefi olmayan, eğitimin diploma almaya indirgendiği, nesillerin ahlak kaygısına binaen tanımlanmadığı toplumlarda, nihai bir çözülüş ve çöküş kaçınılmazdır.

Topluma yön veren liderlerin birbirlerini boğazlayacakmışçasına yürüttükleri siyasi kavgalar, manevi değerleri geri plana iten maddiyatçı dünya tasavvuru, ahlaka en çok vurgu yapan dindarların kendi hayatlarını örnek kılmak yerine maddiyatçı bir anlayışı benimsemeleri, geleceğe daha kaygılı bakmamıza yol açmaktadır. Toplumsal yapının her alanında olduğu gibi ahlak meselesinde de köklü bir anlayış değişikliğine gidilmesi, bizi Batılı toplumlardan ayıran özelliklerimizin genç kuşaklara hatırlatılması ve eğitimin “verimli vatandaş” yetiştiren bir sistem olarak görülmekten çıkarılması şarttır.

Birkaç ay evvel Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, “Ne yazık ki gençlerimizin bir Kızıl Elması, bir hedefi yok” diye yakınıyordu. Kendisini hala sivil toplum örgütü temsilcisi zanneden bu bakanımıza, gençlik ve eğitim sorununu Milli Eğitim Bakanıyla konuşmasını tavsiye etmekten başka çaremiz yok. Belki o zaman, bu şiddet sarmalının neden yaygınlaştığı ve nasıl önlenebileceği konusunda başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere devlet idarecileri harekete geçer.

Toplumsal cinnet kültürünün bu kadar yaygınlaşması umarız ki, Başbakanın Arena stadından üç dakika yuhalanmasını bir hafta tartışan pek çok yetkilimiz için önemli bir konudur. Eğer öyle değilse, durum gittikçe vahimleşecek demektir.

Kaynak: http://www.gazeteboyut.com/Yazar/Gazeteboyut-Basyazi/Cinnet-kulturu-yayginlasirken.php
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HALK ve HAK DÜŞMANI AKP
Sayfa başına dön 
4 sayfadaki 5 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AKINCILAR :: UMUMİ :: Siyaset :: AKP-
Buraya geçin: