mevzuumuz yayın dünyası...
Hani hiç okumuyoruz,kitaplar çok pahalı,iyi kitap yok diye şikayetleniyoruz ya. Ahaa! iþte o dünya...
Kim yok ki burada ‘bugünlerde tefsir basmak iyi para getiriyor’ diyeninden tutun bin çeşit Namaz Hocasına,Siyer Kitabý’na, Dua kitabına,birbirinin aynı ve kopyası olmasına rağmen hiçbir edep, saygı ve liyakat göstermeden bin çeşidini daha ekleyip piyasaya süren ve bunun adına da dini yayıncılık diyen
bedbaht tüccarına kadar herkes var... Kimi, iyi satıyor diye her çeşit
sapık kitabı basıp satarken kimi, az satıyor diye meşhur kaynak eserlerde
dâhil islâm âlimlerinin kitabını hiç basmıyor. Kimi, kendisi için risk teşkil eder diye islamcı camiadan
aydýnlarý kafasýndan bile silerken beriden ne kadar Ýslam düþmaný sapýk varsa onlarýn eserini bütün
riskleri göze alarak basabiliyor. Bu zavallýlarýn halleri öylesine içler acýsý ki, Kur’an-ý Kerim Mushafý üzerinden bile ‘hizmet’ mantýðý ile muazzam kârlar elde edebiliyorlar. Hani Türkiye’de ‘Bayrak’ üretim
merkezlerinin çoðu Yahudi þirketlerinin elinde ya, O’nun gibi beriki de ‘Mushaf’ pazarlamak! gibi garabet
içerisinde, ‘Mushaf satabilmek için daha farklý Mushaf nasýl yapabilirim’ endiþesi içerisinde yayýncýlýk
yapýlmakta. Ýnanýlmaz bir korkunçluk ve iðrençlik söz konusu. Bu gibi fikirsiz, ahlaksýz, paragöz zennelerin birçoðu Ýslam davasýna sýrt dönmekte, elde ettiði gelirle keyif
çatmakta, ikiyüzlü tavýrlarý ile zihinleri ve yeryüzünü kirletmektedirler. Holdingleþme yolunda din
istismarcýsý bu tipleri her gün duyduðunuz reklamlardan rahatlýkla ayýrt edebilirsiniz. Bu dünde böyleydi, bugünde, lakin yarýn böyle olmasýna izin vermeyeceðiz, ahdimiz var, içimizde ki safrayý dýþarýya kusacaðýz. Bu tiplerin dününe dair ipuçlarýný Büyük Doðu Mimarý Üstad Necip
Fazýl Kýsakürek’ten takip edebiliriz. “Son yýllarda dinî kitap neþriyatý tam bir keþmekeþ ve anarþi havasý içine girmiþ; frensiz bir kazanç hýrsýnýn, cehaletin, ehliyetsizliðin, liyakatsizliðin kurbaný olmuþtur. Ýnsan bu hali görünce Hazret-i Ali’nin þu sözünü hatýrlýyor: “Ýlim bir nokta
idi, onu cahiller çoðalttý.” Mukaddesat simsarlarýnda cehalet ve ahlâksýzlýk el eledir.
Umumiyetle ilimde echel ve ahlâkta esfel bu tipler neþir meydanýný o türlü yayýnlarla bataklýða çevirmiþlerdi! ki, Müslüman okuyucu hangi taþa basacaðýný ve neyi tercih edeceðini bilemez hale gelmiþtir. Hiçbir müdür fikri ve istiþare mihraký olmayan bu yayýnevlerinin, reformcu ve sünnet ehli ölçülerine aykýrý kitaplardan, en muteber eserleri bayaðýlaþtýrýcý tercümelere kadar basmayacaklarý tek eser mevcut deðildir. Ne estetik (güzellik) ölçüsü, ne zevk, ne ayýrd etme hassasý, nedine uygunluk kaygýsý... Satsýn ve para getirsin, yeter! Aranýldýklarý zaman ya camide,
ya Ramazan ayýndaysa itikâfta olduklarý haber verilen bu tipler, büründükleri sofuluk edasý içinde,
dinî ve insanî ölçüyle öylesine aþaðýlýk kimselerdir ki, baþka yayýn evlerinden % 50-60 iskonto ile satýn
aldýklarý kitaplarý peþin paradan zararýna satar ve böylece bir çeþit faiz
tehlikesine düþmekten çekinmezler; üstelik her biri öbürünün yolunu ve kazancýný kesmek için, bayilerine ayrý ayrý komisyonlar vererek kitaplarýn itibarýný zedelerler ve iþportalara,
sokak sergilerine kadar düþmesine sebep olurlar. Sonunda da naþir
veya müellife baþvurup elde ne kaldýysa % 80 eksiðiyle almaya bakarlar. Aralarýnda öyleleri vardýr ki,
çaycý çýraðýnýn dükkânlarýna her geliþ ve gidiþinde onlara “Selamun aleyküm” demesini emrettikleri ve
