ACZMENDİLER

Müslüm Gündüz Hocaefendi, birkaç saat önce NTV'de uşen Çakır ve Mirgün Cabas'ın konuğu oldu.

Dik duruşu ile doğru bildiği yolda devam dedi.

Ki, bu program, yıllardır medyadan uzak durma temayülü gösteren Aczmendiler için dönüm noktası olsa gerek.

Yarınki Zaman'ın manşetini görür gibiyim: Ergenekoncu Aczmendiler Yine Provokasyon Peşinde!

Aslında kavga ne kadar açık sürüyor, şayet AB-D emperyalizminin kuyruğuna, AKP'nin, Zamanın kuyruğuna girersen, politikalarına "evet" dersen, demokratsın, müslümansın, darbe karşıtısın, iyisin, hoşsun; karşısındaysan Ergenekoncusun, darbecisin, Kemalistsin, demokrasi düşmanısın...

Bizi böyle psikolojik hareketlerle yıldırıp geri adım attıracaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar.

AB-D / İsrail emperyalizmi ve işbirlikçilerine karşı gelmek Ergenekonsa, Ergenekon; önce efendilernizle birlikte sizi, dini içten yıkanları, din pezevenklerini, her kesim içindeki işbirlikçi vatan hainlerini bir defedelim de, öyle Ergenekon filan diye sahte kutuplaşmalarla bizi size karşı birlik olmak yolundan saptırıp, yedeğinize alamaz, olmadı tasirsiz eleman haline sokamazsınız.

Yeni Bir 28 Şubat Provakasyonu Mu
Son süreçte yükseltilmeye çalışılan İslamcılık dalgasına, Acz-i Mendilerin lideri Müslim Gündüz de katıldı.
Aktifhaber/Analiz

Müslim Gündüz’ün bugün katılacağı Ruşen Çakır’ın programında, son günlerde yaşanan türban provokasyonları ile Cübbeli Ahmet Hoca’nın tertiplediği “Ehl-i Sünnet Sempozyumu” gibi konularda konuşacak olması, yeni tartışmalar çıkaracak gibi görünüyor.

Vatan’da yayınlanan bugünkü makalesini “Bazılarını hayali AKP’yi İslamcılar eliyle sıkıştırmak olduğunu kestirmek kadar kolay bir şey yok” cümlesiyle bitiren Ruşen Çakır, bakalım kendi programında “kendi söylemini” mi gerçekleştirmeye çalışacak.

Öyle ki, Müslim Gündüz’ün “AK Parti, referandum, asker sivil ilişkileri, Ergenekon ve türban” gibi konularda yapacağı provakatif söylemler, tüm muhafazakârların üzerine mâl edilebilir. Şerif Mardin’in “mahalle baskısı” kavramını ilk kendisine anlattığıyla övünen Ruşen Çakır, bu Müslim Gündüz söyleşisinde de benzer bir kavram üretemeye çalışabilir.

Acz-i Mendiler Şu an Ne Yapıyor?

28 Şubat döneminde provokasyonlarla gündeme gelen Müslim Gündüz liderliğindeki Acz-i Mendi Tarikatı dergah açma çalışmalarına son günlerde hız verdi.

Daha önce Elazığ, Gaziantep ve Kahramanmaraş'ta dergahı bulunan grup, Adıyaman, Sivas, Diyarbakır, Mersin, Şanlıurfa, ve Malatya'da dergah açtı. Bursa, Adana ve Kırıkkale'de de dergâh açmayı planlayan grubun 28 Şubat’vari provokasyonlara alet olmasından endişe ediliyor.

Gündüz’ün yakın zamanda müritlerine " erkeklerin cübbe, sarık ve şalvar bayanların da kara çarşaf ya da burka giyerek sokağa çıkmalarını" emrettiği de öğrenildi. Bu durum, 28 Şubat döneminde ellerinde asalar, sarık ve cübbeleriyle 28 Şubat yandaşı medyaya bolca malzeme veren görüntüleri hatırlattı.

Üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması için siyasi çözüme yaklaşıldığı bu günlerde Gündüz'ün cübbe, çarşaf talimatının “İslamcıların referandum sonrası cesaret buldukları, AKP’nin önünde İslami uygulamalar bağlamında önünde engel kalmadığı ve Türkiye’de irticai faaliyetlerin tırmanışa geçtiği” yönünde spekülasyon oluşturulmasından endişe ediliyor.

Peki kimdi Acz-i Mendiler?

Acz-i Mendiler hakkında 20 Ekim 1996’da Kocatepe Camiinde yapmış oldukları izinsiz gösteri nedeniyle, 3713 Sayılı TMK’nın 7. Maddesini ihlalden 2 Aralık 1996’da haklarında kamu davası açıldı.

Acz-i Mendiler’in, 1997 Ocak’ta yapılan duruşmaya sarık ve cübbeyle gelmelerine de, 671 sayılı “Şapka Kanunu” ile 2596 sayılı “Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanuna” muhalefet gerekçesiyle dava açıldı. Haklarında verilen ceza Yargıtay’ca da onandı.

Ruşen Çakır'ın Provokatör Aşkı
Muhafazakar insanlara bile mesafeli yaklaşan “elit” NTV’nin cübbeli şalvarlı Müslüm Gündüz’e kapılarını aniden açması oldukça ilginç.
NTV’de Ruşen Çakır ilginç bir konuk ağırlamaya hazırlanıyor. Konuk Türkiye’nin 28 Şubat’tan tanıdığı provokasyonların kalbindeki isim; Aczimendi Lideri Müslüm Gündüz.

Muhafazakar insanlara bile mesafeli yaklaşan ve mümkün olduğunca konuk etmemeye çalışan “elit” NTV’nin cübbeli şalvarlı Müslüm Gündüz’e kapılarını aniden açması oldukça ilginç.

Aslında son dönemde benzer olaylar üst üste yaşanıyor. Cübbeli Ahmet Hoca da Fatih Altaylı’nın baş konuğu halinde ve Habertürk ekranları ardına kadar kendisine açık.

Müslüm Gündüz, 28 Şubat’ta önce sayısız provokasyona imza atmış, ardından da yarı çıplak Fadime Şahin’le basılmıştı.

Yenişafak Gazetesi geçtiğimiz günlerde Cübbeli Ahmet Hoca’nın, sarık-cübbe şartı getirerek yapmaya hazırlandığı gövde gösterisini deşifre etmişti. Valiliğin iptal ettiği program, televizyonlar için tam anlamıyla 28 Şubat manzarası olacaktı.

Cüppeli’nin Müslüm Gündüz tarzı hareketleri oldukça dikkat çekici. Hemen ardından “kasetinin” patlatılmasıyla birlikte fotoğraf tam anlamıyla 28 Şubat Yeniden olacak.

Aslında bütün hikaye Referandum süreciyle başladı. Önce “Kitap Operasyonu” başladı ve Ruşen Çakır bu operasyonun tam kalbindeydi. Kitaba tam destek verdiği gibi Kitabın sahibini de ekranlara çıkartan isim oldu.

Kafalarda zemin oluşturduktan sonra ikinci aşamada “karanlık tipler” görünür hale getirilme aşamasına geçildi.

İçeriye “Dindarlar aslında öyle değildir böyledir” ; Dışarıya “Türkiye bu noktaya kayıyor” mesajının verileceği yeni bir süreç başlamış görünüyor.

Müslüm Gündüz’e ve Cübbeli’ye ekranlar açılırken, derin kardeş Hizbullah da ilkokullara yönelik türban provokasyonlarını çoktan ateşledi bile. Örgüt şimdi de Diyarbakır’da türban mitingi organize etmek için hazırlıktaymış.

Referandum’da “evet” verenler dahil toplumun geneli üzerinde oluşturulmak istenen bu travmaya Müslüm Gündüz’leri ve Hizbullah’ı görünür kılma hizmet edecek.

Zamanlama halka, “Referandum’da ‘evet’ çıkınca bu adamlar yeniden piyasaya çıktı” dedirtmek üzerine kurulu.

Ama problem zokayı “sağ”dan yiyen yok bu sefer. Dolayısıyla Müslüm Gündüz’ü ve kaseti hazır bekleyen Cübbeli Ahmet’i parlatma işi Ruşen Çakır’a düştü.

Kitabı parlatmada oldukça başarılı olan Ruşen, bakalım ikinci adımında ne kadar başarılı olacak?



Kaynak: Post Medya

Aczimendi Müslüm Gündüz! Neden şimdi? 27 Ekim 2010 00:44Medya 1 yorum1,906 okunmaA A A A A A Bu haberi yazdır Favorilerine Ekle 'Elit NTV'nin bombası... Aczimendi lideri Müslüm Gündüz NTV'de canlı yayında. Tam da başörtüsü sorunun çözümüne bu kadar yaklaşmışken ardı ardına yaşanan şu gelişmeler sizce rastlantı olabilir mi?
Tam da başörtüsü sorunun çözümüne bu kadar yaklaşmışken ardı ardına yaşanan şu gelişmeler sizce rastlantı olabilir mi?


*Geçtiğimiz haftalarda birisi çıkmış ilköğretim çağındaki kızını başörtüsü ile okula sokmaya çalışıyor, üstelik bu kişi hem bir radikal örgütün mensubu hem de kızını başörtüsü ile sınıfa sokmaya çalışmadan önce CHP'lilerle iletişime geçmiş.

*YeniŞafak Gazetesi'nin bomba etkisi yapan manşeti! Cübbeli provokasyon! Cübbeli Ahmet Hoca'nın sarıklı cübbeli ödül töreni...

*Derken yine Jet Fadıl... Üstelik sarıklı cübbeli... Boy boy gazetelerde manşet...

*Ve 'Elit NTV'nin bombası... Aczimendi lideri Müslüm Gündüz NTV'de canlı yayında...

Müslüm Gündüz; Türkiye'nin 28 Şubat'tan tanıdığı provokasyonların kalbindeki isim; yani Aczimendilerin Lideri...

NTV'de Ruşen Çakır ve Mirgün Cabas, Hanefi Avcı'nın ardından şimdide Müslüm Gündüz'ü ekrana çıkarttı.

Muhafazakar insanlara bile mesafeli yaklaşan ve mümkün olduğunca konuk etmemeye çalışan “elit” NTV'nin cübbeli şalvarlı Müslüm Gündüz'e kapılarını aniden açması garip değil de ne!

Müslüm Gündüz, 28 Şubat'ta sayısız provokasyonların başaktörüydü. Ve Türkiye'nin ismini hiçbir zaman unutamayağı Fadime Şahin'le Aralık 1996'da yarı çıplak vaziyette basılmıştı. Senaryo öyle başarılı yazılmıştı ki Türkiye günlerce bu konuyu konuşmuş ve bu olay sonrasında adı tarihe geçen Post Modern darbe yaşanmıştı.

***

Referandumun hemen sonrasında başörtüsü tartışmalarının alevlenmesi ile ''adeta bir el düğmeye basmışcasına'' ard arda yaşanan bu gelişmeler, 28 Şubat sürecinde yaşanan senaryonun yeniden uygulanmaya çalışıldığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

*Ancak bu kez durum farklı. 28 Şubat sürecinde oyuna gelen, oyunu bozamayan bu millet, şimdi ne oyuna geliyor, ne de oynanan oyuna seyirci kalıyor!


Cübbeli'nin farkında ya da farkında olmadan alet olduğu oyunu deşifre eden (bu ayrıntı çok önemli) muhafazakar medyanın en önemli yayın organlarından biri olan Yenişafak Gazetesi... Malum medyanın eline koz bu sefer geçmedi.

İlköğretim çağındaki kızını başörtüsü ile okula sokmak isteyen şahsın kirli geçmişi ve bağlantıları anında deşifre olurken, hükümet buram buram provokasyon kokan bu eylem karşısında çok net bir duruş sergiledi. Öyleki Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül açık bir dille uyardı: 'Bu iş daha ileriye giderse, aile çocuğu baskı altına alırsa, çocuk aileden alınır. Bu yetkiler devletin elindedir.'

*Postmedya.com sitesinin haberine göre Diyarbakır'da bir türban mitingi hazırlığı var. Mitingi düzenleyenlerin başında ise Hizbullah var! Dur dur sen şimdi eylem yap! Garip değil mi?

Birbirini izleyen bu gelişmelerin vermek istediği mesaj çok açık;

'Yüzde 58'i gören hükümetin gizli ajandası deşifre oldu. Rejim tehlikede... Laiklik elden gidiyor... Tehlikenin farkında mısınız?.. Asker göreve...'

Ancak bu sefer bu oyunun tutma şansı yok.

Yukarıda da belirttiğim gibi; artık ne oyuna gelen var, ne de oyunu izleyen!

Emrah İriç

www.moralhaber.net

Asıl sorulması gereken soru, Yahu sizin Amerikanın kucağında ne işiniz var?

BOP Eşbaşkanı, katliamların ortağı AKP'nin yamacında ne işiniz var?

Provokasyon, kışkırtma, yani sahte kutuplaşmann laiklik cenahında yer alan laik takımı, Müslüm Hoca'ya bakıp, "İşte AKP zihniyeti!" diye saldırıya geçecek ve sizi koltuğunuzdan edecek.

Yani adamlar BOP Eşbaşkanı olduğunuzdan değil de bundan dolayı yapacaksa, yani sırf bundan dolayı yapacak adam sizin gibi Amerikanı kuçusudur ki, böyle bir sahte kutuplaşmaa korkusyla milleti provoke eden asıl sizlersiniz.

Ama dava derinlerde...

Onu da izah edeceğiz...

Başörtüsü açmazı ve Şanlıurfa gerçeği 27 Ekim 2010 00:15Medya 4 yorum5,914 okunmaA A A A A A Bu haberi yazdır Favorilerine Ekle Ülke TV'de Ünal Tanık, Hasan Öztürk ve İbrahim Kahveci'nin birlikte sunduğu 'Aslında Ne Oldu' programında CHP ve başörtüsü, askeri sırlar ve AK Parti Şanlıurfa'da yaşananlar masaya yatırıldı.
Haber7.com Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık, Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk ve Yenişafak Yazarı İbrahim Kahveci ülkenin gündemini tartışmaya açtılar.

Programda son bir haftada başörtüsüne ilişkin siyasi partilerden yapılan açıklamalar gündeme geldi. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne ilişkin çıkışları ve son bir haftada sözlerdeki sertleşmeye dikkat çekildi.

BAŞÖRTÜSÜ VE PARTİLERİN YAKLAŞIMI

Programda Ünal Tanık, CHP'nin asli görevini yerine getirdiğini Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın uyarısının CHP dışındaki partilere yönelik olduğunu vurguladı.

Hasan Öztürk ise Yalçınkaya'nın uyarısının normalde tüm partileri kapsadığını AK Parti ve MHP'nin savcıya karşı çıkarken CHP'nin savunma pozisyonuna düşmesinin CHP'de değişim iddialarını boşa çıkardığını dile getirdi.

Öztürk, CHP'nin referandum için meydanlara çıktığında başörtüsü için 'ben çözerim' sözünü unuttuğunu bugün ise geri çekildiğini ve tam bir çıkmaza girdiğini dile getirdi. Öztürk, CHP'nin Çankaya'daki resepsiyona gitmeme tavrının da yine başörtüsüne yönelik olduğunu ve bunun için şart getirdiğine dikkat çekti.

Ünal Tanık, başörtüsü sorununun çözümü konusunda var olan sürecin AK Parti için sıkıntı doğuracağını kimsenin bugünkü durumdan dolayı CHP'yi sorumlu tutmayacağını dile getirirken sorunun genel seçimler sonrasına kalıyor olmasının sıkıntı doğuracağını dile getirdi.

REFERANDUM VE KAPASİTE KULLANIMDAKİ ARTIŞ

İbrahim Kahveci ise , Kılıçdaroğlu'nun referandum sürecinde söyledikleri ile birlikte tavrı ile sempati oluşturduğunu, sakin bir tavır sergilediğini dile getirerek "Ancak sözleri çelişkiler ortaya çıkmıştı. Malatya'da referandumun kaysıya ne faydası olacak demişti, bugün ise referandum sonrası kapasite kullanımında en az yüzde 2'lik artış gözlendi. Bu da CHP'nin olayı göremediğinin en büyük göstergesidir. Referandum ülkede ekonomik piyasalara güven olarak yansıdığını ortaya koydu. CHP'nin meydanlarda konuşmasının tabanının olmadığı ortaya çıktı. Bana göre iki iktidar var. Devlet iktidarı millet iktidarı, bugün CHP'nin tavrındaki sertleşmenin nedeninde millet iktidarının öne çıkması devlet iktidarı savunucularını zor duruma bıraktı.

MARDİN VE MÜSLÜM GÜNDÜZ OLAYI

Hasan Öztürk, Mardin'de Cumhurbaşkanı Gül'ün Artuklü Üniversitesi'nin açılışında 4 dilde yazılmış hoşgeldin pankartı ile karşılandığını Gül'ün çok büyük teveccüh gördüğünü belirtirken "Benim aklıma bir önceki Cumhurbaşkanı Sezer'in ziyaret etmesi halinde ne olurdu sorusu aklıma geldi."

Hasan Öztürk, gazeteci Ruşen Çakır'ın 'bugünün Müslüm Gündüz'ü Cübbeli Ahmet Hoca'mı şeklindeki yazılarından sonra ekrana 'Müslüm Gündüz'ü çıkarması dikkat çekicidir. Ancak 'bana göre Müslüman bir delikten ancak bir kez ısırılır'

AK PARTİ ŞANLIURFA'DA NELER YAŞANDI

Ünal Tanık, AK Parti grup toplantısında bir milletvekilinin partiye katıldığı açıklandığından hemen sonra bir milletvekilinin istifa açıklaması geldi. Olayı hiç bilmeyenler olayın iki vekil arasında bir sorundan kaynaklanacağı düşüncesindeydiler. İşin aslı ise Şanlıurfa'nın Büyükşehir Belediye Başkanı Fakıbaba'da yatıyor.

İbrahim Kahveci, mezarlıkların vazgeçilmez insanlarla dolu olduğunu, küresel krizden en fazla etkilenen Bursa olmasına rağmen Ak Parti seçimi kazanırken Şanlıurfa'da ise birileri 'Ceketimi koysam kazanırım' diyerek AK Parti'ye büyük hüsran yaşattığını dile getirerek "ABD bugün en güçlü ülke ise insan fikrine ve beynine büyük önem verdiği için bu noktada olduğunu söyledi."

Ünal Tanık, Şanlıurfa Belediye Başkanlığı için Fakıbaba'nın adaylığına AK Partili Sabahattin Cevheri'nin karşı çıktığını ve aday gösterilmesi halinde partiden ayrılmakla tehdit ettiğini söyledi. O gün AK Parti bunu göğüslemedi. Fakıbaba bağımsız aday oldu ve kazandı.

AK Partiye gelen milletvekili ile AK Parti'den istifa eden vekil arasında büyük gerilim yıllardır vardı ve bugün Sabahattin Cevheri partiden ayrılmasıyla noktalandığını belirtti.

DÜNYA TİCARET MERKEZİ VE RÜŞVET OLAYI

Ünal Tanık, Dünya Ticaret Merkezi ve CNR Fuarcılık'ın tahliye kararı İTO'da Mehmet Yıldırım döneminde gündeme gelen bir olaydı. Murat Yalçıntaş olayı kucağında buldu. Murat Yalçıntaş bir sürü mücadele verdi. CNR Fuarcılık hakkında açılan tahliye davasında bölgede bir başka yeri kiraladı ve inşaat başladı. Ceyda Erem, en zayıf olduğu noktada gözaltılar ve tutuklamalar gerçekleşti. Bundan sonraki sürecin nasıl yaşanacağı belli değil.

İbrahim Kahveci, odalar ve kurumların ellerindeki imkanlar çok büyük noktalara ulaştığı bir gerçek. Ancak bu kurumlar bazen yetki ve insiyatifleri yüzünden başları belaya giriyor. Oysa bu kurumlar ellerindeki imkanları sanayiciye ve işadamına sunabilse ekonomiye yansıması çok daha önemli olabilirdi.

Hasan Öztürk, rüşvet davasının çok ikircikli bir yapı olduğunu belirterek, Murat Yalçıntaş'ın ABD iken operasyonun başlandığını, kendisinin ihbarcı olmasına rağmen Türkiye'ye geldiğinde gözaltına alınarak hakkında tutuklama kararı verilmesi hayli ilginçtir.

Ünal Tanık, şantaj ve askeri casusluk baskınıyla iligili 100 dolayında adrese baskın düzenlenmesi sonrasında 40 dolayında gözaltı yaşandı. Tüm bunların perde arkasında Türkiye'nin Savunma Sanayi'ne ilişkin dosyalar kadın zaafı kullanılarak birileri tarafından elde edildi. Emekli bir albayda Türkiye'nin gizli sırları ele geçirildi.

İbrahim Kahveci, MKE'de üst düzey mühendislerin ölü bulunması, MİT'te bazı isimlerin son günlerde cenazelerinin bulunması Atlas Jet uçağının düşmesiyle 6 ült düzey bilim adamının hayatını kaybetmesi sadece tesadüfle açıklanacak konular değil.

Haber7.com

Yeni Şafak'ın Mahmut Efendi'yi hedeef alarak manşete taşıdığı şerefsizlik dalgası almış başını gidiyor.