AKINCILAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKINCILAR

AKINCILAR FORUM
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 KUYRUKLARI SIKIŞMIŞ, CİYAKLIYORLAR

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

KUYRUKLARI SIKIŞMIŞ, CİYAKLIYORLAR Empty
MesajKonu: KUYRUKLARI SIKIŞMIŞ, CİYAKLIYORLAR   KUYRUKLARI SIKIŞMIŞ, CİYAKLIYORLAR EmptySalı Mart 22, 2011 8:49 pm

'Cemaat' ve siyaset


http://medya.zaman.com.tr/zamantryeni/pics/yazarlar-detay-yeni/aliuna...
i.u...@zaman.com.tr
21 Mart 2011, Pazartesi
Ali Ünal


Özellikle Ergenekon davasıyla gündemde tutulan konulardan biri, "Cemaat"in
siyasete bulaştığı ve fazla müdahil bulunduğu iddiası.


Tuhaftır ki, geçenlerde "İslâmcılar" olarak nitelendirilebilecek bir dost
meclisinde de aynı iddia dile getirildi. "İslâmcılık", İslâm'a daha çok
siyaset tabanlı yaklaşan bir hareket olarak bilinir ve Türkiye'de
"İslâmcılık" içinde mütalâa edilen kesimler, düne kadar çoğu Müslüman
cemaatleri İslâm'ı sadece iman, ibadet ve ahlâktan ibaret bir din olarak
görmekle tenkit eder, hattâ onlarda temsil edilir gördükleri İslâm'a
"Amerikan İslâm"ı derlerdi. Aynı kesime mensup bazılarının bugün "Cemaat"i
siyasete müdahil olmakla tenkit etmeleri, Cemaat'i "Amerikan İslâmı"nı
temsil etmekle suçladıkları dönemde bile içlerinden pek çoğunun çocuklarını
"Cemaat"e ait bildikleri okullara ve dersanelere göndermeleri gibi bir
çelişkiden ibaret. Çocuklarını iç rahatlığıyla emanet ettikleri "Cemaat"i
dün bir şekilde, bugün bir şekilde tenkit etmek, aslında vicdanlarında
takdir ettikleri hizmetlere fiilî destek ve katkı verememenin nefsanî bir
savunmasından başka bir şey olmasa gerek.


Aynı çelişkiyi bazı liberal ve demokrat kalemlerde de görüyoruz. Ferdin ve
sivil toplum kuruluşlarının siyasete mümkün olan en yüksek seviyede
katılımını savunan bir akımın mensuplarının tamamen bir sivil kuruluş olan
herhangi bir cemaati siyasete müdahil olmakla tenkit etmesi, kanaatimce
objektif görünme derdiyle bir doğruyu sonuna kadar savunamama za'fından
kaynaklanıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin her bir ferdi gibi, bürokrasi dışında
her bir kuruluş veya teşkilatın da mer'î yasalar çerçevesinde elbette
siyasete doğrudan veya dolaylı olarak müdahil olma, etkileme ve yönlendirme
hakkı ve hürriyeti vardır. Bu hak ve hürriyeti başka herkese tanıyıp, cemaat
mensubu diye bazı fertlere, bazı sivil kuruluşlara tanımamak, haksızlıktan
başka ne ifade eder? Bazılarına göre ise "Cemaat" din temelli ve onun lideri
gördükleri Hocaefendi bir "din adamı" veya âlimi, dolayısıyla Cemaat
siyasete karışmamalı, müdahil olmamalı. Dini siyasete alet etmemek, yani
dini kullanarak siyasî çıkar sağlamaya çalışmamak kaydıyla -ki, kimse
Hocaefendi'yi de, "Cemaat"i de böyle bir suçlamaya tâbi tutamaz- dindar
insanların, hattâ mer'î yasalar çerçevesinde dine hizmet eden sivil
kuruluşların, lâik(çi), liberal, demokrat, Kemalist vb. fertler ve sivil
kuruluşlara göre siyasete daha az müdahil olmasını gerektiren ne var?