Allah Resulünün her anýlýþýnda “salât ve selâm” getirmeyi âdet edindikleri halde, O’nun “Muhtekir
mel’undur!” hadîsinden nem kapmazlar. Din yolunda çalýþtýklarý imtiyazý altýnda, bu adamlar, kendileri gibi cahil ve gafil, fakat ahlâklý ve samimî müslümanlardan, zekât, sadaka, banka faizlerinin kendilerine
tesviyesi ve mahalline tahsisi gibi koparmadýklarý, sýzdýrmadýklarý menfaat býrakmazlar. Milyonluk arsalarý, otomobilleri, apartman katlarý vardýr. Halkta bunlarý tanýyacak, bunlarda da Haktan utanacak bir idrak zerresi doðmadýkça, düne kadar tahtakurusu deliklerinde barýnýp, bugün havalar ýlýklaþtýkça ortalýðý saran bu haþarattan kurtulmaya ve Ýslam davasýný kurtarmaya imkân
mevcut deðildir. Dýþarýsý kadar içimizi de D.D.T. ile temizlemek borcundayýz.”(
NFK, Vesikalar Konuþuyor)Peki ya satýþ noktalarý; kitabevleri, yayýnevleri, kitabmarketler, gazete
bayileri vs. Onlar ne durumda,kimin tekelinde, kimin tesirinde…
Birçok kitabevi, belirli yayýnevlerinin veya yayýn organýnýn þubesi durumunda. Ýlgili cemaat, parti,
meþreb neye dur diyorsa o satýlmýyor, neye evet diyorsa o satýlýyor. Hepsinin ortak tarafý Ýslâmi olmayan veya Ýslamcý camia içerisinde yer almayan görüþlere, eserlere ‘yabancý kalmama, baþka görüþlere de yer verme’ adýna raf açýyor olmasý. Ama ayný hoþgörüyü farklý bir camiaya
ait eserleri yayýnlamakta, satmakta göstermezler. Bu manada, kitapevlerinde en büyük istismar ve
tesir fetullahçý ve mezhepsiz kesimden gelmektedir. Tekelleþerek, okurda korku ve endiþeyi artýrarak,
olur olmaz mevzularda ahkâm keserek, onun bunun eserini þucu-bucu diye yaftalayarak hem satýþýnýn, hem teþhirinin, hem de eriþiminin önüne geçerler. Fakat ayný yerlerde cinsel içerikli kitaplardan tutun pornografik dergilere kadar bulabilirsiniz. En basiti NT maðazalarýna bakýn Ýmamý Gazali’nin Ýhya’yý Ulumuddin adlý eseri yoktur ama Aydýn Doðan’a ait Doðan kitapçýlýðýn neredeyse
bütün eserleri vardýr. Yine öyle dergiler satýlýr ki dini kitap reyonundan o tarafa dönenlerin yüzlerinin
kýzardýðýný ve kaçar gibi oradan uzaklaþtýklarýný rahatça görebilirsiniz. Yine iyi niyetli fakat korkaklýðýndan mý ahmaklýðýndan bilinmez, koca kitabevini, cami önü sergisinde satýlan kitaplarla dolduran, Ýslam’ý sadece üç-beþ eserle temsil edilmesine imkân saðlayan tüccarlarý da bu kategoride görebilirsiniz. Bunlar oldukça uzak durmaya çalýþýr birçok eserden… Neymiþ siyasiymiþ, aðýrmýþ, sertmiþ, ilmi derinliði olanlara hitap edermiþ, þucuymuþ, bucuymuþ falan filan. Bahaneler, bahaneler…
Bir de bayiler… Adam Bulvar gazetesini dýþarýya hiç düþünmeden
kor, karý baldýr bacak bunun teþhiriyle ortadadýr ve bu 50 kuruþluk bu gazeteden iki kuruþ kâr için bunu yapmaktadýr, ama gel gör ki ayný ‘Müslüman’ kendi kafasýnda kurduðu þeytani düzenle, Ýslâmi dergilere yasak getirir, sansür uygular, satmaz, sattýrmaz. Ya da korkaklýðýndan kitabevine hiç almaz… Niye onun düzeni bozulacak, rahatý bozulacak. Helvadan put yapýp satmak daha kolay… Ýbrahim’in put
kýran deðneðine yer yok, zihinleri inþa eden fikre yer yok, nefsi muhakeme ve muhasebe ettirecek eserlere yer yok… Sonra biz niye bu haldeyiz, kýzým niye böyle oldu, evladým niye asi oldu, bu faiz nereden geldi, zinaya nasýl bulaþtým, kim bizi kurtaracak…
Bunlarý Üstad’ýn ifadesiyle
D.D.T. ile temizlemediðimiz müddetçe
Müslümanýn zihnine, fikrine,
ahlakýna kurtuluþ yok.
Sezai KIRLANGIÇ