[b]Yağmalama aşkının böylesi görülmedi[/b]
30.03.2011 - 08:30
[img(188,220)]
http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/oil-pump-the-west-in-arab-hands.jpg[/img] [b]Bingazi’deki muhalefetin kendini meşrulaştırmak amacıyla yaptığı son
girişim bir “merkez bankası” ve bir "kamu petrol şirketi" kurmak oldu. Sözde
hükümetin ilk petrol anlaşması ise, Arap ülkeleri arasında işgale ilk destek
veren Katar.[/b]
Libya'da dış güçlerin bombardımanı altında savaşan ve kendi bakanlarının
açıkladığı kadarıyla asker sayıları bin civarında olan muhalif güçler,
Bingazi'de “yeni Merkez Bankasını” ve “yeni Milli Petrol Şirketini” kurduklarını
açıkladılar. Bu hareket isyancıları her anlamda destekleyen Batı tarafından bile
hızlı bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Bingazi’deki geçici Ulusal Konsey’in, kendisini mali konuda yetkili ilan
ettikten sonra aldığı ilk kararlardan biri olarak merkez bankasını kurması, daha
seçilmiş bir hükümet bile olmadan atılması hukuken de tartışmalı bir adım.
Bankanın mali ve hukuki açıdan sorumluluğunun kime ait olduğu bir merkez bankası
için çok önem taşıyan bir konu. Bankanın kontrolünün kimde olacağı ya da daha
önemlisi bir iflas durumunda mali yükümlülüklerin nasıl yerine getirileceğinin
bu şekilde karar altına alınması kapitalizmin hukuku için dahi çok zorlama.
Kurulan petrol şirketinin de “milli” bir kimlik taşıması keza benzer sorunları
beraberinde getiriyor.
[b]“Muhalif” petrole ilk müşteri Katar[/b]
Emperyalizm
tarafından desteklenen muhalif güçler adına konuşan Ali Tarhuni, Katar ile
aralarındaki petrol ithalatının “bir haftadan daha kısa bir süre zarfında”
başlayacağını ilan etti. Hali hazırda bir petrol cenneti olan ve dünyadaki en
büyük gaz rezervlerine sahip Katar’ın Libya’dan petrol alacak olması, işleyip
satacağı bu petrolden kâr etmek için ne denli hevesli olduğunu gözler önüne
seriyor.
Libya'nın bombalanmasının başlanmasından önce Arap Birliği müdahaleye destek
vermiş, fakat saldırının ardından açık desteği sürdürmekten imtina ederek
"sivillerin bombalanmasını istemediklerini" iletmişti. Katar ise Fransa, ABD ve
İngiltere'yle birlikte Libya'yı bombalamak üzere ilk savaş uçaklarını gönderen
Arap ülkesi olmuştu.
[b]El Cezire sahibine dokunamıyor[/b]El Cezire’deki değişime dair yaptığımız haber için[url=http://haber.sol.org.tr/dunyadan/el-cezire-yayinciligi-suphe-uyandiriyor-haberi-39735] tıklayınız[/url]
. Irak işgali boyunca yaptığı haberler ile büyük ilgi ve takdir toplayan El
Cezire’nin Arap dünyasında son aylarda yaşanan gelişmelere dair tutumu da,
gözlerin tekrar tekrar ajansın sahibi Katar Emirine yönelmesine sebep oluyor.
İlk günlerden beri net bir şekilde Mısır, Tunus, Suriye ve Libya’daki
iktidarlara karşı bütün gelişmeleri olumlayan ve süreci “devrim” olarak
yorumlayan El Cezire’nin Bahreyn ve Katar’daki olaylar karşısında sessiz
kalmasının yanı sıra Libya’da yaşanan sürece dair yaptığı haberlerin bir çoğunun
yalanlanması da haber ajansının eski güvenirliğini sorgulatıyor.
Tüm dünyaya ajansın duyurduğu ve ilk günlerde hemen herkesin inandığı
"Kaddafi savaş uçaklarıyla kentleri bombalıyor" iddiası, El Cezire tarafından
haber olarak duyurulmuş ve sonradan ABD ordusu tarafından bile yalanlanmıştı. El
Cezire, benzer şekilde çok sayıda yalanla Kaddafi'yi suçlu, muhalefeti suçsuz
gösterecek bir yayın politikası izledi.
Öyle ki, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton özellikle Libya’da yaşanan
müdahale öncesinde El Cezire’yi överken batı medyasını cesur olamamakla
suçlamıştı.
(soL - Dış Haberler)