AZYA Admin
Mesaj Sayısı : 2611 Reputation : 38 Kayıt tarihi : 27/03/10
| Konu: PAKİSTAN, AFGANİSTAN, KARZAİ... Paz Nis. 11, 2010 11:00 am | |
| [b]Pakistan, Karzai'nin barış planını mı bozdu?[/b]
ABD'yle Afganistan arasında alevlenen tartışmanın sebebi Pakistan. Karzai'nin Taliban'la barış yapmasından çekinen İslamabad, topraklarındaki Taliban liderlerini bir anda tutuklamaya başladı.
Cumartesi 10.04.2010 – 10:15
ABD'yle Afganistan arasında alevlenen tartışmanın sebebi Pakistan. Karzai'nin Taliban'la barış yapmasından çekinen İslamabad, topraklarındaki Taliban liderlerini bir anda tutuklamaya başladı. Karzai şimdi Amerikan karşıtlığı sayesinde Taliban'ın güvenini yeniden kazanmak istiyor
Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin ülkesindeki Batı müdahalesine iki kez kamuoyu önünde sözlü olarak saldırmasının ardından, Washington’la Kabil arasındaki ilişkiler daha da gerildi. Karzai’ye bir anda ne oldu? Barack Obama selefi George W. Bush’a kıyasla Afganistan’a mali ve askeri açıdan daha fazla bağlılık göstermişken, Karzai niçin ABD başkanına saldırıyor? Afgan devlet başkanı Batı’dan umudunu kesmiş olabilir mi? Kaderini Batı yerine Pakistan gibi bölgesel ülkelerin yanı sıra Amerika’nın rakipleri İran ve Çinlilere mi bağlamaya karar verdi? Nihayetinde, ABD hazırladığı takvime göre Temmuz 2011’den sonra Afganistan’dan asker çekmeye başlayacak. Britanyalılar ve Kanadalılar da 2011’de başlayacak bir çekilme planlıyor gibi görünüyor. Ve Marja’daki son taaruz, başlamasının üzerinden daha bir ay geçmeden ciddi tersliklerle karşı karşıya.
Sadr-Maliki anlaşması gibi Bunların hepsi geçerli endişeler. Karzai’nin görünen hedefi binlerce kilometre uzakta oturuyor ama daha yakından incelersek, gerçek hedef kitlesinin kendi sınırları dahilinde olduğunu görebiliriz. Karzai ülke içindeki imajını, özellikle de Taliban nezdinde düzeltmeye çalışıyor. Peki bunu nasıl yapıyor? Afganistan’daki seçimlerin denetiminin kontrolünü BM’ye devretmekle suçladığı Batı’ya saldırarak. Karzai bu denetimi Afgan hükümetine teslim etmek istiyor. Bunun, kendisini Batı’yla işbirliği yapmakla suçlayan Taliban açısından popüler bir mesele olduğunu biliyor. Peki Karzai bizzat kendisine bağlı güçlere saldıran Taliban’ı niçin önemsesin ki? Karzai’nin seçim vaadi olarak da öne sürdüğü stratejilerden biri şu: Kendisi, Taliban’la müzakerelerin barış sağlama noktasında kesinlikle işe yarayacağını düşünüyor. Onları zaman içinde, bir tür anlaşma yaparak kendi tarafına çekmek istiyor. Son Irak hükümeti Mukteda Sadr’ın güçleriyle aynısını yapmıştı. Başbakan Nuri el Maliki Sadr’ın Mehdi Ordusu’na karşı 2008’de bütün gücüyle bir saldırı başlatmıştı. Sadr ateşkesi kabul ettikten sonra da, Maliki onun partisinin seçimlere girmesine izin vermişti. Hatta, eğer Maliki’den bir sonraki Irak hükümetini kurması istenirse, partisi Hukuk Devleti İttifakı Sadr’ın Irak Ulusal İttifakı’yla bir koalisyon hükümetine bile girebilir. Karzai’nin davranışı konusunda bazı stratejistlerin kafasını karıştıran şeyse, ‘neden şimdi?’ sorusu. Eğer önce Taliban’ın yeni NATO saldırısında ağır kayıplar vermesini bekleyip onlara görüşmeler için daha sonra yanaşsaydı, kesinlikle daha güçlü bir pozisyondan müzakere ederdi. Böylelikle kendi şartları üzerinden bir anlaşmaya varmak konuzunda daha iyi bir şans bulabilirdi. Taliban şu an güçlüyken, Karzai de siyasi ve askeri açıdan zayıfken, onlara kendisini Amerikan karşıtı gibi göstererek el uzatmak tam aksi yönde bir etkiye yol açabilir. Karzai’nin zamanlamasının önemli sebeplerinden biri, Afgan Talibanı’yla bir yakınlaşma başlatma çabalarının altının Pakistan tarafından oyulduğunu hissetmesi olabilir. Bu endişe, Pakistan’ın kısa süre önce üst düzey Taliban üyelerini tutuklanmasından kaynaklanıyor. Karzai eskiden olsa bu tutuklamalardan mutluluk duyardı. Zira yıllardır Pakistan hükümetinden, kendisinin ezeli düşmanlarını desteklemekten vazgeçmesini istiyor. Fakat durum artık farklı. Halk yakın zamana dek, BM’nin bir yıldan uzun bir süredir Karzai’nin üst düzey temsilcilerinin de katılımıyla Taliban’la gizlice görüştüğünü bilmiyordu. Toplantılar Dubai’de yapıldı, Taliban üyeleri de buraya Pakistan’daki sığınaklarından geldi. Ve sonra Pakistan bir anda Afgan Talibanı’nın üst düzey liderlerini tutuklamaya başladı. Önce Taliban liderinin sağkolu Molla Abdulgani el Baradar, 17 Şubat’ta Karaçi’de yakalandı. 4 Mart’a gelindiğinde, dört üst düzey Taliban lideri daha Pakistan hükümeti tarafından tutuklanmıştı. Bu tutuklamalar aylar süren güven inşasını yerlebir etti. Taraflar henüz müzakere etmeye başlamamıştı, fakat ‘görüşmeler hakkında yapılan görüşmeler’, ülkenin herhangi bir yabancı hükümetin müdahalesi olmadan kendi halkı arasındaki kendi sorunlarını çözmek için bugüne dek geliştirdiği en gerçek ‘ev yapımı’ stratejiydi.
ABD’yi tehdit etti Pakistan’daki tutuklamalar bu stratejiyi sonlandırdı ve Karzai şimdi, Amerikalılara karşı sözlü saldırılar başlatarak ortaya çıkan hasarı onarmaya çalışıyor. O kadar kararlı görünüyor ki, seçimlerin denetiminin Afgan hükümetine devredilmesi yönündeki talepleri karşılanmazsa Taliban’ı hükümetine katmak zorunda kalacağını söyleyerek Batı’yı tehdit ediyor. Karzai’nin ülke içinde istikrar sağlama çabalarını engellemesi muhtemel olan faktörlerden biri, Afganistan’daki barış kapısının anahtarının Pakistan’da olması. Bazıları bu anahtarın, hem Afganistan’ın hem de Pakistan’ın çıkarlarını dikkate alan bir uzlaşı çözümüyle ele geçirilebileceğine inanıyor. Bazılarıysa bütün şartları karşılanana ve Afganistan kendisine boyun eğen bir uydu devlet haline gelene dek Pakistan’ın bu anahtarı teslim etmekte hiçbir çıkarı bulunmadığına inanıyor. İkinci görüşü savunanlar, ilkinin destekçilerinden çok daha fazla. Son olaylara bakılırsa, haklı da görünüyorlar. (6 Nisan 2010)
Meir Javedanfar / The Guardian
Radikal | |
|