Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor...

Konunun ilk mesajı :




[img]http://www.pressmedya.com/resimler/haber/libya2.jpg[/img]

[size=24]

Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor[/size]



Libyanın başkenti Trablusta Başbakanlık binası ile bir televizyon ve devlet radyosu binasının yağmalandığı, bazı binaların ateşe verildiği bildirildi.






AFP’ye telefonla bilgi veren görgü tanıkları, bazı karakol ve binaların ateşe verildiğini, bir televizyon ve devlet radyosu binasının yağmalandığını söylediler.

Libya’da isyanın çapı giderek büyürken, Kaddafi yönetimi ülkeyi karıştırmak ve istikrarsızlığa sürüklemenin suçunu aralarında Türk vatandaşlarının da bulunduğu “dış güçlere” çalışan çetelere yükledi. Ankara ve Trablus arasında, çalıştıkları firma ve evlerinde yağma ve saldırılara maruz kalan panik içindeki binlerce Türk’ün tahliyesi için yoğun diplomasi trafiği yaşanıyor.
[color:ee90=red]
Türkler de tutuklandı [/color]


Libya’nın resmi yayın organları, ülkenin çeşitli bölgelerinde yapılan yönetim karşıtı gösterileri ve meydana gelen kaos ortamını “siyonist güçlere hizmet eden” bazı Müslüman ülke mensubu çetelerin organize ettiğini belirterek, bu ülke vatandaşları arasında Türkler’i de saydı.

Papa ile Davutoğlu'nun tepkileri arasıdna fark var.

Davutoğlu, yapılan işe değil de verilen isme karşı. Nitekim, BM oylamasında çıkan saldırı kararı için meşru dediler ve sonra da işi Haçlı Terör Örgütü NATO'nun devralmasına itiraz etmediler.

[b]Libya'ya müdahale planlarının geçmişi isyanın öncesine
gidiyor[/b]

28.03.2011 - 07:30



[img(220,122)]http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/flags.jpg[/img]

[b]Batı Kaddafi'ye karşı müdahale kanallarını hep açık tuttu. Bir yandan
ehlileştirilmeye çalışılan Kaddafi, bir yandan ortadan kaldırılmaya
çalışılıyordu. İngiltere bu uğurda El Kaide'yle bile işbirliği yaptı. Fransa ise
son saldırının hazırlıklarına aylar öncesinden başlamıştı.[/b]
Global Research’te yayımlanan iki yazı, Fransa'nın Libya'ya müdahale
hazırlıklarına aylar öncesinden başladığını, ABD ve İngiltere'nin yıllar önce
Libya’ya müdahale girişiminde bulunduğunu ortaya koydu.
[b]ABD yıllardır bahane arıyor[/b]
Yıllardır Libya’da yaşayan
asker Gerald Perreira, Global Reserach’te yayımlanan yazısında, batılı güçlerin
Libya’ya operasyon düzenlemek için bahane olarak öne sürdüğü gerekçelerin yeni
olmadığını vurguladı.
Perreira, ilk olarak 1986’da ABD’nin Libya’yı Berlin’deki bir diskoyu
bombalamakla suçladığını ancak olayın Libya ile ilgisi olmadığını söyledi.
Perreira, ABD Başkanı Ronald Reagan döneminde, Kaddafi’ye Trablus’taki konutunda
suikast düzenlendiğini de hatırlattı. İlgili saldırıda Kaddafi’nin kızı ve
100’ün üzerinde Libyalı'nın hayatını kaybettiğini yazdı.
1988’de başka bir bombalama olayından sorumlu tutulan Libya yönetimine
yönelik suikast girişimleri devam etmişti. 1996’da İngiltere istihbarat servisi,
Kaddafi’ye suikast düzenlemeleri El Kaide bağlantılı bir gruba 100 bin dolar
ödemişti. Bombanın Kaddafi’nin konutunun önündeki başka bir araca
yerleştirilmesi sonucu Kaddafi saldırıdan yara almadan kurtulmuş, birkaç kişi
hayatını kaybetmişti.
[b]
İngiltere’nin Libya’daki dinci gruplarla
bağı var[/b]
Perreira, İngiliz istihbaratından David Shayler’ın
itiraflarından da örnekler verdi. Shayler’in iddiasına göre, 1990’larda
İngiltere, Usame Bin Ladin’e yakınlığı ile bilinen kişiler tarafından yönetilen
Libya İslami Mücadele Örgütü ile ortak çalışıyordu.
Shayler’e göre, Libya, İngiltere’yi örgütün Bin Ladin’le bağlantısı hakkında
sayısız kez uyarmış, ancak İngiltere işbirliği yaptığı bu örgüt ile ilgili
uyarılara kulak tıkamıştı.
ABD hükümetinin kırmızı bültenle arananlar listesindeki isimlerden El Kaide
yöneticisi Anas el Libi’nin İngiltere’ye siyasi sığınmacı olarak alınması ve
1996’dan 2000’e kadar Manchester’da yaşaması bu işbirliğinin bir parçası olarak
yorumlanmıştı.
Perreira, yazısında, İngiltere’nin Libya’daki aşırı dinci direnişçilerle
bağının uzun yıllardır devam ettiğini vurguladı.
[b]Fransa aylardır işgale hazırlanıyor[/b]
İtalyan gazeteci
Franco Bechis’in iddialarına yer verilen bir başka yazıda ise Fransa’nın
Libya’yı işgal etmek üzere Kasım 2010’dan beri hazırlık yaptığı ifade edildi.
İtalya istihbarat kaynaklarına dayanılarak ortaya atılan bu iddia, Fransa’nın
aylardır Libya’ya operasyon düzenlemeyi planladığını ortaya koydu.
İtalyan belgelerinde, Kaddafi'nin eski protokol şefi Nuri Mesrami’nin Fransız
istihbaratı için çalıştığı ve Kaddafi’ye karşı operasyonları yöneten kişi olduğu
belirtildi. İtalyanlar, Fransa’nın Kasım 2010’da Libya’ya yönelik operasyon
başlatma niyetinde olduğunu ifade etti.
İtalyan kaynaklarında, Mesmari’nin Libya ile ilgili olarak adeta Wikileaks
gibi görev yaptığı çünkü Libya yönetimi ile ilgili düzenli bilgilendirmelerde
bulunduğu belirtildi. Mesmari’nin sızdırdıkları arasında Kaddafi ile ilgili
bilgilerin yanı sıra, Fransız yetkililerin Libya’da irtibat kurabileceği
kişilere dair bilgiler yer aldı. Libya’da Fransız istihbaratının etkin şekilde
görev yaptığı ve orduda Fransız subaylar bulunduğu da ifade edildi.
28 Kasım 2010’da Libya hükümeti Fransız istihbaratının etkin adamı Mesrami
ile ilgili yakalama kararı çıkarttı. Ülke dışına çıkış yasağı getirilen
Mesrami’nin yakalanması ile bizzat Dışişleri Bakanı Musa Kousa
ilgileniyordu.
2 Aralık’ta Fransa Kaddafi işbirlikçisi bir üst düzey yetkiliyi tutukladığını
duyurdu. Aynı tarihlerde Mesrami’nin Fransa’da olduğu ortaya çıktı. Kaddafi,
Mesrami’ye ülkeye dönme çağrısında bulundu.
16 Aralık’ta kendisiyle görüşmek üzere Mesrami’nin kaldığı otele giden Libya
devlet televizyonu başkanı Adullah Mansur tutuklandı.
23 Aralık’ta, Libya’dan üç kişilik bir heyet Mesrami ile görüşmek üzere
Fransa’ya gitti. Heyetteki üç isim birkaç hafta sonra Bingazi’deki protestoları
örgütleyenlerin başında geliyordu.
(soL - Dış Haberler)

[b]Batı'nın bombaları isyancılara yolu açıyor[/b]

27.03.2011 - 22:07


[img(220,131)]http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/25758_libya-mar-20-11.jpg[/img]

[b]Batılı güçlerin yoğun bombardımanları sonucu uzun süreden sonra ilk
başarılarını elde eden isyancılar zafer şarhoşu olurken, çatışmalar arasında
kalan sivillerin akıbeti müttefikleri ve Batı yanlısı basını
ilgilendirmiyor.[/b]
Müttefiklerin bombardımanın ardından geçtiğimiz gün isyancı kuvvetler önemli
petrol sevkiyat şehirleri olan Ecebiye ve Brega'da kontrolü ele geçirdiklerini
açıkladılar. El Cezire'nin aktarımına göre Brega'da Kaddafi'ye bağlı güçler
tamamen çekilirken, Ecebiye'de yer yer çatışmalar devam ediyor. AFP ajansı da
Ras Lanuf'da bombardıman sonrası isyancıların bazı bölgelerde kontolü ellerine
aldıklarını açıkladı.
[b]Batı bombalıyor, isyancılar ilerliyor[/b]Tarhuni'nin açıklaması ve isyancı güçlerin abartıldığı
ortaya çıkan durumu hakkındaki haberimiz için [url=http://haber.sol.org.tr/dunyadan/libyada-isyan-ordusu-kac-kisi-haberi-40733]tıklayınız[/url]

Bingazi'de isyancı hükümetin Maliye Bakanı Tarhuni'nin isyancı güçlerin
ilerlemesini sağlamak için batılı kuvvetlerin ülkeyi bombalamaya çağırması
üzerine operasyonlarını yoğunlaştıran müttefik kuvvetleri Cuma gününden beri
saldırılarına kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Fransa, saldırılara bir AWASC
uçağının eşlik ettiği 20 savaş uçağının yanı sıra, Misurata dışında da 5 Galeb
avcı jeti ve 2 MI-35 helikopteri ile katılıyor. İngiliz yetkililerin
açıklamalarına göre ise yapılan saldırılarda ikisi Ecebiye üçü de Misurata'da
olmak üzere toplam 5 zırhlı askeri araç yapılan bombardıman sırasında yok
edildi.
[b]"Her taraftan kuşatma altındayız"[/b]
El Cezire'ye yaptığı
açıklamada Libyalı aktivist Ahmed El-Misrati, yapılan bombardımanda toplu
konutların hedef haline gelmesi sonucu bütün bir ailenin yok olduğunu söyledi.
Kaddafi'ye bağlı güçlerin de hava hedeflerine saldırırken yüksek apartmanların
çatılarına mevzilenmesinin bu tür olayları arttırdığını, çatışmada en büyük
zararı sivillerin gördüğünü de sözlerine ekledi.
Libya hükümeti adına yaptığı açıklamada, Musa İbrahim, geçtiğimiz gün
Kaddafi'nin memleketi olan Sirte ve Ecebiye arasındaki otoyola yapılan müttefik
saldırısının da sivilleri, muharip güçlerden ayırt etmeksizin hedef aldığını
iddia etti.
Sirte ve Ecebiye arasında bir çok büyüklü küçüklü yerleşim merkezi olduğunun
da altına çizen Musa İbrahim, bu hava saldırılarının bir an önce sonlandırılması
için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin acilen toplanması gerektiğini
söyledi.
İsyancı güçler batılı desteği ile gelen zaferler üzerine sevinçlerini
gizlemezken, Kaddafi yönetimi geri çekilme hamlesini sivillerin zarar
görmesinden çekindikleri için gerçekleştirdiklerini iddia ediyor. Saldırılardan
kaçan kuvvetlerin de isyancıların eline düştüğü gelen bilgiler arasında.
İsyancılar, özellikle genel sorumlulardan biri olarak gördükleri, Kaddafi'nin
üçüncü adamı konumundaki ordunun en tecrübeli generallerinden Bilgasım
El-Ganga'nın da ellerine geçtiği açıkladılar.
[b]Obama gelişmelerden memnun[/b]
Cumartesi günü yaptığı basın
açıklamasında Barrack Obama, Libya'ya yönelik askeri müdahalenin iyi yolda
olduğunu düşündüğünü söyledi. ABD başkanı, hızlı hareket ettikleri için, sayısız
erkek, kadın ve çocuğun hayatının kurtulduğunu iddia etti. Operasyonun
amaçlarının açık ve tanımlı olduğunu sözlerine ekleyen Obama, bu nedenle ABD
ordusunun bu süreçteki rolünün sınırlı olacağını söyledi.
ABD Savunma Bakanı Robert Gates ise Libya hükümeti tarafından yapılan, geçen
haftaki müttefik saldırılarında en az 100 sivilin öldüğüne yönelik açıklamalara,
"aslında kaç sivilin öldüğünü ve bunlardan gerçekten bizim sorumlu olmadığımızı
doğrulayacak bir bilgiye sahip değiliz" cevabını vererek soruları geçiştirmiş
oldu.
Çatışmaların yoğunlaştığı bu günlerde, Rus istihbarat servislerinden bir üst
düzey yönetici kaynaklı olduğu söylenen bilgilere göre de kara harekatı, Nisan
sonu - Mayıs başı gibi müttefik güçlerin gündemine gelecek.
(soL - Dış Haberler)

[table:5d0c width="605" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"][tr][td:5d0c class="haberbaslik"]İsyancıları 'Katliam' Korkusu Sardı

[/td][/tr][tr][td]<table width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0">

<tr>
<td id="haberesim" valign="top" width="290">[img(281,211)]http://rsm.haber365.com/H/1301224787_38_libya_kapak.jpg[/img]</td>
<td valign="top">29.03.2011


</td></tr></table>[/td][/tr][tr][td:5d0c class="haberozet"]Libya lideri Kaddafi'ye bağlı güçler ülkenin doğusundaki
isyancıların Sirte kentine doğru ilerlemesini durdurdu. Kaddafiye ait birlikler,
Libyanın batısında isyancıların elinde bulunan tek kent olan Misratada da
ilerleyişine devam ederken, buradaki direnişi giderek kırılan isyancıları
"katliam" korkusu sardı.


[/td][/tr][tr][td:5d0c class="habericerik"]
AFP haber ajansının bildirdiğine göre, Muammer Kaddafi'ye
bağlı güçler, bugün, Libya'nın doğusundaki isyancıları Sirte'nin 100 kilometre
uzağındaki Nofilia'nın gerisine püskürtmeyi başardı.

Diğer yandan,
Libya’nın en büyük üçüncü kenti Misrata’daki isyancıların bir sözcüsü,
Kaddafi’ye ait tank ve askerlerin şehri ateş altına aldığını ve 18 Mart’tan bu
yana ölenlerin sayısının 142’ye yükseldiğini aktardı.

Söz konusu kaynak,
Kaddafi güçlerinin hedef ayırt etmeksizin Misrata’ya top ateşi başlattığını ve
kentte “katliam” yapmaya hazırlandıklarını ifade etti.

[b]YARALI
BİNİN ÜZERİNDE[/b]
Adının açıklanmasını istenmeyen isyancı, başkent
Trablus’un 215 km doğusunda bulunan kentte Kaddafi güçlerinin ilerleyişine devam
ettiğini ve “kaolisyon güçlerinin müdahalesiyle Bingazi’de önüne geçilen
katliamın burada yaşanacağını” söyledi.

Sözcü, Bingazi’nin aksine,
koalisyon güçlerinin Misrata’daki tankları vuramadığını belirtirken, Kaddafi
güçlerinin saldırıya geçtiği günden bu yana 90 tanesi ağır olmak üzere en az
1,400 yaralının kişinin yaralandığını belirtti.

İsyancılar, kentin
kuzeybatısının Kaddafi güçlerinin elinde olduğunu, batısında yaşayan en az beş
bin ailenin evlerinden atıldığını, bu ailelerin okul ve camilere sığındığını
bildirdi.

İsyancılar, bugün bir Türk gemisinin
50 yaralıyı tahliye etmek için Misrata limanına gelmesini beklediklerini
aktardı.

[b]
ABD KADDAFİ’NİN GEMİLERİNİ
VURDU[/b]
Bu arada Libya'ya operasyona [color:5d0c=#FF0000][b]katılan[/b][/color]
ABD güçlerinin, Misrata limanındaki ticari gemilere
ateş açılmasını önlemek için Libya gemilerine dün gece
saldırı düzenlendiği bildirildi.

ABD 6'ncı Filosu'ndan yapılan yazılı
açıklamada, operasyonda, Libya sahil [color:5d0c=#FF0000][b]güvenliği[/b][/color]
gemisi Vittoria ve iki teknenin hedef alındığı
belirtildi.

Açıklamada Vittoria'nın kıyıya çekildiği, bir teknenin imha
edildiği, diğer teknede bulunanların burayı terk ettiği
kaydedildi.

[/td][/tr][/table]

[b]'Er veya geç Kaddafi iktidarı
terk edecek'[/b]



ABD Başkanı Barack Obama, ''Libya lideri Muammer Kaddafi'nin, er
veya geç iktidarı terk edeceğini'' söyledi.

[url=http://www.cumhuriyet.com.tr/?yer=yazar&aranan=AA]AA[/url] - Cumhuriyet[img]http://www.cumhuriyet.com.tr/medya.php?mn=39167[/img]

[url=http://www.cumhuriyet.com.tr/?yer=kent&aranan=Washington]Washington[/url]- ABD
Başkanı [b]Barack Obama[/b], Amerikan Kanalı NBC'ye yaptığı
açıklamada, Kaddafi'nin kendisine yapılan askeri ve siyasi baskılara[b] "er
veya geç"[/b]boyun eğeceğini ve iktidarı terk etmek zorunda kalacağını
ifade etti. Uluslararası askeri harekatın Kaddafi'yi kendisini savunma konumuna
soktuğunu belirten Obama, uluslararası hareketin Kaddafi rejimini yeterince
zayıflatmaması halinde, ABD'nin Kaddafi'ye karşı mücadele eden muhalifleri
silahlandırma seçeneğini gözardı etmeyeceğini sözlerine ekledi.

Obama, yaptığı açıklamada şu ifadeleri
kullandı: [b]"Libya hava sahasında uçuşa yasak bölge ilan ettik, sivilleri
korumak amacıyla değişik önemler aldık. Kaddafi'nin dünyadaki mal varlıklarını
dondurduk, değişik yaptırımlar ve diplomatik baskılar uyguladık, yani bütün bu
önlemlerimiz Kaddafi rejimini boğmaya devam edecektir ve er ya da geç, Kaddafi
gidecektir." [/b]ABD'nin şimdilik Kaddafi güçleriyle muhalifler arasındaki
güç dengesini tahlil ettiğini kaydeden Obama, [b]"Eğer gerekirse
muhaliflere silah yardımını gözardı etmiyoruz ama illa da böyle birşey olacak da
demiyoruz. Kaddafi'nin güçleri yeterince zayıflarsa, silah yardımı
gerekmeyebilir" [/b]dedi.

Öte yandan, CBS televizyon kanalının da
sorularını yanıtlayan Obama, [b]''Kaddafi'den sonra muhaliflerin amaç ve
hedefleri ne olabilir veya aralarına ABD karşıtı gruplar sızabilir
mi?'' [/b]sorusuna,[b] ''Düşünmeden, hemen suya atlamamamız lazım,
muhaliflerin hedef ve amaçlarına dikkatle eğilmemiz
gerekiyor'' [/b]yanıtını verdi. Obama, New York kentinde ABD'nin BM
neznindeki yeni diplomatik binasının açılışında yaptığı açıklamada, Libya
konusunda, uluslararası toplumun gösterdiği işbirliğinden, dayanışmasından ve
hızlı hareket etmesinden memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Kaddafi'ye karşı müdahalenin uluslararası
dayanışmanın iyi bir örneğini oluşturduğunu kaydeden Obama, [b]"Bugün Libya
örneğinde olduğu gibi, (ABD ve uluslararası toplum) cesaretimizi topladığımız
zaman, sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz ve birleştiğimiz zaman neler
yapabileceğimizi gösterdik"[/b]diye konuştu.
[right][right]30 Mart 2011[/right][/right]

Nice Firavun'un hakkından sivrisinekle gelen Rabbe hamdolsun.

Obama!

Sen de geberecek ve hesap vereceksin!

Er veya geç yüce huzura çıkacaksın kuduz kafir! Ne işbirlikçiilerin, ne saltanatın, ne teknolojin fayda verecek.

[b]Kaddafi için karar verildi[/b]


[b]Uluslararası müdahale ve
çatışmalara sahne olan Libya'daki durum Londra'daki zirvede masaya yatırıldı.
Zirvede Libya için temas grubu kurulması kararlaştırıldı. Libya lideri Muammer
Kaddafi'ye de "sürgüne git" çağrısı yapıldı. Zirve sonrası konuşan Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'nin bombardımana kesinlikle katılmayacağını
yineledi.[/b]


30 Mart 2011

[img]http://i.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2011/03/30/kaddafi-icin-karar-verildi-1238791.Jpeg[/img]

[url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/libya/659/index.html]
[/url][url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/libya/659/index.html]Libya[/url] zirvesi [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Londra]Londra[/url]'daydı.
Dışişleri Bakanı [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Ahmet%20Davutoglu]Ahmet
Davutoğlu[/url], zirve sonrası Londra'ki Türk Büyükelçiliği'nde konuştu; [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Turkiye]Türkiye[/url]'nin tutumunu bir kez daha dile getirdi.

Askeri
çalışmaların içinde Türk yetkililerin de bulunduğunu bildiren Davutoğlu, "Biz
onun için 1973 sayılı kararın çerçevesinde diyoruz. Eğer gerçekten Libyalı
sivilleri tehdit eden bir unsur varsa tabii ki ona karşı tedbir alınır. Ama
böyle bir tehdit unsuru olmaksızın yapılacak bir operasyon, bombardıman söz
konusu olmaz. Bunun değerlendirmesini yapacak olan bizim de temsilcimizin olduğu
askeri birimdir. Ümit ederiz ki 1973 şartlarında bir [url=http://www.milliyet.com.tr/index/ateskes]ateşkes[/url]
üzerinde anlaşılır ve ümit ederiz ki siviller tehdit edilmez"
dedi.

[b]Temas grubu kurulacak[/b]

Zirvede, [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/libya/659/index.html]Libya[/url] için temas grubu kurulması kararlaştırıldı. Grubun bir sonraki
toplantısı [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/libya/659/index.html]Libya[/url] harekatına katılan iki [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Arap]Arap[/url] ülkesinden
biri olan [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Katar]Katar[/url]'da yapılacak.

Temas grubu hakkında da bilgi veren
Davutoğlu, "Türkiye bu temas grubunun içinde yer alacak. Ama Temas grubunun daha
formatı, çalışma esasları belirlenmedi. Ama bizim bu irademiz söz konusu" diye
konuştu.

[b][url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/abd/359/index.html]ABD[/url]
ile Türkiye plan mı hazırlıyor?[/b]

Davutoğlu, "Türkiye ile [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/abd/359/index.html]ABD[/url]'nin [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/libya/659/index.html]Libya[/url] için ortak plan hazırladığı" yönündeki bir soru üzerine, "[url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/abd/359/index.html]ABD[/url] ile sürekli istişare halinde, kanaatlerimizi de yansıtan, bu
geçiş sürecinin nasıl yönetilebileceği konusunda bazı çalışmalarımız oldu.
Karşılıklı olarak paylaştığımız, diğer taraflarla da ama özellikle [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/abd/359/index.html]ABD[/url]
ile karşılıklı olarak paylaştığımız şeyler oldu. Özellikle bu geçiş döneminin
yürütülmesi açısından, bu çalışmalar devam edecek"
dedi.

[b]Bildirinin içeriği[/b]

Zirvenin bildirisinde,
"[url=http://www.milliyet.com.tr/index/Kaddafi]Kaddafi[/url]'ye bir kez daha BM kararını uygula" çağrısı
geldi.

Bildiride ayrıca, [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/libya/659/index.html]Libya[/url] hükümetiyle, iş yapan kuruluşlar da hedef alındı; "Sivillere
saldırılar bitene dek, [url=http://www.milliyet.com.tr/index/harekat]harekat[/url]
sürecek" denildi.

[b]"Sürgün" çağrısı[/b]

Zirveden çıkan
diğer önemli karar da, [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/libya/659/index.html]Libya[/url] lideri Kaddafi'nin sürgüne gitmesi üzerine.

Oy
birliğiyle alınan Kaddafi'ye sürgün çağrısı kameralar önünde Katar Başbakanı
Şeyh Hamad Bin Cassim El Tani tarafından açıklandı. El Tani, Kaddafi'nin gitmesi
için birkaç günü kalmış olabilir" dedi.

El Tani, "Kaddafi'nin gitmesi
çağrısında bulunuyoruz. Bu sorunu en kısa zamanda çözmenin tek yolu bu olduğunu
düşünüyorum. Şimdi bunun için herhangi bir belirti göremiyoruz. Ancak şimdi
yaptığımız bu çağrı birkaç gün sonra masa üstünde olmayabilir. Burada kimseye
uyarıda bulunmuyorum, ama en kısa sürede kan akmasını durdurmaya çalışıyorum"
diye konuştu.

[b]Yeni yaptırımlar yolda...
[/b]

Kaddafi'ye yönelik yaptırımlara ilave de gelebilir. [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/ingiltere/388/index.html]İngiltere[/url], "rejime karşı daha fazla yaptırımı tartışıyoruz"
açıklaması yaptı.

[url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/fransa/157/index.html]Fransa[/url]'nın ısrarlarına rağmen [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/libya/659/index.html]Libya[/url]'daki isyancılara askeri yardım konusu görüşülmedi. Ancak
Amerikan Dışişleri Bakanı [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Hillary%20Clinton]Hillary
Clinton[/url] Libyalı isyancıları askeri yardımın ancak BM kararı uyarınca
yapılabileceğini söyledi.

[url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/nato/223/index.html]NATO[/url] Genel Sekreteri Anders Fogh [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Rasmussen]Rasmussen[/url]
ise bu konuda netti; "Biz sivilleri korumak için oradayız, onları silahlandırmak
için değil" diye konuştu.

[b]Obama'ya göre Kaddafi boyun
eğecek[/b]

Londra zirvesinin yapıldığı saatlerde Amerikan NBC
televizyonuna konuşan [url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/abd/359/index.html]ABD[/url]
Başkanı [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Barack%20Obama]Barack Obama[/url], "[url=http://www.cnnturk.com/guncel.konular/libya/659/index.html]Libya[/url] lideri [url=http://www.milliyet.com.tr/index/Muammer%20Kaddafi]Muammer
Kaddafi[/url]'nin, askeri ve siyasi baskılara boyun eğip, er veya geç iktidarı
terk edeceğini" savundu.

Uluslararası askeri harekatın Kaddafi'yi
kendisini savunma konumun asoktuğunu belirten Obama, Clinton'dan farklı olarak,
uluslararası hareketin Kaddafi rejimini yeterince zayıflatmaması halinde,
Kaddafi'ye karşı mücadele eden muhalifleri silahlandırma seçeneğini gözardı
etmeyeceklerini sözlerine ekledi.

Oturmuşlar da karar alırlarmış, Allah'ın kararına karşı karar mı olur bre imansız haçlı köpekleri. Asıl sizin hakınızda biz karar aldık ki, Alah'ın Muntakim isminin tezahürü zamanında vesile kılınmak üzere orada bulunmak istemekteyiz.

[color:3c92=#000000][font:3c92='Times New Roman'][color:3c92=#333333][font:3c92=Arial][b][url=http://millibirlikruhu.blogspot.com/2011/03/chavez-kaddafi-gitmeyecek.html]Chavez: Kaddafi gitmeyecek[/url][/b]

[center][url=http://www.haber10.com/images/news/300x225/225202.jpg][img]http://www.haber10.com/images/news/300x225/225202.jpg[/img][/url][/center]


[font:3c92=Verdana]Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin [b]"emperyal saldırıya direndiğini ve yapmak zorunda olduğu şeyi yaptığını"[/b] söyledi.[/font]
[font:3c92=Verdana]30 Mart 2011[/font]

[font:3c92=Verdana]Uruguay'da bulunan Chavez, düzenlediği basın toplantısında,[b]"Kaddafi'nin yapmak zorunda olduğu şeyi yaptığını; emperyal saldırıya direndiğini düşünüyorum"[/b] dedi.[/font]

[font:3c92=Verdana]Chavez, [b]"Kaddafi'nin yaptığını ya da düşüncesini paylaşsak da paylaşmasak da, Fidel Castro açıkça yazdı; her dediğini ya da her yaptığını onaylamıyorum ancak bir ülkenin lideri en kötü despot olsa bile, bir grup ülkenin bu ülkeyi bombalaması ve barış adına sivilleri öldürmeye başlaması haklı görülemez" [/b]dedi.[/font]

[font:3c92=Verdana]"Birçokları için ben zorba, hatta katilim" diyen Chavez, ABD Başkanı Barack Obama'nın Nobel Barış Ödülü'nü aldığını, ancak bombardıman emrini verenin de Obama olduğunu söyledi.[/font]

[font:3c92=Verdana]Chavez, Irak ve Afganistan'dan sonra sıranın Libya'ya geldiğini ifade etti.[/font]

[font:3c92=Verdana]Venezuela Devlet Başkanı, Kaddafi'nin sürgüne gönderilme ihtimaline ilişkin olarak da Libya lideri ile iki kez konuştuğunu ve Kaddafi'nin birçok kez ülkesini terk etmeyeceğini söylediğini belirtti.[/font]

[font:3c92=Verdana]Hugo Chavez, Kaddafi'yi daha önce de kınamayacağını belirtmiş ve ABD'nin petrol kaynaklarını ele geçirmek için Libya'yı istilaya hazırlandığını öne sürmüştü.[/font]

[font:3c92=Verdana]Küba'nın eski lideri Fidel Castro, makalesinde, [b]"Ben kesinlikle, Libyalı önderi, ülkesini terk ederken, kısmen ya da tamamen yanlış olsun ya da olmasın kendisine verilen sorumluluklardan kaçarken hayâl edemiyorum"[/b] ifadesini kullanmıştı. [/font]


[font:3c92=Verdana]Kaynak: haber7[/font]
[/font][/color][/font][/color]

[b]Rasmussen'den Ankara'ya sürpriz ziyaret[/b]

[url=http://www.haber7.com/][img(245,180)]http://image.haber7.com/haber/haber7/photos/2010/487320100425124158327.jpg[/img] [/url]



NATO'nun Libya'ya yönelik operasyonunun komutasını
resmen devralmasından sonra, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen Libya'ya
müdahaleyle ilgili olarak 4 Nisan Pazartesi günü Ankara'ya geliyor.
[url=http://www.haber7.com/uye-islem.php?cmd=sendNews&nID=728414][/url]
31 Mart 2011 [u]

[/u]


NATO, ABD öncülüğündeki koalisyon kuvvetlerinin Libya'ya yönelik
operasyonunun komutasını resmen devraldı. Böylece NATO, Libya'ya havadan
operasyonu Napoli'deki İttifak Güney Kuvvetleri karargahından yönetecek. NATO,
silah ambargosunu, uçuşa yasak bölge uygulamasını ve sivillerin korunmasını
sağlıyor.

[color:3581=#000000][font:3581=Verdana][font:3581=Verdana][color:3581=#C20000]Yeni Karzai'ler Geliyor[/color]
[img(250px,200px)]http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/BATI%C4%B0K%C4%B0Y%C3%9CZL%C3%9C.jpg[/img]

[color:3581=#303030]Obama-Clinton ikilisinin ve Avrupalı liderlerin Libya'ya müdahaledeki 'Halkın yanındayız' savı, ikiyüzlülüğün daniskası.[/color]
[font:3581=Verdana]
31 Mart 2011, 12:42
[img]http://anadoluhaberim.com/img/icon/kullanici.png[/img] Anadolu Haber
[/font]
[table:3581 id="table1" width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0" height="20"][tr][td:3581 style="font-size: 8pt; font-family: Verdana; vertical-align: top;"] [/td][/tr][/table]
BM Güvenlik Konseyi’nin kisvesi altında Libya’ya ABD-NATO müdahalesi, özelde bir diktatöre karşı çıkan harekete destek vermek ve bunu yaparken Arap isyanlarını Batı kontrolünü dayatarak, isyanların hızını keserek ve statükoyu yeniden tesis etmeye çalışarak sona erdirmek için verilmiş hesaplı kitaplı bir tepki.
[b]Liberallerin hazin durumu
[/b]Trablus’un bombalanmasının veya Bingazi dışındaki hedeflerin kolayca vurulmasının nedeninin sivilleri korumak olduğunu düşünmek, abesle iştigal. Bu argümanın amacı, Avrupa-ABD vatandaşlarının ve Arap dünyasının bir kısmının desteğini kazanmak. ‘Obama-Clinton ikilisi’ ve AB liderleri, “Bakın iyi olanı yapıyoruz. Halkın yanındayız” diyor. İkiyüzlülüğün daniskası bu. Irak, Afganistan ve Pakistan’daki eli kanlı liderlerin Libya halkını koruduğuna inanmamızı bekliyorlar. Yerlerde sürünen Britanya ve Fransa medyası, her şeyi yutmaya ehil, fakat dürüst liberallerin hâlâ bu saçmalığa kandığını görmek hazin. Libya lideri Muammer Kaddafi’nin kendi halkını bombalamak için savaş uçakları kaldırması, ABD’nin bir başka Arap başkentini bombalamak için kullandığı bahaneydi. Obama’nın Arap müttefikleri de demokrasiyi teşvik etmek için sıkı mesai halindeydi.
Suudiler, halkın tiranlık altında yaşadığı Bahreyn’e girdi. El Cezire’de bundan pek fazla bahsedilmiyor. Niye olduğunu merak ediyorum. Kanalın kulağı bir şekilde çekilmiş ve kurucularının politikalarına tabi kılınmış görünüyor.
Bütün bunlar, ABD’nin aktif desteğiyle oluyor. Halkının lanet okuduğu Yemen’deki despot, onları her gün öldürmeye devam ediyor. Bırakın ‘uçuşa yasak bölge’ kararını, silah ambargosu bile uygulanmıyor. Libya, ABD ve onun Batı’daki saldırgan köpeklerinin seçici gayrimeşru şiddetinin en son örneği.
Fransa’ya da güvenebilirler, zira Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy bir şeyler yapmak için can atıyordu. Tunus’taki dostu Zeynel Abidin Bin Ali’yi kurtaramayan Sarkozy, Kaddafi’den kurtulmaya karar verdi. Britanya’ysa, hep itaatkâr ve yirmi yıldır Libya rejimine destek çıktıktan sonra, şimdi ganimet paylaşımını kaçırmamak için doğru safta yer alma telaşında. Peki o ganimet ne?
[b]Yeni bir Karzai geliyor
[/b]Amerikan siyasi askeri seçkinleri içinde operasyonda yaşanan bölünmeler, net bir hedef olmadığı anlamına geliyor. ABD Başkanı Barack Obama ve Avrupalı liderler, rejim değişikliğinden dem vuruyor. Generaller buna direniyor ve bunun operasyonun amaçlarından biri olmadığını söylüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, Libyalı işbirlikçilerden oluşan yeni bir hükümetin hazırlığında. Kaddafi’nin çatırdayan ordusunun güçlü muhalefetin karşısında birliğini daha ne kadar koruyacağını bilmiyoruz. Kendi silahlı kuvvetlerinde destek kaybetmesinin sebebi, tam da onlara kendi insanlarını vurma emri vermesiydi. Şimdi de çıkmış, emperyalizmin kendisini devirmek ve petrolü ele geçirmek istediğinden söz ediyor, ki ondan nefret edenler bile doğru söylediğini görebiliyor. Yeni bir Karzai yolda.
[b]Son pişmanlık neye yarar?
[/b]Batı’nın kuracağı bu kirli kukla devletin sınırlarına Washington’da karar verilecek. Çaresizlikten NATO’nun bombardıman uçaklarını destekleyen Libyalılar bile (Iraklı muadilleri gibi) tercihlerinden pişmanlık duyabilir. Bütün bunlar, belli bir noktada üçüncü bir aşamayı tetikleyebilir: Büyüyen bir milliyetçi öfke, Suudi Arabistan’ı etkileyebilir ve bu noktada ABD, Suudi kraliyet ailesini iktidarda tutmak için elinden geleni yapacak. Suudi Arabistan’ı kaybederlerse, Körfez ülkelerini de kaybedecekler. Kaddafi’nin her cephede sergilediği aptallıkla kolaylaşan Libya saldırısı, sivil hakların savunucusu numarasıyla inisiyatifi sokaklardan geri almayı amaçlıyordu. Bahreynliler, Mısırlılar, Tunuslular, Suudiler, Yemenliler ikna olmayacak. Avrupa ve Amerika’da bu son maceraya karşı çıkanlar da destekleyenlerden daha fazla. Mücadeleyse bitmiş değil. Obama, Kaddafi’nin merhametsizliğinden dem vuruyor, fakat Batı’nın merhameti de asla göklerden yere yumuşak bir yağmur gibi düşmez.
[b]Tarik Ali / The Guardian

[/b]
Radikal
[/font][/font][/color]

Eee, ne olmuş yani halkın yanındayız demişlerse, bunu RTE de söylüyor.

Onların yanında oldukları halk, kendileri gibi işbirlikçiliği kabul edenler, kendileri gibi her şeylerini efendilerine teslim edenler. Teslim olmayan ise, halka karşı, dünyanın geldiği noktadan habersiz, halkının (yani halk içine sıdırılmış ve beyni Batı propagandası ile puşt edilmiş ajanların) istediği reformları yapmayan eli sopalı bir adam, dünyaya meydan okuyan bir deli diktatör.

BU çerevede bugünkü Yenişafak2ta bir haber dikkatiimi çekmişti. Suriye'deki isyan teşebbüsleri karşısında, Esad'ı eleştiren bir haber. Haberde, Esad'ın fotoğrafını altında şu ibare: Reform yerine komplo dedi.

Şişmdi reform yapmadı ya, suçu büyük, emperyaizmin, İsrail'in saldırısını haketti demektir. Reform yapmadı, yani emperyalizmin isteklerini kabul etmedi ve rest çekti manasına. Yavşaklığa dikiz, Amerika ağzıyla komşuyu inceden tehdit ediyor o.ç. Nasıl olsa kendileri teslim oldular ya, herkesi de kendileri gibi görmek istemekteler. Teslim olmuş, Yahudi'nin şeyini yalamaktan zevk alan haysiyetsiz köpekler. Şimdi şu aşağıdaki habere bakalım:

[quote]

Gül, Peres'i Türkiye'ye davet etti
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, İstanbul'da mayıs ayında
düzenlenecek olan 4. BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'na
davet edildiği belirtildi.

Haberi Kaydet Arkadaşına Gönder 31
Mart 2011 14:00 - 2 Yorum - 769 Okunma İsrail Radyosu, Peres'in
Türkiye'ye davetinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den geldiğini
duyurdu.




Radyoya göre Peres, yaklaşık bir ay
önce aldığı davete icap edip etmeme konusunda henüz karar
vermedi.




İsrail'de yayımlanan Jerusalem Post
gazetesi de resmi kaynakların, bu davetin muhtemelen iki ülke
arasındaki ilişkilerde buzları kırmaktan çok, toplantının BM
desteğinde olması nedeniyle tüm üye ülkelere gönderilen bir
davetiye olduğunu söylediklerini yazdı.




İsrail Cumhurbaşkanlığı ise
davetin incelendiğini bildirdi.




Bu arada, TBMM Başkanı Mehmet Ali
Şahin'in de İsrail Parlamentosu (Knesset) Başkanı Reuven Rivlin'i
konferansa davet ettiği ifade edildi.




4. BM En Az Gelişmiş Ülkeler
Konferansı, İstanbul'da 9-13 Mayıs arasında yapılacak.[/quote]





Adamlar Mavi Marmara'da onca kan döktü, bir de çıkıp bizi suçlu ilan ediyorlar, bizimkinin yaptığına bakın. Gül bu, ne de olsa Kraliçesii'nin gelip Boğaz'a demirlediği savaş gemisine davet edilmesi üzerine, "Burası Türkiye, ne işiniz var orda, savaş geminiz geri, Kraliçe de gelsin huzuruma" diyemediği için, gidip o gemide kraliçesinin ellerine yumulan...


Bitti mi?


Biter mi hiç, adamlar bir kere teslim olmuşlar, biter mi?


İşte bir haber daha:


[quote]

Amerikalılar Türkiye’deki üç
gelişmeden endişeli Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) heyeti, ABD
ile olan ilişkilerinde 3 konuda sıkıntı olduğunu dile getirdi.
TAİK heyeti, Türkiye-Amerika arasındaki sıkıntıya neden olan
konuları İsrail, İran ve gazetecilerin tutuklanması diye
özetledi.

Haberi Kaydet Arkadaşına Gönder 31
Mart 2011 10:57 - 0 Yorum - 1,824 Okunma Washington DC ve New
York’ta 3 gün süren temasları sonunda edindikleri izlenimleri
Türk basını ile paylaştı.




Amerika’daki temaslarının son
gününde New York’ta bir basın toplantısı düzenleyen TAİK
Yürütme Kurulu Başkanı Haluk Dinçer ve heyette yer alan kurul
üyeleri Cüneyd Zapsu ve Nuri Çolakoğlu, 28-30 Mart tarihleri
arasında yaptıkları temaslar hakkında bilgi verdi. Amerikalıların
iki yakın müttefiki olan İsrail ve Türkiye arasında bozulan
ilişkilerinin tamiri için çözüm aradığını belirten TAİK
Başkanı Dinçer, bunun tek yolunun Türkiye’nin haklı talebi
olan İsrail’in Mavi Marmara olayından dolayı özür dilemesi ve
tazminat ödemesiyle mümkün olacağını muhataplarına
ilettiklerini söyledi.




Heyette yer alan Nuri Çolakoğlu da
Mavi Marmara olayının yıl dönümü yaklaşması nedeniyle
ilişkileri daha da gerecek davranışlardan kaçınılması gereği
üzerinde muhataplarının çok durduğunu belirtti. Amerika’daki
İsrail kuruluşlarının ikinci bir filonun gönderilmemesi
konusunda kendilerine düşüncelerini ilettiğini aktaran Çolakoğlu,
“Aksi halde bu iş daha karmaşık hale gelebileceğini ifade
ettiler. Onlar (görüştükleri Musevi kuruluşları) bizim dile
getirdiğimiz konuları not ederek İsrail’e aktaracaklarını vaat
ettiler.” dedi.




Heyette yer alan Zapsu ise görüşme
yaptıkları Yahudi kuruluşlarına, Türkiye’nin artık eski
Türkiye olmadığının altını çizdiklerini kaydetti. Yahudi
kuruluşlarının kendilerine “10, 20 yıl önceki Türkiye ile
daha rahat çalışıyorduk.” sözlerine karşılık Zapsu, ‘‘Şu
anda halkına hesap veren, daha fazla güvenen bir Türkiye olduğunu
söyledik. Türk tarafının İsrail’den talebinin çok tabii
olduğunu anlattık.’’ dedi. Türk-İsrail ilişkilerinin
bozulmasına ne Yahudilik ne de İsrail halkı ile ilgili bir
sorundan kaynaklanmadığını belirttiklerine dikkat çeken Zapsu,
‘‘Bu Türkiye’de değil İsrail’de bir iç siyaset sorunu
olduğunu söyledik. Kendilerine (Yahudi kuruluşlarına) bu yönde
onlara (İsrail’e) baskı yapmaları konusunda talebimiz oldu.’’
diye konuştu.




Türkiye ile İran arasındaki iyi
ilişkilerin Amerika’da rahatsızlık uyandırdığını aktaran
Başkan Dinçer, komşu ülke ile doğal ticari partner olduklarına
işaret etti.




İran konusunda Amerikalılarla ciddi
bir fikir ayrılığı içinde olduklarına işaret eden Dinçer,
sorunların diplomatik yolla çözümünde yana olduklarını karşı
tarafa ilettiklerinin altını çizdi. ABD’lilerin İran’ı
kendilerine tehdit olarak gördüklerine işaret eden Dinçer,
‘‘Türkiye’nin mevcut koşulları İran ile ticareti zorunlu
kılıyor’’ dedi. Türkiye’nin her geçen yıl yüzde 8
oranında artan enerji ihtiyacına dikkat çeken Cüneyd Zapsu,
Amerikalı muhataplarına kendilerinin enerji konusunda alternatif
kaynaklar oluşturmak zorunda olduğunu söylediklerini anlattı.




‘AMERİKALILARIN KAFASI ÇOK
KARIŞMIŞ’




Türkiye’de yapılacak haziran
ayındaki genel seçimlerinden Amerikalıların bir değişiklik
beklemediklerine dair izlenim edindiklerini belirten Nuri Çolakoğlu,
‘‘Onun için de görüştüğümüz hemen herkes de ‘seçimlerde
ne olur?’ sorusu sorma zahmetinde dahi bulunmadı’’ dedi.
Görüşme yaptıkları kimselerin Türkiye’yi en az kendileri
kadar yakından takip ettiklerini gördüklerini ifade eden
Çolakoğlu, Anayasa değişikliği konusunda da muhataplarının bir
beklenti içinde olduklarını ifade etti.




Amerikalıların Libya ve Orta Doğu’da
yaşanan olaylardan dolayı ciddi bir kafa karışıklığı içinde
olduklarına işaret eden Cüneyd Zapsu, ‘bundan sonra ne olacak’
konusunda ABD’lilerin de fazla bilgi sahibi olmadıklarını ifade
etti. Zapsu, ‘‘Bu nedenle ülkemizin önemi insanların gözünde
fazla olduğunu görüyoruz’’ dedi.[/quote]




Amerika Türkiiye'den endişeli.


Fındıkçı ne diyor?


Valla korkacak bir durum yok, zannetttiğiniz gibii değil, bizde bir değişiklik yok ama işte halk öyle eskisi gibi sümüklü tavırdan nefret ediyor, bu kadar sahte kabadayılık yapmasak, biz de orada duramayız.


Müslümanlar kendi güçlerinin farkına varmalı ve bu gücün neticesinde "bütün"ü, "hep"i elde edebşleceklerini görmeli. AKP'nin sahte-kolpacı tavırları ile tatmin olunmamalı.


Ne diyordu Hüsnü Mahalli? Mealen:



Şayet El Cezire, Son Dakika diye yayına başlauyıp, flaş haber olarak AKP-RTE'nin savaş gemilerini Haçlılarla birlikte Libyaya yolladığını duyurmaya kalkarsa, RTE'nin o çok övündüğü Arap sokaklarının kendisi için cehenneme döndüğü gündür.


Evet, bu kadar basit. AKP'yi, işbirlikçiliği, ihaneti, engelleri tepetaklak etmek bu kadar basit. Yeter ki, bütün gücümüz toplayı, hedefe yüklenelim.

[b]CIA ajanları da Libya’da[/b]

31.03.2011 - 09:27


[img(220,125)]http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/31intel-articlelarge.jpg[/img]

[b]Libya’da müdahaleden aylar öncesinden itibaren İngiliz ajanlarının
yerleştirildiği açığa çıkmıştı. Şimdi ABD’den, CIA ajanlarının da haftalardır
Libya’da bulundukları haberi geldi. Durum, saldırının eylemlerden önce
planlandığına dair yeni bir kanıt sunuyor.[/b]
The New York Times gazetesinin ABD yetkililerine dayandırdığı haberine göre
CIA, Libya’ya gizli operasyonlar düzenleyecek casuslar yerleştirdi.
Casusların görevi Kaddafi karşıtı güçlerle temas kurmak ve hava
operasyonlarına keşif desteği sağlamak olarak açıklandı. Ancak casusların
görevinin bununla sınırlı olmadığı tahmin ediliyor.
Bu kararla birlikte Obama yönetiminin saldırısı, ABD açısından hepten
hukuksuz bir hale büründü. Obama, yasal zorunluluk olmasına rağmen ABD
Kongresi’nden onay almadan hava saldırısını başlatmıştı. Obama, kendisine
yöneltilen tepkiler sonrası hiçbir Amerikan askerinin Libya topraklarına ayak
basmayacağında ısrar etmişti.
CIA’in özel harekât timine mensup casusların Libya’da bulunduğu haberi,
Obama’nın bu açıklamasını da yalanladı. Habere göre bu ekipler, haftalardır
Libya’da bulunuyor.
Haber, CIA dışında Trablus’taki casusluk üssünde önceden beri çalışmakta
bulunan ve sayıları bilinmeyen Amerikalılar’ın, son zamanlarda giden başka
casusların, İngiliz istihbarat servisi mensuplarının ve özel harekât timlerinin
de Libya’da bulunduğunu belirtiyor.
[b]Obama’nın gizli talimatı[/b]
Haberde ortaya konulan bir başka
önemli gelişme daha var. Amerikan kaynaklarına göre Obama, yine haftalar önce
gizli bir talimat imzalayarak CIA’e Libyalı muhaliflere silah ve diğer desteği
sağlama yetkisi vermiş.
Tablo, müdahalenin açıklanan amacıyla açıkça çelişiyor. Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi’nde alınan karar, müdahalenin amacını sivillerin korunmasıyla
sınırlandırmış ve hiçbir şekilde rejim değişikliğinin amaçlanmadığını ortaya
koymuştu. Fakat yapılanlar, amacın Kaddafi’nin yerine yeni bir hükümet getirmek
olduğunu gösteriyor.
(soL - Dış Haberler)

Libya muhaliflerinin "devrimci adaleti"
31.03.2011 - 20:00 Yazdır Arkadaşına gönder Bin Cevad'da bir muhalif Libya'da muhalifler hükümet yanlısı olduğu yönünde en ufak bir şüphe duydukları kişilere her türlü fiziksel şiddeti uyguluyorlar. Afrikalı göçmen işçiler bu öfkenin sistematik bir şekilde kurbanı oluyor.

Salı günü 40 kadar ülkenin ve muhalefet temsilcilerinin Kaddafi sonrası Libya'yı tasarlamak için katıldığı toplantıda ABD ve Fransa muhalifleri silahlandırmayı kararlaştırmıştı. Konferansa katılan Geçiş Hükümeti Konseyi Sözcüsü Muhammed Şamma, “Bu noktada, gençliğimizin için daha iyi silahlarla savaşması için herkesten yardım istiyoruz” demişti.

24 Mart'ta Los Angeles Times'da yayımlanan makalesinde ise David Zucchino şunları yazdı :

Libya'nın doğusundaki muhalifler Muammer Kaddafi'nin polis devleti taktiklerine lanet okudular : derin paranoya, toplu gözaltılar, gizli hapishaneler ve medya üzerinde sıkı kontrol.

Ancak bu taktiklerin kimileri buradaki muhalefetin de içine sızmış gibi görünüyor. Muhalifler Kaddafi'ye yardım veya hizmet verdiğinden şüphe duydukları herkesi göaltına alıyorlar ve Kaddafi muhaliflerinin tutuklanıp işkence gördüğü hapishanelere kilitliyorlar.

Bu muhalifler Libya'lı siyahiler ve Sahra altı Afrika'dan gelen göçmenler. Muhalefet ana sözcüsü Abdülhafid Goga, “Onların kim olduklarını biliyoruz; onlar devrimin düşmanları. Kaddafi yanlısı olduğundan veya casusluk yaptığından şüphelendiğimiz ve teslim olmayan herkes devrimin 'adaletine' mahkumdur” dedi.

Böyle bir gözaltı yerinde, “Gana'dan bir genç adam gözaltı kuyruğunda bir Amerikalı gazeteciye bağırdı: “Ben asker değilim. Bingazi'de bir inşaatta çalışıyorum!”. Ganalı genç, Çad, Nijerya, Sudan, Mali ve Gana'dan gelen, muhaliflerin paralı asker olmakla itham ettiği kişilerden biriydi. İtham edilenlerin önemli bir kısmı ise işçi olduklarında ısrar ediyorlar.

Koyu renkliysen Kaddafi'nin paralı askerisin
Bin Cevad'da bir inşaatta çalışan 14 Malili göçmen işçi, Pazar günü öğleden sonra dinlenirken silahli gençlerin saldırısına uğradı. Muhalif gençler tüfek kabzalarıya, yumruk ve tekmelerle işçileri dövdüler.

Tenlerinin koyu olması bu işçilerin muhalifler tarafından Kaddafi'nin paralı askerleri olarak görülmesi için yeterli. Üstelik bu paralı askerler hakkında dedikodular yayılmış durumda: Haşhaş içtikleri, Viagra hapı alıp Libyalı kadınlara saldırdıkları, vb., söylentiler dolaşıyor.

Bingazi hapishanesine alnında derin bir yara ile gelen 24 yaşındaki Santiago Keita “Bizi işlemediğimiz suçlardan dolayı suçluyorlar” dedi.

Tenleri koyu renk olan göçmenleri seçmek çok kolay. Muhalifler için “devrimci adalet” adalete yeni bir tanım getirmeyi içeriyor belli ki.

Muhalifler arasında dolaşan bir video, kasaplarda hayvan etlerinin asılı olduğu kancaya Afrikalı bir paralı asker olduğu iddiasıyla kızgın muhalifler tarafından asılmış koyu tenli adamın cesedini gösteriyor.

İnsan Hakları Gözlemcisi Peter Bouckaert, Bingazi hapishanesine yaptığı bir ziyarette hapistekilerin çoğunluğunun Afkiralı göçmen işçiler olduğunu ellerinde çalışma belgeleri bulunduğunu ve yanlışlıkla hapse atıldıklarını belirtti. Bauckaert, hapisteki Gambialı bir adamın hikayesini onun ağzından şöyle anlatıyor: “Üç genç muhalif evime baskın yaptı, genç karıma tecavüz ettiler ve beni bayıltana kadar dövdüler. Yaralı halde hapsettiler”.

(soL-Dış Haberler)

Obama NATO'yu sıkıştırıyor
01.04.2011 - 10:45 Yazdır Arkadaşına gönder ABD'nin son "Sam Amca"sı NATO Libya'ya yönelik operasyonun komutasını resmen devralmasının ardından ABD, çekingen müttefiklerini daha saldırgan olmaya zorluyor.

27 Mart'ta NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rammussen’in Libya’ya yönelik askeri müdahalenin komutasını ittifakın resmen eline aldığını duyurmasının ardından operasyonun niteliği herkes tarafından merak ediliyordu.

Rasmussen'in beyanının ardından resmi internet sitesinde konu ile ilgili bir yazı yazan NATO, temel amaçlarının “sivilleri ve sivil nüfuslu bölgeleri korumak” olduğu açıkladı.

Açıklamasına Napoli'deki İttifak Güney Kuvvetleri karargahından yönetilecek olan operasyonların temel amacının silah trafiğini engellemek olduğunu ve ne bir kara operasyonu ne de çeperdeki savaş gemilerinin Libya’nın kara sularına girmek gibi bir planı olmadığını ekleyerek devam eden NATO her ne kadar “naif” ve iyi niyetli görünmeye çalışsa da operasyonun lideri konumundaki ülkeler olan ABD, Fransa ve İngilterenin bölgedeki faaliyetleri emperyalizmin asıl niyetlerini açığa vuruyor.

CIA ve İngiliz istihbaratı MI5’ın bölgedeki muhalif gruplara çeşitli şekillerde yardım çabaları son dönemde su yüzüne çıkmıştıi. soL’daki ilgili haberler için tıklayınız.
"CIA ajanları da Libya’da"
"İngiliz komandoların Libya’da ne işi var?"ABD, NATO’yu saldırganlaşmaya zorluyor
Operasyonu BM’nin “çözüm 1973” kararı ile gerekçelendiren ve en temel amacını “BM himayesi altında bir uçuşa yasak bölge ilanı” ve “silah giriş çıkışının engellenmesi” olarak kodlayan açıklamaları yalanlarcasına ABD, bölgedeki muhalif güçlere silah yollamanın hesaplarını yapıyor.

Dün yaptığı basın açıklamasında Barrack Obama, Pentagon’un yaptığı analizlere göre silah yardımı olmaksızın “isyancı güçlerin” dayanamayacağını, fakat yollayacakları silahların El-Kaide’nin eline geçmesinden de korktularını açıkladı.

Açıklamaya göre ABD ve Obama yönetiminin tarafını çoktan seçmiş ve Kaddafi’nin çöküşü için bütün olasılıkları değerlendirmeye karar vermiş durumda olduğu anlaşılıyor.

NATO operasyonuna hangi ülkenin ne kadar katkı yaptığına ilişkin haberimiz için tıklayınız.Bu açıklamanın ardından tam tersini söyleyen NATO ise zor durumda kaldı. Hillary Clinton her ne kadar durumu kurtarmak adına, “karşı tarafın silahlandırılmasının katliamları önleyeceğini” iddia etse bile bu kadar sert açıklamaların ardından operasyonlarının meşruiyetine gölge düşeceğini hesaplayan NATO Genel Sekreteri Rasmussen, SKY News’a yaptığı açıklama da “bizim işimiz insanları korumak, onları silahlandırmak değil” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin rolu hala belirsizliğini koruyor
Türkiye’nin NATO operasyonuna katkısının sadece denizden silah tedarikinin denetlenmesi olacağı yönünde bazı açıklamalar gelse de durum bir netlik kazanmış değil. Tayyip Erdoğan da silahlandırmanın karşı tarafın daha henüz bir meşru güç ya da devlet olmamasından ötürü yapılmaması gerektiğini, ve insani yardımın dışına çıkılmasını da istemediğini açıklaması, akla Kürt sorunundaki sivil itaatsizlik çağrılarından, bölgesel imaj kaygılarına kadar bir çok konuyu getirdi.

Obama'nın son umudu Uganda
Kaddafi yönetimine karşı elle tutulur hiçbir başarı gösteremeyen ABD yönetimi, NATO’yu da çok aktif bir şekilde harekete geçiremediği oranda, Kaddafi’nin Uganda’nın iltica teklifini kabul etmesini umuyor. Uganda kimseyi Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne teslim etmeyeceğini açıklamıştı.

(soL - Dış Haberler)

Çöl tilkisi Batı’nın hesaplarını bozdu
Libya’nın 42 yıllık lideri Muammer Kaddafi, uyguladığı savaş taktiği ve sosyal örgütlenme ile “kolay lokma” olmadığını gösterdi. Libyalı muhalif gruplarda belirgin bir dağınıklık, savaş alanında da zayıflık yaşanıyor.

Ardan ZENTÜRK / LİBYA / 02.04.2011 / Star Gazetesi

LİBYA eski Dışişleri Bakanı Musa Kusa’nın, görevle gittiği Tunus’ta ortadan kaybolup, Londra’da ortaya çıkması, dünyada yarattığı hareketlenmeyi Trablus’ta yaratmadı. Trablus’ta sokaktaki insan, konuyu yorumlamaktansa, kendilerine “Musa Kusa” dediğimizde tepkilerini başlarını iki yana sallayarak göstermeyi tercih ettiler. Aslında Kusa olayında yaşanılan, Libya açısından bir ilk değil. Bingazi merkezli silahlı muhalefetin liderliklerini, Libya Adalet -eski- Bakanı Mustafa Abdülcelil ile Libya -eski- İçişleri Bakanı ve Devrim Komuta Konseyi -eski- üyesi Abdülfettah Yunus yapıyorlar. Muhalefetin en önemli ismi ise 1969 Devrimi’ni yapan kadrodan Ömer El-Hariri. Yani Libyalılar açısından bir dönem Kaddafi ile çok yakın çalışmış insanların bugün muhalefet saflarına geçmesi tedirgin edici bir davranış değil.

Kaddafi rejimi nasıl yıkılır?

Halktaki bu “kayıtsızlığın” temelinde Libya’nın kendine has sistemi var. Libya’da bakanlar, aslında bir “teknik kadro” niteliğinde. İşlerden sorumlu birer sekreter gibi çalışıyorlar ve siyasi ağırlıkları yok. Libya, bir aşiretler koalisyonu olduğu için, aşiretlerin devlet içindeki gerçek temsilcileri bakanlıklarda müsteşar ve genel müdür düzeyinde görev yapıyorlar. Bu bürokratik görevler Kaddafi’yi destekleyen büyük aşiretler arasında itina ile dağıtılıyor ve herkesin sistemden pay alması sağlanıyor. Bu nedenle Kaddafi’nin Musa Kusa olayında olduğu gibi bakan istifalarıyla değil, kendisini destekleyen aşiretlerden bir veya iki tanesinin muhalefete geçmesi halinde düşebileceği belirtiliyor. Libya’da şu anda sürmekte olan hesaplaşmada, Kaddafi’yi destekleyen aşiretlerden hiç biri muhalefet tarafına geçmedi veya Irak’taki Saddam’ın yıkılmasından önce özellikle kuzeydeki Kürt aşiretlerinin yaptıklarını aksine, CIA ile bağlantı kurmadı.

Öncelikle yaşadığım bir izlenimi paylaşmakta yarar görüyorum. Zuvara ve Zaviye olarak adlandırılan yerleşim birimleri, Libya başkenti Trablus ile Tunus sınırı arasındaki önemli noktalar. Tunus, günümüzde, Tunus’tan “nefes alabiliyor” ve bu kentlerdeki güvenlik çok önemli. Libya muhalefetinin ilk ayaklandığı günlerde bu kentlerde çok sert çatışmalar yaşandı. Dün bu kentlerden geçerken durumun hala gerginliğini koruduğunu fakat Kaddafi’ye bağlı milislerin kontrolü altında olduklarını gördüm. Bununla birlikte ana caddenin ateş menzili içinde olması nedeniyle milisler bizi ara yollara yönlendirdiler ve yasakladıkları bölgeden geçmemiz halinde can güvenliğimizi sağlayamayacaklarını ifade ettiler.

Trablus ile Bingazi arasındaki çatışma bölgesinde ise Kaddafi’ye bağlı güçlerin sistematik ilerlemesi sürüyor. Trablus’a gelen bilgiler, Misrata’da durumun hala ortada olduğu yönünde. Bununla birlikte Kaddafi güçlerinin önce Sirte’yi, devamında Ras Lanuf ve petrol kaynakları açısından önemli Brega’yı kontrol altına almaları, Bingazi’de ciddi bir panik yaratmış durumda.

Muhalefet neden zorlanıyor?

Muhaliflerin, koalisyon bombardımanı sürerken ilerlemesi, azalmasıyla da geri çekilmesi, Kaddafi’nin ülkesinin koşullarından kaynaklanan askeri stratejisini de ortaya koydu. Bilgisine başvurduğumuz kaynak şöyle konuştu: “Çöl Tilkisi lakabı, bu coğrafyada İkinci Dünya Savaşı’nın en önemli tank savaşlarını veren Alman General Rommel’e aittir. Ama, Kaddafi, hava kuvvetlerini yok eden müttefik saldırısı sırasında tank birliklerini ortaya çıkartmayarak bir başka Çöl Tilkisi olduğunu gösterdi. Tanklar ortada yokken muhalefet Sirte’ya kadar ilerledi. Sonra, zaten eğitimsiz ve hafif silahlarla donatılmış bu milisler, müttefik harekatının yavaşlamasıyla daha güçlü silahlara sahip hükümet yanlıları ile başbaşa kaldılar. Ortaya çıkan tablo, NATO’nun Kaddafi güçlerine karşı askeri strateji geliştirmemesi halinde muhalefeti daha da zor günlerin beklediğidir.”

HALK KAÇIŞI SORGULUYOR: Musa’yı Tunus hezimeti korkuttu

HERKES, Kusa’nın neden bir anda Londra’ya kaçtığını sorguluyor. Gelişmeyi yorumlayan Libya hükümet sözcüsü Musa İbrahim, “Kendisi zaten ilerleyen yaşı ve artan şeker, yüksek tansiyon hastalıkları nedeniyle tedavi olmak üzere Tunus’a gitmişti. İzinli olarak Tunus’taydı. Sanırız fiziki ve ruhsal rahatsızlığının artmasıyla gizlice Londra’ya geçmeyi tercih etti” dedi. Bu sözlerde iki doğru var: 1. Musa Kusa gerçekten Londra’ya geçmeden önce Tunus’taydı. 2- Libyalı zenginler ve üst düzey yöneticiler ülkenin yaşamakta olduğu zorluklar nedeniyle önemli tedavilerini Tunus’ta yaptırmayı tercih ediyorlar. Ama bu sözlerde eksik olan şuydu: Kusa, Kaddafi ailesine ait mal varlıklarını dondurma kararı alan Tunus hükümetini durdurmak için bu ülkeye gönderilmişti. Temaslar sonuç vermedi ve 30 Mart günü, Tunus’un Kaddafi ve ailesine ait tüm malvarlıklarının dondurulduğunu açıkladı. Libya, dünyanın ekonomik ambargosu ile karşılaştığı yıllarda dış yatırımını ağırlıklı olarak Tunus’a yapmıştı. Tunus’ta Kaddafi ailesine ait olduğu bilinen büyük bir petrol dağıtım şirketi, turizm ve sağlık yatırımları bulunuyor. Trablus’ta konuşulan Kusa’nın Tunus’taki gelişmeyi önleyemeyince çareyi Londra’ya geçmekte bulduğu yönünde.

Bingazi’de Türk konsolosluğuna saldırı / VİDEO Libya'nın Bingazi kentindeki Türk konsolosluğuna ve buraya demirleyen Türk yardım gemisine saldırı düzenlendi.
Haberi Kaydet Arkadaşına Gönder 05 Nisan 2011 19:42 - 0 Yorum - 555 Okunma VİDEO İÇİN TIKLAYINÖğlen saatlerinde elleri bıçaklı bazı kişiler konsolosluğa gelerek bina girişindeki tabelaları söktü ve kapıları tekmeledi. Kızılay'a ait yardım gemisinin ise Bingazi limanına yanaştıktan sonra yükünü indirmesine izin verilmedi. Olaylar büyüyünce gemi limandan ayrılarak açıkta beklemeye başladı.

Bingazi'de bazı grupların Konsolosluk'ta asılı olan Türk bayrağını indirmek istediği; ancak daha çok siyasi isimlerin ise bu talebe karşı çıktıkları belirtiliyor. Konsolosluğun önünde hala bir grup slogan atarak beklemeye devam ediyor.

Göstericilerin sakinleşmesinin ardından da dışarıdan grubun sözcüsü olduğunu söyleyen bir kişi konsolosluğa gelerek Bingazi Başkonsolosu Ali Davutoğlu ile görüştü. Sözcü, kalabalığın içinde provokatörler olduğunu ve onları temizlediklerini ifade etti.

Öte yandan Bingazi kentinin yanı sıra Tobruk ve Derne şehirlerinde de Türkiye karşıtı gösteriler düzenlendiği ve Türk bayraklarının yakıldığı bildiriliyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, geçtiğimiz hafta Londra'da "muhaliflerin silahlandırılmasına karşı olduklarına" dair açıklaması muhaliflerin tepkisini çekmişti. Bingazi'de Cuma günü Erdoğan protesto edilirken, dün de yine Erdoğan aleyhinde bir gösteri düzenlenmişti.

Bu sabah da 400 kişilik bir grup, Bingazi konsolosluğu önüne gelerek yine Erdoğan'ı protesto etti.

CİHAN

[img]http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/libya-da-kara-harekati-sinyali_m.jpg[/img]

[size=24]
Libya'da kara harekatı sinyali
[/size]

Libya'ya karşı düzenlenen koalisyon operasyonunu başlatan Amerikalı komutana göre, Washington olası bir kara harekatını göz önünde bulundurmalı.



NATO devralana kadar Libya’daki koalisyon operasyonlarını yöneten Genaral Carter Ham, Libya’ya olası bir kara harekatını değerlendirdi. Amerikan CBS News televizyonuna konuşan Ham’a göre Washington yönetimi, önemli riskler taşımasına rağmen bu olasılığı göz önünde bulundurmalı.
NATO’nun bugüne kadar etkili saldırılar yaptığını belirten Ham, bununla birlikte askeri güçlerini sivil bölgelere kaydıran Kaddafi’nin hava saldırılarının etkisini zayıflattığına dikkat çekti. Amerikalı general, bu durumda isyancıların desteklenmesi için kara operasyonunu da içeren bir planın uygulanabileceğini kaydetti.

General Ham, bir kara operasyonunun, Arap ülkelerinin desteğini sona erdirebileceği ve uluslararası koalisyonun imajını aşındıracağı tespitlerinde de bulundu. Bununla birlikte Ham'a göre, koşullar ideal olmasa da kara harekatı isyancıları desteklemenin en olası yolu.

OBAMA 'ASKER GÖNDERMEYECEĞİZ' DEMİŞTİ

ABD Başkanı Barack Obama, daha önce bir çok kez ABD askerlerinin Libya’ya yönelik kara opearasyonunda yer almayacağını bildirmişti. Bununla birlikte CIA’ye bağlı ajanların Libya’da operasyonlar düzenlediğine dair raporlar basına sızmıştı.

ntvmsnbc

[img]http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/libya-isgall.JPG[/img]

[size=24]
Libya'nın karadan işgali başlıyor

[/size]
İngiltere, Libya'ya kara birliklerine bağlı asker gönderme yönünde resmi bir karar aldı. Bu karar, BM'nin "uçuşa yasak bölge" kararına aykırı bir durum oluştururken, İngiltere'nin zaten onlarca komandosunu Libya'ya göndermiş olduğu gerçeği de düşünüldüğünde, Libya'nın adım adım Afganistan ve Irak'a çevrilmeye çalışıldığı kesinlik kazanıyor.


İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Kaddafi'ye karşı savaşan muhalif güçlere yardım ve danışmanlık etmek için Libya'ya asker gönderme kararı aldıklarını açıkladı. Oysa Libya’yı işgale gerekçe olarak gösterilen BM'nin “meşru” uçuşa yasak bölge kararı, yalnızca “hava harekatı”nı öngörüyordu.

İngiltere Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından alınan bu kararla, bu ülkenin kara birliklerinin Libya'ya gönderileceği ilk kez resmiyet kazanıyor. Libya'ya gönderilecek subayların, muhalif güçlere askeri danışmanlık yapacağı ve bu konuda uzman oldukları belirtildi.

Ancak Mart ayı sonunda, İngiliz komandoların daha NATO bombardımanı başlamadan önce Libya'ya çıktığı ve burada çeşitli faaliyetler yürüttüğü ortaya çıkmıştı.

Bu arada hava harekatının başlatıcısı olan Fransa'dan İngiltere'nin bu kararına bir eleştiri geldi. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe, Libya'daki askeri çıkmazı çözmek için bu ülkeye askeri birlik gönderilmesine karşı olduğunu ifade etti.

Komandoların varlığı BM kararına göre yasadışı
Mart ayı sonunda İngiliz The Daily Mail gazetesi, onlarca İngiliz özel timinin Libya topraklarında “isyancılara destek verdiğini” yazmıştı. Gazetenin haberine göre, İngiliz komandolarının Libya'daki işlevi şu şekilde tanımlanıyordu: Libya’ya yapılan hava saldırılarının hedeflerine belirlemeye yardım etmek, keşif yapmak, Libya silah depolarının yerlerini tespit etmek ve olası uçak düşme durumlarında pilotları kurtarmak üzere hazır beklemek.

Söz konusu komandoların varlığı, Libya'ya NATO komutasında emperyalist saldırının aylar öncesinden planlanmaya başlandığını kanıtlıyordu.

Geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararla birlikte Libya Fransa, İngiltere ve ABD’nin öncülüğünde bombalanmaya başlanmıştı. Dönen pazarlıklar sonucunda, içinde Türkiye’nin de bulunduğu NATO kuvvetleri sürecin kontrolünü almış ve Libya’ya bomba yağdırmaya başlamıştı.

BM'nin aldığı karar ise Libya hava sahasını "uçuşa yasak bölge" ilan ediyor ve bu kararı ihlal eden her türlü Libya ordusu faaliyetine "hava harekatı" ile son verilmesini öngörmekteydi. Karar, herhangi bir "kara harekatı"nı içermiyordu.

"Uçuşa yasak bölge, sivilleri koruma"
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 17 Mart günü yaptığı toplantıdan çıkan ilgili kararında şöyle deniliyordu:

“Güvenlik Konseyi Libya’da ‘insanlığa karşı işlenmiş suç’ sayılacak olan sivillere dönük gerçekleşen saldırıların durmasını de içerecek şekilde ateşkes talep eder. Konsey, bu akşamdan itibaren ülkenin hava sahasındaki bütün uçuşları yasaklar ve Kaddafi rejimi ile onun destekçileri üzerindeki yaptırımları sıkılaştırır.”

Brezilya, Çin, Almanya, Hindistan ve Rusya’nın çekimser kaldığı oylama sonucu kabul edilen kararda, “Libya bölgesine dönük herhangi bir yabancı işgali dışarıda kalmak üzere, Bingazi dahil ülkede saldırı tehdidi altında bulunan tüm siviller korunur” deniyordu.

“Diplomatik yollarla çözüm”e de atıf yapan karar, “Libyalı otoriteleri uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeye, sivil halkı korumaya ve temel taleplerini yerine getirmeye” çağırmıştı.

Erdoğan şimdi ne diyecek?
Libya'da gelişmeler, sürecin adım adım açık işgale doğru gittiğini gösteriyor. Daha önce defalarca, Libya'da işgale karşı olduklarını belirten Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İngiltere'nin kararından sonra nasıl bir açıklama yapacağı merak ediliyor.

Hatırlanacağı gibi, Başbakan Erdoğan Libya'ya yönelik operasyonu ve Türkiye’nin NATO şartını, "NATO, Libya'nın Libya'lılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir. Yer altı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil. Libyalı kardeşlerimiz, güçlü, istikrarlı, huzurlu bir geleceği inşa etmek için her türlü imkana sahipler. Libya halkına bu fırsat tanınmalı, operasyon işgale dönüşmeden, Libyalıların kendi kararlarını vermeleri için fırsat tesis edilmelidir" olarak ifade etmişti.
(soL)

[size=24]

ABD'li senatör McCain Bingazi'de şov yaptı!

[/size]
Cumhuriyetçi senatör John McCain Bingazi'deki isyancılara 'kahramanlarım' dedi


Amerikalı Senatör John McCain, Libya'da isyancıların merkezi konumunda olan Bingazi şehrine geldi. McCain, Bingazi'ye gelişinde isyancılar için 'kahramanlarım' ifadesini kullandı.

John McCain, Binhazi'de isyancıların oluşturduğu Ulusal Geçiş Konseyi'yle temaslarda bulunacağını ifade etti.

Amerikalı Senatör'ün ziyareti, Başkan Barack Obama'nın Muammer Kaddafi'ye bağlı güçlerin insansız uçaklarla vurulmasına onay vermesinin hemen ardından gerçekleşiyor. İsyancılar, NATO'nun şu ana kadar düzenlediği saldırıların etkisi kalmasından şikayetçiydi.

Senatör McCain, BM Güvenlik Konseyi kararından önce ABD'nin Libya'daki siviller, korumak için harekete geçmesini hararetle savunmuştu. McCain, ABD'nin operasyonun kontrolünü NATO'ya bırakmasını da eleştirmişti.

McCain zırhlı ciple giderken bazı Libyalı mualif'in, arabanın geçişi sırasında Amerikan bayrakları sallaması ve büyük ABD bayraklarını asması muhaliflerin ABD kontrolüne girdiğinin işareti olarak görülüyor.

[img]http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/kaddafi-nin-ailesi-olduruldu_m.jpg[/img]

[size=24]
Nato Kaddafi'nin Ailesini Katletti!
[/size]

NATO güçlerinin bu gece düzenlediği hava saldırısında Libya lideri Muammer Kaddafi'nin en genç oğlu Seyfül Arab Kaddafi ile 3 torunu öldü.


Libya hükümet sözcüsü Musa İbrahim açıklamasında, ''Seyfül Arab'ın 29 yaşında olduğunu ve henüz Almanya'da öğrenimini sürdürdüğünü'' belirterek, saldırıda ayrıca Kaddafi ailesi ve yakınlarından bazılarının yaralandığını kaydetti.

Musa İbrahim, saldırı sırasında Muammer Kaddafi'nin eşiyle birlikte evde olduğunu, ancak her ikisinin de saldırıdan yara almadan kurtulduğunu söyledi.

''Yapılan saldırının 'orman kanunu' ile karşı karşıya olduklarını gösterdiğini" dile getiren Musa İbrahim, Seyfül Arab'ın 'sivil' olduğunu belirterek, ''Libya'daki olayın (NATO müdahalesinin) sivilleri korumak olmadığının artık herkes tarafından açıkça görüleceğini düşünüyoruz'' dedi.

Libyalı yetkililer, yabancı gazetecileri kentin varlıklı kesimlerinin bulunduğu yerde olan ve NATO saldırısına hedef olan eve götürerek bilgi verdi. 3 füze tarafından vurulan evin çatısının yer yer çöktüğü, duvarların bazı bölümlerinin parçalandığı ve ağır hasara uğradığı görüldü.

Kaddafi'nin 6. çocuğu olan Seyfül Arab Kaddafi'nin uzun yıllar Almanya'da kaldığı biliniyordu.