AKINCILAR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKINCILAR

AKINCILAR FORUM
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER Empty
MesajKonu: KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER   KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER EmptySalı Ekim 05, 2010 4:06 pm

[b][size=21][color:2457=#ffffff]Muavenet Zırhlısı Eşref Bitlis'e Gözdağı İçin Vuruldu[/color][/size][/b]
[table:2457 style="TEXT-ALIGN: left; WIDTH: 590px; HEIGHT: 38px; MARGIN-LEFT: auto; MARGIN-RIGHT: auto" border=0 cellSpacing=0 cellPadding=3][tr][td][url=http://www.acikistihbarat.com/]www.acikistihbarat.com[/url][/td][td][right][size=9][b]0510.2010[/b][/size][/td][/tr][/table]
Eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in oğlu Tarık Bitlis, babasının ölümüne neden olan uçak kazasıyla ilgili [i]“Eşref Bitlis’in Amerika’ya karşı aldığı tavrı iyi incelemek lazım”[/i] dedi.

Bitlis [i]“Taşerona değil, yaptırana bakılmalı”[/i] dedi. Emekli Albay Erdal Sarızeybek yeni kitabı Kurt Kapanı'nda,[b] Muavenet Zırhlısının Eşref Bitlis'e gözdağı için batırıldığını yazdı.[/b] [/right]

Eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in oğlu Tarık Bitlis, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Eşref Bitlis’in ölümüyle ilgili başlattığı soruşturmanın önemli olduğunu söyledi. Cumhuriyet gazetesinin sorularını yanıtlayan Bitlis, o dönemde Türkiye’nin Ortadoğu’da güttüğü siyaseti gözden geçirmek gerektiğini kaydetti.

O sırada ABD ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yaptığı yazışmalara bakılması gerektiğini kaydeden Bitlis şöyle konuştu:

“Eşref Bitlis’in, Amerika’ya Ortadoğu politikasına karşı çıktığı konusunda itiraz eden kişi olarak resmi olarak bildirildi mi bildirilmedi mi? Ayrıca o süreç içinde Suriye’nin Irak’ın artı İran’la Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yaptığı görüşmelere ve güttüğü politikaya bakmak lazım. [b]PKK’nin Amerikalılar tarafından desteklendiğinin kanıtları o dönemde kim tarafından tespit edildi.[/b] Yani Eşref Bitlis’in Amerika’ya karşı aldığı tavrı iyi incelemek lazım."
Tarık Bitlis babasının tavrının bilindiği iddialarını da yanıtladı

“Adamın kumar borcu yok. Müteahhit değil. Ticari bir bağlantısı yok. Olsa olsa dışardan bir örgüt işi olabilir. Bunun Türkiye’nin izlediği politikayla ilgisi göz önünde bulundurulmalı. Bunun herhangi bir dış güce dayandığını Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tespit ettiği anda bunu kamuoyuna açıklayabilir mi? Bir de böyle bir soru var.”
Emekli albay Erdal Sarızeybek yeni çıkacak kitabı Kurt Kapanı'nda, 5 askerimizi şehit olduğu Muavenet zırhlısının, Org Eşref Bitlis'in Irak'a düzenleyeceği kara harekatını engellemek için vurulduğunu yazdı. Sarızeybek kitabında,

[i]"Bitlis Paşa Amerika'nın Kürdistan Projesini bozmak için 3 Ekim1992 te Irak'ın kuzeyine harekat düzenleyen komutandır" [/i]

dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER Empty
MesajKonu: Geri: KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER   KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER EmptySalı Ekim 05, 2010 4:08 pm

[b][size=21][color:7395=#ffffff]Bitlis'in 7 Subayının Sır Ölümleri

Taraf Gazetesi[/color][/size][/b]
[b][/b]
[b][size=21][color:7395=#ffffff]
[table:7395 style="TEXT-ALIGN: left; WIDTH: 590px; HEIGHT: 38px; MARGIN-LEFT: auto; MARGIN-RIGHT: auto" border=0 cellSpacing=0 cellPadding=3][tr][td][url=http://www.acikistihbarat.com/]www.acikistihbarat.com[/url][/td][td][right][size=9][b]0510.2010[/b][/size][/td][/tr][/table]
([color:7395=#330000][b][color:7395=red]Açık İstihbarat :[/color][/b][/color] Taraf' her zamanki gibi Eşref Bitlis'in öldürülmesini [i]"Devletin Kürt Politikasına karşı çıktı"[/i] hapı altında verirken, sözkonusu Devlet'in ABD devleti olduğunu perdeliyor. Devletin politikalarına karşı çıkan bir şahsın Jandarma Genel Komutanlığına yükselme ihtimali yüksek olamayacağına göre, [b]Eşref Bitlis'in temsil ettiği "Devlet" ile onu öldüren "Devlet" farklı devletlerdir.[/b] Biri Taraf'ın beslendiği, Türk Devleti içinde de işbirlikçileri olan AB-D Devleti [b](kod adıyla Gladio)[/b] , diğeri Eşref Bitlis'i yetiştiren Türk Devleti'dir. Aşağıdaki haber Taraf'ın doğru olayları yanlış aktörlere yöneltme konusunda, [b]Gladio'nun propagandacısı[/b] olarak değerini bir kez daha kanıtlamaktadır)

-------------- Taraf'ın Eşref Bitlis Haberi (02 Ekim 2010) -------------------------------------
[/right]

Resmi tutanaklara "intihar" olarak geçen Tunceli İl Jandarma Alay Komutanı Kazım Çillioğlu'nun ölümünü şüpheli gösteren otopsi raporu ve soruşturma dosyasının Taraf'ta yayımlanmasının ardından 1991-1995 yılları arasında işlenen suikastları yeniden gündeme getirdi.
Şüpheli bir uçak kazasında yaşamını yitiren Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ekibinde yer alan yedi üst rütbeli subay uğradığı saldırılar sonucu hayatını kaybetti. Öldürülen subayların ortak özelliği ise Kürt sorunu konusunda devletten farklı düşünmeleriydi.
[b]Sayın suikastında derin devlet izi[/b]
Jandarma Korgeneral Hulusi Sayın, devletin Kürt politikasını sert bir şekilde eleştiren komutanların başında geliyordu. Sayın, 30 Ocak 1991 yılında kurşun yağmuruna tutularak öldürüldü. Suikastı Dev-Sol üstlendi. Ancak, saldırının devlet içindeki derin yapıların gerçekleştirdiği hep dile getirildi.
Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür'e konuşan uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin, Mehmet Ağar'a "Kürt sorununu çözelim" diyen Korgeneral Hulusi Sayın'ın birkaç gün sonra öldürüldüğünü söylemişti. Baybaşin şunları iddia etmişti:

[i]"Korgeneral Hulusi Sayın'la, Diyarbakırlılar Yardımlaşma Dayanışma Derneği'nin Başkanı Nedim Özer Bey ve Mehmet Ağar ile birlikte Beyti'de yemek yemiştik. Hulusi Paşa orada bizzat, 'Kürt sorunu Türkiye'yi bitirir, bu sorunu kendi içimizde çözmenin yolunu bulmamız lazım. İnsanlari öldürerek, korucularla çatıştırarak bitiremeyiz. Bunları bizim çözmemiz gerekir' diyordu. Mehmet Ağar bunları buz gibi dinledi, hiçbir cevap da vermedi." [/i]
Baybaşin, Sayın suikastini Dev-Sol örgütünün üstlenmesini ise şöyle yorumlamıştı:

[i]"Sol örgütün Hulusi Paşa ile ne işi var. Her zaman devlet içindeki çeteler birilerini katlederken bir örgüt adı verirler. Onlar da üstlenir." [/i]
[b]Selen görevinden alınmak istenmişti[/b]
Jandarma Korgeneral İsmail Selen, PKK'yla mücadele konusunda dönemin yöneticileriyle ters düştü. Görevinden alınmak istendi. Emekli olduktan sonra 23 Mayıs 1991'de taranarak öldürüldü. Aynı gün Adana Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz de suikasta uğradı. İsmail Selen, şüpheli bir şekilde ölen Albay Kazım Çillioğlu'nun yakın arkadaşıydı.
[b]Bitlis dosyasi 17 yil sonra açılıyor[/b]
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis 17 Şubat 1993 yılında şaibeli bir uçak kazasında yaşamını yitirdi.

Ergenekon davasında Eşref Bitlis'in Cem Erseverin PKK'ya silah satışından haberdar olduğu için öldürüldüğü gündeme geldi. Ergenekon sanığı JİTEM kurucusu Arif Doğan'ın, Bitlis'i JİTEM'in öldürdüğünü itiraf etmesinin ardından Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından 17 yıl sonra soruşturma başlatıldı.

Aydin'ı Kanas'la vurdular Eşref Bitlis'in emrinde çalışan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın da Kürt sorununun şiddetle sona ermeyeceğini, bölge halkının kazanılması gerektiğini dile getiren subaylardandı. 22 Ekim 1993 yılında Diyarbakır Lice'de hâlâ açıklanamayan bir suikasta kurban gitti. Cinayet silahı Kanas ise ortadan kayboldu.
[b]Ersever'e tek kurşun[/b]
JİTEM'in kurucularından Binbaşı Cem Ersever, 4 Nisan 1993'te Ankara'da ölü bulundu. Ersever, Diyarbakır JİTEM'in başındaki isimdi. Kürt sorunu ve PKK ile mücadelede devlet politikasına aykırı fikirler ortaya atmaya başlayınca hayatından oldu. Ersever'in başında tek kurşun vardı, elleri ise bağlanmıştı.
Çillioğlu iki defa ölümden dönmüştü Tunceli İl Jandarma Alay Komutanı 3 Şubat 1994'te lojmandaki evinde başına tek kurşun sıkılmış olarak ölü bulundu. Albay Çillioğlu, Eşref Bitlis'in yaşamını yitirdiği kazada uçağa binecekler listesinde yer alıyordu.

Ancak Çillioğlu, Bitlis'i karşılamak için iki gün önce Diyarbakır'a gidince ölümden kurtuldu. Çillioğlu, aynı yıl Tunceli Jandarma Genel Komutanlığı'na ait helikopterde olması gerekirken son anda adı açıklanmayan başka bir görevinden dolayı helikoptere binmedi. Çillioğlu'nun binmediği helikopter de düşmüş biri yardımcısı olmak üzere üç subay hayatını kaybetmişti. Çillioğlu'nun ölümü kayıtlara "intihar" olarak geçti. Ancak ailesi buna hiçbir zaman inanmadı. Daha önceki suikast girişimleri, otopsi raporundaki çelişkiler, iyi organize edilmiş "rastlantılar" aileyi hep kuşkuda bıraktı.
[b]Albay Özden iki korumasıyla öldürüldü[/b]
Eşref Bitlis'in ekibinde yer alan başka bir isim ise Albay Rıdvan Özden'di. Mardin'de görev yaptığı sırada JİTEM'in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkardı. İki koruması ile 12 Ağustos 1995'te öldürüldü. Albay Özden dosyası da Ergenekon soruşturması kapsamında yeniden raftan indirildi.
[/color][/size][/b]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER Empty
MesajKonu: EŞREF BİTLİS SUİKASTİ   KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER EmptyC.tesi Ekim 16, 2010 10:57 am

EŞREF BİTLİS'İ NEDEN ÖLDÜRMEK İSTEDİLER
16.10.2010 03:09





Suikastleri kimler, niçin yaparlar? Suikastlerden hangi yararlar beklenir? Bazı suikastler niçin aydınlatılamaz? Suikastçiler ile suikastin ardındaki kesimler farklı olabilir mi? Bütün bu soruların yanıtları ekseninde Eşref Bitlis suikastinin ardındaki güçler kimlerdir? Bu yazının konusu işte bu sorulara yanıt aramaktır.

Bazı suikastleri çözmek çok kolayken, bazılarını çözmek imkansızdır. Bazı suikastlerin ardındaki güç hemen ortaya çıkarılabilirken, bazılarının ortaya çıkarılsa bile kamuoyuna açıklanması söz konusu bile olamaz. Bu yazıda, kimin yaptığını ya da yaptırdığını bulmanın çok zor olduğu ve suikastin arkasındakiler bilinse bile açıklanması hemen hemen imkansız olan bir suikastten söz edeceğim. Bu suikast, Jandarma Genel Komutanı iken bir uçak kazasında kaybettiğimiz Orgeneral Eşref Bitlis’i konu ediniyorum.

SUİKAST NEDİR ?

Suikast, bir kişiyi belirli bir amaca yönelik olarak, planlı ve gizli biçimde öldürmek ya da ölümüne yol açmak anlamına gelir. Suikast sonucunda öldürülen veya öldürülmek istenen kişiler, çoğunlukla devlet yöneticileri, toplumda sayggınlığı bulunan kişiler ya da bir ülke için stratejik öneme sahip kimselerdir.

Suikast sonucu öldürülen ya da öldürülmek istenen kişinin bir devlet yetkilisi olması durumunda suikast planının çok ince detayları düşünülerek planlandığı, hedef saptırmalarının yapıldığı, suikastçilerin özenle seçildiği görülür. Bu suikastlerde suikastçinin bulunamaması üzerine planlar yapılabileceği gibi, kolayca bulunması, ancak sonuca ulaşılmasının engellenmesi de planlanabilir. Bazı suikastlerde ise suikastçi gizlenir, suikastçi olarak ele geçirildiği iddia edilen kişi de kısa zaman içinde ortadan kaldırılır. John Kennedy suikastinde bu yöntemin uygulandığı görülmüştür.

SUİKASTİ KİM VE NİÇİN YAPAR ?

Suikastler, organize bir grubun işi olabileceği gibi bir devletin gizli servisi ya da uluslararası bir şebekenin işi de olabilir. Bizim işleyeceğimiz Eşref Bitlis suikasti, bir devletin yapabileceği boyutu aşan küresel bir organizasyon işi gibi gözükmektedir.

Suikasti yapanlar, genellikle ya kendi adamlarını kullanır ya da taşeron aracılığıyla suikastlerin gerçekleşmesini sağlarlar. Özellikle silahlı terör örgütlerinin belirli destekler, ilişkiler, kolaylıklar ve yüklü paralar karşılığında önemli suikastler gerçekleştirdiği ya da yaptırdığı bilinmektedir.

Suikastlerin amaçları değişik olabilir. Topluma korku vermek, ülkeyi bir darbe atmosferine hazırlamak, muhalifleri ortadan kaldırmak, bir ülkeyi cezalandırmak, tehlikeli bilgilere ulaşanları susturmak, devletler ye da istihbarat örgütleri arasındaki savaş sonucu intikam almak ya da gizli bir organizasyonun kendi iç hesaplaşmaları sonucu değişik suikastler gerçekleştirildiği görülmüştür. Bunların yanında, Devlet Başkanı ve Başbakan gibi yüksek devlet görevlilerinin de suikastlere kurban gidebildiği görülmüştür. Bunlara, ABD Başkanı John Kennedy ye da Kongo eski Başbakanı Patrice Lumumba’ya karşı gerçekleştirilen suikastler örnek olarak verilebilir.

Eşref Bitlis suikastinde amacın ne olduğu bulunabilirse, suikastin arkasındaki güç de kolayca açığa çıkartılabilecektir.

EŞREF BİTLİS SUİKASTİ

Gelelim Eşref Bitlis suikastine. Önceleri bir uçak kazası diye geçiştirilen Eşref Bitlis suikasti, ailesinin ve pilotunun ailesinin büyük çabaları sonucunda suikast olduğundan şüphe edilmeyen bir noktaya gelmiştir.

