RUSYAYI İSTİKBALDE NE BEKLİYOR?

[b]Yeni bir istikrarsızlık dalgası Rusya'yı bir ülke olarak yok edecek[/b]



14 Nisan 2010

Geçenlerde yayınlanan uluslararası bir araştırmanın sonuçları Rusya'nın şu anda yeni bir istikrarsızlıkla karşı karşıya olduğuna işaret etti.
Bu yüzden Çin, AB ve ABD baskısı altında Moskova'nun BDT üzerindeki etkisinde belirgin bir azalma oldu. Rusya'nın farklı parçalara bölüneceği tahmin ediliyor.
Düşük kalitede kamuve hammadde ekonomisi yönetimi Rusya'yı yeni krizlere doğru dönüştürüyor. Rusya'nın Sovyet sonrası ülkelerde bölge lideri statüsü şu anda tehdit altındadır. Rus Nezavisimaya Gazeta'nın bildirdiğine göre Çağdaş Çalışmalar Enstitüsü tarafından "Kriz-sonrası Gelişim Modelleri" başlıklı uluslararası çalışmaların sonuçları bunu kanıtlamıştır.
Uluslararası çalışma Çin, Japonya, Hindistan, ABD ve Rusya'yı da içeren 57 ülkeden 300 civarında uzman için bir anket hazırladı.
Ekonomistler, bilim adamları, finansal uzmanlar, lider şirketlerin sahipleri kadar politikacı ve bürokratlardan Uzmanlar Grubu oluşturuldu.
Uzmanların büyük çoğunluğu (yaklaşık %85) önümüzdeki on sene içinde gelecek olan yeni bir kriz dalgası bekliyor ve bunun sonucunda Rusya'nın bir ülke olarak sonunda yıkılabileceğini söylüyor. Bununla birlikte çok sayıda uzman 2009 yılının krizin sadece bir dönüş noktası değil ayrıca Rusya'nın dağılması için uzun bir sürecin başlangıcı olduğunu söylemişlerdi.
Ve eğer mevcut krizin nedeninin mali sektörde yattığının altını çizersek, yeni gelecek olan krizin kökleri medeniyet (jeopolitik) alanına uzanacaktır. Yabancı uzmanların bahsettikleri yeni krize ekonomik alandaki etkinin yeniden dağılımı ve teknoloji liderliği için şiddetli rekabetde eşlik edebilecektir.
Kaybedenler arasında zayıf yönetimi, istikrarsız ekonomisi ve azalan nüfusuyla birlikte hatta kendi gıda stokları ve silahlarının da kendilerine yardım edemeyeceği ülkeler olacaktır. Uluslararası uzmanların sonuçları gelecek krizin potansiyel kurbanları için olan bütün kriterleri karşıladığını söyleyerek Rusya'da bir dağılma ve çöküşün yaşanacağını öneriyor.
Uzmanların ortak fikri: Hammaddeye dayalı gelişimin ve devlet yönetiminin yetersiz oluşu Sovyet sonrası alanda Rusya'nın konumunu ciddi bir şekilde zayıflatıyor, işbirliği yapılmasını cazibesiz hale getiriyor ve entegrasyon kararları vermeyi güvenilir kılmıyor.Bu sene Mart ayı içinde "BDT'te Rusya'nın Ekonomik çıkarları ve amaçları" başlıklı bir INSOR uzmanlarının raporunda Rusya'nın BDT te ekonomik etkisini kaybetme tehlikesi olduğu belirtilmişti.
AB, ABD, Çin ve Türkiye'den gelen rekabet Rusya ve BDT ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkileri bozulması demektir. Bu, örneğin BDT'in toplam ithalat ettiği yüksek işlenmiş ürünlerindeki Rus ihracatı 1.5-2 kat civarında büyük bir düşüşle kendini gösterdi.
INSOR uzmanları "Rusya, Topluluğun ortak kalkınması için artık kabul edilmiş bir stratejik partner değildir. Ekonomik olarak Çin ve özellikle E, Rusya'nın bu rolünü almaya hazırdır" dedi. Bundan başka, yabancı (dış) pazarlarda Rusya ve diğer BDT ülkeleri başlıca bir dizi ürün- başlıca ham madde- partneri olmaktan ziyade birer rekabetçidirler ve buda onlar arasındaki tezatları yoğunlaştırıyor.
[b]Kavkaz Center[/b]

Rusya'da Yerel Seçimler
15.03.2011 - 08:10 Haberlerime ekle Yazdır Arkadaşına gönder Rusya'da 13 Mart Pazar günü yerel parlamento seçimleri yapıldı. Bu seçimler, Aralık ayında yapılacak genel seçimler ve 2012 Mart ayında yapılacak başkanlık seçimleri öncesi iktidar partisi için test niteliği taşıyabilirdi ancak taşımadı. Çünkü Rusya'da 1996'dan beri iktidardaki kapitalist restorasyon partisi tarafından maniple ediliyor. Bu seçimleri de oyları azalmış da olsa Putin'in partisi Birleşik Rusya (BR) kazandı, Rusya Federasyonu “Komünist” Partisi (RFKP) on iki bölgeden sekizinde ikinci oldu.

RFKP lideri Gennadi Züganov basın toplantısında seçim hilelerinden şikayet ederken yardımcısı İvan Melnikov sonuçlardan memnuniyetini açıkladı. Melnikov'a göre BR oyları gerilemiş bulunuyor. Ancak BR oyların % 50'den fazlasını almış bulunuyor.

RFKP Rusya'da her seçimden sonra yolsuzluk ve hile yapıldığını açılamasına karşın şimdiye değin seçimleri hiç boykot etmedi. Oysa ana muhalefet partisi ve aslında parlamentoya girebilen tek sol muhalefet partisi olarak seçimleri boykot etmesi halinde Putin-Medvedev rejimini zorlayabilir. Ne var ki Züganov oportünizmi halinden memnun. RFKP'nin solunda yer alan komünist partilerin birleşerek kurdukları Rusya Birleşik Emek Cephesi (ROT Front) adlı yeni partinin kuruluş dilekçesini Putinist rejim hala kabul etmedi. Oysa parti Rusya yasaları gereği kuruluş için 50 binden fazla imzayı toplamış bulunuyor. Burjuva rejimi gerçek komünistlerin bu ciddi hamlesinden rahatsız olmuş görünüyor. Züganov oportünizmi ise Rusya Ortodoks kilisesinin bütün antikomünizmine karşın kiliseyle iyi ilişkiler içinde. Örneğin geçenlerde RFKP yönetiminden Züganov, Nikitin ve Romanov, Moskova piskoposluğundan Peder Dmitriy ile birlikte Rus kültürü hakkında bir toplantı yaptılar. Şimdi bu Dmitriy denen papaz bozuntusunun Puşkino kentinde bazı serserilerin Lenin anıtını tahrip etmesi üzerine ne demiş olduğuna bakalım: “O kan emicinin anıtını yıkmaya karar veren genç insanların eylemi tamamen meşrudur. Bizde hala komünist idollerle mücadele eden genç insanların olmasından dolayı çok memnunum - demek ki Rusya'nın geleceği var... 20. yüzyılın baş teröristinin, Lenin'in heykellerinin ülkenin her yanını doldurması tabii ki bizi de etkiliyor..” İşte böyle! Ruhunu şeytana satmış olan bu rezil papaz bozuntusu, dünya emekçilerinin ölümsüz önderi Lenin'e karşı tüm sınıfsal kinini kusuyor ve bizim sözde “komünist” RFKP oportünistleriyle rahatça aynı masada oturabiliyor! Züganov oportünizmi komünizmi Hristiyanlık ile uzlaştıracağım diye yobaz ve antikomünist papaz takımı ile ilkesiz ilişkiler içinde. Rusya'da tamamen iktidarın maşası haline gelmiş olan bu papaz takımı ise iyice azıtmış bulunuyor. Bunlardan Moskova başpiskoposu olan Vsevolod Çaplin, Libya'da iktidarın halka karşı zor kullanmasını meşru bularak iktidara yalakalıkta sınır tanımadığını gösterdi. Düşünebiliyor musunuz, Ortodoks kilisesi halka karşı şiddeti meşru görüyor! Bu piskopos da Bolşevikleri terörist ilan etti. Çaplin “uygun biçimde giyinmemiş” kadınların toplumdan dışlanmasını da savunuyor!

Ukrayna açlığa doğru mu gidiyor?
Ukrayna'da Yanukoviç iktidarı bir yılını doldurdu. Yanukoviç bu süre içinde halkın ekonomik durumunu düzeltecek hiç bir şey yapmadı. Bunun yerine o da Bolşeviklerin Ukrayna halkına karşı 1932-33 kıtlığını örgütlediğini iddia ediyor. Oysa onun iktidarda oldu bir yıl içinde Ukrayna'da ölüm oranı yüksek bir hızda seyretti. Bir yıl içinde ölen 700 bin Ukraynalının çoğu yoksulluk, hastalık, yetersiz beslenmeden dolayı öldüler. Kendinden öncekiler gibi Yanukoviç de ülkeyi tekellere peşkeş çekmeye devam ederken halkı antikomünist yalanlarla besliyor. Bir yandan da Ukrayna halkını gerçek bir açlığa sürüklüyor. Elde satacak bir şey kalmayınca şimdi de tarım topraklarını satmaya hazırlanıyor. Left.ru sitesinin yazarı Vladimir Zuev'in bildirdiğine göre Ukrayna ile Katar hükümetleri arasında tarıma elverişli toprak satımı konusunda pazarlıklar sürüyor. Katar hükümetinin bu iş için 100 milyon dolar ayırdığı söyleniyor.

Ukrayna'da son bir yılda temel gıda maddeleri çok pahalanmış bulunuyor. Buna karşılık resmi istatistiklere göre ortalama ücretler Aralık 2010'a göre % 12,6 oranında azaldı. Verimli topraklarıyla meşhur olan Ukrayna bir zamanlar ihraç ettiği patates, soğan, sarımsak, havuç, lahana gibi sebzeleri şimdi ithal ediyor. Zuev Ukrayna'nın 1990'larda Arjantin'in yaşamış olduğu süreci yaşadığını ve açlığa ve bunalıma doğru yol aldığını yazıyor. Bir zamanlar tahıl ve et deposu olan Arjantin 1990'larda IMF reçetesini ve liberal “reformları” uygulamaya başladıktan sonra aç kalan halk mağazaları yağmalamaya başlamıştı. Ukrayna'nın da yakına gelecekte aynı duruma düşmesi tehlikesi belirmiş bulunuyor.