"Cemaat"e yöneltilen siyasete fazla müdahil olma suçlamasının sebeplerinden
bir diğerini, "Cemaat"in AK Parti'yi desteklediği iddiası oluşturuyor. Bu
iddia, özellikle İslâmcı çevrelerde dün "Cemaat"in ANAP'a, önceki gün AP'ye
destek olduğu şeklinde dile getiriliyordu. Yasalar çerçevesinde bir yolda
giderken bazı veya çoğu noktalarda bir iktidar veya muhalefet partisiyle ya
da bir başka kuruluşla yolunuzun kesiştiği oluyorsa, buna destek denmez ki.
Kaldı ki, Cemaat içinde veya dışında herhangi bir vatandaşın veya sivil
kuruluşun bir partiye veya onun bazı uygulamalarına destek vermesinin
yanlışlık neresinde? "Cemaat"in bazı bürokratik yapılarda örgütlendiği ve
Ergenekon davası ve bu dava çerçevesinde yapılan operasyonları yönlendirdiği
ileri sürülüyor. Resmî veya sivil herhangi bir kuruluşta, herhangi bir yerde
cemaatlerin hizmetlerine sempati duyan, hattâ destek veren elbette
olacaktır. Ama bunlar, bulundukları mevkiin yasalar çerçevesinde
gerektirdiği vazifeleri yapıyorlarsa, bu neden "Cemaat"in yönlendirmesi
olsun? Türkiye'nin Ergenekon gibi yapılardan kurtulmasına liberaller ve
demokratlar gibi "Cemaat"e mensup bilinen pek çokları da destek veriyorsa ve
bu konuda yapılan operasyonlar da tamamen resmî ise, bu neden "Cemaat"e mal
edilsin? Kaldı ki, operasyonları yapan ve Ergenekon davasını bizzat takip
eden de yargı; yargının izni ve kararı olmadan hangi bürokrasi böyle bir
operasyonu yapabilir?


Objektifliğin de, demokratlığın da, düşünce namusunun da üssü'l-esası
tutarlı olmaktır.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

KUYRUKLARI SIKIŞMIŞ, CİYAKLIYORLAR Empty
MesajKonu: Geri: KUYRUKLARI SIKIŞMIŞ, CİYAKLIYORLAR   KUYRUKLARI SIKIŞMIŞ, CİYAKLIYORLAR EmptySalı Mart 22, 2011 9:02 pm

Güvercinlikten şahinliğe, Obama'nın Libya savaşı


http://medya.zaman.com.tr/zamantryeni/pics/yazarlar-detay-yeni/alihas...
Ali H. Aslan
a.as...@zaman.com.tr
21 Mart 2011, Pazartesi


Obama'nın Libya savaşı Seçimi Irak Savaşı karşıtı güvercin söyleminin de
etkisiyle kazanan Başkan Barack Obama, ironik şekilde tam da savaşın 8.
yıldönümüne denk gelen günlerde, Libya'da kendi savaşını başlattı...


Siz bakmayın Libya'ya askerî müdahale başladığı gün Obama'nın sanki işin
merkezinde değilmiş gibi Brezilya'da oluşuna, Fransızların ilk vuruşu
yapmasına, uluslararası koalisyonun nazara verilmesine ve Washington halkla
ilişkiler aygıtlarının Beyaz Saray'ın rolünü ikinci planda gösterme
çabalarına. Gerçekte Libya müdahalesinin (günahıyla sevabıyla) perde
arkasındaki siyasi ve operasyonel önderi, Washington yönetimidir.


Oysa Obama yönetimi Libya konusunda önceki haftaya kadar temkinli bir
politika izliyordu. Başta Savunma Bakanı Robert Gates olmak üzere yetkili
ağızlar, askerî müdahaleyi yokuşa sürmek ya da beklentileri düşürmek için
ellerinden geleni yapıyordu. Peki ne oldu da Obama yönetimi bir nevi U
dönüşüyle şimdiki şahin pozisyonuna geldi? Birçok gözlemci bu değişikliği
Arap Birliği'nin 12 Mart'ta masum halkı koruma amacıyla Libya'da uçuşa
yasaklı bölge çağrısında bulunmasına bağlıyor. O karar sonucu Dışişleri
Bakanı Hillary Clinton'ın Obama'yı askerî müdahaleye ikna etmeye çalışanlar
grubuna girmesi, yönetim içindeki dengeyi değiştirdi. Washington, Arap
devletlerinin yaktığı yeşil ışık sayesinde, Libya müdahalesinin Afganistan
ve Irak'tan sonra bir başka İslam toprağına 'Haçlı Seferi' gibi görülme
riskinin nispeten azaldığı kanaatine vardı. Ve ABD'nin BM Büyükelçisi Susan
Rice, Obama'nın talimatıyla, uluslararası topluma geniş askerî hareket marjı
veren 1973 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının fitilini ateşledi.


