Ahmedinejad Milliyetçi söyleme mi geçiyor?
İran son günlerde yeni bir iç çalkantıyla karşı karşıya. Tüm dünya İranın nükleer enerji çalışmalarına odaklanmışken, Ahmedinejad hükümeti sessiz sedasız İslamcı söylemden Milliyetçi söyleme geçiş yapıyor.
03 Kasm 2010, 10:46
Anadolu Haber
İran’da son günlerde gündeme gelen söylem değişikliği dış gündeme şimdilik yansımasa da iç politikada ciddi sarsıntılara yol açıyor. Muhafazakar-Reformist ayrılığıyla tanınan İran iç siyasetinde Muhafazakarların daha fazla İslamcılığa vurgu yaptığı düşünülüyordu. Oysa Muhafazakar Ahmedinejad Hükümetinin gündeme taşıdığı “İran Öğretisi” Ümmetçilik ve İslamcılıktan farklı olarak 2400 yıllık Fars Medeniyetinin esas alınmasını öneren milliyetçi bir söylem.
1979 Devrimi’nin temel öğretisi olan İslamcılık iç politikada rafa mı kaldırılıyor? Sorusunu da gündeme taşıdı. İddialara göre Ahmedinejad Amerikan tehdidine karşı dış politikada Şiilik ve İslamcılık kartını elde tutarken iç politikada da milliyetçiliği kullanıyor. “İran Öğretisi”ni iki temel söylemi iç içe barındırıyor: “Kadim Fars Medeniyeti ve Şiilik”
Hem rejimin ve resmi ideolojisinin muhafızlığını dillendiren hem de bu çizgiye aykırı bir milliyetçiliği sahiplenme noktasına gelen Ahmedinejad’ın bu politikasına tepkiler de gecikmiyor. Örneğin Yakın Doğu Haber’in bildirdiğine göre İran Yargı Gücü Başkanı Ayetullah Sadık Laricânî, bir süre önce Cumhurbaşkanlığı Bürosu Başkanı Rahim Meşşai’nin büyük tepkilere neden olan İslam öğretisinin yerine “İran öğretisinin” yayılmasına ilişkin sözlerinin geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad tarafından yeniden gündeme getirilmesine tepki gösterdi.
Yüksek yargı mensuplarıyla düzenlediği bir toplantıda konuşan Ayetullah Sadık Laricânî, “İran İslam’ı” ve “İran öğretisi” gibi kavramların yayılması gerektiğine ilişkin sözlerin yeniden tekrarlanmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirerek bunun İslam inançlarıyla çelişen bir sapkınlık olduğunu söyledi.
Yetkililerin İslam’la ilgili görüş beyan ederken dikkatli davranması gerektiğini belirten Laricânî, “İran İslam’ı, Kur’an’ın ayetlerine hadislere ve İslam inancına aykırı ve yanlış bir sözdür. Çünkü İslam belli bir zaman ve mekana özgü olmayan evrensel bir dindir” dedi.
İranlı ya da gayrı İranlı diye bir İslam olamayacağını belirten Ayetullah Sadık Laricani, “İslam aşkın bir gerçekliktir ve hiçbir ülkeye özgü de değildir. İslam’ın İranlılıkla vasfedilmesi, fahiş bir hata ve bir mugalatadır. Hadislerde de belirtildiği gibi İslam’ın hakikati “peygamberle gelendir”, açıktır ki Peygamberin getirdiğinin ise İranlısı veya gayri İranlısı olmaz” diye konuştu.
Bu tür ifadeler kullanarak İranlıları İslam’a karşıymış gibi göstermeye çalışanların eline koz verilmemesi gerektiğini belirten Laricani, “Eğer İran İslam’ından kasıt Ehlibeytin velayetine tabi olmak ise neden Ehlibeyt İslam’ı kullanmıyoruz?” dedi.
Ayetullah Sadık Laricani, “Dünyadaki tüm Müslümanların bizi kardeşleri olarak gördüğü, tüm İslam dünyası için vahdeti savunan örnek bir ülke olmalıyız” dedi.
İrân Yargısını temsil eden Laricânî’nin tavrı Muhafazakarlara bir uyarı niteliği taşıyor. İran’ın gündemindeki bu tartışma Türkiye’de de gündemleştirilen Türk İslamı, Türkiye İslamı ve Türk-İslam sentezi tartışmalarını hatırlatıyor. Milliyetçiliği ve Ulus Devleti esas alan bu söylem İslam’ın yaşanılan ülke’nin ulusal kimliğinin bir parçası olduğu ve esas olanın Ulusal medeniyet olduğu vurgusunu taşıyor. İran’da da gündemleşen bu söylemin İran siyaset hayatında ne gşibi etkiler yapacağı ise tüm İslam alemi tarafından ilgiyle takip ediliyor…
timeturk