Halaçoğlu: AB'nin 10 Yıllık Ömrü Var
02.03.2011 Çarşamba
http://rsm.haber365.com/H/1299097258_17_halacoglu.jpg''AB, hammadde
stoklarını ve merkezlerini kaybetmiştir." diyen Gazi Üniversitesi Stratejik
Araştırma Merkezi (GSAM) Müdürü Prof. Dr Yusuf Halaçoğlu, AB'nin 10 yıl
içinde çökeceğini ileri sürdü.
Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırma Merkezi (GSAM) Müdürü Prof. Dr Yusuf
Halaçoğlu, ''AB, hammadde stoklarını ve merkezlerini kaybetmiştir. Bu çok
uzun sürmeyecek, 10 yıl sürmeyecek bir zamanda AB çökecektir. Bunu bir
tarihçi olarak söylüyorum'' dedi.
Prof. Dr. Halaçoğlu, ****** Üniversitesi (AÜ) Türk Ermeni İlişkileri
Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından organize edilen etkinlik kapsamında,
A.Ü Kültür Merkezi'nde ''Ortadoğu ve Kafkasya'daki son gelişmeler'' konulu
bir konferans verdi.
Japonya'dan Rusya'ya, Avrupa ülkelerinde hatta Hindistan'a kadar nükleer
enerji merkezi varken, bunun Müslüman ülkelerde yapılmasına karşı
çıkıldığını dile getiren Halaçoğlu, İran'ın nükleer enerji merkezi kurmaya
kalktığında buna Amerika ve Avrupa ülkelerinin karşı çıktığını anımsattı.
Amerika ve Avrupa ülkelerinin bir meselesinin de Yugoslavya'yı parçalamak
olduğunu ifade eden Halaçoğlu, şunları kaydetti:
''Birden bire Yugoslavya'da etnik gruplar adında her bir grup, devletçikler
kurdu ve bunu batı destekledi. Batı, 'Burada her devlet kendi kaderini tayin
etmelidir ve kendi devletini kurma hakkına sahiptir' dedi. Avrupa ve ABD,
hemen arkasından birbirinden ayırırken Yugoslavya'yı, Kıbrıs'ı neden
birleştirmeye çalışıyor? Çünkü Kıbrıs stratejik bakımdan çok önemli bir yere
sahip. Ekonomik açıdan da çok önemli. Zor zamanlarda çıkarılmaya başlanan
doğalgaz zenginlikleri herkesin ağzının suyunun akmasına neden oluyor. Gazi
Magosa dahil olmak üzere, Güney Kıbrıs'ta trilyonlarca metreküp doğalgaz
rezervleri tespit edildi.''
Kıbrıs'ta geçenlerde açılan pankartın tesadüfü olmadığına dikkati çeken
Halaçoğlu, çünkü birileri tarafından finanse edilen kişilerin Türkiye'ye
karşı bir kampanya başlattığını ve bu kampanyaya göre Türkiye'nin Kıbrıs'tan
çıkması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin buradan çıkmadığı takdirde, Kıbrıs'taki rezervlerin doğrudan
işletilmesinin pek mümkün olamayacağını vurgulayan Halaçoğlu, ''İşte bunu
yutmadan Kıbrıs halkının yanında olmak gerekiyor. Dolayısıyla böyle bir
hadise Kıbrıs'ta meydana geldi. Başka yerde ayırmaya giderken burada
birleşmeye gidip Kıbrıs Türklerini Güney Kıbrıs Rumları'na teslim etme
nedenlerinin altında ne olduğunu daha iyi değerlendirmek gerekiyor'' diye
konuştu.
Kıbrıs'ın 1571'de Osmanlı'nın idaresine girdiğini hatırlatan Halaçoğlu,
hemen 1572'de Anadolu'dan 12 bin 800 ailenin Ermenek, Bor ve Mut bölgesinden
Kıbrıs'a nakledildiğini ifade etti.
-''KIBRIS TOPRAKLARI İÇİN YENİDEN DAVA AÇILMALI''-
Lala Mustafa Paşa bu bölgeyi fethettikten sonra ''Lalapaşa Mustafa Vakfı''
adı altında vakıflar kurduğunu anlatan Halaçoğlu, şöyle konuştu:
''Buranın valiliğini yapan Abdurrahman Paşa Vakıfları da vardır. 100'e yakın
vakıf vardı. Kıbrıs'ın üçte ikisi vakıf arazisidir. Yani İtalya üssü dahil
olmak üzere tümüyle Abdurrahman Paşa Vakfı'na ait arazilerdir. İngilizler
1877 yılında burayı aldıkları zaman vakıf arazilerine müdahalede
bulunmadılar. Ancak 1912'de bu vakıf arazileri Rumlara verilmeye başlandı.
Türkiye Cumhuriyeti, AHİM'in karaları doğrultusunda kuzey ve güney Kıbrıs'a,
birisine 1,1 milyon avro, birisine de 980 bin avro tazminata mahkum edildi
ya aslında her ikisinin de arazisi vakıf arazisidir. Bu vakıf arazileri için
tekrar dava açılması gerekiyor. Ama o vakıf arazisi varisleri, 1912'den
buyana alamadıkları vakıf gelirlerini talep etmeleri gerekiyor. Bütün Kıbrıs
için 100 milyonlarca dolar tazimata mahkum edilebilir. Kıbrıs bu durumda,
Türkiye ile masaya oturmak zorunda kalır.''
Mısır'da, Tunus'ta, Libya'da, Yemen'de son zamanlarda ayaklanmaların ortaya
çıktığına da değinen Halaçoğlu, ''İlginçtir, ayaklanma olan ülkelerde
yabancı, batı şirketlerinin petrol anlaşmalarının sona erme tarihine bir iki
sene kalmıştır. Yeni anlaşmaların kimlerle yapılacağın çok iyi
değerlendirmek gerekir'' dedi.
Mübarek'in Mısır'ı 42 yıldır idare ettiğini anımsatan Halaçoğlu, ''Batı
dünyası ve Amerika Birleşik Devletleri Mısır halkının baskı altında
kaldığını ilk defa bugün mü görüyor? Libya'da Tunus'ta diktatörler
tarafından yönetildiğini yeni gördü? Hayır. Tabii ki görmüyor. Ekonomik
çıkarları şu anki yönetimle çalışmayı gerektiriyordu. Bugünden sonra ortaya
çıkacak olan yeni yönetim kim olacak? Bütün bunlar göz önünde bulundurulması
gerekiyor'' şeklinde konuştu.
Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak Savaşı'nda yaptığı katliamlar ve
zulümler nedeniyle İslam dünyasında çok büyük bir prestij kaybettiğini ifade
eden Halaçoğlu, şöyle devam etti:
''Amerika artık istenmeyen bir devlet haline geldi. Böyle olunca buralara
müdahalesi söz konusu olamayacak. Türkiye önemli bir rol üstlendi Gazze
meselesinde. Böylece Arap idarecileri değil de kamuoyu nezdinde prestij
kazandı. Bu prestiji bir yerde Arap ve İslam dünyasında Türkiye'nin söz
sahibi olmasına yol açtı. İşin ilginç tarafı, o zamana kadar 30-40 senedir
herhangi bir harekette bulunmayan ülkelerde halk hareketi başladı. Amerika
Başkanı Obama, bu konularla ilgili doğrudan doğruya Türkiye ile muhatap
olup, Türkiye'nin görüşünü almaya başladı. Normalde Türkiye'den fikir olması
mümkün değil. Zannediyorum Kafkasya politikasının iflası, Afganistan'da
başarısız olması, bu yöne itti.''
Türkiye'nin Ortadoğu ve Kafkasya'da çıkarlarını gözetmek zorunda olduğunu
vurgulayan Halaçoğlu, ''Komşuları ile ilişkilerini de iyi idare etmek
zorundadır. Benim düşüncem, Türkiye bu konularda daha bağımsız hareket
edebilmek için her şeyden önce Avrupa Birliği adı altındaki düşüncelerden
vazgeçmesi gerekir. AB, hammadde stoklarını ve merkezlerini kaybetmiştir. Bu
çok uzun sürmeyecek, 10 yıl sürmeyecek bir zamanda AB çökecektir. Bunu bir
tarihçi olarak söylüyorum.''
Prof. Dr. Halaçoğlu, AB ekonomisi içerinde son derece zor durumda olan
ülkelerin olduğunu ve bu ülkeler yardım yapılması durumunda milliyetçi
firiklerin buna tepki göstereceğini, dolayısıyla rekabetten çatışma
çıkacağını iddia etti.