AKINCILAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKINCILAR

AKINCILAR FORUM
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 - İZBE -

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
4yüz80dokuz

4yüz80dokuz


Mesaj Sayısı : 275
Reputation : 9
Kayıt tarihi : 17/05/09
Nerden : istanbul

-  İZBE  - Empty
MesajKonu: - İZBE -   -  İZBE  - EmptyPerş. Haz. 04, 2009 12:37 am

Posted by Mukaddim Com

fatih Turplu



[img]http://img2.blogcu.com/images/a/h/m/ahmetsdogan/09085baf0906e1e3.jpg[/img]



[color:11f7=red]İZBE
[/color]

Rüyamda bir şey arıyordum. Önüme bir kapı geliyor ve içeri giriyorum.

Şaşırıyorum. İnsan yaşamayınca yahut böyle bir yerle karşılaşmayınca bilemiyormuş demek. Meğer ( Balzac) ın bahsettiği ‘’ tavan araları ‘’ , ( Dostoyevski) nin ( şotov) a buhranlarını tattırdığı o oda gerçekmiş meğer.

Kapıyı açıyorsunuz içeri giriyorsunuz ve karşınızda eni üç, boyu beş buçuk metre kadar genişliğinde bir izbeyle karşılaşıyorsunuz. Mutfak yok, tuvalet dışarıda ve banyo dediğiniz kaskatı bir hayal!

Adımınızı ilk attığınız metre içinde solunuzdaki duvara doğru yaslanmış masaya benzer bir tahtanın üzerinde otuz yedi ekran – orası için – bir hayat ışığı … Odanın sonunda sağlı –sollu divana benzer iki yatak. İki yatağın arasında sehpavari bir tahtanın üzeride ise birkaç kitap, üst üste düzenli bir şekilde dizilmiş dört yahut beş adet defter – ki çok yıpranmış gözüküyorlardı - , biri parçalanmış iki kalem, izmarit dolu bir kül tablası, ve üzerinde alel acele yazıldığı ilk bakıldığında dikkat çeken bir yazının olduğu sayfası açık bir ajanda ve bu ajanda ya gülümseyen camdan kulplu bir bardağın üzerindeki çiçek deseni…

‘’ Kapı’’ dediğim, demirden bir bloğun oraya üstün bir sanatla yerleştirilmesinden doğan, sürgüsü, kilidi falan olmayan; ancak dışarıdan asma bir kilitle açabildiğiniz, içeriden kilitleyemediğiniz bir mimari dehanın yahut tam ifadesiyle bir sefaletin manzarasının sembolü!

Yüzünüz kapıya dönükse, kapının sağında – üstte genişçe bir pencere yitip gitmiş gençliği ile sizi selamlıyor. Ve içeride tam karşınızda girişteki pencereden yarı yarıya ufak ama aynı yaş olgunluğuna sahip bir pencere daha var ki bu pencere içeriden üzerine bir tahta monte edilerek kapatılmış, karanlığa mahkûm edilmiş müebbet mahkûmlarını andırıyor.

Bu izbenin tavanının tam ortasından aşağı sarkan ‘’ Bir gün gelecek bana muhtaç olacaksın! ‘’ diye hain hain sırıtan ( parnas ) şairinin ‘’ darağaçları tahayyül eder çubuğunu tüttürerek ‘’ diyerek neredeyse onu anlattığı bir lamba…

Işığın bir rengi varsa ve o renk bu lambanın küfreder gibi bir istihza ile bana saçtığı şu ölgün, şu içimi bayıltan, şu ruhuma kasvet, şu fikrime dağınıklık veren tonda ise karanlıklarda kalmayı tercih ederdim.

Kaskatı beton zemin üzerinde bir halı; Bizim hayatı kavrayamadığımız gibi onun zemini kapatamadığı yerde bir kilim… Beton zeminin soğukluğunu kesemediğinden olsa gerek onunda üstünde bir battaniye…

İşte bu ‘’ var ‘’ ların yokluk kokan mekanına, bu izbeye Un ideal fantastique - değişik bir düşüncenin meydana getirdiği ulaşılamayan ‘ ın hissiyatı altında girdim…

Ve birden bir sual sardı beni ‘’ yoksa her şey bir fantasmagorie ‘ mi?

Fantazmagori? ‘’ karanlık bir oda da göz yanıltma yoliyle görüntüler gösterme sanatı. ‘’

Eflatun ‘ un mağara tasviri gözümde canlanmaya çalıştı bir an !

Fantazmagori? Görüntü oyunu?

Aradığım şey mi? ha, evet!

‘’ İşte bütün mesele bu! ‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
- İZBE -
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AKINCILAR :: SERBEST KÖSE :: Diğer Bölümlere Uymayan Konular-
Buraya geçin: