AKINCILAR AKINCILAR FORUM |
|
| Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
INSAN
Mesaj Sayısı : 892 Reputation : 33 Kayıt tarihi : 17/05/09
| Konu: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Ptsi Şub. 21, 2011 11:38 pm | |
| Konunun ilk mesajı :[img] http://www.pressmedya.com/resimler/haber/libya2.jpg[/img][size=24] Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor[/size] Libyanın başkenti Trablusta Başbakanlık binası ile bir televizyon ve devlet radyosu binasının yağmalandığı, bazı binaların ateşe verildiği bildirildi. AFP’ye telefonla bilgi veren görgü tanıkları, bazı karakol ve binaların ateşe verildiğini, bir televizyon ve devlet radyosu binasının yağmalandığını söylediler. Libya’da isyanın çapı giderek büyürken, Kaddafi yönetimi ülkeyi karıştırmak ve istikrarsızlığa sürüklemenin suçunu aralarında Türk vatandaşlarının da bulunduğu “dış güçlere” çalışan çetelere yükledi. Ankara ve Trablus arasında, çalıştıkları firma ve evlerinde yağma ve saldırılara maruz kalan panik içindeki binlerce Türk’ün tahliyesi için yoğun diplomasi trafiği yaşanıyor. [color:ee90=red] Türkler de tutuklandı [/color] Libya’nın resmi yayın organları, ülkenin çeşitli bölgelerinde yapılan yönetim karşıtı gösterileri ve meydana gelen kaos ortamını “siyonist güçlere hizmet eden” bazı Müslüman ülke mensubu çetelerin organize ettiğini belirterek, bu ülke vatandaşları arasında Türkler’i de saydı. | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 9:36 am | |
| <h1 class="title">Medyada işgal destekçiliği</h1> <div id="content-content" class="content-content"> <div id="node-40559" class="node odd full-node node-type-haber"> <div class="meta"><span class="submitted">22.03.2011 - 09:30</span> <div class="baglantilar"><a href="/print/medya/medyada-isgal-destekciligi-haberi-40559"><img class="print-icon print-icon-margin" title="Yazdır" alt="Yazdır" src="/sites/all/modules/print/icons/print_icon.gif" width="16" height="16">Yazdır</a> <a href="/printmail/medya/medyada-isgal-destekciligi-haberi-40559"><img class="print-icon print-icon-margin" title="Arkadaşına gönder" alt="Arkadaşına gönder" src="/sites/all/modules/print/icons/mail_icon.gif" width="16" height="16">Arkadaşına gönder</a> </div></div> <div class="makale-govde"> <div class="makale-resim"><img class="imagecache imagecache-makale_genel imagecache-default imagecache-makale_genel_default" title="" alt="" src="http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/screen_shot_2011-03-20_at_11.59.12_am.png" width="220" height="115"> <span class="makale-resim-alti"></span></div> <p><strong>Tüm dünyanın gözü önünde bombalanan bir ülke ve bu bombalara destek veren köşe yazarları... Türkiye'de medya ahlaklı durmaya çalışan az sayıdaki kalemin dışında Libya sınavını iyi veremedi.</strong></p> <p>Birçok köşe yazarı açıktan destek vermekten kaçındığı Libya operasyonuna mantıki gerekçeler uydurarak, ülke menfaatleri gibi kılıflar bularak arka çıktı. Ancak kimileri buna bile gerek duymadan açıkça operasyona destek çıktı. İşte medyada operasyon ve işgal destekçisi köşelerden dökülenler:</p> <p><strong>Mehmet Ali Birand</strong><br>Mehmet Ali Birand "Kaddafi gidecek de, bakalım kanlı mı olacak, kansız mı?" başlıklı bugünkü yazısında şu ifadeleri kullanıyor: "Türkiye gelinen bu noktada beğense de beğenmese de tarafını seçmek zorunda. Artık hesaplarda Kaddafi’yi gözetmek gibi bir şey olamaz. İyisi mi Fransa’yı tek başına harekatın yöneticisi durumunda tutmak yerine olayı NATO içine çekmek ve kendini de bu şekilde devreye sokmasında yarar var. Yani Batı ile birlikte hareket etmekten başka çaresi yok. Gereksiz diplomatik danslar yapmanın da bir anlamı yok. Hiç değilse bu defa hem gelişmelerdeki etkinliğini arttırmalı hem de Batı ile ittifak içinde hareket ettiğini göstermeli."</p> <p><strong>Cengiz Çandar</strong><br>Cengiz Çandar 'Türkiye Kaddafi'nin utanç müttefiki mi?' başlığıyla çıkan bugünkü yazısında "Daha önce altını çizerek övdüğümüz, Ortadoğu’daki gelişmelere ilişkin “moral önderlik” konumu da bir nebze sarsılmışa benziyor. Çünkü nereden baksanız, Libya’da kendi halkının kanını dökmekte sınır tanımamış, 42 yıllık bir rejime uluslararası meşruiyet altında 'dur' dendiği bir sırada, Türkiye fotoğrafta yok" ifadelerini kullanıyor.</p> <p><strong>İhsan Dağı</strong><br>Zaman Gazetesi Yazarı İhsan Dağı 'Kaddafi bizden biri mi?' başlıklı bugünkü yazısında şöyle diyor: "Eveleyip gevelemeye gerek yok; kendi halkını savaş uçakları ve tanklarıyla bombalayan bir lidere arka çıkmanın hiçbir meşru gerekçesi, diktatörün 'bizden'i olamaz. Sonuçta bir diktatörü azalmış bir dünya daha güzel bir dünyadır."</p> <p><strong>Ahmet Altan</strong><br>Ahmet Altan Libya'ya saldırının başladığı gün "Kaddafi zorbası bombalanıyor" başlığıyla çıkan Taraf'ın Genel Yayın Yönetmeni. Elbette o da operasyona destek verenler arasında. 20 Mart tarihli köşesinde Altan şu ifadeleri kullanıyor: "Yöneticilerin alabildiğine sömürdüğü, yönetilenlerin de alabildiğine acı çektiği o 'bağımsızlık' kandırmacası sona eriyor. Dünya eski dünya olsaydı, 'bağımsız' Libya’nın 'bağımsız' diktatörü kendi halkını canı istediği gibi kesebilir, kimse de karışamazdı. Ama artık öyle değil."</p> <p><strong>Yıldıray Oğur </strong><br>Taraf yazarı Yıldıray Oğur, operasyonu "demokrasi" adına destekleyenler arasında. Oğur bugünkü yazısında neden işgale destek vermek gerektiğini şöyle ifade ediyor: "İşgali açıkça reddeden BM kararına aldırmadan, 'vatandaşıdır döver de sever de' noktasına savrulur, operasyonda vurulan Kaddafi’nin tankları önünde sevinç gösterileri yapan Libyalıları, 'hain, işbirlikçi' ilan edecek bir garabetin içine sürükleniriz."</p> <p><strong>Melih Altınok </strong><br>Melih Altınok da Taraf yazarı olmasının hakkını teslim ediyor ve Libya'nın işgaline emperyalizme karşı çıkma adına itiraz edenleri öküz altında buzağı aramakla suçluyor: "Bu kollektif paranoyanın izlerini, Diktatör Kaddafi demokratikleşme, özgürlük ve şeffaflaşma gibi naif taleplerle sokağa çıkan halkına savaş ilan etmişken, katliamları anbean canlı olarak dünyaya ulaşırken, uluslararası toplumun müdahalesinin altında buzağı arayanlarda da görüyoruz."</p> <p>(soL -Haber Merkezi)</p></div></div></div> | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 9:39 am | |
| Bakalım, İslamcı görünen yavşaklar ne yazacak?
Özellikle, dün RTE'nin, "Ne NATO'su, Libya'da NATO'nun ne işi var diye kükreyen, bu gün ise: "Libya halkının kendi geleceğini belirlemesi bizim en büyük arzumuzdur. Şu anda NATO'nun devreye girmesi söz konusudur. NATO devreye girecekse bizim bazı şartlarımız var. Biz, NATO Libya'nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir... Yeraltı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil..." diyerek ihanette, işbirlikçilikte destanlar yazan mürted için ne diyecekler?
Aslında, o mürted için söyleyecekleri her söz, kerndileri için söyledikleri olacak.
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 9:41 am | |
| Savaş başladı, gazeteciliğe paydos! 21.03.2011 - 16:42 Yazdır Arkadaşına gönder Cumartesi gününden bu yana Libya yabancı güçler tarafından bombalanıyor. Vatan gazetesi ise görselinde "Dünya endişe içinde-Kaddafi'nin en büyük kozu" yazan bir manşet yayınladı. İddiaların ise kaynağı belirsiz.
Libya'nın emperyalist koalisyon güçleri tarafından bombalanmasını "Kaddafi diktatörünün zulmüne karşı halkın kurtarılması" olarak göstermek için tüm dünyada önemli bir medya manipülasyonu yaşanıyor. Vatan gazetesinin internet sitesinde yer alan bir haber ise ABD sitelerinde bile yer verilmeyen türden.
Vatan gazetesinin internet sitesinde sabah saatlerinden bu yana yer alan "'Terör saldırısı olursa' korkusu" başlıklı haberin spotunda, "Kaddafi’nin kimyasal silah kullanmasından ve tüm dünyada sivil hedeflere yönelik terör eylemlerine girişmesinden endişe ediliyor..." cümlesi bulunuyor. Ancak bu endişeyi ve iddiayı dile getiren kişinin kim olduğu haberde belirtilmiyor. "Endişe ediyor" deniyor, o kadar.
soL ekibi olarak taradığımız uluslararası ajanslarda rastlamadığımız "IRA ve ETA’nın yanısıra aşırı dinci terör örgütlerine destek verdiği bilinen, geçmişte bir ABD yolcu uçağına sabotaj düzenleten Kaddafi’nin kaos yaratmak için son çare olarak Batı kentlerinde terör dalgası estirebileceği belirtiliyor" iddiası için de Vatan gazetesi bir kaynak belirtmiş durumda değil.
"Askeri gücü batı orduları karşısında çok yetersiz kalan Kaddafi’nin dünyada kaos yaratmak için son çare olarak bu tür bir terör eylemine başvurmasından endişe ediliyor. Kaddafi’nin daha önce IRA ve ETA‘nın yanısıra Filistinli terör örgütlerine destek verdiği ortaya çıkmıştı" cümlesinde ise "Filistinli terör örgütleri"nden hangi örgütün kastedildiği belirtilmiyor.
Gazetenin okurları tepkili Haberin altında bulunan okur yorumları ise haberin tepki çektiğini gösteriyor. Bir yorumda gazetenin bu haberle suça alet olduğu eleştirisi dile getirildi. Yorumlardan birkaç örnek şöyle:
"adamlar gözümüzün içine baka baka BOP' u nakış gibi işliyorlar!
"aynı şeyleri ırakta afganistanda duymadık mı bu gazete dahi buna alet oluyor bılerek veya bilmeyerek ama insanlar artık bunu yemiyor"
(soL)
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 9:43 am | |
| [b][color:ce7b=red]Ayaklar dolanıyor/[/color][/b][color:ce7b=red] [b]Can Ataklı[/b][/color] [url=http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=47756][color:ce7b=#FF9D72][img(358,319)] http://64.4.56.119/att/GetInline.aspx?messageid=8a418085-5506-11e0-8b22-00237de3f14e&attindex=0&cp=-1&attdepth=0&imgsrc=cid%3aimage001.jpg%4001CBE922.736CEF70&hm__login=buyukasya&hm__domain=hotmail.com&ip=10.25.156.8&d=d5685&mf=0&hm__ts=Wed%2c%2023%20Mar%202011%2009%3a41%3a23%20GMT&st=buyukasya&hm__ha=01_74a5080e3eb8ce903f79355eddc6ef45966048753b428cabf7e7763d3c2720d1&oneredir=1[/img][/color][/url][img(590,320)]http://64.4.56.119/att/GetInline.aspx?messageid=8a418085-5506-11e0-8b22-00237de3f14e&attindex=1&cp=-1&attdepth=1&imgsrc=cid%3aimage002.jpg%4001CBE922.736CEF70&hm__login=buyukasya&hm__domain=hotmail.com&ip=10.25.156.8&d=d5685&mf=0&hm__ts=Wed%2c%2023%20Mar%202011%2009%3a41%3a23%20GMT&st=buyukasya&hm__ha=01_d489b852f53396a79a191ae51e8574a2d6f6998b76398eb4593704e1239dbd58&oneredir=1[/img] İktidar 8 yıllık döneminde ilk kez bu kadar sıkıntılı günler yaşıyor. Libya olayı AKP’nin kimyasını bozdu. Belli ki hiç beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kaldılar ve şimdi işin içinden nasıl çıkacaklarını bilemiyorlar. Bu saptamayı yapan sadece ben ya da muhalifler değil, bu defa yandaş kalemlerin de zihni karıştığı için karman çorman yazılar yazıyorlar, ekranlarda çelişkili ifadeler kullanıyorlar. [b][i][color:ce7b=red]Adeta “dünyaya nizam veren” başbakan edasıyla özellikle iç politikada çok prim yapan Başbakan Erdoğan Libya olayında gerçeği görünce galiba ne diyeceğini de şaşırdı. Üç hafta önce “Bu ne saçmalık, NATO’nun Libya’da ne işi var?” diye soran Erdoğan şimdi NATO’nun duruma müdahale etmesini istiyor. Oysa çıplak gerçek şudur; Başta ABD olmak üzere, ileri gelen NATO üyesi ülkeler, BM’den kendi kendilerine bir karar çıkartarak Libya’ya askeri müdahale yaptılar. Artık ne kimseyi dinlemek ne de ikna etmek gibi bir düşünceleri var. Türkiye’nin sözde çabası yalnızca iç politikaya yöneliktir. [/color][/i][/b] Nitekim Başbakan Erdoğan merakla beklenen açıklamalarında önemli bir şey söyleyemedi. Herhalde Libya’da sivillerin ölmemesini istemek, bölgede “güçlü ağabey” olmaya soyunduğunu söyleyen bir ülke için çok da iç açıcı bir müdahale sayılmaz. [b][i]Bana göre Erdoğan, ayaklarının dolanmakta olduğunun sinyalini pazartesi gecesi verdi. Suudi Arabistan’dan döndükten sonra “acil zirve” toplantısı yaptı. Beklenti bir açıklama için medyanın karşısına çıkmasıydı. Ancak araya “Obama ile telefon konuşması” girdi. Gece yarısı Başbakan’ın Obama ile görüştüğü bilgisi verildi. Ama açıklama gelmedi.[/i][/b] Başbakan açıklamayı bir gün sonraya, grup toplantısına bırakmıştı çünkü. Grup toplantısını bekledik, çok ciddi bir açıklama gelmedi. Bu durumda muhalefetin “Obama ile konuşmadan tavır belirleyemedi, Obama ile konuştuktan sonra da çok yumuşaktı” şeklindeki eleştirileri göğüslemek durumunda kalacaktır. Burada temel etken, bölgemizde yaşanan olayları, seçime giden Türkiye’de iç politika malzemesi yapmaya çalışılmasıdır. AKP dış politikayı iç politika malzemesi yapmaya çok alıştı. Çünkü, dünya devleri, kendilerine bir sıkıntı yaratmadıkça, bir ülkenin kendi kendine havaya girmesine hiç ses çıkarmazlar. Başbakan’ın İsrail’e “ayar” vermesi, Mübarek’e “halkının sesini dile” demesi, AB’yi azarlaması, Başkan Obama’ya “akıl” vermesi bu ülkeleri rahatsız etmez. Rahatsız etmez ama, bu tavırlar Erdoğan’ın iç politikadaki itibarını artırır. Ancak Libya farklı. ABD ve Batı’nın bu ülkede ciddi çıkarları var ve görüldüğü gibi ne hak ne hukuk tanıyarak topyekün saldırıya geçmekten hiç çekinmediler. Bu aşamada Türkiye’nin Libya’ya asla silah doğrultmayacağını açıklaması hiçbir şey ifade etmez. Sonuçta Türkiye de, güya Birleşmiş Milletler kararına uyarak Libya’daki saldırıya ortak durumda. Libya Libyalılarındır, bombalama işgale dönüşmesin, Libya halkı geleceğini belirlesin gibi “tavır koymalar” Batı’da hoş bir yankı yapar sadece, o kadar. [b][color:ce7b=red][font:ce7b='Calibri']Obama’ya sormadan konuşamamak!/Sabahattin Önkibar[/font][/color][/b] Önceki akşam! Devletin zirvesi Libya konusunu görüşmek için Başbakanlık konutunda toplanıyor. Genelkurmay Başkanı, ilgili bakanlar ve MİT Müsteşarı ellerinde dosyalar orada! Toplantı bitiyor! Aaaa o da ne? Açıklama yok! İyi de, değil Türk halkının, bütün dünya kamuoyunun açıklama beklediği bir zamanda bu suskunluk niçin? Çok geçmiyor sebep anlaşılıyor. Başbakanlıktan bir duyuru: - “Libya ile alakalı olarak yapılan toplantının açıklaması Başbakan Erdoğan’ın Başkan Obama ile yapacağı telefon görüşmesinden sonra yapılacak!” Vallahi pes! Türkiye Amerikan mandası mıdır? ABD Başkanına sormadan görüş açıklayamıyor mu? Üstelik bu durum ilk de değil! Hatırlayın yakın geçmişte de benzer şeyler olmuştu! Türkiye Irak sınırını geçip kendine saldıran PKK eşkıyasını izlemek ve ona operasyon yapmak için aylarca Bush’un telefonunu beklemişti. Söyler misiniz bu tabloyu nasıl okumalıyız? Bölge lideri bir ülke olarak mı? Büyük devlet olarak mı? Yoksa yoksa kendi başına karar alamayan ve ABD başkanından telefon bekleyen manda devlet olarak mı? Önemli not: Kaddafi gibi bir piskopat diktatörden insan hakları ödülünü almak Tayyip Erdoğan’ı hâlâ mutlu ediyor mu? | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 10:00 am | |
| Savaş yalanları yine başladı 23.03.2011 - 07:30 Emperyalist ülkeler Libya’ya saldırmaya devam ederken, medyada savaşa dair yalan haberler boy göstermeye başladı.
Libya’ya saldırılar sürerken dünya medyası savaş ile ilgili bilgileri çarpıtmaya başladı. Irak savaşı öncesinde ve sırasında da yalan haberler yapan Amerikan Fox News haber ajansının Libya’da yaptığı yalan haber, bu kez haberin hedefi olan CNN International tarafından açığa çıkarıldı.
Fox News haberinde Muammer Kaddafi’yi hedef alan bir hava saldırısı gerçekleştirildiğini ancak Kaddafi’nin yakınında uluslararası basın kuruluşlarının muhabirleri olduğu bilgisinden dolayı bu saldırının erken bitirildiğini duyurmuştu.
Fox News’in “İngiliz kaynaklarına” dayandığını iddia ettiği habere göre, Libya Enformasyon Bakanlığı yetkilileri CNN, Reuters ve diğer bazı haber ajanslarına bağlı muhabirleri bombalanan yerleri göstermek yalanıyla kandırıp canlı kalkan olarak kullandı. Fox News, “İngiliz kaynaklardan” aldığı bu haberi dramatikleştirmeyi de ihmal etmeyip, “koalisyon güçlerinin komutanları, muhabirlerin canlı kalkan olarak kullanıldıklarını duyduklarında şaşırarak dehşete düştüler ve karar birliği ile operasyonu ertelediler” diyerek, Libya’da sivil halka yüzlerce bomba atan komutanların insan hayatına önem verdiklerini iddia etti.
CNN Fox News’in yalanını açığa çıkardı CNN muhabiri Nic Robertson, CNN’de bağlandığı canlı yayında Fox’un haberinin asılsız olduğunu belirtti. CNN’de Wolf Blitzer’ın haber bültenine katılan Robertson, Blitzer’in kendisine “Fox News, Kaddafi’nin sizi canlı kalkan olarak kullandığını söyledi. Bu konuda ne diyeceksin?” şeklinde ki sorusu üzerine Fox News’u çok ağır bir dille eleştirdi.
Sözlerine “Bu suçlama rezalet ve kesinlikle iki yüzlüdür” şeklinde başlayan Robertson, “Libya’ya gelirken yalanları ülkeyi yönetenleri söylemesini beklersiniz, sizinle gelen diğer gazetecilerin değil” dedi. Libya Enformasyon Bakanlığı’nın gerçekten bombalanan yerleri göstermek için bir tur düzenlediğini ancak bunun zorlama ile olmadığını söyleyen Robertson, “Fox News’in muhabiri otobüse binmedi bile. Hatta gönderdikleri kameraman bile otobüse binmedi. Kamera kullanmayı bilmeyen ve muhabirlik bilgisi olmayan bir çalışanlarına kamerayı verdiler ve Enformasyon Bakanlığı propaganda yapacak biz bunu kabul etmiyoruz diyerek reddettiler” dedi.
Bakanlık yetkilileri tarafından hiçbir zor kullanma ve zorlama belirtileri görmediklerini belirten Robertson, “İstediğimiz an otobüsten inebilirdik, otobüsü geldiğimiz otele geri döndürebilirdik ya da oradan ayrılabilirdik. Sadece bombalanan yerlere gittik ve 15 – 20 dakika içinde işimiz bittikten sonra bizi geri götürmelerini istedik” dedi.
Konuşması sırasında sinirli gözükebileceğini çünkü sinirli olduğunu söyleyen Robertson, Fox News’in bu haberin yapılmasını sağlayan muhabirine de ateş püskürdü. Steve Harrigan isimli Fox News muhabirini senelerdir tanıdığını söyleyen Robertson, “Sabahları kahvaltıda Harrigan’ı kesin görürsünüz, ama sahaya ya da alana çıkılacağı zaman kesinlikle sizinle gelmez. Fox News ekibinin çoğunluğu bu şekilde çalışır” dedi.
(soL – Dış Haberler)
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 10:04 am | |
| [b]İngiliz komandoların Libya’da ne işi var?[/b] 23.03.2011 - 09:51 [url=http://akincilar.web-rpg.org//print/dunyadan/ingiliz-komandolarin-libya-da-ne-isi-var-haberi-40608] [/url][url=http://akincilar.web-rpg.org//printmail/dunyadan/ingiliz-komandolarin-libya-da-ne-isi-var-haberi-40608][/url] [img(220,128)] http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/3highres_00000402647531.jpg[/img] [b]Geçtiğimiz haftalarda yakayı ele verince Libya’ya gizlice giren bir İngiliz komando ekibinden dünya haberdar olmuştu ama, şimdi bunlardan onlarcası olduğu açığa çıktı. BM kararına göre komandoların buradaki varlığı yasadışı. Üç hafta önceki bir olay ise, akla düşündürücü bir soruyu getiriyor.[/b] İngiliz The Daily Mail gazetesi, onlarca İngiliz özel timinin Libya topraklarında “isyancılara destek verdiğini” yazdı. Gazetenin bu haberi, İngiliz ordusu tarafından da reddedilmedi. Resmi açıklamaya göre bu İngiliz komandoları “Libya’ya yapılan hava saldırılarının hedeflerine belirlemeye yardım ediyor, keşif yapıyor, Libya silah depolarının yerlerini tespit ediyor ve olası uçak düşme durumlarında pilotları kurtarmak üzere hazır bekliyor.” İngiliz askerlerinin Libya topraklarında bulunması, geçen haftasonu çıkan Birleşmiş Milletler kararına aykırı. Karar, uçuşa kapalı bölgenin ötesinde askeri yaptırım öngörmüyordu. İngiltere Başbakanı David Cameron geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmada Libya’ya bir kara harekâtının söz konusu olmadığını söylemişti. Fakat topyekûn bir kara harekatı olasılığı şimdiden tartışılmaya başlandı. Yaklaşık 3 hafta önce Libya’ya gönderildiği anlaşılan komando timleriyle İngiltere, kara operasyonlarını halihazırda başlatmış görünüyor. [b]Kokusu çıkmıştı[/b] Aslında İngiltere’nin Libya’ya komando timleri gönderdiği, 4 Mart gecesi helikopterle Libya kırsalına indiklerinde köylüler tarafından yakalanıp gözaltına alınan altı SAS komandosu ve iki İngiliz casusun, tüm yaşananlarıyla İngiltere hükümeti açısından feci bir utanç kaynağına dönüşen öyküsü duyulunda öğrenilmişti. (İlgili haber: [url=http://haber.sol.org.tr/dunyadan/bir-cuval-inciri-berbat-eden-ingiliz-casuslarin-dusundurucu-oykusu-haberi-40047]Bir çuval inciri berbat eden İngiliz casusların düşündürücü öyküsü[/url]) Timlerden biri yakalanmış, ama şimdi bu timlerden Libya’ya çok sayıda gönderildiği anlaşılıyor. Parçalar birleştirilince ise, timlerin amacına dair yapılan resmi açıklama kuşkulu hale geliyor. 4 Mart’ta yakalanan İngiliz timinin üzerinde sofistike casusluk aygıtları, keşif aygıtları, haritalar, patlayıcılar, iletişim cihazları, çok sayıda pasaport ve silahlar yakalanmıştı. Bu teçhizat, timin sadece keşif ve lojistik destek değil, sabotaj ve silahlı saldırılar için de hazırlıklı olduğunu gösteriyor. [b]Libya müdahalesi ne zaman planlandı?[/b] Bir başka ayrıntı ise, daha büyük bir kuşkuyu ortaya çıkarıyor. Ekipteki iki İngiliz ajanından biri helikopterle gelmemiş, benzeri operasyonlar için kırsaldaki bir ziraat şirketinde beş ay önce çalışmaya başlamıştı. “Tom” kod adlı ajan gece helikopteri karşılamaya gitmiş, sonra da inenleri evine getirmişti. Bir İngiliz casusunun Bingazi’nin 30 kilometre güneyinde bir çiftlikte işe girmiş olması, beş ay önce amacın olası helikopter indirmelerine yardım etmek olduğunu düşündürüyor. Bu düşünce ise, ister istemez “Libya’ya bir müdahale beş aydır gündemde miydi?” sorusunu akla getiriyor. (soL - Dış Haberler) | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 11:08 am | |
| İlkel Sömürgeciliğe Geri Dönüş, Bağımlıları Korkutuyor 23.03.2011 - 07:24 Yazdır Arkadaşına gönder Kapitalizmin krizinin –hem de artan bir ivmeyle- büyümesi, sermayenin, emperyalizmin 'terbiyeli' adı da olan 'küreselleşme'yi –bu sürecin iletişim teknolojilerindeki gelişimlerinin olumlu katkılarını unutmayarak, olanlar sadece kötüden ibaret değildir, iyiyi de içerir- hızla bir yana bırakıp sömürgeciliğe, hem de bu yayılma yönteminin en ilkel biçimine geri dönmesine yol açıyor. Libya'ya yapılan sömürgeci saldırı, emperyalizmi hoş gösterebilmek için 'küreselleşme' olarak anmaya büyük özen gösteren kimilerini bile sarsmış durumda. Daha çok sarsılacaklar, gambot (gunboat) diplomasisini nasıl haklı çıkaracaklarını çaresizce düşünecekler. İlkel sömürgeciliğe geri dönüş, sadece bağımlılığı hoş göstermeye çalışanları değil, bağımlıların kendisini de korkutuyor, ürkütüyor: "Ya bize de aynısını yaparlarsa?" Öyle ya, ellerini bağlayan mı var emperyalistlerin, istediklerini yaparlar! Bu yaklaşım, insan onurunun 'ihmal' edilmesini yaşam biçimi haline getirenler için bir sorun, onurlarıyla yaşamayı, onurlu düşünmeyi karakterleri haline getirmiş olanlar içinse, böyle bir sıkıntı söz konusu değil.
"Ya bize de aynısını yaparlarsa?" diye korkanlar, aslında bu korkularında hiç de haksız değiller, kabul edelim. Bakıyorlar, emperyalizm, kendisine en sağlam yalakalığı yapanları bile yerlerinden etmekte sakınca görmüyor, görmez, çünkü onun kendi çıkarları var, bu çıkarları hızla sağlayabilmek zorunda, aksi halde, enerji darboğazıyla karşı karşıya kalırsa örneğin, kendi metropolünde sıkıntılar –hiç de Kuzey Afrika'yı aratmayacak isyanlar gibisinden- ortaya çıkabilir, kriz, en çarpıcı yanıyla tırmanabilir. Oysa Batı, 'Merkez' ülkeler, kapitalizmin krizini 'Çevre'ye ihraç ederek ayakta kalmayı umuyorlar: sömürü 'Çevre'de artacak, baskı 'Çevre'ye yapılacak, 'Çevre'de kendilerine gerekli neler varsa enerji, hammadde vesaire, acilen 'alınacak', savaş gerekirse, ki kesinlikle gerekiyor, öncelikle 'Çevre' savaş alanı olacak, düşünceleri bu. 'Çevre'ye ilişkin görüşleri buysa ve kendilerine göre hızlı davranmaları gerekiyorsa, ihtiyaçlarına en hızlı tepki vereni –bağımlılığının gereğini, daha emperyalistler düşünmeden, talep etmeden en sorunsuz biçimde yerine getireni- tercih edecekler, durum bu. 'Bizim oğlan', yani 'Oğlumuz', yani Afrika'nın çocuğu, eğer çıktığı Kıta'dan sağlayacağı bir çıkar varsa, hiç acımayacak, 'demokrasi', 'insan hakları' gibi kavramlarla kendini yormayacak ve gereğini, hem de 'bu arada sivil kayıplar da olacak' gibi bir açıklamayı yeterli görerek, yapacak, yapıyor.
Bağımlılar'da bir telaş. Politika üretecekler, öyle ya, adamlar soruyorlar ne yapacaksınız diye türlü kanallardan, yetinmiyorlar, doğrudan, akustik olarak da kanıt arıyorlar. Bağımlılar'ın, bir 'şey' akıllarına gelmiyor.
O bir 'şey'; onurla karşı koymak, akla gelmiyor. "Ya bize de aynısını yaparlarsa?" Zaten yapmışlar da sen gelmişsin, en iyi kendileri biliyor bağımlı olunarak nasıl iktidara gelindiğini, biz yapmazsak bizi değiştirirler, 'It's a dirty job, but somebody must do it', yani ben! Lütfen çöpe dökmeyin, devam edeyim!
Ne güzel günlerdi, solcuların tüm sloganlarını kullanıp gericiliğine makyaj yapabiliyordu, o iğrenç çirkinliğini gizlediğini sanabiliyordu, hepsi geride kaldı, boyalar döküldü.
Onur; boya, makyaj gerektirmez. Güzeldir o, dokunduğunu güzelleştirir: yaşamını belirler, geleceğini gösterir. Haksızların, onursuzların, asalakların, bağımlıların sesi yükseldikçe çirkinleşir, çirkinleşir, sonra çıkmaz olur. Onurluların ise sesi hiçbir zaman şirretleşmez, haklılığın gücüyle gelişir, güzelleşir, bir gün gelir, ağızlarda türkü olur, umut söyler. Sömürülenler, ezilenler, hakları yenenler, adaletsizliklerle her gün boğuşanlar; özgürlüğün, eşitliğin umudunu taşıyanlar bir gün, bugün olmazsa yarın, kendi seslerini bulurlar.
Önemli olan, o sesi, onurun sesini, hiç susturmamak, dalgalı, fırtınalı denizlerde, rüzgarın kasırganın sağır edici uğultusunda bile dişlerin arasından mırıldanabilmek, halen yapılmakta olduğu gibi.
Selim Yalçıner
SOL | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 11:12 am | |
| [b]Kendilerine el uzatan Libyalılar'a ateş açmışlar[/b] 23.03.2011 - 08:57 [img(220,124)] http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/kaza1.jpg[/img] [b]Dün düşen ABD uçağının iki pilotunun kurtarılmasında Libyalı sivillerin yardımı olduğu söylenmişti. Oysa gerçek tam tersiymiş: ABD askerleri, iki pilotu kurtarmaya giden Libyalı sivillerin üzerine ateş açarak 6 Libyalı’yı yaralamışlar![/b] Olayı İngiliz Channel4 televizyonunun dış haberler editörü Lindsey Hilsum açığa çıkardı. Hilsum bölgeye giderek köylülerle görüştü. Köylüler ilk olarak geceyarısı saatlerinde köyün üzerinde dönen uçağı gördüler. Ardından uçağın düşmekte olduğunu fark ettiler. Amerikan F15 Strike Eagle tipi uçak yere çarparak infilak etti. Muhammed Breyk, bu sırada hiç silah sesi duymadı. Uçak, isyancıların bölgesine düşmüştü. Meraklı köylüler hemen uçağın yanına gittiler ve bunun bir Amerikan uçağı, yani “onların tarafında” savaşan bir uçak olduğunu gördüler. Duruma ordudan isyancıların safına geçmiş bir grup eski subay el koydu. Albay Ömer Seyit, “Uçak düşünce bölgeye gittik. Pilotları aradık ve fırlatma koltuğu ve paraşütleri gördük” dedi. Bir süre sonra ilk pilot bulundu. Köylüler pilotu Bingazi’deki askeri yetkililere, onlar da Amerikalılar’a teslim ettiler. Trajedi, burada başladı. Uçağın düştüğünü ve pilotların birinin bölgede kayıp olduğunu fark eden Amerikalılar, Osprey tipi bir uçağı hemen bölgeye sevk ettiler. Uçak, tipiki bir ABD ordusu tavrıyla buranın bir “düşman bölgesi”, görünen tüm sivillerin de “düşman” olduğunu düşünerek yaylım ateşi açtı. Saldırıda en az 6 köylü yaralandı. Bu uçak geldiği sırada, köylüler “Hoşgeldiniz, Libya’ya hoşgeldiniz” diye bağırmaktaydı. Ancak yaylım ateşi o kadar yaygındı ki, herkes kısa sürede kaçışmaya başladı. Hilsum yaralıları görmek için hastaneye gitti.Vücudunda çok sayıda mermi ve şarapnel parçası bulunan 43 yaşındaki Hamed Abdül Ati, Amerikalılar’ın niye saldırgan olduğunu anlamamıştı: “Biz düşürülen her kim ise bulup teslim etmeyi düşünüyorduk. Ama bir başka uçak ben ve oğlum Hamdi’ye ateş açtı.” Hamdi’nin yaraları çok daha kötüydü. 20 yaşındaki genç, bir bacağı kesilmek üzere ameliyata alınmıştı. Baba Hamed, “Tüm doğu bölgesi devrim safında, bunu herkes biliyor. Niye yaşandı bu? Arabam yok oldu, evim zarar gördü. Sadece ikinci pilotu da alacaktık ve güvenilir, istediği bir yere götürecektik. İlkine kutlama bile yapmıştık” dedi. [b]ABD ordusu iddiayı reddetti[/b] ABD ordusu ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ABD ordusunun sivillere ateş açtığını “yüzde yüz” reddetti. (soL - Dış Haberler) | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 11:12 am | |
