Hristofyas Çözüm İstemiyor
Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın, 18 Kasım’da New York’ta gerçekleştirilecek üçlü zirve öncesinde BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a gönderdiği mektup Kıbrıs Sorununa hangi niyetle yaklaştığını ortaya koyuyor.
Mektubun içinde, bu güne değin kendisinden başka hiç kimsenin benimsemediği ve beğenmediği “Üç eksenli önerileri” yer alıyor.
Bu bayat önerisinin yanına, hakemlik istemediğini, zaman kısıtlamasını kabul etmeyeceğini, prosedür değişikliği olmayacağını ve de birde “Nüfus Sayımı” ekledi.
Nüfus sayımındaki talebi ise iki gerekçeye dayanıyor.
Bunlardan birincisi sözde kolonizasyon iddialarını BM kayıtlarına geçirmek ve bunun arkasından da Türkiye’yi adaya taşıma nüfusla doldurduğu iddiası ile yasal platformlarda suçlamak ve dava açmak.
İkincisi ise sayımdan sonra Mülkiyet Başlığı ile Toprak Başlığını birleştirerek T.C. kökenli KKTC vatandaşları ve Maraş konusunu birbirine bağlayarak yeni taleplerde bulunmak.
Tabii BM’nin Hristofyas’ın bu isteklerine pek de sıcak bakmadığı kesin.
Bırakın BM’yi, İngiltere ve ABD’de sıcak bakmıyor.
İngiltere Dış İşleri eski Bakanı Jack Straw ile Amerikan Savunma Sekreteri (Bakanı) Robert Gates’in AB-Türkiye Müzakereleri ile ilgili ortaya koydukları görüşlerinde, Kıbrıs Sorununun geleceği ve yeni çehresi pekte Hristofyas’ın istediği gibi değil.
Uluslararası tanınmışlığı ve güvenilirliği olan International Crisis Group (Uluslararası Kriz Grubu) bölge sorumlusu Hugh Pope’ın Washington merkezli araştırma kurumu Woodrow Wilson Center’in “South East Project” (Güney Doğu Projesi) çerçevesinde düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, “Devam etmekte olan Kıbrıs müzakerelerinde Mülkiyet sorunu çözülemezse, Rumlar başta BM, AB ve ABD olmak üzere ilgili tarafları adada çözümü istediklerine dair ikna etmeleri gerekecek” diyerek Kıbrıs sorununda gelinen son aşamayı gözler önüne serdi.
BM merkezi, Genel Sekreterin Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının müzakerecileriyle görüşmesine büyük önem veriyor. 18 Kasımda görüşmesinde taraflardan masaya, mümkün olan en kısa sürede bir çözüme yönelik daha çok esneklik ve hareketlilik olmasına ivme katabilecek bazı önerilerin konması istenecek.
Türk tarafı konu ile ilgili geceli gündüzlü çalışırken, Rum tarafı peşinen bir mektup göndererek masaya artık bayatlamış ve uluslar arası toplumdan pekde kabul görmemiş “Üç eksenli öneriler”den başka bir şey koymayacağını peşinen belirtti.
Yani “Ben çözüm istemiyorum” demek istiyor dolaylı olarak.
BM Merkezinde çalışan görevliler, konu ile ilgili diplomatlar ve yetkililer, perde gerisinde ve koridorlardaki kulislerde, yürütülmekte olan çözüm prosedürü başarısız olursa Kıbrıs’ın bölünmeden kaçamayacağı öngörüsünde bulunuyorlar.
Buna ilaveten müzakerelerdeki tıkanıklık aşılamazsa, Genel Sekreter’in iyi niyet misyonunun sona ereceğinden, Downer’in ve çalışma ekibinin de adadan ayrılacağından söz ediyorlar.
Son günlerde de, görüşmelerin çıkmaza girmesi sonrasında Rumların ve Yunanlıların kabusu olan BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) sayı olarak daha da azaltılacağı ile ilgili söylemlerde kulaklara çalınmaya başlandı.
BM tüm bu işittirmelerden ve verdiği korkudan sonra 18 Kasım görüşmesinde, müzakerelerin hızlandırılabilmesi için BM’nin müzakerelere daha aktif bir şekilde katılımını talep edebilir.
Rumların ise buna “Hayır” diyeceği kesin.
18 Kasım görüşmesi, Kıbrıs Müzakerelerinde bir dönüm noktasını oluşturacak gibi gözüküyor.
Prof. Dr. Ata ATUN
http://www.ataatun.com 12 Kasım 2010