Yandaşlardan PKK tefsiri

Yandaşlardan PKK tefsiri

20.08.2010

PKK'nin ateşkes ilan ettikten sonra "devletle anlaştıklarını" ve "referandumda 'evet' çıkması için boykotu gevşetebileceklerini" açıklaması sadece Kürtlerin değil milliyetçilerin de oyunu isteyen AKP'yi zor duruma soktu. Yandaşlar, PKK'nin stratejisini "çözümleyerek" imdada yetişmeye çalıştılar...

PKK’nin ateşkes ilan etmesinden sonra yandaş medyanın ne diyeceği merak ediliyordu. Başta Zaman gazetesi olmak üzere bu kesim, PKK’nin çatışmaları tırmandırmasını AKP’nin anayasa değişiklik girişimine vurulan bir darbe olarak değerlendirdi. Kan döküldükçe ‘evet’ oyu beklenen MHP tabanının ‘hayır’a kayması başlıca gerekçeleriydi. TSK ile ilgili hesaplar gibi başka nedenlerin yanı sıra, biraz da bu nedenle “derin PKK”, “Ergenekon-PKK ilişkisi” türünden haberlerini yoğunlaştırdılar.

Ateşkes ilan edilmesinin ardından –YAŞ sürecinin de atlatılmasıyla- bu tür haberlerde bir azalma oldu. Sadece bu kadar da değil: Ateşkes kararına ilişkin çok az yorum yapılması, yandaş medya köşeyazarlarının bu konuda anlaşmışçasına sessiz kalması dikkat çekti. Bunun başlıca nedeni, Kürt siyasetçilerin ateşkes ilan edilmesiyle birlikte seslendirdikleri “taleplerimiz karşılanırsa boykotu gevşetiriz” açıklamasının da işaret ettiği gibi bu konuda AKP ile bir pazarlık yürütüldüğünün anlaşılmasıydı. Bu konunun çok fazla dillendirilmesinin, AKP’nin milliyetçi kesimin desteğini kaybetmesine yol açabileceği düşüncesi sessizliğin nedenlerinden biriydi. İşleri daha sessiz yürütmek, hem Kürt siyasetiyle pazarlık yürütürek Kürtlerden ‘evet’ hem de milliyetçi kesimden ‘evet’ almayı sağlayacak ideal denklemi yaratmak için tercih edilen yol oldu. Yandaş medya da buna uydu.

Sessizlik niye bozuldu?
Yandaş medyanın ateşkes tartışmalarını olabildiğince az yorumlama eğilimi dün öğleden sonra bozuldu. Zaman gazetesi 14.22’de aktifhaber adlı haber sitesinin bir haber-analizini kendi internet sitesinin manşetine taşıdı. “PKK’nın referandum manevrası“ başlıklı bu yazı bir haber-analiz olmaktan çok PKK’nin ateşkes ve referandum konusunda yaptığı açıklamaların bir tür tefsiriydi. Bu tefsirle, PKK tarafından yapılan açıklamaların “AKP için en hayırlı“ biçimde yorumlanmaya çalışıldığı görülüyordu. AKP’yi ve yandaşları en çok rahatsız eden nokta ise PKK liderlerinden Murat Karayılan’ın "ateşkes için devletle anlaştık", "çatışmalar sürseydi Evetçiler kaybederdi" ve "taleplerimiz karşılanırsa boykotu gevşetebiliriz" gibi sözleriydi. Karayılan’ın tüm açıklamaları 12 Eylül referandumunda "evet" sonucunu çıkarmak için her şeyi yapan AKP’nin PKK ile Kürt oylarını kazanmak için bir pazarlık yürüttüğünü ortaya koyuyordu. Bu durum AKP'yi olduğu kadar yandaşları da rahatsız etti.

Dünkü haber, bu nedenle, "Terör örgütü PKK, referanduma yönelik boykot kararının gevşetildiği haberini yaydı ancak gerçekte durum tamamen farklı..." diye başlıyor ve haberde "PKK'nın tek taraflı ateşkes ilan etmesi ve referanduma yönelik boykot kararını gevşetmesinin arkasında 'PKK üzerinde etkili olan derin yapıların' kapsamlı bir planın olduğu ortaya çıktı. Ankara kulislerine göre PKK'nın 'tek taraflı ateşkes' ve 'referanduma evet' söyleminin arkasında şöyle bir plan var: Boykotun işe yaramayacağını anlayan PKK, Güneydoğu'da her geçen gün artan tepkiler karşısında çark etmek zorunda kaldı. Özelliklede Ramazan'da kan dökülmesinden rahatsız olan bölgenin dindar Kürtleri her geçen gün tepkisini yükseltti. Bu rahatsızlık nedeniyle örgüt Ramazan başında fiilen ateşkese başladı. Aynı zamanda BDP'nin CHP ve MHP ile ortak hareket ediyor görüntüsünün Güneydoğu'da farklı anlaşıldığını fark eden örgüt yönetimi yeni bir manevra geliştirdi” deniliyordu.

"Pazarlık yok, dindar Kürtler baskı yaptı"
Yandaş medya PKK’nin stratejisine ilişkin tefsirinde ilk olarak, ortalıkta pazarlık falan olmadığını, PKK’ye bu kararı aldıran dinamiğin dindar Kürtlerin baskısı ve ‘evetçi’ Kürtlerin her şeye rağmen sandığa gitme kararlılığı olduğunu iddia ediliyordu. Zaten ateşkes kararının alınmasıyla birlikte yandaş medya köşeyazarları arasında konuya ilişkin yazı kaleme alan az sayıdaki kişiden biri olan Mümtazer Türköne ateşkes kararının "Kürtlerin başarısı" olduğunu iddia etmiş, ancak bu Kürtlerin gündelik hayatlarını sürdürmek için çatışma istemeyen sıradan Kürtler olduğunu iddia ederek, sivil toplum örgütlerine ve sokağa işaret etmişti. Mümtazer kısaca "devletle anlaşma falan yok" demeye getiriyordu. Dün Zaman’ın manşetten verdiği “PKK’nın referendum manevrası” başlıklı haberde de ateşkesin nedeninin açıklanmasına ihtiyaç duyulmuş ki, dindar-evetçi Kürtlerin yarattığı basınç temel neden olarak öne çıkarıldı.

'Ruh üçüzleri' iddiası boşa düştü
BDP’nin boykot kararını açıklamasıyla birlikte meydanlara çıkan Recep Tayyip Erdoğan’ın dilinden düşürmediği “ruh üçüzleri” tanımlamasının PKK’nin açıklamalarından sonra boşa düşmüş olması da yandaşları rahatsız etti. Boykotun gevşetilmesiyle sandığa gidecek olanların ‘evet’ kullanacağının bilinmesi, CHP-MHP-BDP aynı cephede diyerek milliyetçilere seslenmeye çalışan AKP’nin iddiasını geçersizleştirince yandaşlar bu konuya da bir açıklama getirmeye çalıştılar:

“PKK referanduma yönelik boykot kararının gev-şetildiği haberini yaydı. Gerçekte ise bölgedeki hava farklı. BDP teşkilatları boykot kararı sürüyormuş gibi yoğun bir çalışma yapıyorlar. Hatta önümüzdeki günlerde bütün bölgede daha da etkin kampanya yürütecekler. Boykota tüm gücüyle asılan BDP teşkilatı aynı zamanda referanduma açıktan destek vererek de AK parti ile aynı saflarda olduğu imajını oluşturmak istiyor. Buradaki en büyük hedef ise MHP ve CHP tabanından gelen evet oylarını ve kararsızları 'hayır'a çevirmek. Özellikle Murat Karayılan'ın Kandil'de yaptığı 'ateşkes için devletle anlaştık' açıklamasını yapması böyle bir planın parçası. Gerçekte böyle bir görüşme olmasa da bu sayede 'Ak Parti ile PKK anlaştı' söylemi yayılarak Batı illerindeki evet eğilimi tekrar hayıra döndürülecek.

CHP-BDP-MHP ile omurgası oluşturulan 'hayır cephesi'nin tepki çektiğini gören CHP de dün den itibaren 'AKP-PKK ruh ikizi' söylemi başlattı. Karayıla-n'ın açıklamasını bahane eden CHP artık miting meydanlarından 'PKK ile hükümet anlaştı' söylemini kullanacak.“

PKK ile AKP’nin pazarlık yürüttüğü şeklinde bir genel algı oluşmasının tepki çekebileceğini hesap eden yandaşlar, bu tefsirle, böyle bir pazarlık olmadığını, ortaya çıkan görüntünün "derin PKK’nin yeni stratejisi" olduğunu ve bunun da AKP’nin anayasa değişikliğinin önüne taş koymak için planlandığını iddia ediyorlar. Yandaşlara göre PKK ortaya boykotu gevşetmediği halde gevşetiyormuş gibi bir görüntü vererek Batı’daki 'evet' oylarını eritmeye çalışıyor. Bir süredir referandum konusunda asgari çalışma yürüten MHP’nin yeniden meydanlara dönmeye karar vermesi de yandaşların alarma geçmesine neden olmuş gibi görünüyor:

"MHP lideri Devlet Bahçeli, tabandan gelen tepkilerden sonra 'hayır' mitinglerine ara vermişti. Hatta partiye yakın kaynaklar Ramazan ile mitinglerin tamamen askıya alındığını ifade ettiler. Fakat Murat Karayılan'ın 'ateşkes için devletle anlaştık' ifadesinden bir gün sonra MHP Genel Merkezi'nden yapılan açıklama da bugünden itibaren referanduma kadar her gün miting yapılacağı belirtildi. MHP grup baş-kanvekilleri de dün itibariyle 'PKK-AKP el ele' sloganlarını seslendirmeye başladılar."

Kürt oyları ne olacak?
Yandaş tefsiri esas olarak milliyetçi kesime seslenerek, son gelişmeleri onlar için yorumluyor. Mesaj da onlara: PKK, AKP ile işbirliği yapmayacak hatta AKP’nin kuyusunu kazmak için strateji değiştirdi. Bu yorumun Kürt oylarının kazanılmasını dışladığı açık. Anlaşılıyor ki, yandaş medya, kendisini öncelikle milliyetçi tabanın hassasiyetlerine hitap ederek, bu kesimden 'evet'e destek toplamaya vakfetmiş. Kürtlerden gelebilecek 'evet' oylarının ise onlara hitap etmekten çok kapalı kapılar ardında, PKK açıklamaları gibi meydada ifşa edilmeden kazanılabileceği hesap ediliyor olmalı. Diğer bir deyişle, Kürtlerin oylarının pazarlıkla kazanılabileceği kanaati, yandaş medyayı, Kürt aydınlar dışındaki kesimlere seslenmek dışında bir zahmete girmekten de alıkoyuyor.

Haberin zamanlaması
Dün öğleden sonra Zaman gazetesinin internet sayfasında birinci manşet olan “PKK’nın referandum manevrası“ başlıklı haberin içeriği kadar, yayınlanma zamanlaması da dikkat çekiciydi. Haber siteye 14.22’de asıldı. Bu haber asılana kadar ateşkes sonrası tartışmalara ilişkin açık ve öne çıkan bir analiz sitede yer almamıştı. Zaman’ın bu konuda mümkün olduğunca sessiz kaldığını bilip de bu haberin yayınlanmış olmasına şaşıranlar, kısa bir süre sonra AKP’nin açıklama yapmasıyla kafalarındaki soruların bir kısmına yanıt aldılar. Tıpkı bu haberde olduğu gibi haberin sitede yer almasından yaklaşık 1,5 saat sonra basına duyurulan AKP açıklamasında da PKK ile müzakere yapılmasının söz konusu olmadığı iddia ediliyordu. AKP açıklamasında, "Tüm halkımız şunu çok iyi bilmelidir ki, bu konu ile ilgili tüm söylenenler ve yazılıp çizilenler, halkoylaması sürecini olumsuz etkilemeye ve vatandaşlarımızın kafasını karıştırmaya yönelik spekülasyonlardan ibarettir. Halkımızın, bazı muhalefet partilerinin ve onların uzantısı olan medya organlarının AK Parti'ye yönelik bu hasmane tutumunu açıklamalarımız çerçevesinde değerlendireceğinden şüphemiz yoktur" denildi.

Zaman’ın yorumu ise şöyle oldu:
“Referandum öncesi terör örgütü PKK'nın tek taraflı ateşkes ilan etmesi ve bunu devletle anlaşarak yaptığını duyurması dikkat çekmişti. BDP'nin 'hayır' cephesinde MHP ve CHP ile birlikte görüntü vermesi tepki toplamıştı. Bu durum, milliyetçi çevrelerde rahatsızlık oluşturmuştu. PKK'nın açıklamasıyla birlikte CHP karşı propaganda başlattı. PKK'nın AK Parti ile birlikte çalıştığı iddiasını dillendirdi. Ankara kulislerinde PKK'nın son açıklamalarının bazı derin yapıların etkisiyle yapıldığı iddia edildi.“

PKK 'hayır' için çalışıyor
Zaman bununla da yetinmeyerek, PKK’nin aslında 'hayır' için çalıştığını da iddia etti:

"Terör örgütü PKK, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun memleketi Dersim'de bildiri dağıttı. Örgütün silahlı kanadı HPG'ye ait bildiride, 'Yurtsever Dersim halkını özgür anayasa yalanlarına karşı uyanık olmaya, BDP'nin boykot tavrına destek vermeye veya HAYIR oyu kullanarak hükümetin oyununu bozmaya çağırıyoruz.' denildi. 'Bunu yapmayan parti ya da değişik kesimler hedeflerimizin başında yer alacaklarını bilmelidirler.' tehdidinde bulunuldu."

(soL-Haber Merkezi)