Mihri Belli’nin Ardından...
http://millibirlikruhu.blogspot.com/2011/08/mihri-belli-ack-aln-ve-temiz-yurekle-96.htmlAv. Harun yüksel
18.08.2011
Mihri Belli bundan 3 yıl kadar önce Röportaj teklifimizi kabul etmişti...
Bizi evinde kabul etti...
1-2 saat misafiri olduk...
Biz onun komünist olduğunu biliyorduk, o da bizim İslâmcı olduğumuzu...
Gizlisiz saklısız, yalansız dolansız bir sohbet gerçekleştirdik...
***
İnsanlar vardır...
Onları görmek bile insanı zenginleştirir, ufkunu açar... Yeni şeyler öğretir...
İnsanlar vardır...
Sizden bir şeyler alırlar ve onu kendilerine katarlar, kendilerinin yaparlar... Sizin bir işe yaradığınızı hissettirirler sevinirsiniz...
İnsanlar vardır...
Onları tanıdığınız güne lânet okursunuz... Pişman olursunuz... Çünkü size bir şey katmadıkları gibi soyup soğana çevirler ve arsız arsız sırıta sırıta çekip giderler...
İnsanlar vardır...
O an tanışırsınız... Yer içer geyik yapar sonra da unutur gidersiniz...
Mihri Belli’nin birinci gruptan olduğunu, evine adım attığınızda; ilk göz temasında, ilk selamlaşmada, elinizi sıkıca kavradığında anlamak mümkündü...
93 yaşında ama delikanlı/genç bir siyasî liderle karşı karşıyaydık o gün...
Kendi yağıyla kavrulmaya çalışan, orta halli bir memur emeklisi evinin sade dekoru içinde ve yine AVM yağmacısı yeni zengin görgüsüz dallamaların,(pahalı olduğu, dolayısıyle de, bu elbiseyi giyenin çok parası olduğunu bas bas bağırsın diye etiketleri en görünür yerlerine konulmuş) parıltılı kıyafetlerinden farklı olarak, sade kıyafetleri evindeki sadelikle çok uyumluydu...
(Gel de bunu marka vurgunu, AVM talanı yorgunu, yeni zengin abdestli görgüsüzlere anlat...
Hoş çoğunda abdest namaz da kalmadı ya...
Haram helâl demeden biriktirdikleri servetlerini harcamak için, o kadar çok zaman ayırıyorlar ki... Bu azgın tüketim sarhoşluğu içinde ibadetlere ayıracak zamanları kalmıyor...)
Dekorun sadedliğinin güzelliği, onca umur görmüşlüğüne rağmen mütevazılik ile de birleşince, bu üçlü uyum güzel bir tablo ortaya çıkarıyordu...
Sadenin/sadeliğin güzelliği...
(Eski İslâmcı-yeni zengin/neoliberal çapulcular gibi) Mütevazılık taklidi yapan değil...
Gerçek/sahici bir tevazu sahibi...
Tevazuyu bünyeleştirmiş bir lider...
Dava sahibi...
Sahibi olduğu davanın geçek bir “mümini”...
Davasını hakkıyla temsil etmiş olmanın, onu gerçek kılmak için elinden gelen her şeyi yapmış olmanın insana verdiği bir huzur/dinginlik içinde...
Kıvırmamış, sapmamış, satmamış, inandığının/düşündüğünün arkasına hayatını koyabilmiş sahici bir lider...
İnsan böyle üstün vasıflı şahsiyetleri tanıyınca ve ortalıkta lider diye pazarlanan dangul dungul tiplerle onları kıyas edince burnunun direği sızlıyor...
Birincilerin sayısı niçin bu kadar az, ikincilerin sayısı niçin bu kadar çok diye...
Şu kısa hayat hikâyesine bakın ve söyleyin bu ülkede, böyle sahici kaç siyasî lider var:
[Mihri Belli kimdir?
Mihri Belli, 1916′da Silivri’de dünyaya geldi. Babası Kurtuluş Savaşı yıllarında Trakya Direnişi’ni yönetenlerden Urfalı Mahmut Hayrettin Bey’dir.
Marksist düşünce ve devrimci eylemle 1936′da iktisat okumaya gittiği Amerika’da tanıştı. Orada gençlik ve işçi hareketlerine katıldı. Bir süre Missisipi’de zenci yarıcılar arasında faaliyet gösterdi.1940′da Türkiye’ye döndü. TKP ile ilişkiye geçti.
Türkiye o yıllarda tek parti (CHP) yönetimi altındaydı. Dünya Savaşının ilk yıllarında Alman zaferlerinin etkisi altında kalan CHP, Sovyet dostluğu politikasından ayrılmıştı. Türkiye’de tek muhalefet partisi gizli Türkiye Komünist Partisi (TKP) idi. Belli, yurda döner dönmez o sıralarda İstanbul il sekreteri olan ilk okul arkadaşı David Nea aracılığı ile yasa dışı Türkiye Komünist Partisi’yle ilişki kurdu. TKP saflarında faaliyet göstermeye başladı. 1942 yılı sonlarında TKP’nin Merkez Komite üyeliğine getirildi.
1943-1944 yıllarında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde Ordinaryüs Profesör Fritz Neumark’ın asistanlığını yaptı. Orada İlerici Gençler Birliği’nin kurucu ve örgütleyicilerinden biri oldu. 1944′de İlerici Gençler Birliği koğuşturmasında tutuklandı, iki yıl hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.
1946′da yurt dışına çıktı. Yunan içsavaşına gerilla olarak katıldı. Demokratik Ordu saflarında tabur komutanlığına kadar yükseldi. Çatışmalarda iki kez yaralandı. Bulgaristan ve Sovyetler Birliği’nde tedavi gördü.
1950′de Türkiye’ye pasaportsuz girmekten ve tabanca bulundurmaktan tutuklandı ve kısa süre hapis yattı. Serbest bırakıldıktan sonra ertesi yıl, ünlü 1951 TKP tevkifatında tekrar tutuklandı. Yargılandı ve 7 yıl hapis ve iki yıl dört ay mecburî ikamet cezasına mahkum edildi.
Mihri Belli ilk kez 1960 larda yasal olarak, kendi adıyla konuşma ve yazma olanağını elde etti. “Türk Solu” ve “Aydınlık Sosyalist Dergi” adlı yayın organlarının yayınlanmasına yardımcı oldu. Bu dönemde de konuşma ve yazılarından dolayı iki kez tutuklandı, aylarca hapis yattı.
Mihri Belli bu dönemde ünlü Milli Demokratik Devrim (MDD) tezlerini geliştirdi. Arkadaşlarıyla birlikte kitlesel bir nitelik kazanmaya başlayan gençlik hareketinin Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi liderleriyle ilişkiye geçti. MDD kısa süre içinde solcu gençlik hareketi içinde önemli bir etkinlik sağladı ve Türkiye’de, 68 kuşağı gençlik hareketinin devrimci ve Marksist bir nitelik kazanmasında rol oynadı.
Mihri Belli, 12 Mart 1971 darbesinin ardından yakalanmamak için yurt dışına çıktı. Bir süre Filistin Kurtuluş Örgütü’nün konuğu oldu. Ardından Türkiye’ye giriş yaptı. Ama birkaç ay sonra tekrar yurtdışına çıkarak Batı Avrupa’ya geçti. Orada bir süre kalarak Yurtsever dergisinin yayınlanmasına yardımcı oldu. Ecevit’in önderliğindeki CHP’nin en büyük parti olarak çıktığı 1973 seçiminde Türkiye’deydi.
1974 Af Yasasından sonra arkadaşlarıyla birlikte 1975′de Türkiye Emekçi Partisi’ni kurdu. Parti kurulur kurulmaz Sıkıyönetim Mahkemesi savcılığı harekete geçti Program ve tüzükte Kürt sözcüğünün kaldılmasını istedi. Aradan yıllar geçtikten sonra Anayasa Mahkemesi harekete geçti ve Partiyi Kürtlere eşit haklerı savunduğu için TEP’i kapattı.
1979′da kendisine suikast girişiminde bulunuldu. Saldırıda ağır yaralandı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, 1981 sonlarına doğru yurt dışına çıktı. Bir süre Ortadoğu’da kaldı. “Faşizme Karşı Birleşik Cephe” nin kuruluşuna katıldı .
Oradan İsveç’e geçti. Tüm bu süreç boyunca Kürt hareketini yakından izledi. 1992′de Türkiye’ye döndü. 1997’de Abdullah Öcalan ile buluşarak Kürt sorunun fedarasyona gidilmeden de üniter devlet çatısı altında eşitlik temeli üzerinde gönüllü birliğin kurulabileceği konusunda görüş birliğine vardıkları uzun bir görüşme yaptılar. Bu görüşme sonradan kitap olarak yayınlandı.
1996′da ÖDP, 2002 de de SDP kurucusu oldu. 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde DEHAP’tan İstanbul birinci bölgeden aday oldu.
2005′te 50 yıl önce hapiste yaptığı portreler, “Hapisaneden çizgiler” adı altında sergilendi.
Toplam 11 sene hapis, 18 sene zorunlu sürgün yaşadı. 2006 yılında 90′ıncı yaşı kutlandı.
Belli başlı kitapları:
* (Rigas’ın Dediği) – Türkçe – İngilizce.
* (Eine Analyse der türkischen Linken) – Almanca (Türk Solu – Dün, Bugün) – Türkçe – İngilizce
* (Türkiye: Yapı, Ulusal Sorun) – Türkç – İngilizce (İnsanlar Tanıdım) – Türkçe (1997) *(Gurbetten Notlar) – Türkçe (1998)
* (Gerilla Anıları) – Türkçe (2000)
* (Asıl Mesele O Kiraz Ağaçları) (2002)
* İnsanlar Tanıdım, Mihri Belli’nin Anıları / Mayıs 1999 / 3. baskı Aralık 2002] (*)
“Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş” der ya şair...
O günkü sohbetten dört dörtlük bir röportaj çıkmadı ama, adam gibi bir adam daha tanımış olmanın tadı halâ damağımdadır...
Ailesine, yoldaşlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum...
Dipnot:
* mihribelli.com
Mihri Belli: 'Açık alın ve temiz yürekle 96 yıl'
17 AĞUSTOS 2011
in öncülerinden Mihri Belli yarın İstanbul'da toprağa verilecek. 96 yaşında ölen Belli'nin sosyalist hareketteki yerini, 12 Haziran seçimlerinde Mersin bağımsız milletvekili seçilen Ertuğrul Kürkçü'yle, ÖDP lideri Alper Taş'la konuştuk.
Belli, yarın Feriköy mezarlığında toprağa verilecek.
Kürkçü: Ahlaki standartları belirledi
Mihri Belli'nin kuşağından gelen devrimcilerin ve komünistlerin bizim hayatımızda, 1968'den sonra devrimci harekete katılanlar bakımından şöyle bir önemi var; Birincisi Türkiye devrimci hareketi ilk kez açık siyasi mücadele alanına çıkarken çok önemli bir tartışmayla yüz yüze geldi.
Türkiye'de bir devrim mümkün müdür, yoksa bir reform yolundan mı gitmek gerekir?
Mihri Belli ve arkadaşları Türkiye'de devrimin güncel ve mümkün olduğuna dair son derece ikna edici bir siyasi hat izledi.
Bence Türkiye devrimci hareketinde, Türkiye siyasi hareketini değiştiren, bu yönde sergiledikleri irade ve tavır oldu.
Ben bu bakımdan, sadece devrimci hareket için değil, Türkiye'nin siyasi tarihi bakımından çok önemli bir davranışta bulunduklarını söyleyebilirim.
Tabii ki, Mihri Belli tezi ortaya atan, bunu savunan, kendi şahsiyetiyle bu tez arasında bir örtüşme oluşturan bir insan olduğu için, o ister istemez öne çıkıyor.
Fakat bu bir yandan da, Şefik Hüsnü çizgisinin devamı olarak ortaya çıkan bir pozisyondu.
Ancak bundan da fazlası var; Mihri Belli öte yandan bu güncel devrimci yaklaşımın yanı sıra, kendi kimliğinde kendi davranışında devrimciliğin ahlaki standartlarını da belirleyen bir insan oldu. Çünkü, her an devrim için mücadele içerisinde olmak, sürekli olarak dünyada gerçekleşen devrimci mücadelerle ilgi kurmak, baskılar karşısında direncini ve tutumunu korumak, sürdürmek, hapishanede davaya sadık kalmak ve mümkün olan her durumda siyaseti devrimci bir yöne çekmek bakımından Mihri Belli çok örnek bir insandı.
'Hep olduğu yerde durdu'
Bu bakımdan standart belirleyen bir kişiydi. Dolayısıyla, 1960'ların devrimci hareketi Mihri Belli olmaksızın, olmazdı.
Mihri Belli 96 yıl yaşadı. 96 yıl çok uzun bir ömür. Üstelik de 96 yıl devrimci harekette kalmak demek, çok fazla riskle yüz yüze kalmak demek.
Mihri Belli bu açıdan, bütün bu riskleri başarıyla göğüsledi ve son soluğuna kadar devrimci mücadeleye sadık kaldı.
Zorlu siyasal meselelerde Türkiye sosyalist hareketi, Mihri Belli'yi doğru tarafta gördü.
Kürt meselesinde, devlet ve milliyetçilikle uzlaşmayan bir hat izledi. O açıdan da, yeni liberalizmin frenlerine kapılmadı.
Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonraki dönemde, post-modern yönelişlere karşı hep kendi olduğu yerde durdu.
Böylelikle Mihri Belli, 96 yıllık ömrünü açık alınla ve temiz yürekle tamamlayıp, aramızdan ayrıldı.
Taş: Sosyalist hareketin çınarı
Mihri Belli devrimci hareketin bütün tarihinde var.
Sadece Türkiye devrimci hareketi açısından değil, aynı zamanda Yunan iç savaşına katılarak enternasyonalist bir görevi yerine getirmiş bir devrimciyi kaybettik.
Hem enternasyonalistti hem de yurtsever.
Bu ikisini bir bütünlik içinde bir diyalektik içinde kavrayan önemli bir devrimciydi.
Bugün Türkiye'de var. Giderek daha fazla can yakıyor. Bugün sekiz asker yaşamını yitirdi. Onbinlerce insanı kaybettik.
Kürt sorununun çözümünde de ortak vatan, ortak sınırlar içerisinde eşit, özgür, gönüllü birlikteliğe dayalı bir çözümü savundu ve bunun için mücadele etti.
Sosyalist hareketin bir çınarını kaybettik.Bizim yapmamız gereken onun değerlerini yaşatmak.
Eşitlik özgürlük adalet. Bu değerler tukaka ediliyordu.
Ama özellikle dünyayı saran kriz, bölgesel çatışmalar savaşlar, kapitalizmin, neo liberalizmin insanlığa adalet huzur, eşitlik, barış kardeşlik getirmediği gerçekliği sosyalizme dair inancı yeniden toplumsallaştırıyor.
Mihri Belli'yi savunmak insanlığı ve sosyalizmi savunmaktır.
BBC