Orgeneral Eşref Bitlis’in konumu, basit bir suikastle ortadan kaldırılmasını hem engellemekte hem de imkansız duruma getirmektedir. Bu nedenle, Eşref Bitlis’e yapılacak bir suikastin bazı önemli nitelikleri olması gerekir. Bunları alt alta yazalım:

· Suikastin bir kaza gibi görülmesi gerekir

· Suikasti yapan ya da yaptıranların bulunması imkansız olmalıdır

· Suikastin ardındaki gizli gücün anlaşılması imkansız olmalıdır

· Suikast, Orgeneral Eşref Bitlis’in çevresinden ya da çalıştığı ekipten yardım alınarak ve uzun dönemli ve titiz bir çalışma sonucu gerçekleştirilmelidir

· Suikastin ardındaki güçler bilinse de bu konuda açıklama yapılmasına izin verilmemelidir

· Eşref Bitlis suikasti sonucunda intikam almaya dönük eylemler olabileceğinden, yakın çalışma arkadaşları susturulmalı, itibarsızlaştırılmalı, görevden uzaklaştırılmalı ve bazıları da aynı şekilde suikastlere uğratılmalıdır

· Suikasti araştırmaya dönük çalışmalara yardım edenlerin engellenmesi sağlanmalıdır.

Bütün bunlar, Eşref Bitlis suikasti sonrası açılan soruşturmalar ve araştırmalarda sıkça yaşanmıştır.

SUİKAST, ÖRGÜTLÜ BİR İŞTİR

Orgeneral Eşref Bitlis suikasti, ülke içindeki bir örgütün ya da bir terör örgütünün gerçekleştirebileceği çapta bir eylem değildir. Bu suikastin dünya çapında eylem yapabilecek yetenekte bir istihbarat örgütü ya da küresel bir organizasyon tarafından yapılması olasılığı çok güçlüdür.

SUİKASTTE BÜTÜN DETAYLAR DÜŞÜNÜLMÜŞTÜR

Eşref Bitlis suikastinde bütün detaylar düşünülmüştür. Suikasti gerçekleştirenlerin yakalanması imkansız olsa bile bu konuda bilgi sahibi olabilecek kişi ya da örgütler ya kontrol altına alınmış, korkutulmuş ya da ortadan kaldırılmıştır.

Suikastçilerin öldürülmesi ya da uzun süreli tecrit altına alınması, suikastin arkasındaki güçlere ulaşılmasını bazı zamanlarda imkansız kılar. Örneğin, Kennedy suikastinde suikasti gerçekleştirdiği öne sürülen Lee Harvey Oswald, suikast sonrasında öldürülnmüş, kaç tane Oswald olduğu anlaşılamamış, suikasti Oswald’ın gerçekleştirip gerçekleştirmediği açıklığa kavuşturulamamıştır. Ardınadn kurulan Komisyon da olayı zamana yayıp savsalamış, sonuç alınmasını engellemiştir. Sahte suikastçiyi herkesin gözleri önünde ve daha önemlisi de yüzlerce CIA ve FBI ajanı arasında tabancayla vurup öldüren Jack Ruby, ölüm cezasına çarptırılarak ortadan kaldırıldı. Bazı görgü şahitleri, suikast günü Jack Ruby’yi dürbünlü tüfekle uzaklaşırken gördüğünü belirtmişlerdir. Suikaste şahit olan 50’den çok (57) kişinin garip kazalar sonucu ölümleri ise tesadüf olasılığını ortadan kaldırmaktadır. Suikasti görenlerden birisi olan J. P. Tippit isimli bir polisin, suikastten 1 saat geçmeden cadde ortasında öldürüldüğünü biliyoruz. Bu suikastin nedeni ve arkasındaki güç, aradan nlarca yıl geçse bile hala aydınlatılamamıştır. Ancak, suikastten kimin faydalandığı araştırılınca, suikasti çözmek çok kolaylaşacaktır.

Eşref Bitlis suikastinde de bütün detayların düşünüldüğü görülmektedir. Büyük olasılıkla suikast hakkında bilgisi olan ya da suikaste katılan bazıları ortadan kaldırılmıştır. Bunlardan bazılarının da Cem Ersever ve Tarık Ümit olduğu iddia ediliyor. Bu isimlerin çok şey bildikleri için mi, yoksa suikastte rol oynadıkları için mi öldürüldükleri ise şüphelidir.

Uğur Mumcu suikasti de zamanlama açısından Eşref Bitlis suikastiyle bağlantılı görülmektedir. Ancak, Uğur Mumcu suikastinde açık bir eylem yolu denenmiş ve suikast, açık biçimde ve kaza süsü verilmeden gerçekleştirilmiştir. Her iki suikastin de zamanlaması ve aydınlatılmamış olması, bağlantılı olabileceğini gösteren ipuçlarından birisidir.

Eşref Bitlis suikastinde rol oyanayan kişilerden bir yada birkaçına ulaşılabilmiş olsaydı, suikastin çözmek kolaylaşabilecekti. Ancak, iyi planlanmış bir suikastte arkada iz bırakılmadığını biliyoruz.

SUSURLUK, RÖVANŞ MIYDI?

Susurluk’taki bir kazada ölen Abdullah Çatlı’nın da bir suikaste kurban gittiğine yönelik şüpheler vardır. Bu suikastin, Eşref Bitlis suikastinin intikamlarından birisi olduğunu ileri süren çok ciddi iddialar ortaya atıldığını da biliyoruz.

EŞREF BİTLİS SUİKASTİNİN ARKASINDAKİ GÜÇ

Bir suikastte arkadaki güçlerin ortaya çıkarılabilmesi için suikastçiden ya da suikastteki detaylardan yola çıkarak sonuca gitmek olanaksızsa, suikastin ne için yapılmış olabileceği, suikast sonucunda kimlerin karlı çıktığı ve suikaste uğrayanın ortadan kaldırılması için nedenlerin neler olabileceğinden yola çıkmak gerekir.

Eşref Bitlis, hayatını terörle mücadeleye adamış bir isimdi. Bu uğurda çok çalıştığı, çeşitli teknikler ve yöntemler geliştirdiği, klasik olmayan çözüm yolları bulmak konusunda fikirler üretip bunları uygulamaya koyduğu, terörün ardındaki güçleri bildiği ve deşifre etmek için çalışmalar içine girdiği, bu yollarla da terörle mücadelede çok başarılı sonuçlar aldığı ve suikastten 7 ay önce terörle mücadele ve terörün arkasındaki güçlerle ilgili zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a bir mektup yazdığı bilinmektedir.

Bu bilgiler doğrultusunda Eşref Bitlis’i kimler ortadan kaldırmak isteyebilir?

· Türkiye’de teröre karşı başarılı olunmasını istemeyenler

· Deşifre olma aşamasına gelen terörün arkasındaki güçler

· Terör örgütünün destekçisi ve yönlendiricisi olan küresel güçler

· Türkiye’nin terör sorunundan kurtularak güçlenmesini istemeyen dış güçler ve içerdeki işbirlikçileri

· Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurma planı yapan ve bu süreçte terörist örgütü kullanmayı planlayanlar

· Uyuşturucu trafiğinde ve diğer konularda terör örgütü üyelerini kullananlar

Bu güçlerin kimler olabileceği düşünüldüğünde, ortaya bir ya da birkaç küresel güç gelmektedir. Bunlar,

· Profesyonel suikast yapabilecek küresel bir güç

· Her ülkede suikast gerçekleştirebilecek bir güç

· Kuzey Irak’da “Kürt Devleti” kurmaya çalışanlar

· Türkiye üzerinde küresel planları olanlardır

Eşref Bitlis suikastini kimin ya da kimlerin gerçekleştirdiğini başka nasıl anlatabiliriz ki!

Doç.Dr. Birol Ertan

Odatv.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER Empty
MesajKonu: Geri: KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER   KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER EmptyC.tesi Ekim 16, 2010 10:58 am

EŞREF BİTLİS VE ÖZAL’IN ÖLÜMLERİNİN, KÜRT AÇILIMI İLE NE İLGİSİ VAR?

15.10.2010
--------------------------------------------------------------------------------

<![endif]-->
Sabah gazetesi 12 gün sürdürdüğü “Eşref Bitlis dosyasını” kapatıyor… Çünkü Sabah dosyanın altında kaldı!
12 gündür “Eşref Bitlis’i Ergenekon öldürdü”, “Özal, Eşref Bitlis’le birlikte Kürt sorununu çözecekti”, “Özal’ı da Ergenekon öldürdü” temalarını işleyen Sabah, operasyona “Son mektup” manşetini atarak başlamış, “17 yıllık karanlığa ışık tutuyoruz” demişti. Sabah 12 Ekim 2010 tarihli haberinde ise “Kazanın nedeni buzlanma ama önlem alınmamış” başlığı atarak, tüm söylediklerini geri aldı!
Peki neden?
Önce anımsayalım:

SABAH: “SABOTAJ DEĞİL KAZA”
Org. Bitlis, 17 Şubat 1993 günü uçağına düzenlenen bir sabotajla öldürüldü. Sabah gazetesinin ertesi günkü manşeti şöyleydi: “Sabotaj değil kaza!”. Sabah’ın manşeti, hiç bir araştırılma yapılmadan 10 dakika içinde “buzlanma” diyen dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş’in “tespitiyle” uyumluydu. Sabah, sonraki günlerde de, ısrarla pilotaj hatası olduğuna vurgu yaptı…

AYDINLIK: “KAZA DEĞİL SUİKAST”
Ergenekon liderlerinden olduğu iddiasıyla tutuklu bulunan Doğu Perinçek ve arkadaşlarının çıkardığı Aydınlık Gazetesi ise 17 yıl önce “Kaza değil suikast” manşeti atıyordu. Üst spot ise şöyleydi: “Genelkurmay’ın üstünü örttüğü gerçek: Eşref Bitlis’in uçağı buzlanma nedeniyle düşmedi”.
19 Eylül 1993 günü “Bitlis öldürüldü”, 20 Eylül 1993 günü “Bitlis’in Özal’a gizli mektubu” ve 23 Eylül 1993 günü de “Sabotaj motora yapıldı” manşetleri atan Aydınlık, suikastın üstündeki örtüyü tek başına kaldırmaya çalışıyordu…

SABAH’IN 17 YIL GECİKMELİ “SON MEKRUBU”
Sabah, 17 yıl sonra “Son mektup” manşetiyle, “Bitlis’in Özal’a mektubunu” sanki yeniymiş gibi kamuoyunun önüne getirdi. Oysa mektup, Aydınlık’ın 20 Eylül 1993 tarihli manşet haberiydi.
Sabah, Özal ile Eşref Bitlis’in, Kürt sorunu konusunda aynı cephede olduğu yalanını işlemek için “son mektup” konusundaki bazı ayrıntıları da atlamıştı. Eşref Bitlis Özal’a mektubu, aynı şekilde düşündükleri, aynı cephede yer aldıkları için değil, Cumhurbaşkanı’nın Jandarma Genel Komutanı’na telefonda sorduğu “Güreş paşa ile aranızdaki çekişme nedir” sorusuna yanıt olarak yazmıştı. Üstelik bu sorunun yanıtı, ABD’yi özellikle ilgilendiriyordu!
Çünkü…

EŞREF BİTLİS, ABD-ÖZAL PLANINA KARŞIYDI
Eşref Bitlis, Özal’ın ABD ile birlikte Irak’a girme politikasına en sert karşı çıkan isimdi. Üstelik Eşref Bitlis, ABD’nin Çekiç Güç üzerinden kukla devleti kurmaya başladığını saptamış, ABD’nin Çekiç Güç üzerinden PKK’ya silah ve teçhizat yardımı yaptığını da ortaya çıkarmıştı. Eşref Bitlis, ABD’nin kuzey Irak üzerinden yönelttiği tehdide, İran ve Suriye ile ittifak kurarak direnme çözümü geliştirmişti. Eşref Bitlis’in planın ismi “Kod Adı: Kale”ydi.
Eşref Bitlis ABD’nin hedefindeydi. Helikopteri iki kez ABD uçakları tarafında düşürülmeye çalışılmıştı. Helikopterde kendisiyle birlikte bulunan Em. Org. Necati Özgen, bunu daha sonra kamuoyuyla paylaşmıştı.
Özal ise Eşref Bitlis’in tersine, “Pentagon’un Kürt Senaryosu”nu kabul etmiş; bu senaryoya direnen TSK’nın hiyerarşisini de Kenan Evren ile birlikte bozmuştu. Özal, “ABD’nin Üç İsrail” planı gereği, “federasyon” kavramını bile ortaya atmıştı!
Kısacası, Özal ile Eşref Bitlis’in tek ortak noktaları Malatyalı olmalarıydı!

AİLESİ 17 YIL SONRA ÖZAL’IN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ KEŞFETTİ!
Sabah’ın Eşref Bitlis suikastını gündeme getirmesi ile ailesinin “Özal’ı Ergenekon öldürdü” yollu açıklamaları birbirine paralel olarak kamuoyuna sunuldu. 17 yıl boyunca Özal’ın ölümü konusunda savcılığa tek bir dilekçe bile vermeyen ailesi, birden Özal’ın öldürüldüğünü, dahası Ergenekon tarafından öldürüldüğünü keşfediyordu.!
Özal’ın öldürüldüğünü Eşref Bitlis suikastıyla aynı anda kamuoyunun önüne getirmek, aslında tertibin yeni aşamasıydı; Kürt açılımı ile doğrudan ilgiliydi!
Özal’ın, daha doğrusu ABD’nin “federasyon” çözümü ile Bitlis’in ABD’ye karşı İran ve Suriye ile ittifak temelli çözümü aslında 24 yıldır çatışıyor. Süreç özellikle son sekiz yılda “federasyon”cular lehine gelişti. ABD’nin AKP üzerinden başlattığı Kürt Açılımı’nın yeni aşaması, artık federasyon! Bunun için Anayasa değişikliğinden başlayarak, başkanlık sistemi de dâhil pek çok idari değişiklik hedefleniyor…
Ancak…
TSK tıpkı 24 yıldır olduğu gibi bu planın önünde bir engel. Eşref Bitlis de, bu plana direnen TSK’nın hâkim kesiminin en önemli temsilcisiydi. Şimdi onun şahsı üzerinden TSK’ya yönelik bir teslim alma operasyonu yürütülüyor!

EŞREF BİTLİS, ERGENEKON’UN LİDERİ
Eşref Bitlis, Özal ile taban taban zıt cephede yer aldığı için, ölümünden onca yıl sonra Ergenekon’un lideri olarak suçlanıyordu…
Eşref Bitlis, MİT Müsteşarlığı’nın Ergenekon davasına bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği, 23 Aralık 2008 tarihli “çok gizli” şemada yer alan 69 isimden biriydi. Yine Ergenekon soruşturmasına dayanak yapılan Tuncay Güney’le mülakatta da, “Bunlar, Karadayı, Kıvrıkoğlu, Veli Küçük, Eşref Bitlis, Teoman Koman, Rasim Betil, Osman Özbek, bunların bir grup olduğunu söylüyorlar” deniyordu…

“BİTLİS’İ ÖZAL’LAŞTIRMA” OPERASYONU
ABD-AKP ittifakı ile iradesi 2002’den beri adım adım zayıflatılan Genelkurmay, Eşref Bitlis’in planından vazgeçmesi için sıkıştırılıyor!
“Bitlis’i Özal’laştırma” şeklindeki bu operasyon, tam bir psikolojik savaş örneğidir. ABD’nin, uçağına sabotaj düzenlediği Eşref Bitlis’i, önce Ergenekon’un lideri ilan edip, sonra Ergenekon tarafından öldürüldüğü yalanını piyasaya sunması, psikolojik savaşın doruğudur!
Gerçek tektir: Eşref Bitlis ile Özal arasında, Ergenekon ile AKP-F Tipi örgüt arasında, Türkiye ile ABD arasında süren bu çatışma, daha doğrusu bu savaş, bölgenin geleceğini belirleyecektir.
MAliGüller.blogspot





Mehmet Ali GÜLLER
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AZYA
Admin
Admin
AZYA


Mesaj Sayısı : 2611
Reputation : 38
Kayıt tarihi : 27/03/10

KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER Empty
MesajKonu: Geri: KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER   KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER EmptyC.tesi Ekim 16, 2010 11:03 am

Org. Eşref Bitlis, Ergenekon lideri
++++++++++++++++++++++++++++


Biliyorsunuz bir Ergenekon Şeması var.
Şema, Mahkemenin elinde.

Şemayı Tuncay Güney'in mülakatına dayanarak MİT hazırlamış.

Şemada, Ergenekon Örgütü'nün üst düzey yöneticilerinin isimleri yazılı.
Fakat, Ergenekon Mahkemesi, bu şemanın üstünü açmıyor.
Şemada 69 Ergenekon yöneticisinin ismi var.
Sadece Doğu Perinçek ve diğer 6 kişinin üzerini açmış, diğer 63 kişinin isimleri kapalı.

Sanıklar feryat ediyor:
Kimmiş bu Ergenekon yöneticileri, açıklayın, bize kim emir veriyormuş öğrenelim. Bizi getirdiğiniz gibi onları da buraya getirin.

Mahkeme Başkanı cevap veriyor:
Toplumsal konumları nedeniyle bu kişilerin itibarları zedeleneceği için isimlerini açıklayamayız.

Dünya tarihinde bu kadar saçma bir şey görülmemiştir.
Bir örgüt var, terör örgütü, hükümeti yıkmak istiyor, 69 yöneticisinin isimleri belli, ama bunlardan sadece 6 tanesi yakalanıp tutuklanıyor, cezaevine konuluyor,
diğer 63 kişi de biliniyor, fakat toplumda itibarlı kişiler olduklarından isimleri açıklanmıyor, yakalanmıyorlar, yargılanmıyorlar.

Böyle bir şeye inanabiliyor musunuz?
Ama gerçek...

MİT, Ergenekon Mahkemesi'ne gönderdiği "ÇOK GİZLİ" damgalı yazıda, bunların isimlerini değil, mesleklerini açıklıyor:
Bu 69 kişiden vefat eden 2 kişinin de ismini açıklıyor sadece. İşte o yazı:

"İddialara konu olan 69 şahıstan 2'si (Eşref Bitlis ve Gülçin Telci) halen hayatta bulunmamaktadır.
Diğer şahıslar ise 14 politikacı, 13 basın mensubu, 19 iş adamı, 3 itirafçı, 9 mafya ile bağlantılı olduğu ileri sürülen eski ülkücü, 9 Silahlı Kuvvetler mensubu, 1 yazar ve 1 Emniyet mensubu konumundadır.
Tuncay Güney İpek'in ifadesi ve CD'lerde yer alan iddialardan oluşturulan şema ekte sunulmuştur"
Tarih: 23 Aralık 2008

Org. Bitlis'i 1993 yılında şehit edenler, 2001 yılında Ergenekon tertibini kurarken şemanın tepesine ismini yazdırmışlar.
Kime? Tuncay Güney'e.. Cebine 10 yıllık ABD vizesi konan Güney'e işte bunlar söyletiliyor "mülakat" adı altında...
İşte televizyonlarda da gösterilen suçlama:
"Bunlar, Karadayı, Kıvrıkoğlu, Veli Küçük, Eşref Bitlis, Teoman Koman, Rasim Betil, Osman Özbek... Bunların bir gurup olduğunu söylüyorlar" (Mülakat Sayfa 29)
"Necip Torumtay, Nejat Müldür...." (Mülakat sayfa 94)

Güney'in bu sözlerinden, Bitlis ile birlikte adını söylediği 8 kişinin de Ergenekon Şeması'nda olduğunu anlıyoruz.
Ne var ki, bunlardan sadece Veli Küçük'ün adı açılmış, Mahkeme diğer 7 kişinin adını açmıyor. Çünkü onlar irtibarlı kişiler...

Niçin Eşref Bitlis?
++++++++++++++

Çünkü Jandarma Genel Komutanı Org Eşref Bitlis,
Amerika'nın
--Çekiç Güç üzerinden PKK’ya silah ve teçhizat yardımı yaptığını da ortaya çıkarmış ve
--Kukla Barzani devleti kurmaya çalıştığını anlamıştı

Bu yüzden Eşref Bitlis, Özal’ın ABD ile birlikte Irak’a girme politikasına karşı idi.
Eşref Bitlis, ABD’nin kuzey Irak üzerinden yönelttiği tehdide, İran ve Suriye ile ittifak kurarak direnme çözümü geliştirmişti. Eşref Bitlis’in planın ismi “Kod Adı: Kale” idi.

Eşref Bitlis, 22 Mart 1992 tarihinde Turgut Özal'a bir mektup yazarak bütün bunları anlattı.
Bitlis'in önerdiği çözüm, Amerika'nın Özal'ı yönlendirerek Barzani devleti kurma planına darbe indiriyordu.
Bu plan, İşçi Parisi'nin çözüm programı ile örtüşüyordu.
Bitlis, 1994'te Genelkurmay Başkanı olacaktı. ABD için tehlike büyüktü.

Turgut Özal, Org. Bitlis'in mektubunu Amerika'ya ihbar etti.