Obama'nın Libya Savaşı, Bush'un Irak Savaşı'na nazaran çok daha sağlam bir
uluslararası meşruiyet zeminine oturuyor. Her şeyden evvel, elde kapı gibi
bir Güvenlik Konseyi kararı var. Irak Savaşı'nda uluslararası toplumun
varlığına ikna olmadığı (nitekim sonradan ispatlanamayan) kitle imha
silahları gerekçe gösterilmişti. Libya'da ise halkının meşru değişim
taleplerini orantısız şiddetle bastırmak isteyen bir despotu durdurmak gibi
daha insani ve ahlaki bir kaygı ön planda. Libya'ya Amerikan müdahalesine
karşı çıkan realist ekolün en temel argümanı, orada ABD'nin hayati bir
çıkarı bulunmaması idi. Irak'tan farklı olarak, ABD'nin Libya petrollerinde
önemli bir çıkarı bulunmuyor. (Petrol boyutu Libya'yla ekonomik irtibatı
fazla olan Avrupalıların davranış biçimini daha fazla etkiliyor.) Irak'ta
ABD'nin etrafında büyük kısmı zoraki gönüllü olan bir koalisyon
oluşturulmuştu. Ve tek taraflı bir müdahale yapılmıştı. Libya'da ise çok
taraflı bir üslup ve daha gönüllü bir koalisyon var. Her şeyden önemlisi,
ABD'nin, Irak'ın aksine, Libya'da kara işgaline girişmeyeceğini bizzat
Başkan'ın ağzından taahhüt etmiş olması. (Haddizatında, Obama'nın Libya'da
Kaddafi rejimine müdahalesi, Irak'tan ziyade, Kosova'yı Sırp Miloseviç
rejiminin tarassutundan kurtarmak için Başkan Clinton döneminde yapılan NATO
askerî müdahale modeline benziyor.)z Obama'nın gönüllüler koalisyonunda en
gönülsüz katılımcıların başında bizzat kendi ordusu geliyor. Halen süren
savaşlar ve artan bütçe sıkıntılarından dolayı askerler Libya işine kerhen
girdi. Farklı anketler, Amerikan halkının çoğunluğunun da Libya'ya askerî ve
maddi kaynak ayrılmaması görüşünde birleştiğini gösteriyor. Mesela Pew'in
geçen haftaki araştırmasına göre, halkın yüzde 77'si, ABD'nin Libya hava
savunma sistemlerini bombalamasına karşı çıkıyor. Yüzde 65'i ise ülkelerine
Libya'da bir şey yapma sorumluluğu düşmediğini düşünüyor.


LİBYA olayı türk-abd ilişkilerini etkilemez


Hasılı, Obama yönetiminin Libya müdahalesinde başı çekiyor görünmeme
kaygısında sadece dışsal değil, iç siyasi faktörler de önemli rol oynuyor.
Aynı faktörler, operasyonun 'rejim değişikliği' gibi daha iddialı
hedeflerden ziyade, BM kararı çerçevesinde sivillerin korunmasıyla
sınırlandırılmasının nedenini de açıklıyor. ABD'nin nihayetinde Kaddafi
rejiminin devrilmesini istediği açık. Ama tercihleri, bunun güvenlik
şemsiyesi sağladıkları muhaliflerce gerçekleştirilmesi ve rejimin içeriden
çatlaması. Bu arada Obama yönetimi Libya müdahalesindeki tutumuyla, Ortadoğu
ve Kuzey Afrika'da reform dalgasına desteğini en güçlü şekilde ikrar etmiş,
diğer baskıcı rejimlere de gözdağı vermiş oluyor.


ABD'nin Libya'da Türkiye'den beklentilerine gelince; Türkiye'yi de
uluslararası koalisyona fiilen sokmayı önemseyen Obama yönetimi, NATO
çerçevesinde operasyonel yükü paylaşmanın ötesinde, Irak savaşındakine
benzer stratejik bir saikle de hareket ediyor. İşin içine ne kadar çok İslam
ülkesi girerse, 'Haçlı Seferi' görüntüsünden o denli uzaklaşılmış oluyor.
Üstelik Türkiye, İslam dünyasında 2003'e nazaran çok daha büyük ağırlık
taşıyor. Erdoğan hükümetinin Libya'ya müdahale konusunda NATO bünyesinde
sergilediği temkinli tavır, uluslararası hukuki meşruiyetin ve bölgesel
oydaşmanın sağlanmasıyla değişti. Ankara, fazla ön plana çıkmamaya gayret
ederek, NATO operasyonlarına muayyen ölçüde destek vereceğe benziyor. Eğer
sortiler sivil kayıplara da yol açmazsa, Türk-Amerikan ilişkilerinde
Libya'dan dolayı bir çatırdama yaşanma ihtimali pek gözükmüyor. Hele
Türkiye'ye karşı alabildiğine güvercin bir ABD Başkanı işbaşındayken...




Türkürün ve yalayın...

Tükürün ve yalayın...

Malum, Obama için en çok şakşakçılığı bu pislikler yapmaktaydı. Şimdi de Obama'nın şahinliğine alkış tutuyor, müslümanları katletmesine meşruiyet atfediyorlar.

Bütün hainler, işbirlikçiler hep aynı dili konuşuyor.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
KUYRUKLARI SIKIŞMIŞ, CİYAKLIYORLAR
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AKINCILAR :: UMUMİ :: Siyaset :: Fetullah-
Buraya geçin: