SAADET KARIŞTI

[color:1261=white]Saadet Partisi'nin olağanüstü büyük kongresinde karşı listeler yarışıyor. Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan ile Genel Başkan Numan Kurtulmuş arasında "eskiler ve yeniler" kavgası yaşanıyor. Erbakan'ın sürpriz bir şekilde Numan Kurtulmuş'un karşısına 43 isimlik bir liste çıkarması krize neden oldu.

Numan Kurtulmuş'un Erbakan'ın desteklediği Yeşil listeden çekildi ve oylamada eğer o liste kazanırsa genel başkan olmayacağı öğrenildi. Milli Görüş tarihinde görülmemiş gertginliklerin yaşandığı kongre, "Kurtulmuş" ve "Erbakancılar" şeklinde bölünmeler oldu. Kurtulmuş'un karşı çıktığı ve kendi listesinde de olan isimler, Erbakan kanadının hazırladığı listeden çekildiklerini açıklayınca Erbakan'ın desetklediği listeden çok sayıda isim de istifalarını Divan Başkanlığına iletti.

Numan Kurtulmuş "Yeşil Liste"nin geçersiz olduğunu duyurdu, Erbakan adına kürsüye çıkan ve Kurtulmuş'un karşı çıktığı isimler arasında yer alan Oğuzhan Asiltürk, 40 yıldır Milli Görüş'te yer alan isimlere karşı çıkılmasını eleştirdi.

İşte kongrede yaşananların tüm ayrıntıları:

Numan Kurtulmuş'un "Beyaz Listesi"ne karşı Erbakan kanadının "Yeşil Liste" sunduğu ve Kurtulmuş'un "Yeşil Liste"deki farklı 6 isim yüzünden rest çektiği öğrenildi.

Kurtulmuş'un Yeşil Liste'de karşı çıktığı 6 isim arasında Necmettin Erbakan'ın kızı Elif Erbakan oğlu Fatih Erbakan, ve yakın kurmaylarından,Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan ile Temel Karamollaoğlu yeralıyor.

[/color][color:1261=white][b][color:1261=#0000ff]KURTULMUŞ: YEŞİL LİSTE GEÇERSİZ
[/color][/b]
Listesinde AKP, DYP ve ANAP kökenli isimlerin yer aldığı belirtilen Numan Kurtulmuş, delegelere seslenerek Necmettin Erbakan'ın desteklediği "Yeşil Liste"nin geçersiz olduğunu açıkladı.

[/color][color:1261=#0000ff][color:1261=#000000][color:1261=white][b][color:1261=#0000ff]KURTULMUŞ'UN İTİRAZ GEREKÇESİ
[/color][/b]
Beyaz liste adına kürsüye çıkan Numan Kurtulmuş, yaptıdığı [color:1261=#ff0000][b]konuşmada[/b][/color] Erbakan'ın gösterdiği yeşil listeden istifa ettiğini açıklayarak ortada tek bir listenin olduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, ikinci listeye itiraz etme gerekçesini şu sözlerle dile getirdi:

"[color:1261=#ff0000][b]Hayatamın[/b][/color] her döneminde bu davanın içinde oldum. Son günlerde Saadet Partisi ile ilgili bir rüzgar esiyor. İktidar olmamıza çok yakın bir süreç kalmıştır. Çok hızlı bir ilerleme kaydettik. Ben her konuda çalışacak ekipler istiyorum. Milli Görüş'ün bu salonda bulunan hiç kimse ölçüsü ve ölçütü olamaz. Aynı tempoda çalışacak arkadaşlar istiyorum. Tabiki Onur Kurulu'muz olacak. Bu Onur Kurulu'nda tecrübelerinden, birikimlerinden yararlanacağımız abilerimiz olacak. Aylardır bu kongreye hazırlanıyorum, çok titiz çalıştım. Eğer ben bu partinin genel başkanıysam, müsaade edin de bu listede 10 kişiyi de benim tercih etme hakkım olsun."

[/color][color:1261=white][b][color:1261=#ff0000][color:1261=#0000ff]TECRÜBELERİNDEN YARARLANACAĞIZ[/color]
[/color][/b]
Kurtulmuş, Milli Görüş davasında yer alan isimlerin bilgilerinden, tecrübelerinden yararlanacaklarını, onları Onur Kurulu'nda görmek istediklerini dile getirdi. Kurtulmuş, Erbakan'ın gösterdiği yeşil listedeki Genel Başkan sıfatından istifa ettiğini açıkladı. Bu arada hem Kurtulmuş'un, hem de Erbakan'ın listesinde yer alan isimler de Erbakan'ın listesinden çekildi. Böylece, oylamaya geçilmeden Erbakan'ın listesi delinmiş oldu.

[/color][color:1261=white][b][color:1261=#0000ff]OĞUZHAN ASİLTÜRK'TEN SİTEM
[/color][/b]
Erbakan adına kürsüye çıkan Oğuzhan Asiltürk ise yaptığı kouşmada, 40 yıldır Milli Görüş'te yer alan isimlere karşı çıkılmasını eleştirdi ve "Biz değişmeden yenileşme istiyoruz. Burada hepimiz kardeşiz. Biz yıllarca bu davanın içinde yer aldık. Partinin her aşamasında yer aldık" derken kendilerini yok sayılmasına tepki gösterdi.

[color:1261=#0000ff][b]"YEŞİL LİSTEYE OY VERİN" MESAJI[/b][/color]

Bu arada, Erbakan’ın hazırladığı 43 isimden oluşan liste için delegelere çekilen mesajda “Yeşil listeye oy verin” talilmatının Erbakan tarafından gönderildiği iddia edildi.
[/color][/color][/color]

Şerbakan ve avanesinin silinip gitmesidir bu hadise.

Mukaddes davayı harcamanın hesabını öbür dünyada da verecekler.

"Sefil"in yaptığı konuşmada da açık ki, yıllardır davayı harcamaları sabit.

Adam listeye oğlunu, kızını, balmumu mürtitlerini sokmaya çalışıyor. Yıllardır davaayı rezil edenler, şimdi de kendillerini rezil etmekteler.

Bu adamın koltuk-makam hırsı müthiş. Malum, Odalar Birliği'nden atıldığı halde odasının kapısnı kilitliyor, makamı bırakmayacak. Polis kapıyı kırıp zorla içeri giriyor, defediyorlar. Biraz da Allah davası adına hırs gösterselerdi ya.

Daha oğlunun bindiği son model lüks arabalara, kızına 5 yıldızlı düğn yaptıktan sonra Arap haramzadelerinin sahte cenneti Dubailerde çocuklarını balayına yollamasına vs gelmedik.

Numan Kurtulmuş bir ölüyü, bir daha dirilmemek üzere öldürmektedir.

Numan bir şey getirebilir mi?

O da mümkün gözükmüyor.

Hadisedeki fayda ciheti, bir ölünün bir daha dirilmemek üzere öldürülmesi.

Şİmdi bundan sonrası, Saadet üzerine çalışacak olanlara kalmış. Batan gemiden ne kurtarılırsa o kar. Kurtarılabilir mi?

olmayan bir fikrin olmayan mücahitliğin olmayan dindarlığın olmayan liderliğin remiyette bitişinin resmi ...

aslında bu olanlar ABDÜLHAKİM ARVASİ HZ LERİNİN MEDRESELER İÇİN KULLANDIĞI "HÜKÜMET SADECE BOŞ MEKANLARI KAPATI" SÖZÜNÜN ISPATÇISINDAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİL...

BURDA ŞUNLARI SÖYLEYEYİM: BAZILARI BİRAZDAHA DEMOKRATİK OLURSAK TÜM PROBLEMLER ÇÖZÜLÜR,AYKIRILIK KALKAR,BİRLİK GELİR VS GİBİ LAFLAR EDİYORLAR.BENDE BURADA BU KONUYU ŞU ŞEKİLDE DEĞERLENDİREYİM:NASIL BİR DEMOKRASİ MODELİNİZ VAR Kİ BU MODEL TÜM PROBLEMLERİ ÇÖZSÜN? AYNI ESASA BAĞLI AMA MUHATAP ANLAYIŞLARI FARKLI OLSA YADA YİNE AYNI ESASA BAĞLI ,ESASTA ZERRE TAVİZ VERMEDEN ESAS DEĞİL ESASTAN ESPRİSİNDEN HAREKETLE ORTAYA KONULMUŞ DÜNYA GÖRÜŞLERİ OLSAYDI PARTİLER HANGİSİ GELİRSE GELSİN BİR PROBLEM TEŞKİL ETMEZDİ...AMA BİRBİRİNE ZIT FİKİRLERİN,OLDUĞU BİR YERDE VE EĞER BU FİKİRLER BİR DÜNYA DÜZENİNİ ARZULUYORSA Kİ ARZULUYOR OZAMAN YA TÜRKİYEDEKİ GİBİ BİRBİRİNİ YEMEKTEN BAŞKA BİR BOKA YARAMAYAN BİR DEMOKRASİ İLE YAŞAMAYA DEVAM EDERİZ,YADA YİNE BİRİNCİYE DAHİL, FİKİR İLE AKSİYONU BİRBİRİNDEN AYIRIP ŞENEATLERİN EN BÜYÜĞÜNÜ İŞLER VE KAOSTAN BAŞKA BİRŞEY OLMADIĞINI GÖRÜRÜZ...ŞİMDİ BİR ÜLKEDE BİRBİRİNE ZIT,VEYAHUT FARKLI FİKİRLERİN KURMUŞ OLDUKLARI PARTİLER VARSA VE BU PARTİLER BİR İÇDÜZENİN PEŞİNDE İSE ,HALKI KENDİ TARAFLARINA ÇEKİP DİĞER PARTİNİN HİTAP ETTİĞİ GURUBA KARŞI KIŞKIRTARAK İKTİDARA GELMEK İÇİN ÇALIŞMAZ MI??? EVET ÇALIŞIR PEKİ O ZAMAN DAHA DEMOKRATİK OLURSAK AYKIRILIK KALKAR DEMENİN NE ANLAMI VAR ...ANLAMI ŞU PARAVANA...BALLA KAPLANMIŞ ZEHİR...VE BUNLARIN NETİCESİ UYUTULMAK İSTENEN BİR MİLLET...

SAADET PARTİSİNE DÖNERSEK ,SAADET PARTİSİNDEKİ AYKIRILIĞI KENDİ İÇİNDEKİ FİKİR AYRILIKLARINDAN ZİYADE ŞÖYLE DİYEBİLİRİM:RAHMETE VESİLE OLAN FİKİR AYRILIĞINDAN ZİYADE ,ARAYA ZEHİR TOHUMU EKEN VE BİRİ ASILDA KALIRSA DİĞERİNİN ASILIN DIŞINA İTİLDİĞİ BİR FİKİR AYRILIĞI GÖZÜ İLE BAKIYORUM...

Erbakan bölücülerin önde gidenidir.

Nasıl mı?

BUnun cevabını daha sonra vereceğim. Biraz düşünelim...

azya ve turbix gönüldaşlar bu konuda mevcutun arkasına takılıp gitmektense
mevcut durum ibda fikriyatına ne katkıs sağlar ?? bize artı manada etkisi olurmu ?? biz fayda devişirebilmek ne yapmalıyız ?? neler yapabiliriz ??
konusunda fikir jimnastiği yapsak daha iyi olmazmı ??

Olur.

ZAten orda ipucu olarak var. Bu mevcud durum tesbiti üzerine, ne demişiz:

[quote]Şİmdi bundan sonrası, Saadet üzerine çalışacak olanlara kalmış. Batan gemiden ne kurtarılırsa o kar. Kurtarılabilir mi?[/quote]

İşte, varsa çalışacak, buyursun.

BUrada Saadetin içini bilen, dinamiklerini bilen insanlar lazım. Varsa, bize de yol gösterir, yapacaklarımız varsa elimizden geleni yapar destek veririz.

Mevcut durum ibdaya ne katkı sağlar, faydası olur mu vs türü sorular, meseleye el atacak gönüldaşların, "ben burdan şu faydayı çıkaracağım" demesiyle cevap bulabilir ancak.

İşin teorik yönünde neler var, tabi bu da ayrı bir tartışma mevzu. Onun üzerinde de duralım inşallah.

[img]http://www.timeturk.com/images/news/120720101353249528308.jpg[/img]


[size=24]
[color:c891=brown]
Kurtulmuş'tan istifasını isteyenler kimler?[/color]


[/size]


Dün düzenlenen ve olaylı bir şekilde sona eren Saadet Partisi kongresi Milli Görüş içerisinde sert tartışmalara sebep olacak gibi görünüyor. İşte detaylar:



Numan Kurtulmuş'un ve Numan Kurtulmuş'un hazırladığı Beyaz Liste'nin dünkü Saadet Partisi kongresinden zaferle ayrılması, Milli Görüş içerisinde bazı kesimleri harekete geçirdi. Konuyla ilgili Saadet Partisi resmi sitesinden ve Numan Kurtulmuş kanadından herhangi bir açıklama yapılmazken, Oğuzhan Asiltürk'ün başını çektiği ikinci listeyi çıkartan ekip peşpeşe sert yazılar yazmaya başladı.

Ajans5 isimli internet sitesinde yazısı yayınlanan, MSP döneminde Adalet Bakanlığı da yapan İsmail Müftüoğlu, Numan Kurtulmuş için 'Çeyrek genel başkan' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Numan Kurtulmuş'a yönelik ağır sözlere yer veren eski Saadet kurmaylarından Müftüoğlu yazısında şu satırlara yer verdi:

"U dönüşünde yarışanların, talep perişanlığına da muttali olmadık. Buna rağmen kongrede meydana gelen olaylardan üzüntü duyduk. Ama biz daha önce yazdığımız gibi, olayların böyle bir noktaya geleceğini biliyorduk. Zira, Numan Kurtulmuş’un bitmez tükenmez ihtiraslarını yakinen bilenlerdeniz. Onun için daha önce Numan Kurtulmuş’un safından ayrıldık.

Numan Kurtulmuş’un bu cibilli tavrını daha önce gördüğümüzden ve doruklaşmış enaniyetini hissettiğimizden, çok daha önce yollarımızı ayırmıştık. Zira Numan Kurtulmuş, vefasızlığı marifet ve meziyet olarak algılamaktadır.
Pazar günü Saadet Partisinde meydana gelen olayların tek sorumlusu Numan Kurtulmuş’tur. Çünkü siyasi tiranlığa soyunmuştur.

Başka bir hususu daha belirtmekte fayda vardır. O da 1250 delegeden sadece 310 delegenin oyu ve üçüncü turda başkan olabilen birine, tabanın iltifatı bundan böyle olabilir mi?

1200 delegenin 310 oyu ile genel başkanlığı kabul eden tek bir siyasi gösterilemez.

Böyle bir netice istiskal sayılır. Çeyrek oyla genel başkanlığa gelenin de, derhal bu koltuktan çekilmesi en doğru olanıdır. Ama Numan Kurtulmuş’da bu hassasiyeti görmek mümkün değildir. Zira ihtirasları aklının önündedir. Bundan dolayı Milli Görüş’ün geleceğini değil, kendi siyasi menfaatini düşünür.

Bütün bunlara rağmen Milli Görüş’ün sahibi vardır ve meydanı çeyrek oyla seçilen başkanlara bırakmayacaktır."

[img]http://www.timeturk.com/images/news/120720101517583949197_2.jpg[/img]

[size=24]
[color:0e73=brown]
Erbakancılar Numan Kurtulmuş'a cephe aldı[/color]


[/size]


Dün akşam ****** Kapalı Spor Salonunda gerçekleşen Saadet Partisi'nin kongresi olaylı geçmişti. Erbakan'ın "yeşil" listesine, Başkan Adayı Numan Kurtulmuş'un "beyaz" listesiyle rest çekmesi partide Erbakan'ın vesayetini kırmıştı. Şimdi kongrenin ardından bazı parti mensupları Numan Kurtulmuş'a karşı adeta cephe almış vaziyetteler.



Saadet Partisi'nin hafta sonunda yapılan olaylı kongresi ve kongrede yaşanan liste kavgası partinin bölündüğü ve Erbakan'ın izlerinin silindiği yorumlarına neden olurken, eski Refah Partisi ve Fazilet Partisi Milletvekili Mehmet Bekaroğlu Saadet Partisi kongresinde yaşananları, “Vesayet işi çözülmüş oldu ancak, 310 oy Kurtulmuş gibi prestij problemi yaratır. Genel başkanlığını tartışmalı hale getirdi. Yeni kongre yapmalı” sözleriyle değerlendirdi.
Saadet Partisi'nin hafta sonunda yapılan kongresinde yaşanan kavga görüntüleri ve 310 delegenin oyuyla genel başkanlığa seçilen Numan Kurtulmuş'un, Erbakan'ın oğlu, kızı, damadı ve Erbakan'a yakın isimlerden oluşan 'yeşil liste'den ayrılarak 'beyaz liste' ile kongreye gitmesi ve yönetime Erbakan'ın istediği isimleri almaması, partinin bölündüğü yorumlarına yol açtı. Kulislerde ise şimdiden Erbakan'ın yeni parti kuracağı konuşulmaya başlanırken, eski Refah Partisi ve Fazilet Partisi milletvekilleri de kongre ve sonuçlarını ANKA'ya değerlendirdiler.
[color:0e73=yellow]
MEHMET BEKAROĞLU([/color]Eski Refah Partisi ve Fazilet Partisi milletvekili, Saadet Partisi eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı): Kongre olaylı geçti ancak Numan Kurtulmuş ve partinin üzerindeki 'vesayet' görüntüsü de kırılmış oldu. Bir anlamda vesayet işi çözülmüş, halledilmiş oldu. Ancak 310 oy Numan Kurtulmuş için prestij sorunu yaratacak bir oydur. Dolayısıyla genel başkanlığını tartışmalı hale getirdi. Ben delege olduğum halde kongreye gitmedim. Gitmeme sebebim de ciddi değişim, dönüşüm sağlanamadı. Birileri yine liste yazıyor, öbürleri oyluyor. Üyeye, delegeye soran yok. Tüzük değişikliği yapalım, tek liste dayatmasını kaldıralım. Çarşaf listeyle kongreye gidelim, delege istediği kişiyi seçebilsin dedim. Ama yanaşan olmadı. Diğer partilerde parti içi demokrasi nasılsa Saadet Partisi'nde de öyle. Ancak sonuçları itibariyle bakıldığında Erbakan Hoca, bu kongreyle siyaset dışına çıkmış oldu.

Onunla birlikte bir dönemin siyasetçileri de siyaset dışı kaldı. Bu sonucun ardından 310 oy aldığı için Kurtulmuş'un güven tazelemek için yeni kongre yapması gerekiyor. Hem bu teşkilatlarla işi seçimlerde çok zor hem de tasfiye ettiklerinin yerine koyduğu isimler kamuoyunca tanınmıyor. Siyasete devam edecekse 5-6 ay içinde çalışmalarını tamamlayıp yeni kongreye gitmesi gerekiyor. Bu durumu ancak böyle onarabilir. Yoksa bu kadroyla devam ederse olmaz. Vesayetten kurtuldu, yenileşme kongresi de yaparsa bugüne kadar pek çok ismi partiye davet ediyordu, bunları Saadet Partisi'ne katmış olur. Bunu yaparsa 1972'deki CHP kongresi gibi olur yoksa tarihe karışır.
[color:0e73=yellow]
ERSÖNMEZ YARBAY[/color](Eski Fazilet Partisi ve AKP Milletvekili): Saadet Partisi'nde kurumsallaşma yok. Olmadığı için de bu tür çatışmaların yaşanması gayet normal. Otorite ile yönetilen partilerde patlamalar ani olur. Dün de Saadet Partisi'nin sakin devam eden kongresi bir anda karıştı. Daha önce DSP'de de gördük. Sakin bir partiydi ama bölündü. Otoriter partilerde bu tür ani krizler ve hareketler her zaman beklenebilir. Bence Saadet Partisi'nin işi bundan sonra daha zor. Numan Kurtulmuş'un bin 200 delegeden 310'unun oyunu alarak genel başkan seçilmesi genel başkanlığını tartışmalı hale getirdi. Kendisi 'genel başkansam 10 tane adam alma hakkım yok mu' demiş. Genel başkan ama 10 tane adam alma hakkı yok adamın. Seçilen liste de pek umut vaat etmiyor. Yönetime giren yeni isimler konusunda açıklık yok. Kim kimi temsil ediyor belli değil. Çok da iddialı isim görünmüyor. En azından Hoca'nın kızı ya da oğlundan birini listesine almalıydı. Menderes'in, Özal'ın oğlu da katkı için değil ama sembolik olarak hep bir yerlere alındı, bir yerlerde oldular. Erbakan'a saygı açısından oğlu ya da kızı listeye girebilirdi. Yaşanan görüntüler Saadet Partisi'nin oyunu artırmaz, azaltır diye düşünüyorum. Saadet partisi iç mücadeleyle bu seçimlere girer. Ve umulan neticeyi alamaz. Seçime kadar bu kriz hali devam eder, seçimlere kadar da sular durulmaz. Ancak seçimlerden sonra sular durulur.
[color:0e73=yellow]
MUSTAFA KAMALAK([/color]Eski Refah Partisi ve Fazilet Partisi milletvekili, Saadet Partisi eski GİK üyesi): Kongrenin ardından hiçbir arkadaşla durumu değerlendirmedim. Ancak sanırım arkadaşlar bir araya gelir durum değerlendirmesi yapar. Sayın Hocamız da durum değerlendirmesi yapıyor olsa gerek. Ancak sonuç itibariyle bu gelişmeler bizim geleneklerimize hiç uymadı. Şık olmadı. Partimiz adına üzücü bir durum bu bölünmüşlük görüntüsü. Şu aşamada bölündüğü söylenemese bile Saadet Partisi bu Kongreden güçlenerek çıkmadı. Tabana, millete bu mesajı veremedi. Kırıcı bir durum ortaya çıktı. Milli görüş tabanı sorar bu durumda; Saadet'in AK Parti'den ne farkı var diye? Bu durumların yaratılmaması gerekirdi. AK Partililer partiden ayrılırken partileşirken, Hoca'yla yüzyüze gelmeden, Anadolu tabiriyle yüzüne karşı durmadan yollarını ayırdılar. Ama burada milli görüş liderine karşı tavır konularak yol ayrımı yaratılmaya çalışılıyor. Zaman bu gelişmelerin sonuçlarını ortaya koyacaktır.

AA

[size=18]
Numan Kurtulmus un en önemli özelligi iyi kulis yapabilmesidir.
Kongreyi de bu sekilde götürmüs.Patinin yapisinda Hoca nin ve etrafindaki kadronun cocuklarinin mutlaka yer almasini dayatmak,olumlu netice vermemis.

Numan bu partiyi, Gül ün bölmek icin Hocanin karsisinda aday oldugu gibi yapmadi.Direk karsina cikmadi.Partinin tabaninda samimi müslümanlar mevcut.

Tavandaki yapi ,zihinleri sürekli karistiriyor,netlesmesini saglamis olsa,gercek kurtulus ve sahlanis hamlesinde yerini bulacak.

Siyasi parti olarak,Numan in yeni ve köklü saglayacagi seylerin neler oldugunu görmek lazim.Partinin en önemli destegi Avrupa kanadinda önemli tartismalar zaten yasaniyor.Bu kongre Avrupa milli görüsün destekledigi yapinin parti icinde yerini bulmasi olarak neticelendi diyebiliriz.
Simdi öfkeli olanlar,Hocayi sartsiz destekleyen , ve özellikle hicbir menfaat beklemeden calisan yasli kadro.Hoca nin en büyük destegi su an bu kadro.

Avrupa Milli Görüs Teskilati su an icin artik Hocanin kontrolunde degil.
Bu konuda Partinin kongrei meseleye ayna oldu...[/size]

Bu da farklı bir yorum:



Saadet Kongresinde Delegeler Aslında Kurtulmuş'a 'HAYIR' mı dedi ?
Ajans5 Genel Müdürü Mustafa Hasan Öz, Saadet Partisi Kongresinde yaşananları ayrıntıları ile yazdı…

***

Delegeler Kurtulmuş'a 'HAYIR' Dedi
Kurtulmuş, Akşam Yüksek İstişare Kurulu İle Birlikte Yaptığı Liste Üzerindeki 37 Kişiyi Sabah Değiştirdi.
Milli Görüş Tarihinde Büyük Vefasızlık. Mutabakat Listesinden İstifa Etti.Sonra Haberim Yoktu Dedi

KONGREDE BÜYÜK ŞAŞKINLIK

Saadet Partisinin Olağan Kongresi kimsenin tahmin edemeyeceği gelişmelerle tamamlandı. Ankara ****** Spor Salonu'nda yapılan kongrede sürpriz şekilde ikinci bir liste ile karşılaşan delegeler ve izleyiciler neye uğradıklarına şaşırdılar.
Genel Başkan kürsüye çıkıp uzun konuşmasını tamamladıktan sonra seçim maddesine geçilince, divana bir yeşil bir de beyaz liste sunuldu.
Divan Başkanı Rıza Güneri listeleri açıkladı ve salonda büyük şaşkınlık yaşandı.
Bu arada Genel Başkan ikinci bir liste çıktığını görünce kürsüye çıktı ve gelişmeleri birinin izah etmesini, konuşmasını istedi. Daha sonra Oğuzhan Asiltürk yeşil liste adına bir konuşma yaptı.
Konuşmasında "iki listeyi değerlendirdi. Yeşil listede il başkanları konmadı, illerinde rahat çalışma yapsınlar diye. İstişare Heyeti tecrübeli isimleri yazdı, diğer listede yeni insanlar var. Mutabakat listesi yeşil listedir. Delegelerin takdirlerine bırakıyoruz." dedi.
KURTULMUŞ ÖNCE Y.İ.K İLE BİRLİKTE KARARLAŞTIRDIKLARI LİSTEDEN İSTİFA ETTİ
Numan Kurtulmuş da yaptığı konuşmada yeşil liste benim bilgim dışında yapılmıştır, ben o listeden istifa ediyorum dedi.
Halbu ki o listeyi bir gün önce Y.İ.K. ile birlikte yapmışlar ve mutabıkız demişlerdi.
Daha sonra peşpeşe istifalar başladı. N.Kurtulmuş, Akif Gürdoğan, A.Sünnetçioğlu, M.Yanılmaz, L.Esengün, A.Demircan, M.Başeğez gibi isimler istifa ettiler.
Delegeler Numan Kurtuluş'un Y.İ.K.'nun listesinden istifasını Erbakan ve Y.İ.K.'nu tanımamak ve rest çekmek olarak değerlendirdiler.
İlk istifaların peşinden her iki listede de olan şahısların tamamına yakını yeşil listeden istifa ettiler.
DİVAN VE SEÇİM KURULU NE YAPACAĞINI ŞAŞIRDI
Yeşil listeden toplam 42 kişi istifa etti ve geriye 33 kişi kaldı. Durum Seçim kuruluna soruldu. Tüzükte açıklama bulunamadı.
Son olarak yeşil listede kalanlarla seçime iki listenin de girmesine karar verildi. Yeşil listede çoğunluk kalmadığı için düşmesi lazım diyenler oldu.
DELEGELER SALONU TERK ETTİ
Yeşil liste taraftarları mutabakata uyulmadığı için salonu terk etme ve oy kullanmama kararı alıp mesajla delegelere bildirdiler. Bu gelişmeler üzerine delegelerin yarısı ve izleyicilerin çoğu salonu terk ettiler.
Erbakan'ın özel kalem müdürü ve delege Mehmet Karaman divana ve kürsüye giderek bir kısım açıklamalarda bulunmaya çalışırken, divan Karaman'ı platformdan atmaya kalkıştı.
Daha sonra bazı gençler bu davranışa dayanamayıp divana yürüdüler. Çıkan arbede sonunda salona çevik kuvvet polisleri geldi ve asayişi sağlamaya çalıştı.
Bu gerginlik Saadet kongresine gölge düşürürken, izleyicilerin ve delegelerin bir kısmı daha salonu terketti.
SEÇİMLER ÇEVİK KUVVET NEZARETİNDE YAPILDI
Daha sonra polis nezaretinde oylamalara geçildi.
Mehmet Karaman'a yapılan müdahalenin Erbakan'a karşı küstahça bir tavır olduğunu belirten delegeler," Hocamızın desteği ile bu makamlara gelenler büyük bir vefasızlık ve küstahlık örneği göstermişlerdir. 40 yıllık miras böyle değerlendirilmez, bu bir kırılma noktasıdır" dediler
Gerginlik sebebi ile seçim kurulu oylamayı durdurdu.
Verilen aradan sonra oylamaya tekrar devam edildi.
Oylama bittikten sonra sayım yapıldı.
Bu arada gazete ve televizyon temsilcileri ile partililer arasında arbede yaşandı.
Çevik kuvvet nezaretinde oylama devam ederken salon bir kısım delegenin dışında tamamen boşaldı.
GENEL BAŞKAN BİRİNCİ TURDA SEÇİLEMEDİ
Oylar sayıldıktan sonra, kanunda belirtilen salt çoğunluğun sağlanamadığı ortaya çıktı ve Genel Başkan birinci turda seçimi tek aday olduğu halde seçilemedi.
Genel İdare Kurulu seçiminde ise salt çoğunluk aranmadığı için beyaz listedekilerin kazandığı ilan edildi.
Kanuna göre genel başkanın seçimi ikinci bir tura kaldı.

Birinci turda 1250 delegenin yarısı salonu terk ederek protesto eylemi olarak oy kullanmadı ve oy kullananların sayısı ancak 630 oldu.
Bu delegelerin de yine 59'u tepki olarak geçersiz oy kullandı, Beyaz liste 490 oy aldı.
Yeşil liste taraftarı salonu terketmesine rağmen 81 delege de yeşil listeye oy verdi.
Yapılan değerlendirmelere göre, Numan Kurtulmuş'un ilk turda seçilememesi İstifa edecek yorumlarına sebep oldu.
Siyasi Partiler Kanununa göre "Genel Başkan Seçimi" maddesinde şu ibare yer alıyor:
"Parti genel başkanı, büyük kongrece gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile seçilir.
İlk iki oylamada sonuç alınmazsa, üçüncü oylamada en çok oy alan seçilmiş sayılır."
GENEL BAŞKAN İKİNCİ TURDA DA SEÇİLEMEDİ
Seçim kurulu ikinci tur oylamaya geçti. Yapılan İkinci tur oylamanın sonuçlar açıklandı.
Bu sefer Numan Kurtulmuş ancak 279 oy alabildi. İkinci turda da salt çoğunluk sağlanamadığı için, üçüncü tur oylamaya geçildi.
ÜÇÜNCÜ TURDA DELEGENİN % 25'İNİN OYUNU ALDI
İkinci tur oylamasına katılmayan Numan Kurtulmuş üçüncü tur oylamasına katılmak üzere salona geldi, oyunu kullandı.
Üçüncü tur oylama sonuçlandı ve Numan Kurtulmuş katılan 316 delegeden 310 oy alarak bu sefer 1250 delegenin sadece dörtte birİ % 25'İNİN oyuyla seçilebildi.
Numan Kurtulmuş açıklanan sonuçlardan sonra kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı.
Kurtulmuş konuşmasının bir bölümünde şunları söyledi:
''Aslında belki iki listenin olmaması daha hayırlı olabilirdi, ancak bir genel başkan olarak son noktaya kadar tartışılmış ve istişare edilmiş bir listenin, 5-6 tane ismin olmaması yüzünden farklı bir liste çıkmasını doğrusu çok anlayamadığımı ifade etmek isterim"
İKİNCİ LİSTE NEDEN DİVANA VERİLDİ?
Alınan bilgilere göre iki listenin oluşması sebebi ise şu şekilde gerçekleşti:
Aslında Kongrede sunulan yeşil liste Yüksek İstişare Kurulu ve Genel Başkanın mutabakatı sonucu belirlenmişti.
Y.İ.K, Numan Kurtulmuş'un teklif ettiği listeye sadece yedi tane Y.İ.K. üyesini ilave etti.
KURTULMUŞ LİSTEYİ SONRADAN DEĞİŞTİRDİ
Cumartesi günü saat 20'de varılan mutabakat sonucu Kurtulmuş toplantıdan ayrıldı. Gece saat 01'de Kurtulmuş mutabakata varılan listeden 37 kişiyi silerek ve yerine başka isimler koyarak Y.İ.Kuruluna geri gönderdi.
Mutabakata varılmış olan listede il başkanları olmadığı halde Numan Kurtulmuş ve ekibi değiştirdikleri listeye yeni isimler koyarken il başkanlarını da sonradan ilave ettiler.
Kurtulmuş ve ekibi, kendilerinin mutabakata vardığı listeyi değiştirmiş olarak ve Y.İ.Kurulunun onayını almadan, yeniden mutabakata varmadan seçime girdi.
Durumu değerlendiren Y.İ.K. ise daha önce Numan Kurtulmuş ile mutabakata vardıkları listeyi kongreye gönderdi ve durumu Oğuzhan Asiltürk aracılığı ile açıkladı.
Ancak Numan Kurtulmuş yaptığı konuşmada, bu listeden haberi olmadığını ilan ederek listeden istifa ettiğini açıkladı.
Daha sonra 43 kişinin istifası ile yeşil listeyi boşalttılar. Delegelerin yarısı ise varılan mutabakata uyulmadığı gerekçesi ile oylamaya katılmayacaklarını ilan ederek salonu terk ettiler.
TARİHE GEÇTİ
Yapılan son oylamada tek başına Genel Başkan adayı olduğu halde delegenin % 75'inin oyunu alamayan ancak delegenin dörtte birinin oyu ile üçüncü turda seçildiği ilan edilen Kurtulmuş, Milli Görüş Partileri geleneğinde olmayan bir uygulamaya imza atmış olarak tarihe geçti.
BÜYÜK İDDİALARLA GENEL BAŞKAN OLDU, TEŞKİLATIYLA MAHKEMELİK OLDU, DELEGELER KONGREDE HAYIR DEDİ
Kurtulmuş genel başkan olduktan sonra büyük iddialarla aldığı görevi sürdürürken teşkilatlar üzerinde uyguladığı olumsuz gelişmeler sonucu tartışılır hale gelmiş ve teşkilatlara önem vermeden sadece medya üzerinden tanıtım faaliyeti stratejisi belirlemişti.Ancak bu politikasında da başarılı olamayan Kurtulmuş, yine bir ilke imza atarak kendi ili Ordu'da istediği adayı başkan seçtirememiş, seçilen başkanı iki defa feshetmiş ve mahkemelik olmuştu.
Bütün bu gelişmelerden sonra Numan Kurtulmuş'un genel başkanlığı iyice tartışılmaya başlandı.
Milli Görüş tarihinde görülmemiş bir vefasızlık örneği göstererek, Y.İ.K. ile önce mutabakata vardığı listeyi onay almadan değiştiren ve Y.İ.K. listesinden istifa eden sonra da bu listeden haberim yoktu diyerek istifasını açıklayan Kurtulmuş, Genel başkan adayı olarak iki listede de bulunduğu ve tek aday olduğu halde 1250 delegenin % 25'i ile ancak üçüncü turda seçilen tek genel başkan olarak da tarihe geçmiş oldu.
İSTİFALAR VE YENİ KONGRE GÜNDEMDE
Bütün bu gelişmelerden sonra, seçilen genel idare kurulu üyelerinin bir kısmının, il ve ilçe teşkilatlarının da bir kısmının istifaları, delegelerin yeniden olağanüstü kongre isteyebileceği ve genel başkanın tartışılır, başarısız bir duruma düştüğü için istifa etmek zorunda olduğu konuşulmaya başlandı.

Kaynak : Ajans5.com
[url=http://www.ajans5.com/detay/2010/07/12/delegeler-kurtulmus-a-hayir-dedi.html]http://www.ajans5.com/detay/2010/07/12/delegeler-kurtulmus-a-hayir-dedi.html[/url]

[img]http://www.timeturk.com/images/news/130720101450044118773.jpg[/img]

[color:8dd4=brown]

[size=24]
Numan Kurtulmuş'un Erbakan cevabı

[/size]
[/color][size=18]
[color:8dd4=yellow]

Çift listenin yer aldığı, yumrukların konuştuğu olaylı kongereden sonra ilk kez basın karşısına çıkan Saadet Partisi Lideri Numan Kurtulmuş, eleştirilere cevap verdi. Erbakan'ın oğlun[/color]u neden listeye almadığını da açıkladı.





Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ''Bu ülkede siyasetçileri millet tasfiye eder. Tasfiye değil, takviye kongresi yaptık'' dedi.

Saadet Partisi Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 11 Temmuz'da gerçekleştirilen kongreye ilişkin açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, ''Türkiye'de çok az partiye nasip olacak muhteşem bir kongre gerçekleştirdiklerini'' belirtti.

Kongrenin ''muhteşem'' şekilde yapılmasına katkıda bulunan parti teşkilatına ve partililere teşekkür eden Kurtulmuş, ''Kongrede çift liste olduğundan, her çift listede kongrede görülen durumlar yaşanmıştır ancak iki farklı genel başkan adayının yarıştığı, farklı program ve siyaset yarışının olduğu bir liste yoktur'' dedi.

Kurtulmuş, Saadet Partili herhangi birisinin yapacağı Genel İdare Kurulu ile çalışabileceğine işaret etti.

Kurtulmuş, ''Bizim tempomuza ayak uyduracak, 100 metre koşucusu gibi bütün vücuduyla çalışacaklardan oluşan bir liste hazırlamaya gayret ettim. 75 asil, 30 yedek üyeden oluşan bir liste yapabiliyorsunuz. 2.5 milyon oyu olan, bunun 2-3 katı potansiyele sahip bir partiden bahsediyoruz. Gönül isterdi ki 72 milyonun yer aldığı bir liste oluşturulabilsin'' diye konuştu.

''KIZGINLIKLA SÖYLENENLERİN ÖNEMİ YOK''

Kongreyle birlikte Saadet Partisi'nde bir yenilenme ve gençleşme sağlandığını belirten Kurtulmuş, artık kongrenin geride kaldığını, bundan sonra birlikte hareket etmek gerektiğini söyledi.

Kurtulmuş, görevinin herkesi derleyip toparlamak olduğunu kaydederek, ''Kongrede kızgınlıkla söylenen sözlerin önemi yok. Kimseye küskün değilim'' dedi.

Partili bir kişiyi bile kaybetme lükslerinin olmadığının altını çizen Kurtulmuş, davalarına destek veren kimsenin kenarda bırakılamayacağını belirtti.

SORULAR

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kurtulmuş, ''kongredeki tartışmaların listede bir Süryani üyenin yer almasından kaynaklanıp kaynaklanmadığını'' sorulması üzerine, bunun doğru olmadığını, temel meselenin Yüksek İstişare Kurulu ve Onur Kurulunda bulunacak isimlerin Genel İdare Kurulunda da olup olmayacağıyla ilgili olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, ''Önemli olan kapımızın üzerinde yazan değil, ne yaptığımızdır. Ağabeylerimizin birikimlerinden yararlanacağız'' dedi.

''Kongre sizi tasfiye kongresi miydi?'' şeklindeki soruya da Kurtulmuş, ''Bu ülkede siyasetçileri millet tasfiye eder. Tasfiye değil, takviye kongresi yaptık'' yanıtını verdi.

Kurtulmuş, Necmettin Erbakan ile kongre sonrasında görüşüp görüşmediğine ilişkin soruya ''Sayın Erbakan ile ilişkilerimiz kağıt üzerindeki ilişkiler değildir. Partimizin kurucusudur, Türkiye'ye ve insanlığa hizmetleri büyüktür. Kendisinin tecrübelerinden bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yararlanmaya devam edeceğiz'' karşılığını verdi.

Kongrede ''yeşil liste''yi hazırlayanların yeni bir parti hazırlığı yaptığına dair bazı basın yayın organlarında haberler yer aldığının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, bu sözlerin kongre sırasındaki duygularla söylenmiş olabileceğini, partide bu konuda bir sorun olmadığını vurguladı.

Kurtulmuş, ''Yeşil listeyi yapanlar, 'Genel başkandan şikayetçi olmadıklarını' kendileri söylüyor'' ifadesini kullandı.

