[table:e4c4 cellpadding="0" cellspacing="0" width="100%" height="16"][tr][td:e4c4 class="metin" colspan="2" style="padding-top: 15px;" valign="top"]<table bgcolor="#ffffff"><tr><td colspan="2"><table bgcolor="#ffffff"><tr><td class="metin">[b]Fethullah Gülen, New York Times'a konuştu[/b]</td>
<td align="right">
</td>
</tr></table>
</td>
</tr>
<tr>
<td colspan="2" class="spot-haber" valign="top">
<table align="right" cellpadding="0" cellspacing="0">
<tr>
<td>[img]
http://medya.zaman.com.tr/2010/06/12/fethullah-gulen.jpg[/img]</td> </tr>
</table>
Amerikan basının Fethullah Gülen merakı gün geçtikçe artıyor.
Wall Street Journal'da (WSJ) çıkan Gülen haberinin hemen bir hafta
sonrasında, hem ABD'nin hem de dünyanın saygın gazetelerinden biri olan
New York Times (NYT), Hocaefendi hakkında bir röportaj-haber yayınladı.
İşte röportajın tam metni...</td>
</tr>
</table>
[/td] [/tr] [tr] [td:e4c4 colspan="2" style="padding-bottom: 10px;" width="100%"]
[/td] [/tr] [tr] [td:e4c4 class="metin" colspan="2" style="padding-right: 10px;" bgcolor="#ffffff" valign="top"] <table align="right" cellpadding="1" cellspacing="1">
<tr><td style="padding-right: 5px;" align="right">
</td></tr>
</table>
[b]Bir hareketin liderliğini yapan Türk'ü
savunanlar da var, eleştirenler de...[/b]
BRIAN KNOWLTON / SAYLORSBURG, PENNSYLVANIA
Verimli çiftlik topraklarının birden Pocono Dağlarının
eteklerindeki büyüleyici güzelliğine yol verdiği kuzeydoğu
Pensilvanya'da Türkiye'nin en etkili insanlarından biri sessizce
yaşamını sürdürüyor.
Aynı zamanda en tartışmalılarından biri.
Kendisinden büyük bir saygıyla bahseden sevenleri Fethullah
Gülen'i (69) tatlı dilli bir Müslüman vaiz, yazar ve öğretmen olarak
tanımlıyor.
Georgetown Üniversitesi'nde bir profesör olan ve Gülen üzerine
çalışmaları bulunan John L. Esposito, Gülen'i karşılaştırabileceği tek
kamuoyunda bilinirliği olan kişinin Dalai Lama olduğunu söylüyor.
Gülen'in konuşmaları, barış ve hoşgörü, ABD-Türkiye ilişkilerinin
güçlülüğü ve serbest pazar ekonomisinin önemi üzerine. Yakın geçmişte
bir söyleşide dediği gibi "Gerçek İslam'da teröre yer yoktur" gibi
şeyler söylediğinde Batılı yöneticileri yüreklendiriyor.
Hem eski Dışişleri Bakanı Madeleine K. Albright hem de onun
seleflerinden biri olan James A. Baker III, Gülen'le ilişkili grupların
faaliyetlerinde konuşmalar yapmış ve demokrasi ve diyalogu savunmasını
övmüşlerdi.
Ancak kötüleyenleri onu daha karanlık bir açıdan görüyor.
Gülen'in son derece milliyetçi taraftarlarının Türkiye'de güçlü
konumlara geldiğini ve belki de gizli bir amaç güttüklerini söylüyor.
Uzun süredir laik olan ve şimdi İslam-dostu bir hükümet
tarafından yönetilen Türkiye kendisini İsrail, Irak ve İran'la olan
ilişkilerde temel bir aktör olarak konumlandırarak daha büyük bir
küresel role soyundukça, kamusal alanda dinin yeri üzerindeki hararetli
iç gerilim daha çok ilgi odağı haline geliyor.
Gülen, Türkiye'nin Müslümanların geleneksel değerlere karşı güçlü
bir darbe olarak gördüğü ancak laiklerin modernizasyon için kaçınılmaz
olduğunu düşündüğü ve yaklaşık yüzyıl önce
Kemal ****** zamanında gerçekleştirilen laikleştirilmesine karşı
ağır-çekim ancak güçlü bir tepkinin bir bölümünü temsil ediyor.
Gülen'in yaklaşımı, bir anlamda, geleneksel ve modern olanı harmanlamaya
çalışıyor.
Kendisi ve yaklaşık bir düzine taraftarı ile ziyaretçiler için
modern konaklama yerleri, bir buluşma salonu ve turuncu sazan
balıklarıyla dolu pırıl pırıl bir göletin olduğu 25 arlık (10 hektar)
kırsal bir barınakta eğreltiotları ve mavi ladin ağaçlarıyla dolu bir
sığınakta yaşıyor.
Sağlık sorunları olan Gülen bu pastoral mekandan çok nadir
ayrılıyor.
Klasik Türk yemeğinden oluşan bir öğle yemeğinde konuştuğumuz
ısrarlı bir şekilde alçakgönüllü, bir kasaba imamının oğlu olan Gülen,
sahip olduğu etkiye haiz olacak bir adam görüntüsü vermiyordu.
Beş yaşından beri Kuran öğrenen/çalışan ve 14 yaşından beri
vaizlik yapan Gülen yavaş yavaş çok geniş bir takipçi kitlesi oluşturdu.
Okullar, hastaneler ve işyerlerinden oluşan uluslararası bir ağ kurdu.
Bunlar arasında Asya adlı milyarlarca dolar tutarında varlığı olan
İslami bir banka, Türkiye'nin en büyük gazetesi olan Zaman da dahil
olmak üzere gazeteler ve Somerset, New Jersey'de EBRU-TV adlı bir
televizyon kanalı yer alıyor.
Bütün bunlar, başkalarının Gülen hareketi dediği ama bu hareketin
arka planda kalmayı tercih eden liderinin Gönüllüler Hareketi diye
tanımladığı oluşumun bir parçası. Gülen bunların kendisine kişisel hiç
bir çıkar sağlamadığını ve sahip olduğu tek şeyin bir yorgan, bir kaç
parça nevresim ve değer verdiği bir kaç kitap olduğunu söyledi. "Bu
hareketin kaç ülkede faaliyette olduğunu da, hangi sayıda öğretmen ve
öğrenci olduğunu da" bilmediğini söyledi.
Takipçilerinin yaptığı işlerle ilgili bir soru üzerine, "Ben bu
hareketi Fethullah Gülen hareketi olarak adlandırmanın yanlış olduğuna
inanıyorum ve böyle söylemek bu faaliyetleri yürütmeye kendini adamış
olan birçok insana saygısızlık oluyor. Benim bu hareketteki rolüm
oldukça kısıtlı ve bir liderlik, merkez, bir merkeze bağlılık ya da bir
hiyerarşi yok."
Ama başkaları ı 110 ülkede 1000'i aşkın okulun olduğunu ve belki 5
milyon üyenin olduğunu bildiriyor. Washington'da Fethullah Gülen'le
ilişkili bir kurum olan Rumi Forum'a başkanlık eden Türk asıllı
Avusturyalı Emre Çelik, yakın bir zamanda çok ücra bir yerde, Zanzibar
adasında bir okulu ziyaret etti ve ona göre Afrika'da daha fazlası
olmalı. Bu okullar zengin Müslüman iş adamları tarafından destekleniyor.
Amerika'da buna benzer birkaç okul var, hatta Burma'da bile bir
tanesi mevcut. İslami değerleri taşıyorlar ama medreselerin aksine
içinde bulundukları ülkenin resmi müfredatını kullanıyorlar, ayrıca
modern bilim ve teknolojinin üzerinde duruyorlar. Eğitim kaliteleri
oldukça yüksek olarak değerlendiriliyor ve bu okullarda yer bulmak için
gerçekleşen rekabet yoğun. Bir çok insana ilham kaynağı oldu," diyor bilgisayar bilimi eğitim
almış olan Bay Çelik. "Benim gibi insanlar, ikinci nesil Avustralyalı
Türkler, Türk diasporası, onun fikirlerinden etkilendik."
Ama 1990'ların sonlarına doğru, Gülen'ın hareketi Türkiye'nin
eski laik hükümet ile ters düştü. Amerika'ya tedavi için gelen -- şeker
ve kalp hastası - Gülen, bir Türk savcısının kendisini laikliği yıkmak
ile suçlamasından sonra Amerika'da kaldı.
Kasede alınmış bir vaazda Gülen taraftarlarına, "bütün güç
merkezlerine varana kadar," "sessizce" devlet dairelerine sızmalarını
söylüyordu. Kendisi ısrar ile sözlerinin çarpıtıldığını söyledi ve
suçlamalar sonunda düştü.
Uzmanlar mevcut Müslüman dostu hükümetin bazı yetkililerinin
Gülen cemaatinden olduğunu iddia ediyor. Otorite sayılan Jane's Islamic
Affairs'e göre birçok polis de öyle ve bu etki polisin güçlü ulusal
istihbarat bölümüne kadar uzanıyor. Türkiye'nin yeni yaşadığı telefon
dinleme skandallarının akabinde bu, çok hassas bir konu.
Gülen haraketi üzerine yazılar yazmış olan University of Utah'da
siyaset bilimi profesörü olarak görev alan Hakan Yavuz'a göre "Bu
savunmasız ve marjinalleştirilmiş insanlar için koruyucu bir mekan
üreten bir İslam türü değil, bunun aksine amacı Opus Dei gibi kontrolde
olmak ve güç sahibi olmak." Opus Dei aşırı muhafazakar bir Katolik
organizasyon.
Ama uzun süredir gözlemcilik yapan bir şahıs daha tehlikesiz bir
yorumda bulundu.
"Polis akademisi Türkiye'nin en iyi ve en prestijli eğitim
kurumlarından biri," diyor cizvit bir rahip ve Vatikan'a daha önce
islami konular üzerine üst düzeyde danışmanlık yapmış olan ve şimdi
Ankara'da yaşayan Peder Thomas Michel. Gülen okullarından mezun olan bir
çok öğrenci giriş sınavlarına iyi yaptıkları için "mezunlarından yüksek
bir oran [akademi'den] kabul görüyor."
Ona gore bu insanlar, genelde "iyi motive olmuş, akıllı,
eğlenceli -- hiç bir şekilde fanatik , tuhaf ya da kült olguları
taşımayan kişiler."
Gülen, hareketi'nin her Türk hükümetine aynı zamanda yabancı
hükümetlere de aynı yakınlık ve mesafede durduğunu savunurken, devlet
kademesinde görev almak gibi bir isteklerinin olmadığnı vurguluyor.
Ama bazı uzmanlara göre Amerika'lı yetkililer, en azından üstü
kapalı bir şekilde, Gülen'in Sovyetler'in dağılmasından sonra yüzlerce
gönüllü gönderdiği Orta Asya'nın Türk cumhuriyetlerinde hareketi bir
ılımlaştırıcı bir varlık olarak desteklediler.
Gülen Hareketi'ni çalışan Houston Üniversitesi'den sosyolog Helen
Rose Ebaugh, "Bu okullar gençler için bir alternatif. Böylelikle terör
örgütlerine katılmak zorunda kalmıyorlar." diye konuştu. Ebaugh,
İstanbul'da, Gülen'le bağlantılı Fatih Üniversitesi yönetiminin
kendisine, Gülen'in Suudi Arabistan'ın önerdiği paranın kabul edilmesi
fikrine, "Suudi hükümeti destek veriyor" şeklinde algılanacağını
gerekçesiyle sert bir şekilde karşı çıktığını söylediğini anlattı.
Türk hükümetinin, İsrail'in, Gazze'ye yardım götüren gemi
yolcularıyla şiddetli çatışmasını eleştirdiği bir dönemde Gülen
organizatörlerde suç bularak "otoriteye karşı çıkmaktansa" önceden
İsrail yönetiminden izin almaları gerektiğini söyledi. (Gülen, e-posta
teatisi sırasında, "en kötü devlet ve hükümet, devletsizlik ve kaostan
çok daha iyidir" dedi.)
Türk hükümetlerinin bazı "olumlu adımlarını" destekleyebileceğini
söylerken, "Bu, onlara siyasi tavsiyelerde bulunduğumuz ya da onların
etkisi altında hareket ettiğimiz manasına gelmez" diye konuştu.
Buna karşın danışmanın çevirdiği ifadelere göre Gülen, dindar ya
da laik olsun hiçbir iktidar "Türkiye'deki gerçekleri göz ardı edemez"
dedi. "Dinini yaşıyan bir sürü insan var ve camiler her gün insanlarla
doluyor." Aynı zamanda, her hükümet, Nesturi Hristiyanlar, Protestanlar
ya da Yahudiler olsun, dini azınlıkları da hesaba katmak zorunda, dedi.
1999'dan beri, Türkiye'nin sıcak siyasi atmosferi ve Gülen'in
sağlık durumu kendisini, girişinde sürekli adamların bulunduğu,
Pennsylvania'daki evine mahkûm etti. Gülen, kahverengi renkli geniş evin
iki - üç odasında hayatını geçiriyor.
Türk sanat eserleriyle dolu odada Gülen, kapsamlı şekilde --
Shakespeare'dan Kant'a ve oradan Sufi şiirlerini kapsayan geniş bir
yelpazede -- okumalar yapıyor. Sağlığı el verdiği zamanlarda,
ziyaretçilerinin sorularını yanıtlamak için ortaya çıkıyor. Kadınlar da,
erkeklerin arasında karışmadan balkondan Gülen'i dinliyor. Gülen,
"Amerika'da; Türkiye, Afganistan, Pakistan ya da diğer ülkelerden gelen
radikal düşünceli insanlardan rahatsız edilmeden ya da zarar görmeden
yaşamayı ümit ettim. Amerika'nın misafiriyim." dedi
[/td][/tr][/table]