Eşref Bitlis ABD’nin hedefindeydi. Helikopteri iki kez ABD uçakları tarafında düşürülmeye çalışılmıştı.
Helikopterde kendisiyle birlikte bulunan Em. Org. Necati Özgen, bunu daha sonra kamuoyuyla paylaşmıştı.

Suikast nasıl planlandı
+++++++++++++++++++

Doğu Perinçek, hazırladığı "Susurluk Dosyası"nı Cumhurbaşkanı Demirel'e verdi.
Dosyadaki bilgileri araştırmak üzere TBMM Susurluk Komisyonu kuruldu
Perinçek, 24 Aralık 2006'da TBMM Susurluk Komisyonu'na tanık sıfatıyla şunları anlattı:

"Eşref Bitlis'in uçağı, Amerika'nın bugünkü Adana Konsolosu Elizabeth Shelton'un katıldığı Adana ve İncirlik'te yapılan iki toplantıda yapılan hazırlıklarla düşürüldü.
Genelkurmay İstihbaratının yaptığı saptama böyle, bizim bunları izleme kabiliyetimiz yok.
Tarihleri de verilmektedir. 8-10 Şubat 1993 tarihlerinde Çekiç Güç Komutanı General Naab, Shelton, Amerika'dan gelen ve isim ve rütbeleri dosyalarda olan subaylar toplantılar yapmışlar.
Amerikan haberleşmesi de izleniyor (Genelkurmay tarafından-ASB) Devamlı bir Eşref Bitlis olayı var Amerikan haberleşmesinde"
(Susurluk Komisyonu Tutanakları, Kaynak yayınları, Nisan 1997, sayfa 61)

Suikastte bazı askeri personel de kullanılmıştı.
Güvercinlik'ten kalkan B200 uçağına ancak asker kişiler tarafından sabotaj yapılabilirdi.

Tansu Çiller - Elizabeth Shelton bağlantısı
+++++++++++++++++++++++++++++++++++

Çiller Başbakan olunca Elizabeth Shelton ABD Adana Konsolosu oluyor.
Nazlı Ilıcak, 4 Temmuz 1997'de Akşam gazetesindeki köşesinde açıklıyor:
"Çiller, Genelkurmay'dan elde ettiği gizli bilgileri Shelton aracılığıyla ABD'ye ulaştırıyor"
Bu dil sürçmesi, Bayan Konsolos'un Türkiye'den apar topar kaçmasına sebep oluyor.
(Adnan Akfırat, Eşrerf Bitlis Suikasti, Kaynak yayınları, 4. Basım, Haziran 2008, sayfa 109)

Genelkurmay, Bitlis suikastini yapanları Aydınlık'a açıklıyor
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Ağustos 1996
Muvazzaf (görevdeki) bir General, Aydınlık muhabirini çağırıyor.
General, yanında iki albay olduğu halde, Aydınlık'a şu açıklamayı yapıyor:

"Eşref Paşa Amerika'ya çok karşıydı. Avrupa'ya yakındı. Ölümü ABD'nin işi.
Bitlis suikastinde rol alan subaylar Özel Harp Dairesi'nden.
O zamanki Genelkurmay yaptı. Şimdi susuyor.
Eşref Paşa'nın ölümünde rol oynayan Özel Harpçi subaylar şimdi Çiller'le beraber.
Jandarma Genel Komutanlığı'ndaki Özel Harpçi subaylar da Çiller'in adamları."

Aydınlık muhabirinin "Genelkurmay bu haberi tekzip eder mi" sorusuna General "Etmez" diye yanıt veriyor.

Bunun üzerine haber, 25 Ağustos 1996 günlü Aydınlık'ta yayımlanıyor. (Dergi fotokopisi ekte)
(Bu General şu anda Silivri'de esir, kim olduğunu anladınız siz.)

Hepsi şemanın tepesinde
+++++++++++++++++++++

Bu açıklamadan 15 gün sonra Türk Ordusu, Irak Ordusu ve Barzani birlikleri CIA peşmergelerine karşı operasyon yapıyor.
Yani Eşref Bitlis Planı, onun ölümünden 3 yıl sonra uygulanıyor.
Amerikan kaynakları: "Vietnam'dan sonra en ağır yenilgimizi aldık" diye yazıyorlar.
ABD yöneticileri: "Türk generalleri hizadan çıktı" diyorlar.
O sıradaki Genelkurmay Başkanı Org. Karadayı, KKK Org. Kıvrıkoğlu ve JGK Org. Koman, Eşref Bitlis ile birlikte Ergenekon Şeması'nı n tepesine yerleştiriliyorlar.

İşte Ergenekon tertibinin anlamı ve hedefi bu.
Eşref Bitlis planını savunan Amerikan karşıtı güçlerin yok edilmesi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
KATİL AMERİKA: MUAVENET'E SALDIRIP EŞREF BİTLİS'İ KATLETTİLER
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» KATİL AMERİKA: ÖLDÜRME YETKİMİZ VAR
» KATİL NATO VE KATİL ABD’Yİ PROTESTO EDİYORUZ!
» Emperyalist ABD nin Katil Ordusu,...BLACKWATER
» KATİL YAHUDİ'Yİ DAVET ETTİLER
» KATİL CONİLERDEN İTİRAFLAR VE AF DİLEĞİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AKINCILAR :: UMUMİ :: Anti-Emperyalist Cephe-
Buraya geçin: