AKINCILAR AKINCILAR FORUM |
|
| TELEGRAM VE AKP | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: TELEGRAM VE AKP C.tesi Kas. 20, 2010 1:44 pm | |
| AKP'NİN CIVALI ZARLA DÜŞEŞ ATMA YÖNTEMLERİ 20.11.2010 --------------------------------------------------------------------------------
Tarikatların mürit devşirmek için kullandıkları teknikler: hipnoz, sub-liminal mesajlar ve NLP denilen 'nöro-linguistik programlama'dır. Etik olmayan, 'zihin kontrolu yoluyla davranışları değiştirme ve beyin yıkama' yöntemleri. Fethullah Gülen, Adnan Oktar ve Scientology tarikatları, zihin kontrol tekniklerini en sık kullanan tarikatlardır (aslında bunlara 'tarikat' demek ne kadar doğru emin değilim. Tarikat dinsel bir çağrışım yapıyor. Oysa bunlar milyar dolarlara varan parayı yöneten çokuluslu çete-şirketler). Hipnozu biliyorsunuz. Sub-liminal mesajlar: Kulağın duyma eşiğinin altındaki bir frekanstan dinletilen, 'zihnin bilinçli olarak algılamadığı ama verilen telkini duyanın, tercihlerini, iradesini yönlendiren sesli (audio) mesajlar'dır. (Bunun bir de super-liminal mesajı var ki isim babası Bart Simpson'dır. Etki altına alınmak istenilen kişinin kulağına "En az 3 çocuk doğurrrr ulann!", "Bana HAYIR diyenin anasını avradını memleketten gönderirim! EVET diyeceksin lann!" şeklinde, bağırarak emir kipinde verilen mesajlardır.) Nöro-linguistik programlama NLP'de telkinler, talimatlar katmanlar halinde cümlenin içine yerleştirilirek kişinin davranışları manipüle edilir. İnternette birkaç yüz dolara 9 günde diplomasını veren var. NLP tekniğine göre hazırlanan posterler, "göze uygun yerleştirme" (proper eye placement) yöntemiyle düzenlenir. Duygulara hitap eden her mesaj ve geleceği temsil eden semboller sağ alt bölümde yer alır (AK Parti). Geçmişi hatırlatması istenen mesajlar sol üste yerleştirilir (bu posterde ay-yıldız). Sol alt köşe ise sezgilere, içgüdülere hitap eder. Size "Hayalinizdeki evi gözünüzün önüne getirin" dersem, solak değilseniz kendinizi sağ üst köşeye bakarken bulursunuz. İnsan geçmişi, şimdiyi, geleceği ya da duyguları zihninden geçirirken gözü farklı noktalara bakar. Beynin sağ ve sol yarımküresinin hangi duyguları, davranışları yönettiği bilinir, zihin haritası çıkartılarak verilecek mesajlar, yazılar, resimler zihnin sorgulamadan algılayacağı şekilde yerleştirilir. NLP, Scientology'nin sık kullandığı zihin kontrol yöntemidir. Şimdi size, 90'lı yıllarda, sırf meraktan Fethullah'ın Işık Evleri'nden birine giden bir arkadaşımın başından geçeni anlatacağım. Şöyle anlattı; "Oldukça yakışıklı bir adam sandalyede oturuyor. Müritler yerde. Ben de yere oturdum. Önce o adam uzun bir konuşma yaptı. Sonra soru-cevap faslına geçildi. Biri soru soruyor, biri cevap veriyor. Bu soru sorma-cevap vermenin ritmi gittikçe hızlandı. Öyle hızlandı ki, ne soruları ne cevapları takip edemez oldum. Beynim uyuştu. Üzerime bir ağırlık çöktü, kendimden geçmişim. Sabah 6'da tanımadığım bir odada, bir yatakta uyandım. İlk aklıma gelen şey tecavüze mi uğradığımdı. Giyiniktim, tecavüz ihtimalini düşündürecek birşey yoktu. O odaya nasıl gittim ya da götürüldüm hiç hatırlamıyorum. Odada telefonu görünce hemen aklıma annemi aramak geldi (henüz cep telefonu o kadar yaygın değil KNB). Aradım dedim ki; 'Anne ben bugünden itibaren başımı örtmeye karar verdim. Seninde kapanmanı istiyorum.' Bunu neden dedim, neden böyle düşünebildim hiç bilmiyorum." Evet, arkadaşım aynen böyle anlattı. Bir daha tarikat evine uğramadığı, bilinçaltına yerleştirilen telkinler pekiştirilmediği için o kız türbanla kapanmadı. Şimdi şu soruma cevap verin: Bu kız üzerinde hangi zihin kontrolü tekniği uygulanmış olabilir? Hipnoz mu? Sub-liminal mesajlar mı? NLP mi? Yoksa belli dozda hepsi mi? İzmir'de Abdullah Gül'ü protesto eden 2 üniversite mezunu işsiz genç kızı hatırlayacaksınız. O kızın bir yılda nasıl bir değişime uğrayıp da 3 çocuk doğurmaya, isimlerini Recep, Tayyip, Abdullah koymaya karar verdiği sorusuna mantıklı bir cevap verebilmiş miydiniz? İzmir diyoruz, sadede geliyoruz. Haber şöyleydi: (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16144177.asp) "İzmir'de AKP Kadın Kolları Konak İlçe Başkanlığı'na kişisel gelişim uzmanı Sevim Tozan atandı. Tozan, İzmirli kadınların 'yaşam tarzı endişeleri'ni iletişimle giderecek. AKP oylarının düşük olduğu ilçelerde ofis açacak, 'Gelin tanış olalım' toplantıları yapacak. NLP eğitimi almış olan Tozan, yüzde 42'yi NLP (nöro linguistik programlama) metoduyla ikna ederek, AKP'den nefret duygularını silecek. 'Yol yoksa açacağız' ve 'anahtara uygun kilit' sloganlarını benimseyen Tozan, partiye karşı en yüksek direncin olduğu Alsancak, Güzelyalı gibi semtlerde ofis açacaklarını... " AKP'li Sevim Tozan'ın kullandığı o sloganlar kimin biliyor musunuz, Scientology'nin. 1994 belediye seçimlerinden 2010 referandumuna kadar, her seçimde hileli zarla düşeş atmaya alışmış AKP, Yargı'yı da ele geçirmiş olmanın rahatlığıyla, kullandığı etik olmayan teknikleri açıklamakta sakınca görmüyor. AKP'nin 'ikna' ve 'irşat'tan kast ettiği, tarikat çetelerinin kullandığı zihin kontrol yöntemleriyle seçmen davranışlarını değiştirmektir. AKP, medyayı ele geçirerek, baskılayarak 'bilgi' kontrolünü eline geçirmiştir. Şimdi Türk halkının davranışlarını, düşüncelerini ve duygularını kontrol altına alıp manipüle etmektedir. NLP, hipnoz gibi yöntemlerin 'ikna'dan farkı şudur: İkna bir sanattır, etik bir yöntemdir. İkna edilmeye çalışılan bireyin zihni kendisini savunabilir durumdadır. NLP ve hipnozda ise insan zihni savunmasız, dirençsiz bırakılarak mesaj-telkin direkt zihine pompalanır. Daha önce silme başka partiye oy veren köylerin, bir anda nasıl olup da sandıktan 'tulum' AKP çıkarttıkları sorusunun cevabı, Bay Recep'in ekranlardaki 'üstün hitabet' yeteneğinin(!) sırrı hipnoz, sub-liminal mesajlar ve NLP tekniğindedir. Eski bir Fethullah müridi, Utah Üniversitesi Profesörü Hakan Yavuz, Türkiye'nin geçirdiği dönüşümü 'Türkiye'de İslami kesim Protestanlaşıyor ve İslamsız bir İslam oluşuyor' diye açıklıyor. Bu saptamada, Fethullah tarikatının ve islamcı bir parti görünümündeki AKP'nin Scientology'le yakınlığına da bir gönderme olduğunu sanıyorum. (Scientology ile Fethullah tarikatının ortak noktası CIA tarafından korunup kollanmak. Her ikisi de işletmecilik, pazarlama, teknoloji pazarlama gibi hizmet sektörleri ile ilgileniyor. Kendileriyle irtibat kuran herkesle mutlaka iletişime geçiyorlar. Çok sayıda örgüt ve gruptan oluşan küresel şebekeler.) 2011 seçimlerine kadar AKP, Zihni savunmasız bırakan yöntemlerle insan aklını, iradesini, davranışlarını kontrol altına almaya çalışacak. Bunu İzmir'deki gibi hipnoz elemanlarını insanların üzerine salarak, televizyon kanallarından örtülü frekanslarda mesajlar göndererek, zihin haritasına uygun posterler asarak yapacak. Gerçekten yüzde 42 olduğumuzu, yenildiğimizi, azınlıkta kaldığımızı aklımızın derinliklerine yerleştirmeye çalışacak. Bazen de bağırarak, azarlayarak mesajlarını megafonla kulağımıza boca edecek. Çare? AKP kontrolundaki televizyon kanallarına gözümüzü kulağımızı kapatmak. Çare? Etik ve bilimsel olmayan yöntemlerin, seçmen davranışlarını etkilemek için kullanılmasını yasaklamak. Çare? AKP'nin hipnoz toplantılarına düşmüş, düşebilecek tanıdıkları uyarmak. Türkiye'ye ait herşeyi gasp etmiş AKP ve tarikat çetelerine beynimizi de kaptırırsak, tamamen uyuşacağız. Hiç birşey hissetmeyeceğiz. Uyandığımızda ortada ne Recep Alço kalmış olacak ne İngiliz'in Gül'ü. Altıncıların asitle yaktığı çorak bir arazide, çadırlı mülteci kampı manzaralı salaş TOKİ binalarında yaşayan, NATO tanklarına füzelerine hazırolda duran, en akıllısı 10'a kadar sayabilen, bir avuç mercimek için birbirini öldüren, şalvarlı karaçarşaflı tuhaf bir 'ümmet' olacağız. Bizim vergilerimizle yapılmış havalaanlarından, duble yollardan, ABD Afgan eroinini Batı'ya aktarmasız taşırken, bizim de tadına bakmamıza izin verecek elbette. Suyunu içtiğimiz tulumbayı bekleyen AB ya da ABD askeri dipçiği böğrümüze vuracak, "Litresi 10 dolar" diyecek. 300-500 cahil ve hainin 9 yılda yaptığı tahribatı bir düşünün. Cumhur dediler Cumhuriyet'i yıktılar, islam dediler islamiyeti protestanlaştırdılar. Şimdi İNSAN diyecekler, insanımızı zihin kontrol yöntemleriyle insanlıktan çıkartıp robot yapacaklar. BakiSelamlar.com
Kıymet Nadir BİNDEBİR
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: TELEGRAM VE AKP C.tesi Kas. 20, 2010 1:44 pm | |
| Yazarın, anlaşılan telegram'dan haberi yok. Olsaydı, yazısında telegrtam'a da değinirdi diye düşünüyorum. | |
| | | keyfiyet
Mesaj Sayısı : 224 Reputation : 16 Kayıt tarihi : 18/05/09
| Konu: Geri: TELEGRAM VE AKP Paz Kas. 21, 2010 8:39 pm | |
|
"Birey" gözüyle antiemperyalist yazı...
"kul" ve "mürid" olarak olarak bakamaması normal.
zihin kotrolü , hipnoz vs olaylarını biraz da gaye dışı örneklemelerle bezemiş...
Bu yöntemlerin hakiki bir tarikatte - cemaatte görülmesi mümkün değil...sahtelerinde mümkün...
Cezbeyi, feyzi anlamasını beklemiyoruz.Aslında bunlara tarikat demek ne derece doğru daha çok şirket-çete diyor.Ama kasıtlı karıştırmalarını son paragraflarda şalvar ve çarşaf diyerek itiraf ediyor.
Genel manada bir adım atabilmiş yazar.Eh, önyargılarını da yıkması pek kolay değil.
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: TELEGRAM VE AKP Ptsi Kas. 22, 2010 1:20 pm | |
| AKP'nin Telegram bağlantısıyla ilgili olarak, Bolu'ya yapılan ziyareet üzerine, "bilmediklerini zannetmiyorum, bilmezlikten geliyorlar" hükmü ki, işte son olarak verilen dilekçeler vs.
AKP, Allahsızlığı tevarüs etmiş, telegramın mesulü...
Kanlı canlı düşmanlık ve nefret kutbu. Malum mananın müşahhaslaştığı bünye.
Münafık, mürted, din pezevengi.
Malum manayı gerçekten düşman bellemek, gerçekten karşı koymak, AKP'yi başa almakla mümkün. O mânânın eski taşıyıcılarına, eski cesede düşmanlıkla değil. O mânâ şeytan gibi, bedenden bedene geçerek kendini kamufle ediyor zira. Aslolan fikir, fikre bağlı olay ve olayı gerçekleştiren şahıs zinciri içerisinde, mücerret fikir kaabileyieti, fikri her zaman nazar planında başa alırken, bu kabiliyetten uzaklaşıldıkça şahıs öne çıkar. Önce CHP'ye daha sonra da belli bir geçiş süreci neticesinde (Menderes, Demirel, Özal vs)Ilımlı İslam dedikleri ihanet ve işbirlikçilik çizgisi üzerinde AKP'ye tevarüs eden ve şimdilik AKP'de karar kılan bu mana...
Her daim fikri, manaları takip etme. Şahıslara, fikirden, manadan dolayı yer biçme.
Efendi Hazretlerinin, "bir tek buğzuma güveniyorum!" dediği mânâ...
O buğz baki, bu gün o manaya veraset noktasında ve bizim buğz edeceğimiz, karşı koyacağımız, mücadele edeceğimiz mihrak?
O buğzun gayesi, İslam'ı, imanı korumaktı. Bu gün ne ve nasıl korunacak iman ve İslam? Neye ve kime karşı?
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: TELEGRAM VE AKP Ptsi Kas. 22, 2010 1:21 pm | |
| Yukarıdaki satırları yazarken haber alarmına düşen aşağıdaki haber:
Düşünce Gücüyle Tren Kullandı 22.11.2010 Pazartesi 15:19Bilim & Teknoloji 0 Yorum39 Okunma 12P 14P 16P 18P Japonyada geliştirilen yeni bir teknoloji sayesinde elektronik cihazlar, beyin dalgalarıyla yönetilebilecek. Hitachinin geliştirdiği `beyin arayüzü teknolojisi insan beynindeki elektromanyetik sinyalleri, kan dolaşımındaki değişimleri kaydederek elektrik sinyaline dönüştürüyor.
Kullanıcının başına geçirilen analiz cihazına bağlı optik fiber kablolar, beyin dalgalarını ana bilgisayara iletiyor. Deneyde, elektromanyetik algılayıcıyı kafasına geçiren kullanıcının beyin dalgaları, bilgisayara bağlı oyuncak trene aktarıldı. Beyin dalgaları oyuncak treni hareket ettirdi. Bu sinyal bildirimi beynin problem çözümüyle sorumlu ön bölümünde (frontal korteks) gerçekleşiyor. Dört işlem yapmak veya şarkı söylemek gibi faaliyetlerle bu bölümün aktif hale getirilmesi, treni harekete geçiriyor. Bu teknoloji insan vücuduna herhangi bir müdahele gerektirmiyor.
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: TELEGRAM VE AKP Ptsi Kas. 22, 2010 1:22 pm | |
| Ve, asıl yeri Cesede Dönmüş CHP Kemalizmi başlığı olsa da, üstteki yazdıklarımıza istinaden, Metiner'in aşağıdaki yazısı:
Hangi CHP? 22.11.2010 Pazartesi 15:10Gündem 0 Yorum124 Okunma 12P 14P 16P 18P Mehmet METİNER - haber365.com 'CHP çok başlı bir parti. Birinin dediğini ötekisi reddediyor...' Mehmet Metiner Yorumluyor...
Üstelik hepsi de en yetkili ve etkili konumdaki isimler. Kılıçdaroğlu Paris'te Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney'in mezarını ziyaret ediyor. Partisinin en yetkili isimleri zehir zemberek suçlamalar boca ediyor. Bu suçlamaları getirenlerden biri PM üyesi, öteki de daha düne kadar MYK üyesi olan biri. Ve halihazırda da PM üyesi. Partinin genel sekreteri BDP ile işbirliği yapmaktan kaçınmayacaklarını söylüyor. Her iki isim böyle bir ihanetin içinde olamayacaklarını söylüyor. Partinin halihazırdaki grup başkanvekillerinden biri, hadi adını söyleyeyim, Muharrem İnce, "BDP ile işbirliği varsa ben yokum!" diyor. Kılıçdaroğlu'yla beraber partinin giderek kendi ilkelerinden saptığı veya saptırılmak istendiği yolunda yenilmez yutulmaz cinsinden eleştiriler getiriliiyor. Bu eleştirilere ****** da katıldı. Eski genel başkan Trabzon ve Ordu gezilerinde isim vermeden Kılıçdaroğlu'nun Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney ziyaretleriyle başlanan, BDP ile işbirliği yaparız açıklamalarına kadar uzanan, sonrasında da Diyarbakır'da verilen mesajlarla yeni bir mecraya taşınan CHP anlayışına sert eleştirilerde bulundu. "İktidar hırsı için CHP'nin kendi ilkelerinden ödün vererek bir yere varamayacağı"nı söyledi mealen. CHP'de ideolojik/siyasi eksen kaymasının ******'ın ağzından bu şekilde belirtilmiş olması elbette düşündürücüdür. Peki Kılıçdaroğlu'na ne demeli? Diyarbakır üzerinden asıl Urfa'ya gideceğini, dolayısıyla Diyarbakır gezisine başkaca bir önem atfedilmemesi gerektiğini bizzat kendisi söyledi. "Diyarbakır uçağıyla Urfa'ya geçmekten başka bir anlam yüklenmemesi" gerektiğini bizzat kendisi söyleyen değilmiş gibi Diyarbakır'da aşka gelip bu kez başka şeyler söylemeye başladı. Sanki bahusus Diyarbakır için gelmiş gibi yaparak Diyarbakır aşkından söz etmeye başladı. Kılıçdaroğlu'nun iyi niyetini sorgulamak değil niyetim. Diyarbakır'da söylemsel düzeyde dahi hiçbir şey söylemeyen Kıılçdaroğlu'nun iyi niyetinin siyaseten bir karşılığı olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusu. Sahi ne söyledi Diyarbakır'da? Kocaman bir hiç! Sadece iktidarları döneminde neyi değiştirip değiştirmeyeceklerini soyut cümlelerle bir kez daha dile getirdi. Somut hiçbir açıklama yapmadı. Ama buna rağmen yeni yönelimi konusunda parti içinde ciddi kuşkulara neden olduğuna göre ortada bizim bilmediğimiz bir şey var demektir. Yoksa koskoca ****** o sert eleştirileri durduk yerde getirir miydi? Korkmaz Karaca ve Şahin Mengü gibi Önder Sav'a yakınlıklarıyla bilinen iki PM üyesi o sert suçlayıcı açıklamalarda bulunur muydu? Az önce CNN Türk'te Sav yanlısı Karaca ile Kılıçdaroğlu yanlısı genç PM üyesi Enver Aysever'i dinledim. Her ikisi de dostlarım benim. Her ikisi de aynı partiden olmakla beraber farklı CHP'yi seslendiriyorlardı. Aysever'in CHP'si ile Karaca'nın CHP'si birbirine yüzde yüz zıt. Karaca'nın dedikleri ile Aysever'in dedikleri politika anlamında örtüşmeyecek cinsten. Aysever BDP'yi mevcut yasal partilerden biri olarak tanımlarken Karaca, BDP'yi parti olarak dahi görmediğini söylüyordu. "Teröriste terörist demeyen bir partiye parti demem ben. Onunla işbirliği etmek gerektiğine de inanmam" deyip duruyordu. Başkaca söylediklerine değinmeme gerek yok sanırım. Şimdi bu durumda siz olsanız sormaz mısınız? Hangi CHP? Ve vatandaşlar hangi CHP'liye inanmalı? Kılıçdaroğlu'nun bile Diyarbakır-Urfa güzergahı konusunda bir gün arayla söyledikleri birbirini tutmuyorsa, siz olsanız ne dersiniz, ha, söyler misiniz? CHP'nin işi çok zor. ****** kendini çoktan hazırlamışa benziyor. Sav'ın derin sessizliği çok şeylere gebe.
| |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: TELEGRAM VE AKP Ptsi Kas. 22, 2010 1:35 pm | |
| Burada asıl mesele CHP değil tabi, Metiner, AKP'ye destek babında, CHP'yi mıncıklıyor.
Türkiye'de temel mesele, AKP'nin durumu, ihaneti, işbirlikçilşiği, İslamı satmadaki başarısı. AKP ihsaneti çözülmeden, bu zihniyet deşifre edilmeden, müsbet hamle imkanı yok gibi.
Yıllardır verilen mücadelelerle CHP zombiye dönüştürülmüşken, karşımıza AKP'yi çıkartıverdi emperyalizm. Bzden görünerek güya düşmanlara saldırıyor oluşu da herkesi, hadi çoğunluğu diyelim, bu tuzağa düşürmeye yetti.
Güya düşman dedik, çünkü asıl düşmalara saldırmadı. Asıl o manaya saldırmadı, o manadan arta kalan kadavrayı hedef alırken, kendi zatında o manaya yeniden can veren oldu, o bünyeyi terkeden şeytani ruh, AKP bünyesinden yeniden hayat bulurken, yeni bir şeytan çıkartma ayinine ihtiyaç var. Şimdiki hal eskisinden daha tehlikeli. Eskisine düşmanlık netti ama şimdikine şüpheli, mütereddit bir tavır var en keskininde. Mücadelede en zor şeyin karar vermek olduğu davası ki, karar olmazsa kesin tavır alabilmek de mümkün değil.
Niçin eskisinden daha tehlikeli?
Eskisinin kimliği açıktı, belliydi, kendsini inkar etmiyordu ve ona karşı söylenenler de yerini kolaybca bulabiliyordu.
Ama şimdi AKP bu kimliğini saklıyor, perdeliyor, bizden gözüküyor. O eski düşman bilinen cesede herkele birlikte, herkesten daha önce, aha cevva saldırıyor. Herkes adına hesap sorduğu palavrasını söylüyor. Yeni şeytani ruhun tecelli ettiği bünye kendisi olarak, şeytranı tekmeliyor gözüküyor. O cesedden çıkan şeytani ruhun AKP'ye geçtiğini aklı gözünde olanları ikna etmek çok kolay değil elbette, hatta eskisinin şeytanlığına inandırmaktan da zor. BU da bir çoğunun işine yarıyor, mücadeleden kaçmak için fırsat arayanların, zordan yılanların ve işin kolayına kaçmak için mazeret peşinde olanların, zoru bildiği halde, bunlara bakıp kolay da olabiliyormuş diyen nefsanilerin, ahmakların vs.
Dağ düze insin de dağı aşayım demek olmaz, o zaman dağ kalmamıştır. Bizim işimiz dağları aşmak. | |
| | | | TELEGRAM VE AKP | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|