AKINCILAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKINCILAR

AKINCILAR FORUM
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ

Aşağa gitmek 
3 posters
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: VİKİLİKS AKP   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyCuma Ara. 03, 2010 9:35 pm

Konunun ilk mesajı :

Ben değil o yazıyor...

SERDAR AKİNAN AKŞAM
01 Aralık 2010 Çarşamba

Nasıl bir zamanda yaşıyoruz değil mi...
İnternetten yayın yapan bir site... Nereden sızdırıldığı hala anlaşılamayan resmi belgelerle gündemi sarsabiliyor...

Şu cümleleri ve iddiaları hangi babayiğit kaleme alabilirdi ki...
Görünen o ki yazanlar... Amerikan ajanları... (...)Parti içinde ise Erdoğan'ın güce duyduğu iştah, sert bir otoriter tarz ve diğerlerine karşı derin bir güvensizlik olarak kendini gösteriyor. Erdoğan ve eşi Emine'nin eski bir dini danışmanı, 'Tayyip Bey Allah'a inanır ama güvenmez' dedi.(...) AKP içindeki bütün kontaklarımız Erdoğan'ın diğer dış politika danışmanlarını (Cüneyd Zapsu, Egemen Bağış, Ömer Çelik, Mücahit Arslan ve özel kalem müdürü Hikmet Bulduk) yetersiz, bilgisiz ve yolsuzluğa karışmış olarak nitelendiriyor.(...)

Erdoğan'ın pragmatik yaklaşımı kendisinin işine yarasa da vizyon eksikliği var. Kendisi ve Gül ile diğer üst düzey AKP yöneticileri de dahil olmak üzere AKP'deki danışmanları analitik derinlikten yoksun. Düşük kalitedeki istihbaratlara ve basındaki dezenformasyonlara güveniyor. Dar dünya görüşü ve Sünni kardeşlik ile cemaat geçmişinden gelen temkinli yaklaşımı nedeniyle halkla ilişkiler sorumluluklarını tam olarak yerine getiremiyor. Erdoğan (ve Gül de dahil olmak üzere etrafındakiler), hem içeride hem de dışarıda uyumlu ve uygulanabilir politikalar uygulamalarını engelleyen Sünni önyargılara ve duygusal tepkilere sahip.(...) Türkiye'de yaşandığı biçimiyle İslam, zayıflamış, ikiyüzlülükle delik deşik olmuş, diğer dinlerin Türkiye varlığına karşı bilgisiz ve hoşgörüsüz olmasının yanı sıra dini Batı karşıtı bir biçimde siyasileştirmek isteyenleri dışarıda bırakma yetisinden yoksun.(...) AKP içinden bazı isimler, sayıları yalnızca bir avuç olan dışarıdakilere tarihle ilgili tartışmalarda katılıyor ve bunlar ilham verici adımlar. Ancak ilerleyen süreçte eğitim sisteminin kapsamlı bir şekilde elden geçirilmesi, hukukun üstünlüğünün kabul edilmesi ve birey ile devlet arasındaki ilişkinin en temelden yeniden tanımlanması gerekiyor. Anadolulu büyük Alevi ozan Aşık Veysel'in dediği gibi bu, 'uzun ince bir yol'. Türkiye, iç ve dış politikada, iktidardaki AK Parti hükümetinin liderlik ve yapısal problemlerinden kaynaklanan bir sapma yaşıyor. Türkiye'nin ve AK Parti'nin, ABD ile ilişkilerini nasıl idare ettiğini de kapsayan sağlıklı bir kimlik tartışması gecikmiş olsa da başladı. Ancak AK Parti'nin politikasındaki karışıklıklar, yükselen milliyetçi söylemin doldurmak için fırsat kolladığı bir boşluk yaratıyor. Yaşanan bu politik sapma süreci uzayabilir ve AB reformları ile karşılıklı işbirliğini daha zor bir duruma sokabilir. Bu sapma, gelecek krizin yeni siyasi alternatifler yaratacağı hesap günü gelene kadar devam edebilir.

'Erdoğan'ın karakteri' başlığı altında Başbakan'ın aşırı gururu, Allah'ın kendisine Türkiye'yi yönetme görevi vermiş olduğun inanması, otoriter tavrı dolayısıyla etrafında güçlü ve yetenekli danışmanlar olmaması, iktidarda kalma isteğinin kendisini önemli kararlarda korkak davranmaya yöneltmesi ve kadınlara güvensiz olduğu yorumları yapılıyor. 'AKP, yolsuzlukların kökünü kazıyacağını söyleyerekten iktidara geldi. AKP'ye yakın olanların anlattığına göre, ilişkilerdeki çatışmalar ya da partinin ulusal, bölgesel, yöresel ve bakanların yakın aile fertleri arasında ciddi çıkar ilişkisi ve çatışma olduğu söyleniyor. İki ayrı kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre, Erdoğan'ın İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesabı var. Oysa Erdoğan bunları oğlunun düğününde gelen hediyeler ve dört çocuğunun okul masraflarını ödeyen Türk işadamından kaynaklandığını söylüyor. Bu ise çok yüzeysel bir açıklamadır..'

Belki takip ediyorsunuz... Belki edemiyorsunuz... Açıkçası, sızan bu belgelerden çok bu belgelerdeki ifadelere takılmış vaziyetteyim. İnanın, sıradan insanlardan çok AKP'liler bu ifadeleri satır satır okuyordur... Ne kadar düşündürücü ve ne kadar incitici ifadeler bunlar...
Değer miydi?
Sorulması gereken bu...
Değer miydi?


En son AZYA tarafından Cuma Ara. 03, 2010 10:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

YazarMesaj
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyCuma Şub. 25, 2011 9:11 pm

PRAGMATİST RTE'NİN YAPAMAYACAĞI ŞEY YOK

05 Aralık 2010

Belgeyi Paylaş |
.
TARİH: 20 Ocak 2004

BELGE NO: 04ANKARA348

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington'a gidiyor: zorluklar karşısında ne kadar güçlü?

Raporun amacı ise Erdoğan’ın 28-29 Aralık tarihlerinde gerçekleşen ABD ziyareti öncesi genel bir tablo çizmek.

“Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington’a gidiyor: Güçlü engeller karşısında ne kadar güçlü bir lider?” başlıklı raporun girişinde görüşmelerin resmi gündemiyle ilgili beklentilerin yanı sıra kendisi ve partisinin karşı karşıya kalması muhtemel sorunlardan bahsediliyor. “Erdoğan bu sorunların üstesinden gelemezse, bu durum hükümette geçirdiği süreyi, Türkiye’nin demokratik gelişimi ve ABD-Türkiye ilişkilerini etkiler” deniyor.

Raporun içinde çok çarpıcı bir “Kiminle uğraşıyoruz?” başlığı var. “Karizmatik, sokaktaki insanın izini taşıyan ve ülke genelindeki yüzlerce üyenin simaları ve görevleri konusunda inanılmaz bir hafızası olan Erdoğan’ın çok güçlü bir pragmatik yanı var. Bu pragmatizm kendisinin geçmişindeki radikal İslamcı çevresinden uzaklaşmasına neden oldu. Bu konu bize kendisinin eski dini lideri Kemal Hoca tarafından üzüntüyle aktarıldı” denilen raporda aynı şekilde Erdoğan’ın pragmatizmi dolayısıyla ajandasındaki türban gibi İslamcı konuların peşinden gitmekten kaçınmasına neden olduğu belirtiliyor.

"DOĞAL BİR POLİTİKACI" ANCAK
Erdoğan’a “doğal bir politikacı” yakıştırması yapılıyor ve yolsuzlukla mücadeleye hevesli, muhafazakar değerleri korumaya kararlı “Anadolu Kürsüsü” imajını ortaya koyduğu belirtiliyor.

Türkiye’deki elitlerin Erdoğan’a karşı attığı her adımın Başbakan’ın şehirlerdeki ve Anadolu’daki popülerliğine katkıda bulunduğu da ifade edilen raporda, Erdoğan’ın karşısında güvenilir bir siyasi rakip ya da parti olmadığı belirtiliyor.