''Saadet Partisi'nde eksen kayması var mı?'' sorusuna ise Kurtulmuş, ''Eksen kaymasından bahsetmek için önce ana eksenin ne olduğu açıklanmalı. Ahlak-maneviyat, yeniden büyük Türkiye ideali, dünyada yeni ve adil sistem için gayret gösterme... Bu üçü, Saadet Partisi'nin ana eksenini oluşturmaktadır. Saadet Partisi'nde yeni bir siyaset üslubunun olduğu açıktır. Ancak herhangi bir eksen kaymasından söz edilemez'' dedi.

Kurtulmuş, Saadet Partili Şevket Kazan'ın bazı basın yayın organlarında yer alan sözleriyle ilgili, ''Parti içinde olanlar dedikodu mekanizmasıyla milletin önünde konuşulmamalıdır'' diye konuştu.

Kurtulmuş, Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan'ın Genel İdare Kurulu listesinde yer almamasının gerekçesini ''hazırlanan listenin bütünlüğünü korumak için Fatih Erbakan'ın ismine yer verilmediği'' şeklinde açıkladı.

AA


[/size]

[color:2bce=yellow]

[size=18]Genel Kongre , "Kongreden iktidara" diye yapiiliyordu. Numan RTE nin yaninda yer alinca iktidara varmis olacak...[/size]
[/color]



[img]http://www.timeturk.com/images/news/180720101225361254610_2.jpg[/img]

[color:2bce=orange]
[size=26]
Kongrenin yenilenmesi bölünmeye neden
[/size]
[/color]
[size=18]
Saadet Partisi GİK, "Kongrenin yenilenmesine yönelik girişimler bölünmelere neden olabilir" açıklamasında bulundu.



Saadet Partisi, kongreden sonra ilk Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısını gerçekleştirdi. GİK sonrasında yapılan açıklamada, kongrenin yenilenmesine yönelik girişimlerin partililer arasındaki muhabbetti azaltacağı, kırgınlıklara neden olacağı, birlik ruhunu olumsuz etkileyeceği ve bölünmelere neden olabileceği uyarısında bulunuldu.
GİK toplantısında alınan kararlar partinin internet sitesinde açıklandı. GİK toplantısında, 11 Temmuz tarihinde gerçekleştirilen "Kongreden İktidara" hedefiyle yapılan kongrenin, coşkulu ve geniş katılımlı yapılmasından dolayı, teşkilatlara teşekkür yazısının gönderilmesinin kararlaştırıldığı belirtildi.

GİK'te genel seçimlerin yaklaşmasından dolayı başta genel merkez başta olmak üzere tüm teşkilat kademelerinin seçim stratejileri konusunda hazırlıklara başlaması istendi.

GİK toplantısında oybirliği ile alınan kararlar arasında, kongrenin yenilenmesine yönelik girişimlerin Milli Görüş mensupları arasında muhabbeti azaltacağı, kırgınlıklara neden olacağı, birlik ruhunu olumsuz etkileyeceği ve bölünmelere neden olabileceği uyarısında bulunuldu. Bu hususta delegelerin ve parti mensuplarının bilgilendirilmesi ve delegelerin bu konuda daha hassa bir tutum benimsemelerine tavsiye edilmesi kararlaştırıldı. Kongre sonrasındaki süreçte herkesin itidale davet edilmesi, kardeşlik hukukunu zedeleyecek maksadını aşan söz ve davranışlardan kaçınılması görüş olarak benimsendi.

Partiyi kongreye götürmek isteyen Yüksek İstişare ve Onur Kurulu'nun, partiye katkılarının alınabilmesi için genel başkanın gerekli temaslarda bulunması ve kurul üyelerinin çalışmalara davet edilmesine karar verildi.

cihan[/size]

[size=24]
[color:2841=orange]
Kurtulmuş’un ve işbirlikçi medyanın SAV yalanı
[/color]

[/size]
[size=18]

Saadet Partisi’nin Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin verdiği kararla birlikte, yine partili üyelerden oluşan üçlü komisyona devredilmesinin ardından medyanın hedefi yine Erbakan ve yol arkadaşları oldu.
Yıllardır Milli Görüş’ü ağzına almayan, köşesine taşımayan isimler bugün ise köşelerinde Numan Kurtulmuş’a övücü yazılar yazarken hedefe ise Erbakan ve arkadaşlarını koydu.

İşbirlikçi medya ve Kurtulmuş’un Önder Sav çarpıtması

Mahkemenin verdiği kararın ardından işbirlikçi medyada Önder Sav çarpıtmaları gözden kaçmadı. Son olarak Kurtulmuş’un da dile getirdiği mahkemede CHP belgeleri sunuldu çarpıtmalarına işbirlikçi medya sanki söz birliği etmiş gibi köşelerine taşıdı.

Saadet Partililerin defalarca belgelerin CHP’den değil MHP’den alındığını dile getirmesine rağmen işbirlikçi medya ve Kurtulmuş Önder Sav’ı ön plana çıkarmaya çalışarak Milli Görüş tabanının zihnini bulandırmaya devam ediyor.

Belgeler CHP’den değil MHP’den

Saadet Partisi yetkililerinin Ankara 10.Sulh Hukuk mahkemesine örnek teşkil etmek için verdiği belgeler CHP’den değil MHP’den alındı. Prof.Dr Kamalak ve Şerafettin Kılıç’ın medyada bunu dile getirmesine rağmen hala çarptırma haberleri devam etmekte ve işbirlikçi medya ile Kurtulmuş söz birliği etmişcesine bunu dile getirmektedirler.
[color:2841=yellow]
İşte medyada çıkan garip ve maksatlı yazılar
[/color]

AKP’ye yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak Gazetesi Erbakan ve arkadaşlarına resmen savaş bayrağını açtı. Yeni Şafak Gazetesi’nin AKP’ye en yakın yazarlarından İbrahim Karagül köşesinde mahkemenin verdiği kararı şöyle eleştirdi.

Karagül yazısının başlığını seçerken CHP’ye olan hırsını Erbakan üstünden gidermeye çalışırken yazısının içeriğinde ise o da Önder Sav yalanını insanların gözüne baka baka gerçekmiş gibi verdi.

Saadet'in intiharı: Bırakın Önder Sav yönetsin!
…. Siyasi ihtirasın, kim olursa olsun, insanın gözlerini nasıl kör ettiğinin örneğidir bu. Bir siyasi partiyi, bir aile şirketi gibi görmenin örneği.
… Önder Sav'ın kılavuzluğuna muhtaç bu adamlar bundan sonra kitlelere ne söyleyecek? Unutulmuş kararlar, Önder Sav'ın yardımıyla hatırlanıyor, dosyaya konuluyor ve bir mahkeme kararı çıkartılıyor.

Damadın gazetesinin Bekaroğlu hayranlığı
Medyada damadın gazetesi olarak bilinen Sabah Gazetesi de mahkemenin verdiği kararı kaldıramayanlardan oldu. Turkuvaz grubu olarak Sabah, ATV gibi basın- yayın organlarına sahip olan bu grup ATV’de yayınlanan bir dizide GAY ilişkiyi övmüştü. Sabah Gazetesi ise Saadet Partisi’nde yaşananları eleştirmek için Saadet Partisinde hiçbir görevi olmayan Bekaroğlu’nu ön plana çıkardı.

Dün akşam Habertürk’te çıktığı bir programda Saadet Partisi İzmir İl Başkanı karşısında sesini çıkaramayan Bekaroğlu Sabah Gazetesi’nin manşetindeydi. Sabah Gazetesi Bekaroğlu’nu ‘Buyur hocam sen kurdun, sen batır’ gibi bir başlıkla manşetine taşıdı.

Yine damadın gazetesi yazarlarından Mahmut Övür 40 yıldır Milli Görüş’ü kabul etmiyordu ama bu sefer göklere çıkardı. Övür köşesinde Milli Görüş’ü şöyle eleştirdi:

….. Yarım yüzyıla damgasını vuran, Milli Görüş çizgisinin yaşadığı sıkışma, eski siyasilerin devreye girmesiyle "Kayyum"la noktalandı.


….. Saadet Partisi içinde temmuz kongresiyle başlayan bu iç çekişmenin bitmeyeceği daha o gün belliydi. Erbakan ve çevresindeki yaşlı kuşak siyasetçiler ellerindeki küçük "Saadet"i bırakmak istemiyordu. Sadece kitle tabanı açısından değil, parasal güç açısından da SP önemli bir mevziydi.

Daha önce Erdoğan ve arkadaşlarının ayrılıp gitmesine engel olamamışlardı ama bu kez izin vermeyeceklerdi. Ne yapılması gerekirse yapılacaktı.

[color:2841=yellow]

Eski ülkücü yeni AKP’li yazarın Kurtulmuş hayranlığı[/color]

Bir zamanlar MHP’ye açık destek veren yazılar yazan Nasuhi Güngör AKP kurulduktan sonra AKP taraftarı olan ilk yazarlardan biri oldu.



Nasuhi Güngör’de köşesinde Erbakan ve arkadaşlarına saldırı oklarını yönlendirdi.
…. Bu ne anlama geliyor? Malumunuz hayli tartışmalı ve çekişmeli geçen bir kongrenin ardından SP’nin ‘derin adamları’ sahne almış, mahkemeye koşarak kongrenin iptalini ve kayyum tayin edilmesini istemişlerdi. Hatta işi sağlama bağlamak için bu tür konularda hayli tecrübe sahibi bir isim olan CHP’li Önder Sav’dan destek almaktan da çekinmemişlerdi.
[color:2841=yellow]
Doğan medyasında Kurtulmuş’a övgü Erbakan’a saldırı
[/color]
Genel başkan olduğu günden bu yana ilginç bir şekilde Kurtulmuş’tan desteğini hiç çekmeyen Doğan medyası bu süreçte de Kurtulmuş’u göklere çıkardı. 28 Şubat’ın medya mimarlarının başında yer alan ve o dönemde REFAHYOL hükümetinin yıkılması için Erbakan’ı eleştiren yazıları, haberleri manşetinden düşürmeyen Doğan Medyası mahkeme kararını şöyle gördü: Saadet Partisi’ne yazık oldu!

Vatan Gazetesi yazarlarından Ruşen Çakır Saadet Partisi’ni köşesine şöyle taşıdı:

…. “SP’ye yazık oluyor” demiştim çünkü Kurtulmuş ve ekibinin yeni kongreyi engelleyebileceklerini sanmıyordum. Halbuki Kurtulmuş’un liderliğinde ki parti, 21. yüzyıla uygun bir İslamcı söylem ve eylem geliştirme konusunda hayli yol kattetmişti ve partidışı çevreler de bu gelişmeleri yakından ve ilgiyle izliyorlardı. Ancak Erbakan’ın müdahalesinden sonra SP’deki bu dönüşümün sona ermesi (belki de müdahalenin nedeni bu dönüşümdü!) ve partinin 1970’li yıllardan kalma, bir tür “Soğuk Savaş İslamcılığı”na çark etmesi kuvvetle muhtemeldi. Sonuçta SP’nin hızla etkisiz bir partiye dönüşmesine tanık olabilirdik.
[color:2841=yellow]
Ve…Taha Akyol[/color]

Kongreden bu yana Erbakan’a eleştirilerini eksik etmeyen Akyol mahkemenin kararını yine fırsat bilerek köşesine taşıdı.Kurtulmuş’a destek amaçlı olarak hukuki süreci eleştiren Akyol bu durumu kendince şöyle kaleme aldı:

… ŞEVKET Kazan CHP Genel Sekreteri Önder Sav’dan gerçekten çok etkili “hukuki yardım” almış... Erbakan’ın sadık çevresinden Mustafa Kamalak ve arkadaşlarının Sulh Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, CHP ilçe kongrelerini kayyıma devreden mahkeme kararları emsal olarak gösteriliyor!

Bu kararları CHP Genel Sekreteri’nden başka kim vermiş olabilir?

Hukuken iki nokta önemlidir.

* CHP ilçe kongrelerini kayyıma devreden emsal kararlar Yargıtay denetiminden geçmemiş, mahallinde kalmış kararlardır. Halbuki Yargıtay içtihatları, mahkemelerin iç işleri hakkında görevsizlik kararı vermesi gerektiği yönündedir.

* Bir hukukçu olarak şunu da yadırgadım. Mahkeme, SP’nin kayyımlığını tarafsız bir heyete vermemiş, partiyi Numan Kurtulmuş’tan teslim almak isteyen tarafa vermiştir. Kayyım tayini için talepte bulunan Mustafa Kamalak ve ekibine partiyi teslim etmiştir. Halbuki teamülde kayyım olarak tarafsız kişiler görevlendirilir.
[color:2841=yellow]
Milli Görüş tabanı bu oyunlara gelmez

[/color]
İşbirlikçi medya ve onun mensubları Milli Görüş tabanı medyada çıkan mahkeme ile ilgili yazı ve haberlerin partiyi karıştırma maksatlı yapıldığını düşünüyor. Gerek Doğan medyasında gerekse de AKP yandaşı medyada çıkan haberlerin Milli Görüş tabanında herhangi bir karşılığı bulunmamakta.



Yapılacak olan yeni bir kongrenin partiyi bütünleştireceğine ve çalışamaz hale gelen Saadet Partisi’nin yeniden ayağa kalkacağına inanıyor.

[/size]

Atlantikçi Numan ve adamlarına karşı, Batı'ya karşı duruşunda tavizsiz devam eden Erbakan, partinin bir operasyonla elinden alınamsına karşı dururken, süreç, her kesim içindeki atlantikçilerle, milli unsurların ayrışmasına doğru gidiyor.
Bu süreç ile bölünmeler yaşansa da gerçek kutuplaşmanın hayat bulmasına yol açması bakımından, her kesim içidneki işbirlikçi ve kof unsurların deşifre olması yönünden faydalı ve zaruri.

[img]http://anadoluhaberim.com/upload/resimler/haber/ARINC.jpg[/img]

[size=24]

[color:abf2=orange]
Bülent Arınç Ne Yapmak İstiyor ?
[/color]
[/size]



[size=18]
Aldığımız bilgilere göre, Bülent Arınç Milli Görüşçülerle toplantılar yapıp bir proje üzerinde çalışıyor. Buna göre siyasi çalışmalarda aktif olmayan Milli Görüşçülerle başlamak üzere çeşitli yerlerde toplantılar düzenleyip gelecekte Akparti kadrolarını şekillendirmek istediğini açıklayıp taraftar toplama gayreti içerisinde bulunmaya başladı.
ARINÇ MI, KURTULMUŞ MU, KURTULUŞ MU?

Aldığımız bilgilere göre, Bülent Arınç Milli Görüşçülerle toplantılar yapıp bir proje üzerinde çalışıyor. Buna göre siyasi çalışmalarda aktif olmayan Milli Görüşçülerle başlamak üzere çeşitli yerlerde toplantılar düzenleyip gelecekte Akparti kadrolarını şekillendirmek istediğini açıklayıp taraftar toplama gayreti içerisinde bulunmaya başladı.

Yaptığı teklif ise şu: Biz gelecekte partimizin kadrolarını Milli Görüşçülerden oluşturmak istiyoruz. Şimdiden sizler Ak Parti’ye gelin, yavaş yavaş bütün kadromuzu Milli Görüşçülerden oluşturalı. Bak sen!

Bu ne şimdi?

Bin bir türlü oyunlarla sahneden silemedikleri Milli Görüşçüleri, Akparti ayrışması ile sileceklerini sananlar bunu da başaramayınca neler dönüyor neler. Bunun adına ne koyarsanız koyun. Bülent Arınç’ın kendi geleceğini planlaması mı, Milli Görüşçülerin dört bir yandan oyunlarla siyasi tarihimizden silinmesi planı mı? Sonuçta hepsi aynı kapıya çıkmaz mı?

Peki, Saadet Partisi içinde gelişen ibretlik olaylara ne demeli?

Gerçekten bu gelişmeler, listeye birkaç kişinin girip girmemesi mi, Numan Kurtulmuş’un vesayet altında olmadan liderlik mücadelesi mi, partiyi daha geliştirmek ve büyütmek amacı ile bütün riskleri göze alıp cesurca yeni bir ufuk açarak başarılı olmak amacı mı?

Tabi birçok Milli Görüş muarızı yazarların Kurtulmuş’u desteklemeleri ve medyada boy gösterme çabalarının altında neler yattığı herkesçe malum.

Ama maneviyatçı yazarların birçoğunun ise destek çabaları, basiretsizlikten başka neyle izah edilebilinir.

Ne diyorlar?

İfade tarzı, konuşma tarzı çok farklı ve sevimli, insanlarla iletişimi çok yerinde, geniş teşkilat tabanı ve çevrelerle temaslar yapıyor, istişareler yapıyor, fikirlerini alıyor ve ona göre kararlar veriyor.

Böylece teşkilatın bütün kademelerinden destek alıyor, yazarlardan ve medyadan destek alıyor, partiyi yüzde iki buçuktan beş buçuğa çıkardı falan filan.

Teşkilatlar çalışamaz, toplantı yapamaz oldu. Saadet partisinin Recai Kutan Bey zamanındaki mahalli seçimlerle, Numan Kurtulmuş Bey zamanındaki mahal seçimlerin oy oranı aynıdır.

Çok yazık.

Hani parti teşkilatlarının yakından tanıyanlar gerçekleri bilmese bu gelişmelerden çok çok etkilenir kesin. Çünkü gerçekleri yakinen bilmeyen insanlar dışarıdan gösterilenlere inanırlar. Bu insan psikolojisidir.

Milli Görüşçüler kırk yıldır bu düşmanca bombardımana karşı neden adam adama, köy, mahalle, sokak, ev ev dolaşıp yüz yüze iletişim modelini uyguladılar, yoksa başarı elde edebilirler miydi?

İşte insanımızın bu özelliğini bizim kadar bilen millet düşmanları hep medya, mafya, rantiye, derin devlet güçleri kullanarak Milli Görüşün yani milletin iktidarının yolunu kesmeye çalıştılar hep.

Sağduyu sahip ihlâslı Milli Görüşçüler ise bu oyuna gelmiyor şüphesiz.

Şurasını iyi düşünün!

Numan Bey, eğer teşkilatla, lideri ile hiçbir problem yaşamasaydı ve tam bir Milli Görüş çizgisi içinde olsaydı, Liderine sadık bir adil düzenci olsaydı, televizyonlar, gazeteciler bu kadar itibar ederler miydi acaba?

Biz onları bilmiyor muyuz kırk yıldır. Çoğu kez dünya çapında işler yaptığımız halde yok saydılar, yazmadılar veya sadece aleyhimize yazıp durdular.

Şimdi ne oldu? Milli Görüş Liderine ve ilkelerine ters düştü diye Numan Bey’e sarıldılar. İşte bu yeter muarızlar için.

İslamcı yazarlara gelince: Onlar hep Milli Görüş Liderinin karşısında kompleks içinde olmuşlardı. Yine O’nun sayesinde palazlandılar leh de yazdıkları zaman da, aleyhte yazdıkları zaman da ilgi gördüler. Ve hep bu anlayışı ortama göre devam ettirdiler ne yazık ki. Allah akıl fikir versin ne diyeyim. Yazıklar olsun!

Şimdi kimse teşkilatların, il başkanları ve yönetimlerin, istişare ediyorum dediği teşkilat kademelerinin desteğini aldıklarını zannetmesin.

Müthiş bir aleyhte propaganda ile, işbirlikçi medya desteğini alarak tamamen yalan ve uydurma haberlerle tabanı ve kamuoyunu etkilemeye çalışıyorlar.


İl başkanları toplantısında katılım düşüktü ve destek yetersizdi, belediye başkanları toplantısında istişare etmede önlerine açıklama konmuştu, diğer merkez kurullarda sadece kendi taraftarları davet edildi ve medyada destek görüntüsü verildi.

Aynı medya neden İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli, Ordu ve diğer b,r çok ili ve ilçelerin, delegelerin resmen başvurularını ve açıklamalarını vermiyor?

Teşkilatların büyük çoğunluğu bu gelişmeleri ve tavırları desteklememektedir.

Milli Görüşçüler her zaman olduğu gibi yeni bir taarruzla ve imtihanla karşı karşıyadır.

Kırk yıllık tecrübe, vefa, sadakat ve ihlâsla bu engeli de aşacaklardır kesin.

Bu gün ülkemizin ve dünyanın her tarafında etkili damgası bulunan Milli Görüş Hareketi yeni sulara yelken açmanın eşiğindedir.

Numan Bey’e tavsiyede bulunanlar var medyada.

1-Kazanması ve güçlü lider olabilmesi için ayrılmaması, mücadele etmesi, cenk etmesi ve başarılı olması lazımmış ki geleceğin lideri ve başarılı politikacısı olsun.

2-Artık bu saatten sonra Saadet Partisi içerisinde kalamaz, kongreden başarı ile çıkamaz, teşkilatlarla çalışamaz, bu yüzden ayrılmalıdır ve yeni bir oluşum kurmalıdır.

3-Saadet Partisi içinde kalıp başarılı olamaz, ayrı parti kursa yenilgiden sonra teşkilatın tüm desteğini de alamadığına göre, bu halde de başarılı olamaz, o halde başka bir partiye dâhil olabilir.

4-Bütün bunları yapamazsa bekler, ileride yeniden bir ortam bulursa bakar karar verir.

Ama sonuçta bu yaptıkları daha çok zayiat vererek ayrılma çabaları oluyor.

İşte buna izin vermemek için Milli Görüşçüler TV 5 ve Ajans 5’ten doğru bilgileri almaya çalışıyor.

Numan Bey teşkilat desteği olmadığı için Saadette devam etmeyecek.

Bu işin böyle olmasını elbette istemezdik. Ama öyle tercih ettiler. Ne diyelim.

Taban desteği liderin yanında.

İşte son istişareyi hareketin lideri Ankara’da geniş katılım ile yapacak.

Şimdiden yeni dönem hayırlı olsun.

Yeni ve üçüncü gerçek şahlanış adımları kutlu olsun.

Gazanız mübarek olsun.

Millet yeni dönemde karar versin artık!

Arınç mı, Kurtulmuş mu, KURTULUŞ MU?[/size]

Numan sandığa gitmeyecekmiş?

Niye?

Sandıktan niye korkuyor ki?

Hani demokrattılar?

Bakıyorum, bütün kanallarda Numan, allayıp pullanmakta.

En liberaller Numan diyor, haklısın diyor, da o liberaller de, "git sandıktan çık" diyemiyor.

Numan'sa şekeri elinden alınmış çocuk gibi.

Üç kağıtla sandıktan kendini çıkartan Numan, bu sefer sandığa gömüleceğini biliyor. Fath Erbakan'ın dediği gibi, tabanı yok, olsaydı, kendisine güvenseydi, kongreye katılırdı.

Mesele şu ki, Erbakan orda durduğu müddetçe, takoz gibi, atlantiğin hesabına uymayacaktır. Engelci olacaktır. Yerine daha iyisini koyamıyorsan, bırak eskisi kalsın. İhtilalcilik, yıkmak için yıkmak demek değil, hesaplı yıkacaksın, yoksa bina üzerine yıkılır. Başkası, hele ki esas düşman yıkıyorsa, senin müdahaleni ebgellemek için, seninle onun arasındaki eski defterleri önüne koyar. Lan zaten bu Şerbakan, bırak gitsin de ne olursa olsun dedirtir. Berikine vurur, bu zaten şöyleydi, dedirtir. Ötekine vurur, buna da oh olsun, mekri ilahi dedirtir. Birine, etme bulma dünyası demeni sağlar. Böylelikle, emperyalizme karşı cephe oluşturabileceğin, ittifak yapabileceğin kim varsa teker teker yutulmuş olur.

BUrada bir garip zihniyet var, yani adamlarla ittifaktan bahsediyoruz, itiraz sadedindede işin fikir ve aksiyon temelindeki riskleri değil de psikolojik olarak, adamların ibdaya bakışları, islama bakışları ileri sürülüyor.

Ticarette, iş yapacağın adamın, bu bakışlarına bakmıyorsun ama.

Yanii adamlarla ortak düşmana karşı ittifaktan bahsediyoruz. aAamları ibdacı ya da müslüman yapmaktan değil.

Siyasetten anlamazların siyasetten anlar gibi gözükmeleri... Hem de senden öğrendiklerini sana satmaya kalkarak. Hani adam marangoz olsa, ortaya koyduğu eser müşahhas, halkın da aklı gözünde, kiimse itiraz etmez de, işte mesele siyaset olunca, herkes ben bilirim havasında. O zaman emaneti ehline vermekten ne haber?