Galip Salcı
--------------------------------------------------------------------------------
2010 İLERLEME RAPORU’NUN ÖZÜ ve ESASI…
--------------------------------------------------------------------------------
2010 İlerleme Raporu Türk basında yayına girdi. Rapor, sanki Taraf Gazetesi’nin Pazar ilavesi… Türkiye üzerinde hukuk yolu ile oynanan oyunların adeta komuta merkezi…
--------------------------------------------------------------------------------
2010 İlerleme Raporu Türk basında yayına girdi.
Rapor, sanki Taraf Gazetesi’nin Pazar ilavesi…
Türkiye üzerinde hukuk yolu ile oynanan oyunların adeta komuta merkezi…
Ve Erdoğan Hükümeti karşısında “ha deyicinin, hık deyicisi”…
Rapora göre, HSYK’daki yapısal değişiklikler oldukça olumlu…
HSYK tarafından meslekten ihraç edilen hâkim ve savcıların tekrar görevlerine döndürülmesi girişimleri olumludan da olumlu…
Üst düzey yargı ve ordu mensuplarının o malum soruşturma ve davalarla ilgili olarak yaptıkları açıklamalar tü-kaka!..
Türkiye’nin yargı bağımsızlığını, HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimlerindeki siyasallaşma değil de, bu açıklamalar ihlal ediyor…
Erzincan Başsavcısı olarak Cihaner’e karşı yürütülen hukuk saldırısı olumlu, yararlı, amaca uygun!.. Ama tarikatlara karşı hukuk savaşı başlatan bu yürekli başsavcımıza karşı soruşturma başlatan “özel yetkili” savcı Osman Şenal’ın bu çok özel yetkisinin geri alınması, “adil yargılama” kapasitesi hakkında şüphe uyandırıyor…
Ve İlerleme Raporu’nun en fazla yer ayırdığı konular, Ergenekon, Kafes ve “irtica İle Mücadele Eylem Planı…”
Hayır bilemediniz…
Avrupa Birliği’nin profesyonel toplum mühendisleri, bu soruşturma ve davalarda ileri sürülen delillerin ilerleyen soruşturma sürecinde düzmece olduklarının anlaşılmasından ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı kurşun atmak suçundan yıllarca hapis mahkûmiyeti alan PKK itirafçısı kişilerin gizli tanık yapılarak PKK ile savaşmış üst rütbeli generaller aleyhine kullanılmasından söz etmiyor…
Ya ne diyor?..
Türkiye’nin, Ergenekon davasını, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için bir fırsat olarak değerlendirdiğinden övgü ile söz ediyor ve alkışlıyor…
Danıştay saldırısının Ergenekon davası ile birleştirilmesi, 3. Ordu komutanı Saldıray Berk’in “İrtica Eylem Planı” soruşturması kapsamında ifadeye çağrılması ve 1. Ordu tarafından hazırlandığı iddia edilen Balyoz Darbe Planı ile ilgili tutuklamalar “rapor”da olumlu, önemli ve altı çizilen bölümler olarak yer alıyor…
Ve İlerleme Raporu, bir önemli paragraf olarak da şu görüşe yer veriliyor:
- Ergenekon davasında ortaya çıkan uzun tutukluluk süreleri, “yargının hızlı işlemesi açısından” endişe kaynağı olmaktadır…
Bu önemli görüşün altını bir kez de biz çizelim:
Demek ki, Ergenekon davası kapsamında bir siyasi parti başkanı ve üst düzey yöneticilerin, yazarların ve Haberal gibi Dünyaca ünlü saygın kişilerin 3 yıldır devam eden tutukluluk halleri, hukuka ve uluslar arası sözleşmelere aykırı olduğu için değil, sadece yargının hızlı işlemesine engel oluşturduğu için “endişe” yaratmaktadır!..
Evet… İşte Türkiye’nin [emperyalist çıkar odakları açısından] ne ölçüde hizaya girmiş olduğunu, yani bu yolda ne kadar “ilerlediğini” tespit eden raporun ana başlıkları böyle…
Ancak rapor, istemese de, Türkiye halkının önüne bir başka gerçeği apaçık koymaktadır.
Demek ki, ülkemizde sürdürülmekte olan hukuk anarşisinin kaynağı ve ağa-babası, Avrupa Birliği’nin sosyal siyasetini yönetip, yönlendiren emperyalist güçlerdir…
Demek ki, yandaş medyanın “taraf”ı bu güçlerdir…
Erdoğan Hükümeti’nin itici gücü de yine bu aynı güç odaklarıdır…
Bu güçlerin görüşüne [yani çıkarlarına] göre, Teröre karşı sürdürülen silahlı mücadele insan haklarına aykırıdır.
Abdullah Öcalan’ın, bir villa rahatlığı içinde iskan eylediği mahkumiyet koşulları müstakil bir hak ihlalidir…
Ama Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı cepheden girişilen “a-simetrik psikolojik savaş” hamlelerinin her biri, alkış tutulacak girişimlerdir…
Bizce… Avrupa Birliği ismi derhal değiştirilmelidir.
Doğru isim, “Emperyalistler Birliği”dir.
Türkiye halkı bu gerçeği artık bütün çıplaklığı ile görmekte, ama şimdilik seyretmektedir.
Ama mesele, seyretmek değil; mücadele etmek ve Türkiye’ye karşı yürütülen medyatik saldırıyı ve ideolojik baskıyı geriye püskürtmektir…
Tarih : 14.11.2010 09:47:54