[size=18]Uygur Türklerini yalnız bırakmayın
17 Nisan 2010
Seksenli ve doksanlı yıllarda Doğu Türkistan insan hakları konusunda bugünkü sıkıntıları yaşamıyordu. Ne zamanki Türkî Cumhuriyetler Rusya'dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettiler, o zaman Çin yönetimi Doğu Türkistan'a insanlık dışı muamelelerine, zulümlerine kaldığı yerden devam etmeye ve daha da artırmaya başladı.
Doğu Türkistan Talim ve Terbiye Cemiyeti Başkanı Abdülhakim Han ile yapılan Röportaj
Çünkü Doğu Türkistan'ın da diğer Türkî Cumhuriyetler gibi bağımsızlık isteyeceği ve bu atmosferden kendi çıkarları aleyhine etkileneceği endişesi içine girdi.
Doğu Türkistan Müslümanları, dünyanın gözü önünde hâlâ Çin'in insanlık dışı uygulamalarına maruz kalıyor. Doğu Türkistan Talim ve Terbiye Cemiyeti Başkanı Abdülhakim Han yaşadıkları bu zulmün Türki Cumhuriyetlerin bağımsızlığını kazanmasından, özellikle de 11 Eylül saldırılarından sonra daha da tırmanışa geçtiğini söylüyor. Han, Çin'in Doğu Türkistan'da alimleri tutuklama, dini eğitim veren okulları kapatma, gençleri tutuklama gibi bir çok zulmü devam ettirdiğinin altını çiziyor. El- Müctema dergisine konuşan Han'ın Doğu Türkistanlıların ticaret yapma ülke dışına seyahat etme gibi özgürlüklerinin de kısıtlandığı açıklamalarının yer aldığı söyleşiyi sunuyoruz:
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Ben doğu Türkistanlı Abdulhakim Han. 1963 doğumluyum. Üç çocuk babasıyım. Halen Talim ve Terbiye Cemiyeti'nin başkanlığını yapıyorum.
Talim ve Terbiye Cemiyeti ne zaman kuruldu ve cemiyetin hedefleri neler?
Cemiyetimiz 27 Mayıs 2006 yılında kuruldu. Amacımız 35 milyon nüfuslu Doğu Türkistan Müslümanlarının dini eğitim ihtiyaçlarına cevap vermek ve İslam'a muti yeni nesiller yetiştirmektir.
Çin'de 100 milyonun üzerinde Müslüman var
Çin'de Müslüman nüfus ne kadar?
Çin asıllı Müslümanlarla 100 milyonun üzerinde. Bunun 60-70 milyonu Çin asıllı Müslümanlar, geri kalanını da Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri oluşturuyor. Ancak Çin, Çin asıllı Müslüman nüfusu 30 milyon gösteriyor. Tabii bu gerçek rakam değil. Uygur Müslümanların nüfusunu da 9 milyon gösteriyor. Uygur Müslümanların nüfusunun gerçek oranı 35 milyonun üzerindedir.
Uygur olmayan Müslümanlar da Türkler gibi Çin yönetiminden baskı görüyor mu?
Çin asıllı Müslümanlar, büyük maddi imkânlara sahipler. İnsan hakları ve dini gerekleri yaşamalarında biz Türk asıllı Müslümanlardan çok daha fazla haklara sahipler. Bizim yaşadığımız zulmün benzerlerini yaşamıyorlar. Onlara tanınan haklar ve serbestlik ne yazık ki Doğu Türkistanlılara tanınmıyor. Seksenli ve doksanlı yıllarda Doğu Türkistan insan hakları konusunda bugünkü sıkıntıları yaşamıyordu. Ne zamanki Türkî Cumhuriyetler Rusya'dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettiler, o zaman Çin yönetimi Doğu Türkistan'a insanlık dışı muamelelerine, zulümlerine kaldığı yerden devam etmeye ve daha da artırmaya başladı. Çünkü Doğu Türkistan'ın da diğer Türkî Cumhuriyetler gibi bağımsızlık isteyeceği ve bu atmosferden kendi çıkarları aleyhine etkileneceği endişesi içine girdi. Medreseler kapatıldı. Âlimler tutuklandı. Kültürlü insanlar ve gençler hapse atıldı. Yüzde 80'i fakirlik sınırı altında yaşayan 35 milyon Doğu Türkistanlının seyahat etme özgürlüğüne engel çıkarıldı.
Çin yönetimi 11 Eylül saldırılarını da zulümlerine gerekçe olarak kullanmakta gecikmedi. Eylül saldırılarından sonra zulümlerini Doğu Türkistan üzerinde daha da artırdı. Binlerce genci hiçbir gerekçe göstermeden tutukladı. Tutukluları uzunluğu bir metre, genişliği 75 santimetre olan hücrelere tıkıyorlardı. Ben de 5 senelik tutukluluk hayatımın 18 aylık bölümünü böyle bir hücrede geçirdim. Ne bir güneş ışığı giriyordu, ne de havadardı. Günde bir öğün yemek veriyorlardı. Haftada bir defadan fazla banyoya girmene de izin verilmiyordu.
İşkenceler altında 3 bin kişi hayatını kaybetti
Hapishane günlerinizi nasıl geçiriyordunuz?
Bol Kur'an okuyor, namaz kılıyordum. Bu yüzden birçok kez insanlık dışı muamele ile karşılaştım. Namaz kılarken üzerime saldırmalar, sözlü hakaretler hepsini yaşadım. Bir de bizi tarımda tutsak işçi olarak çalıştırıyorlardı. Uzunluğu 4 metre, genişliği 3 metre olan hücrede 30-35 kişi kalıyorduk. Hücremiz tıka basa doluydu. 150 gram yemek yiyorduk. Günde bir kez su içme hakkımız vardı. Bu dönemde 100 binden fazla kişi tutuklanmıştı. Bunlardan 3 binden fazlası kötü yaşam şartları ve işkenceler nedeniyle hayatını kaybetti
Tek suçum Kur'an öğretmekti
Sizin tutuklanma gerekçeniz neydi?
Ben dini eğitim veren bir okul kurmakla, devlete karşı örgütlemek gerekçesiyle tutuklandım. Gerçekte ise ben aslında bazı gençlere, komşulara Kur'an okumayı öğretiyordum. Bu kadar bir olaya 9 senelik ceza verdiler. Tutukluluk süremi aşağıya çekmek için ailem ve akrabalarım Çin'in rüşvet mekanizmasına büyük meblağlarda para yedirerek bu süreyi 5 seneye indirttiler. 1992'den 1997'ye kadar tutuklu kaldım. Soruşturma sırasında bana devlete karşı direniş için gençleri topladığım suçlaması yapıldı. Ben sadece gençlere Kur'an öğrettiğimi, direniş için bir örgüt kurmadığımı söyledim. Bana ajanlık teklifinde de bulundular. Müslümanlardan istihbarat toplamam karşılığında bana ferah ve lüks bir ev vereceklerini söylediler. Aksi takdirde evimi ve bütün taşınmaz varlığımı yıkacakları tehdidinde bulundular. Ben tehditlere ve cazip tekliflere ret cevabı verdim. Bana işkence etmeye devam ettiler. Bedenimin çeşitli yerlerine elektrik verdiler. Hakkımı savunacak ne bir avukat tutabiliyordum ne de başka şekilde hakkımı savunabiliyordum.
Gizli açtığınız okulları nasıl yürütüyordunuz?
25 genç toplanıyor, üç odalı bir evi tutuyorduk. Bu evlerde Arapça Kur'an ve dini eğitim yapıyorduk. Her bir öğrenci iki hafta da bir evine ziyaret gerçekleştirebiliyordu. Eğitimimiz 3-4 sene böyle devam ediyordu.
Bizlere ticaret yapmak bile yasak
Aileniz de sizden dolayı Çin yönetiminden baskı ve zulüm gördü mü?
Evet. Ailem de Çin yönetiminden büyük baskı ve zulüm gördü. Ancak gördükleri zulümler benden kaynaklı değildi. Babam gizli olarak ticaretle uğraşıyordu. Ticaret ise; Doğu Türkistanlı Müslümanlara yasak. Halkımızı ya fabrikalarında, ya da tarımda istihdam ediyorlar. Böylelikle hem Müslümanları kontrol altında tutuyorlar, hem de insan güçlerini kendi çıkarlarında kullanabiliyorlar. Ticaret alanı ise kontrolü güç bir alan olduğu için bu alana Müslümanların girmesine engel koyuyorlar. Ailem gizli olarak ticaret yapmak sebebiyle zulüm gördü.
İslam Ülkelerinde Çinlilerin ticaret alanında etkin olduklarını görüyoruz. Bunlar arasında sizin tanıdığınız Müslümanlar var mı?
Aralarında Müslümanların varlığı yok denecek kadar az. Çin yönetimi, Çinlileri dış ticarete teşvik ederken Müslümanların ticaret yapmasına engel çıkartıyor. Her şeyden önce Doğu Türkistanlı Müslümanlar yurt dışına çıkmak için vize alamıyor. İlk engeli burada yaşıyor. Alanlar da büyük rüşvetler yedirerek vize alabiliyorlar. Buna da herkesin gücü yetmiyor.
Güçlü ve ehliyetli lidere ihtiyacımız var
Doğu Türkistanlı Müslümanları bir araya getiren bir lideri bir yöneticileri var mı?
Bu sorun bizim içinde olduğumuz en önemli sorun. Amerika'da yaşayan Rabia Kadir Hanım "Uygur Halkı Kongresi" adlı bir kuruluş kurdu. Rabia Hanım iyi niyetli, cesur ve gayretli bir hanım. Ama Uygur Türklerinin sorunlarını omuzlayacak idari ve siyasi birikimi ve yeterliliği olan biri değil. İlkokul mezunu ve ticaret alanında kendini göstermiş biri. Çin yönetimi bu hanımı Çin aleyhine casusluk yapmakla suçladı 8 sene hüküm verdi. 5 sene o da tutuklu kaldı. O beni, ben de onu iyi tanırım.
Gelecek planınız ne?
Bağımsız Doğu Türkistan'ın kurulması için çaba göstereceğim. Uygur Türkleri bölük pörçük edilmiş olduklarından kafaları da karışık durumda. İslam'ın doğru şekilde anlaşılarak yaşanması için büyük gayret göstereceğim.
Doğu Türkistan'ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Zulüm devam etmez. Doğu Türkistan'da İslam Âleminin hiçbir yerinde yaşanmayan zulüm ve baskılar yaşanıyor. Allah'tan Doğu Türkistan Türklerinin yaşadıkları zulümden kurtulmalarını niyaz ediyorum. Kararlılıkla mücadeleye devam edildiği takdirde Doğu Türkistan Türklerinin geleceğini iyi görüyorum
milligazete[/size]