Erdoğan’ın hükümetinin AKP taraftarları dışında ve AB’de de destek bulduğunu bildiği ifade edilen raporda, partiyle ilgili tereddütleri olanların bile elitlerin partinin reformlarına karşı muhalefetinin faydadan çok zarar getirdiğini bildiği ifade edildi.

Başbakan’ın AB ülkelerinin liderleriyle yaptığı olumlu görüşmelere de değinilerek “Kendisini bu noktada Müslüman dünyasının en önemli liderlerinden biri belki de en önemli lideri olarak görüyor” deniyor.

ERDOĞAN'IN ÖNÜNDEKİ ALTI ENGEL
“Erdoğan’ın önündeki daha derin engeller” başlığı altında ise Erdoğan’ın karakteri, rakip güç odakları, teknokratik derinlik yoksunluğu gibi noktalara değiniliyor.

“Erdoğan’ın karakteri” başlığı altında Başbakan’ın aşırı gururu, Allah’ın kendisine Türkiye’yi yönetme görevi vermiş olduğun inanması, otoriter tavrı dolayısıyla etrafında güçlü ve yetenekli danışmanlar olmaması, iktidarda kalma isteğinin kendisini önemli kararlarda korkak davranmaya yöneltmesi ve kadınlara güvensiz olduğu yorumları yapılıyor.

“Rakip güç odakları”nda dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın adı geçiyor.

“Teknokratik derinlik yoksunluğu” alt başlığında AKP’nin bazı atamalarının işi öğrenmeye uygun olduğu, ancak büyük bir kısmının yetkin olmadığı veya cemaat çıkarlarının peşinde koştuğu söyleniyor.

“Halkla ilişkilerin zayıflığı ve gizli ajandaları olduğu imajı” başlığında Erdoğan’ın kendisine haber verme ya da olabilecekleri önleme konusunda danışman yokluğu yaşadığından bahsediliyor. AKP’nin bu imajının elitler tarafından sömürüldüğü ifade ediliyor.

“Yolsuzluklar” başlığında Erdoğan’ın servetini belediye başkanlığı döneminde rüşvetle elde ettiği iddialarının kanıtlanamadığı ancak Başbakan’ın bazı danışmanlarının son zamanlarda ihaleleri etkilemesiyle ilgili daha fazla şey duydukları belirtiliyor.

Son olarak “İslamcı kompleksler ve önyargılar” başlığında bazı atamaların elitleri, orduyu, cumhurbaşkanlığını ve yargıyı rahatsız ettiği, Erdoğan’ın siyasi anlayışında cemaatçilikten izler olduğu da raporda söyleniyor.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyCuma Şub. 25, 2011 9:15 pm

Füze kalkanına 1 yıl önce 'evet'
05 Aralık 2010

Belgeyi Paylaş |
.
TARİH: 25 Şubat 2010

BELGE NO: 10ANKARA302

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Müsteşar Burns’un 18 Şubat’ta Müsteşar Sinirlioğlu’yla yaptığı görüşme

ABD'nin dün akşam açıkladığı belgeler arasında yer alan 25 Şubat 2010 tarihli bir tutanakta 18 Şubat tarihinde William Burns'le Feridun Sinirlioğlu arasında yine Ankara'da yapılan bir görüşmenin içeriğiyle ilgili detaylara değiniliyor.

Toplantıda İran'dan Ermenistan protokollerine, PKK'dan Kıbrıs görüşmelerine ve füze savunma sistemine kadar birçok konuda değerlendirmeler var.

İran: Sinirlioğlu Ankara'nın resmi tavrını yinelerken askeri operasyonun Türkiye'ye zarar vereceğini, yaptırımların ise İran halkının kenetlenmesine yol açarak muhalefete zarar vereceğini söyledi. Sinirlioğlu bölge ülkelerinin İran'ı bir tehdit olarak gördüğünü belirterek, "Şam'da bile alarm zilleri çalıyor" dedi.

Ermenistan: Sinirlioğlu protokollerin onay süreciyle Minsk süreci arasında eşzamanlılık istedi. Kongre'nin "soykırım" tasarısını kabulünün onay sürecindeki hesapları çıkmaza sokacağını söyleyen Sinirlioğlu, "Aliyev'in kabul edeceği bir şey olursa biz de ilerleyebiliriz" dedi. Sinirlioğlu, gaz anlaşmasıyla ilgili olarak da "Bize güvenmiyor" dedi.

Irak: Ankara Başbakan Maliki'den memnuniyetsizliğini dile getirerek, "kontrolden çıkma"ya eğilimli olduğu korkusunu ifade etti. İran'ın bölgede kontrol sağlama çabalarını eleştiren Sinirlioğlu Suudi Arabistan'ın da bölgedeki partilere para verdiğini söyledi.

7 Mart seçimlerinden sonra Irak'ın gaz alanlarının Türkiye'yle bağlanması için girişim başlatacaklarını anlatan Sinirlioğlu İran'ın boru hattına muhalif olduğunu savundu. İkinci bir botu hattı fikrini ortaya atan Sinirlioğlu bunun barışa da katkı yapacağını belirtti.

Odierno'nun ziyaretini öven Sinirlioğlu PKK'ya karşı Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'yle belirledikleri hareket planının daha fazla işbirliği getireceğini umduklarını vurguladı.

İsrail: Burns'un gerginliğe temas etmesi üzerine Sinirlioğlu sorunun "iki taraflı değil genel" olduğunu söyledi ve bölgenin rahatsızlığını barış sürecindeki tıkanmaya bağladı.

Askeri işbirliği, ticaret gibi alanlarda ilişkilerin sürdüğünü turizmde ciddi gerirleme yaşandığını belirtti. Burns Türkiye'nin aracılığıyla yapılabilecek yakınlaşma görüşmelerinin barış sürecine önemli katkı yapacağını söyledi.

TÜRKİYE SARKOZY'DEN MEMNUN DEĞİL

Suriye: Sinirlioğlu Türkiye'nin diplomatik çabalarının Suriye'yi İran'ın yörüngesinden çıkarmaya başladığını söyledi. "Çıkarları ayrılıyor" dedi. İsrail'in Türkiye'yi görüşmelerde arabulucu kabul etmesi durumunda, Sinirlioğlu, İran'ın daha da yalnızlaşacağını belirtti.

AB, Kıbrıs, Yunanistan: Sinirlioğlu, Sarkozy'nin Türkiye'nin üyeliğine muhalefetinin Hıristiyan Avrupa'yla Müslüman dünyası arasındaki kültürel ayrımı derinleştirdiğini söyledi.

Sinirlioğlu Papandreu'nun Erdoğan'a yazdığı mektubun üzerine Türkiye ile Yunanistan arasında yeni görüşmelerin başlayacağını söyledi.

Görüşmede ayrıca Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bosna konuları konuşuldu.

İkili Avrupa ilişkileri ve NATO: Türkiye'nin Sarkozy'den memnuniyetsizliğini yineleyen Sinirlioğlu Belçika ve Danimarka'nın PKK'ya yakın örgütleri baskı altına almaktaki gönülsüzlüğünden şikayet etti. Türkiye'den bir ismin NATO Genel Sekreter Yardımcısı olması yönünde ABD Başkanı'nın sözünü hatırlatan Sinirlioğlu, onun yerine çok hak etmeyen bir Alman'ın seçildiğini söyledi ve "Rasmussen'le Merkel arasında bir anlaşmadan şüpheleniyoruz" dedi. Sinirlioğlu," Size güvendik de Rasmussen'in seçilmesine izin verdik" dedi.

Füze savunma sistemi: Sinirlioğlu projeyle ilgili Rusya'nın tepkisini sordu, Burns Rusların çok daha rahat olduğunu ve önce ikili sonra Rusya-NATO arasında görüşmeler yapmayı beklediklerini söyledi. Sinirlioğlu Erdoğan'ın Gates'le yaptığı görüşmede dile getirdiği İran tehdidinin öne çıkarılmaması talebini yineledi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyCuma Şub. 25, 2011 9:25 pm

Akıntıyla sürüklenen Türkiye
05 Aralık 2010

Belgeyi Paylaş |
.
TARİH: 25 Mart 2005

BELGE NO: 05ANKARA1730

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Akıntıyla sürüklenen Türkiye

ÖZET:

1- Türkiye, iç ve dış politikada, iktidardaki AKP hükümetinin liderlik ve yapısal problemlerinden kaynaklanan bir sapma yaşıyor. Türkiye'nin ve AKP'nin, ABD ile ilişkilerini nasıl idare ettiğini de kapsayan sağlıklı bir kimlik tartışması gecikmiş olsa da başladı. Ancak AKP'nin politikasındaki karışıklıklar, yükselen milliyetçi söylemin doldurmak için fırsat kolladığı bir boşluk yaratıyor. Yaşanan bu politik sapma süreci uzayabilir ve AB reformları ile karşılıklı işbirliğini daha zor bir duruma sokabilir. Bu sapma, gelecek krizin yeni siyasi alternatifler yaratacağı hesap günü gelene kadar devam edebilir. ÖZETİN SONU.

2- AKP hükümeti zorlu AB uyum sürecinden geçerken, açıkça iç politika ve ekonomik reformlar tarafında akıntı ve rüzgarla sürüklenen bir gemi görüntüsü çiziyor. 2003 ve 2004 döneminde yapılan yasa değişiklikleri oldukça yetersiz. AKP hükümetinin ordu, Cumhurbaşkanı ve büyük oranda laik devlet bürokrasisiyle işbirliği az seviyede. AKP içindeki yolsuzlukların kontrol altına alınmasında başarı sağlanamıyor. IMF tarafından yeni bir stand-by programı için ön şart olarak istenen bankacılık, vergi idaresi ve sosyal güvenlik yasalarını çıkarmada yavaş kaldı. AB ile olan ilişkileri göz ardı ediyor. Erdoğan AB ile üyelik müzakereleri yürütecek baş müzakereci atamayı geciktirdi; hem Erdoğan hem de Gül, AB'li yetkilileri ve politikacıları rahatsız eden açıklamalarda bulundu. Erdoğan, hala uzun zamandır beklenen kabine değişikliğini gerçekleştirmedi.

3 - AKP yetkilileri, hükümetin politikalarındaki bariz sapmayı reddederken, bu durumun [sapma] Erdoğan'ın seçmen tabanını azaltmaya başladığına yönelik bir işaret görmüyoruz. AKP'nin eski seyrini kazanma çabaları İslami/Yeni Osmanlıcı refleksleri nedeniyle tehlikeli bir durumu yansıtıyor. Bu hükümetin ikili ilişkilerimize yeniden odaklanarak, bu ilişkileri daha stratejik bir düzeye taşıyabileceğinden kuşkuluyuz.

4- Başbakan Erdoğan yalnızlaştırılmış durumda. Kabinesi ve parlamentodaki grubuyla temasını yitirmiş durumda. Erdoğan'a yakın milletvekilleri ve bakanlar bize, başbakanla artık kolay iletişim kuramadıklarını ve Erdoğan'ın gazabına maruz kalacakları korkusuyla elleri bağlı şekilde secde ettiklerini belirtiyor. Şimdiye kadar AKP politikalarının güçlü savunucuları olan iş dünyası, başbakanın artık kendilerini dinlemek istemediğini hissettiklerini belirtiyor. En son olarak duyduğumuz bilgiye göre ise Erdoğan, büyüme sürecinde içinde yer aldı İskender Paşa Dergahı'ndan en yakınında yer alan dini akıl hocalarıyla da bağlarını kesmiş durumda.

5- Bağlantıda bulunduğumuz birçok kişiden aldığımız bilgilere göre, Erdoğan az okuyor ve büyük oranda da İslami eğilimi ağır basan yayın organlarını takip ediyor. Partiye yakın diğer kaynaklardan alınan bilgilere göre de, Erdoğan Dışişleri Bakanlığı'nın analizlerinden yararlanmayı reddediyor, askeri ve Milli İstihbarat Teşkilatı da ellerindeki bilgileri başbakanla paylaşmıyor. Erdoğan'ın dünyaya hiç bir zaman gerçekçi bir bakış açısı olmadı ancak Necmettin Erbakan'ın (Hoca) liderliğini yaptığı Saadet Partisi tarafından İslami kanatta saf dışı bırakılacağı korkusu onun için önemli bir dönümü noktası oldu. Erdoğan, buna rağmen karizmasına, iç güdülerine ve internette yayımlanan komplo hikayeleri ve yeni-Osmanlıcı fantazilerin içinde kaybolmuş danışmanlarının sunduğu süzme bilgilere güveniyor. Örneğin, İslamcı dış politika danışmanı ve Gül'ün yakın destekçisi Ahmed Davutoğlu gibi.

6- AKP içinde daha ideolojik bakış açısına sahip Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, özellikle Erdoğan'ın dış gezilerinde perde arkasından entrika çevirmeye devam ediyor. Gül, Erdoğan'ın altını oymaya ve partinin daha büyük bölümünü kendi kontrolüne almaya çalışıyormuş gibi görünüyor. AKP iktidara geldikten dört ay sonra başbakanlığı Erdoğan'a bırakan Gül, bu görevi yeniden elde etmeye çalışıyor olabilir. İngilizceyi daha iyi konuşan Gül, daha 'ılımlı' ve 'modern' bir görüntü çizmeye çalışıyor. Aslına bakılırsa, Gül'ü yakında tanıyanlar, onun Batı'ya karşı Erdoğan'a kıyasla daha ideolojik bir bakış açısına sahip olduğunu belirtiyor. Pragmatik bakış açısını yansıtan Gül, ikili ilişkiler ve Irak'taki seçimlerden beri Türkiye'nin Irak politikası konusunda bazı yapıcı değerlendirmelerde bulundu. Ancak, buna rağmen Gül ve ona benzer şekilde düşünen bazı milletvekilleriyle, gazetecilerin Erdoğan'ın üstüne gelmenin bir yolu olarak ABD karşıtı davranışları kışkırtıyor. Sunni toplumun hislerine tercüman olma arayışı da bu motivasyonun diğer nedenini oluşturuyor.

7- AKP içerisindeki kargaşa, Erdoğan taraftarlarıyla partiyi oluşturan diğer eğilimlerin temsilcileri arasında bir büyük bir rahatsızlık yaratmış durumda. *****, Erdoğan'ın hem iç hem de dış politikada ve ABD ile ilişkileri yeniden rayına oturtmada nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmediğini söylüyor. İslami cenahın önde gelen isimlerinden ****, içlerinde bulunan ve bize bilgi sızdıran iki kontak kişiye Erdoğan'ın, partide artık oldukça yoğun hale gelen yolsuzluklar nedeniyle istifa etmenin eşiğinde olduğunu söylemiş...

Yükselen Milliyetçilik

10- AKP'nin güç kaybetmesinin daha rahatsız edici bir sonucu bulunuyor; o da yükselen milliyetçilik. Türkiye'de bu dönemde en çok satılan kitaplardan biri Türklük duygusunu kabartan 'Metal Fırtına' adlı roman oldu. Bu kitapta, ABD'nin Türkiye'yi işgal ettiği ve daha sonra Türklerin, Ruslarla birlik olarak karşı saldırısı anlatıyor. Diğer en çok satan kitap ise 'Mein Kampf'. [Hitler'in siyasi görüşünü ve Nasyonal Sosyalist fikirleri açıklamış olduğu kitap.]

YORUM

13 - AB ile müzakerelere başlamak için tarih almak gibi büyük hedeflerinden birine ulaşan Erdoğan liderliğindeki AKP, fikirlerini ve enerjisini kaybetmiş durumda. Şimdilik, AB ve IMF'nin talep ettiği reformlar yeniden güç kazanan milliyetçilerin sert muhalefetiyle karşı karşıya kalacak ve hükümet zor konulardaki kararları ertelemeye çalışacaktır ve değişime ayak direnen hakim duruş olacaktır. Karşılıklı işbirliği daha zor olacak, makul olmayan ABD 'talepleri'nin Türk 'egemenliğini' çiğnediği belirtilerek daha hassas noktaya taşınacaktır.


14- Politikadaki bu sapma dönemi uzun sürebilir. AKPnin parlamentodaki çoğunluğu giderek azalıyor ancak bu yavaş biçimde oluyor. AKP içindeki mutsuz havaya rağmen, mevcut durumda bu partiye siyasi bir alternatif bulunmuyor. Ayrıca, bölünmeyi zorlayacak kişi ya da kişiler için de riskler bulunuyor. Erdoğan'ın elinde hala, erken seçime gitme kartı bulunuyor. İşin tehlikeli tarafı ise, zor kararlar ve politik sistemin yeniden düzenlenmesi, hem AKPyi yeniden canlandırma hem de yeni siyasi rakipler getirecek yeni gerçek bir kriz çıkana kadar ertelenecek…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyPtsi Şub. 28, 2011 6:33 pm

ALSANA KOMŞULARLA SIFIR SORUN!




Siz de diğerleri gibi İngilizce konuşabilirsiniz. Nasıl mı ? Tıklayın !


27.02.2011 13:34

Karakter boyutu :

--------------------------------------------------------------------------------

WikiLeaks belgesine göre Bir Türk diplomat, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e “ABD bize baskı yaptı, Yukarı Karabağ sorununu onun için ayırmak üzereydik” dedi.


Yeniçağ gazetesinden Salim Yavaşoğlu’nun haberi şöyle: Wikileaks belgesi, Türkiye’nin komşularıyla “sıfır sorun” politikasındaki “sorunları” ortaya koydu. Ermenistan’la yakınlaşmayı başlatan dörtlü zirve sonrası ABD’nin Bakü Büyükelçiliği’nce merkeze gönderilen telgrafa göre, Azeriler, Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasını “düpedüz ihanet” olarak nitelendirdi. Türkler ise kendilerini Ermeni yakınlaşmasına zorlayan ABD’yi suçladı. Bir Türk diplomat, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e “ABD bize baskı yaptı, Yukarı Karabağ sorununu onun için ayırmak üzereydik” dedi.

Uzlaşma sürecine tepki
Ekim 2009’daki Türkiye-ABD-Rusya-Ermenistan zirvesinden sonra gönderilen “Hizmete Özel” kriptoya “İlham’ı Birlikte Götürmek: Azerbaycan Türkiye-Ermenistan Sürecine Zarar Vermeyi Durdurmaya Nasıl İkna Edilir” başlığı atıldı. Kriptoda Azerbaycan’ın yüksek sesle ve yineleyerek, Türkiye-Ermeni uzlaşma sürecinin, Azerbaycan’ın Ermenistan’la olan anlaşmazlıklardaki pozisyonunu zayıflatma potansiyeli taşıdığından şikayet ettiği belirtildi. Kriptoda şöyle denildi: “Bakü’nün Türkiye-Ermeni sürecine karşı politikasının altında Yukarı Karabağ politikası yatıyor. Azeriler, Türkiye’nin Yukarı Karabağ sorununda hiçbir kazanım olmadan bu manivelayı kaldırmaya istekli olması düpedüz ihanet olarak görülüyor.”

Aliyev sattığına inanıyor
Kriptoda “Azeriler Türkiye-Ermenistan sürecinin Yukarı Karabağ barış sürecinde ilerlemeyi de teşvik edeceğine ilişkin mesajımızı almıyor” denilirken, “Azerbaycan’ın Türkiye’ye negatif tepkisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’e dostça olmayan muamelesiyle tahrik oldu. Aliyev, Türklerin bir danışma nezaketi bile göstermeden aylar önce sattığına inanıyor” ifadesi yer aldı. Kriptoda, Türklerin kendilerini bu uzlaşma sürecine zorladıkları için Amerikalıları suçladığı belirtilere, “Yani ihanet duygusu ABD’ye de uzanıyor” denildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Mayıs’ta gerçekleştirdiği Bakü ziyaretinde “Türkiye’nin Yukarı Karabağ sorunu çözülmedikçe sınırı açmayacağı” açıklaması yaptığı anımsatılan kriptoda, “Aliyev veda ziyaretini yapan Büyükelçi’ye, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Çeviköz’ün kendisine bilgilendirmede bulunduğunu ve Türkiye’nin ABD’den gelen yoğun baskı nedeniyle Yukarı Karabağ konusuyla bağlantıyı kesme taahhüdü vermek üzere olduğunu anlattı” ifadeleri yer aldı.

Odatv.com
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyÇarş. Mart 16, 2011 11:53 am

[color:2616=red]WİKİLEAKS TARAFTA: AKP, ABD'NİN ATLAMA TAŞI[/color]

Taraf gazetsi Wikiliks belgelerini yayaınlayacakmış...

Yasemin Çongar, Assange ile yaptığı görüşmeyi aktarıyor. "Neden Türkiye? neden taraf?" diye sormuş Assange'a, o da: "Türkiye Ortadoğu ile Avrupa arasında bir köprü. ABD Dıişleri bakanlığı'nın ve genel olarak Washington'ın, uzunca bir süredir, operasyonlarının ve nüfuzunu yayma çabasının Türkiye'ye güvendiği anlaşılıyor." diye cevaplamış suali...

Assange ne desin daha?

Hem de Amerika'nın kuçusuna..

"Kızım Amerika sizi paspas yapmış, alın şu belgeleri de biraz nasıl kullanıldığınızın farkına varın!"

Ama kuzuyu kurda teslim ettiği açık.

Ne yapmaya çalışıyorlar?

Bu belgeler üzerinden, anti-emperyalizmin prestijini Taraf'a mı yönlendirmek mi isitiyorlar?

Assange, "taraf" isminin manasını filan da sormuş...

Çongar, "düşünmek taraf olmaktır" sloganıyla çıktıklarını söylemiş.

Nerden çaldıklarını söylememiş.

Niçin çaldıkalrını da.

Bu sloganla, İslamcı kesimin tek temsilcisi olmaya layık fikir hareketini tesirsiz hale getirmeyi planladıklarını, müslümanlar üzerinde tesirli olmuş bu sloganın gücü ve dil benzerliğinden istifade, islamcı mücadeleyi hedefinden saptıracak bir operasyonu yürütmek üzere çıktıklarını söylememiş ama, Assange şunları söylemiş: "Bu çok hoşuma gitti, bazılarının o sahtetarafsızlık iddiasına karşı ciddi bir duruş. Evet doğru, düşünmek taraf olmaktır."

Evet, bir hadise karşısında insan istese de tarafsız kalamaz, kalp bir yere illa ki meyleder.

İşte, şeytanın kandırıcılığı da, Süfyan'ın aldatıcılığı da burada kendini gösterir. Senin dilini kullanır, sureti haktan gözükür. Kalbini çalar. Yapman gerekeni yapmana mani olmaya çalışır. Hani, hocanın biri talebelerine, kar üzerinde uzak bir mesafeye diktiği çubuğa dosdoğru gitme dersi vermiş de heepsi yalpalamış, tek bir çocuk dümdüz gitmiş. "Sen nasıl gidebildin?" diye sual olununca, "gözümü hedeften ayırmadım!" demesindeki misale eş, bütün bu oyunlar, gözümüzü esas hasım tesbitinden ayırabilmek adına. Kalbimizin kayacağı sahte hedefler, hedefe giderken ayağımıza dolaşan sahte engellerle uğraşmamızı sağlayarak, hedef istikametinden sapmamızı sağlamak adına.

Esas hasım, AB-d israil emperyalizmi ve bizim onlarla karşılaşmamıza mani olan AKP ve diğer işbirlikçiler. Bu gün Kumandan'ı esaret altında tutup işkence yapmaya devam edenler de o mkafir, mürted ve münafık soyu değil mi?

Wikileaks belgelerinde çok malzeme çıkacak bu ihanet ve işbirliğini, mürted ve münafıkları deşifre etmeye dair... Ve zaten ilahi bir tecelli şeklinde, buralardan bir şey çıkacağını, bunun da İslam ihtilâl ve inkılabıına vesile olacağını şahsi sohbetlerimizde dile getiriyorduk. MSN sohbetleri de buna şahit. Müsait bir zamanda onları da yayınlarız inşallah.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyÇarş. Mart 16, 2011 12:00 pm

akın başladı sürer
hangi kahpe düşleri saklarsa saklasın gece
ne zindan korkusu
ne ölüm duygusu

Bu gün zindan korkusu ve ölüm duygusu, AKP'ye karşı olmakta, AKP ile beraber sahiplerine meydan okumakta değil mi?

AKP'ye, RTE'ye hayır ama diye başlayıp, şu yaptığı da doğru diyebilmek için, iyiden kötüye gittiklerine de göre, esas hasım tesbiti dairesinde, batı'ya giiden gemide Doğu'ya doğru yürüyor gözükseler de, dengeyi bozucu olmaları lazım. Düşmanın kendi iç çelişkilerinden faydalanma... Hani BAtı da kendi arasında savaştı ve Osmanlı da bu savaşlarda tarafları birbirine karşı kullandı ya. Ama dikkat, egemen güç olarak, birnin istila etmesi tehlikesine karşı, diğerni ona karşı denge unsuru olarak kullanmak adına.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyÇarş. Mart 16, 2011 12:16 pm

[quote:5fbf="AZYA"][color:5fbf=red]WİKİLEAKS TARAFTA: AKP, ABD'NİN ATLAMA TAŞI[/color]

Evet, bir hadise karşısında insan istese de tarafsız kalamaz, kalp bir yere illa ki meyleder.

İşte, şeytanın kandırıcılığı da, Süfyan'ın aldatıcılığı da burada kendini gösterir. Senin dilini kullanır, sureti haktan gözükür. Kalbini çalar. Yapman gerekeni yapmana mani olmaya çalışır. Hani, hocanın biri talebelerine, kar üzerinde uzak bir mesafeye diktiği çubuğa dosdoğru gitme dersi vermiş de heepsi yalpalamış, tek bir çocuk dümdüz gitmiş. "Sen nasıl gidebildin?" diye sual olununca, "gözümü hedeften ayırmadım!" demesindeki misale eş, bütün bu oyunlar, gözümüzü esas hasım tesbitinden ayırabilmek adına. Kalbimizin kayacağı sahte hedefler, hedefe giderken ayağımıza dolaşan sahte engellerle uğraşmamızı sağlayarak, hedef istikametinden sapmamızı sağlamak adına.

Esas hasım, AB-d israil emperyalizmi ve bizim onlarla karşılaşmamıza mani olan AKP ve diğer işbirlikçiler. Bu gün Kumandan'ı esaret altında tutup işkence yapmaya devam edenler de o mkafir, mürted ve münafık soyu değil mi?

[/quote]


Emperyalizm, kendilerinee ulaşmamıza mani olabilmek adına, TAraf gibi liberal solcu, Zaman, Yenişafak ve Vakit vs. gibi gazete, televizyon ve internet siteleri, radyolarla, gözümüzü kendisinden ayırıp, önümüze attıkları sahte gündemlerle meşgul olmamızı istemekte. O gündeme kapılmak, emperyalizmin oyununa gelmek, karşı olduğunu iddia ettiğini destekler hale gelmek demek.

Gözünü asıl hasım hedefinden ayırmayacak ve gündemini kendin belirleyeceksin.

O gündem de Allahyolunu Kesen Parti ve türevleri olarak bellidir.

BU gündemde ısrar edip, kararlı aadımlarla yürüyeceksin.

BU yolda yürüme tavrının kesinliğini göstereceksin.

Düşmanı korkutacak ve geriletecek olan bu kesin tavırdır. Kararlı duruştur. her şart altındaki hedeften taviz vermez görüntüdür.

Ne olur ilerleyen hallerde?

Yoldan saptırabilmek adınaa, işbirlikçileriyle kendileri, sahte kutuplaşmalara gidebilirler. Onları da farkedecek keskin bir görüş, siyasetiin sanata bakan yanı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyCuma Mart 18, 2011 2:19 pm

[table:4f06 width="100%" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"] [tr] [td:4f06 width="100%"]
Amerika’nın Gül’le savaş
pazarlığı



[color:4f06=#000000][color:4f06=#000000][img(520,300)]http://www.antigazete.com/upload/Image/haberler/siyaset/Mart/savaspazarligi.jpg[/img][/color][/color]




[color:4f06=#000000][font:4f06=Times New Roman][size=12][b]Irak’ı
işgale niyetlenen Başkan Bush, iki adamını gönderip
taleplerini sıraladı: Amerikan ve İngiliz askerleri buradan
geçsin, Türkiye’de bizimle savaşa girsin.[/b][/size][/font][/color]





[b][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]Taraf
yayınladı! Wikileaks Türkiye Belgelerindeki kirli savaş
pazarlığı

[/size][/font][/color][/b][b][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]Taraf
AKP'yi Wikileaks belgeleriyle vurdu. Bu gün gazetede Amerika'nın
Gül'le savaş pazarlığı var. AKP Hükümeti'nin Irak'a
Türkiye'nin de girmesini isteyen ABD'ye cevabı:Gireriz de bu
kadar para bize yetmez...[/size][/font][/color][/b][b]

[/b][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]Türk-Amerikan
ilişkileri tarihinin en kritik dönemeçlerinden biri olan Irak
Savaşı'na ilişkin pazarlıklara da ışık tutuyor. George W.
Bush, 2001 yılı başında göreve gelmesinden itibaren Saddam
Hüseyin'i devirmeyi aklına koymuş, aynı yılın 11 eylül
günü gerçekleşen saldırılar sonrasında ise bunu sağlayacak
bir savaş için uluslararası zeminin artık çok daha kolay
oluşturulabileceğini düşünmeye başlamıştı.

Bu
kapsamda, ABD ve Britanya hükümetleri, Irak'ın elinde kitle
imha silahları olması halinde bunun kendileri ve bölgedeki
müttefikleri için büyük tehdit oluşturacağı savıyla,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni harekete geçirdiler.
Güvenlik Konseyi'nin 1441 sayılı karan böyle çıktı; bu
karar, Birleşmiş Milletler silah denetçilerinin, Saddam'ın
elinde kitle imha silahı ile "cruise" füzeleri
bulunmadığım teyid etmek amacıyla Irak'ta kapsamlı inceleme
yapmasını öngörüyordu.

Biz, Irak'ın elinde ABD'nin
iddia ettiği türden kitle imha silahlannm bulunmadığını
bugün artık biliyoruz. Ancak 2002 yılı sonunda, dünyanın
birçok merkezinde olduğu gibi Ankara'da da bu bilgi yoktu. AKP
3 kasım seçimlerinde zafer kazanmasının ardından, 18 kasımda
58. hükümeti kurmuş; Abdullah Gül başbakanlığındaki
hükümet 28 kasım günü 170 ret oyuna karşılık 346 vekilin
desteğiyle Meclis'ten güvenoyu almıştı.

Gül ve
kabine arkadaşları, siftahı Türkiye tarihinin en büyük
savaş pazarlıklarından biriyle yapmak zorunda kaldılar.
Başkan Bush, yeni Türk hükümetinin "savaşta ABD'nin
yanında olup olmayacağını" bir an önce bilmek istiyor
ve eğer cevap "evet" ise askerî hazırlıkların
derhal başlatılmasını talep ediyordu. Bu amaçla, Pentagon'm
iki numarası, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile
ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi, o gün itibariyle de
Dışişleri'nin üç numarası, Müsteşar Marc Grossman'ı
Ankara'ya gönderdi. İki yetkili, hükümetin güvenoyu
almasından sadece beş gün sonra, "Hadi söyleyin bakalım,
ne yapacaksınız" sorusuyla GüTün karşısına çıktılar.
1 Mart 2003'teki Meclis kararına kadar uzayacak çetin pazarlık
sürecinde en kritik safhaya böylece girilmiş oldu. Bugün, bu
kritik safhanın ilk görüşmeleriyle ilgili Amerikan resmî
notlarını, parantez içlerinde koyu italik harflerle yaptığımız
küçük birkaç açıklama dışında araya girmeksizin tam
metin halinde yayımlıyoruz. Irak Savaşı'na ilişkin
pazarlığın devamını yeni belgelerle getirmek üzere...

[/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16][b]Üç
gün içinde bir cevap lütfen[/b][/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]

Tarih,
20 Aralık 2002. ABD'nin o günkü Ankara Büyükelçisi W.
Robert Pearson uzun bir Noel tatili yapamayacağını biliyordu.
Yine de mesaisine birkaç günlük ara verebilmek için oturdu,
merkeze uzun bir telgraf yazdı. "GİZLİ" ibareli bu
telgraf, "Wolfowitz ve Grossman Irak'ta destek için
Türklere bastırıyor" başlığım taşıyordu. Pentagon
ve ABD Dışişleri'nin iki kilit isminin Ankara'daki yoğun
görüşme trafiği, bu telgrafa cümle cümle yansıdı:

ÖZET:
(1) 3 aralıkta Savunma Bakan Yardımcısı {Paul) Wolfowitz ile
Dışişleri Müsteşarı (Marc) Grossman yeni Türk Başbakanı
Abdullah Gül, Dışişleri Müsteşarı (Uğur) Ziyal
başkanlığında kurumlararası bir grup, Türk Genelkurmay
İkinci Başkam General (Yaşar) Büyükanıt, muhalefet lideri
(Deniz) ****** ve Milli Savunma Bakanı (Vecdi) Gönülle
görüştüler. Savunma Bakan Yardımcısı her bir görüşmede,
Türkiye'nin Irak'a karşı muhtemel askerî eylemlerde nasıl
bir rol oynamaya hazır olduğu konusunda adlen netlik sağlanması
gerektiğini vurguladı. Savunma Bakan Yardımcısı, spesifik
olarak, asker-askere görüşmelerin (iki ülkenin askerî
yetkilileri arasında işbirliğinin neüeştirileceği Irak
konulu toplantılar kastediliyor), Türk tesislerinin
(askerîhavaalanları ve üsler kastediliyor) yerinde
mcelenmesinin ve tesislerdeki hazırlıkların derhal başlamaması
halinde, "Kuzey Opsiyonu"nun (Irak'ın kuzeyden de
işgal edilmesi kastediliyor) yakın zamanda olanaksız hale
geleceğini kaydetti. Savunma Bakan Yardımcısı, ABD
hükümetinin 6 aralık tarihine kadar bir cevap alması
gerektiğini söyledi ve Türkiye'nin tam bir ortak haline
gelmesi durumunda ABD hükümetinin sağlayacağı hatırı
sayılır yardım paketinin ana hatlannı açıkladı. Türk
hükümeti yetkilileri bir Irak harekâtı konusundaki kırmızı
çizgilerini tekrarladı ve Türkiye ve ekonomisi açısından
potansiyel riskleri vurguladı. Gül asker-askere planlamanın
başlatılmasına ve Türk askerî tesislerim yerinde incelemesi
için ABD'ye izin verilmesine razı oldu. Ancak tesislerdeki
hazırlıklar, askerî birliklerin listeleri, koalisyon
güçlerinin rolü ve Kuzey Opsiyonu'na Türklerin katılımı
dahil olmak üzere Türkiye'nin muhtemel katkılarına ilişkin
köklü kararlar için ek süre ricasında bulundu. Türk
hükümeti, Türkiye'nin AB ile ilişkisinin ve Kıbns'm önemini
vurgulamak için de bu fırsatı kullandı.

[/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16][b]TÜRK
BAŞBAKANI GÜL[/b][/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]

(2)
Savunma Bakan Yardımcısı, Gül'ü yeni kurduğu hükümet için
tebrik ettikten sonra, kendisinin ve Müsteşar Grossman'ın,
Irak'a yönelik muhtemel askerî harekâtın hazırlıklarına
Türkiye'nin potansiyel katkısını ele almak üzere, Başkan
Bush tarafından Ankara'ya gönderildiklerini söyledi.

Savunma
Bakan yardımcısı Başbakan Gül'ün göreve çok kısa bir
süre önce geldiğinin gayet iyi farkında olmakla birlikte
Türkiye'nin oynamak isteyeceği rolle ilgili kararın "gerçek
bir aciliyet" arz ettiğini vurguladı.

[/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16][b]Ya
rızasıyla olur ya da zorlarız[/b][/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]

(3)
Türkiye ile ABD'nin bu konu üzerinde geçen temmuzdan beri iyi
ve aynnülı görüşmeler yaptıklanm kaydeden Savunma Bakan
Yardımcısı, Başkan Bush'un Irak'la savaşa girmek konusunda
henüz bir karar vermediğini de Gül'e hatırlattı: ABD
hükümeti bu krizi barışçı yollardan çözmek için çaba
gösteriyor . ama Başkan, Irak'ı elindeki kitle imha
silahlanndan arındırmaya da kararlı, "mümkün olursa
bunu Irak'ın kendi rızasıyla ama gerekirse de kuvvet
kullanarak yapacak." Savunma Bakan Yardımcısı, ABD'nin
Türkiye'den Irak'a karşı kuvvet kullammınm planlamasına ve
hazırlıklarına katılmasını istediğini de ekledi: Banşçı
bir sonuç için tek şans kararlı bir güç gösterisi
oluşturmak. Askerî güç diplomasimizin
dayanağıdır.

[/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16][b]Askerlerimizin
listesini verelim[/b][/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]

(4)
ABD hükümetinin Ankara'dan neler istediğini tekrarlayan
Savunma Bakan Yardımcısı bazı temel talepleri yeniden gündeme
getirdi:

- Asker-askere planlama görüşmelerinin
başlaması;

- Belli bazı Türk askerî tesislerinin
yerinde incelenmesine ve tesislerin hazırlanmaya başlamasına
izin verilmesi;

- Kuzey Opsiyonu'nun geliştirilmesine
Türk katılımının sağlanması;

- Birleşik Krallık
gibi muhtemel koalisyon güçlerinin rolü dahil olmak üzere
önerilen askerî birlik listelerinin kabulü;

- Operation
Northern Watch (1 Ocak ı&fde başlayan, ABD, Britanya ve
Türkiye'den katılımla devam ettirilen toplam 45 uçaklık hava
operasyona.. "Operasyon Kuzey Meme" olarak da
adlandırılan operasyonun amacı, hak uçaklarının 36.
paralelin kuzeyinde uçuş yapmasını engellemekti. Türkiye,
İncirlik Üssü merkezli operasyonun devamına altı ayda bir
Meclis karanyia onay veriyor ve bunun daimi hal almasını
istemiyordu. ABD ise bu periyodik "onay" mecburiyetinin
kaldırılmasını talep ediyordu.)

- Türk hava sahasının
kullanım haklarının (ABD'ye uçuş hakkı verilmesinin)
onaylanması;
- Gerekirse Kuzey Irak'taki teröristlere karşı
destek sağlanması (Savunma Bakan Yardımcısı, Hurmal'da
terörist olmasından şüphelenilen birkaç yüz kişinin
bulunduğunu söyledi.)

[/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16][b]Tek
cepheye kayarız sonra![/b][/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]

(5)
Savunma Bakan Yardımcısı, planlamanın, hem Kuzey Opsiyonu'nu
hem de Güney Opsiyonu'nu içeren bir hazırlıktan sadece Güney
Opsiyonu'nu hedefleyen bir hazırlığa kaymasının gerekli
olacağı zamana yaklaşıldığından Türkiye'den bir cevap
alınmasının gerektiğini yeniden vurguladı. ABD'nin Saddam
Hüseyin'e karşı askerî bir girişimde bulunması halinde,
bunu önemli sayıda ülkeyle birlikte yapacağını da sözlerine
ekledi.

[/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16][b]Bütün
kırmızı çizgiler ortak[/b][/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]


Savunma Bakan Yardımcısı Türkiye'nin askerî harekât
konusundaki kırmızı çizgilerinin ABD'nin de kırmızı
çizgileri olduğunu yeniden ifade etti:

- Irak'ın toprak
bütünlüğü korunacak,

- Bağımsız bir Kürt devleti
olmayacak,

- Türkmen halkının haklan ve refahı
gözetilecek,

- Kerkük ve Musul'un Irak'ın ulusal
denetiminde olması durumu sürecek ve

- Irak'ın
petrolünün ulusal kontrolde kalması sağlanacak.

[/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16][b]Yardım
paketinizi hazırlıyoruz[/b][/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]

(6)
Savunma Bakan Yardımcısı, Irak'a karşı askerî eyleme
katılması halinde Türkiye'nin kazanacağı çok şey olduğunu
söyledi. Böylece savaş daha az riskli olabilir, daha kısa
sürebilir ve Türkiye'nin ve bölgenin ekonomisine daha az zarar
verebilir. Kuzey Irak'ta bir otorite boşluğu oluşma
potansiyeli de azalır. Savaştan sonraki dönemin idaresi
kolaylaşır. Savunma Bakan Yardımcısı, ABD'nin, Türkiye'nin
böyle bir askerî harekâtın neden olabileceği iktisadi
risklerle ilgili endişelerinin gayet iyi farkında olduğunu da
söyledi. Bu nedenle, ABD Başkam'mn Türkiye'ye sağlam bir
yardım paketi sağlamak için Kongre ile işbirliği yapmaya
hazır olduğunu bildirdi. Eğer ABD ile Türkiye Irak'a karşı
savaşa girerlerse, bu pakete şunlar dahil olacak:

- İki
yıl için yılda iki milyar dolarlık bir tür karma Dış
Askerî Finansman (FMF) ve Ekonomik Destek Fonu (ESF) desteği;
bunlardan ikincisi Dünya Bankası ve IMF'nin kredi dilimlerinin
serbest bırakılması ile eşzamanlı olarak verilecek;

-
Başka ülkelerce yapılacak 1 milyar dolarlık petrol hibesi;
(Kuveyt ve Suudi Arabistan kastediliyor)

- ABD savunma
güçlerinin Türkiye'den yapacağı beş yüz milyon dolara
kadar alımlar.
(7) Eğer Türkiye tam katılım taahhüdüne
girerse ama savaşmak gereksiz olursa, Başkan Kongre'den 2004
mali yılı için Türkiye'ye 250 milyon dolarlık yardım
talebinde buılunmaya hazır ve bu miktarı 105 milyon dolar
arttırmayı da ümit ediyor. Bu 175 milyon dolar FMF, 175 milyon
dolar ESF ve Uluslararası Askerî Eğitim Fonu (IMET) kapsamında
5 milyon dolar demektir. Füze savunmasında işbirliği, ihtiyaç
fazlası savunma malzemesine daha fazla erişim ve İncirlik ile
Konya askerî üslerindeki tesislerin iyileştirilmesi de buna
eklenecektir.

(10) Savunma Bakan Yardımcısı Türkiye'nin
bu talebi reddetmesi halinde, Irak'a karşı bir savaşın daha
uzun süreceği, daha maliyetli {burada "cosûier"
kelimesi kullanılıyor ki bu insan kaybını imde edebileceği
gibi savaşın daha masraflı olacağı anlamına da gelir)
olacağı ve Kuzey Irak'taki gelişmeler konusunda daha fazla
belirsizlik yaşanacağı uyansmda bulundu. Savunma Bakan
Yardımcısı, gerekli planlamanın yapılabilmesi için ABD'nin
Türkiye'den net tavır beklediğinin de altını çizdi. Bu
sağlanmazsa, planlamanın Türkiye'siz bir şekilde sadece Güney
Opsiyonu'na odaklanması gerekecekti. Savunma Bakan Yardımcısı
haftasonuna, yani 6 aralık gününe dek bir karar verilmesini
istedi.

[/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16][b]Haftasonuna
kadar mı?![/b][/size][/font][/color][color:4f06=#000000][font:4f06=Arial, sans-serif][size=16]


(11) Başbakan Gül, "Haftasonuna kadar mı?!"
diye hayret gösterdi. Türkiye'nin ve ABD'nin on yıllardır
stratejik ortak olduklarını belirterek devam etti ve
Türkiye'nin bu ilişkiyi sürdürmek ve derinleştirmek
istediğini söyledi. Ancak hükümet, güvenoyunu daha yeni
almıştı ve bu konuda sadece iki brifing almıştı. Gül, "Bu
konuyu takip ediyorduk ama, tabii, görev başında olunca iş
farklı" diye ekledi. Dahası, hükümetin gündeminde
yaklaşan AB Kopenhag Zirvesi ve Kıbrıs gibi ivedi meseleler de
var.[/size][/font][/color]


<table dir="LTR" width="12" align="LEFT" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0">


<tr>
<td width="3">
</td>
<td width="9">
</td>
</tr>
</table>







[color:4f06=#434343][font:4f06=Verdana][size=14][i]18
Mart 2011 Cuma 09:12[/i][/size][/font][/color]


[/td] [/tr][/table]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyPtsi Mart 21, 2011 1:55 am

[b]rgenekon, Derin Devlet, Emniyet ve ABD [/b]


[b][url=http://www.ilk-kursun.com/konu/ilk-kursun/ali-riza-ucer/]Ali Rıza Üçer[/url], [url=http://www.ilk-kursun.com/konu/haber/]Haberler[/url][/b]

19 Mart 2011
[img]http://fotogaleri.haber7.com/inner//141120110316084830447.jpg[/img][b]CIA’nın Taraf gazetesine servis ettiği belgelerde çarpıcı
ipuçları var.[/b]
1- Emniyet, ABD’li diplomatlara 24 Kasım 2008′de Ergenekon soruşturmasıyla
ilgili bir brifing veriyor, neden?
2- Türk polisi FBI temsilcisine Ergenekon soruşturmasının Anayasa Mahkemesi
hakimleri ve muvazzaf subayları kapana kıstırabileceğini söylüyor. Bu soruşturma
kapana kıstırma soruşturması mı?
3- Emniyet ABD’li diplomatlara Ergenekon sanığı emekli general Veli Küçük’ün
Özdemir Sabancı için vur emri verdiğini, Dink ve Duyar cinayetlerine karıştığını
söylüyor. (Veli Küçük’ün bu cinayet davalarında sanık olarak yer almamasına
rağmen Emniyetin iddialarının dayanağı ne? Yargı süreci ile emniyet iddiaları
nasıl bu kadar çelişkili olabiliyor?)
4- ABD derin devletten hesap sorulması ve tabuların yıkılması anlamında neden
Ergenekon davasına güçlü bir destek veriyor? Derin devlet (Gladyo/Süper NATO)
bütün NATO ülkelerinde ABD yapılanması olduğu halde ABD neden derin devletten
(yani kendisinden) hesap sorulmasını istiyor? ABD mazoist mi oldu?
[b]Ali Rıza Üçer
İLK KURŞUN[/b]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyPerş. Mart 24, 2011 12:05 pm

“Veli Küçük’ün telaşı neden?”

Taraf, “WikiLeaks Türkiye belgeleri”ni yayımlıyor. Cumartesi manşeti çarpıcıydı:

“Sabancı’yı Veli Küçük Öldürttü.”

Bu, Amerikalıların iddiası değil. Ankara’daki FBI temsilcisi 2008 sonunda, Ergenekon’u merak etmiş. Emniyet yetkilileri de Amerikalılara “başka hiçbir ülkeye yapmadıkları kadar ayrıntılı” bir brifing vermişler.

İşte orada, Ergenekon’un “Türkiye’de kaosu kışkırtmak için muhtelif terörist gruplarla iletişim kurduğu” belirtilmiş.

“Mafya, İBDA-C, Hizbuttahrir ve Özdemir Sabancı’yı emekli general Veli Küçük’ün emriyle öldürdüğü anlaşılan DHKP-C” adları verilmiş.
* * *
Kriptoları okuyunca anlaşılıyor ki, Emniyet, Amerikalılara bazı tutuklamalara dair önceden ipucu vermiş. Biraz da “fazladan” bilgi eklemiş. Çünkü bildiğim kadarıyla Ergenekon iddianamesinde Sabancı’nın DHKP-C’ye vurdurulduğu iddiası var; ama Veli Küçük, doğrudan bununla suçlanmıyor; suikastın tetikçisi Duyar’ın öldürülmesini emretmekten yargılanıyor.

Elde, Uşak Cezaevi isyanından bir video var. Bu kayıtta Nuri Ergin, işgal ettikleri binadan, “Bu devlet bana Mustafa Duyar’ı öldürttü. Veli Küçük’ü ara, bizi sor” diye bağırıyor.

İddianamede bundan yola çıkılarak “Nurişler çetesinin Duyar’ın öldürülmesini Küçük’ün talimatı ile yaptığı, dolayısıyla Küçük’ün hem DHKP-C ile, hem de Nurişler çetesiyle gerekli koordineyi sağladığı” öne sürülüyor.
* * *
DHKP-C’li Ercan Kartal, savunmasında “Sabancı suikastı bizim eylemimiz” dedi; Ergenekon bağlantısını eleştirdi.

Veli Küçük ise, Nuri ve Vedat Ergin’i Ergenekon savcılarının yönlendirdiğini iddia etti.

Uzun süre Küçük’ü suçlamaktan kaçınan Ergin kardeşler ise, Küçük’ün bu ifadesi üzerine üslup değiştirdiler.

Milliyet’te ocakta yayımlanan “Semra Duyar röportajı”ndan sonra Edirne Cezaevi’ndeki Nuri Ergin’den uzun bir mektup aldım. Taraf’ın yayınından sonra daha da anlam kazanan bu mektupta Veli Küçük’le ilgili şu satırlar var:

“Bizim Veli Küçük’le ilgili en ufak bir suç isnadımız olmadığı halde bu açıklamayı neden yaptı?

Bu telaşı, heyecanı, paranoyaklığı neden?

Bize bu iftirayı attığı için kendisini namert ve haramzade ilan ediyoruz.

Ayıptır!”
* * *
Ergin mektubunda, Duyar’ın öldürülmesini bizzat emrettiğini doğruluyor.

Bu infazdan sonra, kendilerinin de öldürülmek istendiklerini hatırlatıyor:

Eskişehir Cezaevi’nde ailelerinin ziyareti sırasında “derin güçlerin maşaları” tarafından üzerlerine 38 el silah sıkıldığını, ateş edenlerin başka cezaevine taşınmadığını söylüyor.

“Uşak’ta da suikasta uğrayacağımız bilindiği halde ölüme terk edildik” diyor. Sabancı ve kendilerine aynı “şer güçler”in saldırdığını ima ediyor.

Burada Vedat Ergin’in sözlerini hatırlatmakta yarar var:

“Birileri Veli Küçük’ü darağacına çıkarmış, sandalyesini bizim tekmelememizi istiyor. Özür dilemezse tekmeyi vuracağım.”
* * *
Derinlerde derin hesaplaşma var.

Bir ayrıntıya dikkatinizi çekerek bitireyim:

Geçen ay, Sabancı suikastının iki numaralı ismi Fehriye Erdal’ın da öldürüldüğü bilgisi gelmişti; henüz doğrulanmadı.

Ayrıntıları öğrenmek için Belçika’dan sızacak WikiLeaks belgelerini mi beklesek?
----------------------------------------
Can Dündar
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
GÖLGE

GÖLGE


Mesaj Sayısı : 1231
Reputation : 36
Kayıt tarihi : 16/05/09

İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ   İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ - Sayfa 2 EmptyÇarş. Nis. 27, 2011 9:09 pm




[img]http://www.odatv.com/images/2011_04/2011_04_27/turkiye-ortadogudaki-isyanlari-ustlendi-ve-yonlendirdi-2704111200_l.jpg[/img]

[size=24]
"TÜRKİYE ORTADOĞU'DAKİ İSYANLARI ÜSTLENDİ VE YÖNLENDİRD!"

[/size]


Eyvah, Türkiye yine harekete geçiyor!

Önce ABD Başkanı Barack Obama’yı arayan Erdoğan ardından Suriye lideri Beşar Esad ile görüştü. Görüşmenin içeriğini Beyaz Saray açıkladı. 30 dakikalık görüşmede konuşulan "3 konu" Recep Tayyip Erdoğan'ın "BOP başkanıyım" itiraflarını kanıtlayan konular.

1- Suriye’ye: "Şiddete son ver!", 2- Libya’ya: "Kaddafi çekil!", 3- İsraille ilişkiler: "Barışın!"

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, "Obama ve Erdoğan, Suriye vatandaşlarının demokratik arzularını yansıtan anlamlı reformları derhal hayata geçirmesi gerektiği yönünde de anlaştılar." deniyor.

Ne güzel değil mi?

Senaryo ne güzel oynanıyor! Mısır ve Libya'da da aynı senaryo oynanmıştı. Başbakanımız o ülke liderlerine de nasihatte bulunmuştu! Adamların ülkesi kısa bir sürede ülke olmaktan çıktı!

Gelen emirle olacak bugün Sabah gazetesi manşetten "B Planı"nı devreye soktu bile.

Yandı Suriye. Yakında Libya gibi olacak demektir. Tek bir kişi “isyan” etmese bile kaderi çoktan masa üstünde çizilmiş!

Ama en ilginç durum Hasan Bülent Kahraman'ın bugünkü yazısı.

Emperyalizm bölgeyi, bazen neoconların "Sopa"sıyla, bazen Soros'un "Demokrasiyi Sevenler Vakfı", "Demokrasiyi Yüceltenler Kulübü" gibi fantezi adlarla Amerika'da faaliyette bulunan yüzlerce örgütünün bölgedeki faaliyetleriyle "dizayn" ediyor. Bu artık açık bir gerçek.

Kahraman, bugünkü yazısında, Soros'un, "Sopayla değil demokrasi vaatleriyle girersek o ülke halkının da kalbini kazanırız" yöntemiyle kurulmuş "Sivil Toplum Kuruluşları"yla destekli "isyanlar"ın Türkiye'nin etkisiyle yapıldığını itiraf ediyor. Bölgeyi emperyalizmin çıkarları doğrultusunda ve bin yıllık köleliği pekiştirmek için yeniden dizayn etme projesine iştahını gizlemekten çekinmiyor. Yaşananlar birer "Prag Baharı!"ymış. Türkiye öyle demokratik ülke ve öyle demokrasiyi seviyor ki "Türkiye Ortadoğu'daki isyanları üstlendi ve yönlendirdi!" diye yazıyor CIA dostu yazar.

Bilindiği gibi Hasan Bülent Kahraman 5.12.2007 tarihinde bir yazısında, CIA'nın “Tehlike derecesi yüksek yerlerdeki çalışmaları” karşılığında 1988’de “CIA Kahramanlık Ödülü”, 1992’de “İstisnai İstihbarat Toplayıcı Ödülü” almış bir casus olan Robert Finn ile olan dostluğunu da "Bin yıllık dostum Robert Finn'in evinde kahvemi yudumluyorum..." diye yazarak itiraf etmişti. (http://www.odatv.com/n.php?n=hasan-bulent-kahramanin-cia-ajani-dostlari-kim-2110101200)

Suriye'deki isyan türünün aynısı, Güneydoğu'da, Diyarbakır'da her gün yaşanıyor. Tek üstünlüğümüz, Akdeniz'deki gemilerin toplarının daha çevrilme sırasının bize gelmemiş olması.

Hasan Bülent Kahraman açıkça söylemese de gönlünden geçen bu isyanların Türkiye'ye de sıçraması arzusunu ağzından kaçırıyor: "Türkiye baharı desek çok mu ileri gideriz?"

odatv.com
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İŞTE AKP İHANETİ - AT PAZARLIĞI BELGELERİ
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2
 Similar topics
-
» KURAN YAKAN RAHİPLERLE KUCAK KUCAĞA - İŞTE AKP'NİN DEMOKRASİ SEVDASI İŞTE AB HÜLYASI
» TRT ARAPÇA RTE'NİN YENİ BİR İHANETİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AKINCILAR :: UMUMİ :: Siyaset :: AKP-
Buraya geçin: