İSLAMI KULLANAN KURUMLARIN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ HAKKINDA YAPTIKLARI AÇIKLAMA

[size=18][b][color:880c=red]İslami kurumlar: Anayasa'dan Kemalizm silinsin![/color][/b]

Anayasanın tüm resmi ideolojik dayatmalardan arındırılması gerektiği görüşünde olan İslami kuruluşlar Fatih Ali Emiri Kültür Merkezinde ortak basın açıklamasıyla anayasa değişiklik paketiyle ilgili görüşlerini ifade ettiler.

20 NİSAN 2010 [justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif][font:880c=Verdana, sans-serif]Özgür-Der, İHH, Mazlumder, AKDAV, Araştırma ve Kültür Vakfı, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Medeniyet Derneği, Hikmet Vakfı ve Akabe Vakfı gibi İslami kuruluşların oluşturduğu platform anayasanın tüm resmi ideolojik dayatmalardan arındırılması yönünde çağrıda bulundu. Asıl odaklanılması gereken hususun, anayasanın ideolojik içeriği ve otoriter-bürokratik bütünlüğü, anayasanın resmi ideolojiyi dayatmasının altı çizilerek anayasa değişikliğinin bu bağlamda esaslı bir şekilde yapılması gerektiğinin altı çizildi.[/font][/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Basın toplantısında; bütün eksiklik ve yetersizliklerine rağmen anayasa değişikliği paketinin zulmün geriletilmesi, bürokratik oligarşinin zayıflatılması, resmi ideoloji muhafızlığına soyunmuş yüksek yargı kurumlarının siyaset ve toplum üzerindeki vesayetini sona erdirecek ve açık-örtük militarist müdahalelere meşruiyet zemini sağlamaya yönelik işlevlerini ortadan kaldıracak bir düzenleme olmasının gelinen aşamada anlamlı ve önemli olduğunun altı çizildi. Bu durumun da halkın ve muhalif kesimlerin lehine olduğu ifade edilerek değişiklik paketine karşı çıkanların statükonun devamını istediği ve militarizmin devamından yana oldukları belirtildi. Anayasa değişiklik paketinin referanduma götürülmesini engelleme çabalarının ise sistemin bürokratik oligarşik yapısını ve halka olan düşmanlığını açıkça ortaya koyduğu ifade edildi.[/font][/justify]


[font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif][color:880c=#ff0000]Bildirinin Tam Metni:[/color][/font]


[font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Eksiklerine ve Yetersizliğine Rağmen Anayasa Değişikliği Paketi Olumlu Yönde Bir Adımdır![/font]

[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Türkiye çeyrek asrı aşkın bir süredir, 12 Eylül cuntasının tarihe kara bir leke olarak miras bıraktığı 1982 darbe anayasası ile boğuşmayı sürdürüyor. Darbe anayasası her ne kadar bugüne kadarki süreçte bazı maddelerinde değişiklikler yapılmış olsa da, tüm halka silahların gölgesi altında giydirilen deli gömleği olma vasfını büyük ölçüde korudu. Ve son yıllarda giderek ivme kazanan anayasa tartışmaları neticesinde, nihayet 1982 Anayasasında önemli bazı değişiklikler gerçekleştirilmesi aşamasına gelinebildi.[/font][/justify]
[justify]
[/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]AK Parti Hükümeti’nin hazırladığı 30 maddelik anayasa değişikliği paketi konu ile ilgili tartışmaları hem yoğunlaştırmış hem de sertleştirmiş durumda. Değişiklik paketi beklendiği üzere statüko cephesinin yoğun muhalefetine konu olmakta. CHP ve MHP’nin siyasi kanadını temsil ettiği statükoculara Yargıtay ve Danıştay gibi üst yargı kurumları ve HSYK eşlik etmekte.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Mevcut Anayasa’nın şeklini ve ruhunu korumaya kararlı bu statükocu cephe şimdiki Meclisin anayasa değişikliği yapmaya yetkili olmadığından, tüm kesimlerle mutabakat oluşmadan yapılacak değişikliklerin yanlış olacağına, yapılmak istenen değişikliklerle yargının kuşatılıp yandaş hale getirileceğinden, devletin çatısının çökertileceğine kadar bir dizi suçlamada bulunmakta. Oysa süreci sabote etmeyi hedefleyen tüm bu gerekçeler asıl rahatsızlığı perdelemeye yönelik bahanelerden ibaret: Hak ve özgürlük taleplerinin resmi ideolojik dayatmalarla savuşturulması ve bürokratik tahakküm mekanizmasının aynen sürdürülmesi çabası tüm bu karşı çıkışların temelini oluşturmakta.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Öncelikle vurgulamak isteriz ki; hak ve adalet eksenli bir perspektiften bakıldığında anayasa değişiklikleri paketi toplumun geniş kesimlerini tatmin edici olmaktan bir hayli uzaktır. Hukuka ve insanlığa karşı işlenmiş bir dizi suçun ürünü olan 1982 Anayasası’ndan tamamen kurtulmak seçeneği yerine, sınırlı değişikliklerle yetinilmesi ciddi bir zaaf örneği olarak önümüzde durmaktadır.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Biz aşağıda imzası bulunan kuruluşlar açısından asıl odaklanılması gereken husus, anayasanın ideolojik içeriği ve otoriter-bürokratik bütünlüğüdür. Temel sorun anayasanın resmi ideoloji dayatmasıdır. Mevcut anayasa farklı dini, ideolojik, etnik kimlikleri yok saymakta ve laik-Kemalist Türk ulusal kimliğini tüm topluma dayatmaktadır. Halkın egemenliğine dayalı olduğu iddia edilen devlet, oluşturulan bürokratik mekanizma ile halka ve halkın taleplerine kapalı bir kast sistemi olarak işlemektedir. En temelde ise Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana sistemli bir biçimde halkın İslami kimliği ve değerleri aşağılanmakta, dışlanmaktadır.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Biz Müslümanlar açısından sorun anayasanın bazı maddelerinde değil, ruhunda ve işleyişindedir. Anayasayı yapan iradenin halka düşman ve İslam’ı toplumsal hayattan silmeye kararlı bir sistem olduğu gerçeğinin altını bir kez daha çiziyoruz. Bütün bunlara rağmen sorunun büyüklüğü ve bütüncüllüğü anayasa metninde yapılacak değişiklikleri önemsiz ya da değersiz kılmaz. Resmi ideolojik anlayışın da, bürokratik yapının da tepeden tırnağa kapsamlı bir değişim geçirmesi ihtiyacını karşılamamakla birlikte, anayasada yapılmak istenen değişikliklerin olumlu yönde atılmış önemli bir adım olduğu açıktır.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Oligarşik bir yargı mekanizmasına yol açan Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısına ilişkin düzenlemelerle, siyaset ve toplum üzerinde yüksek yargının vesayet kurmasını engelleyici düzenlemeler son derece önemlidir. Benzer şekilde parti kapatmaların zorlaştırılmasından askeri yargının alanının daraltılmasına, 12 Eylül darbecilerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasından YAŞ kararlarına yargı yolunun açılmasına, kamu çalışanlarının toplu sözleşme haklarının tanınmasına kadar bir dizi alanda yapılmak istenen değişikliklerin siyasal ve ekonomik hayatta olumlu ve önemli gelişmelere ön açacağı umut edilmektedir.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Ancak yaşanılan onca acı tecrübeye rağmen, AYM’nin ve HSYK’nın oluşumunda siyasi organlara yeterli söz hakkı tanınmamıştır. Askeri yargıya ait üst kurumlar tümüyle kaldırılmamıştır. Şiddet ve ırkçılık gibi iki temel suçlama haricinde hiçbir gerekçeyle kapatılmamaları gereken siyasi partilerle ilgili yeterli güvence oluşturulmamıştır. Muhalif kimlik sahiplerinin siyasi temsilini kısıtlayan baraj konusu gözden geçirilmemiş ve yasada gerekli değişiklik yapılarak oran düşürülmemiştir. Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmamıştır. Mevcut anayasa metninde adeta serseri mayın gibi seyreden ideolojik içerikli muğlak kavramlar netliğe kavuşturulmamıştır. Oysa tüm bu sıralananlar sınırlı bir değişiklik mantığıyla dahi yapılabilecek ve de yapılması gereken düzenlemelerdir.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Sayılan bütün eksikliklere rağmen gündeme getirilen değişiklik tekliflerinin desteklenmesi zulmün geriletilmesi, bürokratik oligarşinin zayıflatılması adına gerekliliktir. Sadece, resmi ideoloji muhafızlığına soyunmuş yüksek yargı kurumlarının siyaset ve toplum üzerindeki vesayetini sona erdirecek ve açık-örtük militarist müdahalelere meşruiyet zemini sağlamaya yönelik işlevlerini ortadan kaldıracak bir düzenleme bile şu aşamada anlamlıdır, önemlidir, gereklidir. Bu zorba ve hastalıklı yapının kısmen de olsa değişmesi, otoriter zihniyet ve işleyişin bir nebze dahi geriletilmesi halkın ve muhalif kimlikli tüm oluşumların lehinedir.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Statükocu güçlerin ne tür engelleme ve provokasyonlarla süreci sabote etmeye çalışacakları az çok tahmin ediliyor. Meclis, değişiklik paketine referandum için yeterli desteği verse bile Anayasa Mahkemesi’nin çokça şahit olduğumuz “hukuk faciaları”ndan yeni birine imza atıp referandumu engellemesi ihtimali her zamanki gibi yüksektir. Fakat bütün bu belirsizlik ve akıl almaz keyfilik potansiyeline rağmen sürecin kendisi başlı başına bir kazanım olacaktır. En başta referandumu engellemek tipik bir tabansızlık göstergesi olacaktır. Sürecin baltalanmasıyla beraber partisi, mahkemesi, sermayesiyle bürokratik oligarşinin yaşadığı halk korkusu tüm çıplaklığıyla teşhir olunacaktır.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]Bizler aşağıda imzası bulunan İslami duyarlılık sahibi kuruluşlar olarak, bu süreci aktif biçimde izliyor ve değerlendiriyoruz. Sistemin anayasal ya da yasal mevzuattan öte adalet eksenli köklü bir inşa sürecine ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bu temel mantıktan hareketle Anayasa’nın çerçevesi hazırlanırken aşağıdaki hususların başta Meclis ve Hükümet olmak üzere tüm kurumlar ve kesimlerce göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade ediyoruz:[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]1- Mevcut anayasada başlangıç ilkeleri şeklinde sunulan resmi ideolojik dayatmalara ve “değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler” saçmalığına son verilmelidir.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]2- ******çülük, laiklik, çağdaşlık ve benzeri soyut ve muğlak kavramlar öne çıkartılmak suretiyle halkın İslami kimlik ve değerlerinin aşağılanması, baskılanması sonucunu veren her türlü düzenleme terk edilmelidir.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]3- Vatandaşlarının ve bir bütün olarak halkının güvenliği ve refahını hedeflemek yerine, devletin güvenliğini merkeze alan ve iç düşman-dış düşman konseptleri üzerine bina edilen ırkçı, milliyetçi, militarist bir anayasa anlayışı terk edilmelidir.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]4- Kamusal alanda hizmet almada ve hizmet vermede kişilere, mesleklere, zümrelere yönelik ayrımcılık terk edilmeli, ayrıcalıklı veya imtiyazlı meslek, sınıf veya statülerin oluşumuna yol açan düzenlemelere son verilmelidir.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Century Gothic, Trebuchet Ms, serif]5- Yürütmenin/hükümetin işlevlerini ve görevlerini üstlenen ve topluma karşı hiçbir sorumluluğu olmayan tüm üst kurullar geçersiz kılınmalıdır.[/font][/justify]
[justify] [/justify]
[justify][font:880c=Trebuchet MS]PRESSMEDYA[/font][/justify]
[/size][/b]

[size=18]

[color:75a5=red]İŞGALCİ DÜŞMAN KOVULMADAN ANYASA DA NEYMİŞ?[/color]

Ne Anayasası?

İşgal altındaki bir ülkede, Anayasa ne demek?

Kendi evimizin içindeki hakimiyetimnizi kaybetmişiz, öyle ki, bu kaybedişin farkında bile değiliz, bunu tabi görmekteyiz.

Yok sayılması gereken bir adamın yazdığı, "Egemen Milletin Siyasetnamesi" kitabını tedai etirdi bu yukarıdaki ifadeler. Millet egemen de siyasetnamesi, töbe töbe..

Yok Kemalizm olmamalıymış filan.

Ne Kemalizm'i, Kemalizm mi kalmış? Dev gibi AKP-Fetullaah heyulası var, Ilımlı İslam dedikleri mürted-münafık ellerine teslim etmiş emperyalizm iktidarı; hâlâ Kemalizm. Kemalizme muhalefet, varlık sebepleri olmuş. Kemalizm'i tersinden yaşatmaya devam edenler bunlar. Aradan, bu sahte kutuplaşma ikliminde malı götüren de emperyalizm.

BU zihniyet, evinin içindeki haakimyetin ne demek olduğunu bilmeyen, anlamayan zihniyet, ki işte Irak'a emperyalizm saldırırken, "Zalim Saddam, katil Amerika!" diye tempo tutanlar yine bunlardı. Böyle diyerek, Amerika'ya içeriden kapıları açtılar... "Zalim" Saddam'a karşı olacağız diye, Amerika'nın operasyonuna sessiz kalarak, "zalim" Saddam'ı ABD karşısında yalnız bırakarak, milyonlarca Iraklının kanına girilmesinin müsebbibleri arasındaki yerlerini aldılar. Sonra da Irak pastasından pay alma derdine düştüler.

Aynı şeyin benzeri bu gün Türkiye'de de yaşanmakta. Kemalizm tasfiye edilecekmiş... İyi et, yerine ne geliyor? ABD'nin Ilımlı İslam'ı! Bak sen şu üstün stratejiye, taktiiğe.

İşte aynı şey Irak'ta oldu dedik ya, orda da "Kemalist" denilebilecek Baasçı Saddam'a karşı Amerika'nın yanında yer aldılar. Kemalist-Baasçı Saddam'dan kurtulacaklar ya... Burda da aynı martavalları okumaktalar. Burda da güya tarafsız ve seyirciler. Amerika'nın bu vesileyle evin içine iyice yerleşmesine ses çıkarmamayı, tarafsızlık olarak anlıyorlarmış. Tarafsızlığın neye ve kime karşı olduğunu, neye ve kime yaradığını bilmeden.

Önce, topraklarımızı işgal etmiş emperyalizmi kovmanın şuuru. Önce Kurtuluş İradesi'ni dipdiri tutmanın şuuru. Önce vatanına, namusuna sahip olmanın şuuru. Önce, "gayesine ermemiş savaş bitmemiştir", ülke hâlâ bağımsızlığına kavuşturulamadığına göre bu savaş devam etmektedir diyenlerle beraber ortak düşmanı vatanımızdan defetmenin şuuru.

Kemalizm şu bu, bunlar kendi iç meselelerimiz, önce düşmanı defedelim, ondan sonra tam baağımsızlık şartlarında kendi hür irademizle bir anayasa yaparken, ancak o zaman bunları mesele etme hakkına sahip olabiliriz. Yoksa, böyle sahte kutuplaşmalarla, birbirimizi yemeye, düşmanın ekmeğine yağ sürmeye devam eder dururuz.[/size]

[size=18]
Aşağıda, işgal altındaki Irak'tan bir Anayasa haberi...



[color:b26c=red]Saddam'ın Kızına Tutuklama Kararı[/color]

Uluslararası Polis Örgütü İnterpol, Saddam Hüseyin'in kısı Ragat'ın direnişe maddi destek verdiği gerekçesiyle tutuklama emri yayınladı.


6 Nisan 2010 Pressmedya





[table][img(300px,225px)]http://pressmedya.com/resimler/haber/ragat.jpg[/img] [/table]
[/size]




[color:b26c=red][font:b26c='Trebuchet MS'][size=18][color:b26c=red][font:b26c='Trebuchet MS']İnterpolün websitesinde yayınlanan tutuklama emrinde, Irak hükümeti, Saddam Hüseyinin kızı Raghad ve birkaç kişiyi Iraktaki eylemlere maddi destek sağlamakla suçluyor. Raghad’ın direnişçilerin liderlerinden Saddam Hüseyin'in yardımcılarından İzzedin el Duri’ye yazdığı iddia edilen bir mektupta, Duri’den Bağdat’taki hükümet binalarına yönelik saldırıları arttırmasını istiyor.[/font] [font:b26c='Trebuchet MS']Irak basınında çıkan mektupta Irak seçimlerinden önce de direniş eylemleri yapılması isteniyor.[/font] [font:b26c='Trebuchet MS']Irak hükümeti Suriye’deki Baas direnişçilerini Bağdat’ta bombalı saldırılar düzenlemekle suçluyor. Ancak Suriye hükümeti Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin Baas Partili liderlerin iadesi çağrısını reddediyor. Raghad Hüseyin ise Ürdün’de yaşıyor.[/font] [font:b26c='Trebuchet MS']Şam’da bulunan Uluslararası Kriz Grubu Irak uzmanı Peter Harling, Nuri el Maliki’nin Saddam Hüseyin’in Baas Partisiyle ilgili kişisel bir takıntısı olduğu görüşünde. Harling’e göre Maliki’nin davranışlarının altında derin bir nefret yatıyor. Harling şunları söylüyor:[b][font:b26c='Trebuchet MS']"Bu konuyu Sünni Şii ayrımı olarak niteleyemem. Bana göre sorun Maliki’nin kişisel duyguları. Maliki eski rejim zamanında baskı ve sürgüne maruz kalmış. Eski düşmanlarıyla ilgili bir takıntısı var. Bu durum şu anki düşmanlarını seçememesine yol açıyor. Eski rejim yanlılarına yoğunlaşırken isyancıların liderlerini gözden kaçırıyor."[/font][/b][/font] [font:b26c='Trebuchet MS']Harling, Maliki hükümetinin, Suriye’deki Baas direnişçilerinin Bağdat’taki saldırıların arkasında olduğu iddialarını kanıtlayamadığına dikkati çekiyor ve şöyle konuşuyor:[/font][font:b26c=Times New Roman]"[/font][b][font:b26c='Trebuchet MS']Suriye – Irak çekişmesine bakarsanız Maliki Suriye’ye karşı iddialarının hiçbirini kanıtlayamadı. Bu son olaydaysa Raghad’ın Irak’taki saldırıları desteklediğini gösteren kanıt sunduklarından emin değilim. Eski Saddam yanlılarının hemen hepsi Irak’tan ayrıldı. Bir çoğu ülkeden tonlarca parayla ayrıldı ancak bu parayı isyancılara yardım için değil kendileri için harcıyorlar. Raghad’ın bir kadın olarak iddia edildiği türde bir rol oynaması alışılmış bir durum değil."[/font][/b] [font:b26c='Trebuchet MS']Carnegie Endowment Vakfı’ndan Marina Ottaway, Maliki’nin Raghad’ı tutuklatma girişimini Maliki’nin seçim sonrası Baas karşıtı politikasının bir parçası olarak görüyor. Bu stratejinin amacıysa seçimi kazanan İyad Allawi’yi zayıflatmak. Ottaway bunu şöyle açıklıyor:[b][font:b26c='Trebuchet MS']"Yeni bir hükümet kurma mücadelesi devam ederken bu konunun gündeme gelmesi ilginç. Bence bu ‘Baas Partililerden kaynaklanan ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Baaslılar’a karşı durmaya devam etmeliyiz’ mesajı taşıyor. Maliki seçimlere katılmak yerine hapse atılması gereken eski rejim yanlıları olduğunu sık sık tekrarlıyor."[/font][/b][/font] [font:b26c='Trebuchet MS']Şiilerin liderliğindeki bir parlamento komisyonu geçen yıl siyasi bir krize sebep oldu. Komisyonun, Baas yanlısı oldukları gerekçesiyle bazı adayların seçimlere katılmasını önleme girişimi seçimlerin ertelenmesine yol açtı. Aynı komisyon İyad Allawi’nin partisinden milletvekili seçilen 6 kişinin milletvekilliğini Baas Partisi yandaşı oldukları gerekçesiyle iptal etmeye çalışıyor.[/font][font:b26c=Times New Roman] [font:b26c='Century Gothic']Irak'ın işgal sonrası kabul edilen Anayasasında "ülkeyi BAAS'tan temizleme görevi"nin bir komisyon tarafından yürütüleceği yazıyor.[/font] [/font][/color][/size][/font][/color]