AKINCILAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKINCILAR

AKINCILAR FORUM
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: FETULLAHİ ÖRGÜT YAKAYI ELE VERDİ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyCuma Eyl. 10, 2010 10:56 am

[color:cad2=red]
[size=18]Sınav sorularını dağıtarak kaç kişini hakkını yediler, kaç kişini istikbali, kaç kişinin ekmeği ile oynadılar, kaç tüyü yetmedik yetimin rızkına mani oldular dersiniz?[/size][/color]


[size=18]KPSS skandalının kilit ismi: Soruları bana cemaat verdi

10/09/2010

2010 KPSS sınavı sorularının çalındığı ve kopya çekildiği iddialarıyla yürütülen soruşturma derinleştirildikçe ortaya çıkan skandallara her gün yenisi ekleniyor. ÖSYM'ce gerçekleştirilen KPSS ve Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) soruların çalındığının saptanmasının ardından geçmiş yıllarda yapılan Yüksek Lisans (ALES - Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı) Sınav Soruları'nın da çalındığı ortaya çıktı.

Milliyet gazetesinden Tolga Şardan ve Türker Karapınar'ın haberine göre, 2010 KPSS sınavının kilit isimlerinden Ispartalı Baki Saçı’nın (24) tam ifadesine ulaşıldı. Saçı, ifadesinde, KPSS sorularını “sana bir hediyem var” diyerek e-mail’ine gönderdiğini söylediği Berat Koşucu’nun, geçmiş yıllarda bir akrabasına da yine e-mail yoluyla Yüksek Lisans Sınav Soruları’nın geldiğini itiraf etti. Savcılığın, gözaltına alınıp serbest bırakılan Saçı’nın ifadesinde ortaya çıkan bu gelişmeler üzerine soruşturmayı genişleterek, geçmiş yıllarda gerçekleştirilen ALES sınavlarını da soruşturmaya dahil ettiği öğrenildi.

Cemaat bağlantısı
Saçı, ifadesinde, KPSS sınavıyla alakalı cemaat odaklı iddialarla ilgili de ayrıntılı bilgiler verdi. Saçı, üniversiteye hazırlanırken gittiği bir dershanede Fethullah Gülen cemaati mensuplarıyla tanıştığını, “sana imkânlar sunarız” diyen cemaate ait evlerde 4 yıl boyunca kaldığını ve cemaati bu şekilde tanıdığını belirtti.

Saçı, “Arkadaşım Berat Koşucu’nun bildiğim kadarıyla aynı cemaatle bağlantısı vardır ama ne derecede olduğunu bilmiyorum” dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 2010 KPSS sınavı Eğitim Bilimleri testindeki 116 sorunun, adını ve mail adresini veremeyeceği bir adayın e-mail adresine gönderildiğini kamuoyuna açıklamış ve bildiklerini savcılıkla da paylaşmıştı. Savcılık talimatıyla Isparta’nın Yalvaç ilçesi Sücüllü kasabasında yaşayan 24 yaşındaki Baki Saçı gözaltına alınmıştı. Ankara’ya getirilerek savcılık tarafından şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan Saçı, daha sonra serbest bırakılmıştı.

ALES’e inceleme
Saçı’nın ifadesi üzerine gözaltına alınan arkadaşları İnanıcı ve Koşucu da serbest bırakılmışlardı. Koşucu, ifadesinde KPSS sorularını ele geçirmediğini öne sürerek, “Ben kimseye hediye göndermedim” demişti. İnanıcı ise, “Baki yanıma gelerek soruları flash diskine kaydetti” diye konuşmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın KPSS’nin yanı sıra, geçmiş yıllara dönük sınavlar çerçevesinde Saçı’nın ifadesindeki ALES sınavlarını da mercek altına aldığı öğrenildi.

‘4 yıl cemaat evinde kaldım’
Saçı, ifadesinde, KPSS ve cemaat odaklı iddialarla ilgili olarak da şu bilgileri verdi: “Yalvaç’ta lise son sınıfa giderken 2004 yılı içinde Gölcük Dershanesi’ne üniversiteye hazırlık için gittim. Dershanenin yöneticileri cemaatçi olup, Fethullah Gülen cemaatine bağlıydılar. Zamanla beni de bu cemaate yakınlaştırdılar. Ben bu şekilde cemaati tanıdım. Ancak, cemaat yönelik herhangi bir olaya karışmadım, herhangi bir etkinlikte bulunmadım.

Aynı yıl üniversiteyi kazanınca dershanenin müdür ve öğretmenleri Bursa’da ‘yerimiz, yurdumuz, evimiz var, senin bu evde kalmanı sağlarız. Ayrıca sana burs da veririz. Sana çeşitli imkânlar sunarız’ demeleri üzerine tavsiyelerine uyup ailemin ekonomik durumunun da iyi olmaması nedeniyle Bursa’da 4 yıl boyunca Fethullah Gülen cemaatine ait evlerde benim gibi öğrencilerle bir arada kaldık.”

‘Abiler yönetiyordu’
Saçı, ifadesine şöyle devam etti: “4 yıl boyunca toplam 4-5 değişik evde değişik şahıslarla kaldım. Bu evlerde abilerimiz vardı. Bu abiler evi yönetiyordu, evin temizliğinden yemeğine kadar onlar yapıyordu. Bazen toplu namazlar kılıyorduk. Bana herhangi bir baskı yapılmadı. Dinsel, siyasal anlamda bir eğitim de almadım. Bursa’da kalmış olduğum süre içinde cemaatin üyesiydim. Ancak okul bittikten sonra ilişkimi kestim.

Arkadaşım Koşucu’nun bildiğim kadarıyla aynı cemaatle bağlantısı vardır ama ne derecede olduğunu bilemiyorum. Mustafa Süleyman İnanıcı’nın ise herhangi bir cemaatle bağlantısı yoktur. Soruların Koşucu’ya ne şekilde geldiğini bilemiyorum. Bu sorular belki cemaat bağlantılı da olabilir. Cemaatten birileri Koşucu’ya göndermiş olabilir. Ancak tam emin değilim.”

İşte o ifade
KPSS skandalının kilit ismi Saçı’nın Yalvaç Cumhuriyet Savcılığı’nda verdiği 4 sayfalık ifadesine ulaştı. Bu ifadeye göre Saçı, şunları anlattı:
İMAM HATİPLİYİM: İlkokulu Sücüllü İlköğretim okulu, ortaokulu Yalvaç Anadolu İmam Hatip, liseyi Yalvaç ******’te bitirdim. 2004’te Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazandım. Mezun olduktan sonra 2008, 2009 ve 2010 yıllarında KPSS sınavlarına girdim. 2009’da aldığım puanla sözleşmeli öğretmen olarak atamam yapıldı. Kadrolu atanmam için 2010 KPSS’ye girdim. Yaşanan bu olaylar sonrası iptal edilen sınav da bu sınavdır.

HEDİYEMİ TERMİNALDEN AL, İŞİNE ÇOK YARAYACAK: 5 Temmuz 2010’da Sücüllü’deyken Ankara’da oturan arkadaşım Berat Koşucu aradı. ‘Sana bir sürprizim var. Senin işine çok yarayacak. Ankara’dan otobüs ile Yalvaç’a göndereceğim. Bu hediyemi al’ dedi. İlkönce kabul etmedim. Koşucu da o aşamada göndereceği hediyenin içeriğini söylemedi.

Ancak, sürekli ‘sana sürprizim var, senin işine çok yarayacak’ diyordu. Bu ısrarları üzerine teklifini kabul ettim ve kendisine Yalvaç’ta oturan ve ortak arkadaşımız olan Mustafa Süleyman İnanıcı’ya gönderebileceğini söyledim. Yalvaç Terminali’ne gitme durumum o gün için yoktu.

İNANICI’YI ARADIM, ŞİFREMİ VERDİM: İnanıcı’yı telefonla arayarak, Koşucu’nun otobüs ile terminale paket göndereceğini, bu paketi almasını söyledim. Aradan bir gün geçti ancak paket gelmedi. Koşucu, ayın 7’sinde tekrar telefon açarak, paketi otobüs ile gönderemediğini, e-mail adresimi vermem halinde bu adrese gönderebileceğini söyledi. Zaten Koşucu e-mail adresimi de biliyordu.
Tahminime göre aynı gün e-mail adresime mail göndermiş. Telefonla da arayarak söyledi. Ben de İnanıcı’yı arayarak e-mail adresimi ve şifremi vererek açıp bakmasını ve daha sonra silmesini söyledim.

YÜKSEK LİSANS SORULARI DA GELMİŞTİ: Daha önceden Koşucu bana, ‘gönderdiğim e-mail’i al ve sil’ demişti. Ayrıca geçmiş yıllarda Koşucu’nun bir akrabasına e-mail yoluyla bir yerlerden Yüksek Lisans Sınav Soruları’nın geldiğini bildiğim için bu durumdan da şüphe duyup belki başım belaya girer diye bu düşünceyle de İnanıcı’ya ‘baktıktan sonra sil’ dedim.

Bu görüşmeden bir gün sonra Yalvaç’a geldim ve Gökkuşağı internet kafeye giderek e-mail adresime girdim ve baktığımda Koşucu’dan herhangi bir mail gelmemişti. Sınav soruları gibi bir şey de yoktu.

SORULAR BİLGİSAYARDA KAYITLIYDI: O gün İnanıcı ilçe dışında olduğundan kendisiyle görüşemedim. 9 Temmuz’da kuyumcu dükkânına yanına gittim. Buradaki bilgisayarında bir kısım sorular gördüm. Bunlar benim e-mail adresimde değildi. İnanıcı’nın bilgisayarında kayıtlıydı. Gelişigüzel baktım. Soruları dahi okumadım.

Ancak, KPSS sınavına yönelik birçok sorular vardı. İnanıcı bana soruları Koşucu’nun gönderdiğini söyledi. O gün ikimiz de Koşucu ile görüşmedik. Aynı gün benim Bursa Mustafa Kemal Paşa ilçesine atamamın yapıldığını öğrendim.
İnanıcı’nın soruları başkalarına gönderip göndermediğini bilemiyorum. Ertesi gün de KPSS sınavına girdim. Daha sonra konuyu basından öğrendim. Ben sınavdan 81.704 puan aldım. Eğer sorular bana gelseydi daha yüksek puan alırdım.

LİSEYİ BERABER OKUDUK: Koşucu ve İnanıcı’yla liseyi beraber okuduk. Koşucu, Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği’nde çalışmaktadır. İnanıcı da Koşucu da birbirlerini tanırlar.(Milliyet)[/size]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPaz Ekim 24, 2010 10:34 pm

Güney Afrika’nın Polokwane kentinde Gülen Camaati’ne ait olduğu belirtilen okullarda çocuklara cinsel taciz ve şiddet uygulandı. Türk misyonerler hakkında dava açıldı.

http://www.toplumsalbilinc.org/forum/topic-12544.0.html



Güney Afrika’nın Polokwane kentinde Gülen Camaati’ne ait olduğu belirtilen okullarda çocuklara cinsel taciz ve şiddet uygulandı. Türk misyonerler hakkında dava açıldı.

Gülen okullarında yaşanan taciz ve şiddet olayı yerel gazete News24’ün verdiği bir haberle ortaya çıktı. Habere göre kentte öğretmen olarak görev yapan ve yaşları 19 ,22 ve 24 olan 3 Türk görevli çocuklara şiddet uygulamak ve tacizde bulunmak suçlamasıyla pazartesi günü gözaltına alındı.

12 ÇOCUK: GÖREVLİLER BİZİ DÖVDÜ, ÖPTÜ...

Olay üç Türkten şikayetçi olan, 12 çocuğun Çarşamba günü mahkemede verdikleri ifadelerle ortaya çıktı. Yaşları 11 ile 14 arsında değişen çocuklar mahkemede öğretmenlerinin kendilerini dövdüklerini, üzerlerine köpek salındığını ve bu öğretmenlerin kendilerini öptüklerini söylediler. Olayın duyulması ardından çocukların okulla ilişkisi kesilirken, mahkeme çocukları güvenli bir yerde koruma altına aldı.

Yerel mahkeme haklarında dava açılan üç Türk sanığın İngilizce bilmemeleri ve Türkçe tercümanlık yapacak kişilerin bulunmaması nedeniyle duruşmayı 2 Aralık tarihine erteledi. Sanıklar pasaportlarına el konularak, kefaletle serbest bırakıldılar. Taciz ve şiddete maruz kalan öğrencilerin hepsinin yoksul ailelerden geldiği bildirildi. Gazetenin haberine göre sanıklar 2 yıldır etüt merkezinde çalışıyor

AFRİKA’DA 40’I AŞKIN OKULLARI VAR

Gülen Cemaati’nin Afrika’da 40’ı aşkın okulu bulunuyor. Güney Afrika’da en az 4 okul açılırken, bunların yanısıra yurtlar ve çeşitli eğitim merkezleri var. Afrika kıtasındaki okullarda 15 bini aşkın öğrencinin eğitim gördüğü tahmin ediliyor. Birçok bölgede Türkçülük ve asimilasyon merkezleri olarak işlev gören bu okullarda ve yurtlarda kalanların büyük çoğunluğu yoksul öğrencilerden oluşuyor.

Dünya genelinde en az 92 ülkede 500 lise veya ilköğretim, çok sayıda üniversite ve çeşitli sayılarda eğtim ya da dil merkezleri var. Bu kurumlar aracılığı ile eğitim adı altında 100 binden fazla öğrenciye ulaşılıyor. İslam ve eğitim adı altında yürütülen bu faaliyetlerin Kürdistan’da da yoğun bir şekilde devam ediyor. Kürdistan’daki yurtlarda da cinsel taciz ve şiddet olayları yaşanmasına rağmen, hem Gülen cemaatinin baskıları hem de toplumsal yapıdan kaynaklı olarak gizli tutuluyor.

ÖĞRENCİ-BELLETMEN İLİŞKİSİ

Özellikle yurtlarda “belletmen” olarak tanıtılan “abi”lerin öğrencilerle ilişkilerinde sık sık “taciz” yaşandığı yönünde iddialar ortaya atılırken, yurt müdürlerinin öğrencilere şiddet uygulaması da bir sır değil. Öğrencilere yönelik şiddet Türk eğitim sisteminin de bir parçası olarak devam ediyor. Yurtlarda bu durum daha “özel” ve “gizli” kalıyor. Diğer bir ifadeyle okul veya yurt müdürleri bir cezalandırma yöntemi olan şiddeti öğrencilerin “iyiliği” ve “geleceği” için kullanıyor. Ucuz koşullarda barınma olanağı sunan yurtlarda kalan öğrenciler de bu duruma çoğu zaman boyun eğmek zorunda kalıyor. Cinsel taciz ise toplumsal bir tabu olarak varlığını sürdürdüğü için ve aynı zamanda bu çocukları birer mağdur olarak gören ve koruyan bir hukuksal zihniyet olmadığı için yurtlarda da “öğrenci-müdür”, “öğrenci-belletmen” arasında kalıyor.

Kürtçenin kullanımına izin verilmeyen bu okullarda, ırkçı ve ayrımcı karakterdeki bir “dini anlayış” dayatılıyor. İslam adı altında yürütülen Türkçü eğitim ve yönlendirmeler sırasında Kürt çocukları asimile edilmeye çalışılırken, Kürt gençlerinin polis olma yönünde zorlandıkları da bildiriliyor. İstanbul’da yaklaşık 5 ay boyunca Işık Evleri’nde kalan üniversitesi öğrencisi M.B, Gülen cemaatinin Kürt gençlerini polis olmaları yönünde zorladıklarını söylemişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: Geri: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPaz Ekim 24, 2010 10:38 pm

FETULLAH'IN EN ÇOK ÖENM VERDİĞİ ŞEY NE?

DİNLER ARASI DİYALOG TABİ..

PEKİ, HIRİSTİYAN DÜNYASININ BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ TEMSİL EDEN kATOLİK KİLİSESİNİN ALAMETİ FARİKASI NE?

PAPAZLARIN ÇOCUKLARI İSTİSMAR ETMESİ, SAPIKLIKLARI.

VATİKAN'DAKİ HAZRET, SENEDE BİLMEM KAÇ KERE ÇOCUKLARDAN VE AİLELERİNDEN ÖZÜR DİLEYİP, KİLİSE BİR SÜRÜ TAZMİNAT ÖDEMEK ZORUNDA KALMIYUOR MU?

PAPAZLARIN SAPIKLIKLARININ BUNALARA DA SİRAYET ETMESİNDEN DAHA TABİ NE OLABİLİR?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: Geri: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPtsi Ekim 25, 2010 12:50 pm

Gerici basın tacizi görmüyor
25.10.2010 - 08:30 Yazdır Arkadaşına gönder Güney Afrika’nın Polokwane kentindeki Türk okulunda erkek çocuklarına cinsel tacizde bulunan üç Türk öğretmen ile ilgili dava sürüyor. Cemaat gazeteleri konuyla ilgili haber yapmamakta ısrarlı.

Güney Afrika’nın Polokwane kentinde Gülen Cemaati’ne ait olduğu belirtilen okullarda çocuklara cinsel taciz ve şiddet uygulandığı ortaya çıkmıştı. Geçtiğimiz Çarşamba günü 12 Afrikalı erkek çocuk okullarında çalışan üç Türk öğretmenden şikayetçi olmuş, olayı yargıya taşımıştı.

Yaşları 11 ila 14 arasında değişen öğrenciler mahkemede, öğretmenlerinin kendilerini dövdükleri, üzerlerine köpek salarak korkutmaya çalıştıkları ve öğretmenlerinin çok kez kendilerini öptükleri yönünde ifade verdiler.

Dava çocukların sağlık kontrolünden geçmesi ve sanıkların savunmalarını hazırlaması için 2 Aralık tarihine ertelendi. 19, 22 ve 24 yaşlarındaki üç öğretmenin pasaportuna el konuldu.

Fethullah okulu mu?
Fırat Haber Ajansı, konuyla ilgili olarak, cemaate bağlı Horizon Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Tarık Şen’le görüştü.

Şen, Polokwane kentinde yayın yapan News24 gazetesine sözkonusu okulun kendi cemaatlerine değil başka bir cemaate ait olduğunu iddia etti.

Polokwane kentinde yayın yapan News24 gazetesi haberinde, yoksul çocuklara cinsel taciz ve şiddet sonucu ‘Türk misyonerler’ hakkında dava açıldığını yazmış ve 3 öğretmeninin gözaltına alındığını duyurmuştu. Ancak Şen yaptığı açıklamada, “olay bizim okullarda yaşanmadı. Türkiye’den gelen başka bir cemaatin okulunda yaşandı. Aslında okul değil, Kuran kursu açmışlar. Olay orada gerçekleşiyor. Aslında ne olduğunu da tam bilmiyoruz. Ancak olayla hiç alakamız yok. Gelen şahısları da tanımıyoruz” diye konuştu.

Şen, Fırat Haber Ajansı muhabirinin olayın gerçekleştiği okulun hangi cemaate ait olduğuna ilişkin sorularını ise yanıtsız bıraktı.

Şen’in olayı başka bir cemaatle ilişkilendirmek istemesine rağmen, Güney Afrika’da Gülen Cemaati dışında Türkiye’den giden başka dini oluşumların okulları bulunmadığı bildiriliyor. Güney Afrika’nın çeşitli kentlerinde Gülen cemaatine ait 4 okul bulunuyor.

Gerici basın örtbas ediyor
Olay son birkaç gündür çeşitli basın yayın organlarında yer alıyor. Yandaş medyanın okulun Gülen cemaatine ait olduğuna dair tek kelime etmemeye özen göstermesi de dikkat çekiyor. Dikkat çeken başka bir nokta ise Zaman, Akit, Yeni Şafak gibi gerici organların olaya yer vermemesi.

Zaman, Akit ve Yeni Şafak, olay Türkiye basının gündeme geldiğinden beri konuyla ilgili haber yapmamakta ısrar ediyorlar. Her üç gazetenin de tecavüz, cinsel taciz gibi konularda “hassas” oldukları biliniyor.

Her üç gazetenin de Katolik Kilisesi’nde yaşanan cinsel taciz vakalarını oldukça önemsediği, yıllardır bu konuda sayısız haber yazdığı biliniyor. Örneğin, Yeni Şafak gazetesi yazarı Fehmi Koru, “Papa Washington’da” adlı yazısında kilisedeki cinsel taciz vakalarına dikkat çekiyordu. Yazısında “Katolik Kilisesi'nin Amerika'daki en ciddi sorunu tacizci rahipler. Dinadamlarının evlenmelerine izin vermiyor Katolik Kilisesi, bu da sapkın ilişkilerin gizliden sürdürüldüğü karanlık bir alana yol açıyor. Son on yıldır ortaya çıkan kilise merkezli taciz olaylarının sayısı beş binin üzerinde” ifadelerine yer veren Koru, konuyla yakından ilgiliymiş gibi görünüyor.

Siyasi iktidarla el ele verip topluma ahlak dersi vermeyi kendine görev edinmiş gerici medyanın böylesi bir cinsel taciz vakası karşısında sessiz kalması oldukça şaşırtıcı.

Geçtiğimiz günlerde PKK kamplarında kadınlara cinsel tacizde bulunulduğunu iddia eden Zaman ve bir cinsel taciz vakasında tecavüzcünün “******çü" ve “Cumhuriyet çocuğu” olduğunu vurgulama gereği duyan Habervaktim, cemaat okulunda yaşanan skandala henüz yer verebilmiş değil.

(soL - Haber Merkezi)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: Geri: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPtsi Ekim 25, 2010 12:53 pm

Tabi ortada bir garip durum var.

Şimdi adam "gerici" demiş?

Kime?

Müslümanlara mı?

Üzermize alınalım mı yoksa sadece YŞ, ZAman ve Akit ve benzerlerini mi kastediyor.

Eğer onları kastediyorrsa, mesele yok, adamlar "gerici", birilerinin gözünde gerilerini olduğu açık.

Ama tüm müslümanlar için bunu kullanıyorsa, o zaman da bu adamı o gericilere havale ederiz olur biter.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: Geri: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPtsi Ekim 25, 2010 5:58 pm

Başörtüsü için Türk solu ne düşünüyor

YÖK`ün bazı üniversitelere gönderdiği genelge ile başörtü serbestisinin başlaması sonrası tartışmalar sürüyor. Başsavcı Yalçınkaya`nın bildirisiyle sürecin sancılı geçeği belli oldu. Peki ya sol partiler ne düşünüyor?
25 Ekim 2010, 00:16
Anadolu Haber

Başörtüsü tartışmalarından bu yana tavrı merak edilen sol siyasi yapılar görüşlerini açıkladı.

Birgün gazetesinde yer alan habere göre kendini solda tanımlayan siyasi parti ve sivil toplum örgütleri başörtüsüne bakışını açıkladı. İşte bu yapıların düşünceleri:

ÖDP Genel Başkanı Alper Taş: YÖK, türban tartışmasını `özgürlük sorunu` olarak sunmaya çalışıyor. Oysa üniversitelerin özgürlük sorunu YÖK`le başlıyor. Türbanın kadınların özgürleşme mücadelesi olarak sunulması da yanlıştır. Kadınlar hayatın her alanında baskı, dışlamaya uğramakta sömürülmekte ve kadın cinayetleri artmaktadır. Kadınların özgürlük mücadelesi bütün bunlarla birlikte kadınlar üzerindeki örtünme baskısına karşı da çıkmayı gerekli kılar.

TKP Genel Başkanı Erkan Baş: Çeşitli baskı araçlarıyla dayatılan `kapanmaya` direnmeden ne bireysel özgürlüklerin ne de ülkemizin özgürlüğünün savunulması mümkün değildir.

EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel: Üniversitede özgürlük başörtüsüne indirgenmecek kadar kapsamlı bir sorun. AKP, türbanla kamplaşma yaratarak seçim yatırımı yapıyor.

Sosyalist Parti Genel Başkan Yardımcısı Kadir Akın: Türkiye`de inanç özgürlüğü sorunu olduğu kadar eğitim özgürlüğü gibi dil kültür özgürlüğü sorunu da var.

EDP Genel Başkanı Ziya Halis: Bir an önce gerginliğin sona erdilerek türban sorununun ne zaman yapılırsa yapılsın yeni yapılacak anayasada çözülmesini talep ediyoruz.

Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol: Kadın ve erkeğin eşit olmadığına inanan bir iktidarın türbanı da kadının özgürleşmesi için talep etmeyeceğinin de bilinmesi gereken bir gerçek.

birgün
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: Geri: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPtsi Ekim 25, 2010 5:59 pm

Türban'a karşı olmak ayrı, türbanın istismarına karşı olmak aayrı.

BU çerçevede, Türbana karşı olanlar da sahte kutupplaşmanın unsurları arasında istese de istemese de yerlerini alıyorlar.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: Geri: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPtsi Ekim 25, 2010 6:04 pm

Muamma:

Fikirlere tecavüz eden mi, yoksa kulampareler mi daha tehlikeli?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: Geri: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPtsi Ekim 25, 2010 6:35 pm

Gülen Cemaati 'cinsel taciz' için ne dedi? ANF10:31 / 24 Ekim 2010 JOHANNESBURG - Güney Afrika’nın Polokwane kentinde Gülen Camaati’ne ait olduğu belirtilen okullarda çocuklara cinsel taciz ve şiddet uygulandığı haberiyle ilgili Gülen Cemaati’nden Hasan Tarık Şen ANF’ye ilginç açıklamalarda bulundu.

Güney Afrika’daki Horizon Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Tarık Şen, News24’te yer alan haberde sözkonusu okulun kendi cemaatlerine ait değil başka bir cemaate ait olduğunu iddia etti.

Polokwane kentinde yayın yapan News24 gazetesi haberinde, yoksul çocuklara cinsel taciz ve şiddet sonucu ‘Türk misyonerler’ hakkında dava açıldığını yazmış ve 3 öğretmeninin gözaltına alındığını duyurmuştu

Güney Afrika’daki Horizon Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Tarık Şen ise yaşanan taciz ve şiddetin Gülen Cemaati okullarında yaşanmadığını ileri sürerek şunları söyledi: ‘’Sözkonusu olay bizim okullarda yaşanmadı. Türkiye’den gelen başka bir cemaatin okulunda yaşandı. Aslında okul değil, Kuran kursu açmışlar. Olay orada gerçekleşiyor. Aslında ne olduğunu da tam bilmiyoruz. Ancak olayla hiç alakamız yok. Gelen şahısları da tanımıyoruz.’’

Horizon Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Tarık Şen, iddiaları yalanlamasına rağmen Güney Afrika’da Gülen Cemaati dışında Türkiye’den giden başka dini oluşumların okulları bulunmuyor.

Nitekim telefon görüşmesinde ‘hangi cemaat’ sorumuza Tarık Şen’in cevap vermemesi dikkat çekti.

Horizon Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Tarık Şen, Gülen cemaatinin Afrika kıtasındaki önde gelen temsilcilerinde biri. Cemaatin Güney Afrika’da en az 4 okul bulunuyor. Ayrıca ülkede yurtlar ve çeşitli eğitim merkezleri de var.

ANF NEWS AGENCY

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: KATLİAMSEVER DEMOKRATLAR   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyCuma Kas. 26, 2010 12:02 pm

İşte Zaman'ın katliam destekçiliği!

25.11.2010 - 09:35 Yazdır Arkadaşına gönder

Zaman gazetesi, Hayata Dönüş Operasyonu davasının Salı günü görülen duruşmasının ardından yaptığı haberde sağcıların yıllardır gizlediği bazı ayrıntılara yer verirken, katliamı "Ergenekon'un" yaptığı iddiasında bulundu. Oysa Zaman'ın o dönemde yazdıkları, hiç şüpheye yer bırakmıyor.

19 Aralık 2000 tarihinde Bayrampaşa Cezaevi’nde devrimci tutsakların F tipi tecrite karşı başlattıkları ölüm oruçlarına son verme iddiasıyla gerçekleştirilen, 28 devrimcinin hayatını kaybettiği “Hayata Dönüş” operasyonu davası, önceki gün duruşmayla devam etti. Zaman gazetesi, duruşmayla ilgili verdiği haberde olayın katliam boyutuna dair de bazı ifadelere yer verirken, utangaç bir biçimde operasyonu Ergenekon’un yaptığı imasında bulundu.

Birçok mağdurun ifade verdiği duruşmayla ilgili haberine “Hayata dönüş operasyonunun mağduru konuştu” başlığı atarak bir kişinin ifadesini öne çıkaran Zaman’ın haberi şöyle başladı: “Bayrampaşa Cezaevi'nde 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen 'Hayata Dönüş Operasyonu'yla ilgili açılan davada müşteki sıfatıyla ifade veren Ahmet Tamer, operasyonun arkasındaki şahısların yıllar sonra Ergenekon soruşturmasında tutuklandıklarını söyledi.”

Bu yüzsüz fırsatçılığa karşı çok yanıt verilebilecek olmasına rağmen, bunun yerine bir gerçeği hatırlatmak istedik: Zaman gazetesinin temsil ettiği cenahın, Hayata Dönüş katliamı karşısındaki tavrını. Katliamdan iki gün sonra, 21 Aralık 2000’de Zaman gazetesinde Tamer Korkmaz imzasıyla çıkan yazıyı yorumsuz paylaşıyoruz.

"Nihayet...

Bayrampaşa Cezaevi'nde bazı koğuşlara tam dokuz yıldır girilemiyordu... Cezaevi değil, derebeylikti Bayrampaşa; adeta 'kurtarılmış bölge' idi...

Koğuşlar, sol örgütlerin üssü haline gelmişti...

Bir anlamda, devletin giremediği 'kendine has kanunları olan bir otel'di!

Örgüt liderlerinin balık besledikleri 'havuz' dahi vardı. Bir sonraki aşama, galiba 'olimpik yüzme havuzu'ydu!

Bazı koğuşlarda ise, ördek besleniyordu...

Ölüm oruçları başlamadan hemen önce Bayrampaşa Cezaevi'nde düzenlenen törenin görüntülerini izlediğinizde, orasının bir cezaevi olduğunu tahmin etmeniz çok zordu...

Çünkü, cezaevinden ziyade, Spor ve Sergi Sarayı'nda yapılan bir tören vardı, sanki karşınızda!

*

Cezaevlerinde yok, yoktu...

Hemen her çeşit silah, mebzul miktarda mermi, kalaşnikof, el bombası...

Telsiz telefon, sayısız cep telefonu, hatta uydu telefonu!

'Cezaevi Telekom' bile kurulmuştu. Cezaevinin yakınlarında bir yerden kaçak bir santral hizmet veriyor, faturalar 'görüş gününde' tahsil ediliyordu!

Tarifeler de şahaneydi: Cep telefonuyla görüşmenin dakikası 5 dolar, cezaevine cep telefonu sokmak ise 3 bin dolardı!

Mafya şeflerinin, çetebaşlarının koğuşları daha çok kral dairesini andırıyor; siyasi tutuklular da çoktan kendi egemenliklerini kurmuş, örgütsel olimpiyat düzenliyorlardı!

*

Ölüm oruçlarının kumanda merkezi olan Bayrampaşa başta olmak üzere, birçok cezaevine devlet, uzun bir aradan sonra, nihayet müdahale etti...

Mahkumlar kalaşnikofla karşılık verdi!

Şimdi şöyle bir düşünün, kalaşnikoflu bir mahkum, içerideki 'son derece özgür' şartlardan sonra, F Tipi Cezaevi'ne gönderilmeyi ister mi, diye!

"F Tipi insancıl değil, istemezük!" nidaları, ölüm oruçları bahaneydi; mesele 'cezaevlerindeki kurtarılmış bölgelerin egemenliğini teslim etmeme' meselesi idi...

Cezaevlerinde operasyon başladığı saatlerde, Bayrampaşa'dan bir örgüt ileri geleni, telefonla Bartın Cezaevi'ni arıyor ve "Bir direnişçi arkadaşımız kendisini yaksın!" talimatını veriyordu!

Ölüm oruçları bağlamında 'insan hayatı'nın kıymetine son derece haklı olarak vurgu yapanların; insanın yaşama hakkını bir kalemde siliveren bu korkunç talimata da aynı duyarlılığı göstermeleri gerekiyor!

Bu arada, İçişleri Bakanı Tantan'ın "Ölüm orucu yapıyoruz diye herkesi kandırdılar. Hastahaneye kaldırılanların çoğu sağlam çıktı!" şeklindeki açıklaması, üzerinde ısrarla durulması gereken çok önemli bir noktayı haber veriyor!

*

İyice laçka olan cezaevlerine müdahale elzemdi. Devlet, müdahalede çok gecikmişti...

Son on yılın 'siyasi sorumluları' cezaevlerinde devletin otoritesinin kayboluşunu resmen seyrettiler! Yılların ihmali, bugünkü vahim tabloyu getirdi...

Devletin, cezaevlerini siyasi örgütlerin hakimiyetinden kurtarmayı bütünüyle başarması gerekiyor. Bununla yetinmeyip, 'içerisini' mafyanın egemenliğinden de kurtarmak zorunda!

(soL)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: Geri: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyCuma Kas. 26, 2010 12:14 pm

Demokrasi aşıklarının katliam şakşakçılığı
26.11.2010 - 08:00 Yazdır Arkadaşına gönder “Hayata Dönüş” adı verilen katliamdan bahsederken bugün demokrasi masalları anlatanlar o günlerde operasyonu meşrulaştırmak için ellerinden geleni yapmışlardı.

Hayata Dönüş Operasyonu'na ilişkin 27 sanığın yargılandığı davanın başlamasının ardından medyada da demokrasi masalları anlatılmaya başlandı. Operasyonun düzenlendiği dönemde öldürülen devrimcileri suçlayan, operasyonu haklı bulan, hatta alkış tutan gazeteler şimdi tavır değiştirdi. Bugün demokrasi masalları anlatan, Ergenekon’u suçlayan, hümanistmiş gibi görünmeye çalışan gazete ve gazetecilerin o dönemde yazdıkları, onların asıl kimliğini gözler önüne seriyor.

“Sahte Oruç, Kanlı İftar”
19-22 Aralık 2000 tarihleri arasında 20 cezaevine eşzamanlı olarak düzenlenen ve onlarca insanın ölümü ile sonuçlanan operasyon, burjuva medyanın neredeyse tamamında övgü dolu sözlerle karşıladı. Bu konuda en çirkin manşetlerden birisi Milliyet gazetesi tarafından atıldı. Milliyet'in Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz "Sahte oruç, kanlı iftar" başlığını atmayı uygun bulmuştu. Milliyet’in bu tavrı sadece imzasız haberlerde değil köşe yazılarında da kendisini gösteriyordu.

Milliyet yazarı Güneri Civaoğlu, bu manşetin atıldığı günkü yazısında, “müdahalenin insani ölçütler dikkate alınarak gerçekleştiğini” savunuyordu. Güneri Civaoğlu "Zorunluydu" başlıklı yazısında Bülent Ecevit'i övüp, dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan'dan alıntıyla "hapishanelerde derebeylik görüntüsünün sona erdirilmesi için hazırlıklar" yapıldığını iddia ediyordu.

Yine aynı dönemde dikkat çeken bir başka yazar da bugün Zaman’da yazan Şahin Alpay’dı. Yaşananları, “kollektivist / toptancı ideolojilerin insanlara ve onların ‘hak ve özgürlüklerine’ en küçük bir değer vermeyişinin; bütün başarı umutlarını şiddeti, cepheleşmeyi ve kavgayı yaygınlaştırmaya bağlamalarının yeni örnekleri” olarak yorumlayan Alpay, devletin, hapishanenin neden denetlenemez hale geldiği üzerine düşünmesini önererek, yetkilileri temize çıkarıyordu.

“Devlet girdi”
Hürriyet, operasyonu "Devlet Girdi" manşetiyle vermişti. Yine yetkilileri en ufak töhmet altında bırakmaktan kaçınan Hürriyet, suçluları da "Telefonla Yak Emri/ Lider Talimatı: Bir Arkadaş Kendini Yaksın" haberleriyle ilan etmişti. O dönemde çok kullanılan bu ses kaydının inandırıcılığı tartışma konusuyken, gerçek olduğu da geride kalan zamanda kanıtlanamadı. Hürriyet gazetesi 21 Aralık 2000 tarihli “Ümraniye Cezaevi” başlıklı haberinde “Ümraniye Cezaevi’nden dışarı yollanan ve güvenlik güçlerinin eline geçen bazı fotoğraflar, koğuşlardaki militanların kanlı eyleme uzun süredir hazırlandıklarını ortaya koydu. Ölüm orucunu durdurarak hayatlarını kurtarmaya çalışan jandarmaya silahla karşılık veren militanlar, saldırıya temsili kalaşnikoflarla tiyatro sahnesinde hazırlandı” ifadelerini kullanıp, tarafını göstermişti.

Dönemin Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, "Hükümetin bu operasyona verdiği, 'Hayata Dönüş' adı dün gerçek anlamını buldu" diye yazmıştı. Cüneyt Ülsever "Cezaevi Operasyonlarında Hükümeti Destekliyorum" başlıklı yazısında operasyonda gösterilen “fedakarlık, sevk ve idare becerisi, dirayet” gibi sebeplerle İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nı kutlamış, devletin varlığını hatırlattıkları için teşekkür etmişti.

Emin Çölaşan, tutuklu ve hükümlülerin hayatını kurtarmak için çırpınan aydınları ‘insan hakları soytarıları’ ilan etmiş, onları vatan millet düşmanları ilan ederek hedef göstermişti.

“Sahur Operasyonu”
Zaman gazetesi, operasyonu ölüm oruçlarıyla dalga geçer bir şekilde “Sahur Operasyonu” başlığıyla sundu. Mahkumların kendisini yaktığını, operasyonda bir sorun olmadığını savunan Zaman gazetesinin yazarlarından Tamer Korkmaz ve İlnur Çevik, operasyonu açıktan desteklemiş ve geciktiğini savumuştu. Tamer Korkmaz’ın bu çirkin yazısına dün soL’da yer vermiştik. Yine Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan ise öldürenleri hiç suçlamadan öldürülenler üzerine bir analiz yapıp Marksist eylem literatüründe ölümü yüceltmekten bahseden birkaç yazı yazmıştı.

Habertürk çok mu temiz?
Operasyondan yıllar sonra kurulmasının verdiği rahatlık ile o dönemde yetkilileri aklayanları bugün eleştirmek “cesareti” gösteren Habertürk de o kadar masum değil. Zira Habertürk’ün bir numaralı ismi olan Fatih Altaylı da o dönemde yazdığı yazılar ile ne kadar demokrat olduğunu göstermişti.

O dönemde Hürriyet’te yazan Altaylı 20 Aralık’taki yazısında “Cezaevlerine yönelik operasyon sonrasında ülkeyi bunalıma sürükleyen sorunlardan biri ortadan kalkmış olacak” demiş, “devlet cezaevi terörünün üzerine kararlılıkla gitti” ifadeleri ile bu operasyona alkış tutmuştu. Altaylı, ertesi günkü yazısında "bizdeki komünistlerin halen Stalin posterleri astığını", “O yüzden de sağcısı, solcusu halkın cezaevlerine yönelik operasyonu alkış”ladığını iddia etmekten utanmamıştı. Altaylı devam eden günlerde yazdığı yazılarında da aynı tavrı sürdürmüştü.

Başka kimler neler dedi?
Sabah’tan Güngör Mengi operasyonu “Hayat kurtarma operasyonu” olarak adlandırmakta beis görmemiş hatta devleti gecikmeden sorumlu tutmuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Nuri Yılmaz sorumluları aklamak için “Dini açıdan müdahale edilmesi lazım. Çünkü insan hayatı dinde çok kutsaldır... İnsan hayatı kendine ait değildir, aynı zamanda topluma aittir” dedi.

“Ümraniye’den bir askeri birliği donatacak kadar silah çıktı.” (Kanal 7, 24 Aralık ana haber bülteni) “Kendini yakan bir mahkûmun güvenlik görevlilerine saldırması üzerine, mahkum öldürüldü.” (Kanal 7 Muhabiri Ümraniye Cezaevi önünden bildiriyor) “Operasyon büyük başarıyla tamamlandı.” (Bir başka Kanal 7 muhabiri Bayrampaşa Hapishanesi’nin önünden bildiriyor)

“Ümraniye’de direniş süsü verildi. 400 mahkumu 40-45 kişilik grup rehin aldı ve direnme süsü verdi.” (Türkiye Gazetesi, 23 Aralık)

(soL - Haber Merkezi)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: YATAĞA ATILMIŞLAR   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPaz Şub. 20, 2011 1:08 pm

Cihan muhabirleri polis aracından çalışıyor
20.02.2011 - 12:44
Yüksekova'da CHA muhabirlerinin polisle işbirliği tepki çekiyor.

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde yaşanan olaylarda polis kamerası veya güvenlik kameralarından kayda alınan görüntülerin Emniyet tarafından Cihan Haber Ajansı'na (CHA) özel olarak servis edilmesi ve bu ajans muhabirlerin haberleri polise ait zırhlı araçlardan izlemeleri Hakkari’de görev yapan gazetecilerin tepkisine neden oluyor.

Yüksekovahaber.com sitesinin haberine göre, ilçede geçtiğimiz günlerde bazı evlere yapılan baskın görüntülerinin sadece CHA muhabiri ile paylaşılmasını soran gazetecilere Hakkari Valisi Muammer Türker böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını belirtmiş, “Benim iznim olmadan basınla paylaşılamaz, paylaşılsa dahi sadece bir basın kuruluşu ile paylaşılması gibi bir durum söz konusu olamaz” demişti.

Vali Türker kabullenmediği bu olayı araştırıp gazetecilere döneceğini belirtmişti. Ancak son olarak ilçedeki bir bombalama olayı ile ilgili olay yerindeki iş yerlerine ait el konulan güvenlik kamerası kayıtlarının sadece Cihan Haber Ajansı ile paylaşılması ilçede görev yapan polis teşkilatı ve sözkonusu ajans arasındaki bağı tekrar ortaya koydu.

Yerel basın, kim oldukları pek bilinmeyen CHA muhabirlerinin tüm toplumsal olaylarda polis araçlarının içinde çalıştığına dikkat çekiyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ Empty
MesajKonu: Geri: FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ   FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ EmptyPaz Şub. 20, 2011 1:14 pm

Gazeteciler hakkındaki "yatağ atılmış" tabiri, Amerikan teröristlerinin Irak'a saldırısı esnasında ortaya çıktı. Tabir, Amerikan teröristleriyle beraber ve onların bakış açısından Irak saldırısnı aktaran gazeteciler için kullanılan ingilizce bir ibarenin, ses benzerliğinden kaynaklanan embedıd=iliştirilmiş/indıbed=yatağa atılmış şeklinde "yanlış" anlaşılması neticesi doğdu.

Efendileri Fettoşun Siyonist Haçlı caniliğinin elebaşı Amerika'nın kucağına atlamasında beis görmeyenlerin, bu tür davranışlarında insana ters gelecek bir şey olmasa gerek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
FETULLAHÇI OKULDA CİNSEL TACİZ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» FETULLAHÇI BAKANA İNFAZ
» FETULLAHÇI KOMPLO DEŞİFRE OLUYOR

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AKINCILAR :: UMUMİ :: Siyaset :: Fetullah-
Buraya geçin: