Mağrip’te Alevlenen İsyan Ateşi Yeni Bir Çağın Müjdecisi Mi? -1-
Murad Salih
23.02.2011
[bırak haksıza boyun eğeni
sıcak odalardan seyretsin
soğuktan ciğeri delinenleri
açları, çıplakları
unutsun ipe çekilenleri
kurşunlananları...
malı azalmasın onun
teni incinmesin tek.
bırak karışmayıp seyredeni
candan geçen gelsin safımıza
kavga kaçkını
fistan giysin dolaşsın...
gizli inançsız için değil
kılıçların gölgesindeki yer.] (1)
Kendini ateşe veren bir Tunuslu gencin yanan bedeninden sıçrayan isyan kıvılcımları, çok kısa sürede Tunus sınırlarını aşarak önce komşu Kuzey Afrika ülkelerine, sonra da Asya Kıtası’na sıçradı... Bu Gidişle bu alevler bütün dünyayı saracak gibi görünüyor...
Ne oluyor?
Bu soruya cevap vermeden önce bir TRT’de haberinden son durumu özetleyelim:
[Ortadoğu Ayaklandı
Tunus ve Mısır'ın ardından Ortadoğu'yu saran isyan ateşi büyüyor.
Yayına Giriş: 21.02.2011
Yemen’de Bahreyn’e, Irak’tan İran’a, Kuveyt’ten Fas’a birçok ülkede gösteriler hız kazandı.
Yemen
Ortadoğu’da en şiddetli gösteriler Yemen’de gerçekleştiriliyor.
Göstericiler gece yarısından itibaren Kahire’deki halk isyanının merkez üssünden esinlenerek, "Tahrir Meydanı" adını verdikleri meydana geldi.
32 yıldır iktidarda bulunan Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in görevinden ayrılmasını isteyen protestocularla polis arasında çıkan çatışmalarda kan döküldü.
Aden’de 17 yaşındaki bir genç akşam saatlerinde devriye gezen askerlere taş attığı gerekçesiyle öldürüldü.
Böylece Yemen’de karışıklığın başladığı perşembe gününden beri ölenlerin sayısı 12’ye yükseldi.
Bu arada binlerce rejim karşıtı Sana Üniversitesi’nin önündeki meydanda oturma eylemi düzenliyor.
İran
İran’da Arap dünyasındaki hareketlenmeden cesaret alan muhalefet dün yine sokaktaydı.
İran’ın başkenti Tahran’da polisle kovalamaca yaşayan göstericiler Ayetullah Ali Hamaney karşıtı sloganlar attı.
Gösteriler sırasında gözaltına alınan eski Cumhurbaşkanlarından Haşimi Rafsancani’nin kızı da serbest bırakıldı.
Yabancı basının görüntü çekmesine izin verilmedi, bazı görüntüler Youtube üzerinden yayınlandı.
Tahran’da çıkan çatışmalarda 1 kişinin öldüğü iddia edildi.
Fas
Fas’ta hükümet karşıtı gösterilere katılan binlerce kişi, Kral Muhammed’den yetkilerinin bazılarını devretmesini ve yolsuzlukla mücadele yolunda harakete geçmesini istedi.
Fas’ta ayrıca Kazablanka, Marakeş ve bazı küçük kentlerde de hükümet karşıtı gösteriler vardı.
Bahreyn
İsyanın yayıldığı bir diğer ülke Bahreyn’de protestocular geceyi yine başkent Manama’da İnci Meydanı’nda geçirdi.
Protestolara katılan binlerce öğretmen hükümet düşene kadar eğitime ara verdiklerini duyurdu.
Bugüne kadar 7 göstericinin hayatını kaybettiği çatışmalarda yüzlerce kişi yaralandı.] (2)
***
Tunuslu bir gencin yaklaşık bir ay önce kendi bedenini yakarak başlattığı isyanın sirayet gücü ve yayılma hızına bakarsak...
Yalnızca bu güç ve hız bile, ortada bugüne kadar gördüklerimizden farklı bir durum olduğunu gösteriyor...
Açlıksa açlık...
Yoksullukluksa yoksulluk...
İşsizlikse işsizlik...
Yolsuzluksa yolsuzluk...
Baskı ise baskı...
Haksızlıksa haksızlık...
Zulümse zulüm...
İşkence ise işkence...
Bütün bunların hepsi o ülkelerde uzun yıllardır varolan şeyler değil mi?..
Ne oldu da...
Üzerine benzin dökerek kendini ateşe veren Tunuslu bir delikanlının vücudundan sıçrayan isyan kıvılcımları önce kendi ülkesini, sonra da komşu ülkjeleri tutuşturarak Ortadoğu’ya kadar bu kadar kısa sürede ve bu kadar hızlı bir şekilde sireyet ettii...
Ve...
Bütün dünyayı yakıp kavurabilecek bir potansiyel güce erişti?
Bunun sırrı “Mağripli Gençler Batıcı Diktatörleri Devirirken...” (3) başlıklı yazı dizimizde Merhum Üstad Necip Fazıl Kısakürek’ten yaptığımız bir kaç iktibasta gizli gibi...
***
Birincisi şu:
[Görülüyor ki, istikbalin büyük hareketleri, artık, parça ve ucuz ihtilâl sınırını
aşmış ve hem içeriye, hem dışanya doğru, kıt'a ihtilâl ve inkılâbı çapına
ulaşmıştır.] (4)
Bu satırların sahibi merhum Üstad Necip Fazıl, son devir fikir ve san’at adamlarımız arasında Türkçeye en hakim olanlarından biridir. O’nun bu cümlesinde istikbale dair bir öngörüsünü adeta vuku bulmuş bir olaydan bahsediyormuşcasına kesin hüküm ifade edecek tarzda “ulaşmıştır"kelimesiyle bitirmesi ilginç değil mi?...
Daha ilginci kitapta bu cümlenin geçtiği bölümün başlığının “GELECEKTE İHTİLÂL” (5) olması...
Bundan da ilginç olanı ise; Üstad’ın “gelecek”teki, “kıt'a ihtilâl ve inkılâbı çapına Ulaş”acağını berlirttiği ihtilalller için çizdiği ve“zelzele/deprem fay hatttı”na benzettiği, “ihtilâl/devrim hattı”dır:
“Afrika'nın şimalinden başlayarak Asyanın Anadolu cenubu Akdeniz kıyılarını
yalayan ve oradan Basra Körfezi’ne doğru uzanıp Mezopotamya’yı içine alan ve
Pakistan'a kadar ulaşan, zelzele hattına benzer bir şerit üzerinde..” (6)
İfade aynen bu...
Bugünün Türkçesiyle “deprem fay hatttı”na benzettiği, “ihtilâl/devrim
Hattı” şöyle:
Afrika’nın kuzeyinden başlayarak...
Asya’da Anadolu hizasındaki güney Akdeniz (Mısır Vb) kıyılarını yalayan ve...
Oradan Basra Körfezi’ne doğru uzanıp Mezopotamya’yı içine alan...
Ve Pakistan'a kadar ulaşan, zelzele hattına benzer bir şerit üzerinde....
Olacaklar şöyle ifade edilmiş:
“Sadece, ellerine silâh emanet edilmiş olmanın imtiyazından faydalanarak
(monarşi)lerini deviren ve (oligarşi)lerini kuran bu tipler...”
Yani Bin Ali’sinden, Mübarek’ine..
Kaddafi’sinden, Fas Kralı Muhammed’ine...
Ürdün Kralı Abdullah’ından, Kuzey Irak Diktatörü Barzani’sine...
Körfez’de AB-D emperyalizminin bekçi köpekliğini yapan emirciklere...
Suud’daki Vahhabi zorbalardan, Yemen’deki çapulcuya...
Filistindeki Hain Mahmud Abbas’tan, Afganistandaki işbirlikçi kukla Karzai’ye...
Pakistan’daki rüşvetçi hırsızdan, Bangladeşteki kapıkullarına kadar..
“..bu tipler hakikatte, Doğu âlemini Batı kültür emperiyalizmasına ezdirmiş,
türlü ülkelerde türlü örnekleri yaşayan mücerret bir küfür modelinin aynı
kalıptan dökülme maketleridir ve istikbâlin ihtilâlleri bakımından başlıca hedefi
teşkil etmek mevkiindedir ”... (7)
İşte bugün olanlar, 35 yıl önce nazarı keskin bir mütefekkir’in öngördükleriyle birer birer nasıl örtüşmekte ise...
Bundan sonra olacaklar için aynı kaynağa başvurmamak herhalde aptallık olurdu.
Dipnotlar:
1-Salih Mirzabeyoğlu, Moro Destanı, İbda Yayınları, İstanbul.
2-Bkz:
http://www.trt.net.tr/anasayfa/anasayfa.aspx3-Murad Salih, “Mağripli Gençler Batıcı Diktatörleri Devirirken...”:
http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?t=3573&mforum=entellektuel4-Necip Fazıl Kısakürek, İHTİLÂL, b.d. yayınları Nisan 1976- İST.
5-Age.
6-Age.
7-Age.
(Devam edecek)
26 Şub 2011Mağrip’te Alevlenen İsyan Ateşi Yeni Bir Çağın Müjdecisi Mi? -2-
Murad Salih
24.02.2011
“Kuzey Afrika’nın ve Mezapotamya’nın ve Körfez’in ve Yemen’in ve Suudi Arabistan’ın ve Irak’ın ve Afganistan’ın ve diğerlerinin arslan yürekli gençleri tarafından birer birer devrilen ve devrilecek olan bu aşağılık 'tipler'in temsil ettikleri despotluktan ibaret bugünkü rejimlerin yerine gelecek olan nedir?” sorusuna medya bülbülü çakma uzmanlar gibi “tabii ki demokraaasi” demeden önce şu satırlara bir göz atın:
“Batının madde terakkileri önünde kendisine yeni bir ruh arama buhranına düştüğünden habersiz ve bu feci buhranın 19 uncu Asır ortalarından başlayıcı seyrinden bilgisiz bu tipler, kolayca başardıkları ihtilâlleri, muazzam bir ideolocya plâtformasına dayalı, en zor bir ihtilâl şekline devr ve tazmin etme borcundadırlar.” (
Bu aşağılık “tipler”, yalnızca kolayca geldikleri iktidardan devrilmekle kalmayacaklar...
Aynı zamanda, onların bu çapsız iktidarlarını, “muazzam bir ideoloji platformuna dayalı” ve başarılması en zor bir ihtilal şekline hem devir hemde “tazmin/yaptıkları zararı ödeme” gibi bir borçları da olacaktır...
Yani...
Bu dönüşüm Ali gitti geldi Veli, eski tas eski hamam hesabı basit bir iktidar el değiştirmesi olmayıp...
İktidarın niteliğini/kalitesini olumluya doğru değiştirip dönüştürecek çok zor bir sürecin de başlangıç hamlesini teşkil edececeğini aynı eserden okuyalım:
“Bunlar, hem büyük mütefekkir eksikliği sebebiyle asırlardır içinden, hem de son asırda bedavacı mukallitler vasıtasiyle dışından çökertilen Doğu âlemini, iki dünya arası mahsup sırlarına âşinâ, yepyeni, şahsiyetli ve bütün insanlığa aradığı muvazeneyi vâdetmekte liyakatli bir nesle bırakmak zorunun kılıcı altındadırlar.” (9)
“Bunlar”...
Yani bugün birer birer kendi ülkesinin gençleri tarafından domino taşları gibi ard arda devrilmekte olan sefil piyonlar...
“..hem büyük mütefekkir eksikliği sebebiyle asırlardır içinden, hem de son asırda bedavacı mukallitler (taklitçiler) vasıtasiyle dışından çökertilen Doğu âlemini,”...
