[b]gönüldaşımız fazıl duygunun yapmış olduğu röportaj[/b]
[b][size=24]Zeydan: “İran, Batı İşbirlikçisidir”[/size][/b]
El-Cezire Televizyonu Pakistan Temsilcisi, Gazeteci-Yazar Ahmed Muvaffak Zeydan’la röportaj
[/b]
[b]Röportaj: Fazıl Duygun
[size=18]Takdim:[/b] Ahmed Muvaffak Zeydan, Katar merkezli, dünya çapında etkili ve İslâm dünyasının göz bebeği El-Cezire haber kanalının Pakistan temsilcisidir. 20 yıldır Pakistan’ın başkenti İslamabad’da yaşayan Ahmed Muvaffak Zeydan, El-Kaide lideri Usame bin Ladin ile görüşen son gazeteci ve onun hareketinden haber alabilen n tek habercidir. Geçtiğimiz aylarda, Mana yayınlarından çıkan “Taliban’ın Yükselişi” isimli kitabının yanında, Arapça ve Urduca yayınlamış birçok kitabı bulunmaktadır. Zeydan, bir gazeteci ve haberci olarak, bölgenin kalbini elinde tutan usta bir yazardır da, aynı zamanda.
Osmanlı ve Osmanlı üzerinden ezici çoğunluğu Sünnî olan, İslâm dünyası üzerindeki isabetli yorumları ve gözlemleriyle dikkatleri çekmiştir. Zeydan ile, El-Cezire Haber Kanalının Türkiye temsilciliğinden arkadaşımız Ömer Kaşnab.aracılığıyla temas kurduk. Kendisiyle, yazılı olarak gerçekleştirdiğimiz bu röportajda, şahsen benim de üzerinde yıllardır durduğum ve İran’a, resmî davetle giden birçok ünlü gazeteci arkadaşımın da paylaştığı “Sünnîler olarak, emperyalizme karşı savaşta, İran’a güvenebilir miyiz?” sorusunu Ahmed Muvaffak Zeydan Pakistan ve Afganistan ve Müslümanlarının gözüyle cevaplıyor: Hayır! Güvenemeyiz!”
Gerek yazdığı kitaplarda ve gerekse bu röportajdan gördüğüm kadarıyla, oradaki Müslümanlar, İran’ın, emperyalizmle danışıklı dövüşe girerek, Sünnîliğin kalelerini, teker teker emperyalizmin kucağına düşürmeyi hedeflediğine inanıyor. Ve Irak, Afganistan, Pakistan’dan sonra sırada, Sünnîliğin, yani emperyalizme karşı, devlet ve hilafet şuuruyla direnişin kalesi Türkiye’nin olduğunu düşünüyorlar!
Bu bize, geçtiğimiz yıllarda, Aylık ve Baran dergilerinde yazdığım ve bizzat Irak ve Afganistan işgalini başlatan Kissinger gibi Siyonistlerin, işbirlikçiliğe dair itiraflarını hatırlatıyor.
Eski ABD, Dışişleri Bakanı Henry Kissinger bir Arap gazetesinde yayımlanan makalesinde, “Irak'taki İran'la bağlantılı dinî merciler Amerikalılara karşı gösteri yapılması fetvası verse, ABD'nin ülkedeki askeri varlığı iki hafta süremez”dedi.
Katarlı Arap gazeteci Faysal el Kasım ise bir makalesinde şöyle yorumluyor İran’ı:Nice gafiller, İsrail bir süre önce Lübnan'a saldırdığında, Iraklı Şii din adamlarının Amerikalılara karşı fetva çıkarmasını bekledi. Fakat, İran'la ABD'nin ortak çıkarlarını göremedikleri için hayal kırıklığına uğradılar. (Faysal El Kasım, Radikal, 22 Kasım 2006)
“1991 yılındaki 1. Irak işgalinde, İran’ın bu dostane ittifakını, Brezenski şöyle itiraf etmiştir: “İran’la anlaşmasaydık ve bu ittifaka binaen Basra Körfezi bize açılmasaydı, bu savaştan büyük bir felaketle çıkardık!
Türkiye’de, gerçi sadece Türkiye’de değil, İslâm dünyasının bir çok yerinde, halk ve devlet kadrolarının kafasında hep şu soru var: “İran’a, ABD ve Batı tarafından ambargo uygulanmak üzereyken, İran’a güvenebilir miyiz?” Yani, Türkiye dahil, İslâm topraklarındaki, Müslüman olsun olmasın, ABD-Batı emperyalizmi karşıt her bir unsur, ABD’ye karşı dirense, İran’dan darbe yemeyeceğine emin değil! Çünkü Sünnî çoğunluk, ülkelerindeki işbirlikçilere rağmen, savaşıyor, hattâ Hizbullah bile İran’dan daha çok, Sünnî tabanlı Suriye’nin aldığı çetin risklerle hayatta kalabiliyor. Bir de buna, Gazze saldırısı esnasında ve Davos’ta, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gösterdiği tavrın, İran’ın, Filistin üzerindeki etkisini bir kalemde silip atmasını da göz önüne alırsak, yüzde 85’i Sünnî olan ve Zeydan’ın da ifade ettiği gibi, emperyalizme karşı direnişi Sünnîlerin sürdürdüğü bir dünyada, Osmanlının-Sünniliğin tesirinin, Başbakan Tayyip Erdoğan üzerinden nasıl patlama yaptığını hep beraber yaşadık. Türkiye’de hükümet ve askerî karar mercîleri, tarihten bugüne, şu ân Irak ve Afganistan’da yaşananlar dahil, İran’a karşı Batı emperyalizmi tarafından girişilebilecek bir savaşta, nasıl tavır alınacağının hesabını yapıyor.
Sayın Zeydan, oraların neler düşündüğünü aktararak, bu konuda bizi aydınlatıyor.
[b]İşte Pakistan ve Afganistan’dan bu meseleye dair bakış[/b]:
[b]Fazıl Duygun:[/b] Taliban hareketi ve Afganistan için, Sultan 2. Abdulhamid Han ve Ehli Sünnetin rolü nedir? “Taliban’ın Yükselişi” isimli kitabınızda, 2. Abdulhamid Han, Afganistan’da, Sünniler için emperyalizme karşı bir strateji çizdi diyorsunuz. Bu strateji hâlâ önemini koruyor mu?
[b]Ahmed Muvaffak Zeydan:[/b] Jeopolitiğin, sizin deriniz gibi olduğuna inanmaktayım. Hiç kimse derisini yerinden kaldıramaz veya tırmıkla temizleyemez. Hiç kimse, jeopolitiği görmezden gelerek bir şeyler yapamaz. Unutmayalım ki, Türkler Orta Asya’dan geldi ve bu bölgede Osmanlı İmparatorluğunun vücud bulmasıyla Hilafet Hareketi hasıl oldu. Sultan’ın Hicaz Demir yolu için Müslümanlardan yardım istediğinde, herkesin hazine sandıklarını boşalttığını hatırlamalıyız. Bu bağ zaman geçtikçe daha da güçlendi ve insanların içinde kök saldı. Bu gün bile herkes Türkleri, güçlü ve büyük ağabeyleri olarak görmektedir. Bu geçmişe rağmen, sadece iyi bir bakıma ve gelişmeye ihtiyacı bu ideoloji ve stratejinin hâlâ geçerli olduğuna inanıyorum. Afganlar öncesinde ve şimdiki tarihte emperyalizme karşı dimdik duran tek ülkedir ve sadece Türkiye için değil, bütün Müslüman Ümmeti için çok değerlidir. Ayrıca Türkiye’nin bir gün, İran’dan gelecek bir belâ ile yüzyüze kalabileceğine inanıyorum, tarih,bize bunun böyle olabileceğini söylemektedir. Siyasette, iyi niyetlere yer yoktur, siyasette dayandığınız güç elinizdeki kartlardır, Afganistan genellikle, Türler ve İslâm Ümmeti için çok değerlidir. ve ben de bu bağlamda inanıyorum. Uluslararası ilişkilerde genel kural, şayet komşunuzla bir sıkıntınız varsa, avantaj ele etmek için komşunuzun komşusuyla temasa geçer ve iyi ilişkiler kurarsınız. Yani, Türkiye –İran ilişkileri için bu ülke Afganistan’dır.
[b]F.D:[/b] Müslümanların yüzde 85’i Sünnî’dir ve Filipinler’den, Fas’a kadar İslâmî direniş hareketlerinin çoğu da Sünnîlerdir. Batılılar ve emperyalizm bu hakikati niçin gizlemektedir? Meselâ, Hizbullah veya Sünnî olmayan diğer hareketler Şiîdir. Ancak, Batılılar, genellikle Sünnî hareketlerin kökeninin gizlemektedir. Niçin?
[b]A.Z.[/b]: Benim görüşüme göre, Osmanlı İmparatorluğundan sonra, büyük güçler bundan ders çıkardı ve tekrar etmesini istemiyorlar. Çünkü Sünnîlik onlara ağır kayıplar verdirdi. Büyük güçlerin azınlıklarla bir derdi yok ve azınlıkların da çoğunlukla beraber ortak gaye için başarma, mücadele etme duygusu yok. Tarihî olarak konuşursak; azınlıkların hâkimiyete dair bir arzusu olmaması, çünkü nihayetinde bunu pratikte başaramayacaklarını ve çoğunluğun bunu hazmedemeyeceğini bildikleri için Batılı güçlerin azınlıklarla bir derdi yoktur. Batılı güçler, gerçek temsilcileri değil, daima zayıf kanadı tercih etmektedir ve bütün bunların yanında, Sünnî direniş hareketleri, Hizbullah’ın İran ve Suriye’deki durumunda olduğu gibi, bir devlet şemsiyesine sahip değildir.
[b]F.D:[/b] Afgan halkı ve Taliban Türkiye’nin bölgedeki rolünü nasıl değerlendiriyor? Türkiye’nin bugünkü rolü, tarihî geçmişine uygun mu?
[b]A.Z:[/b] Taliban ve Afgan halkı Türkiye’ye kendi açılarından bakmaktadır. Tabii ki, Türkiye’nin NATO üyesi olması ve onun komutanlığını hayal etmesini konusunda karışık duygular içindedir, üzgün ve altüst olmuş hâldedir. Aynı zamanda Türkiye ile dinî ve tarihî bağlara sahiptir. Birçok Afgan, Türkiye’nin, Afganlara tarafından bir savaş suçlusu olarak suçlanan General Dostum ilişkisini anlayamamaktadır, bu ilişki hâlâ devam etmektedir.
[b]F.D:[/b] Taliban bir ideolojiye sahip mi? Taliban’ın El-Kaide ile olan ve yıllardır süren ilişkileri neticesi bir ideolojik kimliğe sahip olduğunu söylüyorsunuz.
[b]A.Z:[/b] Şüphesi ki, Taliban’ın ideolojisi pragmatik Hanefi Mezhebidir ve Emirliğe ve bu ideolojinin yeninde hayata geçirilmesine inanmaktadırlar. Taliban-El Kaide ilişkisi her iki taraf için önemlidir ve bu Molla Ömer ile Bin ladin ittifakıyla da sergilenmektedir.
[b]F.D:[/b] Merce’deki durum bu nedir? İşgalci ABD ve NATO, Afganistan’ın 9 yıllık işgalinin başından beri en büyük operasyonu Merce’ye düzenlemişti.
[b]A.Z:[/b] Merce veya diğer yerler, gerçekte küçük birer kasaba olmalarına rağmen, Batı medyasının büyük bir dikkatini çekmektedir. ABD güçleri son zamanlarda, Taliban’ın direnişi karşısında stratejik bir öneme sahip Kunar’dan geri çekildiği zaman onu örtecek bir şey kalmadı. Afganistan sadece Merce’den ibaret değildir ve Afganistan’daki ABD varlığı genellikle çok zor ayakta durmaktadır.
[b]F.D:[/b] Merce’deki operasyonu değerlendirerek soracak olursak, ABD ve NATO, söyledikleri gibi, bu yaz Kandahar’a bir operasyon düzenleyebilir mi? Bu mümkün mü?
A.Z: Merce veya Kandahar’a düzenlenecek bir saldırı problemi çözemez. Şimdiye kadar birçok operasyon düzenlendi hiçbir netice çıkmadı. Kandahar’a bir operasyon düzenleyebilirler ama neticede ne elde edecekler? Taliban’ın geri çekildiği ve sonra tekrar döndüğü yerlerde olduğu gibi, Merce’de de aynısı olacağına inanıyorum. Amerikalı ve Batılı güçlerin, Afganistan’ı, Taliban’dan temizlemek yeterli askeri yok ve onlar kontrol etme işini uzun bir döneme yaydılar, Taliban da bunu biliyor. İşte bu sebeble, Taliban operasyondan önce çekiliyor ve bitince geri dönüyor. Ordu, Afganistan’ı kontrol etmek için 400 bin asker ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor ki, bunun sağlanması mümkün değil.
[b]F.D:[/b] Bugün, Karzai için neler söyleyebilirsiniz? Karzai’nin ABD ile arasının gerçek sebebi/Sebebleri nelerdir?
[b]A.Z:[/b] Karzai, ABD’nin askerlerini geri çekeceğin biliyor ve bunun üstesinden gelmeye çalışıyor. İşte bu sebeble, milliyetçilik yaparak durumunu günlendirmeye ve diğer muhalefete kur yaparak, popülaritesini artırmaya çalışıyor.
[b]F.D:[/b] Afgan halkı Taliban hakkında ne düşünüyor? Taliban, Afgan halkının neresinde? Afgan halkı direnişi destekliyor mu?
[b]A.Z:[/b] Her ne kadar direnişin şimdi kuzeye de yayılmış olduğunu görsek de, Afgan halkının desteği olmadan Taliban’ın özellikle güneyde direnmesi olağanüstü zor olacaktı, diye düşünüyorum. Afgan halkı Taliban’ı destekliyor çünkü onlar, işgalciler bütün güçlerini ne zaman çekeceklerine dair bir takvim vermediler diyerek, bu “işgal tünelinin” sonunda çıkış ışığını görmüyorlar. Taliban’ı meşrû ve güvenilir kılan şey, işte budur.
[b]F.D:[/b] Taliban ile El-Kaide arasındaki bağı izah edebilir misiniz?
[b]A.Z:[/b] İkisinin arasındaki bağın çok güçlü olduğunu düşünüyorum. İlk defa Afganlar ve Taliban kendi topraklarında yabancı örgütlerin savaşmasına izin verdi ve Taliban, El-Kaide’nin Afgan halkı için savaşçı toplamsına izin verdi. Molla Ömer’le, Bin Ladin arasındaki ittifak bugün de geçerlidir ve El-Kaide savaşçılarının hâlâ Taliban’ın savaşına iştirak ettiğini görmekteyiz.
F.D: Irak direnişi, Afgan direnişini etkiledi mi? Etkilediyse, nasıl ve ne şekilde etkiledi?
[b]A.Z:[/b] Irak direniş teknikleri, IDF veya intihar eylemleri, fidye için adam kaçırmalar ve diğer askerî eylemler açısından, Taliban üzerinde mutlak bir tesir göstermiştir.
[b]F.D:[/b] Taliban’ın afyon ticaretine karıştığı hakkındaki iddialar doğru mu? Bu konudaki gerçek nedir?
[b]A.Z:[/b] Bunu tesbit etmek oldukça zordur ama hükümetin veya savaş ağalarının uyuşturucu baronlarını desteklediği kesindir. Şayet Taliban karışmışsa, muhtemelen kendi kontrollerindeki sahada yaygın bir şekilde vergi alıyordur. Unutmamalıyız ki, Taliban iktidardayken, uyuşturucu alanlarını kontrol ederek, üretimi yüz de 90 oranında düşürdüğünü bizzat BM onaylamıştır.
[b]F.D:[/b] Taliban direnişi Pakistan’ı nasıl etkilemektedir? Pakistan gerçekten, Taliban’ın ABD’yi Afganistan’da bozguna uğratmasını arzuluyor mu?
[b]A.Z:[/b] Jeopolitik gerçek sebebiyle, Pakistan Taliban’ı asla terk edemez, Amerikan baskısı yüzünden artık resmî olarak konuşuyorlar. Pakistan biliyor ki, şayet Taliban mağlup olursa, ikinci hedef kendisi olacak ve düşmanı Hindistan, kendisini doğu ve batı tarafından kuşatmak için daha da güçlenecek.
[b]F.D:[/b] Veziristan’daki durum bugün dedir? Pakistan ordusu Taliban’ı bölgede bozguna uğratabildi mi? Özbek diğer milliyetlerden savaşçılar hâlâ bölgede mi?
[b]A.Z:[/b] Geniş bir mıntıka, bu saha olağanüstü serttir ve uzun süreli askerîyenin operasyonlar için sağlam durması mümkün değildir. Üzerinden bu kadar yıl geçtikten sonra, Taliban, Özbekler ve El-Kaide oradaki yerel toplulukları kendilerine dost edindiler ve bugün bile onları bırakmıyorlar. Burada çok fazla Özbek var.
[b]F.D:[/b] Kırgızistan devrimi, bölgede, Pakistan, Taliban ve ABD’yi nasıl etkiledi?
[b]A.Z:[/b] Kırgızistan Amerikalılara Manas üssünü tahsis etti fakat yinede ANTO ve Amerikan lojistik desteğinin yüzde 80’i Pakistan rotasından gelmektedir. Bu sebeple çok fazla tesiri olmayacaktır.
[b]F.D:[/b] Pakistan ve Afganistan Müslümanları, İran’ın bölgedeki pozisyonunu nasıl değerlendiriyorlar?
[b]A.Z:[/b] Çoğunlukla İran’a güven duymuyorlar. Çünkü Afganistan’da, birincisi Amerikan’ın arkasında durduğu hükümete destek verdiler ve ikincisi Taliban’a etnik ve dinî sebebler yüzünden karşılar. Sonra unutmayın, İran, tıpkı Irak’ta yaptığı gibi, kendi hükümetlerini kurmaları için, Afganistan’daki Şiî grupları işgalcileri desteklemesi için cesaretlendirdi ve destek verdi. Biliyorsunuz Pakistan, İran’a şüphe ile bakmaktadır, çünkü İran, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna (IAEA), “nükleer enerji konusunda bana Pakistan yardım etti” diyerek, Pakistan’ı jurnallemiştir. Böylece, sadece Pakistan’ın atom bombasının babası Dr. A. Q Khan’ı değil, Pakistan’ı da çok zor bir durumda bırakmıştır. Buradaki insanlarda, İran’ın, Afganistan’da Taliban, Irak’ta Sünnîler olmak üzere, çok güçlü iki düşmanını kovmayı başardığı, sıradaki hedefinde Türkiye olduğu düşüncesi, hem de kuvvetli bir şekilde hâkimdir.
[b]F.D:[/b] Rusya, Taliban’ın, ABD’yi bozguna uğratmasını gerçekten istiyor mu?
[b]A.Z:[/b] Sanmıyorum. Ruslar biliyorlar ki, Taliban ve El-Kaide kendilerine de karşı ve Taliban, Özbekler ve Çeçenler ittifakı kendilerine karşı giderek genişlemektedir. Bütün bunların yanında, Ruslar, kendileri Afganistan’ı işgal ettiklerinde, Amerika’nın, Afganları kendilerine karşı destekleyerek düştükleri yanlışa düşmek istemiyor. Çünkü sonuçta aynı Afganlar, Amerikalılara karşı döndüler.
[b]F.D:[/b] Geçtiğimiz yıl, Kabil’deki büyükelçiliğinin bombalanmasından sonra Hindistan, Afganistan’da hâlâ etkin mi?
[b]A.Z:[/b] Hindistan, Afganistan’da hâlâ etkin ve bu Amerikalıların, Pakistan’ı zayıflatmak için onlara verdiği destekle oluyor. Bu aynı zamanda, İran’ın çıkarlarına da uygundur çünkü İran, Pakistan’dan çok, Hindistan’a yakındır.[/size]