| [b]Libya'da NATO işgaline doğru[/b] 23.03.2011 - 00:36 [img(220,142)] http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/nato_9.jpg[/img] [b]Emperyalistlerin Libya'ya başlattığı hava saldırıları yoğunlaşarak sürüyor. NATO'nun saldırıya ortak edilmesi konuşulurken, Türkiye'nin Libya'da ABD'nin "koruyucu gücü-hamisi" olduğu da resmen açıklandı. [/b] Libya'ya Cumartesi akşamı başlatılan hava operasyonu her geçen gün daha fazla ülkenin katılımıyla sürüyor. Operasyonun hem kapsamı hem de etkisi giderek artarken, Libya'da siviller de hedef haline getiriliyor. Müdahale, bir NATO misyonu haline getiriliyor ve açık bir işgal operasyonuna doğru gidiyor. Gece boyunca Libya'ya 20 Tomahawk füzesinin atıldığı açıklanırken, ABD Afrika Komutanlığı füzelerin ABD ve İngiltere gemileri ile denizaltılarından ateşlendiğini ifade etti. Libya hükümeti dün hava saldırıları nedeniyle 64 sivilin öldüğünü açıklamıştı. Daily Telegraph ise düşen ABD uçağı pilotunu kurtarmak için düzenlenen operasyon sırasında helikopter ateşi sonucu 5 sivilin öldüğünü yazdı. Ancak ABD askeri yetkilileri, pilotun kurtarılması sırasında sivillerin öldüğü şeklindeki haberleri yalanladı. Kurtarma operasyonu sırasında 6 sivilin yaralandığı belirtildi. [b]NATO merkezi role[/b] BM kararından sonra başlayan emperyalist müdahalenin bundan sonraki bölümünde NATO'nun merkezi bir rol üstlenmesi konusunda ABD, İngiltere ve Fransa'nın mutabakata vardığı açıklandı. Buna göre NATO üyesi ülkeler, Libya'ya silah ambargosunu uygulamak için bir NATO operasyonu başlatılmasına karar verdiler. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, yaptığı açıklamada, NATO üyesi 28 ülkenin BM Güvenlik Konseyi'nin "Libyalı sivillere yönelik şiddetin durdurulması yönündeki kararı" kapsamındaki sorumluluklarına bağlı olduklarını vurgulayarak, operasyona katılan ülkelerin artacağının sinyalini verdi. Libya'ya silah ambargosunun uygulanması için ise NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı James Stavridis komutasındaki NATO savaş gemileri ve uçaklarının Orta Akdeniz'de gemileri gözetleyip rapor edecekleri, silah ve kiralık asker taşıdığından şüphelenilen gemileri durduracakları açıklandı. Söz konusu operasyonun Akdeniz'de faaliyet gösteren gemi taşımacılığı şirketleri ve bölgesel örgütlerle işbirliği içerisinde yürütüleceği belirtildi. Rasmussen ayrıca, NATO'nun Libya'da uçuşa yasak bölge uygulamasını icra etmek için planlarını hazırladığını ve ihtiyaç duyulduğunda uluslararası operasyona destek vereceğini söyledi. [b]Saldırılara katılan ülke sayısı hızla artıyor[/b] Bugün düzenlenen hava saldırılarında kullanılan üç uçağın Kıbrıs'ın Larnaka Havalimanı'ndan havalandığı bildirildi. Katar'a ait iki Mirage 2000-5 ve bir C-17 askeri kargo uçağının Kıbrıs'tan havalanarak operasyona katıldığı açıklandı. İspanya Savunma Bakanı Carne Chacon ise Pazartesi yaptığı açıklamada, İspanyol iki F-18 jetinin Libya'daki operasyona katıldığını ve görevlerini tamamlayarak Sardunya Üssü'ne geri döndüklerini söyledi. Chacon, Tramontana adlı denizaltı ile savaş gemisi Mendez Nunez'in operasyon bölgesine doğru hareket ettiğini de sözlerine ekledi. Belçika ve İspanyol uçaklarının sortilerine, İtalya'daki üslerden kalkan İngiliz Typhoon ve Kanada jetlerinin de katıldığı açıklandı. Yunan kaynaklarına göre ise Fransa'ya ait uçak gemisi Charles de Gaulle Çarşamba günü Girit açıklarına gelmiş olacak. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin İtalyan uçaklarından ateş açılmayacağını söylemesine karşın, İtalyan pilotlar bazı ajanslara hava saldırısına yardım ettiklerini açıkladılar. Yunanistan ise Libya'ya düzenlenen operasyonda yer almayacaklarını açıkladı. Ancak Yunanistan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, NATO çerçevesinde gerçekleştirilmeyen operasyonda yer alınmayacağı vurgusu dikkat çekti. Bu vurgu, ilerleyen günlerde NATO'nun daha aktif rol oynayacağı Libya müdahalesinde Yunanistan'ın da daha aktif yer alacağını gösteriyor. Yunanistan halihazırda başta Girit Adası'nda olmak üzere topraklarında bulunan NATO üslerini Libya'ya hava saldırıları ve diğer lojistik faaliyetler için kullandırıyor. İsveç ordusu ise Pazartesi günü Jas Gripen tipi savaş uçaklarının 10 gün içerisinde Libya'ya gönderilmeye hazır hale getirileceğini açıkladı. [b]Türkiye ABD'nin Libya'daki hamisi![/b] Daha önce gündeme gelen Türkiye'nin ABD, İngiltere ve diğer emperyalist ülkelerin Libya'da "hami devleti" olacağı bilgisi, bugün ABD tarafından yapılan bir açıklamayla resmiyet kazandı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, günlük basın toplantısında Türkiye'nin ABD'nin "koruyucu güç/hami devleti" olmayı kabul ettiğini söyleyerek, Türkiye'nin Libya'ya emperyalist müdahaledeki rolünü ortaya koydu. Toner, bu rolü kabul ettiği için Türkiye'ye "çok müteşekkir" olduklarını belirtti. Türkiye'nin New York Times gazetecilerinin serbest bırakılması ve güvenli şekilde ülkeden ayrılmasındaki çabalarından dolayı da "son derece minnettar" olduklarını ifade eden Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, "koruyucu güç/hami devlet" rolü kapsamında Türkiye'nin Trablus Büyükelçiliği'nin, ülkedeki ABD vatandaşlarını temsilen "konsolosluk ofisi" olarak hareket etmeyi de içerecek şekilde Libya'da ABD'yi "temsil edeceği"ni açıkladı. (soL-Dış Haberler) | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 12:12 pm | |
| [color:2150=blue][size=24]Fransa Haçlı Seferine Önderlik Ediyor![/size][/color] [color:2150=#000000][font:2150=Verdana][font:2150=Verdana] [img(250px,200px)] http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/12992703.JPG[/img][color:2150=#303030]Libya lideri Muammer Kaddafi ve Rusya Başbakanı Vladimir Putin'den sonra Fransız İçişleri Bakanı da koalisyon güçlerinin Libya operasyonunu "Haçlı seferi" olarak adlandırdı. [/color] [font:2150=Verdana] 22 Mart 2011, 21:06 [img] http://anadoluhaberim.com/img/icon/kullanici.png[/img] Anadolu Haber [/font] [table:2150 id="table1" width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0" height="20"][tr][td:2150 style="font-size: 8pt; font-family: Verdana; vertical-align: top;"] [/td][/tr][/table]Fransız basının bildirdiğine göre, Fransa İçişleri Bakanı Claude Gueant, dün akşam katıldığı bir televizyon programında, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Libya'da bir "Haçlı Seferi"ne önderlik ettiğini söyledi. Programda, ilk hava taarruzunu Fransa'nın gerçekleştirdiği Şafak Yolculuğu Operasyonu'nda Sarkozy'nin doğru bir politika izlediğini savunan Gueant, "Cumhurbaşkanımızla ilgili yapılan eleştirilerle ilgili olarak şunu söylemek istiyorum. Şu an herkes, Sarkozy'nin orada olduğuna şükrediyor. Herkes televizyonlardan Kaddafi'nin yaptığı katliamı izlemeye hazırlanıyordu. [color:2150=blue]Tanrıya şükür ki Cumhurbaşkanımız, Haçlı Seferi'nin önderliğini yaparak [/color]önce BM'yi, ardından da Arap Birliği ve Afrika Birliği'ni harekete geçirdi" dedi. BM Güvenlik Konseyi'nin Libya ile ilgili kararı doğrultusunda bu ülkeye başlatılan çok uluslu askeri operasyonu "Haçlı Seferi" olarak tanımlayan ilk lider Muammer Kaddafi olmuştu. Rusya Başbakanı Putin de dün yaptığı açıklamada, Güvenlik Konseyi’nin söz konusu kararının "eksik ve hatalı" olduğunu ifade ederek, "Her şeye izin veren bu karar, Ortaçağ'daki Haçlı Seferi çağrılarını anımsatıyor" demişti. Putin'in bu sözleri, Rusya Cumhurbaşkanı Dimitri Medvedev'in tepkisine neden olmuştu. [/font][/font][/color] | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 3:42 pm | |
| Bahçeli: AKP'nin Libya'daki tutum ibretlik
23 Mart 2011
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Libya'ya müdahaleyle ilgili, ''Başbakan Erdoğan ve hükümetinin bu gelişmeler karşısında sergilediği kararsız ve çelişkili tutum her bakımdan ibret ve esef vericidir.' dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Libya'ya müdahaleyle ilgili, ''Başbakan Erdoğan ve hükümetinin bu gelişmeler karşısında sergilediği kararsız ve çelişkili tutum her bakımdan ibret ve esef vericidir. Hiçbir fikri hazırlığı ve stratejisi olmayan hükümet gelişmeler karşısında tavrını belirleyememekte, sürekli yalpalamakta, pusulasız bir şekilde savrulmakta ve sürüklenmektedir. Nerede durduğu, ne düşündüğü ve neyi savunduğu anlaşılamamaktadır'' dedi.
Bahçeli, ''Libya'ya düzenlenen askeri müdahale'' konusunda yaptığı yazılı açıklamada, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da başlayan halk hareketlerinin her ülkenin iç şartlarının ve dinamiklerinin yönlendireceği değişim ve dönüşüm süreçleriyle ve kan dökülmeden sonuçlanmasının uluslararası barış, güvenlik ve istikrar için hayati önem arz ettiğini belirtti. Başta ABD olmak üzere bazı Batılı ülkelerin bu bölgede oluşacak yeni siyasi yapılarda etkili olmak için yaptıkları müdahalelerin endişe verici olduğunu ifade eden Bahçeli, bugün bölgede harekete geçen iç dinamikler ve dış müdahalelerin Büyük Ortadoğu Projesinin yeni bir aşamasına geçildiği ve bölgenin siyasi mimarisinin Batılı ülkelerin çıkarlarına uygun olarak tanzim edilmesine çalışıldığı izlenimini güçlendirdiğine dikkati çekti.
Bahçeli, şöyle devam etti:
''Başbakan Erdoğan ve hükümetinin bu gelişmeler karşısında sergilediği kararsız ve çelişkili tutum her bakımdan ibret ve esef vericidir. Hiçbir fikri hazırlığı ve stratejisi olmayan hükümet gelişmeler karşısında tavrını belirleyememekte, sürekli yalpalamakta, pusulasız bir şekilde savrulmakta ve sürüklenmektedir. Nerede durduğu, ne düşündüğü ve neyi savunduğu anlaşılamamaktadır.
İlk önce 'NATO'nun Libya'da ne işi var' diyen Başbakan, NATO'daki süreçlerde devre dışı kalınca, bu kez askeri harekatın NATO şemsiyesi altına alınması için sözde ön şartlarla ortaya çıkmış ve Türk kamuoyundaki imajını kurtarmak için NATO ile sanal müzakereler başlatmıştır.
Bunun arkasında da ABD Başkanı Obama ile 21 Martta yaptığı görüşmede Libya'ya müdahalenin NATO komuta-kontrol imkanları kullanılarak NATO içine alınmasına onay vermiştir.
Birleşmiş Milletler ve NATO şemsiyeleri arasında gidip gelen, harekatın uluslararası meşruiyet konularında tutumunu ve tavrını bir türlü belirleyemeyen ve Türkiye'nin bu harekatın neresinde durduğuna açıklık kazandıramayan Başbakan, çelişkili beyanlarla sürekli patinaj yapmıştır. Bunun sonucu Türkiye'nin uluslararası itibarı da yara almıştır. Bu gerçekler, AKP'nin Türkiye'yi 'gündem belirleyen, düzen kuran ve sözü dinlenen itibarlı bir ülke haline getirdikleri' söylemlerinin kuyruklu bir yalan olduğunu bir kez daha göstermiştir.''
''(LİBYA'YA MÜDAHALE) BİR ÜLKEDEKİ İÇ GELİŞMELER KARŞISINDA, BUNUN KEYFİ VE SINIRSIZ ASKERİ MÜDAHALEYE VE İŞGALE GEREKÇE OLARAK KULLANILMASININ AHLAKİ, SİYASİ VE HUKUKİ MEŞRUİYET TEMELİNDE YOKSUN OLACAĞI ORTADADIR''
MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli, Libya'ya müdahaleyle ilişkin ''Bir ülkedeki iç gelişmeler karşısında, bunun keyfi ve sınırsız askeri müdahaleye ve işgale gerekçe olarak kullanılmasının, ahlaki, siyasi ve hukuki meşruiyet temelinde yoksun olacağı ortadadır'' dedi.
Bahçeli, Libya'ya müdahale konusunda yaptığı yazılı açıklamada, Libya'da yaşananların, dönüşüm sürecinin çok sancılı ve kanlı bir süreç olacağını gösterdiğini ifade etti. Libya krizinin, Türkiye için büyük bir endişe kaynağı olacak şekilde geliştiğini belirten Bahçeli, ABD ve Fransa'nın öncülüğünde başlatılan NATO ağırlıklı deniz ve hava harekatının amacının, hedefleri ve kapsamının uluslararası meşruiyetini tartışmalı hale getirdiğini kaydetti.
''Kaddafi diktatörlüğünün Libya halkına karşı askeri güç kullanmasının hiçbir şekilde kabul edilmez'' olduğunu vurgulayan Bahçeli, Libya'ya karşı başlatılan askeri harekatta, askeri hedeflerin dışında sivil yerleşim bölgelerinin de bombalanmasının ve sivil kayıplara yol açılmasının da kabul edilemez olduğuna işaret etti.
Libya'da uçuşa yasak bölge ihdası ve sivillerin korunması için alınacak tedbirlerin BM kararında belirlenen çerçevenin içinde kalmasının hayati önem taşıdığını belirten Bahçeli, Libya'da iç savaş riskinin önlenmesi ve bir an önce ateşkesin sağlaması için çaba harcanmasının elzem olduğunu ifade etti.
Bahçeli, Libya'nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması ve askeri müdahalenin ülkenin işgaliyle sonuçlanmamasının da uluslararası camianın ortak hedefi olması gerektiğinine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''Konunun Türkiye açısından arz ettiği diğer bir önem ve hassasiyet de Libya emsalinin ilerde başka ülkeler için de kullanılabilecek olması ihtimalidir. Bir ülkedeki iç gelişmeler karşısında, bunun keyfi ve sınırsız askeri müdahaleye ve işgale gerekçe olarak kullanılmasının, ahlaki, siyasi ve hukuki meşruiyet temelinde yoksun olacağı ortadadır. Türkiye'nin milli birliğini ve varlığını tehdit eden, kanlı terörden beslenen etnik bölücülerin ve dış destekçilerinin bu yönde oluşturulacak bir emsali bahane olarak kullanmak, bölücü emelleri için bundan yararlanmak isteyebileceklerinin hatırda tutulması kaçınılmazdır. AKP hükümetinin buna imkan verecek ve zemin hazırlayacak tutumlardan özenle kaçınması, Türk milletinin beklentisidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Libya'da sivillerin hedef alınmasından kaçınılmasını, ateşkesin biran önce sağlanmasını, iç barış ve istikrarın telafi edilemeyecek ölçüde bozulmasına zemin hazırlanmamasını, iç savaş riskinin önlenmesini, askeri harekatın işgalle sonuçlanmamasını ve demokrasiye geçişin iç dinamiklerle ve daha fazla kan dökülmeden gerçekleştirilmesini ümit ve temenni etmektedir. Türk milleti, dost ve kardeş Libya halkının her zaman yanında olacaktır.''
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 5:00 pm | |
| Libya'ya yapılan Haçlı Saldırısı Bursa'da protesto edildi
23 Mart 2011
Haçlıların Libya'ya yönelik saldırısı, Bursa'da iki ayrı grup tarafından protesto edildi.
İşçi Partisi'nin ardından Saadet Partisi üyeleri de saldırının bir Haçlı seferi olduğunu belirterek saldırının durdurulması için eylem yaptı.
İşçi Partisi Bursa İl Örgütü, ******çü Düşünce Derneği (ADD), Yeni Parti, Memleket Sevenler ve Cumhuriyet Kadınları Derneği üyeleriyle birlikte Libya'ya yönelik saldırıyı kınamak için Şehreküstü Meydanı'nda toplandı. Ellerinde, "Haçlı ordusu Libya'dan defol" yazıları bulunan eylemciler adına konuşan İşçi Partisi Bursa İl Başkanı Mehmet Alanbel, "Gerçek gün gibi ortadadır. Emperyalist katiller Libya'da 1 aydır sürmekte olan iç çatışmalarda ölen sayısı kadar Libyalıyı bir gecelik bombardımanla katletti.
Aynı yalanlarla Irak da işgal edilmişti. Burada 2 milyonun üzerinde Iraklı Müslüman katledildi. Aynı yalanlarla Afganistan'da da 1 milyon Müslüman öldürüldü. Haçlı emperyalizmi bin yıllık hedefine doğru yürürken şimdi de Libyalı Müslümanların kanını akıtıyor. Emperyalistlerin bu kadar iştahla Libya'ya saldırmalarının birinci sebebi, bu ülkenin zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarıdır" ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Osmangazi İlçe Başkanlığı üyeleri de Libya'ya Haçlı saldırısına tepki için Orhangazi Parkı'nda toplandı. Saldırının bir Haçlı seferi olduğunu kaydeden Saadet Partisi Osmangazi İlçe Başkan Vekili Sadri Topçu, "Ne Kaddafi'den ne de işgalcilerden yana olan bizler, barbar ve vahşi BM'yi ve uyuyan sözde Müslüman devletleri protesto ediyoruz" diye konuştu.
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 8:54 pm | |
| ERDOĞAN’IN ABD’YE ÇIPALI FELSEFESİ
İngilizce konuşmak için kursa gitmek şart değil? Tıklayın!
21.03.2011 16:32
Karakter boyutu :
--------------------------------------------------------------------------------
Daha önce Batı’ya seslenen ve “NATO’nun Libya’da ne işi var” diye rest çeken Başbakan Erdoğan, alışılageldik bir şekilde yine çark etti. Erdoğan, NATO Libya konusunda devreye girecekse Türkiye’nin bazı şartları olduğunu belirtti: “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir. Yer altı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil. Libyalı kardeşlerimiz, güçlü, istikrarlı, huzurlu bir geleceği inşa etmek için her türlü imkâna sahipler. Libya halkına bu fırsat tanınmalı, operasyon işgale dönüşmeden, Libyalıların kendi kararlarını vermeleri için fırsat tesis edinmelidir”.
LİBYA AÇILIMI
Öncelikle Başbakan Erdoğan’ın oldukça felsefi olan bu “Libya Açılımı”nı üç adımda anlamaya ve kavramaya çalışalım:
1.. Görülmüştür ki, Erdoğan “NATO’nun Libya’da ne işi var” dediğinde, aslında rest çekmemiş, tersine gayet normal bir soru sormuş. Ve Erdoğan, bu sorusuna yanıtını da şimdi vermiştir ve demiştir ki, “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir”.
2.. Erdoğan’a göre NATO bir tespit ve tescil kurumuymuş. NATO Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tescil için oraya girmeliymiş. Ki anımsayınız, Başbakan Erdoğan, daha önce de NATO’yu Kuzey Irak’a davet etmişti. Demek o zaman da, NATO’yu, Kuzey Irak’ın Irak’a değil, Kürdistan’ın Kürtlere ait olduğunu tespit ve tescil etmesi için davet etmiş! Ki Erdoğan, 1 Mart 2003 öncesi de, yine NATO’yu, yani ABD ve İngiltere’yi, Türkiye’nin güneydoğusuna yerleştirmek için TBMM’de milletvekillerine baskı uygulamıştı. Acaba o zaman NATO (ABD-İngiltere) neyi tescil edecekti?
3.. Erdoğan’a göre NATO’nun operasyonu işgale dönüşmemeliymiş. İşte burası Libya Açılımı’nın en önemli noktasıdır. Bu noktayı en iyi anlayan Kemal Kılıçdaroğlu, Batı’nın Libya’ya müdahalesini ve AKP’nin tutumunu doğru bulduğunu söylemiş ve “yapılan operasyonun, kan dökülmeden gerçekleşmesini istiyoruz” demişti. Anlaşılıyor ki, kan dökmeyen ve işgale dönüşmeyen tipteki bir operasyon, olabiliyormuş(!)
ERDOĞAN’IN “U” DÖNÜŞLERİ
Şimdi gelin Erdoğan’ın, Libya’ya NATO müdahalesiyle ilgili bu iki açıklamasını, geçmişteki açıklamalarını anımsayarak, birlikte değerlendirelim:
Erdoğan Davos’ta “one minute” demiş ve Şimon Peres’in şaşkın bakışları arasında “bir daha da Davos’a gelmem” diyerek salonu terk etmişti. Erdoğan diğer salona geçtiğinde, “Ben one minute’i Peres’e değil, moderatöre dedim” demişti! “Bir daha da Davos’a gelmem” diyen Başbakan Erdoğan, iki yıl sonraki Davos’a katılmıştı!
Başbakan Erdoğan, Genel Sekreterliği gündeme gelen eski Danimarka Başbakanı Rasmussen’e “Danimarka’da Müslüman karşıtı karikatürlere engel olmadığı” için karşı çıkmıştı! Rasmussen, bir hafta sonra NATO Genel Sekreteri olduğunda, Başbakan Erdoğan “istediğimizi aldık” demişti!
NATO’nun Lizbon Zirvesi öncesinde, füze kalkanıyla ilgili şart koşan(!) Başbakan Erdoğan, “komuta bizde olacak” demişti. Erdoğan, zirveden sonra yaptığı ilk açıklamada, “komuta NATO’da olmalıdır” demişti!
Örnekleri artırmak mümkün…
EKSEN KAYMADI
Erdoğan’ın açıklamalarını doğru okuma kılavuzunun başına, mutlaka iktidarını Washington’a borçlu olduğu maddesini ve BOP Eşbaşkanı olduğu maddesini ekleyiniz.
Aksi takdirde “eksen kaydı” sanıp, Kılıçdaroğlu gibi gidip Erdoğan’ı Brüksel’e şikâyet edersiniz!
Mehmet Ali Güller
Odatv.com
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 9:00 pm | |
| [size=24]Fransa: İsteyen herkes Libya'yı vurabilir [/size]
23 Mart 2011
Libya'ya yönelik askeri müdahaleyi destekleyen Libya koalisyonunun, katılmak isteyen her ülkeye açık olacağı bildirildi. Fransa Cumhurbaşkanlığından bir kaynak, Libya'ya askeri müdahaleyi destekleyen koalisyonun, katılmak isteyen tüm ülkelere açık olacağını ve birkaç gün içinde kurulabileceğini söyledi. | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 9:04 pm | |
| Allah'a savaş açtı piç kuruları.
Ve madem öyle, işte o zaman işleri bitti demek.
Çok yakın, ama çok. Savaşın sımıscak, Türkiye'yi de içine alması çok yakın..
Düşmanlarımızdan, işbirlikçilerden, hainden, gammazdan, bütün pisliklerden arınmak, çok yakın... | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 9:49 pm | |
| Niçin saldırıyorlar? Rifat SERDAROĞLU 23 Mart 2011 Çarşamba Kendini dünyanın imparatoru olarak gören Amerika ve diğer emperyalist devletler, dünyanın neresinde petrol, yer altı zenginliği, stratejik madenler varsa çeşitli bahanelerle o ülkelere saldırıyorlar ve işgal ediyorlar. Saldırganlık, bu ülkelerin genlerinde var. Tarih boyunca “Öldürmeyi ”, “saldırganlığı” , “başkasının zenginliğini” zorbalıkla almayı utanmadan sürdürdüler. Kendi zenginliklerini, başkalarının sefaleti ve yok oluşu üzerine oturtan bu ülkeleri tek tek incelemek gerek. Bugün, “Dünyanın Jandarması” veya “Arsız Kovboyu” denilen Amerika’nın son durumunu inceleyelim; Son altı ay içinde, Amerikan basınında “Amerikan İmparatorluğu Çöküyor” başlıklı yazılar sıkça yer aldı. Harvard’ın ünlü ekonomistlerinden Naill Ferguson’un Los Angeles Times ve Forreign Affairs dergisinde yayınlanan makalelerinde; Amerikan İmparatorluğunun çöküşünün 2011- 2020 arasında, yumuşak, sessiz ve kesin olacağını söylüyor.. Antropolist(İnsan Bilimci) Jared Diamond ise Collapse (Çöküş) adlı kitabında; kültürel olarak Amerikan İmparatorluğu’nun çöküşe girdiğini ve önünde yok olmaktan başka bir çarenin kalmadığını yazıyor. Ünlü yazar ve araştırmacı Kirkpatric Sale; Amerika’nın çöküşünü şu dört nedene bağlıyor: *Çevresel zarar: Amerikan tüketiminin neden olduğu iklimsel değişim, Harvard’lı Biyolojist E.O.Wilson’un da belirttiği gibi, önümüzdeki dönemde başta ABD olmak üzere bir çok ülkede, felaket getirecek sonuçlara neden olacaktır. Varolan teknolojiler, yeni iklim değişiklikleri ile günlük hayatın sürdürülmesine yetmeyecektir. *Ekonomik Çöküş: ABD bugün Gayri Safi Harcamasının sadece %13 ünü üretebiliyor. Dış ticaret açığı 630 Milyar Dolara dayanmış durumda. Ulusal borç 13,6 Trilyon Dolar. Her gün 1 Milyar Dolar nakit paraya ihtiyaç var. *Askeri Giderler: Soğuk savaş sonrasında Amerika’nın Askeri Harcamaları, dünyadaki tüm devletlerin harcamalarının toplamına ulaşmıştır. İnsanlık tarihinde, tek bir ulusla tüm diğerleri arasındaki askeri eşitsizlik hiç bu kadar büyük olmamıştır. Amerika’nın dışarıdaki üs sayısı: 766 Üslerin bulunduğu ülke sayısı : 40 Üslerin arazi miktarı : 300 Milyon Dekar Üslerdeki tesis sayısı : 571.200 Üslerdeki asker sayısı : 475.000 Ayrıca 153 ülkede sürekli askeri varlık ve sürekli olarak okyanuslarda dolaşan 24 Deniz Filosu. Bu dev askeri gücü korumanın getirdiği yük, Amerika’nın muazzam cari açığının başlıca sebeplerinden birini oluşturmaktadır. *İç Sorunlar: Amerikan toplumu içinde ciddi oranda huzursuzluk vardır. Ekonomik sıkıntının yanında sivil haklar sürekli olarak kötüye gitmektedir. Toplumsal bir patlama anında bu durumla mücadele edebilecek tüm mekanizmalar felç durumundadır… Şimdi de, geçen yıl yaşanmış fakat dünya kamuoyundan mümkün olduğunca gizlenmiş bazı olayları aktaralım; *14 Ocak 2010 tarihinde Arizona Eyaleti resmi olarak iflas etti. Arizona Eyalet Meclisi Binası, Devlet Hastanesi ve hatta hapishane binaları satıldı.Ardından Amerikan Otomotiv Endüstrisi’nin kalbi olan Detroit iflas etti. 2 Milyon kişi işini kaybetti. *Açlık sınırının altındakilere verilen “Yiyecek Puluyla” yaşayan Amerikalıların sayısı 40 Milyon 800 bin. *2007-2010 yılları arasında 11 Milyon kişi işini kaybetti. Sadece 2010 Temmuzunda 131 bin kişi. Resmi işsizlik rakamı olan %10, gerçek işsizliğin çok altındadır. Şimdi niçin saldırdıkları daha iyi anlaşılıyor mu? Gerçekte, dünyanın herhangi bir yerinde olan insan hakları ihlalleri, insanların dikta yönetimlerince ezilmeleri, öldürülmeleri Amerika ve diğer emperyalist devletleri hiç alakadar etmez. Umursamazlar bile. Yalnız, o topraklarda petrol-su-stratejik madenler varsa bu “Çete” gelir, bu değerleri, yerel işbirlikçiler ve zeka fakiri iktidar sahiplerini kullanıp alır giderler. Kendileri ekonomik olarak sıkıntıya girdiklerinde bu saldırıları artarak devam edecektir. Bu bir dünya gerçeğidir. Türkiye’yi bölmek için bunların kucağına oturan zavallıların, akıllarını başlarına almaları gerek. Bize bizden fayda vardır. AKP Hükümeti’nin de, dünyanın gerçeklerini çok iyi analiz edip, anlayıp Üniter Yapımıza , Ulus Devlete sahip çıkması şarttır. Biz üzerimize düşen “Doğruları Anlatmak” görevini yılmadan, yorulmadan yerine getirmeye,insanların yüzlerine söyleyerek devam edeceğiz. Yeter ki, gerçek yüzleriyle dinlesinler… Pablo Neruda’nın dediği gibi; “İnsanlarla yüzyüze konuşarak her sorunu halledebilirsin, Ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin.” Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Mart 2010
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 10:10 pm | |
| Davutoğlu'ndan 'haçlı seferi' tepkisi
23 Mart 2011
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Libya'da süren askeri operasyonlar hakkında kullanılan 'Haçlı Seferleri' ifadelerinden uzak kalınması gerektiğini vurgularken, Türkiye'nin bu tür yaklaşıma göstereceği tavrı açıkladı. Türkiye olarak böylesi bir üsluba her zaman karşı çıkacaklarını söyledi. 'Haçlı Seferleri' gibi söylemlerle harekatın meşru kılınmasının mümkün olmadığını kaydeden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Türkiye'nin kaygıları giderilene kadar görüşmelerimizi sürdürürüz." dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Şeyh Abullah Bin Zayed Al-Nahyan ile görüştü. Görüşmenin ardından gerçekleştirilen ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bir basın mensubunun 'Operasyonda Türkiye'nin kaygıları giderildiği için deniz harekatına katılımın olduğu söylendi. Türkiye'nin giderilen kaygıları nedir? şeklindeki sorusuna çarpıcı cevaplar verdi. Türkiye'nin ilkesel pozisyonlarını aktaran Davutoğlu, operasyon sırasında kullanılan kutuplaştırıcı dillerden uzak kalınması gerektiğini ve sadece Birleşmiş Milletler (BM)'in evrensel dilinin kullanılması gerektiğini kaydetti. Davutoğlu, "İlkesel pozisyonumuz şudur. İki kanal iki komuta sistemi olmamalı. Kullanılacak dil dahil olmak üzere 'Haçlı Seferleri' veya diğer 'Batı Bloğu', 'Batı İttifakı' gibi kutuplaştırıcı dillerinden uzak kalınması sadece ve sadece BM'in evrensel dilinin kullanılmasıdır." diye konuştu.
Libyalı vatandaşların korunması için her türlü katkı ve fedakarlığı yapmaya hazır olduklarını bildiren Bakan Davutoğlu, bölgede 'Haçlı Seferleri' gibi söylemlerle taraf olucu bir yaklaşıma da bütün imkanlarıyla karşı çıktıklarını hatırlattı. Davutoğlu şunları söyledi: "Biz Libyalı kardeşlerimizin korunması için her türlü katkıyı yaparız, her türlü fedakarlığı yaparız. Ama bölgede kutuplaştırıcı bir dilin kullanılmasını ve böyle bir kutuplaştırıcı ve taraf olucu bir operasyonun yapılmasına da bütün imkanlarımızla karşı çıkarız."
Haçlı Seferleri gibi söylemlerle harekatın meşru kılınmasının mümkün olmayacağına dikkat çeken Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin böyle bir şeye izin vermeyeceğini söyledi. Davutoğlu, çalışmaların tek taraflı olması yerine müzakere ortamında sürdürülmesi gerektiğini bildirerek, "Bunun için de bütün bu çalışmaların tek bir şemsiye altında toplanması bir takım tek taraflı inisiyatiflere bırakılmaması önem taşıyor bunu elde edene kadar müzakerelerimizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Kimse Türkiye'yi bu çalışmaları bloke eden bir ülke olarak göstermemeli bu yanlış bir kanaattir." ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, ayrıca Türkiye'nin kaygılarının giderilene kadar görüşmeleri sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.
CİHAN
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Çarş. Mart 23, 2011 10:27 pm | |
| Çırpınıyorlar, çırpınıyorlar ki, ihanetlerini nasıl meşru gösterebilirler. Batı ise bütün perdeleri atmış artık, "Biz Haçlılarız!" dedikçe, bunlardaki çırpıntı daha da artıyor: Bakın, Haçlı derseniz, oynamam! Haçlı demese, başka bir şey dese, muhtevası mı değişecek? Hakikat mi değişecek? Yediklerini hıyara veya muza tevil etmen, hakikati değiştiri mi? Öylesine bir iğrençlik ki bu, her şeyi göz göre göre yapacaksın ve sonra da dönüp hiç bir şey yapmamış gibi ırıtarak, maktulden bir de teşekkür bekleyeceksin. İşte, dünya yaratıldı yaratılalı hiçbir devir bu kadar alçalmamıştı hikmetinden bir numune daha ki, alçalma her geçen gün, kaybedilen irtifa ile birlikte artık hayalden öte bir noktada; hayali aşkın gerçek...
İnsanoğlu bu kadar mı alçalabiilir?
Ohoo, bu daha ne ki, zaman geçtikçe rekor üzerine rekor kırılmakta.
İslamı temsil davası mürtedlerin, işbirlikçilerin ellerine kalmış, bundan daha acı ve ıstırap verici bir keyfiyet tahayyül edilebilir mi?
Bir müslüman olarak benim ruhumun tercümanı kim olacak, yüzyılllarca islamın bayraktarlığını yapmış bir milletin ahfadı olarak, dün batı'lıya özengisini öptüren atalarımın aksdine, bu gün iş başına gelenler, Batıyla biir olmuş, Medeniyetlar Arası ittifak zırvasının peşinde, Batı'ya kalkan oluyorlar, Haçlılarla işbirliği yapıyorlar.
Ahir zaman fitnesinin büyüğü kalbidir ve bunda en başta cihad ve gazada gösterilen gevşeklik gelir ki işte halimiz, hallerimiz ortada. haçlılarla bir olmuş, müslümanlara karşı Haçlı deferi yaparken, cihad da neymiş? ha, yeter ki adı Haçlı Sefderi olmasın da, ibya'nın kurtuluşu Operasyonu olsun, ne bileyim, Diktatörlere Dersini Bildirme harekatı olsun, değişen bir şey olur mu?
İşte şimdi mütefekkirin, "Mürteddir, mürted demeyen de melundur!" hükmünü daha iyi anlıyoruz.
Lantullahi aleyh! | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Perş. Mart 24, 2011 2:34 pm | |
| [b]Hollanda "benim neyim eksik" dedi[/b] 23.03.2011 - 16:50 [img(220,165)] http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/images_67.jpg[/img] [b]Libya'ya düzenlenen saldırıya katılan ülkelerin arasına Hollanda da dahil oldu. Hollanda hükümetinin kararında, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in, NATO'nun Libya'ya yönelik silah ambargosunu denetleyeceğini duyurmasının etkili olduğu belirtildi. [/b] Dün gece yapılan Hollanda bakanlar kurulu toplantısında alınan bir kararla, NATO'nun Libya'ya yönelik saldırısı kapsamında, bölgeye 200 asker, altı F-16 uçağı, bir KDC-10 yakıt ikmal uçağı ile bir de Hr. Ms. Haarlem mayın tarama gemisi gönderileceği belirtildi. Mayın tarama gemisinin halen NATO tatbikatı kapsamında Akdeniz'de olduğu öğrenildi. Karara göre F-16 uçakları ile mayın gemisi üç ay, KDC-10 uçağı ise 4 Nisan'a kadar bölgede kalacak. Hollanda'nın vereceği desteğin süresi üç ay, maliyeti ise 20 milyon avro olarak bildirildi. [b]"NATO varsa biz de varız" [/b] Başbakan Mark Rutte yaptığı basın açıklamasında, geçtiğimiz bir kaç gün içerisinde NATO üyesi Almanya ve Türkiye'nin Libya'ya müdahale konusunda çelişkili açıklamalarından dolayı problem yaşandığını, NATO Genel Sekreteri Rasmussen'in açıklamasından sonra operasyona destek vermeyi kabul ettiklerini belirtti. Başbakan Rutte, ülkesinin NATO operasyonuna katılma kararını "Libya halkını korumak" şeklinde gerekçelendirirken, Savunma Bakanı Hans Hillen de Hollanda'nın Libya'ya yönelik bombardımana dahil edilmeyeceğini, silah ambargosunun denetlenmesinde görev alacağını açıkladı. Hollanda'nın NATO operasyonuna katılmasına iktidar ortağı üç parti sıcak bakarken, muhalefetteki Sosyalist Parti karşı çıkıyor. Konunun gelecek hafta Mecliste görüşülmesi bekleniyor. NATO'ya üye ülkelerin Libya'ya yönelik operasyon üzerine bir anlaşmaya vardıkları ve NATO'nun harekete geçmesi doğrultusunda hemfikir oldukları ifade edildi. NATO, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla belirlenen Libya üzerindeki uçuşa yasak bölgeyi denetleyecek. Denetleme işi hâlihazırda uluslararası bir koalisyonla sürdürülüyor. (soL-Dış Haberler) | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Perş. Mart 24, 2011 10:47 pm | |
| İsyanı Mismari ile Fransız istihbaratı organize etti ANF08:35 / 24 Mart 2011 PARİS - Libya lideri Kaddafi’nin başdanışmanı olan Nuri el Mismari’nin Fransız istihbaratıyla birlikte isyanı organize ettiği iddia edildi.
Fransa merkezli haber sitesi Maghreb, Bingazi merkezli isyanın Fransa tarafından körüklenmiş bir suni ayaklanma olabileceğini, liderliğini de bir zamanlar Kaddafi’nin başdanışmanı olan Nuri el Mismari’nin yaptığını ileri sürdü.
Sitedeki habere göre Mismari, 20 Ekim 2010 tarihinde Tunus’ta patlak veren ayaklamalarla ilgili olarak Başkan Zeynel Abidin Bin Ali’ye destek için bu ülkeye gitti. Ancak burada Fransız istihbaratıyla buluştu. Kaddafi’ye sağlık sorunları nedeniyle Fransa’da bir hastaneye gideceğini belirterek Tunus’tan Paris’e geçti. Ailesini de bu sırada yanına aldırdı.
Mismari, Paris’te Fransız istihbaratı ile temaslarını sürdürdü. Burada Fransız istihbaratına ordu içindeki bazı generallerin Bingazi merkezli bir isyana hazır olduğunu, bu isimlerin başını da general Gehen Abdullah’ın çektiğini söyledi.
Mismari, Kaddafi’ye hastalığı nedeniyle Fransa ziyaretinin uzadığını söyledi. Ancak bu sırada Kaddafi’den Bingazi’ye bir Fransız ticari heyetinin gönderilmesi konusunda da onay aldı. Ancak gidenler ticari heyet değil Fransız ajanlarıydı. Ajanlar Bingazi’de isyan liderleri ile buluşup Kaddafi’nin nasıl devrileceğini planladılar. Siteye göre Fransızlar isyancılara silah bile verdi.
Mismari’nin Fransız istihbaratıyla işbirliği ortaya çıkınca Kaddafi kendisini vatandaşlıktan attı, Mismari’de Fransa’ya sığınma başvurusunda bulundu.
ANF NEWS AGENCY | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Paz Mart 27, 2011 2:40 pm | |
| Kaddafi Türkiye'ye gönderdiği yardımları sırtında taşımış 26 Mart 2011 Büyük bir Haçlı saldırısına maruz kalan Libya'nın 1974 Kıbrıs Barış Harekatın'da Türkiye'ye yaptığı yardım herkes tarafından biliniyor. Ancak bilinmeyen bir ayrıntı duyanları şaşırttı. Tarihçi Orhan Koloğlu, Kaddafi'nin Türkiye'ye yardım gönderen uçaklara sırtında koli taşıdığını açıkladı. Libya’nın ilk Başbakanı Sadullah Koloğlu’nun oğlu, gazeteci, yazar, tarihçi Orhan Koloğlu, 1974 sonrasındaki Kıbrıs Barış Harekatı sonrası CHP Dış İlişkiler Danışmanı olarak sağladığı temasları anlatırken “Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Kaddafi’den muazzam bir yardım geldi. Yoksa uçaklarımızın hiçbiri hareket edemeyecekti. Hatta Kaddafi uçağa sırtına paketleri alıp taşıdı.” dedi. Orhan Koloğlu, Habertürk televizyonunda yayınlanan “Teke Tek Özel” programında Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı’nın Libya tarihi ve bu ülkeyle Türkiye’nin ilişkileri konusundaki sorularını yanıtladı. Babası Sadullah Koloğlu’nun 1948 yılında Libya’nın ilk başbakanı olarak görev yapmasından öncesi ve sonrasını yakından tanık olduğu örneklerle anlatan Koloğlu, Libya’nın 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı’nı yapan Türkiye’nin başta ABD olmak üzere karşılaştığı uluslararası ambargo sonrasında Türkiye’ye büyük yardımı dokunduğunu anımsattı. Koloğlu şunları söyledi: MUAZZAM YARDIM GELDİ “Muazzam bir yardım geldi. Yoksa uçaklarımızın hiçbiri hareket edemeyecekti. Hatta Kaddafi’nin o zaman Uçağa sırtına paketleri alıp taşıdı. Büyük yardımı oldu. Türkiye’ye Amerikan ambargosunu bozan adamdır, çünkü bakın açıkçası. Arkasından da Callud geldi, ben bütün o şeylerde bulundum.” Dışişleri Bakanlığı’nın resmi görevi dışında CHP’nin Dış İlişkiler Danışmanı olarak birçok lider ve partiyle doğrudan genel başkan adına ikili görüşmeler yaptığını ve bu görüşmelerde edindiklerini aracısız aktarma olanağı bulduğunu, bu sistemin birçok ülkede ve Türkiye’de uygulanmaya devam edildiğini belirten Orhan Koloğlu şunları söyledi: “Hatta Bizim ekonomi açısından şirketlerimizin dünyaya açılması Libya sayesindedir. Bütün şirketlerimiz için böyledir. İş yapmayı orada öğrendik ondan sonra dünyaya açıldık. Böyle bir ilişkinin içine girildi ve bizim şirketler dünyaya oradan açıldılar. Ve Kaddafi’nin bu yardımı muazzamdır Türkiye için ekonomikman çok sıkıntılı dönemde en büyük desteği sağlamıştır. 1970’lerdeki petrol krizi sırasında Türkiye’ye ucuz petrol veren tek ülke Libya olmuştu. Petrol üreten Arap ülkeleri multimilyarder Arap şeyhi Suudi Arabistan petrol bakanı Zeki Yamani öncülüğünde petrol fiyatlarını aşırı yükseltince başta batıda olmak üzere ekonomiler büyük zarar görmüş, örneğin Almanya gibi ülkelerde otomobiller için kimi kentlerde tek-çift plaka uygulaması başlamıştı. Libya, CHP-MSP hükümeti ve sonrasında MC hükümetleri döneminde büyük ekonomik bunalım yaşayan Türkiye’ye dünya fiyatlarının çok altında petrol satmıştı." Kaynak: http://entellektuel.s4.bizhat.com/viewtopic.php?p=5252&mforum=entellektuel#5252 | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Paz Mart 27, 2011 3:06 pm | |
| [b]Libya'da muhalifler ilerliyor[/b] 26.03.2011 - 21:04 [img(220,137)] http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/libya-tank-afp_1855597c.jpg[/img] Libya'da isyancılar Ecdebiye yakınında hükümete ait bir tankı boşaltırlarken [b]Libya'da Kaddafi yanlısı hükümet güçlerine karşı koalisyon güçleri desteğindeki isyancıların savaşı devam ediyor. [/b] Libya’da muhalifler NATO güçlerinin havadan saldırısının yardımıyla Ecdebiye bölgesini hükümet güçlerinden geri aldılar. Cuma günü koalisyon güçleri Ecdebiye dışındaki Kaddafi’nin tank ve topçu birliklerini bombalamışlar ve bu şekilde muhaliflere yol açmışlardı. Cumartesi günü Misrete’de yoğun çarpışmalar olduğu bilgisi geldi. Reuters haber ajansı Kaddafi güçlerinin sivillere saldırdığını bildirdi. İsyancılardan ve Kaddafi yanlısı hükümet güçlerinden ölümlere dair değişik bilgiler geliyor. Libya hükümeti çoğu sivil 114 kişinin ABD liderliğindeki hava saldırılarında öldürüldüğünü belirtti. ABD Başkanı Obama, Cumartesi günü Libya’ya saldırının başarıyla devam ettiğini söyledi. Obama, “Hızlı davrandığımız için insanı bir felaket ve sayılamayacak kadar çok hayatın sönmesi önlenmiş oldu” dedi. (soL-Dış Haberler) | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Paz Mart 27, 2011 3:16 pm | |
| LİBYA'DA TABLO:
Haçlıların hava unsurları havadan meşru ibya Hükümetine karşı saldırırken, artık Haçlıların kara unsuru görüntüsü iyice belirginleşen asiler, haçlı hava desteği altında ilerlemekteler.
Hükümet birliklerinin, Haçlı destekli asilerle çatışmaları ne kadar sürer, ne olur şimdilik meçhhul ama biliyoruz ki, haçlılar, asilerin galip gelmesini, kendilerinin kara unsurlarının müdahil olmadan Kaddafi'nni teslim alınmasını diliyorlardır.
Kaddafi'nin teslim olmayacağına kanaat getirdikleri vakit, yine de kara birliklerini Libya'ya çıkartmamak adına, ülkeyi ikiye bölüp, petrol bölgesi olan ülkenin doğu kesimlerini ayrı bir ülke statüsüne sokabilirler.
İsyancıların belki ilk baştaki teşebbüsleri bağımsız bir keyfiyeti haizdi, belki kendi gündemlerini takip ediyorlardı ama artık bu saatten sonra emperyalizmin kucağına oturmaktan başka çareleri kalmadı. Hükümet birliklerine Haçlı hava desteğinde galip geiitirildikten sonra, Haçlıların istediklerini yapan kuklalar olmaktan ileri gidemeyecekler. Çok yazık.
Tabi, bu isyan başlamadan önce Haçlılar tarafından bir ksıım ajan ve özel birlik unsurlarının çeşitli bahaneler ve kılıflar altında (işçi vs) Libya'ya yerleştirilmiş olduklarıda meydana da çıktı.
Son tahlilde, isyancıların başlangıçtaki niyetleri ne olursa olsun, işbirlikçi konumuna düştüler, düşürüldüler. İsyancılardan birinin de itiraf ettiği üzere, Haçlı müdahalesi isyanın meşruiyetini (varsa da) bitirdi. | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Paz Mart 27, 2011 3:42 pm | |
| [center][center][font:2399=Times New Roman][color:2399=#cc0000]TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI'NDA [/color][/font][font:2399=Times New Roman][color:2399=#cc0000]BİR LİBYA ŞEYHİ[/color][/font] Türk-Libya ilişkilerinin söz konusu olduğu yerde Şeyh Ahmet Sunusi'nin akla gelmemesi mümkün değildir. Türkiye-Sunusi ilişkileri, ezilen ulusların silah arkadaşlığı konusunda parlak bir örnektir. [/center] [/center]
[font:2399=Times New Roman] Sunusiler Libya ve Kuzey Afrika'da yaygın bir kabiledir, Sunusilik aynı zamanda bir mezhep-tarikattır. Geçen yüzyılın başında Sunusiler bütün Kuzey Afrika’da geniş bir bölgede hâkim idiler. [/font]
[font:2399=Times New Roman]Bu kabileden Şeyh Ahmet Sunusi ile Türkiye’nin derin ilişkileri oldu. Şeyh Ahmet Sunusi, 1902’de Muhammed Mehdi’nin ölümü üzerine onun yerine Sunusilerin başına geçti. Sunusiler o tarihe kadar din işleriyle meşgul olmuşlar, askeri bir faaliyet göstermemişlerdi. İtalyanların Trablusgarp’ı işgali sırasında vatanlarını silahla savunmak zorunda kaldılar. Osmanlılar Libya’dan çekilmek zorunda kaldıkları halde Sunusi hareketiyle bağlarını kesmemişler ve ona yardımda bulunmuşlardır. Bu yardımlaşma Birinci Dünya Savaşı yıllarında da sürdü. Sunusiler önce Orta Afrika’yı işgal etmeye çalışan Fransızlara karşı çarpışarak büyük kahramanlık gösterdiler. Sonra 1911’de Libya’yı işgal etmeye çalışan İtalyanlara karşı Türlerle birlikte çarpıştılar. Türk kuvvetleri bu bölgeyi terk etmek zorunda kaldı ama Sunusiler mücadelelerine devam ettiler. Ahmet Sunusi Osmanlı devleti tarafından 1915’te Trablusgarp Valisi ilan edildi. [/font]
[font:2399=Times New Roman]Savaşın son yılı olan 1918 başında Sultan Reşat tarafından İstanbul’a davet edilen Şeyh Ahmet Sunusi’den İslam ülkelerini dolaşıp İslam halklarının bağlılığını sağlaması istendi ama o bu seyahate çıkacağı zaman Sultan Reşat öldü. Sunusi, Vahdettin’in tahta çıkarılmasında hazır bulundu, ona kılıç kuşandırdı. Çok geçmeden de mütareke imzalandı.[/font]
[font:2399=Times New Roman]Şeyh Ahmet Sunusi, 20 Ekim 1919’da İstanbul’dan Bursa’ya gitti. Yunanlılar ileri harekâta geçip İstanbul hükümeti Kuvayı Milliyeciler hakkında ölüm fermanları çıkardığı bir dönemde 21 Nisan 1920’de Ali Fuat Paşa ve Bekir Sami Bey, Bursa'da 70-80 kadar din adamını toplayarak onlardan esaret altında imzalanmış İstanbul fetvasına uymayacakları sözünü ve imzasını aldılar. Şeyh Sunusi de Bekir Sami Bey’e Kuvayı Milliye’ye yardım etmeye söz verdi.[/font]
[font:2399=Times New Roman]Artık Birinci Dünya Savaşı’nda yapamadığını Türkiye içinde Kurtuluş Savaşı yılları içinde yapacak, il il dolaşarak halkı Kuvayı Milliye’ye yöneltecekti. Padişah onu İstanbul'a davet edip sarayında misafir edeceğini bildirdiyse de Şeyh Ahmet, Kuvayı Milliye ile çalışacağını bildirerek bu davete olumlu karşılık vermedi. 17 Temmuz’da Konya’ya geçti. 4 Ekim’de burada Kuvayı Milliye’ye isyan eden Delibaş kuvvetleriyle Alaaddin Tepe’yi savunan askerler arasında aracılık yaptı. Öğüt gazetesi, 14 Ekim 1920 tarihli sayısında onunla bir görüşme yayımladı. [/font]
[font:2399=Times New Roman]ŞeyhAhmet Sunusi, 15 Kasım 1920’de Ankara’daydı ve Meclis’i de ziyaret etti. Mahmut Celal Be(Bayar), onun gelişini genel kurula haber vererek selamlanmasını istedi. Meclis Başkanı ona “Hoş geldin” dedi. O da bir dua okudu. [/font]
[font:2399=Times New Roman]Ankara’da Sunusi şerefine 22 Kasım’da bir ziyafet verildi. Mustafa Kemal, ziyafette yaptığı konuşmada Sunisi tarikatını övdü. Sunusi 23 Kasım’da Konya’ya döndü.[/font]
[font:2399=Times New Roman]Hâkimiyeti Milliye 27 Kasım 1920 tarihli sayısında “Sunusilerin İslamlığa Büyük Hizmetleri”ni anlattı. [/font]
[font:2399=Times New Roman]Mustafa Kemal Paşa, 29 Kasım’da Irak geçici Hükümeti’nin ileri gelenlerine yazdığı mektupta Şeyh Sunusi’nin yardım için El Cezireye’ye (Mezopotamya'ya) gönderildiğini, belirtti. “Şu sıralardaki askeri harekât bitince Irak’ın yardımına geleceğiz” diye yazdı.[/font]
[font:2399=Times New Roman]Hâkimiyeti Milliye Sunusi’nin Mustafa Kemal Paşa’ya Eskişehir’den gönderdiği 24 Kasım tarihli teşekkür yazısına yer verdi. [/font]
[font:2399=Times New Roman]Kurtuluş Savaşı ile ilgili yalnız bir kaynakta Genelkurmay'ın Türk İstiklal Harbi kitabının üçüncü cildindi yer alan bilgiye göre 1 Şubat 1921’de Sivas’ta Şeyh Sunusi Başkanlığı’nda bir İslam Kongresi toplandı. İngilizlerin bazı Arap Şeyhlerini kullanma çabalarına karşı İslam ülkelerinin birliğini savunmaya yönelik kararlar İslam Dünyası’nda duyurulacaktır. Sivas’ta yayımlanan Gayei Milliye gazetesi ile Sebilürreşat dergisinde onun Büyük Cami’de yaptığı konuşma yayımlandı. [/font]
[font:2399=Times New Roman]Sunusi 1921 Mart ortalarında Diyarbakır’a vardı ve Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği telde burada gördüğü sıcak ilgiden ötürü memnunluğunu bildirdi. [/font][font:2399=Times New Roman]Sunusi, 14 Nisan 1921 günü Diyarbakır’dan Mustafa Kemal’e gönderdiği mektupta İnönü Zaferi’ni kutladı. [/font] [font:2399=Times New Roman][font:2399=Times New Roman]Enver Paşa’nın 22 Nisan 1921 günü Halil Paşa’ya yazdığı mektupta Şeyh Sunusi’nin 1.5 ay önce Mustafa Kemal’in isteğiyle Musul’a giderek Irak Müslümanlarına bildiri yayımladığı bilgisi yer aldı. [/font][/font] [font:2399=Times New Roman]Elazığ’a gittiği de anlaşılıyor. Çünkü burada çekilmiş bir resmi var. Elazığ'dan Sivas Valisi’ne yazdığı bir mektup Gayei Milliye gazetesinde yer aldı.[/font]
[font:2399=Times New Roman]Sunusi, 21 Eylül 1921'de Mareşallik rütbesi verilmesinden ötürü Mustafa Kemal’i kutladı. Hâkimiyeti Milliye’nin 24 Ekim 1921 tarihli haberine göre de Mustafa Kemal’e iki değerli hediye gönderdi: Kılıç ve kemer. Aynı günkü Açıksöz’de Tahir Karaoğuz’un onun yardımcısı ile bir röportaj yayımlandı. [/font]
[font:2399=Times New Roman]İzmir’in alınması üzerine TBMM’ne gelen pek çok kutlama telgrafı arasında Libya Şeyhi Sunusi’nin de bir kutlaması vardı. Onun vatanı Libya İtalyan işgali altındaydı. [/font]
[font:2399=Times New Roman]14 Eylül 1922 tarihli bir gazete haberine göre Sunusi Adana’daydı. Milli Mücadele yıllarında onun hakkında Anadolu gazetelerinde yer almış son habere göre 1 Kasım 1922’de Trakya ile ilgili bir demeç verdi.[/font]
[font:2399=Times New Roman]Böyle milli bağımsızlık için mücedele etmiş, yalnız Türk dünyasında değil, İslam dünyasının diğer memleketlerinde de tanınan soylu bir ailenin ferdi Halife olsa nasıl olurdu? [/font][font:2399=Times New Roman]İngiliz Yüksek Komiseri Rumbol’un kendi dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği bir rapora göre Ankara liderleri Sunusi’yi halife ilan etmek gibi bir darbeye girişebilirlerdi. Padişah durumu yakından izlemekte ve kendi durumundan endişe etmekteydi. [/font] [font:2399=Times New Roman]Yakınlarda Doç. Dr. Hakan Özoğlu’nun Amerika’da incelediği bazı belgelere göre Mustafa Kemal, 1923’de Türkiye’de oturmamak üzere Şeyh Sunusi’ye halifelik öneriyor. Sonra İstanbul’da oturmasına rıza gösteriyor. 1925’te Kahire’de toplanan İslam Kongresi bir halife seçecekmiş. Şeyh Sunusi’ye de kendisini halife seçtirmeye yardım edeceğini söylüyor. Laiklik devrimiyle İslam dünyasından kopmaya başlayan Mustafa Kemal’in ondan isteği Türkiye ile İslam dünyasının arasını sıcak tutmaktır. [/font] [font:2399=Times New Roman]Sunusi 1922 yılı sonlarına doğru Şam’a gitti. Fransızlar kendisine rahat vermedikleri için Şam’ı terk etmek zorunda kaldı. Hicaz’a geçerek ölüm tarihi olan 1933’e kadar vaktini ibadetle geçirdi. [/font] [font:2399=Times New Roman]Sunusi ailesinin Libya'nın bağımsızlığı için isyanı durmadı. Yeğeni Ömer Muhtar'ın önclük ettiği Libya direnişi 1931'e kadar sürdü. İtalya Libya'yı sömürgeleştirmek için burada yatırımlar yaptı ve buraya İtalyan nüfus yerleştirdi. [/font] [font:2399=Times New Roman]İkinci Dünya Savaşı Libya'da İtalyanların egemenliğini sarstı. Birleşmiş Milletler, Libya'ya bağımsızlık tanıdı. Ulusal Meclis 1950'de Sunusilerden Kral İdris'i kral seçti. Kaddafi 1969'da İdris'i devirerek iktidarı ele aldı. [/font] [font:2399=Times New Roman][color:2399=#990000] Zeki Sarıhan[/color] [/font] | |
| | | GÖLGE
Mesaj Sayısı : 1231 Reputation : 36 Kayıt tarihi : 16/05/09
| Konu: Geri: Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... Paz Mart 27, 2011 11:40 pm | |
| [quote:90d2="AZYA"]Davutoğlu'ndan 'haçlı seferi' tepkisi
23 Mart 2011
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Libya'da süren askeri operasyonlar hakkında kullanılan 'Haçlı Seferleri' ifadelerinden uzak kalınması gerektiğini vurgularken, Türkiye'nin bu tür yaklaşıma göstereceği tavrı açıkladı. Türkiye olarak böylesi bir üsluba her zaman karşı çıkacaklarını söyledi. 'Haçlı Seferleri' gibi söylemlerle harekatın meşru kılınmasının mümkün olmadığını kaydeden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Türkiye'nin kaygıları giderilene kadar görüşmelerimizi sürdürürüz." dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Şeyh Abullah Bin Zayed Al-Nahyan ile görüştü. Görüşmenin ardından gerçekleştirilen ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bir basın mensubunun 'Operasyonda Türkiye'nin kaygıları giderildiği için deniz harekatına katılımın olduğu söylendi. Türkiye'nin giderilen kaygıları nedir? şeklindeki sorusuna çarpıcı cevaplar verdi. Türkiye'nin ilkesel pozisyonlarını aktaran Davutoğlu, operasyon sırasında kullanılan kutuplaştırıcı dillerden uzak kalınması gerektiğini ve sadece Birleşmiş Milletler (BM)'in evrensel dilinin kullanılması gerektiğini kaydetti. Davutoğlu, "İlkesel pozisyonumuz şudur. İki kanal iki komuta sistemi olmamalı. Kullanılacak dil dahil olmak üzere 'Haçlı Seferleri' veya diğer 'Batı Bloğu', 'Batı İttifakı' gibi kutuplaştırıcı dillerinden uzak kalınması sadece ve sadece BM'in evrensel dilinin kullanılmasıdır." diye konuştu.
Libyalı vatandaşların korunması için her türlü katkı ve fedakarlığı yapmaya hazır olduklarını bildiren Bakan Davutoğlu, bölgede 'Haçlı Seferleri' gibi söylemlerle taraf olucu bir yaklaşıma da bütün imkanlarıyla karşı çıktıklarını hatırlattı. Davutoğlu şunları söyledi: "Biz Libyalı kardeşlerimizin korunması için her türlü katkıyı yaparız, her türlü fedakarlığı yaparız. Ama bölgede kutuplaştırıcı bir dilin kullanılmasını ve böyle bir kutuplaştırıcı ve taraf olucu bir operasyonun yapılmasına da bütün imkanlarımızla karşı çıkarız."
Haçlı Seferleri gibi söylemlerle harekatın meşru kılınmasının mümkün olmayacağına dikkat çeken Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin böyle bir şeye izin vermeyeceğini söyledi. Davutoğlu, çalışmaların tek taraflı olması yerine müzakere ortamında sürdürülmesi gerektiğini bildirerek, "Bunun için de bütün bu çalışmaların tek bir şemsiye altında toplanması bir takım tek taraflı inisiyatiflere bırakılmaması önem taşıyor bunu elde edene kadar müzakerelerimizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Kimse Türkiye'yi bu çalışmaları bloke eden bir ülke olarak göstermemeli bu yanlış bir kanaattir." ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, ayrıca Türkiye'nin kaygılarının giderilene kadar görüşmeleri sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.
CİHAN
[/quote]
[size=24] Papa’dan Libya’da silahların susması çağrısı [/size]
Katolik aleminin ruhani lideri Papa 16. Benedikt, Libya'da silahların kullanılmasına son verilmesini ve diyaloga gidilmesini istedi. Papa, Vatikan'da pazar ayininde yaptığı konuşmada, "askeri-siyasi mesuliyet taşıyan güçlere", uluslararası organlara seslenerek, silah kullanılmasına son verilmesi çağrısında bulundu. Libyalıların da silah bırakması temennisini dile getiren 16. Benedikt, San Pietro Meydanı'ndaki konuşmasında, "sivillerin silahtan korunması için diplomasinin en zayıf görünen gizli unsurlarının dahi uzlaşma için hayata geçirilebileceğini" kaydetti.
AA / Reuters | |
| | | | Libya'da Başkanlık sarayı yanıyor... | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|