AKINCILAR AKINCILAR FORUM |
|
| Haçlı Donanması Körfez'e Dayandı | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Haçlı Donanması Körfez'e Dayandı C.tesi Ekim 30, 2010 3:54 pm | |
| Haçlı Donanması Körfez'e Dayandı
28 Ekim 2010
"Neler oluyor? Bu yüzyılın en büyük istilasına mı hazırlık yapılıyor?Bütün Batılı ülkeler, İslam dünyasına karşı tarihin hangi döneminde ortak hareket etmişlerdi?..."
İbrahim Karagül/ Yeni Şafak
Bu yüzyıl, büyük istilalarla başladı. "İslam'ın kanlı sınırları"ndan dem vuranlar, kanı İslam'ın kalbine taşıdı. Mezopotamya'ya yerleşti. Üç kıtanın kesiştiği bütün kavşaklara yerleşti. Denizlere, kara parçalarına yerleşti. İki okyanus arasında uzanan devasa kuşakta hangi ülke, hangi toplum varsa hepsi bu derin ve süresiz istila projesiyle sarsıldı. Ülkeler işgal edildi, işgal edilmeyen onlarcası istikrarsızlıklara, iç çatışmalara, belirsizliklere sürüklendi.
İki okyanus arasındaki coğrafya, bizim coğrafyamız yeni bir Haçlı dalgasıyla boğuşuyor. Bahanelerle, popüler gerekçelerle kamufle edilmiş bu büyük hesap, zihinlerini özgür tutanlar için ne acı bir durum. Haçlı seferlerine tanık olanlar, Moğol istilasını yaşayanlar, Birinci Dünya Savaşı yıkımını görenler aynı acıyı yaşadılar. Ama her yıkımdan sonra şaşırtıcı bir yükselişe tanık oldu bu coğrafya. Bunu bilenler, işte bu yükselişin, büyük dönüşün önüne geçmek için belki yüzyıllık bir istila projesini uygulamaya koydu. Bu güne kadar da, o projeden zerre kadar geri adım atmadı.
Dün; ABD'nin bir uçak gemisinin daha Arap Denizi'ne gittiği haberini gördüğümde, Afganistan'daki işgal, Pakistan'daki iç savaş hali, Irak'ın durumu, İran'ı savaşla dize getirme tehditleri, Ortadoğu'ya yığılan silahlar, Afrika kıyılarına yönelik işgal hazırlıkları, Doğu Akdeniz'deki tehlikeli güç mücadelesi ve yirmi yıldır iki okyanus arasında tanık olduklarımızı düşündüm.
Her hareket, girişim, siyasi ve askeri müdahale, proje birbirini tamamlıyor, hepsi bir büyük projenin unsurlarını oluşturuyor. Ama görünüşte hepsi birbirinden farklı gerekçelerle pazarlanan, kitlelerin öyle sandığı, insanlığın geleceğini kurtarmak için yürütülen adalet ve özgürlük operasyonlarıydı. Ancak bu toprakların son bin yılını az çok bilenler, hepsinin arkasında aynı düşüncenin, inancın yattığını, bir medeniyet mücadelesinin olduğunu fark ediyorlar.
USS Abraham Lincoln uçak gemisi, beraberindeki savaş gemileriyle birlikte 17 Ekim'de bölgede olacak. USS Harry Truman uçak gemisiyle buluşacak. Ardından Fransa'nın tek uçak gemisi Charles de Gaulle, beraberindeki savaş gemileri, denizaltılar ve uçaklarıyla bölgeye gelecek. Arap Denizi, Umman Denizi dev bir donanma yığınağına sahne oluyor. Irak işgalinden sonra, bildiğimiz yeni bir işgal projesi yok. Kızıldeniz ve Basra Körfezi'ndeki bu askeri hareketliliğin sebebi ne olabilir?
Söz konusu donanma birlikleri bir süre önce korsanlarla mücadele için Cibuti merkezli operasyonlar yapıyordu. Ancak, bu operasyonların 11 Eylül'den önce başladığını biliyoruz. Resmi gerekçe, Afganistan'daki savaşın şiddetini artırması. Ülkede bulunan ABD ve NATO'ya bağlı güçler bu saldırıları önleyemiyor mu? NATO ve ABD'nin Afganistan operasyonunda elli ülkeden 120 bin asker görev yapıyor.
Pakistan'daki iç savaş için de böyle bir güce ihtiyaç yok. Çünkü Afganistan ve Pakistan'daki güçler, Körfez'deki gemiler bunu pekala yapıyor. Öyleyse Kızıldeniz'le Basra Körfezi arasında, böylesine büyük bir askeri yığınağın sebebi ne olabilir? Bilmediğimiz, dikkatimizden kaçan yeni bir işgal senaryosu mu? İran'ı mı vuracaklar? Yemen'i mi istila edecekler? Somali ve çevresinde mi bir şeyler yapacaklar?
Doğu Afrika, ABD, Fransız ve NATO birlikleri için eğitim sahalarına dönüştürüldü. Buralarda eğitilen askerler, Afganistan'a, Pakistan'a ve diğer bölgelere gönderiliyor.
Mayıs ayında USS Truman uçak gemisiyle Fransız uçak gemisi Akdeniz'e hangi işgalin tatbikatını yaptılar? Hemen bütün Batılı ülkeler neden bu deniz geçiş bölgelerine donanma gönderiyor? Terörle mücadele mi? Allah aşkına kimse bu saçmalığı tekrarlamasın artık...
Her ne olacaksa Basra Körfezi merkezli olacak. Tam da bu bölgelere yönelik silah satışlarına bakalım. Financial Times'ın haberine göre ABD, Suudi Arabistan, Kuveyt, Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne 123 milyar dolarlık silah satışı yapıyor. Bu paketin 90 milyar dolara yakını S. Arabistan'a ve satış kesinleşti.
Batı, Amerika ve NATO, bütün bu bölgelerde tatbikatlar yapıyor. Tatbikat yapılan bölgelerin çevresindeki ülkelerden bazılarına tarihte görülmemiş oranda silah satıyor, askeri yığınak yapıyor. Bazı ülkeleri de garnizon ülkeye dönüştürüyor.
Arap Denizi'ndeki, Basra Körfezi'ndeki askeri birliklerin alarm düzeyinde olduğu haber veriliyor. Neler oluyor? Bu yüzyılın en büyük istilasına mı hazırlık yapılıyor? Bütün Batılı ülkeler, İslam dünyasına karşı tarihin hangi döneminde ortak hareket etmişlerdi? Haçlı savaşları sırasında! Ve tabi Osmanlı siyasal otoritesini yok edip bu coğrafyaya tarihin en büyük hezimetini yaşatan Birinci Dünya Savaşı'nda....
Bütün bu resmi görüp de kimse "haçlı savaşı" ifadesini yadırgamasın, yargılamaya kalkışmasın. Anlamayanlar son altı yüzyıllık tarihe baksın yeter! Ne yazık ki, hiçbir şeyin değişmediğini göreceklerdir... | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Haçlı Donanması Körfez'e Dayandı C.tesi Ekim 30, 2010 3:56 pm | |
| Savaş başlıyor savaş, kan pahası can pahası.
Yanlış adım atana, hayat hakkı yok.
Göreceğiz savaş meydanında kim er, kim kaçkın.
Allah ayaklarımızı sabit kılsın. | |
| | | GÖLGE
Mesaj Sayısı : 1231 Reputation : 36 Kayıt tarihi : 16/05/09
| Konu: Geri: Haçlı Donanması Körfez'e Dayandı C.tesi Ekim 30, 2010 10:11 pm | |
| | |
| | | AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: Geri: Haçlı Donanması Körfez'e Dayandı Paz Ekim 31, 2010 12:09 am | |
| AKP'li bakan da el teftişi yaptırmıştı, Buşt'un elini sıkabilmek için. Kimdi o bakan? | |
| | | INSAN
Mesaj Sayısı : 892 Reputation : 33 Kayıt tarihi : 17/05/09
| Konu: Geri: Haçlı Donanması Körfez'e Dayandı Çarş. Mart 23, 2011 12:52 am | |
| [size=24] SAMANLIK YANDI FARELER DAĞILDI
[/size] Aslında bu atalar sözünü Birleşmiş Milletler’e samanlık yanıyor fareler dağılsın şeklinde söylemeliyiz.
Dünyanın son yirmi yılını hızlı çekim izlediğimizde beş yılda yirmi milyon üstünde ölüme sebep olan II. Dünya Savaşı’ndan daha büyük yavaş çekim bir üçüncü dünya savaşıyla karşı karşıyayız.
Yetmiş yıl önce Japonya’ya atom bombası atarak ‘demokrasi’ getireceğine inananlar Nagazaki ve Hiroşima’nın toplam atom gücünden daha fazlasını beş-altı yıl önce Irak’a attılar, yine demokrasi getirtmek için..
Söyler misiniz, Birleşmiş Milletler kurulduğu günden bugüne hangi dünya sorununu çözmüş, Filistin sorunu hızından hiçbir şey kaybetmeden daha alev alev ve daha da kilitlenmiş durumda. Pakistan’la Hindistan arasında Keşmir sorununda en küçük bir ilerleme mi kaydedildi, aksine hem Pakistan hem Hindistan bu bitmeyen savaş uğruna nükleer silah sahibi olmak zorunda kaldılar. Kıbrıs Sorunu mu halledildi, aksine Lefkoşa ikiye ayrıldı ve sert milli rüzgârlar adanın silahlanmasını hızlandırdı. Beyrut’ta iç savaş çıktı ve bugün Beyrut ikiye bölünmüş durumda. Bağdat beş altı yıl gibi kısa sürede çoktan üç dört ayrı etnik kimliğin ayrı mahallelerde mevzilendiği bir şehir haline geldi. Kerkük daha bugünlerde gözlerimizin önünde ortadan ikiye ayrıldı ve iki ayrı etnik grup her an büyük bir iç savaşı beklemeye başladı. Bosna’da iki yüz bin Müslümanın ölümünü seyrettiler, NATO müdahale etmiş, ki NATO’nun başarısı sayılıyor, bir siyasi çözüm mü geldi, Boşnaklar Sırpların çemberi içine yerleştirildi ve soykırımcılar siyasi yönetim şekliyle aksine ödüllendirildi.
Gürcistan’da iki ayrı iç savaş, Tiflis, Batum’da yüz binlerce insan öldü ve o kadarı toprağını terk edip etnik bölgelerine kaçıştı.. Daha geçen yıllarda bir yeni Gürcistan savaşı daha oldu.. Çeçenistan’da Ruslar’ın kaç yüz bin Çeçen’i öldürdüğünü bölgeye hiçbir gazeteci giremediği için hala kimse bilmiyor, toplam nüfus bir buçuk milyonmuş altı yüz bin kişi kalmış, üç yüz bini göç etmişse, işte üç yüz bin kadarı ölmüştür gibi sanki ölenler karıncalarmış gibi bir göz kararı hesap.. Afrika’nın ne hale geldiğini hiç saymayalım, çok büyük petrol kaynakları olan Nijerya siyasi olarak kaosun içinde ve ülkedeki etnik grupların sayısı üç dört iken bugün kırka kadar bölgesel ayrılıklar söz konusu. Orta Afrika ülkelerinin nerdeyse tümünde savaşan askerlerin yaşları 13/14’e çoktan indi ve değil huzur içinde sınırlarını koruyabilecek kadar gücü olanlar kendilerine devlet diyebiliyor ve batı Afrika’da sınırları olmayan merkezi idaresi olmayan ülkelerde tarihte eşine rastlanmayan siyasi kaoslar halen sürüyor.
Çin’in emri vaki işgal ettiği Sincan Uygur Bölgesi’nden ise söz etmeye cesaret edecek bir batılı ülke yok, onu da geç, bir yazar yok, daha geçenlerde binlerce insan katledildi… Afganistan’da ise savaş aralıksız 30 yıldır sürmekte, teknoloji uzayda dahi silahlar üretmeyi biliyor ama aynı teknoloji ölü sayısını dahi bilemiyor.
Hemen herkesin aklına ilk geliveren üstünkörü ve en kısa yavaş çekim III. Dünya Savaşı işte budur.
BM İSTEDİĞİNİ GÖRÜYOR İSTEDİĞİNİ GÖRMÜYOR
Özeti şudur, Birleşmiş Milletler istediğini görüyor istediğini görmezden geliyor.. Birleşmiş Milletler dediğin beş tane aslan yüz tane fare.. Elinde nükleer güç tutan dünya devleri Güvenlik Konseyi’ni oluşturuyor ve savaş, müdahale kararlarını onlar alıyor ya da yeşil ışık yakıyorlar.
Libya’da olup biten tam bir hayvanlar alemi belgesi, yedi sekiz sırtlanın leşe saldırısı.. Unutmayın Afrika milli parklarına konuşlandırılmış bu belgesel ekipleri ‘kurgu’ya hareket getirmek için milli parkta aç hayvanların önüne bazen leş bazen yaralı hayvanları atarak bizlere hareketli güya ‘doğa belgeseli’ çekmekte, oysa çoğu tasarlanmış yani kurgudur.
Birleşmiş Milletler’e sorulması gereken şudur, iletişim çağındayız, hatta başkanların elinde özel ve çok donanımlı jet uçakları vardır, mesela Obama istese bir günde beş ayrı ülkeye gidip görüşmeler yapabilir, ayrıca elinizin altında çok hızlı yazışabileceğiniz internet imkânları vardı.
II. Dünya Savaşı’ndan bugüne insanlık iletişim ve ulaşım hızında bu denli ilerlediği halde niçin hala ‘ilkel yok etme’ savaşları sürüyor.
Mesela Obama ve ekibi Arap dünyasında Bush’dan farklı olarak ‘sivil toplumu’ destekleyip öne çıkardı ve bayağı mesafe almıştı.Ve en idealist İslamcıları bile kandırmıştı. Ve neden aynı şey ısrarla Libya’da denenmedi? Şundan mı Mısır’daki Müslüman kardeşler Türkiye’deki AKP gibi siyasi yapılanmalar Amerika’ya asla ses çıkartamayacak bir derin siyasette kilitlendirilip tuzağa çoktan düşürüldüğü için mi? Ya da asıl kağıttan kaplanlar bağımsızlıkla dalga geçenler olduğu gerçeğini halkımız ne zaman görecek?
Son iki yüzyılın değişmeyen manzarası şudur, Batı’da Değişen Hiçbir Şey Yok.
Batı, aynı parçalayan aynı saldıran aynı emperyalist aynı vahşi batı...
Değişen sadece batının vahşi emperyalizmini maskeleyecek yeni argümanlar dünyada moda oldu, ‘insan hakları’ gibi.. Bu çok doğru ve bu çok haklı gerekçeleri Batı’nın vahşileri dış politikalarında muhteşem bir sinsilikle zaman zaman uygulamayı başarıp hepimizi de ikna edebiliyor, ama Libya, Irak, Afganistan (Sudan’ı Somali’yi ve nicesini saymıyoruz bile) örneği gibi çoğu zaman gerçek yüzlerini ortaya çıkarıyor.
Batı’daki en masum yeşil örgütlerin hatta anarşik grupların lider kadrolarına kadar ajanlar yerleştirmeyi başarabilen Batı, bugün Kaddafi’nin sığınağını yine tahmin edecek donanımdan yoksun…
BM DEDİĞİNİZ AMERİKAN EŞŞEĞİNE 9 KİŞİ BİNİYOR
Bize düşen Birleşmiş Milletler’i yeniden sorgulamaktır, içimizde bir Nehru bir Tito yaşamıyor ki bir üçüncü alternatif ya da bağımsız bir blok kurabilsin. Gördünüz işte Birleşmiş Milletler dediğiniz Amerikan eşeğine dokuz kişi biniyor, Merkel, Sarkozy, aklınıza kim gelirse...
Irak’a emperyalist bir savaş ilan eden Blair’i sözümona gösterişten değil gerçekten yargılayacak bir gücü olmayan İngiliz medyası ve yargısı şimdi Libya’ya emperyalist savaş ilanına ne diyecek, galiba sorun da burada yatıyor.
Haksız işgal dünyada yeterince kınanmaz ve yargılanmazsa haksız kanunsuz işgallerin önünü açarsınız. Her savaş kararında ‘savaş kararı alanlar’ insanlık mahkemelerinde allem gullem yargılanmıyor ama onların gazına gelmiş mahalli gaddarlar dünyaya insan hakları hukuku örneği olarak gösteriş bin fiyakayla yargılanıyor. Türkiye’nin beş yüze yakın köşe yazarı Irak Savaşı’nı destekledi, hangisi özür diledi hangisi “insanlık suçu”ndan yargılandı, aksine ‘iktidar oldular’ şimdi de bizi kodese atmakla meşguller.
AHIRDA UNUTMAK İSTEMEDİKLERİ BİR EŞEK DE TÜRKİYE
Israrla Arap Ligi’nin de desteğini bekleyen Batılılar ‘eşeğin büyüğünü ahırda unutmayalım’ gayretiyle ellerini çabuk tuttular, ancak ahırda unutmak istemedikleri bir eşek de Türkiye…
Neyse ki Müslümanın Müslümanla savaşının utancını bize dahi bırakmayacak Müslüman ülkeler çıktı Katar, Suudlar, bu sefer Türkiye’den önce koştular, ilerde bizim de başımıza aynı bela gelmesin telaşıyla.
Bu delilere şunu söylüyoruz, bugün Amerika’yı ve batılıları arkasına alıp bizleri kendi topraklarımızda sindirmeye öldürmeye yok etmeye girişen Müslümanlara yarın Amerika saldırdığında onları kim koruyacak?
Sizler, paralarınızı Batılı banka ve borsalarda tutarak ‘korunabileceğini’ sanan zavallılar..
Sizler, iktidarınızı ayakta tutmak için batılı şirketlere borsalara ülkenizi yağmalatan siyasi iktidarlar…
Çember daralıyor, hepinize sıra gelecek. Unutmayın bu yavaş çekim bir III. Dünya Savaşı... Sindire sindire bir savaş…
II. Dünya Savaşı’ndan batının öğrendiği meğer çok farklıymış. II. Dünya Savaşı’ndan etnik, ırk, diktatörlük, tek adam dersleri değil, aksine savaş stratejisine ders çıkarttılar, o da şu, ‘telaşa mahal yok, yavaş yavaş.’ ve ‘öyle hijyenik bir savaş olsun ki topraklarımıza tek bir bomba düşmesin.
Birleşmiş Milletler’e karşı ancak ‘ütopik’ fikirleri destekleyerek karşı çıkabiliriz, o da, Birleşmiş Milletler ‘nükleer güçlerin’ kontrolünde hep böyle kalacaksa, yüzlerce fare ülke, nükleer sahibi olmayanlarla yeni bir örgütlenmeye gitmeli..
Ama ‘silahlı olarak güçlü olmayabilirler’ diyebilirsiniz, ancak ‘maden ve kaynak’ olarak güçlüler ve elinde nükleer silah tutanları ‘pazarsız’ bırakacak bir güç olurlar ve en önemlisi başka bir dünya mümkündür fikrinin yani bir umudun öncüsü olurlar.. Şimdilik, serçelerin farelerin arıların karıncaların hamsilerin istavritlerin, balinalara ayılara gorillere karşı yepyeni ve bambaşka bir örgütlenmeye girmekten başka hiçbir şansları yok..
Nihat Genç
| |
| | | | Haçlı Donanması Körfez'e Dayandı | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|