“..iki dünya arası mahsup (hesaplaşma, ödeşme) sırlarına âşinâ,”...
“..yepyeni, şahsiyetli ve bütün insanlığa aradığı muvazeneyi (dengeyi) vâdetmekte liyakatli (lâyık, ehil, bir şeyi yapma yeteneğine dahip)..”
“..bir nesle bırakmak..”
“..zorunun kılıcı altındadırlar (bunu istemeyecekler ama kılıç zoruyla mecburen bırakacaklar).”
Aynı eserden (10) :
“Yıktıkları bîçare idarelere karşılık ülkelerini çaresiz kılan bu (enkizisyon) rahipleri,” ...
“...karşılarına çıkarılacak, atom bombası gücünde bir Doğu (Rönesans)ı Hareketiyle..”
“..büyük ihtilâl dâvasının İstikbalde Şark bölümünü ihtar ediyorlar.”
Kısacası...
Yakında bütün dünyayı saracak gibi görünen bu isyan ateşi öncelikle mevcut bütün iktidar ve rejimleri yakıp kavuracak...
Kapitalizm, neoliberalizm, demokrasi, küreselleşme gibi kirli kavramlar ve bunlara bağlı bütün alt kavramlar ile bu kavramlar etrafında oluşturulan bütün kurum ve kurululuşlar, hizmet ettikleri Batı emperyalizmiyle birlikte bu isyan alevleri içinde kavrulup yok olacaktır...
Ve zuhur edecek olan “atom bombası gücünde bir Doğu (Rönesans)ı Hareketiyle büyük ihtilâl dâvasının İstikbalde Şark bölümü” Tamamlanacak...
Ve ona “Büyük ihtilâl dâvasının” Garb/Batı bölümü de eklemlendikten sonra...
Bu küllerin içinden...
Yepyeni bir dünya...
Yepyeni bir nizam...
Yepyeni bir çağ doğacaktır...
Bu yeni çağ insana haysiyetini ve onurunu iade edecek...
Onu “yaratılmışların en şereflisi” makamına yeniden oturtacaktır...
Ortada korkacak bir şey yok...
Ruhlarımız zincirlerinden kurtuluyor...
Özgürleşiyoruz...
İnsanlaşıyoruz...
Kendimize geliyoruz...
Bu kutlu isyan alevini canlarını ortaya koyarak ülkeden ülkeye taşıyan arslan yürekli gençleri de, şafağı söken yeni çağı da selâmlamanın ve üzerimize düşeni yapmanın tam vaktidir bugünler...
Sözü başladığımız yerden...
35 yıl önce sanki bugünler için yazılmış gibi duran “Moro Destanı”ndan bir kaç mısra ile
Noktalıyalım:
[sandılar yanlızlığımız
suskunluğumuz olacak
suskunluğumuzun bahanesi olacak
yalnızlık.
sandılar sesi soluğu çıkmaz
kolu kanadı kırık insanımın.
bilemediler dağın, taşın
açan tomurcuk, uçan kuşun
ak öfke kesileceğini...
bilemediler her inançlı
bir kıvılcım taşır
böyle günlere...
bilemediler yalnız "mutlak hakim"e
bağlılığımızı
-yalnız ona kul ona eğileceğimizi-
bilemediler oy
kadın, ihtiyar
genç, çocuk
her can bir siper olup
burç burç
direneceğimizi!..
uşaklık eskimedi eskimesine
kölelik eskimedi eskimesine
"aşk” da, "bağlılık” da, "yiğitlik” de...
sürüyor; sürecek zaman sahnesinde
iyi ve kötünün başlayan savaşı
ve zafer mutlak iyinin
bu dünya ve ötesinde] (11)
Dipnotlar:
8- Age.
9- Age.
10- Age.
11- Salih Mirzabeyoğlu, Moro Destanı, İbda Yayınları, İstanbul.