[size=18]Cumhuriyet Gazetesi ve özellikle de İlhan Selçuk, Kemalistlerin, İsam düşmanı ve ne olursa olsun Batı işbirlikçisi kanadında yer alır.
Kemalistleri bir kaç gruba ayırabiliriz:
a) İslam düşmanı ve Batı işbirlikçisi
b) İslam düşmanı ama Batı karşıtı
c) İslam düşmanı değil ama Batı işbirlikçisi
d) İslam düşmanı değil ve Batı düşmanı
Mustafa Balbay, bir nebze de olsa batı karşıtı olan saflarda yer aldığından, tasfiye edilmesi gerekenler arasındaydı. Kaldı ki, tutuklanmasından bir sene önce yazdığı bir yazıda , özet olarak şunları anlatıyordu: Amerikan elçiliğine bir davet üzere gittiklerinde, elçi, kollarını uzatıp, "her tarafımız mosmor" demiş. Balbay, elçiye, neyi kastettiğini sorduğunda, "bizi durmadan dövüyorsunuz!" diye elçi Balbay'a takılmış.
Balbay bu anektodu, tutuklanmasından tam bir sene önce kaleme almıştı, bilmiyorum kendisi bu anektodu hatırlar mı?
İlhan Selçuk, Ergenekon Operasyonlaarı başladığında, Amerika'ya hitaben yazılar kaleme alıp, eskisi gibi partner olarak kAB_D'nin endilerini kullanmasını, AKP'nin ne de olsa irticacı olduğunu vs...
İlhan Selçuk gibilerinki, eski kapatma olarak, yerine gelen yenisini kıskanmaktan başka bir şey değil.
İslama düşman görünmeyip de Batı'yla işbirlikçilik yapanlar -ki AKP de buna dahil-, iyiden kötüye giidenler safında. Bunlar da toptan "C" şıkkındaki Kemalistler tasnifine dahil. Bunların İslam düşmanı olmayışı, İslam'ın kendi bildikleri çerçevede şekillenmiş olanına. Yani şeylerine göre bir dine düşman değiller. Yoksa bunların düşmanlığı, diğerlerinkilerden çok daha tehlikeli ve çok daha saptırıcı.. Diğerlerinden müslümanlara zarar gelmez de asıl tehlike bunlardan gelir. Müslümaanlar diğerlerni tanır da bbunların zehirli sözlerini bilmeden içer. Asıl tehlike de burada, imana musallat bir keyfiyet. Diğerleri imanı çalamaz, olsa olsa canını alır ki şehidlik.
Bir kısım islam düşmanı gözükenlerin de asıl olarak bunlara düşman olup, islamı bunların şahsında taanıdıklarından düşmanlık yaptıkalrını biliyoruz. Özel ilşkilerimizde, bunların, "Ben sizin dininizdenim, bunların değil!" dediklerini de biliyoruz.
Bunlar bir nevi, emperyalizme karşı olmak noktasında, tepkide Kemalist olanlar. Tıpkı solcuların Ortadoğu ülkelerinde reaksiyonda solcu olmaları gibi.
Emperyalizme karşı olmak noktasında, İslamı da bilmediklerinden, önlerinde gerekli olan imajı, MK'nın şahsında üretmeye çalışmaktalar.
Bu çerçevede, yapılması gereken emperyalizme karşı ortak bir cephe oluşturabilmek çerçevesinde, "sövmeden" mesele konuşarak, insanları belli bir mecraa akıtabilmek.
Bunu yapan yapıyor da, yapamayaan, bu stratejiyi anlayamayan, yapılan işin tesirinin nerelere ulaşacağını da anlayınca, uzanamadığı üzüme koruk demeye başlıyor. kıskançlık ve hased.
Sonra da hem tarafsızım derken, diğer yandan da dergisini, sitesini vs. yandaş medyanın işbirlikçi köpeklerinin yaptığı Ergenekon haberleriyle dolduruyor. Oysa tarafsızım diyen K ve O, tarafsızlığını, bu konularda alenen bir şey söylemeyerek ortaya koydu.. Tarafsızlık işte öyle olur. Güya tarafsız ama kullandığı haberler tamamen CIA güdümlü medyanın Ergenekon aleyhine ürettikeleri. Ve işbirlikçi yandaş medyayla beraber Ergtenekoncuları tu-kaka etmekte. Bu tarafsızlık değil. Samimi olsunlar, taraflarını açıkça ortaya koysunlar, diyecek bir şey kalmaz.
Bize gelince, biz tarafımzı açıkça ortaya koyduk ve o şekilde bu oyunda oyuncu olarak kendimize bir yer açtık. Oynama kaabiliyetimize bakarak takdir edecek olan da belli. Bu oyundan galip çıkarsak, K'ya bir ordu vermiş oluruz, yoksa zaten K'nın duruşuna halel gelmez. Mesele biizm oyunculuk kabiliyetimizde ki, işte geçenlerde Baran Dergisinde bir Kemalistten aktarılan ifade (Kazım Albayrak'ın bir yazısında), "Emperyalist çizmeleri altında ezilmektense, şeriat kılıcı altında kellemi vermeyi tercih ederim!"
Şimdi, insanlar bu noktaya gelmiş, biir kısmı bir kısmına "şeriatçı" suçlamasıyla saldırmaya başlayacak kadar "her kesimin samimisi birleşmeli" ibaresi çerçevesinde gerçek irtibatlar kurulabilmiş. Safha safha yürütülen bir mücadelede epey bir mesafe alınmış... Bundan sonraki süreçte Allah ne gösteriri, yaşayıp gööreceğiz.
"Mit yıkıldı", "çete" vs gibi teşhislere bakıp da yılışan ahmaklara söyleyeceğimiz o ki, bu teşhisler, iş yapan için bir imkanı ifade ediyor. Yani yok olmadı ama eskisi gibi olsa zaten sana tesir imkanı, politika imkanı-sahası açılması da kabil olmazdı. İşte mit yıkıldı, şu bu, sıra sende yap yaapacağını, artık bunlar üzeriinde işlemek için her türlü ortam müsait manasına anlamalı; at çöpe gitsin değil. Düşene, düşürülene bir de ben vurayım değil. Düşene vurmaaya devam etmek de güç israfı, zaten vuran vurmakta, seninki olsa olsa intikamcı bir mantıkla kalabalığa katılmak açıkgözlülüğü olur. Yoksa adamların, o -ahmak gözüyle- sersefil olmuş hallerinde bile imkanları vs ortada. Her yerden silah fışkırıyor.
Ve adamların içine düştükleri ümitsizlik ki, dün de bu gün de ümit biziz.[/size]
Konu: Balbay'ı sattılar 
